Yükseliş: Tevfik Doğukan Pala

Profesyonel düzeyde iyi bir yere gelebilmek için, sadece yetenek yetmez futbolda.“Maradona gibi çocuk” diye lanse edilen birçok ismin, amatör takımlara yol aldığına tanık etmişliğim var defalarca…

Öncelikle çalışmak ve sabır gerekli; bunların işe yaraması için de biraz şans… Kelebek etkilerine bağlı bir şekilde beklemek gerek. Bu sezon o etkiler, fazlasıyla güzel işledi Doğukan için. Bazıları için üzücü olan, bazılarına fırsat olarak dönüyor futbolda…

2010 Kasım başlarında Caner Turp uzun süreli bir sakatlık geçiriyor ve o dönemler A2 forması için bile eksik görülen Doğukan’a fırsat doğuyordu. Doğukan A2’de oynamaya başladı ve o sıra kendisini izleyenleri ufak ufak hayran bırakmaya başladı…

Devre arasına girilirken İbrahim Üzülmez’in sakatlığı, onu A Takım kampına götürüyordu. Orada kendini direkt olarak Schuster’e sunma imkânı buldu. Yine aynı ay içersinde ilk kez genç milli olma fırsatını da yakaladı…

Derken 10 yıllık bir tabu yıkıldı, Beşiktaş’la İbrahim Üzülmez tamamen ayrı düştü… Doğukan, birkaç ay evvel A2’de bile 3. alternatifken, bir anda A Takım’ın 1. alternatif sol beki haline geldi…

Son Trabzon maçında da “bi’ zahmet faul çalınan!” pozisyonda; Giray’ın tabanı, İsmail’in kasığını yırttı… Üzülmez gelişmesi sonrası, alternatifsizlik bakımından neredeyse Guti’nin bile önünde olan İsmail’in, 1 ay forma giyemeyeceği açıklandı…

Bu da Doğukan’ın müthiş yükselişine bir paragraf daha eklenesi anlamına geliyordu. Bilindiği üzere Schuster, eksik olan bir bölgeye “tecrübeli bir oyuncudan” devşirme yapmak yerine, o bölgenin adamını oynatmayı yeğliyor, yaşı ne olursa olsun… Bunun anlamı; önümüzdeki 1 aylık dilimde Doğukan’ın 11’de fırsat yakalayacak olmasıdır.

Kısa adımlar ve de süratli bir stile sahip driplingleriyle tanışmıştık Antep’te. Topla haşır-neşirliği, hızlı olması ve ayağını iyi kullanıyor gibi görünmesi Doğukan’ın artılarıydı. Ancak taktik savunma anlamında ne denli başarılı olabileceği henüz kestirilemiyordu…

A2 takımında beklerin yegane görevi savunmaydı bu son dönemde. Klasik 4-4-2 ya da 4-2-3-1 arasında giden sistemler içersinde; kanat hücumları öndeki oyunculara bırakılıyor, bekler ise sigorta görevi yapıyordu. Doğukan bu yapının içinde hiç de sırıtmıyordu izlediğim maçlar içersinde. Pozisyon alışı iyiydi ve yakaladığı topları sakin bir şekilde oyuna sokuyordu…Aslında Antep’teki görüntüsü, “ben yetenekliyim!” çabasıydı. Normalde gayet dengeli bir bek de olabilir izlenimini vermişti A2 maçlarında. Boyu dezavantaj gibi görünüyor, bunu kapatması için bir başka yönünü “daha da avantajlı” hale getirmesi gerek… Mesela hücumlardaki katkısı, onun bu eksikliğini yok saydırabilir zamanla. Dünya futbolundaki “kısa beklere” bakarsak, onların mutlaka hücumsal artılarından dolayı vazgeçilmediğini görebiliriz…

Cuma gününden itibaren bir şans yakalayacak, hem teknik ekip hem de bizler izleyip heyecanlanacak, bir anlamda da test edeceğiz. Bakalım gelecek sezon planlarında “ben varken sol bek almaya gerek yok!” dedirtecek mi? Umarım cevap pozitif olur ve İsmail’in alternatifi içerinden bulunur…

Bir de Caner Turp var tabii… Sakatlıktan döndü ve A2’de bıraktığı 3 numarasını geri aldı geçtiğimiz günlerde. Ve de takımın tek golünü attı… Doğukan onun yokluğunda öyle yükseldi ki; şuan Caner için A2’de değişen bir şey olmayacak, yeniden 11 oynayabilir. Ancak A Takım sırasını Doğukan’a savmış gibi görünüyor…

Onun için üzücü bir durum elbet, ama yetenekleri sabittir. Doğukan’a gelen şans, ona da gelebilir; çalışmaya devam etmesi gerekli… Zaten ligimiz sağ olsun, eski Orta Asya savaşları gibi. Kimin ayakta kalıp, egemen olacağı belli olmaz…

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Boyu ve kilosu hakkında bilgi alabileceğimiz kaynak var mı? Kendisi 1,80-1,83 arası görünüyor da.

Cartalete dedi ki...

Nobre'nin boyu o kadar neredeyse. Doğukan 175 civarı görünüyor, tahmin sadece. Kesin bir kaynak var mı bilmiyorum.

Cartalete dedi ki...

Simao 173 falan, hemen hemen aynı boydalar;

http://www.bjk.com.tr/tr/medya.php?rn=33180