Dün akşam atılan ilk gol, Beşiktaş’ın tüm sırlarının sahaya dökülüşüydü. Başlangıç Oğuzhan, o yüzden güvendesiniz. Oğuzhan’ın kurguladığı atağın sonu mutlaka tünelin ışık saçan çıkışına doğru gidiyordur. Orta sahada biraz oyalandı, geriden arkadaşlarının kalabalık şekilde geldiği anda pasını çıkardı. Tam zamanında… Sonrasında asist öncesi pası atacak Fernandes’in, nadiren çabuk karar verişi… Normalde bu tip pozisyonlarda geç karar alıp, frene bastırır. Birinci ağızdan söylenene göre, bir türlü hastalığını atamadığı için uzun zamandır formsuz olan Gökhan Töre’nin nihayet hayat belirtisi verdiği ‘gol ortası’. Kalabalık şekilde hücum edildiği anda Almeida’nın ceza sahasında varlığının bile asiste dönüşmesi. Ve Olcay Şahan’ı, Olcay Şahan yapan bir bitiriş. Tek vuruşun yeterli olacağı, çabuk ve bilinçli şekilde derlenen bir atağın mükemmel sonu.
Oğuzhan Özyakup’un en büyük özelliği zaten çoğunlukla doğru
karar alabilmesi ve elbette uygulaması. Ancak asıl güzelliği, bazen ortada “doğru
karar” gözükmediği anda da bizzat kendi hayal gücüyle ortaya çıkardığı
sürprizler. Bu da onu “öngörülemez” yapıyor. Her topu alışı ayrı bölüm, “Şimdi
ne kurgulamış acaba?” diye bekliyorsun ve mutlaka da hem senin, hem de rakip
için sürpriz bir şeylerle karşılaşıyorsun. Attığı golün mükemmelliği şuradan
ileri geliyor, çok kolaymış gibi göründü. Sanki üç dakika sonra topu bir daha alsa,
aynısını yapacak… Şut yeteneği önemli kavram ki Beşiktaş’ta ceza sahası çizgisi
dışında golle buluşma şansı en çok onda var. Yanlış hatırlamıyorsam, oyun
içindeki son ceza sahası dışı golü de ondan gelmişti bir Ordu maçıyla.
Güçlü bir Gökhan Töre, Oğuzhan’a eklendiği zaman o “öngörülemezlik”
hali bütün takımı sarabiliyor. Çünkü onlarla Beşiktaş, hücumda çok daha
değişkenli… Ancak yine karşı tarafta “önde baskı yapmaya çalışan” bir takım
olduğu gerçeği de var. Konyaspor, içeride 0-0’larla puan kaybedilen takımlarda
olduğu gibi sıkı bir alan savunması yapmadı. Belki dünkü takım yine her şekilde
çözüm üretebilirdi ama öyle durumlarda elde ikinci bir seçeneğin de olması
gerekiyor. Mesela Almeida’nın etrafına bir ikinci forvet serpiştirilebilir…
Gerekirse Ferdi kenara çekilir, ya da (evet bu önerimden sıkıldınız ama) sola
atılır. Dün Ersan’a nefis bir asist yapacakken, yine soldan akmıştı…
Beşiktaş “kazanan takım” olmayı sürdürüp, zirveye oynamak
istiyorsa Almeida ve Fernandes bölgelerinden en azından birinin, ekmeğini taştan
çıkararak “golün oluruna bırakıldığı anlarda bile” çıkıp tabela bozması gerek.
Almeida zaten genetik olarak öyle değil. O, farkına varmadan etrafına faydalı.
Bu durumda bana göre ocakta, kontratını da yenileyecek gibi gözükmeyen
Fernandes’le erken vedaya girişip, forvet arkasına ciddi şekilde ezber bozacak,
skora katkı yapacak birini kazandırmak gerek. Batalla? Kulübüyle kanlı bıçaklı
ayrılan adamlara pek ısınamıyorum. Ronaldinho? Maliyetini karşılayacak kaynak
bulunursa; neden olmasın… Demo hali, 1.5 yıl damga vurdurur.
Derbi akşamında bu teknik ekibin sağlam bir analizle
çıkaracağı taktiksel dokunuşlar olacaktır. Ama böyle maçlar genellikle “karakter”
işi. Beşiktaş’ta sahada Oğuzhan’ın o büyük karakterli oyununa yakın takılacak
birkaç isme daha ihtiyacı olacak.