Umut vaadeden bir eşleşmeyle, son 16'ya merhaba demiş olduk... Zorlu gruplardan çıkma başarısı gösterip, -diğer tarafa nazaran- yarı finalin daha bir açık gözüktüğü yola koyulan bu iki takımın maçı, vaadettiği kadar güzel bir taktik savaşına döndü. Uruguay, 3 yetenekli forvetiyle yeniden sahadaydı ve hemen maçın başında hücum gücünü kullanmaya çalıştılar. Cavani, Forlan ve son olarak Suarez'in ayağına dokunarak gelişen atak, ilginç bir golle sonuçlandı. Forlan'ın, taç çizgisinden içeri gönderdiği top, Suarez'in "ben boşuna Altın Ayakkabı'yı kovalamadım!" dercesine golü koklaması ve pozisyon almasıyla, adeta paralel bir ara pasına dönüştü ve gol geldi... Bu golden sonra Uruguay'ı belli bir süre etkin göremeyecektik...
Güney Kore, "isyan bayrağını" çekmiş bir şekilde başladı ikinci yarıya. Sık pas yaptılar, önemli pozisyonlar buldular. Onlardan birinde, Arjantin'e de güzel bir gol atan genç Bolton'lu Chung-Young Lee, takipçiliğinin semeresini aldı. O gol, bağır çağır gelmişti esasında... İleri 3'lüsünde Forlan - Suarez - Cavani'yi barındıran Uruguay, "oyunu tutma" başarısını gösteremiyordu. Nitekim, Cavani yardımcı olduğu savunmasına aslında "hiç yardımcı olamıyordu", çünkü savunma bilgisi bir hayli zayıftı. Hatta golden önce, hakemin es geçtiği bir de penaltı yaptırmıştı...
Güney Kore'nin golünden sonra "uzatmalara gitmeyi gözü kesmeyen" Tabarez, Pereira - Lodeiro değişikliği ile soliçini daha da ofansifleştirerek, gemileri yaktı bir bakıma... Belliydi ki, momentumu yakalayan Kore'ye karşı bu takım oyunu soğutamayacaktı... O zaman çözüm; maçın başında olduğu gibi "hücumdu", o 3'lü forvetinden savunma yapmalarını beklemeyip, yetenekli ayaklarını kullanmalarına zemin hazırmaktı... Nitekim öyle de oldu, turnuvanın yıldızlarından Suarez, harika bir gol attı... Reklam panosundan atlayanı çok gördüm, ancak reklam panosunun ardında biriken "gazeteci grubunun" da üstünden atlayanı görmemiştim... O gole, bu sevinç yakışmıştı... Suarez, "ben 4-3-3 oynuyorum" diyen büyük takımlara, mükemmel bir kenar forvet seçeneği sunmuştur bu turnuvayla...
Golden sonra, hemen topsuz oyunda oyunu tutacak bir hamle geldi Tabarez'den: Suarez çıktı, Alvaro Fernandez girdi... Güney Kore herşeye rağmen beraberliği yakalayacak fırsatları buldu yine de, ama olmadı... Sonuç olarak, Güney Kore damga vurarak veda etti turnuvaya. Bu ne bir rastlantıydı, ne Hiddink'in eseriydi, ne de ev sahipliği avantajıydı. Güzel futbol oynadılar, güzel kaybettiler... Uruguay'ın ise yolu açıldı... ABD - Gana eşleşmesinin galibi ile çeyrek final oynayacaklar, ve o iki takımdan her kim gelirse gelsin yine favoriler... Aslında, Türkiye'nin 2002'de yakaladığı güzel bir "fırsat yolu" açıldı Uruguay'a, taaki yarı finale kadar... Orada yine olası bir Brezilya duvarı var... Bakalım; 1950'nin rövanşını izleyebilecek miyiz? Brezilya, bu kez işini şansa bırakmayacak mı? Yoksa günümüzün "Ghiggia'sı" Suarez, takımını sırtlayıp finale kadar götürecek mi? Göreceğiz...
Son 16, güzel bir maçla başladı, umarım böyle devam eder...
1 yorum:
Uruguay'da grup maçlarında takımını sırtlayan isim Forlan olmuştu.2.turda ise turnuvanın en güzel gollerinden birine imza atan Suarez oldu.
Feyyaz Uçar'ın dediği gibi Güney Amerika takımlarının başarısının nedeni maça başladıkları taktiklerinden hiç vazgeçmemeleri bencede.
Uruguay gruptan 0 gol yiyerek çıkmıştı.İlk defa kalelerinde gol gördüler.
Güney Kore ise 1. grup maçlarından sonra en beğendiğim takımlardandı.Aslında elenmelerine üzüldüm diyebilirim.
Yorum Gönder