Son Dünya şampiyonunda o günden bu yana çok şey değişti aslında... En başta Totti'nin milli takımı bırakmasıyla, kupayı getiren 4-4-1-1 sistemi yürüyemez oldu. Konfederasyon Kupası'nda Lippi farklı arayışlar içine girdi. Totti'nin yerine bir forvet arkası bulmak yerine, Luca Toni'nin yanına bir ikinci santrafor olarak Iaquinta'yı düşündü. Tutmadı, hem de hiç... Lippi'nin bu turnuvadan boynu bükük, yeni planlarını ve Luca Toni'yi çöpe atmış olarak döndü... Dünya Kupası elemelerinde ise, kendilerini Azzurri formasıyla kanıtlanmış oyuncular yerine, Serie A'da hep formda olan fakat bir türlü milli takımda as olamamış oyunculara yöneldi Lippi... Gilardino, Pazzini, Di Natale, Pepe, Palombo gibi isimlerdi bunlar. Ve bununla birlikte sistemi de değiştiriyor, Dünya'nın hemen hemen her bölgesinde benimsenmeye başlanan 4-3-3 sistemini kullanarak,santrafor bölgesinde Luca Toni, geçmişten Vieri, Del Vecchio gibi statik, güçlü oyuncuların yerine, artık Gilardino, Pazzini gibi hareketli santraforları kullanmaya başlıyordu... Doğrusu da buydu, İtalya yeniden bir sıçrayış gösteriyor ve zayıf olarak da nitelendireceğimiz gruptan lider olarak Afrika biletini kapıyordu...
İtalya'nın 2010 Dünya Kupası değerlendirmesine, Lippi'nin şuanda elinde bulunan 28 kişilik kadroyu sunarak başlayalım...
Kaleciler: Buffon (Juventus), De Sanctis (Napoli), Marchetti (Cagliari), Sirigu (Palermo). Burada fazla takılmaya gerek yok, Buffon her zamanki gibi Azzurri'nin birinci eldiveni olacaktır...
Defans oyuncuları: Bocchetti (Genoa), Bonucci (Bari), Cannavaro (Juventus), Cassani (Palermo), Chiellini (Juventus), Criscito (Genoa), Maggio (Napoli), Zambrotta (Milan). İtalya'nın her kadrosunda belli bir iskeleti olan ve her zaman en güvendikleri bölgeleri "defans 4'lüsünde" bu kez bir belirsizlik hakim... Turnuva öncesinde yerinin en garanti olduğunu söyleyebileceğim tek isim Chiellini... Fakat yanında bulunan, 2006 Dünya Kupası'nda bütün İtalya'nın "un capitanosu" olmuş Cannavaro'nun, son dönemlerde fizik olarak büyük düşüş içersinde olduğunu görebiliyoruz... Lippi de, eleme maçları olsun, hazırlık maçları olsun, Cannavaro'nun yerine bir alternatif bulma arayışı içine girdi bu sezon. Ama sonunda yine O'na sarıldı diyebilirim... Ferrari, Serie A'da kalsaydı çok büyük ihtimalle Dünya Kupası yolcusuydu... Zira, Genoa'dan yancısı Bocchetti, neredeyse Cannavaro'yu kesecek kadar yükseldi...Sol bek bölgesinde yine 2006'nın yıldızlarından Grosso kadrodan çıkartıldı. Burada Genoalı Criscito yanlız kaldı diyebilirim... Sağ bek bölgesinde yine bir efsanenin (Zambrotta) yanında iki isim daha var. Palermo'da henüz bir iki yıl öncesinde tribünlerde ıslıklanan adam olmuş fakat geçtiğimiz sezonda müthiş performans göstermiş Cassani ve fiziğiyle göz dolduran Napolili Maggio. Zambrotta'nın sene sonuna kadar yeri sallantıdaydı aslında... Fakat Milan'la çıktığı son lig maçlarında "bende hala çok iş var" dedirtti açıkcası. Grosso'ya acımayan Lippi, Zambrotta'yı kadroda tuttu. Büyük ihtimalle 11'deki yerini de alacaktır. Cassani ve Maggio'dan biri de, 28'den 23'e indirilecek olan kadroda İtalya'ya uğurlanacaktır...
Ortasaha oyuncuları: Cossu (Cagliari), De Rossi (Roma), Gattuso (Milan), Marchisio (Juventus), Montolivo (Fiorentina), Palombo (Sampdoria), Pirlo (Milan). Burada da bana göre İtalya'nın banko 3'lü ortasahası: De Rossi - Pirlo - Marchisio olarak şekillenecektir.
Atak oyuncuları: Camoranesi (Juventus), Pepe (Udinese), Borriello (Milan), Di Natale (Udinese), Gilardino (Fiorentina), Iaquinta (Juventus), Pazzini (Sampdoria), Quagliarella (Napoli), Giuseppe Rossi (Villarreal). İtalya'nın 3'lü forvet oynayacağını ön görürsek, bu oyuncuları iki kategoriye ayırmak gerekir: Kenar forvetler ve santraforlar... Sağ forvet olarak oynayabilecek isimler: Camoneresi, Pepe, Quagliarella... Camoneresi de iyi bir sezon geçirmemesine rağmen, o bölgenin en hakkını verecek oyuncudur. 2006 Dünya Kupası'nı alan oyuncular içersinde, Buffon ve Pirlo ile birlikte tekrardan yeri garanti olan 3 isimden biridir bana göre. Sol forvet oynayabilecek isimler: Di Natale, Rossi, Quagliarella, Pepe... Burada da formayı alacak olan oyuncu hiç tartışmasız, ilk milli formasını 2002 yılında Türkiye'ye karşı giymiş olmasına rağmen, Azzurri'de as oyuncu olabilmek için bu günleri bekleyen, Serie A'da uzak ara gol kralı olan Antonio Di Natale olacaktır... Santraforlar: Borriello, Iaquinta, Pazzini, Gilardino... Burada Lippi, Gilardino ve Pazzini arasında zor bir karar verecektir... Bir tarafta eleme maçlarının yıldızı, İrlanda deplasmanında attığı son dakika golüyle takımını Afrika'ya götüren Gilardino, diğer tarafta Serie A'nın yıldızı, özellikle son haftalarda hem ligin kaderini değiştiren, hem de Sampdoria'yı Şampiyonlar Ligi'ne taşıyan Pazzini... Ama burada Lippi'yi ilgilendiren şey, oyuncunun milli takımda ne yaptığı olacaktır. O nedenle Gilardino bu konuda kredisini bir hayli yükseltti... Borriello ve Iaquinta'dan en az biri, İtalya yolunu tutacaktır...
Lippi'nin Dünya Kupası öncesi nasıl bir şablon düşündüğünü ve bu şablon içinde hangi oyuncuları kullanmak istediğini test edeceğimiz bir maç var; İtalya'nın bu sezon oynadığı son "ciddi" resmi maçı olan İrlanda deplasmanında, takımın nasıl bir 11'le çıktığına bakalım:
Bu kadro ışığında değerlendirmek gerekirse: Palombo'nun yerini, Juventus'un bu sezon "bataklık gülü" olan Marchisio; kadro dışı kalan Grosso'nun yerini Criscito; yine kadroda olmayan Legrottaglie'nin yerini herşeye rağmen Cannavaro; Iaquinta'nın yerini Gilardino alacaktır diye düşünüyorum. Sonuç olarak kendime göre Azzurri'nin, Afrika'da göreceğimiz en muhtemel 11'i şöyle şekilleniyor;
Gelelim Dünya Kupası şansına... Elbette favori değiller, aslında 2006'da da değillerdi... Ancak, herşeye rağmen İtalya'yı 2006'da favori gören ben, bu kez aynı duyguları hissetmiyorum... Çok şey değişti İtalya'da... O dönemde takımı sürükleyen Zambrotta, Pirlo, Gattuso, Cannavaro, Camoneresi gibi oyuncuların bugün temposu çok düşmüş durumda... Totti gibi bir oyuncu bu kez hiç yok... O dönemde Del Piero, Materazzi gibi tecrübeli oyunculardan bile yararlanmıştı İtalya... Keza yine o turnuvada çok iyi durumda olan Perrotta, Luca Toni, Grosso gibi isimler kadroda bile yok. İşin kötüsü, yerlerini alabilecek bir alt yapıda oluşmadı İtalyan milli takımında açıkcası. O nedenle ben bu kez Azzurri'nin şansını çok az buluyor, hatta bu kez o kupayı gökteki mavilikler kadar uzakta görüyorum... Ama yinede iyi bir gruptalar ve çeyrek finale kadar fikstür şansları da var. Slovakya, Yeni Zellanda, Paraguay'ın olduğu gruptan lider çıkacak, akabinde son 16'da Japonya, Danimarka, Kamerun'dan biriyle karşılaşarak, çeyrek finale yükselecek gücü görüyorum İtalya'da... Ama bu kupada tekrardan iddialı olup-olmadıklarını test edeceğimiz maç, çeyrek finalde ortaya çıkacak... Çünkü, çok büyük ihtimalle bu kez rakip İspanya olacak...
İtalya'yı her ne kadar favori dışına koysam da, onları kolay lokma zanneden yanılabilir... Yine de formalarında kazanmaya alışmış, içlerinde kim olursa olsun zirve yolunu kovalamış bir büyü vardır. Fikstür avantajıyla gelecekleri İspanya karşısında, alacakları ters bir sonuç yine final hatta kupa yolunu açabilir. Buna da hiç şaşırmam... Dünya Kupası, dakikaların oyunudur.... Burada iyi futbol ya da takım olmaktan öte "adı tam konulmayan" başka sinerjiler de gerekir. Adı konmamıştır, ama Azzurri formasıyla daha önceleri çok kez örneklenmiştir...
2 yorum:
Kim ne derse desin,Lippi boş adam değil arkadaş.2006'nın İtalya'sı gibi hiç hesapta olmayan bir takımı-hiçde öyle savunma oynatarak değil üstelik,dünya şampiyonu yapan bir adamın adı geçtiğinde biraz durup düşünmek gerek diye düşünüyorum.Ondan sonra takımı devralan ve hemen hemen aynı kadroyla mücadele eden varisinin rezil performansını gördükten sonra daha da haklı olduğumu düşünüyorum.
Bugün sorsan yoldan geçen 100 kişiye,abartısız yüzde 90'ı,İspanya,Brezilya,Arjantin diyecektir.Hadi Capello kontenjanından İngiltere'yi de katalım işin içine.Benim şahsi kanaatim bu tip takımları durdurabilecek taktik altyapıya ve futbol zihniyetine sahip tek takım İtalya.Saydığım takımların hocaları oyuncuları toplayıp karşısına ébeyler karşımızdaki takım İtalya,oyun şeklimizi değiştiriyoruz" dese,en başta futbolcuları yatırırlar hocayı yere.Yine Capello kontenjanından İngiltere'yi biraz dışarda tutabilirim.Maça göre,rakibe göre taktik değiştirerek bu noktaya gelmedi o takımların hiçbiri çünkü.Baştan beri uyguladıkları bir sistemleri var adamların.
Sürekli değişen bir oyun sistemini gözlemlemek,yıllardır stabil halde duran bir oyun sistemini gözlemlemekten daha kolaydır doğanın kanunu gereği.İşte Lippi'nin avantajının da burada başlayacağını düşünüyorum.O rakiplerini zaten biliyor ona göre planını hazırlayacak adam.Ama karşısındaki rakiplerinin böyle bir derdi yok.
Dünya kupası finallerinin saçma sapan eleminasyon sistemi sayesinde bir mucize olmazsa her şartta çeyrek finali zorlar İtalya ve benzeri takımlar.Hele bir de takım rayına oturur,2006'da ki gibi havaya girerse yarı final ötesi bile olabilir diye düşünüyorum.
bu tarz şampiyonalarda yıldız isim çokluğundan öte belli bir sistem dahilinde futbol oynayan, yani kulüp takımlarına en yakın düzeyde futbol oynayan takımlar öne çıkar. son turnuvalarda hiç şans verilmeyen almanyanın sürekli final oynaması bunun net göstergesidir.
2006 öncesi brezilyanin özellike ronaldinho etkisi ile önüne geleni süpüreceği söyenirdi. ancak tam tersi oldu. muhtemelen aynı sıkıntıları bu turnuvada arjantin yaşayacak.
bende 2006 önce italyayı favori görürdüm. önemli oyuncular en olgun dönemlerindeydi. başlarında da lippi gibi üst düzey bir hoca vardı. şaşırtmadılar ve kupayıda aldılar. bu turnuvada da oyuncu kalitesi olarak pek tatmin etmeselerde kolay kolay teslim olmazlar.
ancak gidiş yollarına bakarsak ispanya(brezilya)- ingiltere(almanya) finali bana en uygunu olurmuş gibi geliyor.
Yorum Gönder