Bi’ Miroslav Karhan Vardı…

Bazı zamanlar (ki genelde Haziran sonu, Temmuz başı gibi olur bu durum), Beşiktaş’ın Avusturya 5. lig 456. grup takımıyla yapacağı hazırlık maçını, Şampiyonlar Ligi yarı finaliymiş gibi beklerim. Yine o moda girdim sanırım… Antrenman fotoğraflarının yayınlanmasıyla bunu daha net anladım. Eskiden direk Fulya’ya taraftar baskını olurdu ilk idmanda, direk açılış havası yaşanırdı. Ayrıca bir de İnönü’de açılış yapılırdı tabi...

Yine öyle bir sene… Fevzi’nin ıskasıyla tamamlanmış bir sezon sonrası, Serdar Bilgili yönetimi transfer taarruzuna kalkıyor. Ahmet Hamoğlu, gün geçmiyor ki sepet oğlu sepet bir yerliye milyon dolarlar ödeyerek, bir de “iş bitirdim” edasıyla kameralar karşısına çıkmasın… Fazlı’ya, Ümit’e, Erman’a neredeyse yeni bir kulüp satın alınacak kadar para dökülmüştü. Belki de, “Beşiktaş ve borç” kelimelerinin, aynı cümle içersinde sıkça bahsedilmesinde ilk çentik o sezondu…

Ancak yabancı transferinde ise tersi bir durum vardı, doğrusunu söylemek gerekirse Khlestov bile önemli bir transferdi. O facia defansın arasında tam adından bahsettiremedi, orası ayrı tabi… Bir sonraki sezon Daum’un sisteminde boş bir adam olmadığını kanıtlamıştı nitekim. Tabi ki o sezon gelen üç yabancıdan en önemlisi Pascal Nouma’ydı. Ve bahsi geçen oyuncu: Miroslav Karhan.

Patrick Vieira’nın patlamasıyla, yavaş yavaş ortasaha oyuncularında boy – fizik endamı da aranmaya başlanan dönemler. Aslında bir iki sezon daha geçseydi, Karhan gibi bir oyuncunun ülkeye gelişi daha da zor olabilirdi… O sezon Beşiktaş’ın hemen her iyi maçında imzası vardı. L. Moskova maçında hücuma destek verip attığı kafa golü, rövanşta Beşiktaş’ın elini daha çok rahatlatmıştı… Daha sonra Şampiyonlar Ligi’nde sürekli iyi oynadığını hatırlıyorum. Buna 6’lık Leeds maçı da dahil… Hatta bir pozisyon vardı daha maçın başında: Karhan yaklaşık 30 metreden şut atmış, top çok az farkla dışarı çıkmıştı. Hatta fileyi tutan direğe vurup ağları havalandırmış, ufak bir gol heyecanı yaşatmıştı… O top içeri girse belki… Yok yok, yine 6-1 olurdu… Viduka, o Erman’la Ümit’in arasında çıkıp her topa kafayı vururdu yine sonuçta.

Buhranlı geçen sezon sonraları, eldeki önemli oyuncuları da yalan etme potansiyeli vardır her zaman Beşiktaş’ın. Karhan’da da öyle bir durum yaşandı… 1 sene oynadı ve hemen gönderildi. Oysa bir sonraki sezon yani 100. yılda kadroda olsaydı, Lucescu’nun takım yapısında çok farklı bir izlenim bırakabilirdi. Ki Giunti oraya oturana kadar, nam-ı diyar “Müslüm Baba” Amaral ve Maldaraşanu ile denemeler yapılmıştı. Karhan’la buna hiç gerek kalmayabilir, hatta 2-3 sene öncesine kadar halen Beşiktaş’ın değişmez oyuncularından biri olarak kalabilirdi…

Öyle işte, bi’ Karhan vardı; geçenlerde BJK TV’de yayınlanan Levski Sofya maçı ve sonrasındaki twitter muhabbetiyle aklıma düştü, ağabeyin kulağını bir çınlatayım dedim. Böylelikle klavyeyi de biraz ısındırmış olduk…

12 yorum:

Adsız dedi ki...

Ya 0*0 lık macta atmamıstı o sutu. Ben oyle hatırlıyom macın en onemlı atagıydı hatta

Cartalete dedi ki...

Yok yahu İngiltere'deki maçta attığını net hatırlıyorum. Belki İnönü'deki 0-0'lık maçta da şutu vardır, ondan emin değilim.
Ama hatırladığım, o maçtaki en net pozisyonumuz; Nihat'ın yay üzerinden yeni açığa yolladığı şuttu.

Köfteci dedi ki...

Harbiden sağlam topçuydu Karhan, zaten Bundesliga'da takır takır oynuyor yıllardır. Bu arada o malum şutu İngiltere'de atmış olsa gerek, ben de öyle hatırlıyorum.

Yakup Sabri İNANKUR dedi ki...

Hala yanarım o şuta. Barça'ya 3 atmanın gururu ve güveniyle, Elland Road'da bildiğimiz atak başlamıştık. Karhan'ın şutu fileleri öptüğünde sanırım dakika 4 ya da 5'ti. 2 dakika sonra Ahmet Dursun ceza sahasında sağ çaprazdan kaleciye nişanlamıştı topu.

Sonra Shorunmu'nun gülüşleriyle maçı tamamladık.

Karhan neden gönderildi/gitti, hala düşünürüm. Tayfur ile çok güzel bir ikili olmuşlardı. Kalite / verim açısından Giunti'nin arkasından gelir benim için.

forma-aşkı dedi ki...

Kesinlikle,İngiltere'deki maçtı..

forma-aşkı dedi ki...

Cartalete beni çok eskilere götürdün..O pozisyon yıllarca içimde uhde olarak kaldı,klasik bir Beşiktaş'lı olarak o gol olsa var ya.. cümlelerini hep kurmuşumdur..Liverpool maçında yine maçın başlarında bir gol kaçırdık ve aklıma Karhan'ın o pozisyonu geldi,eyvah demeye bile kalmadan kötü günlerimizden birini daha yaşadık..

Cartalete dedi ki...

Hakikaten o maç öncesinde çok büyük güven vardı. Fenerbahçe'yi ve Barcelona'yı 3-0 yenmişti takım üst üste, "Leeds kim?" kafası yaşatıyordu. Karhan'ın şutu da golün habercisi gibiydi ama tersten oldu biraz :)

O sene çok iyi takım vardı aslında. Savunma ve kalede adam akıllı birileri olsa şampiyon dahi olurduk. Zaten bu Leeds maçından sonra asansör boşluğuna düşmüş gibi olmuştuk. Ligde de işler kötü gitmeye başlamıştı.

forma-aşkı dedi ki...

Kesinlikle haklısın iyi bir stoper ve iyi bir kaleci o sene şampiyonluğu getirebilirdi..Shronmunun her gol yiyişinden sonraki sırıtışı beni deli ediyordu,bir de bir kaleci hiç bir penaltıda yere atlamazmı,öyle bir kaleciydi işte..Konu Avrupa'dan açılmışken ne Valeranga maçına,ne de Chelsea maçını heyecanla izlerken alt tarafta görünen şaka gibi gelen Sparta Prag golüne yanarım..Ahh o Valencia maçı,alacaktık biz o sene kupayı,alacaktık:(

Unknown dedi ki...

O sene Scala'nin saglik sorunlari olmasa Besiktas muthis bir takim yaratabilirdi.. Scalanin yaptigi yabanci transferler hep nokta atisi olmustu, turk futbolcularini da o almadi zaten..

Maclardan sonra futbolculara sahada duz kosu yaptirirdi, iyi ve degisik bir adamdi vesselam, ben kendisini baya sevmistim, ondan sonra bir daha hic Italyan teknik direktorumuz omadi, oysaki basarili bir hamleydi...

Adsız dedi ki...

2,5 milyon dolara alıp 3,5 milyona satmıştık.

BJK4EVER dedi ki...

O Sparta Prag golu harbiden cok fena koymustu. Birde Star diger macta kucuk ekran acmisti son dakikalari gostermek icin, actiktan hemen sonra atmisti herifler zaten. Hic unutamam.

Adsız dedi ki...

kampa mami ve atincdan baska hic kimse katilmiyor. ridvan simsek de alinmadi. tayfur hoca niye böyle bir secim yapti ki , cumali fln takimla calisiyordu yaninda götürseymis