Kadro 19 kişilik, en sürpriz isim olarak duran Atınç Nukan yedek adayı olarak götürüldü sanırım. Toraman takımdan ayrı çalışıyordu çünkü, son durumu öyleydi… Bu durumda, uzun zamandır hayalini kurduğumuz Zapo – Ersan tandemini görme ihtimalimizde artıyor. Ben Ersan’dan umutluyum. Her haliyle futbolcuya benziyor bu arkadaşımız. Kendisini ilk kez, doğru kurgulanmış bir takımın içinde izleyebiliriz. Götürülmemesi sürpriz olan isimler var; Hakan ve Nobre kadro yok, “uzak doğu suikastçılarını” andıran yeni imajıyla göz dolduran Tabata ise cezalı. Hakan’ın biraz maç ortamından uzak kalması hayırlıdır… Fatih Tekke ise ilk kez 18’de olacak sanırım. Ya da erken konuşmayalım, hostesi çağırırken kolu molu çıkmasın sonra uçakta…
Maça dair ön analizlere, Kayseri hakkında bir iki kelâm ederek giriş yapmak istiyorum. Sağbeklerinde stoper kılıklı bir çocuk var, kendisini tuttuğumu blogta da açıkça ifade ettiğim Serdar Kesimal. Yani bu maçta Bobo gibi bir ismi sola yakın oynatmak çok mantıklı olmaz ki; zaten kadroda Nobre de yok… Bobo bu maçta ortaforvet oynayacaktır. Solda ise mutlaka Onur olmadır bana göre. Onur; içe de hareketlenen bir oyuncu olmasıyla, Serdar’ı üstüne çekecek ve iyi pas becerisiyle İsmail’i bol bol çizgiye kaçırabilecek bir stile sahiptir. Her zaman Hilbert’in üzerinde durulan, sürpriz bek çıkışlarını, bu kez İsmail daha sık yapmalıdır bana göre…Kayserispor 4-3-3 oynayan ve tıpkı Beşiktaş gibi savunmasını zaman zaman öne atan bir takım. O nedenle, Holosko’yu bu maçta ideal yerinde, yani sağ forvette görmek isterdim. Zaten giden kadroya bakacak olursak, ya Holosko oynayacak ya da Nihat… Holosko, üzerine takımın “yaratıcılık” yükünü almadığı sürece, iyi bir yardımcı oyuncudur. Onur gibi bir ismin solforvette, Bobo gibi pozisyon hazırlayan bir yeteneğin ortaforvette ve Guti’nin ortasahada olduğu bir ortamda; akıcılık özelliğini sağ bölgede kullanabilecektir… Ayrıca Holosko’nun “geri dönüşleri” de önem arz eder bu maçta. Guti, Porto maçında Tabata’nın yaptığı kadar bekine yardımcı olabilecek tempoya sahip değil, zaten bu mücadeleyi ondan beklemek de yersiz olurdu. Holosko’nun bekine yardımları önemli, böylelikle Guti’nin de yükünü bir nebze alacaktır. Bilindiği gibi; Kayseri’nin solbekinde Hasan Ali Kaldırım adında önemli bir yetenek var. Ani ve etkili çıkışları olabiliyor. Holosko’nun hem bunları önleyebilecek, hem de Hasan Ali’nin boşalttığı kadrajlara girebilecek gücü vardır, en kötü gününde bile bunları yapan bir oyuncudur…
Bu deplasmandan sonra Mersin kupa karşılaşması, daha sonra ise hafif zorlayıcı lig maçları geliyor Galatasaray derbisine kadar… Bu deplasmandan alınacak galibiyet, 15 puanlık serinin ilk çentiği olabilir...
17 yorum:
Umut verici bir yazı olmuş..
İnşallah hoca senin yazdığın Kadroya yakın bir dizilişle takımı sahaya sürer.
Trabzon Ve Bursa'nın Çoştuğu bir hafta da olası bir puan kaybı bizi iyicene yıkar.
Aslında bir çok Beşiktşlı mantıken son üç yenilginin üzerine zor maç olacağını düşünüyor ama bir yandan da maçı alacağımızı hissediyorlar.Bence de kazanacağız.
Kafamdaki 11 aynen yansıtılmış. Yaş ortalaması da biraz daha dengelenmiş gibi bu şekilde. Onur , Necip , Ersan , İsmail , Cenk umarım iyi iş çıkarırlar ve devamlı forma giyme şansı bulurlar.
Baklava yapsa ortasahayı ve öyle onuru oynatsa daha iyi olur bence.Ama her türlü ernsti geriye çekmek onun hücum etkinliğine yazık etmek oluyor bence.Onur kanatta oynarsa ismail-onur kanadı defansif olarak zayıf kalabilir.Bu dizilişte sol stoper ersan sol içtede necip olursa takım sanki iki ayrı grupmuş gibi duruyor.(tecrübeli yabancılar sağda, yerli genç yetenekler solda).Bakalım hangi taraf daha ağır basacak.
Aurelio yokken, defansif ortasaha bölgesini layıkıyla kaldıracak Ernst'ten başka bir isim yok maalesef.
Ernst'in orada olması, bireysel olarak kendisinin ofansif katkılarını azaltsa da, takım olarak Beşiktaş'ı daha dinamik hale getiriyor.
Onur'un da defansif yönü gayet iyi bu arada, yazdığım bölgede oynarken bir maçını izledim A2'de. Önde kalan bekinin kademesini dahi alıyordu.
Derbideki sonuç sonrası bu maçta kazanmak elzem oldu.
Şu haftadan sonra Bursa, ölüm serisine başlarken, Beşiktaş'ta ise tam aksi bir fikstür var.
Kayseri maçından galibiyet çıkarsa, maç yazısında içime Mustafa Denizci kaçacak, liderlik haftasını vereceğim .)
Muhtemel ilk on birin zayıf halkaları İsmail ve Holosko bence. Holosko'nun ilacı belli. Aslında Holosko'nun ilacı aynı zamanda Beşiktaş'ın da ilacı: Erken bulunacak bir gol. Beşiktaş golü sonrasında, kazanmaya alışmış bir Kayseri oyunu geride kabul etmeyecektir. Böyle bir şablonda Holosko'nun hücumcu özellikleri ortaya çıkar. Ancak savunma konusunda Holosko'dan hiçbir umudum yok. Çünkü Holosko savunma yapabileceğini, yaptığı savunmanın bir işe yarayacağına inanmıyor. Nasıl ki savunmacıların içerisinden geçebileceğine inanıyor, savunmadayken de hücum edenlerin bir şekilde içinden geçebilecğeini düşünüyor.
İsmail'se orta saha çizgisinin on beş metre gerisiyle on beş metre ilerisi arasında kalan bölgede top ayağındayken ya da toplu oyuncuyu savunurken gayet iyi görünüyor ama bu alanın dışına çıktığında savunma da yapsa hücum da etse eli ayağına dolaşmaya başlıyor.
Bana göre maçın gidişatını Kayseri performansından ziyade bizim orta saha üçlümüzün hücum ve savunma performansı belirleyecektir. Necip ve Ernst savunmadan taviz vermeksizin Guti ve Onur'a boş alan sağlamak için hücum etkinliğinde var olurlarsa karşımızda kapalı savunma bile olsa golü bulabiliriz.
Oyun olarak yüzümüzü güldüren Beşiktaş, umarım bu akşam skor olarak da güldürür. Leş kargalarına aman vermez...
şu maçı bir şekilde kazanalım da nasıl olursa olsun diyorum.
kaybedilen maçlardan özellikle porto maçında takımı çok beğendim ama sergen gibi adamlar kalkıp da schuste'e akıl vermeye kalkınca deliriyorum resmen.
dediğin gibi bu maçtan sonra fikstür kolaylaşıyor, sakatlar da düzelecek, galibiyet serisi yakalarız heralde.
bu maçı kazanalım da schuster'in mantalitesini değiştirme tehlikesi ortadan kalksın tamamen.
kalede umarım cenk oynar ama rüştü'ye de hayır demem. ersan'ın oynamasını ben de isterim ama toraman sakat değilse bence zapo yerine ersan oynasın.
onur'un sol açık olarak ne yapabileceğini hiç bilmiyorum ama sen oynar diyorsan saygı duyarım :)
benim aklımda necip-ernst-onur üçlüsü önünde guti, ilerde de bobo-holosko(nihat) vardı.
kayseri'de de çok eksik var, yine ilk ataktan gol yemezsek kazanırız diye düşünüyorum.
Bir provakasyon ve polemik baslancigidir :)
Eger Schuster savunma blogunu biraz geriye cekip Guti'yi Xavi gibi degil Mesut gibi kullanirsa Necip Ernst double pivot'un onunde bir Guti sanki daha verimli olur gibi... Bu durumda Fink Ernst'in Aurelio Necip'in Onur Guti'nin yedegi olabilir. Dolayisiyla Schuster'in duzeninde atil kalmis Fink yeniden islevsel kilinabilir :)
Guti'yi 4-2-3-1 şeklindeki bir takımda, iki ortasahanın önünde oynatma fikrini, geldiği gün ortaya atmıştım aslında ben de.
Nostalji : http://cartalete.blogspot.com/2010/07/schusterle-besiktas-ve-guti-haz.html
:)
Hmm. Link'e baktim, sen de aynini yazmissin :)
Guti'yi simdiye kadar hep geride gorduk, resmen Xavi rolunde, sanirim Schuster Guti disindaki savunma ve orta saha oyuncularinin top kullanma konusunda ki yetersizligi ve bunun dogal sonucu olan oyunu dikte etme ya da edememe sorunsalini Guti uzerinden cozmek istiyor, baska turlu bir aciklama gelmiyor aklima. Bence onun yerine 90 dakika rakip yari sahada oynayacagimiza, belirli periyotlarla ritm yakaladigimizda baski kurmak, kimi zaman topu rakibe birakip kontra durumuna gecmek daha makul olur diye dusunuyorum. Guti Xavi rolunde oldugu zaman, orta sahadaki diger oyuncunun biraz gole yakin olmasi lazim. Ne Necip ne de Ernst bu isin adami, mesela TS'deki Colman bu isi daha iyi cozer gibi, zaten o yuzden Ernst'in performansi Necip'in onune geciyor. Bence Necip henuz o isleri yapabilecek durumda degil. Baski altina giriyor ve sanki top kontrolu, pasorlugu, deliciligi yetersiz kaliyor gibi. Mesela 10 kisi kalan Porto'ya karsi 4.2.3.1 benzeri bir duzene donduk ve ortadaki ikili Ernst - Necip idi, o pozisyonda Necip cok daha guvenli gorundu, bu sekilde onun mucadele gucunden maksimum verimi almamiz mumkun. Ve o zaman Necip'i mevcut oyuncular icinden kolay kolay kimse kesemez!..
Bu arada Necip savunmaya gecince Nobre onun yerine gectiydi, bu gidisle onu iyice savunma oyuncusu yapacagiz :)
Yalniz o gunden bugune degisen seyler oldu tabii, futbolcu performanslari baglaminda. Eger o sekilde oynarsak yerli oyuncu sikintisi had safhada fakat bence su an icin en ideal gorunen sablonlardan biri, belki de birincisi...
Beşiktaş kesin 11:
...........Rüştü
Hilbert Toraman Zapo Üzülmez
......Ernst Fink Necip
......Nihat Bobo Onur
433.
Onur olması gerektiği gibi; James Milner rolünde. En azından bunu tutturduk :)
Kritik soru; ortasahanın derininde kim olacak? Bence Ernst olmalı, Fink Necip'le yan yana kalmalıdır.
Gutinin anreman eksiği var muhtemelen ikinci yarı duruma göre girebilir oyuna.
Schuster onurda ciddi bir gelişme görmüş olmalı bu kadar güvendiğine göre.
Kaleci tercihindeyse eğer cenk de bir problem yoksa schusteri anlamak güç cidden.
Ersanı görmek isterdim o da mersine kaldı artık.
finki kadroda gormek guzel, gecen seneki katkisi tartisilmaz.. aylarca yuzune bakilmayan bi oyuncunun ilk macindaki kotu performansindan dolayi silmemiz buyuk hata olurdu.
bu arada kesinlikle derinde fink olmali diye dusunuyorum.. gutisiz oynarken gutilesebilen yegane oyuncu durumunda ernst. ofansif katkilarindan maksimum verim almamiz gerek.
ulas
Şuan maçın 33. dakikası, skor 0-0. Canlı izleyenler farklı yorum verebilir - yayın odasından takip eden birisi olarak Bobo'nun henüz görünmediği, Nihat'ın duran toplar başta olmak üzere ataklarda yer aldığını söyleyebilirim. Her iki kadroyu karşılaştırınca bence Beşiktaş şu haliyle bile ağır basıyor ama bir şekilde mağlubiyetlerin yarattığı olumsuz havayı dağıtmamız lazım. Dilerim bu maç, galibiyet serimizin bir başlangıcı olur.
nihatın forvet arkası,sağ forvet, pivotla beraber ikinci forvet... uzar gider bu liste, futbol geçmişine saygı duyarım ama bu şekilde artık takıma verebilceği hiçbirşey olmadığını düşünüyorum.Verilen paralara yazık.Nihat ne akli olarak ne de fiziki olarak beşiktaş düzeyinde futbolu kaldıracak yeterlilikte değil.Schusterin onu bir şekilde 2. hatta 3. plana alöası laım.
Birde nihatın ilk şut çektiği pozisyonda necip topu ona vermese biraz daha ilerlese çok daha iyi bir pozisyon olabilir.Bence bu da nihatın diğer oyuncular üzerindeki baskısından kaynaklanıyor olabilir.Sürekli sağ sola hükmetme,emirler yağdırma derdinde.
(1) Kötü oyunu, tek tek bireysel hataları göze çarpan pek çok oyuncumuz vardı bu akşam. Ancak Ernst'in kendi ortalamasının altındaki oyunu takımın genel anlamda dağılmasına sebebiyet verdi. Oyunun başlamasından itibaren yorgunluğu her halinden belli oluyordu. Yine de bu haliyle pek çok oyuncuya tercih edilir. Sene başından beri takımı bir arada tutan yapıştırcı rolünden sıyrılmıştı bu maç.
(2) Bence burası çok önemli. Bu takım bu akşam sahaya yenilmemek için çıkmıştı. Yani o tartışılıp duran; "oyunu daha geride kabul edelim, zayıf takımlara hücum futbolu oynarız" görüşü bu akşam uygulandı. Bu tarzın en büyük problemi, son anlarda yenilecek bir gol, bizi iflas ettirdi. Schuster mi taktiği böyle verdi, yöneticiler mi müdahale etti yoksa oyuncular mı insiyatif kullandı bilemiyorum. Tek bildiğim, bu akşam kazansaydık bile bir damla zevk almadan izlemiş olacaktım.
Umarım böyle devam etmez. Hem sonuçlar hem de oyun...
Varsın olsun üstümüzden gitmesin keder...
Bir de Onur için bazı şeyler yazmak istiyorum. Genel kanı, Onur'un kötü bir oyun oynadığı üzerine. Ben çok da bu kanıya katılamıyorum. Onur'un çok sırıtan bazı pas hataları oldu ve savunması sırıttı. Ne var ki topsuz oyunu en azından Nihat'tan daha iyi oynadı. Bence üzerine aldığı sorumluluk konusunda daha net bir açıklama yapılmalıydı Onur'a.
Oyun'a, Cartalete'nin yazdığı gibi solda başladı. Yavaş yavaş içeri girdi. Ernst ve Necip'in önünde oynadı. Burada pas alamayınca sağa doğru yaptığı koşularla Hilbert'in önünü açmaya çabaladı. Hilbert'in rezalet oyunu çabasının dikkat çekmesini önledi. Bir ara geriden top alıp oyun kurdu. Ki bence ilk yarının sonlarına doğru gerçekleşen bu hamle takım için hayırlı oldu. Orada hem Ernst hem de Fink dağıtımdaki akıcılığı engelliyorlardı.
Tam zamanını hatırlayamıyorum, bir tane Guti pası attı. Yerini bulmayıp saçma sapan bir noktaya gönderse de ümitvar bir hareketti. Guti'den kapmış bir şeyler. O açıklıktaki arkadaşını görebilmek doğuştan getirilen bir yetenek ve geliştirilebilme imkanı yok. Topu gerekli noktaya gönderebilmek ise zamanla geliştirilebilir.
Guti ise bu pasın gerçeğini attı. Sonuç korner oldu ama görülmeye değer bir enstantaneydi.
Sonnot: Hasan Ali Hilbert'i sahadan sildi resmen. İsmail ve Rıdvan'ın da böyle performanslar göstermeleri lazım.
Yorum Gönder