"Catania'nın Altın Madeni" Maxi Lopez

Morinho akıl oyunlarının bir semeresini daha almak üzereydi... Drogba'yı kırmızı kartla kaybeden Chelsea, maçı 1-0 önde götürüyordu. Taa ki Maxi Lopez sahne alana kadar... Barcelona hızlı, akılcıl, sık paslı bir oyun oynuyordu her zamanki gibi o dönemlerde de, ama bazen bunlar "sıkı" kapanan takımlara karşı işe yaramıyordu. O nedenle, River Plate'in uzun sarı saçlarıyla birlikte, golleriyle de parıldayan 1.89'luk forvetini devre arasında transfer etmişlerdi: Maxi Lopez...
Nihayet Maxi'nin test edileceği bir ortam oluşmuştu... Sonuç: Pozitif! Maça 64. dakikada dahil oluyor herşeyi değiştiriyordu Barcelona adına. Oyuna girer girmez aldığı ilk topla, Gallas'a müthiş bir vucut çalımı atıp skoru dengeliyordu. 5 dakika sonra da, sağ çaprazdan aldığı topu içeriye orta-şut karşımı sert bir top atıyor, Eto'o ayak uzatıyor ve gol oluyordu... Barcelona, ufakta olsa avantajını arka cebine koyup, Londra'ya uçuyordu... Futbol tarihinin en müthiş maçlarından birine şahitlik eden Stamford Brige çimlerinde, o küçük avantaj büyüyor, turu getiriyordu. Nitekim 3-2 mağlup olan Barcelona turu atkayan taraf oluyordu...

O maçın kredisi ancak 1 yıl sürdü... Hiç bir lig maçında gol atamayan Maximiliano, Barca'nın oyun sistemine ters düşmüştü... Önce Espanyol'a kiralandı, daha sonra kelepir fiyata (2 milyon Euro) FK Moskova'ya satıldı... Büyük, bir o kadar da haksız bir düşüştü bu Maxi için... Henüz 23 yaşındayken Barcelona'dan, Rusya'nın orta sıra takımına düşecek bir kariyeri haketmemişti. Belki çok teknik bir oyuncu olmayabilirdi, süratli bir adam da değildi... Ama tempolu ve sık atak yapmayı seven bir takım için biçilmiş kaftandı. Her topa ayağını sokan, topun düşeceği yeri iyi tahmin eden, fiziğiyle, coşkusuyla "top çarpsa gol atacak" dedirten bir stili vardı. Ama şans O'nu doğru yönlendirememişti, çünkü FK Moskova'da son derece cılız bir takımdı...

Orada da tutunamayan genç oyuncu Gremio'ya kiralandı. Tam unutuluyor, kariyeri bitiyor denecekken Serie A'dan bir fırsat teklifi geldi. Mihajlovic'le sıradışı futbol oynayamaya çalışan Catania, Maxi Lopez'e talip olmuştu. Ve 3 milyon Euro'yla bu transfer gerçekleşti devre arasında... Sonunda, Maxi tam da stiline uygun bir takıma düşmüştü... Maç içinde çokçana 4-2-4'ye dönen, Serie A normlarına aykırı şekilde tempolu oynayan, kenarlardan akıcı gelebilen bir takıma gelmişti...Üstelik, sıkça çizgilere inen, kullanmayı bildiğinde adamı kral yapacak olan bir partnere de sahip olacaktı: Martinez...

Mihajlovic'in hesabı tuttu. Maxi Lopez, Catania'yla başka oldu, Catania da onla... Maxi'den bu yana iç sahada hiç kaybetmediler, İnter gibi bir devi maç boyu sürklase ederek yendiler, Sicilya Derbisi'nde Palermo'ya acımadılar, San Siro'da Milan'ı elinden kaçırdılar... Küme düşme potasından da erkenden uzaklaştılar... Tüm bunları yaparken, Maxi 16 maçta 10 gol atarak büyük katkılar sağlıyordu takımına. Catania için sıfırların başına gelen "1" oluyordu, oynadıkları futbola anlam katıyordu... Maxi şuan 26 yaşında ve kariyerini kurtarmış, kendini tekrar hatırlatmış gibi gözüküyor... Catania'nın önümüzdeki sezon, komşuları Palermo gibi bir sıçrayış gerçekleştirmesi hiç de süpriz olmayacaktır... Maxi Lopez'le Catania, Sicilya'nın başa bela deplasman sayısını ikiye çıkarmıştır...

1 yorum:

stalker dedi ki...

bana şans eseri futbolcu olmuş, 20 yılda bir olabilecek bir hatayla barcelona'ya transfer edilmiş gibi geliyordu. barça'dan sonraki sert ve hızlı düşüşünü gördükten sonra ise kararım netti ama catania'da maşallahı var maxi'nin. birkaç maçını izledim, bir kez daha gördüm ki bazı oyuncuların parlaması için özel şartların oluşması gerekiyor. partner, hoca, sistem gibi... verimi dışında attığı jeneriklik goller de var. özgüven mefhumu futbolda çok önemli gerçekten, bunu da gösterdi maxi lopez.