Takke Düşecekken : Viktoria Plazen 1 - Beşiktaş 1

Nihayet Schuster'in kurguladığı "sahada kendiliğinden iki bölünen" sistemi test edeceğimiz bir maçla karşılaştık... Bu kez rakip; sabah kalktığında dükkanı açan, ofisine giden ya da okula uğrayan değil, antremana katılan "direkt" futbolculardan kurulu bir takımdı. Zaten Çek Cumhuriyeti bir futbol ülkesiydi ve bu takım da o ülkenin fedarasyon kupasını kaldırmıştı... Yani, tamamen ölçü alınabilir bir maç olacaktı, öyle de oldu. Ölçü alınırken, beklenen gerçekleşti ve rakip kantarda ağır çekmeye başladı... H harfinin ortasındaki paralel çizgiyi tek başına Ernst'in çektiği ve yine H harfine benzer dizilişteki; Schuster'in 4-1-4-1'i sahadaydı. Ortasahanın boş olması sebebiyle, savunmacılardan biri daha önde basmak zorunda kalıyor, bu durum defans çizgisini zigzaglaştırıyor, rakip üst üste pozisyonlar bulurken; Beşiktaş takım olarak topu göremediğinden, haliyle forvetlerin de ayağına top deymiyordu...
İlk yarıdaki Beşiktaş'a, "13 kişiyle oynayacaksınız, ama o iki ek adamı da forvete koyacaksınız" diye bir hak tanısalar, yine sonuç değişmezdi... Ortasaha direncinin, takım organizasyonunun olmadığı bir ortamda; en kral forvetlerin bile sıradanlaştığını, sağolsun Maradona bizlere göstermişti geçtiğimiz ay, Schuster'in sistemine benzer şekilde oynattığı Arjantin'i ile...

Bu deneme acı sonla bitebilirdi. Takke düşüp, keli göstere bilir; bırakın maçı tur bile zora girebilirdi... Neyseki sezona en hazır gözüken Hakan farkı çıktı ortaya. Normal kurtarışların dışında, 3 adet "çıkmayacak top" çıkardı... Hakan'ın performansına, Necip hamlesi de eklenince; düşmek üzere olan takke, tekrar yerine oturdu.
Necip harika pozison savunmasıyla ortasahayı doldurdu, tüm dönen topları aldı. Delgado daha etkin olabileceği yere geçti, daha az baskı altında kaldı ve gönderdiği adamın "lifini attıracak" cinsteki paslarını azalttı, Quaresma'ya daha fazla topla oynama şansı doğdu. Böylelikle Beşiktaş, oyunu istediği gibi oynadı ve güzel de pozisyonlar yakaladı. Oysaki; ilk yarının Beşiktaş'ında "fazladan 1 forvet daha varken" duran toplar haricinde tek pozisyonu vardı. Orada da, Erhan'ın sağdan ortasında top Delgado'ya gelmeden önce, son anda araya giren Nobre tehlikeyi uzaklaştırdı... Farkındaysanız, asıl önemli "kurgu" hatalarından, Nobre'nin Bobo'ya tercih edilmesine gelmedim bile. Ama görsün tabii; bizim senelerdir izlediğimiz filmi, bir iki maç da Schuster izlesin, sakınca yok...

Hilbert'i pek anlayamadık, zamanla daha net değerlendiririz. Ancak, ileride oynayan oyuncular arasında geri koşuları nispeten en iyi olan oyuncuydu. Ters kanatta aldığı topla iyi de bir şut çekti, neredeyse çatala gidiyordu... Ama, bu işlerin erbabı Delgado'dur mevcut kadroda, tekrar yinelemek gerekirse... Şayet Schuster, Delgado'yu önümüzdeki sezon kadroda tutmayı düşünüyorsa; O'ndan "bir Gago" çıkartmayı bırakıp, sol forvet bölgesinde değerlendirmeli, Quaresma'nın olmadığı maçlarda; "yaratıcı kenar adamı" eksikliğini gidermelidir... Bu takımın Gago'su bellidir: Necip Uysal... Ya da geçelim Gago'yu, bu takımın "Necip'i" var diyelim... Çünkü Necip, kendine has ve benzersiz bir oyuncu olma çabasında... Topsuz oyun zekası, yaşına ve "toy" tecrübesine rağmen müthiş... Fiziğini de geliştiriyor, ofansif yönü zaten var ve daha da katedecektir... Sarı Melek umarım tez zamanda kendisini bankolar arasına yazar. Ferrari'ye de Şahin muamelesini artık yavaş yavaş, hata alelacele bırakmalı, bir de; Prag'a getirmediği İsmail denen "defansif yönü olmayan!" beki de hazırlamalı elbet... Hani defansif yönü daha güçlü denilen Üzülmez'e nazaran, bu maçta Toraman'ı daha fazla "solbek savunması" yaparken gördüm de, onu da belirteyim...
Konu arasında atladık; "İlk yarıdaki şablonda Delgado yerine, Guti girse ne olur?" diye bir soru sorulabilir... Elbet, bu düzene nazaran daha iyi olur ama Guti'ye yazık olur, sıradanlaşır... İkinci şablonda, sahada Necip varken Delgado'nun pozisyonunda olsa ne olur? Beşiktaş'ı 2 sene şampiyon yapar gider... 70'de değil de, soyunma odasında Necip'i giyindirmesiyle, "en azından inatçı olmadığını" gösteren Schuster'in, sistem olarak 4-2-3-1'i kalıcılaştırması ümidiyle...

7 yorum:

m&b dedi ki...

dostum yazina tamamen katiliyorum. besiktasa son yillarin en buyuk kaziklardan birini atan buyuk mustafa denizliyide tesekkurler saga sola abuk subuk kosurak hic bir getirisi olmayan nobre gibi bir kazmaya yillik 5 trilyon para verilmesine goz yumdu. tabata gibi ikinci sinif bir orta sahayada 8 milyon euro bonservis verilmesini sagladi. sacma sapan bir 10 bucuk numara alicaz soylemiyle. bu adamlarin yaslarida 30 ustelik.helal olsun sana denizli umarim bunlar bir yerinden cikar senin.

ederlezi12 dedi ki...

Bence şu sıralar Schuster in Denizli ile görüşme yapması brifing alması gerekir. Tayfur Havutçu da pasifizelikten çıkıp dah etkin rol oynamalıdır.
Hoca ya belli konularda yardımcı olmaları gerekir.
Dilmen ' in de dediği gibi siz Guti ile imza attığınız vakit Fink ile de devam edeceksiniz.

Tabi herkesin ortak noktada buluştuğu tespitler mevcut. Delgado lu göbek , Nobre nin yetersizliği gibi. Çoğu kimse neden Köybaşı ndan bahsetmez anlamadım. Afedersiniz ama Üzülmez in oynadığı maçlarda biz başka bir olay mı görüyoruz sol bekte. Beşiktaş ı doğru düzgün 2003 ten beri seyrederim ne kadar seyretsem Üzülmez eli havada rakibi ile didişir faul aldırır arada orta yapar ve ancak onu yapabilir. Defansı da öyle ahım şahım değildir kademelerde başarı olduğunu söyleyebiliriz kaptanın lakin arık herkes İsmaiin sol bekte KESİNLİKLE oynaması gerektiği defansının da geliştirilebilinir ve Üzülmez kadar kötü olmadığını anlamalıdır. Sonra da bazılarımız diyor ki '' neden gençler oynamıyor bak Ferguson a bak bilmem kime gençleri oynatıyor. ? ''

E hani senin elinde Köybaşı var Necip var ama sen hala yok genç yok tecrübesiz oynamadan nasıl tecrübe kazanacaklar ? Hem geçen sene az çok oynadılar . Zaten Köybaşı geçen sene başında Catania maçında göstermiştir ki bu takımın en az satılmadığı sürece 10 - 12 yıl beki olmalıdır. Sakatlıktan çıktıktan sonra da Rıdvan sağ beke geçmelidir. Necip konusuna gelince , Musafa Abi haklısın galiba formaya Necip diye mi yazdırsak ? Türkiye artık Brezilya devşirmelerinden Almanların yetiştirdiği sağ açı kdevşirmeli orta saha oyuncularından kurtulup Necip i oraya monte etmelidir . Schuster ve Hiddink e bu konuda güvenim var. Tabi Necip kardeşimiz hata yaptığı zaman üstüne çuvallanan 1o numara fetişisti futboldan doğru düzgün anlamayan medyadan bazı hata avcıları olacaktır ama sakın o kafasını takmasın . Bu takımın ortasaha ortası oyuncularından biri kesinlikle Neciptir ister rotasyonda ister direk 11 de değerlendirilmelidir.

Cartalete dedi ki...

Anduril;
Ertuğrul Sağlam 8-0'la, Denizli de; Tabata mevzusuyla hep hatırlanacak sanırım..

ederlezi12;
Benim asıl korkum, Delgado'yu ortasahada oynatmak gibi bazı tiyoların, Tayfur'dan gelme ihtimali :) O zaman daha içinden çıkılmaz bir hal alır.
100. yılda yamacına Guinti geldikten sonraki performansını hatırlayarak, Ernst'in halinden en iyi onun anlaması lazım.
Zaten şu maçtan sonra; yani ilk yarı ve ikinci yarıdaki farkı, görme engellilerin bile farkedeceği maçtan sonra bile, hala tek Ernst'li bir sistem üzerinde yoğunlaşacaksa; benden "inatçı, kuru hayalci" damgalarını yiyecek Schuster de...

Adsız dedi ki...

ben dün hilberti beğendim.çok güzel koşular yapıyor.çok fazla araya kaçtı.Ama hiçbirinde topla buluşmadı sadece koştuğuyla kaldı o yüzdende pek göze batmadı özellikle maç boyu bunu takip ettim.Son vuruşlarıda hem dünkü şutu hemde studgart da attığı golere bakarsak fena değil.Bence guti ile oynarsa sezonu 5-6 golün üzerinde tamamlayacağına eminim.üstelik borgesin değerlendirmesinde daha çok asistleri ile öne çıktığı yazıyordu.
Necip bence gutiyi saymazsak takımda oyun zekası boboyla birlikte en iyi olan oyuncu.Genellikle yapılması geren en ideal hamleyi yapıyor.Ben necibin kesinlikle şut ve ceza sahası içine koşuları çalışması gole daha yakın olması gerektiğini düşünüyorum.Necip-Onur-Cumali ortasahası en büyük hayalim.hatta hayalimdeki 5 yıl sonraki kadro tam olarak şu:
Umut kaya
rıdvan şimşek- sezer özmen-furkan şeker-ismail k
cumali
onur necip

muhammed erkan kaş
Altidore*

*(gönül isterdiki batuhan olsun.)

Adsız dedi ki...

Ferrari tartışmaları aldı başını gidiyor.Ferrari takım halinde savunma ya da yan topları savunma gibi durumlarda oldukça iyi.Fakat schusterin oturtmaya çalıştığı sistemde ağır kalacağı , uygun olmadığı konuşuluyor.Bunu da vikingur maçında oyuna girdikten sonra gördüğü kartla belli etti biraz.Siz seri a yıdayakından takip ediyorsunuz.Ferrari sizce önde kurulan bir defansta ne kadar başarılı olur(geçmişinede dayanarak)? Ara topları ve hızlı forvetleri karşılayabilirmi?

Cartalete dedi ki...

Ferrari'yi asıl Serie A'da değerli kılan, Genoa'nın önde kurulu defansındaki başarısıydı zaten. Genoa o dönemde, özellikle de iç sahada; en tempolu oynayan ve defansını önde kuran bir takımdı. Buna rağmen ligi 39 gol yiyerek bitirdiler ki, Mourinho'nun Inter'inden sadece 7 gol fazla...

Tabi bunda ortasahadaki Motta'nın da büyük katkısı vardı.

Takip eden sezonda Motta ve Ferrari'yi kaybedince, Genoa'nın yediği gol sayısı 61'e çıktı...

Adam gibi bir ortasahanın arkasında, Ferrari her türlü iyi bir stoperdir. Hızı standard bir stoper hızıdır zaten. Baktığınız zaman Pique, Vidic falan da uçak değiller...

Moral ve fiziki durumunu bilemem, ama normal şartlarda Ferrari önde kurulu savunmalarda da gayet başarılıdır.

ederlezi12 dedi ki...

Ferrari umarım kalır.Ntv Spor a göre kalacak .Ben de gitmesini istemem ayrıuca Fink in de gitmesini de hiç istemem. Ortasahamız da iki yönlü ortasaha oyuncu eksikliği ortadayken gitmesi başarısız bir hamle olur . Eğer yerine Gökhan İnler gibi bir Türk pasaportlu oyuncu alınacaksa Fin kin gitmesi makul görülebilinir .