Beşiktaş maça sakin başlamış ve topa sahip gözüküyordu. Bursa taraftarı, sahadaki Beşiktaş'ın oyununu görünce, Fenerbahçe'den gelen gol haberiyle de birlikte, maça coşkulu bakmayı bırakmışlardı. Bugün sahada modern futbol katili Nobre yerine, patlama gücü olan ve de topla ya da topsuz çok iyi koşular yapabilen bir Ali Kuçik tercihi yapılsaydı, Beşiktaş'ın daha 5. dakikada iki tane karşı karşıya kalınmış pozisyonu olurdu... Sonrasında bir kaç pozisyon, ofsayt bayrağına takıldı. Beşiktaş gol atmaya daha yakın gözüküyorken, Toraman'ın ve Rüştü'nün ortaklaşa hatasından Bursa'nın golü geldi... İbrahim Toraman gibi "cengaver" bir oyuncu, sağ bek ya da önliberoda daha sağlıklı kullanılabilir. Fakat stoperde cengaverlikten öte, pozisyon bilgisi, soğuk kanlılık ve "çevre kontrölü" gerekiyor en başta. Bundan 7 yıl önce "bu çocuktan stoper çıkmaz" diyip, önliberoda oynatan Del Bosque, o dönemler "Real Madrid dışına çıkmayan, futbol cahili!" ilan edilmişti. Toraman, gün geçtikçe stoperliğin esas normalarını kazanmaya başlasa da, tam anlamıyla güvenilir bir stoper olamadı. Yine bu nedenledir ki Beşiktaş, son iki sezonda o bölgeye 15 milyon Euro harcadı...
İşin gerçekçilik tarafından bakacak olursak, bu maç öncesi Toraman'dan başka da seçenek yoktu. Atınç olabilirdi, ama ben bu maçta Atınç'ın hata yapma riskine nazaran, Toraman'ın hata yapmasını tercih ederdim, Denizli'nin de tercihi bu oldu. Ancak, Furkan Şeker daha bir stoper görüntüsüne sahip ve Sivok'u tamamlayabilecek stili var... Atınç'ın rol modeli Sivok'tur, ikisi yan yana oynarsa sıkıntı çıkabilir. Furkan ise, çevre kontrolü ve de pozisyon bilgisiyle Ferrari stiline yatkın. Atınç daha çok genç, Furkan daha oturmuş durumda ve daha fazla sıkı maç oynamışlığı var... O nedenle alt yapıdan öncelikle Furkan'ı kullanmak gerekiyor bana göre...
Bursaspor'un attığı ikinci golde de yapacak bir şey yoktu fazla. Nihat ters yerde kaptırdı, gelen ortaya Toraman can havliyle atladı ve gol oldu... Bu dakikadan sonra, Beşiktaşlı oyuncuların çoğunda "ha dördüncü, ha üçüncü" düşüncesini gözlemledim. İki oyuncu dışında: Necip Uysal ve İsmail Köybaşı... Necip için aslında haftalardır bir şeyler yazıyorum. Bugün yaptığı asist öncesi, "İniesta vari" dalışıyla "bu çocukta sol forvet bile oynayabilecek ofansif yetenek var" cümlelerimi haklı çıkarttığı için ayrıca mutlu oldum. Bursa seyircisinin klasik "oley" çekme hevesini, yaptığı ölümcül presle kursaklarında bırakmasına da ayrıca hayran kaldım. Ve dedim ki, Necip Beşiktaş'tır!
İsmail beke geçince, Beşiktaş daha da bir takıma benzedi. Rakibin iki tarafından da ekarte edebilen, sadece çizgiye inme veya orta yapma güdümlü olmayan, oyunu enlemesine de görebilen ve "kalecisinden top istemekten kaçınmayan" bir bek, takımı çok fazla değiştirir... Bugün son 20 dakikada da öyle oldu, İsmail beke geçti ve Necip'in isyanına katkıda bulundu. Zaten gelen gol öncesi de, İsmail'in iki kişi arasından çıkıp, kısa topla Necip'i görmesi ve Necip'in İniesta vari asistiyle fark bire indi. Biraz daha zaman olsa, sırf bu iki oyuncunun çabası bile, Kadıköy'de yapılan anonsun gerçek olmasını sağlayabilirdi...
Seneye bu iki çocuğu 11 oyuncusu olarak planlarına, defterine, kitabına yaz hocam!
Ertuğrul Sağlam helalinden tertemiz bir "helal olsunu" haketmiş, bu gece bir "klişeyi" bitirmiştir... Ayrıca oynattığı futbolla şampiyonluk yolunun; kenar oyuncuların kalitesinden ve beklerin ofasif katkısından geçtiğini kanıtlamıştır...
1 yorum:
Formamizin arkasina O’nun ismini yazdiracaktik; ayrica O bizim kombine sartimiz.
Adamin adini telafuz ederken icinde “karizma” var.
Besiktas’a henuz bir hizmeti gecmemisken ve bunyede kArtal ruhu yer edinir mi edinmez mi belli bile degilken ustelik… Her sey pesin fiyatina…
Formalar satilacak bi kere…
Bir yigin forma satisindan su kadar gelir elde edilecek…
Nasil? Cunku O bir yildiz! Futbol sanayiisinin yildizi…
Oysa, belkide bir kuyruklu yildiz gibi gelip gececek dunyamizdan.
Gokyuzunde kendi kArtallarimizi birer yildiz gibi gormek varken, ayagimiza batan deniz yildizi saniyoruz cogu kez.
Butun bu fotograf, 107 yillik gecmisi olan Besiktas’in moderin zaman taraftarligi uzerine kurulu.
Dusunsenize formanizda Cumali yaziyor!
Bir de adi zor telafuz edilen cocuk var; Atinc Nukan!
Piyasa yapicilarinin dusmani olan isimler bunlar.
Musteri-taraftar profiline hitabeti sifir ceker bunlarin, satmaz!
Necip de oyle. Her ne kadar manasi “soylu” demek olsa da “quarizma”si sirtta yazmaz!
Varsin yazmasin; bizler bu Necip fikriyati ve nezdindeki kArtallarimizi yuregimizin en Besiktask kosesine yazmisizdir her daim.
Mustafa Demirtas kardesim, hic calismadigi halde cocugu icin ogretmeninden fazladan not isteyen veli degildir.
Manisa macinda Kapali’da Neciiiip Uysaaal diye bagiran iki Don Kisot’tan biridir.
Anlattigim senin hikayen demektedir. Yaptigi yeldegirmenlerine karsi bir cephe acmaktir.
Bu cephe savasinin parolasi: “Ozkaynak Duzeni”, isareti: “Necip Besiktas’tir!”
Yorum Gönder