Grup (C)adı Kazanı

İngiltere de, Fransa gibi "maç kazanmadan" kupa almayı hedefleyen takımlardan biriymiş, bu belli oldu... Cezayir gibi bir takıma karşı bile, "bu gruptan ben çıkarım!" görüntüsünü veremediler. Hatta, ancak "kaza golüyle" bir takımın galip gelebileceği bu maçta, Cezayir'in o kazayı yapma ihtimali de hiç az değildi... Slovenya maçının ardından da bahsetmiştik; Cezayir'de defans anlayışı, mücadele, fizik konularında pek sıkıntı yok. Zaten Avrupa'nın iyi liglerinden gelen oyuncuları var. Ama sıkıntıları "teknikte" yatıyor... Aksi taktirde, Meksika'nın Fransa'ya yaptığını yapabilirlerdi.
Kağıt üzerinde, aslında "teknik" konusunda sıkıntı çekmemesi gereken İngiltere'nin de sorunu aynı gözüküyordu Cezayir'le... Saha içersinde "girişimci" bir oyuncu yok, farklı bir şeyler bulabilecek, rakibe beklenmedik sıkıntılar yaratabilecek birinin eksikliği var sanki... Çok ezbere oynuyor İngiltere yıllardır... O ezberi "kenarlarda" bozmaları gerekiyordu. Ancak bunu yapabilecek Walcott, Adam Johnson gibi isimleri Ada'da bıraktılar... Özellike Adam Johnson tam bir "ezber bozan" kenar forvetidir aslında. Rakibin iki tarafından geçen, içe de çalım yapabilen, ortanın dışında; ara pas, şut tehtidi de taşıyan bir oyuncudur kendisi. Johnson - Rooney - J. Cole gibi bir üçlü forvet, değişik bir İngiltere izlettirebilirdi bizlere... Ama korkarım ki, Slovenya karşısında kazanacaklar, yine Capello "haklıdır" dedirtecekler...
Slovenya, Cezayir'e nazaran daha olumlu ataklar geliştirebilen bir takım. Ancak, oyunu tutma anlamında nasıl sıkıntılar yaşadıklarını da görmüş olduk... Hakemin "kendi kurallarına göre" bir ihlal gördüğü gol, olması gerektiği gibi; gol olarak sayılsaydı, Sloven halkı bu saatte halen 2-0'dan verdikleri maçı konuşuyor olacaktı... Konfederasyon Kupası'nda olduğu gibi, bu turnuvada da Amerika'nın eğlenceli oyunu sürüyor... Sürekli oynamak istemeleri, tempoları, skora isyanlarıyla, son 16'ya da kalmalarını umut ettiğim bir takım olu verdiler...
Normalde "Orhan Ayhan" tadında, "bir zamanlar O da böyle goller atıyordu..." örneklerini sunan biri değilim. Ama bugün gelen 2 gol, zihnimi gerilere götürdü... Birsa'nın, sol ayağının içiyle "orta karar bir hızla" topu köşeye süzmesi, beni Sergen'in 93-97 arası dönemine götürdü... Şutuna güvendiği sıralar, bu tip bir çok gol atıyordu Sergen. Ancak ikinci gelişiyle, 100. yıl da dahil olmak üzere, hiç "uzun şut" denemesi yapmamaya başlamış, beni bol bol söylendirmişti... Donovan'ın attığı golde ise, Beşiktaş'ın Trabzonspor'u 7-1'le geçtiği maça gittim... O maçta, Oktay yine aynı açıdan kaleye yaklaşmış, dar açısı sebebiyle vurabileceği tek noktayı görmüş, topu tavana yollamıştı... Ama Donovan'ın farkı, karşısında "kaleci" oluşuydu... Müthiş bir gol izledik...

İngiltere 0 - Cezayir 0
Slovenya 2 - ABD 2

Hiç yorum yok: