Bu Sene Sensin Yedinci...

Haftasonunda bir çok üzerinde durulması gereken olay oldu esasında İtalya'da... Benim açımdan en önemlisi ise, Yeni Zelanda'da bile taraftarına denk gelinebilecek, Dünya'nın global kulüplerinden Juventus'un haftayı 7. sırada kapatmasıydı. Her büyük takımın düşüş anları olacaktır elbette. Ama mesele, Juventus'un sezon başında transferin en cömertlerinden olmasına rağmen bu durumlara düşmesi... En büyük transferini Diego ile yapan Juventus, Zidane'ın gidişinin ardından kurduğu düzeni değiştiriyordu bir bakıma. Juve, Zidane'nın ardından çift kanatlı klasik 4-4-2 düzeninde oynadı her zaman. Geri alınan şampiyonluğu da böyle gelmişti, Serie B'de eskilerde başmasına rağmen yine bu sistemle geri döndü ve yine bu düzende kısıtlı kadrosuna rağmen, geçen sezonu belli bir yere kadar şampiyonluk şansını sürdürüp, 2. olarak bitirdi...
Transfer döneminde en büyük yatırımı Melo ve Diego ile yaptılar. Melo, Dünya'nın iyi ortasaha oyuncularındandır. Fakat elde Zanetti, Sissoko, Tiago, Poulsen vardı bu model defansif ağırlıklı, ileriye hamleyi fazla düşünmeyen ortasahaları... O'nun yerine, Fiorentina'nın kaptığı Juan Manuel Vargas transferini yapsalar, hem Nedved'in yerini doldurmuş, hem de sistemlerini sağlıklı bir şekilde devam etmiş olurlardı... Asıl denge bozan transfer ise Diego'ydu. Diego transferiyle birlikte, Juventus "Zidane'lı Juventus'un" ardından ilk kez 4-3-1-2'ye dönecekti. Ama ne Diego bir Zidane'dı, ne de geriye kalan ortasahalarda bir Edgard Davids vardı... Üretimsiz bir ortasaha önünde Diego, çabalayan Kaptan Del Piero, hareketsiz santraforlar... Sonuç: kısır bir Juventus. Juventus, Amauri ve Iaquinta'dan da değişen sistemi nedeniyle, geçen sezon olduğu kadar verim alamamış oldu... Bununla birlikte geçen sezon Şampiyonlar Ligi'nde "gururlu bir mücadelinin" ardından Chelsea'ye elenen Juve, bu kez kepaze bir maçın ardından Avrupa Ligi'ne veda ediyordu...

Benitez Juventus için bir şans olabilir. Klasik 4-4-2'nin müdavimidir zaten kendisi... Belki Fernando Torres'i de ikna eder. Artık "dinlenmek isteyen" Torres de, Juventus 4-4-2'i içinde "herşeyi yapan santrafor" olmaktan sıyırılıp, Amauri gibi bir duvarın yanında gezici forvet rolünü üstlenir. Ne Atletico'da, ne İspanya Milli Takımı'nda, ne de Liverpool'da 2. santrafor rolünü alamayan Torres, böylelikle kendisini de dinlendirmiş olur...

Juventus'un rakibi Napoli, Chievo karşsında puan kaybetmedi. Napoli'nin kalan deplasmanı Sampdoria... Fakat Juve de son hafta San Siro'ya çıkacak... Napoli 6.lık konusunda daha arzulu, daha şanslı. Bu da Juventus'u 7. ve Avrupa'nın tamamen dışında bırakır...
Bu fotoğrafı canlı canlı yaşan her Laziolu'nun, "Roma şampiyon olmasın!" arzusunu, kanuna çevirmiştir heralde... Bunu tüm samimiyetleriyle önce antremanda, sonra da maçta gösterdiler. Buna eziklik diyen de olabilir, ben samimiyet diyorum... Bana hiç bir nefret, Beşiktaş'ın gol yemesinde sevinmemi sağlayamaz, orası ayrı konu... Kendi açımdan bakarsam; rakip kim olursa olsun, sonuç neyi doğuracaksa doğursun, skor tabelasına baktığımda Beşiktaş'ın yanında yazan rakamın, bir diğerinden üstün olmasını isterim... Ama İtalya'da işler farklı yürüyor... 90 Dünya Kupası'nda da, "Güney'den oyuncu almayan" Azzurri'yi desteklemektense, Maradona'nın Arjantin'i için tribünü doldurmuştu Napolitanlar....

Palermo ve Sampdoria'nın Şampiyonlar Ligi savaşı, haftasonunda Sicilya'da oynanacak karşılıklı maçlarına kaldı... Uzun zamandır böyle bir başarı adına yapılanan Palermo için hayatının fırsatı tam karşısında....



İnter'in kalan maçları: Chievo, Siena (D)
Roma'nın kalan maçları: Cagliari, Chievo (D)

Palermo'nun kalan maçları: Sampdoria, Atalanta (D)
Sampdoria'nın kalan maçları: Palermo (D), Napoli

Napoli'nin kalan maçları: Atalanta, Sampdoria (D)
Juventus'un kalan maçları: Parma, Milan (D)

Hiç yorum yok: