Güneşli Notlar : Vikingur 0 - Beşiktaş 4

Nihat'ı 9 yıl öncesine götüren şey, sadece bu gol değildi aslında.... Geçen sezonun sonlarında, şimdiki formunun sinyallerini vermiş, tribünlerden "Beşiktaş'ın çocuğu" seslerini yükseltmişti. Klasik gol sevincini yaşarken, yüzüne vuran güneş; Schuster'le birlikte bankolardan biri olacağı muhtemelken, bu maçta da boş geçmemenin verdiği mutluluğunu afişe ediyordu. Yine aynı güneş, "öğrencilerini kır gezisine çıkarmış öğretmen" edasında kenarda oturan Schuster'in de yüzüne vuruyor, memnuniyet ifadesini görmemizi sağlıyordu...
Elbette rakip zayıf ötesiydi, antrenman maçı bile denemezdi. Zira, bu maçta forma giymeyen oyunculara birer "turuncu atlet" dağıtıp, rakip yapsanız; çok daha zorlu bir maç ortaya çıkabilirdi. Ama yine de ben; Quaresma başta olmak üzere bir çok oyuncunun "iştahı" dışında, takım olarak da önemli değişimler görerek, bir kaç güzel ve güneşli notlar tuttum. Onları aktarayım...

Defansın önde kurulması, Beşiktaş'ı olumlu yönde değiştirecek en önemli etkendir... Defansı önde kurmak bir risk değil, aksine çok akılcıl bir hamledir. Böyle bir savunmaya sahipseniz takımın boyu kısalır, ortasahanız çok fazla "geri koşular" yapmak zorunda kalmaz, rakiplerin gelişi güzel uzunlarını önde alıp, atağın devamını sağlarsınız. Bir takımı ofansif olarak da ileri götürmesinin yanında, savunma açısından da en güvenli yoldur bu... Rakip; ters anda kaptığı topla, iyi bir derin pas atıp forvetini kaçırır; ancak böyle pozisyon verilir. Zaten büyük takımların da gol yeme tarzı budur. Yoksa; rakibini kendi cezasahasının içinde karşılayıp "dön vur" dedirten savunma anlayışı; Beşiktaş'ın değil, Vikingur gibi takımların işidir... Geçen sezonun ikinci yarısında, Beşiktaş'ın Kasımpaşa'dan yediği golleri izleyin, hemen ardından bu maçta atılan golleri izleyin... Anlatmak istediğim şeyler, daha da açıklayıcı olacaktır...
Schuster'in öncelikli sistemi; yardımlaşmacı ve hareketli bir 4-4-2 gibi gözüküyor, ya da kısaca 4-1-4-1. Ve bu sistem içersinde de, hücumsal anlamda bazı oyuncu tercihleri belirginleşmeye başladı diyebilirim. Yukarıdaki şablon Schuster'in A planı olacaktır diye tahmin ediyorum. Yine son Vikingur maçıyla, takımın önde olduğu anda nasıl bir B Planı şekilleneceğini görmüş olduk. Tıpkı İspanya ve Barcelona'nın yaptığı gibi; sık paslarla topa sahip olarak, rakibe skoru "kabullendirme" eylemi... Hazırlık paslarını dahi zor yapan Beşiktaş'ın, önümüzdeki sezon az biraz "topa sahip takım" görüntüsünü sunma umutları, güneşli notlarıma düşü verdi elbette... Özellikle de Çırak Pasör : Onur Bayramoğlu'nun oyuna dahil olmasının ardından, bu uygulama iyice hayat buldu diyebilirim... Onur, kamp raporlarında muhabirler tarafından pek fazla övülmedi, övülemezde... Çünkü Onur tarzındaki oyuncular göz boyamaz, antrenmanlarda kendini hissettirmez. Ancak durum "maç oynamaya" gelince, takımının topa sahip olma oranını %10 değerinde bir artışa neden olabilir...
Hem futbolcu, hem de alt yapı sorumlusu olarak, zamanında Barcelona havasını da solumuş olan Schuster; "oyunu tutma" düşüncesinin "pas" yolundan geçtiğini benimsemiş gibi duruyor. Yani, skoru korumak için stoper sokanlardan olmayıp, ortasahasını "pas trafiğini arttıracak" oyuncularla takviye edecek bir mentaliteye sahip gözüküyor. Ve bu uğurda da Onur Bayramoğlu, "neden kalıcı A takım oyuncusu olarak" yükseldiğini bizlere gösteriyor...
Onur, Beşiktaş'ın İspanyamsı 4-5-1'inde "Busquets görevini" rahatlıkla görebilir... Topu emanet alır gibi almıyor, ayağına dolamıyor... Pas alıyor, pas veriyor, tekrar boşa hareketleniyor, bir daha pas alıyor... Dünkü maçta önde kullanılsa da, kendisi hakkında yazmış olduğum makalede de belirdiğim gibi; ortasahanın arkasında yani Busquets bölgesinde daha faydalı olacaktır. Ernst'in Alonso, Guti de Xavi esintilerini sunacağı bir 4-5-1, tribünlere tezahuratı bıraktırıp, oley çektirecektir diye düşünüyorum... Unutmuş değilim elbet; herşeye rağmen, takımın 2. ortasahasında en hazırı Necip Uysal'dır...

"İki top oynayalım" edasında sahaya çıkmış, sıradan vatandaşlardan kurulan Vikingur'a karşı özgü olmayıp, Beşiktaş'ın geleceğinde "gelenek" olmasını ümit ettiğim notlarımı aktarmış bulunuyorum. Umutlandırıp, utandırmayacağını umuyorum Sarı Melek'in...

10 yorum:

M.A.F dedi ki...

Bu kadro yeterli olurmu.Schuster uzun boylu forvet istediği söyleniyordu hatta Carew ile görüşmüşler. O da olumlu bakmış o vakit Bobo gider sanırım, bide Robinho sesleri yükseliyor şu aralar bence Q7 den sonra Robinho biraz lüx olur gibi.

Cartalete dedi ki...

Ben Schuster'in uzun santrafor istediğine pek inanmıyorum, oynattığı oyun tarzıyla uyuşmuyor.. Bobo'yu, bir başka uzun santraforla değiştirmek de pek mantıklı gelmiyor açıkcası.

Robinho'yu ben de lüks görsem de, şayet sponsorlarla falan alınacaksa, diğer seçeneğe göre daha makuldür.

http://3.bp.blogspot.com/_dMoj7O7E6sM/TEgnd8ht8oI/AAAAAAAABEE/TMIuADLDaQk/s1600/besiktas4231.jpg

Şu kadroda Delgado'nun yerine dahil olup, Bielsa'nın Şili'sine benzer, hatta daha kalitelisi bir takım ortaya çıkabilir..

Adsız dedi ki...

Uzun forvet derken Carew ben ayrı dusunuyorum top surme hız bakımından bobodan 3 gomlek daha ustun...
Patlama gucu yuksek bı santrafor bence suana ıcın ıdeal kısı tabı ıbraham olmazsa:)

Adsız dedi ki...

yalniz Fink giderse, Ernst'in alternatifi kim olacak? Ugur kaldirabilecek mi bu yükü?

Cartalete dedi ki...

Fink'in geçici olarak dondurulduğunu umuyorum. Kesinlikle "plansız" bir hareket olur O'nu göndermek.

ederlezi12 dedi ki...

Hazır Quaresma Guti gibi gerçekten kaliteli ve faydalı olabilecek adamları getirmişken kaliteli gözükmeyen ( ki bence kaliteli ) faydalı olabilecek Fink ' i göndermeyelim.

Ben şunu düşünüyorum , bence Schuster ne kadar büyük hoca olursa da olsun bir ay falan izlediği adamı - ister Fink ister Ferrari - hemen gönerme kararı almamalıdır. Yani bu işi Futbol Aklı diyeceğimiz kişi - kişiler yapmalıdır . En azından Hoca da o gidecek bu kalacak derdine düşmemeli elindeki kadro ile işine başlamalı devam etmelidir. Benim için 6+2+2 ne kadar saçma ise takımların sportif direktör ve scout sistemlerini uygulamaması o kadar saçmadır.

meto dedi ki...

Her iki dizilimde de Sivok'un partnerinin yabanci kısıtlamasından dolayı Toraman olduğu ortaya çıkıyor. Toraman-Sivok ikilisinin forse edeceği bir defansla çok uzağa gidebilceğimizi düşünmüyorum.

Cartalete dedi ki...

Evet, bence de tandem Sivok-Ferrari olarak kalmalı zaten.
Ersan, büyük bir süpriz yapar mı bilemem ama, Toraman çok güvenilir değil orada. Bunu tecrübe edindik senelerce.

Eğer 4-4-2 oynanacaksa, tandemi bozmamak adına, Bursa'dan bir yerli kanat transferi şart gözüküyor. Holosko takasıyla bu durum gerçekleşe bilir.

Adsız dedi ki...

altidore deniliyor.bence bobo ya çok iyi bir alternatif olur.Bu saatten sonra boboyu yedek bırakacak bir santrafor almamalıyız.kulübünde bir bütçesi var.Siz ne düşünürsünüz altidore hakkında?

Cartalete dedi ki...

Altidore, hem Q7'den hem de Guti'den daha önemli bir yatırım olur bana göre.

Bobo kadar sırtı dönük oynayanı, üstelik yüzü kaleye dönük daha süratlisi, daha kuvvetlisi ve 4 yaş daha genç olanı...

Bobo'nun da sözleşmesini uzatarak, bu eleman alınırsa; önümüzdeki yıl rotasyonlu oynarlar, sonraki sene Bobo'ya Avrupa yolu açılır, Altidore da birinci adam olur.

Ayrıca Altidore sadece santrafor bölgesinde değil; 4-3-3'ün kenar forvetlerinde, 4-2-3-1'in sol kanat forvetinde de yer alabilir.
Yani Schuster'in Robinho için düşündüğü rolde...

Şayet ilerde Bobo satılacaksa, yerine ancak Altidore gibi geleceği olan bir alternatif olursa kabullenebilirim, yoksa 30 yaş üstü biri için Bobo'yu ıskartaya atmak pek mantıklı değildir.