Benim açımdan sadece kendi ülkemizde değil, Dünya'nın her bölgesinde bu durum geçerlidir. İtalya futbolunu ısrarla halen takip ediyor olmam, aslında bir inatlaşma değildir. Belki İngiltere, Almanya gibi çoğu ülkeler, İtalya'nın tribünlere giden futbol seyircisi sayısını sollamış olsalar da, İtalya'da başka birşey vardır her zaman: tutku... Tıpkı onlar da bizim gibi futbola "hayat memat" meselesi olarak bakıyorlar, ama nedense iş tribünleri doldurmak olunca sınıfta kalıyorlar çoğunlukla... Cesena, İtalya'da uzun yıllar sönük kalmış bir volkanik camia esasında. Son dönemlerde Serie C, Serie B arasında mekik dokumalarına rağmen, bir çok Serie A takımından daha yüksek bir seyirci ortalamasına sahipler. Maçlarını 24.000 kapasiteli Dino Manuzzi Stadyumu'nda oynayan Cesena, 1991 yılından bu yana Serie A yüzü göremiyor...
Bu lige en son 2006 yılında çok yaklaşan Cesena, Serie B'yi 6. bitirerek play-off oynama hakkı kazanıyor fakat başarılı olamıyordu. Hemen ertesi yıl Serie C'ye düşen siyahbeyazlılar, orada fazla zaman kaybetmeyip, geçtiğimiz sezon oynadıkları grupta şampiyon olarak tekrar Serie B'ye yükseldiler... Ve bugün tekrar Serie A kapısına dayandılar.
Cesena'nın lakabı, ilginç ablemlerinden de belli olacağı üzere Cavallucci Marini, yani "Denizatları"... Serie A'dan uzak kaldıkları dönemlerde bile, İtalya futboluna önemli isimler kazandırmış bir camiadır Cesena. 12 yıl boyunca Milan kalesini koruyan ve 11 maçlık gol yememe orucuyla bu daldaki rekoru Dino Zoff'tan kapan Sebastiano Rossi, Cesena alt yapısından yetişmiş bir kalecidir. Ayrıca yine halen Milan'da kaptanlığını sürdüren Massimo Ambrosini, 90'lı yıllara damga vuran forvetlerden Massimo Agostini, ilerlemiş yaşına rağmen futbol hayatını sürdüren, zamanında İnter, Napoli ve Palermo kalesini de koruyan Fontana, Cesena alt yapısından çıkan bir başka oyunculardır. Bununla birlikte, Piacenza formasıyla 2002 yılında Trezeguet'le birlikte krallığı paylaşan Dario Hübner de, Cesena formasıyla adını duyurmuştur...
Serie B'de, 2. Brescia'nın 1 puan gerisinde bulunan Cesena, kalan iki maçını kazanıp, Serie A'ya direkt katılmanın yollarını arayacak, aksi taktirde 2006 yılında olduğu gibi şansını play-off maçlarında deneyecektir. Her ne kadar, Roberto Baggio'nun emekli olmasından sonra küme düşüp, ortalıkta gözükmeyen Brescia kendisini özletse de, ben Serie A'da yeni bir renk adına Cesena'yı daha çok arzuluyorum... Umarım Modena ve Piacenza maçlarında başarılı olup, siyah-beyaz coşkulu tribünleriyle gözlere hitap ederlerler önümüzdeki sezon...
Cesena'nın bu uğurda en güvendikleri oyuncular: takımın golcüsü Giaccherini, Slovakya'nın Dünya Kupası kadrosunda da bulunan sağbek Martin Petras, Brezilya'lı ortasahaları Guilherme ve genç oyuncular; 1.90'lık Boşnak forvet Milan Djuric ve İtalya Ümit Milli Takımı'nın göz bebeklerinden, Arjantin asıllı Ezequiel Matias Schelotto... Bu oyuncu 7 numaralı formasıyla her iki kanatta da oynayabilen, 1.87'lik boyuyla göz dolduran, golcülüğüyle öne çıkan potansiyel bir yetenek olarak görülüyor. Ve O'nu hem mevkisi, hem de Arjantin asıllı olması sebebiyle "Next Camonaresi" olarak gören Juventus, transfer etmek için şimdiden Cesena kapılarını aşındırmaya başlamış bile...
"Schelotto'nun Triestina ağlarına gönderdiği müthiş plase..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder