Önce bir kadroyu keselim; kaleciler: H.Arıkan, Onur, Sinan ; sağbekler: G.Gönül, Sabri ; stoperler: Ömer, Toraman, Servet, G.Zan (opsiyonel H.Balta) ; solbekler: İsmail, H.Balta ; defansif ortasahalar: S.Şahin, S.İnan, Aurelio ; oyun kurucular: Emre, Nuri ; kanat oyuncuları: Hamit, Arda, Kazım, Özer (opsiyonel Tuncay) ; ikinci forvetler: Nihat, Sercan, Tuncay ; santraforlar: Semih, Halil
Bilinçli olarak, oyuncu isimlerini "ana mevkilere" göre değil, 4-4-2 pozisyonlarına göre dağıttım. Çünkü bu kadro, bariz bir şekilde tek bir sistem düşünülerek toplanmış bir kadrodur... Yavaş yavaş terkedilmeye başlanan 4-4-2 sistemine; uzun forvetleri, harika kanat oyuncuları ve bekleriyle son derece uygun gözüken Sırbistan bile sıkıntı yaşamıştı Dünya Kupası'nda. Kendimce 4-4-2'den soğuma evresi böyle başlamışken, Schuster'in Beşiktaş üzerindeki denemeleri ve yanılmaları yine aynı sistem üzerinden olunca, işi 4-4-2'den nefret etme noktasına kadar getirdim diyebilirim...
Ancak şu var ki; Arda'nın sıradanlıktan çıkarıp, başka bir sistem haline getirdiği; Nihat'ın ikinci forvet rolüyle performansını bariz şekilde arttırdığı; santraforların daha etkin kullanıldığı; beklerin hücuma katkılarında daha bir verim alındığı; takımın nistepten birbirien yakın ve daha önde oynadığı, Türk Milli Futbol Takımı'na özgü bir 4-4-2 gerçeği vardır... Geçmişe bakıldığı zaman Türkiye, oynadığı en iyi maçlarını bu sistem altında oynamıştır. En bariz örnekleri; Euro2008 ve iki İspanya maçıdır heralde... Kezâ, Amerika'da oynanan turnuvada da, Türkiye bir çok sistemi birden denemiş, ancak en iyi oyununu yine 4-4-2'yle, Çek Cumhuriyeti'ne karşı oynamıştır. O nedenle, Amerika'daki turnuvada da bu denemeleri yapan ve sonuç olarak, 4-4-2'ye bağımlı bir takım oluşturan Hiddink'i anlayabilirim...
Terkedilmeden önce, 4-4-2 sistemi en son Manchester United'la güzeldi şüphesiz... Beckham - Keane - Scholes - Giggs ortasahası, bu sistemi oynayan her takımın hayalini süsleyecek cinstendi. O düzeni örnek alarak, sağlıklı bir 4-4-2 ortasahasının nasıl seçildiğini görebiliriz... İkiliden biri; işin savunma yönünü daha fazla yapan; bir iki adım geride bekleyip, dönen topları alan; gerekli zamanda savunmanın arasında girip sayıyı 5'leyen; bununla birlikte savunmanın top çıkartmasında yardımcı olan, Keane tadında bir "defansif ortasaha"... Diğeri ise; topla ilişkiler konusunda nispeten daha yetenekli; olumlu pas yüzdesi yüksek ve bunları gerekli zamanda "dikine de" kullanabilen; oyunu hangi yöne doğru açmak konusunda karar veren ve uygulayan; gerekli zamanda tempo yapıp, gerekli zamanda topa basarak düşüren; topu aldığında telaş yapmayıp, sahanın her yerini gören Scholes tadında bir "oyun kurucu ortasaha"...
Necip; bu görevlerin ikisinde de sırıtmayacak, ekstrası olarak hareketli, tempolu ve bir kanat oyuncusunda bile zor görülen teknik & dribling özelliklerine sahip bir oyuncudur. Ama şu var ki; 4-4-2'nin ortasahasında, belirli bir görevi "iyi" değil, "çok iyi" yapan isimler tercih ediliyor... Yani; Necip, 2'li ortasahanın "defansif rolünü" üstelene bilir (geçtiğimiz yaz oynanan Akdeniz Oyunları'nda bu görevdeydi), ama Aurelio ya da Selçuklar kadar üstlenemez. Necip, işin ofansif tarafını, oyun kurucu rolünü de nispeten üstlenebilir, ama şimdilik Emre ve Nuri kadar üstlenemez malesef... Yani mesele; 4-4-2'nin ortasahasında, oyuncuların "sınırlarının çizilmiş" olmasında. Necip ise; ortasaha oyuncularına sınır koymayan, elde- avunçta ne varsa dökme fırsatı tanıyan, hareketli ve dinamik oyunculara daha fazla ihtiyaç duyan 4-3-3 sistemi için biçilmiş kaftandır... Ama mevzu bahis 4-4-2 olduğunda, tıpkı Schuster'in de yaptığı gibi "tercih dışında" kalabilir... Nitekim, yine sistem sebebiyle Mevlüt de dışarda kalmıştır. Mevlüt de, 4-3-3'ün ortaforvetinde veya kenarlarında farklı, 4-4-2'nin "sırtı dönük santrafor" rolünde farklı bir oyuncudur...
Buradan "Hiddink, Necip'i almamakta haklıdır" sonucu çıktıysa, kendimi ifade edememişim demektir... Lafın özü; "yetersizlik" ya da her hangi başka bir nedenle dışarıda kalmamış, sadece ve sadece "sistem kurbanı" olmuştur Necip.. Kendisini canlı da izleyen Hiddink'in, performans ya da kalitesi sebebiyle O'nu düşünmemesini "düşünemiyorum!". Şahsi fikrim; A planı 4-4-2 olsa da Necip'in alınması tarafındadır. 3 adet aynı ortasahadan tercih yapılacağına, biri Necip olabilir; takımı gerekli zamanda 4-3-3'e dönmesi esnekliği sağlanabilirdi... Ya da, -Tuncay'ın da kanat özelliği düşünülerek- Özer'in yerine alınabilirdi... En azından, gelişimini onurlandırmak niyetine bile bu hamle yapılırdı, hem Necip hem de Ceyhun Gülselam'a... Ve daha da önemlisi; alınmaması konusunda "hiç bir sistemsel izâhı da olmayan" Volkan Şen'e...
İlerleyen dönemde, Türkiye'nin "ortasaha geleceğini" Necip ve Ceyhun'la görmekteyim... Biri Beşiktaş'ın, diğeri Trabzonspor'un 4-3-3'ünü şenlendirmiştir... Soliçe Nuri'nin ekleneceği, Necip ve Ceyhun'un varolacağı bir 3'lü ortasaha milli takım bazında hayalimdir. Zaten Hiddink'in de, Belçika ve Kazakistan maçlarında "mutlaka" galibiyet üzerine planlar yaptığından, böylesine bir 4-4-2 bağımlısı kadro kurduğunu; ilerleyen dönemde Necip'i, özellikle Almanya maçları için değerlendireceğini düşünüyor ve enseyi şimdilik karartmıyorum... Hiddink er ya da geç Necip'e dönecektir, mesele Schuster'in Necip'ten vazgeçmemesidir...
Şöyle bir şey mesela...
8 yorum:
1)Artık amaç genelde topa hakim olmak oluyor.Eğer topa hükmeden taraf olmak istiyorsak teknik özellikleri gelişmiş ortasahalarımız olmalı.Üstelik biri defansif biri ofansif ortasahayla ortayı ele geçirmemiz çok zor.Barcelona ortasahanın önemini yeteri kadar kanıtladı zaten.Top her zaman bizde olmalı,oyuncu topa değil top oyuncuya gitmeli.Bu yüzden 4-4-2 nin artık modern oyamaya çalışan takımlara sökmeyeceğini düşünüyorum.(ki artık herkes biraz barca yı örnek alıyor.)
2)Hiddinke sitemim necipin ve ceyhunun her iki yönüyle daha iyi olmasına rağmen selçuğ alması.Bu bence kadronun masa başı olduğunun göstergesi.(sözüm ceyhun için.Necip başka bir durum olabilir.bkz. 3.madde)
3)Ümit milli takım avrupa elemelerinde son maçlara çıkıyor.Grupta ikinci ve kazanmak zorunda.Necip geçen yıl nasıl hondurasla a milli olduğu sıralarda u-19 maçlarına çağrıldıysa, şimdi de takıma kurtarıcı olarak çağrılmış olabilir.(Ümit millilerde ciddi ortasaha sorunu var.Murat ceylanın yaşı geçti.Furkan da geriye gidiyor.O yüzden tek kurtuluş Necibin olması zaten yanın da da 92 li orhan gülle var.)
4)ekstra bilgi: Dün antraman resimlerinde rıdvanı takımla birlikte koşarken gördüm.Korkuyodum genç yaşta kanser olmaktan.1 aya kadroya girer umarım.
Ben de zaten 4-4-2'yi sevmiyor, ve yolumuzun bu sistemle uzun olmayacağını düşünüyorum.
Ancak, Milli Takım da garip bir şekilde bu sistemle daha bir istediğini alıyor. Tabii, şuana kadar yapılan 4-3-3 denemeleri yanlış oyuncularla yapıldı...
Sonradan ekledim; Ceyhun ve Necip'le nasıl bir (kendimce) 433 olması gerektiğini.
Tekrarlayayım; Almanya maçları ve sert deplasmanlar için mutlaka Necip'i ve Ceyhun'u değerlendireceğini düşünüyorum.
Aksi taktirde ben de masabaşı durumlarından şüphelenirim.
Makukula gelirse Beşiktaş'a yararlı olur mu?
Olur olmasına da, Bobo'yu oturtacağıma, daha önce yorumlarda bir arkadaşın dediği gibi "yaratıcı bir kenar forvet" ya da, sağbek almak daha mantıklı geliyor kalan yabancı hakkıyla.
Yoksa salt şekilde Makukula ne yapar sorusuna, faydalı olur derim. Adam net golcü... Ve bence Portekiz Milli Takımı'nda da olması gerekirdi. Kana kana santrafor aradılar bazı maçlarda...
Yönetim duymuş sesimizi rodrigo moreno yu kiralıyormuş.Opsiyonu vardır umarım.(garip bir transfer durumu var).U-19 finalinde iyi oynamıştı.Bir genç oyuncu daha varmış.o da villarealli jeffren montero ya da betisli ezequiel calvante olsun bende burda mutluluktan uçarım.(peki kim gidicek acaba?)
Schuster'in istediği tarzda bir oyuncu işte bu. Çabuk ve bitirici. Bakalım, satın alma opsiyonu da varsa heyecan verici bir transfer olur.
Giden de Holosko olur kuvvetle muhtemel.
necip'in kadroya seçilmemesine neden olarak sistemi göstermek yanlış bence. tamam ilk 11'de düşünmeyebilirsiniz ama 25 kişilik kadroya alınmamasının geçerli bir nedeni olamaz.
ceyhun gülselam, selçuk şahin'den her yönüyle daha üstün bir oyuncu ama selçuk kadroda, o yok..
takımında bile oynamayan gökhan zan'ın, kazım kazım'ın milli takımda ne işi var? yaptığı hatalarla galatasaray taraftarlarının bile nefretini kazanan hakan balta niye kadroda?
bunlar seçilirken volkan şen, ali tandoğan, serkan balcı gibi formlarının zirvesindeki adamlar niye kadroda yok?
Konuyla ilgili yazım aşağıda..
Milli takım neye göre, kime göre seçiliyor? http://www.futbo.net/blog.asp?id=165
25 kişilik kadroda olmamalarının, yine de yanlış olduğunu ve kendi düşüncemi belirtim zaten ben de.
Geleceğimiz olan oyuncuların, sırf motivasyonları için bile en azından "alternatif oyuncu" olarak kadroya alınmaları gerekiyor.
Yorum Gönder