Şanssızlık Mı?

Kadroyu görünce hayal kırıklığı yaşadım ciddi şekilde. Suratım asılmış, gözlerim kısık şekilde bakıyordum ekrana; tıpkı röportajını izlediğim İsmail Köybaşı gibi… Atakan Kurt “Hocanız sizi sırayla oynatıyor, dinlendiriyor. Bu herhalde iyi bir şey sizin için?” gibi bir soru yöneltiyor ve İsmail de cümle içersinde geçmemesine rağmen, mana olarak “hayır” diyordu… “Ben gelişmeye çalışıyorum ve bunun için daha çok çalışmam ve daha çok ‘oynamam’ lazım. Genç bir oyuncuyum, hocam bana sürekli oyna derse, ben yine oynarım…”

Kendisiyle birlikte takıma da son günlerde ciddi bir ivme kazandıran ve bana göre kadrodaki en “alternatifsiz” isimlerin başını çeken İsmail 11’de yoktu. Bu benim için birinci hayal kırıklığıydı; ikinci ise ortasahadaki oyuncu sayısı…Schuster, İBB maçındaki kaybı şanssızlığa, girmeyen toplara ve kırmızı karta bağlamıştı belli ki. Çünkü sistem olarak değişen bir şey yoktu; bu kez iki ortasahanın geçmişe nazaran daha “dinamik” olmasına rağmen, Beşiktaş’ın sahaya ağırlığını koymaması da, değişmeyen şeylere dâhildi. Ne savunma, ne de hücum yapılabiliyordu. Maç iki tarafa da eşit gidiyor, çoğunlukla Karabük daha ağır basıyordu. Bu konuya kendimi tekrar etmemek için fazla girmek istemiyorum aslında; “Karabük Maçı Öncesi Beşiktaş” ve “Schuster Olsam” isimli yazılarda, anlatmak istediğim her şey mevcut…

Beşiktaş’ın ortaya “takım oyununu” koyamıyor oluşu, takım oyunuyla futbolları büyüyen oyuncuları da olumsuz etkiliyor, hemen herkes bireysel olarak kötü gözüküyordu. Yine ne varsa; Simao’da vardı. Bireysel atak girişimleriyle o farkı yaratabilirdi, maçın tek golünün asisti de ondan geldi. Topu rakip defansa çarptırdı tabiri caizse… Quaresma’nın sol kulvara dahil oluşu, onun etkinliğini de törpüledi; aynı performansı sağda gösteremedi. Üzülmez – İsmail değişikliği, takımı hücum anlamında daha şekillendirirdi…

Necip’in ortasahaya girmesi “dinamizm” adına mıydı, yoksa yabancı kontenjanını açmak mıydı amaç bilemedim. Galiba ikincisi… Ancak sebep her neyse, sonuç olarak ortaya doğru bir şey çıktı. Necip oynadığı süre içersinde harikaydı. Seken topların hemen hepsini topladı. Onlardan birinde; önce rakibini feykle geçti, daha sonra Almeida’ya nefis bir top bıraktı; sonuç goldü, verilmedi.

Son yıllarda gördüğüm en berbat hakem performansı vardı sahada. Üzülmez’in pozisyonundan sonra, adam penaltı çalmamaya yemin etti. Hani, cezasahasında biri tüfekle vurulmadıkça, penaltı çalınmayacaktı bu maçta; Emenike’nin Hakan’la girdiği pozisyon sonrası bunda emin oldum… Kendimce, tekrarını beklemeden bile gol olduğuna kanaat getirdiğim; topun yere sektikten sonra havalandığı açıya bakınca bile gol olduğu belli olan pozisyona “devam” da denince, iş iyice çığırından çıktı.

Schuster’in seçimleri üzerine, maça da hakemin hatalarına da çok yoğunlaşamadım aslında. Şimdi bu maçı da hoca şanssızlığa, girmeyen toplara bağlar. Yönetim de basın toplantısı yapacağına göre, hakeme bağlayacak… Ben yine de saha olaylarına bağlıyorum ve Schuster’le alakalı ciddi bir güven kaybı yaşıyorum…

Beşiktaşlı olmayan biri için, Beşiktaş maçları oldukça zevkli olsa gerek; bugün onlardan biri oldu. Ama ben; Üzülmez’in “sağ açık, sağ bek engelli 100 metre koşularıyla” ayrı bir spor, Nobre’nin stoperlerle giriştiği 75 kilo kategorisindeki güreşiyle ayrı bir spor, Almeida’nın “60 metreden gelen topu havadan & yerden yakalamaca” adı altında ayrı bir spor oynadığı “futboldan” zevk almıyorum. Ve bu futbolun zamanla "gelişeceğini" pek sanamakla birlikte; sadece puan kaybı, hatta sakatlık ve kırmızı kart ihtimalini arttırmasıyla “oyuncu kaybı” ile sınırlı kalacağını düşünüyorum…

Karabük sert de oynamadı, son dakikalardaki baskı haricinde kapanmadı da... Hatta ilk yarıda gayet takım oyunu neticesinde harika pozisyonlar hazırladılar. Ortasahada önde ve set halinde basarak alan vermediler... Daha sığınılacak ne kaldı bilemiyorum ve "Ofsayt Osman" tadında soruyorum; "bu da mı şanssızlık hocam?"

Fotoğraf: DHA

31 yorum:

BJK4EVER dedi ki...

Harfiyen katiliyorum, ayrica uzuldugum nokta sudur ki; zazilari hala uzun vadede duzelecegimizi, Schuster'in sistem yerlestirdiginden bahsediyor. Benim tek gordugum olay birseysel performanslara dayali kaos futbolu, hala ayni. Bir sistem yerlestiren takim en iyi oyuncusu yokken bile iyi kotu ayni performansi ortaya koyar, biz ise belirli oyuncular olmayinca komple cuvalliyoruz, bugunku oyun ve istatistikler ve bunu ortaya koyuyor zaten. Benim Schuster'e hicbir guvencim kalmadi, seneye de kalirsa sampiyon falan olabilecegimizi dusunmuyorum. Turkiye cok karakteristik bir yer. Hakemiyle, rakibin oyun anlayisiyla, medyasiyla, yerli oyuncusuyla, buna ayak uydurabilecek, bizi taniyan bir antrenoru tercih ederim ben. Ben mekanik inatci birini degil, duygulu ve versatile bir hoca gormek istiyorum Besiktas'in basinda ve boyle basarinin gelecegini dusunuyorum.

tearkan dedi ki...

Schuster, İBB maçındaki kaybı şanssızlığa, girmeyen toplara ve kırmızı karta bağlamıştı belli ki.

Şu cümlen her şeyi açıkladı abi zaten. Cİddi anlamda Belediye maçı şanssızlık olarak nitelenmiş. Ben onu maç sonu yapılan mağlubiyet kılıflarından diye düşünmüştüm. Daha doğrusu öyle olmasını ummuştum. Buca, Trabzon maçlarından sonra Belediye maçına da aynı kadro çıktığında kazanan takım bozulmaz bahanesi vardı önümüzde. Ee Antep Belediye maçının kadrosu niye bozuldu o zaman? Bugün yediğimiz bütün kontralar orta sahada Karabük'ün üstünlüğü ele geçirmiş olmasının sonucuydu. Bunu zamanında ikinci geldiğinde Daum yapardı. Takım geriye düştüğünde yada gol bulamadığında elde avuçta ne kadar hücumcu varsa sürerdi sahaya.

Hadi orta saha kurgusunun ikili olması Schuster'in 'taktiksel' tercihi diyelim. Peki son maçta çok iyi oynamış İsmail'in kesilmesinin sebebini çözebilen var mı? Emenike'ye önlem olarak yapıldığını söylemeyin lütfen gördük ne derece önlem olabildiğini.

Çok direndim, çok savundum; fakat artık benim Schuster'e inancım kalmadı. İlk yarının yarım saatinden sonra ikinci yarıya aynı kadroyla başlayan, Emenike'nin penaltı pozisyonunu ve golünü izledikten sonra müdahale etmeyi aklına getiren ve inadından başarı uğruna bile vazgeçemeyen birisine 'göze hoş gelen futbol oynuyoruz' bahanesi bile tahammül ettiremiyor artık.

Batistuta35 dedi ki...

Schusterin saçma inadı yüzünden kaybettiğimiz kaçıncı puan bu? Bazıları hala sistem kurcaz kral takım olcaz diye beklesin...

Adsız dedi ki...

emenike toraman'ı hep üzülmez'in kanadından hırpaladı. sivok tamamen kaçak oynadı maç boyu. abi ilerde sol bekin koşu yapması lazım pozisyonda üzülmez geride, adamlar soldan atak yapıyo , üzülmez ilerde.. valla anlamadım. simao sol bekte üzülmezden daha fazla mücadele etmiştir adım gibi eminim.

hakemle ilgili denecek bir şey yok. adamın ne yaptığı belli değil. dibindeki pozisyonda penaltı verme(me)k için yardımcıdan medet umdu ve kazandı. gözünün önünde simao'yu içerde düşürdüler frikik verdi.. golü zaten kapalının ortasından tam senin yazdığın gibi sekiş açısıyla ben de anladım. toraman yardımcının önünde emenike'nin ayağını eline verecek , adam faulu zor verdi.

son olarak bu beşiktaş taraftarı kadar kameralara oynayan başka bir grup yok. bırakmak lazım bu en iyi taraftar kitlesini. lay lay şarkı söylenerek olmuyo , takımı bile bayıyolar 10 dakka oynuyo takım 20 dakika ortada yok. son 5 dakika kala taraftar gaza geliyo , milyon tane pozisyon buluyoruz. net konuşuyorum bizim kadro fener'in elinde olsaydı adamlar 17'de 17 yapardı.

Abdullah

anilton dedi ki...

Herşey bir yana Ersnt ve Fernandes'in orta alanda çaresiz kalışları,aldıkları bütün topları ezmeleri,kaptırmaları,dandik dundik pas hataları yapmaları hayal kırıklığına uğrattı beni.Ne hücuma bir katkıları oldu ne savunmaya.Emenike'nin Beşiktaş yarı alanında bu kadar rahat dolaşmasının sebebide bu ikilidir bana göre.H.Söyler,H.Özmert ve Birol gibi 10 üzerinden 4 ya da 5 alabilecek kalibredeki oyuncular resmen ağzına sıçtı Ernst ve Fernandes'in.Bugün ki kötü oyunun en büyük sebebi bu ikilinin performansıydı bence.İkiside ne yaptığını bilmiyordu.Orta alanda bölge paylaşımı yapamadılar.Takım hücumdayken ikisi aynı anda kendi yarı alanımızda kaldılar birçok pozisyonda.Maç boyunca birbirleriyle pas alışverişi bile yoktu.Hala şaşkınlık içerisindeyim.Yasin Sülün-Ümit Aydın oynasa bu kadar kötü oynayamazlardı yemin ediyorum.

gökhan dedi ki...

daha önce buraya bıraktığım bir yorumda schuster gibi bir teknik direktör getirdiğinizde 1. yıldan değil,2. yıldan umutlu olursunuz yazmıştım. işte sırf bu yüzden hayalkırıklığımı tarif edemem. takımın hiçbir noktasına gelişme yok. geleceğe dair umutlanmamı sağlayacak hiçbir hareket yok. asalım keselim demeye de dilim varmıyor ama seneye schusterle devam etmenin hiçbir anlamı yok.

Adsız dedi ki...

Sen söylenebilecek her şeyi söylemişsin zaten arkadaş...Bu seneyi geçtik benim gelecek seneye dair umutlarım da tükendi...Devre arası trasferleri sonrası tükenmeye başlamıştı geçen hafta da bitti...Galiba hatanın önemli bir payı da bize ait...Biz derken taraftardaki genel ruh hali işaret ettiğim...Yetmez demirören deyip, flaş trasferle avunan bir futbol anlayışı...Klubün geleceğini düşünmeden manşetlerde öne çıkma hovardalığının meyveleri....Schuster de sol gösterip sağ vurunca...Her anlamda klubün geleceğini bile etkileyecek bir çöküş bu...umarım bir de inönü yü kaybetmeyiz... artık tek dileğim gözünü rant bürümüş,her şeyi yüzüne gözüne bulaştıran yönetimin oraya da et atmaması...yazık...siyah beyaz ölüm yaşam

Unknown dedi ki...

Guti'ye her ne olursa olsun hala dibine kadar bağımlıyız..

albayrak dedi ki...

Sanssızlık değil bence de. Öncelikle Almeida, Nobre, Bobo ve Guti'den 3'ünün aynı anda sahada olması ortasahada tek önlibero kullanımına yo açıyor.İBB kalibresinde takımlara dahi bu uygulamanın nasıl vahim sonuçlar verdiğini zaten hepimiz gördük o yüzden tekrarlamaya gerek yok sanırım. Cartalete senden ayrıldığım konu şu ki;bu 4 oyuncudan sadece birinin kullanılıp ortasahada Aurelio, Necip, Ernst ve Fernandes'den 3 ünün yer aldığı bir dizilişte hele sağ açıkta da Hilbert yer alıyorsa bunun Beşiktaşı daha da vahim durumlara götüreceğini düşünüyorum. Kağıt üstünde bakınca Simao, Hilbert, Ernst, Fernandes ve Necip ortasahası oyunu iki yönlü oynayabilen, mücadele gücü yüksek bir kadro gibi gözükse de da Karabük gibi kadro kalitesi sınırlı bir takım futbolun doğrularını yaparak, ortasahasını ilerde tutarak BJK'ı ilk 60 dkda sindirmiştir ve daha önemlisi oyun üstünlüğünü ele geçirmiştir. Eğer Schusterin oturtmaya çalıştığı modern hücum futbolunu istiyorsak
bu 3 mücadele eden ortasaha ve sağ açıkta Hilbert düşüncelerini kafamızdan sileceğiz. Bu futbol yapısı bizi Rıza Çalımbay, Hagi gibi futbol cahillerinin oyun anlayışına geri götürür. Ben herkesin aksine BJK'nın cok zengin bir kadro derinliğinin olmadığını düşünüyorum hocanın oyun felsefesinden dolayı. BJk takımının açıklarında Q7 ve Simaoyu oynatma zorunluluğu bulunmaktadır. Bu iki oyuncunun ayna anda sahadaki varlığı zaten rakip beklerin hücuma katkısını sıfırlıyor ve arkadan bugün tam da Necipin başardığı gibi bir baskı
karşı tarafın bütün hücum aksiyonlarını sıfırlıyor. Bugünkü maçta BJKın rakibe üstünlüğünü son 30 dkda kabul ettirmesinin sebebi
ne tek önlibero ne 3 önlibero ne de İbrahim yerine İsmail mevzuudur. Q7'nin girmesi ile beraber rakibibn ortasahayı geriye çekmek zorunda kalması ve Necip'in Ernst ile Fernandes'in
yapamadığını yapmasıdır. Bu durumda BJK'ın açıklarda Q7 ve Simao'yu her maçta oynatma zorunluluğu doğuyor. 2. olarak
BU TAKTİKTE Hilbert ne kadar vasat bir sağ açıksa tam tersi olarak sağ bekte inanılmaz faydalı bir oyuncu. Hilbert sağ açıkta sadece Buca, Antep belediye gibi antrenörleri çağın dışında kalmış,oyuncu kaliteleri zayıf takımlara karşı üstün fizik kalitesi ve futbol zekasıyla oynar. Onun dışında sağ açıkta Hilbertin varlığı Schuster'in sisteminde onarılamaz arızalar verdirir BJK'a tıpkı bugün olduğu gibi. Bendeki Sağ bekte Hilbertin alternatifsiz olduğu fikrini senden de cok fazla okuduğum için
bunun nedenlerini tekrarlama ihtiyacı hissetmiyorum.

albayrak dedi ki...

BJK ortasahasındaki Necip, Aurelio, Ernst ve Fernandes kökenleri önlibero olan, hücumda enerjileriyle yer alabilen fakat gol yollarında becerileri kısıtlı, sadece ve sadece geniş alanlarda hücumsal yeteneklerini gösterebilen oyunculardır. Bu oyuncuların 3ünü birden aynı anda sahaya sürmek bana göre bu futbol felsefesine intihar etmek anlamını taşır çünkü dar alanda sınırlı teknik kapasiteyle mücadele eden bu oyuncular sizin oyunu rakip sahada oynamanıza engel taşır.Bu oyuncular tarz olarak dahi ne bir Iniesta ne bir Xavi ne bir Fabregastır. Oyunu 2 yönlü oynayan oyuncular onlardır.Elinizde onlardan 5 tane varsa 5inide koyarsınız, takımı ona göre dizersiniz (örnek İspanya).Ama Marco, Ernst, Necip ve Fernandese Xavi ve Inıesta muamelesi yapıp bunlardan üçü oynasın demek bence tek önliberodan daha büyük kumar oynamaktır.Bu durum da BJK'ı Gutiye muhtaç hale getirmektedir zaten. Peki bugünkü gibi Guti olmazsa ne yapılmalı peki. Tek çözüm çift forvet olarak kalıyor doğal olarak. Bobo, Nobre, Nihat ve Almeidadan ikisini seçmek. Bu 6 varyasyon demek doğal olarak yalnız bir tanesi hiçbir zaman tercih edilmemelidir.Nobre ve Almeida stil olarak zaten birbirleriyle aynı özellikte, mücadeleci, rakip eksiltemeyen ve sınırlı yetenekli oyuncular. Bunların birinin yanına Bobo gibi bitirici veya Nihat gibi süratli vurucu bir oyuncu profili idealdir. Bobo-Nihat da mantıklı bir seçenektir bana göre.Gutinin yokluğunda antrenörün en büyük hatası olarak bunu görüyorum bugün için.
Sonuç olarak;
sağbekte Hilbertli 4 defans
2 ortasaha
Simao-Guti-Q7
Santrafor
BJK'nin oynayacağı alternatifsiz tek taktik gözüküyor. Zaten Hilbert-Guti-Q7'nin aynı anda sahada olduğu, BJK'nin 2 önliberolu oynadığı, 11 kişi sahada kaldığı hiçbir maçta BJK berabere dahi kalmadı.Kalmazda.

Adsız dedi ki...

Necip hakkinda ayni fikirdeyim. Bugün mac ne kadar morelimin cökmesine sebep olsada, Necipin 45 dklik performansini cok olumlu buldum.
Bencede Schuster onu yabanci sinirlamasindan dolayi oyuna soktu. Ama seninde dedigin gibi orta sahaya dinamizm katdi.
Fakat benim icin olumlu olanda yani kendini gelistirdigini görmem. Simdiye kadar oynadigi maclarda ( kendine güveni olmadigindan veya teknik acidan bu kadar iyi olmadigindan ) topu yanindaki adama oynamayi tercih ediyordu. fakat bugün 2 defa inisyatif alip topu sisirmeden güzel pas atmasi cok hosuma gitdi.
almeidanin golü sayilsaydi assist ona yazilacakdi.
bu gelisimde herhalde antremanlarda guti ernst fernandes gibi oyunculardan ögrendiginden kaynaklaniyor diye düsünüyorum.
artik umarim 3 lü orta sahaya dönüp, necipide daha fazla kullanmaya baslar schuster. cünki necip ve ismailin oynamasi sart.

bu dileklerimin gerceklesmesi ile :)

Jig§aW dedi ki...

dün akşam schuster gerçekten hayal kırıklığına uğrattı beni. acaba yenseydik böyle konuşcakmıydık diyecem ama buradaki insanların skor tabelacı olmadığına eminim. peki çözüm gerçekten schuster ile yolları ayırmak mı? yoksa kulağı çekilip dövülse bişiler değişir mi? :)

isaac newton dedi ki...

bugün bende konuştum bunu arkadaşlarla. schusterde sırf ismail geyiğine hayal kırıklığı yaşıyorum ki bobonun rotasyonda değerlendirilememesi necip'in düzenli bir 11 oyuncusu olmaması üstüne tuz biber olmaya başladı. nobre tercihide cabası.

Ze1903 dedi ki...

Schustere olan inancım bitmek üzere.Malesef inadı ve saplantılı olduğu fikirler yüzünden duruma uygun yeni bir düşünce üretemiyor.Aklındaki şeylerin olmadığını defalarca görmesine rağmen ligin 19. haftasınde yine başladığımız yerdeyiz.İşin kötü tarafı ben bu ısrarın ilerde başarı getireceğinede inanmıyorum.O yüzden bazıları gibi "siz bizi seneye görün" diyemiyorum.Ayrıca bu kafayla gidersek seneye elimizde türkiye birtek ligi kalacak.

RyhiaNN dedi ki...

Birçok yorumunuza aynen katılıyorum arkadaşlar. Ancak şunu göz önünde bulundurmadığınızı düşünüyorum. Örneğin "albayrak" arkadaşımız. Necip,Fernandes,Ernst gibi futbolcuların teknik kapasitelerinin düşük hücum anlamında yaratıcılıktan uzak ve oyuna direk etki etme gönünde zayıf oldugu şeklinde görüş belirtmiş. Şimdi Beşiktaş ın sahadaki dizilişini göz önüne getirelim. 3 ortasaha yerine 2 orta sahayla önlerinde sarkık forvet gibi oynayan 3. bir oyuncu ve ileri 3lü. Peki o gizli forvet görevinde bizde kim oynuyor? NOBRE!! inanılır gibi degil ya Nobre!!! Nobre teknik açıdan çok mu gelişmiş bir oyuncu ya da oyuna direk etki edebilen bir oyuncu mu? Eğer sağdan soldan gelen 1000 tane ortadan çıkıp 2 veya 3üne kafa vurup kalede tehlike yaratmasını söyleyeceksek hiç konuşmayalım daha iyi. O kadarını beni koysan oraya ben dahi vururum çünkü rakip defansı kanatlar aptal ediyor, adamların burunlarının ucunu görecek hali kalmıyor. O kadar yoğun bir baskı oluyorki dakika da 4-5 orta açtıgımız oluyor. Ama kaçı gol oluyor? 4 maçta bir tane.(Nobreden bahsediyorum burda). Ben kendi adıma Nobre nin üstüste 2şer gol attığı maçlarda dahi Nobre nin Beşiktaş a, özellikle de bu kadroya yakışmayan bir oyuncu oldugunu düşünmüştüm. Kaldı ki Schuster in yapmaya çalıştığı tamam modern bir anlayış. Ancak bunu dünyanın hiçbir yerinde hiçbir hoca Nobre yle yapamaz. Nobre tipik pivot santrafor dur ve birinin bunu Schuster e anlatması gerekiyor. Dünyada özellikle önemli kluplerde o rol oyunu iyi okuyabilen, ne zaman nerde olması gerektiğini bilen, teknik anlamda kuvvetli ve son vuruşlarda başarılı olabilecek oyuncularla yapar hocalar. Ve bizde böyle bir oyuncu var hemde kralı var:GUTİ! ancak ne yazık ki Schuster yaşı 34 olmuş ve fizik anlamda çok uğraşsa da belli seviyeye artık düşmüş dünya starı oyuncumuz Guti yi 2li ortasaha da oynatıp hem her maç deli koşturmaktan adamı helak ediyor, hemde ileride 2 ortasaha nın önünde oynasa bize katacaklarından mahrum ederek Nobre yi izlettirme zorunluluğunda bırakıyor. Ben bir Beşiktaş lı olarak bu muhteşem kadro içerisinde Nobre yi izlemek istemiyorum. Nobre yüzünden Almeida gibi Avrupa standartlarında bir oyuncudan faydalanamıyoruz , eleştiriyoruz ve korkarım ki kaybedeceğiz! Almeida nın arkasında kütük Nobre değilde birkaç maç Guti oynasın, ona daha yakın olsun, gerekli yerlerde adamın ayagına topu verebilsin, 5metre yanına pas vermekten aciz Nobre olmasın kısacası, Almeida yı birde o zaman izleyelim derim ben...

Saygılar.

Adsız dedi ki...

geçen yarı değerlendirilmeyen oynatılmayan bir fink ve bu sene rotasyona bile sokulmayan ferrari , kupa maçına 17 kişi çıkıp , 5-0 da erhan güvenin oyuna girmeside cabası ..

mustafa

ederlezi12 dedi ki...

100. yıldan sonraki sezonlarda erken havlu atmanın benzeri hayal kırıklıkları yaşıyorum. Denizli döneminde kaybedilen saçma sapan puanların benzeri hayal kırıklığı yaşıyorum . Ernst , Bobo 'nun verimsizleştirilmesi , İsmail'in yedek kalması direk Schuster faktörüdür . Ve açık ara başarısız olmuştur. Umarım bugün tüm bu olanlar sadece hakem özelinden değerlendirilmez. Çünkü Demirören zamanı hakem muhabbetlerini biliyoruz. Sanırım bugün benzer bir hadise olacak . Hevesim kırıldı .

Cartalete dedi ki...

Teşekkürler arkadaşlar değerli yorumlarınız için.

Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor; Schuster'in oyun planını eleştirirken, defansı önde tutuması ve hücum öncelikli oynaması "eleştri sınırları" içersine dahil olmuyor.
Yanlış anlaşılmamak için öncelikle bunu belirteyim dedim.

Schuster'in çizgi savunmasını, oyunu önde kabullenmesini ve şok preslerini seviyorum. Ancak yaptığı oyuncu tercihleri, bu plana tezat oluşturuyor.

Tam da burada, sanırım 3 ortasahanın sahada oluşuyla Beşiktaş'ın fazla statik kalmasından çekinen Albayrak'ın değindiği noktaya geleyim.

Bazen dirençli ortasahalar, dolaylı yoldan gol katkısı yaparlar. Çünkü onların sahada oluşları; dönen topları tekrar alma, atakları yeniden tazeleme, topa daha fazla sahip olma ve "daha az gol atarak da" maç kazanma ihtimalini güçlendirirler.

Mesela, Almeida'nın sayılmayan golü öncesi Necip'in yaptıkları. Seken topu aldı, biraz topla yürüdü ve araya oynadı.
Tabi; takım çok arkada oynarsa, kalabalık ortasaha pek işe yaramayabilir. Çünkü kaleden iyice uzak kalınır bu durumda. Ancak Beşiktaş rakip kaleye yakın oynuyor ve bu takımın kazandığı her top "gol pozisyonu" anlamı taşıyor..

Ayrıca ben Beşiktaş'ta hiç bir ortasaha oyuncusunun tek yönlü olduğuna inanmıyorum. Elbette kadroda bir tane Guti var; ama Ernst de Necip de Fernandes de, topu aldığı zaman ne yapacağını şaşıran oyuncular değil.

Adsız dedi ki...

Fernandesi pek beğenmedim ben.Akıllıca oynayabilen, fiziği ve tekniği iyi bir oyuncu.Ancak fazla hantal ve oyun içinde silik kalıyor gibi geldi bana.
İbrahim Üzülmez gerçekten ilk 11 oynamaması gereken bir oyuncu.Dün mesela ibrahim üzülmez topla beraber kontra atak şansı yakaladı.Rakip kanat geride kalmış ve rakip bek 20-25 metre ilerde Simao ile yanyanaydı.Normal bir bek orda topu sürer ve rakip beke yaklaştığında kanattaki simaoyu boş bir şekilde topla buluştururdu.Simaoda boş alanda ceza sahasına kadar sokulabilirdi.Ama Üzülmez o yirmi metreyi hiç katetmeden rakip bekin kontrolundeki simao ya pası attı ve olduğu yerde durdu.Rakip bekle birebir kalan simaoda çalım atamadı ve topu kaybetti.Bence bu pozisyon bile İbrahim üzülmezin futbolculuğunun kısa bir özeti.
Hakan

albayrak dedi ki...

Ben de senin gibi elimizdeki 5 ortasaha oyuncusunun da cift yonlu olduğuna katılıyorum.Bu büyük bir sans bizim için. Ancak bu 5 oyuncuda Guti dışındakilerin defansif yetenekleri daha belirgin. Benim bahsetmek istediğim kadro oluştururken ortasahada dengenin sağlanması. Örneğin Mourinho sene başından beri hiçbir maça ne 1 ne de 3 önliberoyla çıktı. Sürekli 2 önliberolu 4-2-3-1. Yani burada tek önliberoyla defansif sıkıntı yaşanacağı aşikarken, 3 önliberoyla hücumsal aktivitelerde de bir gerileme oluşacağını göz önünde bulundurmak gerekir. Koyarsınız her maç 2 önliberonuzu, bu oyuncuların hangisi olacağını yabancı kontenjanı, form, rakibin
yapısına göre seçersiniz, ilerideki 4lünüzü de şekillendirirssiniz. Takımın altıyla üstüyle bu kadar oynamaya gerek yok diye düşünüyorum. Ryhiann arkadaşım galiba aynı şeyi düşündüğümüzü kavrayamadın. Bu 2 önliberonun önünde BJK'ta Guti'nin tek alternatifi çift forvetle oynamaktır. Bu da ya Nihat ya da Bobo'yu zorunlu kılar diyorum ben de. İlerideki tek santrafor önceliği benim için de Almeidadır. Nobre sadece onun yerinde bir alternatiftir. Sonuç olarak guti olmadığında 3 ortasaha yerine her zaman 2 ortasaha ve Bobo veya Nihattan birinin olduğu 2li forvetli düzenin şart olduğunu düşünüyorum.

RyhiaNN dedi ki...

bende aynen katılıyorum sana ancak işte seninde söylediğin gibi yabancı kontejyanı ciddi sıkıntı oluyo burda da. Almeida nın yanında Bobo yu oynatması durumunda hücum hattı 4 yabancıdan ve 2 forvetten oluşmuş olacak. Bu durumda da orta sahanın ikilisinin birinin Necip olacagını düşünürsek Sivok ve Hilbert arasında seçim yapmak durumda kalıyor. Hemde her ne kadar beceriksiz olsa da Nobre Bobo ya nazaran biraz daha koşan rakibi ısıran bir oyun yapısında sahip. O nedenle sanki 3 ortasaha daha mantıklı gibi geliyo bana da.

yorumun için teşekkürler.

Adsız dedi ki...

Bu Schuster olduğu sürece takım hakkında yorum yapmak bile boşa aslında. Ama birkaç satır yazıp en azından sıkıntımı paylaşarak hafifletmek istiyorum.

Bu adam bu işten anlıyorsa ben hiç bir şey bilmiyorum demek ki. Bence bir T.D. bu adam gibi fantezi bir anlayışla değil realist bir anlayışla, kendi takımının artısını eksisini bilerek, karşı takıma da saygı duyup önlem alarak başarılı olabilir ancak. Bu takım Lucescu'nun elinde olsa 3 kupanın da en büyük favorisi olurduk bunu gerçekten inanarak söylüyorum.

Uyguladığı rotasyon saçma bir rotasyon, bazı futbolcuları dinlendirecem diye körerten küstüren bir yaklaşım. Sistemi saçma. Defans çok önde ve orta alanın ortası bomboş. Nobre ile 3. bölgede savunmayı ancak sen bu BJK Azerbaycan liginde oynasaydı yapabilirdin belki. TSL'yi küçümsemesi başlı başına bir saçmalık zaten.

Uzun lafın kısası. Lig bitti. Avr.Ligine katılmak için Türkiye kupasını almamız şart. Ligde en azından bazı yetenekli gençlere şans vererek gelecek sezona 1-2 yerli kazandırmalı kendi özkaynağımızdan. Furkan, Atınç, Cumali, Erkut, H.Türk, Doğukan, Mertcan vb. gibi. Bunu da yapmaz biliyorum... Neyse..

Toprak

sehorn dedi ki...

Aurelio ve Necip'in beraber ya da ikisinden birinin 3'lü ortasahada yer aldığı maçlarda baskı yememiz çok zor ancak zorlu deplasmanlarda olur. Bunu görmek için alim olmaya gerek yok. Schuster'in ki inattır. Bu kafayla GS bile bizi geçerse şaşırmam. Hele ki takım mental olarak dağılmaya başlamışken.

Ben taraftarın birçoğunun Schuster konusunda düşünme düğmesini kapattığına inanıyorum. Yani en baştan " Schuster bizi Barcelona yapacak " demişler ve artık düşünme gereği duymuyorlar. İnsan kendini birşeye körükörüne inandırınca gerçekten düşünme gereği duymuyor

EnisteKolaKoy dedi ki...

beni de ernst ve fernandes hayal kırıklığına uğrattı. özellikle ernst'in yürüyecek hali yoktu resmen. ibrahim üzülmez tercihini beni de derin hayal kırıklıklarına uğrattı. ancak orta sahanın bu kadar kötü olacağını hiçbirimiz de tahmin etmemişizdir bu maç için sanırım.

JimmyLue dedi ki...

35'e yakın maç oynamış takımın özeti sistemsizlik.Düzensizlik.

Ben artık 2 yahut 3 ortasaha konularına girmek istemiyorum.
Takımda bir oyun karakteri yok.Karabükspor Emenike hariç vasatın altında oyuncularıyla koca bir ilk devre oyunu domine ediyor.İkinci yarıda da öne çıkan taraf oluyor.Hücum futbolu oynadığımızdan bahsediliyor.
Antalyaspor,Sivasspor,Kasımpaşa,Konyaspor,Kayseri,Eskişehir,
Gaziantep ve hatta Bursa ve daha birçok maçta bana hücumdan bahsedebilir mi birileri?

Schuster Fatih Tekke konusunda olduğu gibi inatları için başarısızlığı seçiyor.
IBB maçında on kişilik takıma 87. de müdahale ediyor,aynı şekilde Karabük maçını 2 değişiklikle tamamlıyor.
Bobo'yu sindiriyor.Ferrari zaten sindi..Daha geçen yıla kadar Beşiktaş'ın gelmiş geçmiş en iyi 5 defansından biri olduğundan bahsediyorduk.

Eğer gerçekten kariyeri ve ağırlığı varsa Quaresma'nın saha içindeki zevzekliklerine müdahale eder.

Ben birşeylerin değişmeyeceği inancına kapıldım.

Bu iş Zor yonca.

Uğur B. dedi ki...

Aurelio'nun yerine 50 kere Necip'i oynatırım.

BJK4EVER dedi ki...

@Toprak

Abi sen bizim su eski forumdan (Osman abinin), nami-deger Nouma'ci Toprak misin?

Adsız dedi ki...

@BJK4EVER

Yok değilim.
Toprak

Cartalete dedi ki...

Beşiktaş'ın puan kaybı üzerine, bir de Trabzon'un kaybetmesi daha da can sıkıyor, insanın içi gidiyor...

Şöyle bir söylemim var, deli diye kovalamayın; Beşiktaş devre arasında transfer yapmasa, şuan fark 7'iydi...

Adsız dedi ki...

@Cartelete

Lig gitti artık geçmiş olsun. Yani 3.'lük bile çok zor bence. Hedef Türkiye Kupasını alıp Avr. Liginde D.Kiev ve M.City'i elemek olmalı.

Artık lig de bence bu oynayacağımız kupa ve avrupa maçları öncesi hazırlık maçı niteliğinde değerlendirilmeli ve ona göre kadrolar sahaya sürülmeli.

Ayrıca altyapıdan gençlere şans verilmeli. Önümüzdeki sezon için en az 2 gencimiz takıma kazandırılmalı. Bunlardan biri önümüzdeki sezon Ferrari'nin yerine olacak olan 4.stoper pozisyonuna, diğeri de özellikle sağbek için olabilir. Ayrıca Muhammed ve Erkut'u da çok merak ediyorum umarım onlar da şans bulur.

Toprak

BJK4EVER dedi ki...

@cartalete

Katilmiyorum hocam, ilk yarida da boyleydik, o zaman Almeida Simao yoktu, cok mu iyi yerde bitirdik ligi? EksiBesiktas'taki ankette tartismistik, Gurcan da soylemisti bunu. Mac mac dusunebilecek taktiksel zekasi yuksek bir hoca ile 17'de 15-17 arasi birsey mumkun, ama Schuster ile maksimum 13-14 olurdu. Gercekler bunlar maalesef. Diger kupalarda da birsey olacagini sanmam. Kupada dua edelim GS ciksin, izledigim Antep bize yuksek ihtimalle eleyebilir. UEFA'da da bu gidisle D.Kiev bile zorlar bizi, City'e karsi zaten sansimiz 0.