Ve Maalesef Taç!

Öncelikle gruptan “umutsuz” olmadığımı söylemeliyim, başlıktan ve içerikten öyle bir çıkarım yapılmış gibi gözükebilir çünkü… Ancak kelimenin tam anlamıyla “ters” bir gruba düştüğümüz bir gerçek. Ölüm grubu diyemesek de, lanetli grup diyebiliriz sanırım. “Oraya düşen bir daha geri gelmedi…” misali. Malumunuz, geçen sezon Avrupa Ligi’nden elenirken klasik duran top lanetiyle karşılaşmıştık… Yoksa bugün yine ilk torbadan düşen Dinamo Kiev’le oyun olarak başa baş, hatta daha baskın bir futbolu vardı Beşiktaş’ın. Top durdu, havalandı gol oldu… Öyle bir maç izlemiş ve zaten yazının başlığını da “Ve maalesef korner!” olarak belirlemiştik o günlerde. Şimdi ise durumlar daha da karışık, artık taçlar da sakat...Bir gruba iyi veya kötü diyebilmek için, kendi klasmanına yakın torbadan kimin çıkacağına bakılır. O nedenle, sadece 3. torbadan Stoke City’nin düşmesi bile gruba “kötü” demek için yeter de artar… Çünkü ilk torbadan “geçilebilir” bir takımın gelmesi, bizim olduğumuz kadar bir alt torbadan gelecek Stoke City gibi takımların da avantajınadır. Keza, son torbadan da Maccabi Tel Aviv’in gelmesi bizim için olduğu kadar, Kiev ve Stoke için de ters bir durumdur…

Sözün özü, Stoke City ve Kiev’le oynanacak maçlar, gruptaki durumumuzu belirleyecektir. Her ikisi de birbirine yakın tarz takımlar. Sıkı alan savunması uygularlar, fiziki mücadele önceliklidir, duran toplar penaltı kadar değerlidir… Delap vesilesiyle, Stoke City’nin taçları da bir o kadar hatta daha fazla değerlidir. Çünkü tacın kötü gitme ihtimali yok, adam elle kullanıyor ve ayakla atılmışçasına kuvvet veriyor topa. Aynı zamanda ayakla atılmadığı için, ayarının fazla kaçması ya da ön direğe düşmesi gibi bir ihtimal yok. O top kale alanına inecek, bu belli!

Carvalhal geldiği ilk günden itibaren takımına duran top çalıştırdığını biliyoruz. İlk maçtan da semeresini almıştık… Her oyuncunun, atış sırasında kaçacağı nokta belli. Böylelikle, kale alanı etrafına eşit dağılma durumu yaşanıyor ve topa direkt vurulamasa bile karambola dönüşebiliyor. Çünkü her noktada bir Beşiktaşlı var… Sivok’un golü de böyle gelmişti hatırlanırsa. Ancak hücum olduğu kadar, savunmada da ciddi bir çalışma gerek. Mümkünse adam adama yerine, alan savunmasıyla olsa daha iyi olur tabi…

Aynı alan savunması maç içersinde de önem arz ediyor aslında. Çünkü Dinamo Kiev de Stoke City de, dengeli oynayan ve golü oluruna bırakan takımlar. Körü körüne hücum, bu takımların işine gelecek, tanıdık “çok iyi oynadık ama adamlar iki kere geldi…” cümlelerini görebileceğiz… O yüzden, 101. yıldaki Chelsea deplasmanında olduğu üzere sıkı bir alan savunması şart gözüküyor. Carvalhal’in de bizlerde bıraktığı izlenim, tıpkı Braga’nın yaptığı gibi; takım halinde topun arkasına geçip, alan bırakmayan ve yakaladığı toplarla hızlı çıkan bir Beşiktaş düşündüğü şeklinde. Ki o Braga, sırf alan savunması başarısıyla finale kadar yürüdü. Bu maçlara kadar aşama kaydedersek, hiç akılda olmadık bir puan topluluğuyla karşılaşabiliriz…Mevcut kadroya bakıyorum; hem duran toplarda boyu kısa olmayacak, hem sert ve sıkı alan savunmasını yerine getirebilecek, hem de çabuk ataklar geliştirebilecek bir takım ancak şu 11’le ortaya çıkar gibi… Toraman ve Egemen, her kenar topta alacakları ters kademelerle orada ekstra bir stoper etkisini yaşatacaklardır. Hoca eğer “tandemi bozmam” der de, Egemen’i stoperden kaydırmazsa, Tanju da bek oynayabilir. Ancak takımın boyu açısından, şekildeki dörtlü daha uygun sanki…

Önlerinde Necip, Ernst ve Fernandes üçlüsün koyacağı direnç, ortasahada olası bir düşmeyi yaşatmaz ve savunma 4’lüsü pozisyonunu kaybetmez. Ancak burada Guti gibi bir oyuncu olduğunda, orada istemsiz bir boşluk oluşuyor ve stoperlerden biri buraya kayarak dengeyi bozuyor. Bunun sonucu: ya tehlikeli bir atak, ya da sarı kart (genelde Sivok). Tabi bu sistemin doğru işlenmesi için, Quaresma ve Simao’nun en azından kendi alanlarına geri koşacak kadar gölge savunması yapmaları da gerekmektedir…

A Planı’nda düşünmedik, ama böyle maçlarda B Planı ile birlikte devreye girip, denge bozacak oyuncular da kenarda oturuyor: Guti ve Holosko… Geçen sezon Sami Yen’de oynanan son derbiyi hatırlayın. Sistem 4-6-0 gibi bir düzeneğe dönmüş, Guti kendini iyice öne atarak gardı düşmüş rakibin, taktiksel boşluklarını değerlendirmişti. Nitekim, o dakikadan itibaren uzak forvete geçen Nobre’yi, harika bir pasla golle buluşturmuştu.Maçların ilerleyen dakikalarında, Beşiktaş yorulan iki kanat oyuncusunu da değiştirip, şöyle bir İtalyan 4-5-1’ine (Dünya Kupası 2006’daki taktikleri özellikle) dönüş yapabilir. Ortasaha yine aynı ama Fernandes daha bir Sneijder modeli, içe kat eden kanat durumunda. Holosko ise en iyi yaptığı şeyi yapacak, topsuz oyunda bekine yardımcı, toplu oyunda ise Guti’nin ters toplarını değerlendirecek. Bir de, yine Guti sahadayken “ara pası Pektemek!” durumu da yaşanabilir tabi… Rakibin, alan savunmasını aşamadığı ve sinirinin bozulduğu anlarda böyle bir sistem, bir anlık dalgınlığını affetmeye bilir…

Görünen şu ki, her şekilde Pektemek model bir forvet daha ideal kaçıyor. Ancak haberlere göre Almeida’nın diğer yarı hakkını da alıyormuş Beşiktaş, hayırlı olsun… Muhtemelen “altınları 2’ye bölmemek” için böyle bir girişim yapıldı, malum ciddi tekliflerin olduğu söyleniyor… Yani, fonsuz olarak satmayı planlıyorlar ileride. O zaman ben sorarım şahsen, madem bir oyuncuyu fonsuz da iyi fiyata satmayı düşünebiliyoruz, bu 3 çocuğun yarı hakkını neden verdik? Umarım vermemişizdir, daha sonra kesinleşmiş bir açıklama çıkmadı çünkü…

Bugün Wigan’da Di Santo diye bir forvet izledim. Arjantinli tekniğine ve İtalyan golcülüğüne sahip bir arkadaş… Forvet dediğin odur, topu aldığı zaman beklenti içersine sokar insanı. Durum gerektirir, ekmeğini taştan çıkarır. Beşiktaş’ın da mutlaka Pektemek’le rekabete girecek, genç ve bu model bir santrafor bulması gerekiyor.

Fazlasıyla teknik ağırlıklı bir yazı oldu, özlediğimden olabilir. Zaten zor mor ama bu Avrupa Ligi’nin grup maçları, türlü sebeplerle soğuduğumuz futbola ısıtacak cinsten olacak, bu belli… Eylül sonunda Stoke City deplasmanı var, o güne kadar takım aşama kaydeder umarım. İlk maçın içeride Tel Aviv’le olması da gayet hoş… Politik sebeplerle maçı germez de, 3 puanla başlarsak grupta elimiz hafifler.

26 yorum:

BJK4EVER dedi ki...

Ilk kadroyu hangi sartlara gore yaptin? TSL icin bence asiri defansif, o beklerle kapali defanslari acmamiz imkansiz olur. Benim kafamdaki BJK kadrosu:

Rustu
Toraman Sivok Egemen Ismail
Q7 Fernandes Ernst Simao
Pektemek Almeida

Hem defans, hem orta saha, hem kanatlar, hem forvet acisindan ideal kurgu budur bence. Rotasyonda da ilk etapta Egemen/Ekrem ve orta sahada Necip/Ernst ve Fernandes/Guti arasinda olur, Guti cilingir gorevini yapar ve cok daha faydali olur. Macinda gore gerek orta saha gerek forvette baslayabilir de.

Adsız dedi ki...

Elinize sağlık.

Birinci yaptığınız kadro gerçekten güzel fakat çift bekin de stoperden devşirme olması takımı olumsuz etkiler diye düşünüyorum. 2 çakılı bek takımın ortasahasını da çok olumsuz etkiler. Zaten var olan bloklar arası bağlantı sıkıntsı iyice ayyuka çıkar.

Ya solda İsmail sağda Toraman, ya da sağbeke Valencia'da kadroda düşünülmeyen Miguel gibi bir adam alıp sola Egemen'i yerleştirsek çok daha güzel olabilirdi. Tabi İsmail hala pek güven vermediği için ikinci alternatif çok daha verimli olurdu. Umarım yönetimin bu yönde de bir takviye çalışması vardır.

2. yaptığınız kadroda da sağda sahte 7 Fernandes, solda daha defansif bir Simao olsa bence daha hoş olurdu. Affınıza sığınarak, solda Fernandes biraz tuhafıma geldi de:) Veli de bence bu sene 11'i çok zorlayacaktır. Ayrıca bir C planı olarak da Almeida-Pektemek çift forvetli sistem de kesinlikle düşünülmelidir.

Grup gerçekten çetin bir grup. Beşiktaş herşeyden önce pas trafiğini düzeltmeli ve takım olma yolunda yol katetmeli derim. İşimiz zor ama 2. oluruz bence: "İnönü'de en az 7 puan toplamak şartıyla."

balticman

Cartalete dedi ki...

BJK4EVER,

Yahu Avrupa Ligi logosunu koyduk o kadar kadrolara :) Yazı da taktikler de tamamen Avrupa ile alakalı. Ligde tabiki İsmail oynamalı.

balticman,

Biraz Braga ve Benfica modelinden gittim. İki takım da savunma 4lüsünü çıkarmadan, hücumcuların yeteneklerine bırakıyordu gol şansını. Sidnei sebebiyle Stuttgart maçını izlemiştim Benfica'nın, Coentrao bile çakılı oynuyordu.

Bence Kiev ve Stoke City'e karşı da böyle takılmak gerekir. Bir bekin hücuma katılmasıyla, bu takımların çok olumsuz etkileneceğini düşünmüyorum. Ama sağlam bir savunma duruşu, maçı moral olarak bize getirebilir.

Adsız dedi ki...

Bu arada alakasız olacak ama Barcelona'nın taktiği de her sene küçük de olsa bir evrim geçiriyor gibi. Dünkü maçtaki dizilişleri:

http://en.wikipedia.org/wiki/2011_UEFA_Super_Cup

Not: Biz 4-3-3'e geçene kadar 4-3-3'ün modası da geçmesin de!.. :)

balticman

BJK4EVER dedi ki...

Hakikaten logo kafam kadarmis, kusura bakma.:)
Avrupa ligi icin dogru bir kadro o gozle bakinca.

Cartalete dedi ki...

BJK4EVER,

Olur öyle yahu, önemli değil. Ben de olası karışıklık için, Avrupa'ya özgü ibaresi adına logoyu koydum kadrolara. :)

balticman,

Barça uzun zamandır bu tarz oynuyor bildiğim kadarıyla. Yani Villa sol forvet, Messi sahte 9 ne zamandır. En azından El Clasicolar'da öyleydi yani. Zaten 4-3-3'ün zamanı geçiyor bile, yeni yeni şeyler çıkmaya başladı. Barça bir ara 3'lü kovalıyordu.

Köfteci'nin diğer yazıda yorumladığı üzere, Napoli vari 3-4-2-1 sistemi de Beşiktaş'a uyabilir mesela.

Adsız dedi ki...

Cartalete,

Messi'nin uzun zamandır sahte 9 oynadığının farkındaydım da bu sene sanki biraz daha geriye çekilmiş tam bir 9,5 numara olmuş sanki. Yani taktik 4-3-3'ten 4-3-1-2'ye dönmek üzere.

balticman

BJK4EVER dedi ki...

Kezman nasil olur forvete? Su an bosta ve NAC+Partizan'in tekliflerini dusuk oldugu icin reddetti. Istedigi para ise 750.000 euro, bizim icin cerez parasi.

Cartalete dedi ki...

Forvet özelliği olarak ihtiyaca uygun. Geri gelip pas oyununa dahil olur, kenara açıldığında etkili olur (Avrupa öyle bir asisti vardı) ve en önemlisi de golcülük vasfı iyi, pozisyon alışı falan.

Ama işte Kezman sonuçta :) Ne kadar siner içe bilmem genel olarak. Bir de son durumu ne onu bilmiyoruz çoktandır yok piyasada.

Cartalete dedi ki...

Ben de "Sestak'a ne dersiniz?" diye sorayım :) Bana göre Ankaragücü'nün çok üzerinde, hakettiği değer verilmemiş bir forvet. Çok isterdim Beşiktaş'a.

BJK4EVER dedi ki...

Sestak'a da hayir demem. Benim icin onemli olan maddi durumu zaten kotu olan kulubun yine tonla para odememesi, butcesi dogrultusunda is yapmasi. Sestak da istedigimiz tarzda, ucuz bir oyuncu.

Adsız dedi ki...

Ben de Cenk Tosun diyim 10 sene bu konu kapansın o zaman. :)

balticman

rivaldo dedi ki...

Sestak bonservissiz galiba.Bende beğenirim ama Bursa ve Trabzon bir süredir uğraşıyor.

Petric ve Fred dedikoduları var.Aslında şuan en uygun bir kaç forvetden biridir Petric.Eğer potansiyelli bir oyuncu gelmeyecekse harika bir tercih olur.Bence hakettiği değeri bulamayanlardan.Beşiktaşa gelmesini çok isterdim.

Cartalete dedi ki...

Petric geliyorsa, Delgado da dönsün :) Hatta hazır sınır yokken, ortalıkta dolanan Degen de alternatif bek olarak dahil edilse fena olmaz. Yarı final oynayan Basel'in kalbi bu 3 oyuncuydu.

Cidden Petric, aranan leblebici olabilir. Ama ben Fred'i daha çok beğenirim.

Cartalete dedi ki...

Hatta şunu da paylaşayım

http://www.youtube.com/watch?v=sXBlCRnN1JQ

isaac newton dedi ki...

cenk tosun simdilik dursun zira kulubün anahtarından bir tanede levent kızıla vermeye gerek yok. Topu aldığında içeri kat eden bir forvete ihtiyac var daha cok, rakip defansın arasına koşular yapabilecek shuster tabiriyle ufak tefek hızlı :) zira statik almeida'dan daha cok iş görürdü.. Piatti iyi dururdu sanki hem bebe tarzı bi oyuncu gerektiğinde forvete gerekirse kanata sahte 9 olarak

Grup maçları içinse yazacaksam sadece stoke deplasmanına 0 puan yazarım diğerleri ortada olur duran toptan gol yemeyen kazanır gibi daha cok :)

ceyhun dedi ki...

stoke maçlarına ciddi eksikler olmazsa 3er puan veresim geldi. Gerçi stoke'u izlemedim ama ingiliz takımı olduğu içln söylüyorum, (güzel)futbol oynamaya çalışan takımlar karşısında biz de daha çok iş yapıyoruz. Porto deplasmanı, geçen seneki villareal hazırlık maçı mesela. Sürekli kapalı savunma açmaya çalışan takım biraz rahat oynayan rakip görünce güzel oyunuyla şaşırtıyor beni..stoke maçlarına ciddi eksikler olmazsa 3er puan veresim geldi. Gerçi stoke'u izlemedim ama ingiliz takımı olduğu içln söylüyorum, (güzel)futbol oynamaya çalışan takımlar karşısında biz de daha çok iş yapıyoruz. Porto deplasmanı, geçen seneki villareal hazırlık maçı mesela. Sürekli kapalı savunma açmaya çalışan takım biraz rahat oynayan rakip görünce güzel oyunuyla şaşırtıyor beni..

rivaldo dedi ki...

Bu arada Petric haberlerinin kaynağı Beşiktaşlı bir gazeteci twitterda yazmış.Hamburg son sırada ve Petric takımın skor yükünü çekiyor, kolay bırakmazlar.Seneye sözleşmesi bitiyormuş.Ahmet Bulut bağlantı kurmuş.Fred haberide yabancı basında çıktı.6 milyon euroya Beşiktaş ve ya Galatasaray deniyor.Gs ve Ts olma ihtimalide var aslında.Valencialı Jonasda bizim için uydun olabilir.

Onıun dışında bugün atana düşen haberler var.Jara ve muhtemelen ytırım amaçlı Julio Alves haberi.Alves u20 şampiyonasında finalde oynamış ama pek dikkatimi çekmemişti.Jarayı ben izlemedim.Ama yukarıda bahsi geçen stutgart maçlarının ikisindede ilk 11 çıkmış.

Ilyas dedi ki...

Alves denilen futbolcu geliyormus, kendisini tanimam, insallah iyi biridir, ama biz forvet beklerken orta saha geldi :D
DHA'nin haberine göre yine fonla alinmis, bu adamlar bir isler ceviriyor ama, insallah kazik yemegiz su Mendes'den

rivaldo dedi ki...

U20 finalini tekrar izledim bugün.Pek iç açıcı bir performans sergilemedi Alves.Hücm yönü çok olmayan bir ortasaha izlenimi verdi.Fakat defansif yönüde pek iyi değil.Maç genelinde saha içinde hafif tempoda koştu sadece.Çok kolay çalım yedi, rakiplerine pek pres uygulamadı.1-2 kere defanstan çıkarken iyi toplar attı bir de fiziği olumlu özelliği sayılabilir.

İzlenmeden yapılan bir transfer olduğu çok belli.Halbuki sadece bu maç izlenmiş olsa çok daha potansiyel oyuncular bulunabilirdi.Maçta çok kaliteli oyuncular vardı, alves ise en az dikkat çekenlerden biriydi.Umarım forvetede böyle bir transfer gerçekleşmez.

Cartalete dedi ki...

Ben de bulmuştum o maçın linkini, ancak Rivaldo'nun yorumlarına göre pek merak edilecek birşey koymamış ortaya. :)

Belki de fazla özverili olmamıştır, yani umuyorum öyledir... Artık bizim formayla çıkacağı ilk ciddi maçta bakıp değerlendireceğiz.

rivaldo dedi ki...

Aslında böylede olabilir.Yani çok umursamaz bir havası vardı.Belki kendini yeterince motive edememiştir.Belkide final maçı olduğundan heyecan yapmıştır.Düşündümde peşin yargılı olmamak gerek.Özelliklede genç bir oyuncuysa.Ama fizikse,teknikse hasanda çok eksik değildir mesela.

Birde ben birazda huzursuz olmaya başladım bu durumdan.Mendes olayı can sıkmaya başladı.Hazır wyscout üyeliğide almış Beşiktaş, oturup birkaç turnuvayı, oyuncuyu rahatlıkla izleyip kendileri bulabilirler.

Ilyas dedi ki...

Bir kac kisi ile Forumda tartisiyoruzda, aralarindan takimi ve yönetimi iyi bilen birisi, ilk etapta A2 takimina alindi diyor, yani kesinlikle hemen A takim icin düsünülmüyormus, A takimla calisip A2 takiminda oyniycakmis, rivaldo'nun demesine görede zaten A takimda su anda forma sansi bulmasi imkansiz gibi gözüküyor.
Sayet dogruysa, ilk tepkimi geri cekebilirim, cünkü bu yeni yabanci kuralini mantikli kullaniyoruz anlamina gelir, ilk defa bir yabanci ile böyle bir sey yapiliyor, türk futbolunda devrim olabilir, Porto misali, genc al -->yetistir --->oynat ---> sat metodu.
Tabiki defansif orta sahada, bana kalirsa yeterince oyuncumuz var altyapida, bir Cumaliye sans verilmiyorda neden bir Alvese verilsin düsüncesi icinde degil degilim. Öbür tarafta futbolcunun Portekiz pasaportu oldugu an, marka degeride baska oluyor.
Hayirlisi bakalim önceden Clementlede yapilabilirdi zamaninda...

Adsız dedi ki...

Selam

Yeni Transfer Eduyu cok iyi buluyorum cünkü 433 cok iyi uyan bir oyuncu!
Sizin cok gile getirdiniz uzak forvet icin ideal bir oyuncu.

Siz ne düsüniyorsunuz?

Cartalete dedi ki...

Ben de beğenirim oldukça. Yazacağım bir yazı sanırım.

Ilyas dedi ki...

Hahahahaa, su ise bakin, Schalke 04 Eduyu yolluyor, arkasindan kendisine, gecen bahsettiyim Pukkiyi aliyor...
Neyse hayirlisi, o kadar kötü birisi degil, sonucta ilk 11'e alinan birisi degil,umarim yeri geldiginde iyi oynar..