Kitap, Futbol, Sinema, Müzik, Barcelona,...

Guardiola maçtan sonra; “Bu sonuç senelerin birikimidir.” demiş ve olayı direkt özetlemiştir bence. Seneler önce bugünün hayali kuruluyordu ve hiçbir zaman vazgeçilmedi. Her geçen gün üzerine koydular, alt yapıdan çıkan oyuncularla temel oluşturuldu ve bu felsefeye uygun “yetenekli” oyuncularla gedikler kapatıldı…

Barcelona’nın oynadığı oyuna “futbol diyememek” klişeden ibaret oldu ama aradaki bu farkı anlatacak başka bir tanımlama yapmak güç. Bir tane Barcelona var ve şuanda çok farklı bir şey oynuyor, kendine özgü oyununu oynarken üstelik başarı farkını da gayet “net” ortaya koyuyor. Yani Bielsa’nın Şili’si de farklı bir şey oynuyordu; ancak farklı bir şey yaparken, bir de ezeli rakibine canı çektiğinde 5 atmak asıl mesele…

Zor olanı seçtiler… “Top bizim olsun” dediler, ortada “topsuz oyun” kavramı bırakmadılar ve uçurum da buradan doğdu, oynadıkları şeye “futbol” denmemesi de… Dünkü maçta Busquets’in, Macherano’ya seçimi, hatta sene başında Yaya Toure’nin gönderilişi de belki de bu sebepleydi. Top Barcelona’da kaldığı sürece, fiziki mücadeleye zaten pek yer yoktu.

Bu bağlamda Alves transferi de çok önemliydi birkaç yıl evvel. Barcelona’nın uçuşunda önemli bir basamaktır. Onunla beraber, pas oyununa savunma da daha dinamik şekilde katıldı. Ortasahada sıkışan toplar, Alves’in yetenekli ayaklarına atıldı ve oyunlar genişlik kazanabildi. Bu küçük farklar Messi’nin Arjantin’de olduğu gibi topu geriden almasına meyil vermedi, kaleye yakın bıraktı… Aynı şeyi yapabilecek bir solbek transferi işleri daha da kolaylaştırır. Coentrao gibi mesela… Diyeceğim odur ki; bana göre Barcelona oynadığı oyunda “uç noktaya” varmamıştır hala, yine oyuncu kalitesini genişletebilir ve durum daha korkunç bir hal alabilir Real Madrid için.Çünkü Barcelona’nın oyununa uyum sağlayacak iyi bir transfer, takımı alıp yukarıya taşıyor. Real Madrid’in için ise “iyi transferler” sadece alabilecekleri puan sayısını arttırabiliyor… Keza Ronaldo’yla falan arttı bu puan geçen sene, ama sonuç değişmedi. Messi’ye zeval gelmedikten sonra, pek de değişeceğe benzemiyor. Bu kadar güzel işleyen çarkta, topa sürekli sahip olan takımda bir de Dünya’nın en iyisi eklenince; ortaya böyle “Barcelona Sporu” gibi yeni bir kavram çıkıyor.

“Bu Barcelona’yı yenmek artık zor.” dediği için kovulan Schuster, epey bir süre “Barcelona’yı iki maçta da yenen son Real Madrid teknik direktörü” sıfatını kaptırmayacağa benziyor. Mourinho iki maçta birden kazanması zor gözükse de, hala Barcelona’yı yenebilir. Ama Inter’de yaptığı gibi, topun Barcelona’da kalacağı gerçeğini “kabul ederek”. Dünkü gibi “fiyaka bozma” harekâtıyla sahaya çıktığı her maçta bozguna uğrar… Bunun sebebi; en başta konuştuğumuz konulardır. Barcelona bugüne bir günde gelmedi… Aslında Mourinho da bunun farkındaydı, o da maçın özetini haftalar önce geçmişti zaten; “Real Madrid kendi ekolünü oluşturması için, alt yapısına özen gösterip seneler boyu sürecek bir çalışma içine girmelidir.” Tam böyle dememiş olabilir ama anlatılmak istenen mevzu buydu… Onun dışında maç sonrası açıklamalarını dinlerken televizyonu otomatik kapamaya aldım, sonra bir baktım ki uyumuşum…

Alt yapı demişken… Barcelona bile, alt yapıdan çıkarttığı oyuncularda %100 isabet sağlayamıyor. İbrahim Üzülmez’in solundan atıp, sağından geçtiği Gerard’la, dün 110 isabetli pasla sezon rekoru kıran Xavi aynı dönemden çıkma… Gerard’a bakıp “yok yahu, olmayacak bu iş!” demediler, iyinin üstünde durdular ve Xavi’yi kazandılar. Ama denediler, denemeseler Xavi’nin de farkında olmayacaklardı. Sağbekte Oleguer’i denediler, olmadı Daniel Alves geldi. Ama denemeye devam edecekler, belki de Alves giderken yerini yine bir Barcelona çocuğuna bırakacak…

Anlatmak istediğim şu ki; bizim memleketimizde alt yapıdan çıkan bir oyuncu yeteneksiz, ya da “kafa olarak” sıkıntılı bir oyuncu olarak göze çarpınca, hemen “bizim alt yapı adam olmaz!” kanısı konuyor. Denemeyi ve güvenmeyi anında bırakıyoruz… Bir de her çıkana Arda, Sergen olacak gözüyle de bakmamak gerek. Futbol 11 kişiyle oynanıyor ve günümüzde maksimum 4 adet “topla yeteneği ile öne çıkmış” adama ihtiyaç oluyor aynı takım içinde. Peki, geriye kalan 7 kişilik kontenjan ne olacak? Ne olacağını söyleyeyim; vasat oyuncular Euro zengini yapılacak…Maçla ilgili pek bir şey yazmamışım farkına vardım da, yazacak bir şey yok zaten… Barcelona’yı yaşadığımız için şanslıyız. Çünkü futbolla alakasız bir adam bile "iki Barcelona izliyim" diyip, maç günlerini bekleyebiliyor. Artık bir hobi oluverdiler başlı başına... Ama şu El Clasico’lar biraz daha denk geçse hiç fena olmaz hani! Guardiola’yı itip, çaresizliğini belgeleyen Ronaldo’ya; 12 kişiye çıksa bile sonucu değiştirmesi güç olan rakibini, “10 kişiye düşürmek” için “hadi yau” diyen Carvalho’nun koltuk altına giren Messi’ye; sahada bir anda Koyu Bilal’e dönen Ramos’a kızmıştım ama onlar da olmasa ortam gerilmeyecek, maç El Clasico’ya hiç benzemeyecekti. Yani 2-6’lık maç bile bu kadar tek taraflı değildi. Bir ara NtvSpor’a telefon edip; “hocam El Clasico dedin ama bunlar Valladolid çıktı?” diyesim geldi.

7 yorum:

isaac newton dedi ki...

ertesi gün vize sınavım var hiç çalışmamışım son umudum 'o' gece çalışmak :)
dedim ki dersi yazında veriyorlar ama bu barcelona'yı her zaman izleyemezsin, adam ol otur maçını izle :))

Cartalete dedi ki...

Hehe :) Pek pişman olmamışsındır sanıyorum.
Futbol bazen insana böyle çılgın kararlar aldırıyor. Ben 2002'deki Arjantin - Nijerya maçı için sınava gitmemiştim. Bir çok dersi bir sonraki yıl tekrar aldım ama Batistuta'nın son dünya kupası golünü de yaşadım yani :)

Adsız dedi ki...

Schuster yine kadroya 17 kişi almış ve bunların üçü hakan,cenk ve umut.Ali yine kadroda ama neden 2 a2 oyuncusu daha almazki.En azından hücumda hamle olarak volkan ve hasanı alsaydı belki öne eçtiğimizde şans bulurlardı.Nasıl olsa beraberlik bile yetiyor bize.

Cartalete dedi ki...

Hasan'ın henüz profesyonel sözleşmesi yok maalesef. Volkan da bu sene kadroya girdi, B List'e dahil olabilmesi için 2 yıldır Beşiktaş'ta oynamış olması gerekiyor 21 yaş altındaki bir futbolcunun...

Adsız dedi ki...

Hocam bi şeyi de bilme:) Hadi kadroyu, A2 yi falan geçtim, Rıdvan olayını nereden biliyorsun, içeride ajan var galiba? :)
Blogu okumak büyük zevk, iyi ki Beşiktaşlısın.

Cartalete dedi ki...

Yok canım ne ajanı :) Alt yapıya olan ilgim paralelinde bazı güzel tanışmalarımız oldu. Amaç habercilik yapmak değil elbette ama bazı kritik konularda, doğru bilgiyi öğrenmek iyi oluyor. Önce kendim aydınlanıyorum, sonra da belli bir sınır içersinde paylaşıyorum.

Teşekkürler :)

Adsız dedi ki...

Diyorsun ki böyle de meraktan çatlatırım adamı :) Üzüldüm ya, ben çok isterdim sağ bekte onu görmeyi. Hak ettiyse yapacak bi şey yok tabi.