Bahaneler ve Gerçekler

Maç öncesinde Fenerbahçe’nin durumu elbette duyuluyor, “acaba bize de olur mu?” sorusu soruluyor… Derken, zaten tam olarak konsantre olunamayan maçta, bir de pirinç yetiştirmeye son derece elverişli bir saha ile karşılaşılıyor. “Bavulları mı toplasak, ısınsak mı?” Soruları arasında maç 1.5 saat gecikmeli başlıyor. Tribünlerin gazı, rakip oyunculara enjekte edilince, “hurra” sesleri eşlinde uçarak topa atlamalar başlıyor…Bu dakikadan sonra, sahada 2.5 oyuncu dışında (Egemen, Veli biraz da Ernst) herkes “ayağı elimize almayalım da, nasıl olsa bu tur atlanır” psikolojisine bürünüyor… Bu gibi ortamlarda favori diye bir şey kalmaz, eğer gol de gelmezse mutlaka sıkıntılı bir maça gönder oyun. Sadece Beşiktaş için değil, dünyanın her yerinde durum böyledir. Zamanında Barcelona 5-2’nin rövanşında (zamanında derken o kadar da uzak değil) Getafe’ye elenmişti mesela… O yüzden takımı fazla yerin dibine sokmaya gerek duymuyorum, normal bir maç olmadı hiçbir haliyle. Neyse ki, bir “Sanlı Kaptan ve topu santraya dikme” meselesi yaşanmadan maç bitti.

Bahanelerin ağır bastığı maçta bazı gerçekler de vardı tabi. Carvalhal’e eleştiri getirebiliriz mesela… Lig maçına daha uzun süre var ve arada başka da bir maç gözükmüyor. Bu rövanşı aynı zamanda ciddi bir hazırlık karşılaşması da görmüş olabilir, as takımı pek bozmayarak… Ancak saha şartları ve rakibin dirençli oyununu gözetirsek, böyle durumda yedek ağırlıklı bir takımla çıkılsa daha avantajlı olunurdu. Böylelikle maç iştahı iki taraf adına eşitlenirdi… Nitekim, Beşiktaş adına en iştahlı oyuncu Veli’ydi. Bu sayı, Akyüz, Burak Kaplan, Tanju gibi isimlerle arttırılabilinirdi…Bir diğer gerçek, Almeida’nın takıma uyumsuzluğu. Öyle gözüküyor ki, Beşiktaş herhalde takımla bütünleşik olacak bir santrafora ihtiyaç duyacak. Fakat Almeida öyle değil… Pozisyon icabı kanatlara açılsa, sadece gelişi güzel orta dışında elinden bir şey gelmiyor. Ve sonrasında da “madem pozisyon icabı buraya kaydım, e biraz takılayım” der gibi 5 dakika oradan ayrılmıyor. Gönül ister ki böyle durumda bir forvet oyuncusu daha “sürprizli” olsun. İçe kat etsin, verkaça girsin, alsın-versin şut atsın… Onun dışında zaten savunma arkası koşuları yapacak tipte de bir oyuncu değil, hızının boyuna göre iyi olmasına rağmen. Hatta, fiziki üstünüğü olmasına rağmen kendine avantaj oluşturacak şekilde pozisyon almayı da beceremiyor. Mesela bugün arka direğe bir top kesildi, çok gerisinde kaldı. Orada direk bekle eşleşmişti halbuki...

Takımın diğer kalan kısmı, hareketli oynamaya müsait. En statik olan adam Guti, o da topu olması gerektiği gibi hareketlendiriyor... Mesela Pektemek kendini bulursa, en ideal santrafor olabilir… Hararetli geçen, sürekli baskı kurulan anlarda Almeida da çarpıcı işer yapabilir. Ama onun dışında yani daha büyük bir bölümde, onun bu sorunları göze çarpacak sürekli…
Bu maçlık değil, genel olarak takım – santrafor uyumluğu açısından söylüyorum. Tayfur Hoca devam etseydi de, Almeida arkasına “golcü vasıflı” bir 10 numara alsaydı, durumlar farklı olurdu. Ancak 4-3-3’ün önünde oldukça kopuk kalıyor maalesef. Bana göre hali hazırda iyi teklifler varken değerlendirmek gerek, o bölgeye rakipler için daha zorlayıcı, “can sıkan” bir santrafor almak gerek diye düşünüyorum.

Guti yine tribal enfeksiyona kapılarak oyundan çıktı. Halbuki futbolun doğrusu o dakikada oydu… Ve futbolu doğrusunu yapan bir teknik direktör için, bu şekilde oyundan çıkan bir futbolcu her zaman sorundur. İki arada, bir derede kalır çünkü… Madem önümüzdeki yıl devam edecek; hem Guti’nin hem de Carvalhal’in teknik direktörlük özgüvenini kaybetmeyeceği bir yol bulunur umarım.Beşiktaş “olağan üstü bir durum olmazsa” 2. kategoriden girecek gruplara. Hatta yukarıdan 2 takım daha elenseymiş, 1. kategori yolu bile gözükebilirmiş… Bu arada rakibin Grigoryev adındaki solak stoperini oldukça beğendim. CSKA alt yapısından yetişmiş, oldukça iyi kumaşı var. Hem iyi savunmacı, hem de ayağı çok düzgündü. Gerçi bizim solak stoper de fena değildi… Özellikle son ortaya Honda gibi (Street Fighter’ı bilenler bilir) uçtu, Rüştü’den önce vurdu kafayı. Taktir ettim… Hem bu cengoluğu hem de topu oyuna düzgün sokuşu önemli olacak, özellikle Süper Lig’de.

Biraz da ilginç hakeme değineyim. Bizim bir üst teğmen vardı, bölük komutanıydı aynı zamanda… Onun mantığına göre Türk askeri kavga etmezdi, şayet bir kavga olursa direkt ikisi de cezalandırılırdı, “kim önce vurdu, neden vurdu, öteki vurdu mu?” diye sormazdı. Hakem de öyleydi sanki, mevzunun içinde olmak yetti sarı kart görmeye…

Genel olarak takımdan ümitli olmaya devam ediyorum, forvet dışında derin ve güzel bir kadro var gibi duruyor. Ama bahsettiğim gibi, takımla aynı anda hareket eden ve ezber bozan bir santrafor herşeyi çok değiştirir… Elde olan en büyük gerçek de bu sanırım.

Son olarak torba durumlarını paylaşayım. Ama hemen takım beğenmeyin, kura zamanında bu kategori de puanlarına uygun şekilde ayrı ayrı bölümlere ayrılacak... Ama Lazio'nun 2. torbaya gelerek, rakip olmamasına sevindiğimi söylemeliyim. Öyle bir psikoloji oldu bende, gençliğim Lazio'ya yenilmekle geçti... Hatta başkalarına yenilmeleri bile yaramadı, malum ufak ekran Prag - çuval Peruzzi durumları. Neyse, gruplar çekilsin de hele bir...

17 yorum:

ihsan dedi ki...

Bu maç kıyas olmamalı takım ve hoca için. 3-0'ın avantajı çok dağınık oynattı takımı. Sahada eklenti bu faktöre. Ama yinede ben Veli'yi beğendim. Almedia'ya ise zaten aknım hiç ısınmamıştı, öyle devam ediyor. Quaresma olmadan gol atamaz sanki. Kura içinde; 3 ve 4. torbaları bilemem ama Beşiktaş'ın kura şansını göz önünde bulundurursa Tottenham ile aynı gruptayız. Ben A.Madrid'i isterdim. Güzel maçlar olur.

Köfteci dedi ki...

Hugo Almeida'nın takımdan kopuk olduğu son derece soğru bir tespit bence de. Yani sanki büyük takımdan anadolu takımına kiralık gelmiş de sözleşmenin bitmesini bekler gibi bir hali var. Maç içinde bazen gaza gelip depara kalkıyor, top kovalıyor falan ama genelde pek etkili olduğu söylenemez. Hele bugün ikinci yarıda yanlış hatırlamıyorsam Köybaşı'nın soldan topu getirdiği bir pozisyonda ceza sahası yayı üzerinde abartısız 4-5 saniye en ufak bir hareket etmeden dikildiğini görünce insan bir sorun olup olmadığını düşünmeden edemiyor. Neyse inşallah form tutar ona çok ihtiyacımız var.
Mustafa Pektemek bence en iyi transferimiz ve dediğiniz gibi bu takımın direkt santrforu olabilir. 'kumaş'ı çok iyi ve tam bir golcü. Ama geçen sene geçirdiği sakatlıktan dolayı bu yazı antrenmansız geçirdi sanırım.

Bu takım tam 3-5-2'lik bir kadroya sahip. Stoperleri veya kanat oyuncularını bek oyuncusuna çevirmeye uğraşmak yerine Ekrem ve İsmail'i 5'linin sağında ve solunda oynatsak, Ersan-Sivok-Toraman defansta, forveti de şöyle çabuk ayağı top yapan bir adam alıp ikilesek Almeida'ya on mumara takım oluruz. Tabi günümüz futbolunda 3-5-2 ne derece doğru olur tartışılır. CM aklıyla düşününce hoş ama yine de.

ah Peruzzi ah!

ceyhun dedi ki...

almeida ceza sahası içlnde gayet etkili bir oyuncu bence, bebe ve pektemek'ten bile etkili denilebilir. Asıl sorun sürekli kanatlara kaçmak durumunda kalması ve topu o içerdeyken rakip ceza alanına çok az sokabilmemiz. Hiç de almeida'ya göre bir oyun oynamıyoruz ve oynayamadık da henüz. Ama hareketli, teknik ve ayağı yere sağlam basan bir forvetle daha iyi pas çevirebilir ve uzak forveti daha iyi kullanabiliriz. Fakat daha eldeki almeida'yı kullanamayan bjk bu yeni santraforu kullanabilir mi muamma. Takımın ekip olmayla ilgili ciddi problemleri var bana kalırsa. Topu etkin bir şekilde kullanmak çok da dertlerinde değil gibi. Bunun aksini her seferinde yeni transferler deniyor ama onlar da zamanla genele uyuyor ve sıradanlaşıyorlar bence. Şu sıralar pektemek bir şeyler vermeye çalışıyor gerçekten, bakalım ne kadar devam ettirebilecek...

tearkan dedi ki...

almeida oyun içerisinde çok fazla kanatlara kaçıyor. tek başına kaldığı için kendini unutturma amaçlı mı yapıyor bilmiyorum; ama çoğu zaman kendisi de nerde olduğunu unutuyor. bu durumda yanındaki diğer ikili ortaya girsin diye bekliyor insan; ama nafile. hem almeida kanatta fazla iş yapamıyor hem de forvet bölgesi bomboş kalıyor. aslında uzaktan bakınca kapı gibi adam. onu duvar olarak kullanıp araya sızacak bir ikinci forvet yada golcü 10 numara olsa takımda çok daha faydalı olabilir. (diego'yu alsak ya mesela:) )

aynı kendini unutma durumu ofsayt pozisyonlarında da geçerli. çok sık ofsaytta kalıyor. bakın ofsayta düşüyor demiyorum; ofsaytta kalıyor almeida. atak sonrası rakip defansla birlikte çıkmıyor. geride kalıyor öylece. oturduğum yerden ben deliriyorum lan iki adım daha atıp geriye gelsene diye. cardozo haberleri çıktığında çok umutlanmıştım; ama olmadı maalesef. bize maç içerisinde forvet olduğunu unutmayacak, topla buluşması rakibi tırstıracak bir golcü lazım.

ayrıca sahanın kötülüğünden mi, yoksa oyuncuların maça tam anlamıyla konsantre olmamasından mı bilmiyorum; ama son baktığımda 45 top kaybımız vardı. bazı oyuncular kadroda olmayınca çok düz kalıyor beşiktaş. aynı bugün olduğu gibi. paslaşamadığımız gibi topu alıp götürecek yada can alıcı bir pas atıp bireysel olarak pozisyon yaratacak da kimse yoktu takımda.

bunun yanında saha içinde ismail, egemen, toraman gibi 'fazla heyecanlı' adamlara mesela bu maç için ilk golü yemeden önceki ve golü yedikten sonraki dakikalarda atın bakıyım gençler diyecek; topu ayağına alıp saklayacak, basacak, boş alana taşıyacak hiç kimse yoktu takımda. o yetenek ve sakinlik eksikliği de çok sırıttı takımda. çok düzdü beşiktaş. bu nedenle simao ve q7'nin olmadığı bu tip maçlarda ernst-fernandes orta sahası çok düşündürüyor beni. reyiz zaten geçen sene bıraktığı yerden devam ediyor ergen triplerine. ondan hiç umudum kalmadı.

karakterini bir kenara bırakırsak emre belözoğlu ve golcü bir on numara çağ atlatırdı bu takıma. ernst-fernandes-emre ve önlerinde diego tarzı bir adam. alınacak yabancı o tarz olacakmış. duyumcular öyle üfürüyor; ama bakalım. biz golcü on numarayı alalım da emre yerine necip'i koyarız oraya. reyiz de ergen triplerinden sıyrılırsa çilingir olur ikinci yarılarda. üstelik bu yaşından sonra 30-40 dakikalık diri bir guti'ye daha fazla ihtiyacı var takımın.

bu arada ismail demişken, yahu bir insan bu kadar mı pozisyon içerisinde karar vermekten yoksun olur? hep en olmadık işleri yapma çabasında. ikinci yarı bir pozisyonda, karşısında iki kişi varken, topu solundan bindiren aurelio'ya önce atmadı. kendi çapında bir şeyler yapmaya çalıştı baktı olmayacak aurelio'ya attı topu. ama o sırada bindiren aurelio auta çıkmak üzereydi ve topa da yetişemedi zaten. defans anlamında da rakip oyuncuyu karşılamakta çok ciddi sıkıntısı var. gerçi o yılların defansı toraman'da da var hala. keşke sol bekte tanju denenseydi bu maçta. onu da bi görseydik. hakkında tek bildiğim hulk'a karşı bir buçuk dakikalık videodan ibaret. keşke denenseydi demişken bir burak vardı nooldu? problemli; ama yeteneklinin problemli kısmında kalmamıştır umarım.

Ilyas dedi ki...

Ben maalesef maci izleyemedim, Schalke 04'ün macina gittim, gecen sene eledigimiz HJK Helsinkiyi 6-1 maglup ettiler, bu arada Helsinkinin Pukki adinda 21 yasinda bir forveti var, Sevilla altyapisinda yetismis, gözüme girdi, bugün yine bir gol atti, bir de ilk macta iki gol atmisti.http://www.youtube.com/watch?v=9SVBOoyNa6s&feature=player_embedded

Besiktasimiza gelecek olursak, Almeidanin kalitesi tartisilmaz, ama ilk mactada cok kopuk oynamisti, gol atmasaydi ozaman da elstiriyor olacaktik. Ama haklisin iyi bir teklif varsa satilmasi daha mantikli olur, bize daha fazla Niang ve Emenike tarzi forvet lazim, senin demenle can sikan, sik sik kosu yapan, gerektiginde geri düsen birisi.
Giovani dos Santosu mesela cok severim ama o mevkide nasil oynar bilemem.
Hayirlisi, bence Schalke ciksin, en azindan maca gidebilirim :)

Adsız dedi ki...

Zemin rezalet, bizim motivasyon sıfır, adamlar aşırı yüksek bir gazla oynuyor. Aslında böyle bir saçmalığın olacağı belliydi maçın ilk 10-15 dakikasından.

Ama rakibin liginde, her ne kadar 2. lig de olsa, 21. veya 22. haftalarını oynamalarının getirdiği fitness avantajı ve bizim daha 2. resmi maçımızı oynammamız ve daha fizik olarak aşağılarda olmamız, motivasyon düşüklüğümüzle eklenince Vladikavkaz'a bir avantaj getirdi.

Ki motivasyonun futboldaki yerinin ne kadar büyük olduğunu 24543654 kez İngiltere'deki kupa mücadelelerinde gördük. Ayrıca en yakın örnek olarak Almanya Kupası 1.turundaki şok sonuçları da verebiliriz. (mesela 4.lig takımı Leipzig, Wolfsburg'u elemişti, Leverkusen de Bundesliga 2 ekiplerinden Dynamo Dresden'e elenmişti)

Kısacası paniğe, hocayı ve takımın yarısını darağacına yürütmeye, kalan yarısını da cami avlusuna bırakmaya, Lucescu'yu getirmelere, artık "acil durumlarda 4-4-2 için camı kırınız" kadar suyu çıkan "sistem değişsin" serzenişlerinde bulunmaya gerek yok. Görünen köy klavuz istemez gibi klişeler de saçma, daha bırak köyü görmeyi yola yeni çıktık. (bkz. 100.yıldaki AEK hazırlık maça, ligi domine eden efsane kadro 5-0 yenilmişti)

Ama yine de belli olan bazı sorunlar var, burada görüşlerimiz paralel abi. Hücum hattındaki hareketlilik sorunu halen devam etmekte, ki artık iyi kötü bir uzak forvet oyunu da mevcut. Ve bunun temeli Almedia. Geriye gelip pas trafiğine katılmıyor, kanada açıldığına içeri koşular yapmıyor. Ki yapsa o koşuları o boyla, o fizikle, o hızla döve döve pozisyona girer. Dediğin gibi arka direklere de koşmuyor gerektiğinde.
Hava toplarında üstün evet, fiziksel olarak da çok güçlü alan yaratıyor kenara hareketlenmeleriyle falan. Ama zaten orada olan alanı kullanmıyor, kullanamıyor da değil kullanmıyor. 4-3-3 oynayacağız, ve bu bizim hücumumuzu çok fazla kısıtlıyor.

Kadroda bir "B planı" olarak bulundurulursa önemli etki yaratabilir. Ama bende ciddi gelir sağlayacak teklifler varsa değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Transfer sezonunun sonuna yaklaşıyoruz malum, Avrupa'daki birçok takım kadrolarını oturttu ve bu da bizim transfer opsiyonlarımızı iyice azalttı. Zor olacak ama, Cenk Tosun'u alsak bizim bu sıkıntımıza ilaç olur. Sercan Yıldırım da güzel olur ama bitiricilik konusunda sorunları var.

Mesela Quaresma/Simao-Cenk-Pektemek üçlüsü gerekli hareketliliği sağlar. Pektemek ve Cenk'in yer değişimleri, uzak forvet koşuları ve gerektiğinde sahte 9 oyununu ile pas trafiğine katılmaları rakip savunmayı zorlayıp bizim bütünleşik oyunumuzda fark yaratır. Quaresma ve Simao'nun getireceği genişlik ve yaratıcılık da cabası.

Son olarak, Necip'in bu hareketli oyun anlayışında bir kademe daha atlayarak daha da harika bir oyun sergileyeceğini düşünüyorum. Necip bu sene kesinlikle orta sahaya ilk yazılacak adamdır aynı geçen sene de olduğu gibi, ama yaratacağı etkinin çok daha büyük olacağını düşünüyorum.

Kerem

nedimvarol dedi ki...

öncelikle kaybedilen bir maç sonrası bu kadar sağduyulu bir yazı için ellerine sağlık diyorum.Ben de Almeida'nın sıkıntı yarattığını düşünüyorum sence sürpriz bir alternatif olarak Mehmet Akyüz değerlendirilebilir mi

Adsız dedi ki...

Bu sene hep tam mutlu oldum derken dünyam yıkılıyor.Ersan transferi sonrası havalara uçmuştum ki Ersan gitti.Şike falan derken iyice bozulan moralim Bebe'nin performansıyla tam düzeliyordu ki Bebe gitti.Neyse dedik geçen hafta takımı izlemek bile beni mutlu etmeye yetmişken üstüne birde İsmail kardeşim sanki artık kafasını kullanmyı öğrenmiş gibiydi.Ama dün gördük ki İsmail hala aynı İsmail,Beşiktaş hala aynı Beşiktaş.Yiğit Beşiktaş taraftarı yine muhtaç olmuş Holoko'ya.

Maça gelicek olursam kabullenemediğim iki konu var rakibin elini kolunu sallayarak cezasahamıza kadar gelmesi ve hucumda 3 pas üst üste yapamamak.
Umarım bunlar içinde bulunan şartlar altında bu maça ait sonuçlardır ve tekrarı olmaz.

mehmet

Adsız dedi ki...

Bu maçta ilk 11'de İsmail-Guti-Almeida yerine Tanju-Aurelio-Pektemek başlasaydı, skor kesinlikle böyle olmazdı (futbol yine böyle olabilirdi de). Bence BJK adına maçın adamları Veli ve Egemen idi.

Veli Kavlak ışık saçıyor. Çok istekli çok çalışkan ve aynı oranda kaliteli bir kumaşı var. Adeta ortasaha jokeri olması da bir diğer avantajı. Yakında orta göbekte Fernandes-Necip-V.Kavlak üçlüsünü görürsek şaşırmamak lazım.

Almeida konusuna gelince. Sonuçta Almeida bir leblebici değil bu konuda herkes hemfikir sanırım. Aslıdan Hugo çift forvete daha yatkın bir oyuncu. Almeida-Pektemek mesela harika olurdu! Önceki takımında da çift forvet oynuyordu zaten.Yanlış yerlerde durmasının kabahatini de sadece Hugo'ya yüklemek haksızlık olur. Herkes olması gereken zamanda olması gereken yerde olduğu vakit, Hugo da takımla daha uyumlu bir hale gelecektir. Özetle: "Bu konuda kenar forvetlere de iş düşüyor."

Carvalhal 4-3-3 oynasak da kesinlike Pektemek'i ilk 11 oynatıp Almeida'yı maç içinde ilerde çiftlemelidir. O zaman Simao ve Q7'den birisini nasıl yedek bırakacak çok merak ediyorum doğrusu.

balticman

Adsız dedi ki...

Bu arada Portekiz U20 takımında oynayan Benficalı Nelson Oliveira'yı izleyen varsa biraz bahsedebilir mi? 1.86 çift ayak santrfor ve uzak forvet oynayabiliyormuş.

http://www.zerozerofootball.com/player/nelson_oliveira_/2011_2012/profile/141/default/10672

balticman

Adsız dedi ki...

Mac baslamadan once kafamda 2 sey vardi; 1- futbolcularimizin sakatlanmamasi 2-futbolcularimizin sakatlanmamasi.

Cunku biz oyle bir takimiz ki daha lig baslamadan takimin 3te1i sakat.

Neyse ki hic sakatlik olmadi ancak onun yerine takimin yarisi sarardi.

Nasil gecen hafta olumlu konusmak icin cok erkendi,bugunde olumsuz konusmak icin erken.Bahanesi cok bol bir mac.Herseyden once takimimiz dun gece bu maci hic oynamak istemedi.

goze batanlar:

-Almeida mizikciligi.


Erhan H.

rivaldo dedi ki...

Kurada çıkan 3 takımda Alania tipinde ve onlarda 2-3 gömlek üstün takımlar.Son dönemdeki kiev,metalist perfeormanslarıda dikkate alındığında işimiz bir hayli zor.Bence Guti ve Fernandes, Simao ve Quaresma ikililerinden birer kişi sahada olmalı.İkincisi takımın kırılganlığını ciddi şekilde arttırıyor.Fernandes ve Guti her an varken hiç beklediğimiz bir anda fuzuli bir pas ya da çalım yüzünden kontra yiyebiliyoruz.Bu tip takımlara karşı başarılı olmanın tek yolu bence bu kadro yapısında olabildiğince mücadeleci oyunculara ilk 11 de yer vermek.

Forvet konusunda aslında Pektemeğin Almeidayı kesmesini beklemekten başka yapacak birşey yok.Şuan için uygun maliyette ve A planda oynayacak bir forvet bulunması çok zor.Forlan belki briraz zorlanabilirdi.O yüzden hem Almeidayı kesme potansiyeli olan hem de hem de kanatlara alternatif Bebe tarzı genç bir oyuncu iyi bir tercih olur.Yukarda bahsedilen Nelson, Joao Silva ve Edgar Siva hem uzun boylu hemde süratli Bebe tarzında oyuncular.Özellikle Joao Silva çok kısır bir takımda 2 maç 1 gol gibi bir istatistik yakalamış ve 21 yaşında.Bonserivisi Evertondaymış ama fazla maliyetli olmaz.Bu tip oyuncular daha hücumcu takımlarda patlama yapabilir.Diğer Edgarınsa bizimle haberi çıktı bir gazetede.190 boyunda ve gol vuruşları fena olmayan bir oyuncuya benziyor.Bu oyuncular bende iyi bir ilk izlenim bıraktı.Tabi maçlarını izlemekde lazım.

BJK4EVER dedi ki...

Almeida'nin kopuklugu dogru da, adam ne yapsin. Kanatlarda Quaresma ve Simao olmayinca orta gelmiyor (Holosko tirt, Veli ters ayakli), orta sahadan da destek gelmeyince Robinson gibi ada'da kaliyor. Bu takim acilen second striker'li 442/4231'e gecmesi lazim. Aslinda oraya bir adam lazimdi, ama olmazsa bile M.Pektemek oynamali. Evet, 433'te Pektemek uzak forvet olarak olur, ama bu Almeida'nin yalnizligina care olmaz, hatta Portekiz'li winger'lardan birinin gitmesiyle kotu bile olur onun icin. 433 ve tek forvet Almeida ile daha cok kisir maclar goruruz, sadece gol veya pozisyon anlaminda degil, hucum varyasyonlari anlaminda da.

Adsız dedi ki...

şimdi futbolda yenilginin türlü bahaneleri var. dünkü maçta rast geldiklerimiz çok olağan şeyler değildi belki. bir maç için yenilgiye kılıf olarak kullanabiliriz.
amaa... maçtan önce bana bilgi gelse, beşiktaş maçın ortalarında bir kırmızı kart görecek ya da çok güzel giden maçta olmadık anda yenik duruma düşecek dense ben o maçtan ümidimi keser izlemem bile, hatta giderim iddaa bayine rakibe oynarım.
bu takım neden ters giden durumlara karşı bir çözüm üretemiyor, futbolcular neden bizden önce maçtan ümidini kesiyor. quaresma alania maçlarında sahada yoktu. sebebi de dinamo kiev'le oynadığımız ilk maçta elendiğimizi düşünmesi.
böyle kırılgan bir takımla bizim ne süper ligde ne de avrupa liginde başarılı olmamız mümkün değil.

Ilyas dedi ki...

@balticman,

Vatan'in haberine göre Besiktasin rotasi Oliveira'mis, manejeri Mendes olmasi, ve Besiktasin Sidnei transferi sonrasi Benfica ile baglari bu iddiai güclendiriyor. Benfica oyuncunun yurtdisi tecrübesi kazanmasini isteyebilir.

Önceden fazla takip etmisligim yok ama bir kac ay önce, Portekiz liginin süper yetenekleri basliginin altinda bir yazida ilk ilgimi cekti, yaziya göre, Portekizin bu aralar büyük forvet kitligi yasadini yazarak (esas forvet sayilabilecek sadece Almeida ve Postiga var), kendisi Portekizin en büyük forvet umudu ve gelecegin yildizi olarak gösteriliyor.
Bir kac videosunu izledim, kendisini Pektemeke benzettim, Pektemekin daha sakatlanmamis ve fit hali olarak görülebilir.

Bana kalirsa gelsin, tam aradigimiz tip forvet, hem genc hem yetenekli, gerci bonservisini almak biraz zor, kontratinda 30 milyon € satin alma maddesi var, ama kiralik olsa bile cok isimize yarayabilir, hem Bébénin boslugunu bir nevi doldurur, yani hem bizim bir sezonluk isimizi görmüs olur, hem de Benficanin isine gelir!

http://www.youtube.com/watch?v=ey6AQGLoJik
1:46'daki posizyona dikkat! Almeidaninda Alania karsisinda buna benzer, kendi basina sol kanatta kaldigi posizyonu vardi, hangisi daha iyi cozmüs bilin ;)

Adsız dedi ki...

Eğer bir santrfor alacaksak ve bu yabancı olacaksa Jorge Mendes'in elinde 3 adam var. Biri Almeida bizde zaten. Diğeri Cicero diye vasat bir eleman. Ve üçüncüsü, bize gelmesi muhtemel oyuncu olan Benfica'lı Nelson Oliveira. Dün de yazmıştım zaten tanıyan var mı diye. Videolarını izledim fena da bir oyuncuya benzemiyor açıkçası. Ama kiralık gelir gelirse de. Duyumcu falan değilim, mantık yürütüyorum. Artık düzen bu çünkü. Hayırlısı olsun.

http://www.gestifute.com/gestifute/personalidades_posicao.php?posicao_pesquisa=29

balticman

Cartalete dedi ki...

Yorumlar için teşekkürler arkadaşlar.

İsim isim gitmek yerine, genel olarak değinilen konuları bir geçeyim;

Ben de Almeida'ya göre bir takım yapısı oluşturulduğunda etkili olabileceğini düşünüyorum. Yazıda da belirttim zaten, etrafında ikinci forveti alırsa ve sürekli cezasahasını zorlayan bir takımın içinde olursa çok katkı sağlar.

Ancak Almeida yerine düzeni değiştirmek mi, yoksa daha kolaya kaçıp forveti değiştirmek mi derseniz, ben forveti değiştirelim derim. Almeida da, Ibrahimovic değil sonuçta.

Önümüzdeki yıl büyük olasılıkla 4-3-3 oynayacağız ki ortasaha yapısını düşünürsek en mantıklısı bu, yoksa Guti hatta Fernandes direk taça çıkıyor. O nedenle orta forvette, ekmeğini gerektiği zaman taştan çıkaran, takımla daha bütünleşik, ve en önemlisi top götüren bir santrafor şart gibi gözüküyor.

Benim de Nelson Oliviera aklıma düşmüştü, şekle bakılırsa tam aradığımız bir tip. Boy var, sürat var, teknik var. Ama direk sezon emanet edilir mi bilemiyorum. Pizzi daha net katkı sağlayacak bir oyuncuydu. Oliviera'nın yoğun oynadığı bir sezon yok gibi. Ama gelecekte Beşiktaş'ın da kazanacağı bir şekilde transfer olursa, elde dursun iyidir...