Johnnier Montano'nun Konya'ya Düşen Yolu

Batistuta "benim işim olmaz" diyor ve Martin Palermo takımın yeni yüzü olarak sahne alıyordu. Aslında turnuva boyunca harika bir performans gösterse de El Loco; gelecekte Kolombiya'ya karşı kaçırdığı 3 golle hatırlanacaktır hep, mevzubahis Copa America 99 oluğunda... Lafı fazla uzatmayayım; 2.5 litre kola ve Barbaros Çıdal'ın anlatımıyla Copa America maçları ayrılmaz ikilim olmuştu bir anda... Palermo'nun, kaçırıp - kaçırıp, yine penaltı yaptırıp, inatla yine topa sarılıp rekorlar kitabına geçtiği maçı naklen izlemiş ve hatıralarına yazmış şanslı futbolseverlerden biriydim. Ama "şahsım adıma" maçın asıl ilginç olayı, benimle aynı yıl doğmuş bir oyuncunun sahada oluşuydu... Hoş, şuan benle yaşıt oyuncular için "tecrübeli" tanımlaması bile yapılabilir. Ancak 11 yıl önce durum farklıydı tabii...

Johnnier Montano'nun Arjantin'e karşı top oynaması sıra dışı bir olaydı o nedenle. Zaten öyle ki; halen ülkesinin "en genç milli olan oyuncu" rekorunu elinde bulunduruyor. Kolombiya'nın Arjantin'i sahadan sildiği maçta oynamakla kalmamış, takımının kapanış golüne de imza atmıştı Montano... Hem de, turnuvanın en güzel golüydü bu. Şöyle tarif edeyim; hem sert bir vuruştu, hem de aşırtma gibi gitti top... İçimden bana "adam akula vuruşu yaptı lan!?!" dedirmişti. Evet, henüz Benjamin anıları da çok tazeydi... Arjantin'e attığı golü bulamadım, ama topa nasıl vurduğu konusunda fikir oluşturması açısından, attığı sansasyonel bir golü paylaşayım;


Montano'nun, bugünlerde Konyaspor'la tekrar açılacak olan Avrupa macerası da böyle başlamıştı... 16 yaşında bunları yapabilen bir oyuncunun gözardı edilmesi düşünülemezdi ve Parma ile Serie A günleri hoş gelmişti ... Ama malesef olmadı. PSV'ye yine klasik gollerinden birini atmasının dışında, Parma'da hiç bir varlık göstermedi. İtalya'da sağa sola kiralandı, yine ışık görülmediğinden olsa gerek, Güney Amerika'ya geri gönderildi... 2008 yılına kadar, kendi kıtasında da tutunamamaya devam etti. 2008 yılında imza attığı Alianza Lima formasıyla, hayatının en istikrarlı dönemini geçirdi...

Bir altyazı ile "Montano Konyaspor'da" haberini görür görmez, hemen "acaba O Montano mu?" sorusuna cevap aradım. Evet, O Montano'ymuş... Benim için bu sezonun en ilginç Süper Lig transferlerinden biri oldu böylelikle... Hobi olarak yürüttüğüm scouting sebebiyle, Alianza'da izlediğim iki oyuncu vardı; Aldo Corzo ve Aguierre. Onlara bakınayım derken, Montano'yla tekrar tanışmışlığım olmuştur... Gerçekten gayet iyi bir oyuncudur, hem ortasaha hem de kenar forvet bölgelerinde oynayabilecek kapasiteye sahiptir... Ziya Doğan; takımı cezasahasına gömüp, savunma uyguladığı maçlarda, Montano'nun "uzun şut" becerisine fazlasıyla muhtaç olacaktır... Muhtemelen, zaten bu özelliğini görüp tavlanmıştır Ziya Hoca...
Avrupa'da neden tutunamadı bilmiyorum açıkcası... Ama Konyaspor'lu bir oyuncu olsaydım şuanda, üstelik de genç bir oyuncuysam; alırdım tercümanını, söylerdim 3 çay; "baba sen 16 yaşında Arjantin'e çakmışsın doğru mu?" diye damardan girer, niye olmadığını sorardım... Kesinlikle dinlenmesi gereken hikayeleri vardır Montano'nun... Bir de verilmesi gereken kiloları da var tabi...

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Aguierre olan wilmer aguierre mi acaba? carewden sonra sanırım beşiktaş alacaktı.gazetelerde falan çıkmıştı.Çok merak ediyorum acaba bir araştırma ya da befam eserimiydi yoksa klasik menajer önerisi mi?

Cartalete dedi ki...

Wilmer evet. Hatta o zamanki haberlere bakılırsa, direkt İstanbul'a getirmek üzereyken, birden Ailton'a dönülmüş.
Gerçi yine Fransa'ya gitmiş ama tutunamamış.

Aslında çok iyi bir oyuncu Aguirre, Tevez esintileri sunduğu maçları var. Ama zigzaglı, çoğu zaman da silik kalıyor. Bu yüzden parlayamadı sanırım.
Muhtemelen menajer önederisidir. Peru Ligi'nde adam izlenemebileceğini pek sanmıyorum.

ERKUT dedi ki...

buna benzer parlak bir ismi sessiz sedasız transfer etme başarısını Ankaragücü Santiago Salcedo ile gerçekleştirmiş lakin sonuç fiyasko olmuştu. 2001 -2003 yılları arası Cerro Porteno forması ile Libertadoreste gol krallıkları yaşayan paraguaylı genç golcü 2003-04 sezounda 8 maçlık Ankaragücü kariyeri ile hayal kırıklığı yaratırken asıl ilginç olan bu denli önemli bir transfer medyada yer bulamamıştı.Salcedo başarısız Türkiye macerası sonrası yeniden Cerro'ya dönerek tamamladığı sezounun ardından Arjantin liginde Newells ile yeniden golleri ile zirve yapmayaı başarıd. Newells'tan River Plate transfer oldu Simeone ile yaşanan yıkım sonrası Lanus'a geçti ve halen orada golleri ile konuşulna dam olmaya devam ediyor. Montano'nun hikayeside sa-sa lakaplı Salecedo'ya oldukça benzer özellikler taşımakta.

http://tukresoccer.blogspot.com/2008/08/santiago-salcedo.html

Cartalete dedi ki...

Salcedo'yu son dönemlerde duymuştum, ama Ankaragücü geçmişi olduğunu anımsamadım bile. Çok enterasan bir hikayeymiş o da. Teşekkürler paylaşım için.
Tüm bu veriler, futbolda adaptasyon gerçeğini apaçık ortaya koyuyor aslında. Bir de bu tür hikayeleri okudukça, Bobo'ya daha da saygı duyuyorum.

ERKUT dedi ki...

Evet Bobo ilk transfer olduğu gün Beşiktaş'ın fiyaskolarından birisi itibağı uyandırırken dikkat çeken ismi ilede espiri malzemelsi olma potansiyeli taşımaktaydı. Aynı sezon içinde kendindne emin şekilde ilerleme kateden Bobo özellikle Tümer Metin'in goller ile 3-2'lik skor ile Fenerbahçe karşısında kazanılan kupa finalinde oynadığı oyun sonrası benim için tamamdır onayı almıştı.