U17 şampiyonasında dün ilk maçlar geride kaldı… Hatırlayacağınız üzere, Kadir Ari, Erkut Şentürk, Recep Niyaz, Okay Yokuşlu gibi isimleri barındıran Türkiye U17 takımı; Elit Tur’da Almanya’ya kaybederek, grupta liderlik şansını büyük ölçüde yitirmiş ve bu turnuvada yer alamamıştı…
Dün ev sahibi Sırbistan ile Danimarka’nın karşı karşıya geldiği maçla gün açıldı. Bazı maçlar vardır, öncesinde büyük hevesle beklenir; bazı maçlar vardır, zamanla seni içine çeker… Ben de bu maçı “öylesine” izliyor gibiydim. Ancak ilk dakikalardan itibaren; her iki takımın gol arzusu, önemli yeteneklerin varlığı ve yüksek tempo, maçı oldukça çekici hale getiriyordu…Her iki takımda da, hem liderlik vasıfları hem de ayırt edici teknik özellikleriyle öne çıkan oyuncular vardı: Danimarka’da Fischer, Sırbistan’da ise Jesic…
Fischer, giydiği “10 numaranın” gereksinim duyduğu hemen her özelliği sahipti. Takımının hücum kapısıydı; hem geriden aldığı toplarla dripling yapabiliyor, hem de çok önemli derin toplar bırakabiliyordu. Maçın henüz başlarında Danimarka’nın bir başka dikkat çeken yeteneği olan Zohore’yi; nefis bir ara pasıyla, çaprazdan kaleciyle birebir kalacak şekilde kaçırdı… Zohore zor açıya rağmen Suker model bir aşırtma vuruş çıkarttı fakat top paralel gitti…
Vakti zamanında İbrahimoviç’in U21 hallerini görmüştük İzmit İsmet Paşa’da. Fizik olarak çok farklı duruyordu, buna rağmen hiç de ağır değil; bilakis defansın arkasına atılan her topu yakalıyordu… Zohore de o model bir çocuk. Çok güçlü, uzun ve aynı zamanda hareketli… Geleceği parlak olabilir. Yine Danimarka'nın siyahi oyuncularından Amankwaa da, oyuna girdikten sonra çok ciddi katkılar yaptı. Trend 4-3-3'ün kenar forvet bölgesi için ideal gözüküyordu...
Jesic ise Sırbistan U17 takımının lideri gibiydi. Giydiği forma numarasına (9) “buçuk” eklercesine bir oyun tarzına sahipti; tıpkı Forlan’ın Uruguay takımının içindeki rolü gibi… Oyunun her zaman içindeydi, ortasahaya kadar gelip atakları yönlendiriyor; daha sonra hemen cezasahası içersinde yerini alıyordu... Özellikle de duran toplarda söz sahibiydi, zaten açılış golü de ondan geldi. U17 seviyesinde, uzaktan etkili şut görmek pek mümkün olmuyor aslında. Ancak bu turnuvada tabu yıkılmışa benzer… Özellikle ilk maçta çok etkili şutlar gördük. Bunlardan birinde Jesic, 25 metreden belki de biraz daha uzak bir mesafeden harika bir frikik golüne imza attı… Diğer genç lider Fischer ise, sol ayağıyla uzak mesafeden çatalı gördü fakat direkten döndü…
Hem bu yetenekleri, hem de karşılıklı golleri izlemek oldukça zevkliydi. Son sözü Fischer söyledi ve Danimarka “bana göre” hak ettiği bir galibiyet aldı… Bu maç “neden u17 maçları 40’ar dakika oynanır ki…” diye düşündürmüştü, ancak Almanya – Hollanda maçına sıra geldiğinde “15’er dakikada yeter aslında…” demeye başlamıştım.Her şeyiyle ilk maçı aratıyordu bu karşılaşma. Ama yine de Almanya’da oynayan 5 Türk asıllı oyuncunun hatırına izlemeye devam ettim. Aslında bu grubun en parlak Türk asıllı oyuncusu Samed Yeşil’di, fakat bu maçta cezalıydı. Geriye kalan oyuncular arasında bir tek Emre Can’ı beğendim diyebilirim. Ortasahanın ortasında oynayan bu oyuncu; fizik olarak oldukça iyi görünüyor, bununla beraber topla da akıcı oynuyordu. Bir iki tane etkili şutu vardı… Hani her şeyiyle tipik, komple bir Alman ortasahasıydı. İleride “gel Türk Milli Takımı’nı seç gözünü seveyim!” diye ağlayabileceğim tek isim de Emre’ydi açıkçası bu oyuncular arasında, Samed’i izlemedik tabii henüz…
Hollanda kolay bir galibiyet elde etti Almanya'ya karşı. Ancak bizim Almanya'ya yenilmemiz sürpriz değilmiş... Maçın devre arasında Almanya'nın turnuvaya hazırlık görüntüleri verildi. Bundesliga sezonunu açacaklarmış gibi bir hava vardı, antrenmanlar sürekli fizik ağırlıklı... Yukarıda zaten, aynı yaşta olan iki oyuncuyu (Erkut - Emre Can) aynı karede görüyor ve aradaki fiziki farklılığı test edebiliyoruz. Maçın genelinde Türkiye baskın oynasa dahi, böyle bir fiziki farkın ortaya çıktığı maçlarda sonuç kaçınılmaz maalesef. Biz Okay'ın fiziğini överken, rakip milli takımların hemen hemen 11'lerinin tamamında Okay düzeyinde oyuncular görüyoruz...
Son dönemde Türkiye'de de, özellikle Beşiktaş alt yapısında; fizik ve mental özelliklerin üzerinde durulmaya başlandı. U15, U16 kategorilerinde bu farkılılık göze çarpıyor artık, hayırlısı bakalım...
Bkz: Danimarka - Sırbistan maçının golleri (Youtube'dan)
1 yorum:
Jesic kölnün futbolcusuymuş.Zaten almanya ligindede takip edilen ve beklentiler olan bir oyuncu.
Fischerı ise ajax 1 milyon euro civarında bir ücretle transfer etmiş.
Ülkemiz futbol potansiyeli açısından oldukça iyi ama Avrupayla rekabet edebilmemiz için bu tip oyuncularıda takip etmek gerekir.Buradaki yabancı sınırı bu tip yatırımları ciddi anlamda etkiliyor.Bence en azından belli yaş aralığındaki oyuncular için farklı uygulamalar olmalı.Kulüpler altyapıları içinde yabancı futbolcular transfer edebilmeli.Fifa milli takım için ikamet süresini 5 yıldan 3 yıla indiriyormuş.Alman milli takımı bu şekilde besleniyor.Tabi bu ülkemizde pek hoş karşılanmaz gibi.Ama en azından kulüpler belli yaşın altındaki oyuncuları altyapılarınada belli bir süre geçirmek koşuluyla yabancı sınırı dışında oynatılabilmeli.Bu şekilde Avrupa kulüpleriyle yarışmamız çok zor.
Geçenlerde mehmet demirkol türk futbolu milli takımımı yoksa türk futbolunumu ön plana çıkarma istiyor? buna karar verilmesi lazım demişti.Bence de bu ikilemden çıkılmadıkça Tükiyede futbolun ilerlemesi zor.
Yorum Gönder