Şu şans denen, özellikle bu seneki Beşiktaş sayesinde daha da bir varlığına inandığım şey; ilk kez Beşiktaş’ın lehine işledi şu maçta ve net skorla galibiyet geldi. Aslında Samet Hoca da bu sezon ilk kez; “kendi şansını arama!” yolunu seçiyor ve erken bir hamle yapıyordu. Ersan çok kötü diye değildi aslında o hamle; sahada kötü olan çok şey vardı ve takımı bir şekilde “dürtmek” gerekiyordu.
Haliyle o kötülerden, sarısının da olması ve Toraman’ın stoper de
oynayabiliyor oluşu nedeniyle Ersan seçildi ve bu bana göre doğruydu. Veli
hamlesi, en başta “uyandırma servisi” anlamını taşıyordu takım adına. Hoca,
sahada olup bitenden memnun olmadığını bu şekilde iletiyordu ve mesaj da yerine
ulaşacaktı. Takım hareketlenecek, Veli’nin “sonradan giren adam” morali ve güveniyle
yaptığı nefis asist, işin ekstrası olacaktı.
Holosko için böyle pozisyonlarda “gol olur” hissini yaşamak güzel…
Lakin o özgüveni, bencillikle harmanlamamak lazım. Boştaki Oğuzhan’ı görüp, 4-1’le
maçı bitirmek lazım… Neyse, tek kusuru aldığı sorumluluk olsun şu sıralar. “Keşke
o özgüvenden biraz da Olcay nasiplense de, şu İnönü tedirginliğini atsa…” diye
düşünürken mükemmel bir aşırtma geldi kendisinden. Lamela’nın sahada top
sektirdiği 2-1’lik Konya maçında Ahmed Hassan’ın bir golü vardı çaprazdan; o
günden bu yana İnönü’nün gördüğü en klas lob vuruş denebilir…
Şu sıralar aşırı dozda Roma maçı izlediğimden, ağzımda bir “c’e solo
un capitano!” tezahüratı takılmış duruyor. Bugün o sözleri bana göre maçın
adamı olan İbrahim Toraman’a atfettim… Takımı ayakta tutan etkenlerin başını
çekiyordu. Ayrıca bugün Necip de, nihayet hücumsal bazda gayet etkili oldu.
Oğuzhan’la yaptığı 2’ye 1’ler lezizdi…
Bugün Uğur Boral’ın savunma anlamında en iyi maçtı diyebilirim. Bir de
Muhammed meselesi var… Bana göre sağ çizgide aldığı topta yaşattığı 5 saniyelik
sahne; onu bu şekilde daha sık kullanılması adına ışık verdi. Mesela Hugo
sakatlanınca Holosko’yu en uca atıp, Muhammed’i sağa çekmek; takımı daha etkin
kılabilirdi.
Prosinecki’yi severim, çocukluğumda Pepsi’den çıkan oyuncu kartlarından aşinayım en başta… Kayserispor’a enjekte etmeye çalıştığı oyun anlayışı da gayet güzel. 4-2-3-1’i bu denli akıcı ve ön alanda oynayan takımı nadiren görürüz. İkinci yarıda ciddi bir çıkış yakalayacaklarını tahmin ediyorum. Mouche’nin sol dış dokunuşu ise gecenin golüydü…
Prosinecki’yi severim, çocukluğumda Pepsi’den çıkan oyuncu kartlarından aşinayım en başta… Kayserispor’a enjekte etmeye çalıştığı oyun anlayışı da gayet güzel. 4-2-3-1’i bu denli akıcı ve ön alanda oynayan takımı nadiren görürüz. İkinci yarıda ciddi bir çıkış yakalayacaklarını tahmin ediyorum. Mouche’nin sol dış dokunuşu ise gecenin golüydü…
Beşiktaş 3 – 1 Kayserispor
(Holosko, Sivok, Olcay; Mouche)