Bugün Tekirdağ’da iki solak sahaya çıktı. Biri İsmail… Sakatlıktan
önce müthiş bir gelişim ivmesi gösteren, hasta hasta Dinamo Kiev maçında
ortaya koyduğu mücadeleden, enerjiden öksürük krizine giren, Stoke City
gibi bir takıma karşı bile ters kademlerde aman vermeyen, eksik görülen
savunmasını hücumdaki gücünün bile ötesine geçirmeye başlayan, hatta
milli maçta yine o müthiş ters kademelerden birini yaparken sakatlanan
ve bugüne kadar dönemeyen
‘bizim İsmail’…
Diğeri ise, her şeyden önce “ben futbolcuyum!” dese peşinen inandıracak, kolaylıkla lisans çıkartacak bir isme sahip olan
Ramon de Morais Motta…
Önder Özen projesi dâhilinde “İsmail Köybaşı kendini tekrar bulana
kadar” sol bekteki nöbeti devralacak Brezilyalı. Beşiktaş’ın eksik kalan
en büyük parçası da böylelikle doldurulmuş oldu. Kimine göre o boşluk,
daha net ve uzun vadeli düşünülecek bir isimle doldurulmalıydı. Ben ise
Önder Özen gibi İsmail’i planda tutan ve kıyamayan taraftayım. Oraya
bonservis verilerek yapılacak uzun vadeli bir transfer, hepten “
İsmail, artık senden bir şey olmaz”
mesajı içerirdi. Geçtiğimiz sezon tam dönecekken tekrar sakatlanan,
psikolojik olarak ağır darbe yiyen İsmail, bunu kaldıramaya bilir o
“kesin dönüş” için yeterince konsantre olamayabilirdi.
İsmail Köybaşı, bek tarımına hiç uygun olmayan topraklarımız için çok
değerli bir oyuncudur. Hele de seneye 5+0+3 kuralı bozulmayacak olursa,
çok daha değerlidir. O nedenle İsmail’in nasıl döneceğini görmek, ona
hak ettiği bu zamanı tanımak gerekliydi. Önder Özen bunu yaptı. Ramon
Motta, geçiş transferi anlamını taşıyacak. Peki, Ramon Beşiktaş’ta
neleri değiştirebilir?
Taraftarın bile kademesine girer!
Brezilya futbolunu çok takip ettiğim söylenemez. O nedenle Ramon
hakkında Beşiktaş’la adı geçene kadar bir fikrim yoktu. Neyse ki
internet teknolojisi var. Artık sadece saçlarına ve Milan’a attığı gole
tav olunan Osvaldo Nartallo için
“Kempes gibi adam almış Beşiktaş!”
denilen günler geride kaldı. Ramon’un youtube’da dönen videoları
dışında, Andre Santos’un kendisini kesmeden önceki dönemlerden birkaç
maçını bulup, 90 dakika izledim. Ve oyuncu hakkında yeterince fikrim
oluştu, aktarayım.
Öncelikle işin savunma tarafına bakmak gerek. Ramon, fazlasıyla çabuk
ve süratli bir oyuncu. Ve bu özelliğini çok iyi kullanıyor. Rakibiyle
birebir kaldığı zaman çabukluğuna güvenerek acele hamle yapmaktan
kaçınıyor ve ayakta kalmayı tercih ediyor. Hamle yaptığı zaman ise gayet
kararlı ve sert müdahaleler yapmaktan kaçınmıyor. Boyunun biraz kısa
olması ve yapı olarak çok güçlü bir oyuncu olmaması, ona hava
toplarındaki ters kademelerde başına iş açabilir. Ancak yerdeki
toplarda, sağ bekinin bile arkasını kollayacak kadar dirençli, çabuk,
sezgileri yüksek… Vedat Okyar’ın tabiriyle, “gerekirse taraftarın dahi
kademesine girebilecek” bir bek izlenimini sunmakta.
Beşiktaş savunması, Escude ve Serdar Kurtuluş’un da 11’e dahil
olmasıyla yavaşlık sorunu çekmeye başlamıştı. Savunma hattı kurulurken,
oyuncularda “yavaş-hızlı” dağılımını iyi yapmak gerekiyor. Örneğin sol
stoper çabuk bir oyuncuysa, sol bekin yavaşlık eksiğini kapatabilir.
Geçen sezon Galatasaray’daki Danny-Rieira ikilisi bu bağlamda iyi bir
örnek. Aynı şey,
“çabuk sol bek, yavaş stoper” için de
geçerli. Beşiktaş’ın sol stoperinde bu sezon Escude veya Franco
oynayacak. İkisi de hızlanma problemi çeken oyuncular. O nedenle Ramon
Motta’nın bekteki varlığı değerli… Çünkü izlediğim kadarıyla Ramon, maçı
sürekli yaşayan, konsantrasyonunu kaybetmeyen ve
alması gereken kademelere çabuk uyanan bir oyuncu. Bunu Santos – Flamengo maçından birkaç kareyle açıklayalım…
Bekte Ramon, hücumda Motta
İşin hücum tarafında da klasik bir Brezilyalı bek görmekteyiz. Zira
Brezilya’da artık düğünde bile 4-2-2-2 oynandığından (Şifo Mehmet’ten
esinlenilmiştir), bek demek aynı zamanda kanat da demek oluyor. Ramon
Motta da o alanda gidiş-gelişleriyle iki kişilik performans sunanlardan.
Bekte Ramon, hücumda Motta… Teknik, top sürme, pas & orta
hakimiyeti mükemmel değil, ama kötü de değil. Ama mükemmel olan bir şeyi
var ki o da koşu atacağı yerleri çok iyi bilmesi. İbrahim Üzülmez’in
ezbere koşuları vardır mesela, topu verip hiç arkasına bakmadan, o pasın
tekrar kendisine gelip, gelemeyeceğini düşünmeden giderdi…
Ramon Motta
öyle değil. Rakip defansın açık bıraktığı alanlara, rahatlıkla pas
alabileceği pozisyonlara yöneliyor. Bu da hücum çıkışlarında rakip
savunmanın dengesini bozan bir etken olacaktır.
Hele de sol önde Kerim Frei oynayacak olursa, oyunun içinde çok daha fazla gözükebilir. Zira
Kerim, içe kat edip bekine zaman kazandıracak ve o koşu geldiğinde topu
önüne bırakabilecek bir oyuncu. Gerçi Olcay da o konuda gayet iyi.
Ramon topla buluştuğunda ise, derinden orta yaptığı zaman çok daha
etkili gibi. Savunmayla, kaleci arasına topu indirmede başarılı…
Beşiktaş’ın acil tarafından bir sol beke ihtiyacı vardı. O nedenle
orta karar bir bek bile birçok şeyi değiştirebilirdi. Ramon Motta o orta
kararın bir iki tık üstü görünüyor. Özellikle o çabukluğu, takımda
eksik olan bir şeydi. Henüz 25 yaşında olması, kendisini ispat çabasını
birlikte getiriyor. O yüzden bir yıllık anlaşma onun performansını
düşürmeyecektir. Zaten karakter olarak öyle bir izlenim vermedi,
Brezilya Ligi uzmanı Alper Öcal da daha önce kaleme aldığı yazıda
kişilik olarak “pes etmez” bir karakterden bahsetmişti. Memleketinde ona
“Savaşçı” lakabı da boşa takılmamıştır herhalde.
Beşiktaş’ın solu, tekrardan bir deliye kavulmuş gibi gözüküyor…