Hani yeni sezon başlıyordu arkadaş? Ben bu gördüklerimi daha önce, yani “34 hafta boyunca” izlemiştim zaten… Quaresma ve Simao’nun iyice çizgilere açılmasıyla ortada kalan Almeida yalnızlığı; ona destek olmak adına, ortasahadaki Veli’nin sıklıkla forvet arkasına geçmesiyle birlikte dönülen 2’li ortasaha; bu ortasahada iki yönlü verimini de tam anlamıyla veremeyen Fernandes ve tek direnişçi kalan Necip Uysal…
Her şey tanıdıktı… Beşiktaş yine ortasahada set baskı uygulayamıyor ve yakın oynayamıyordu. Bunanla beraber, bireysel yeteneklerine bakılan oyuncular da (özellikle Quaresma) sürekli bariyerlere çarpıp durdu. Böyle bir rakip karşısında, ancak ve ancak takım halinde baskı uyguladığı zaman ağırlığını hissettirebilirdi Beşiktaş. Ancak bu olmadı, sadece bir kez İsmail ani bir top kazanma yaşattı ve Beşiktaş’ın tek golünü attırdı, aslında attı…Hem bu “topu aniden geri kazanmaları” arttırmak hem de cezasahası içinde daha etkili olabilmesi için Beşiktaş’ın iki değişikliğe ihtiyacı vardı bana göre. Bunlar: Veli – Ernst ve Pektemek (Edu) – Quaresma şeklindeydi. Sadece Pektemek oyuna girdi ama Veli’nin yerine… Bu da çözüm denklemine ters düştü; çünkü sistem değişmemişti ve Pektemek kanat & forvet değil, direkt olarak kanat oynayacaktı…
Kaleden uzak kalan Pektemek yalnızca bir kez cezasahasına koşu yapabildi, neredeyse golü de getiriyordu. Ama golü, ona daha yakın olan taraf buldu. Sürekli yanında tuttuğu maçı, Beşiktaş’ın kopuk ortasahası onarılmayınca en nihayetinde aldı Eskişehir… Sonrasında gelen Necip – Edu değişikliği, bir bakıma maçın bitmesiydi. O andan itibaren Beşiktaş için en iyimser tablo, 1 farklı mağlubiyetti bana göre. Hem şişirmeye dönülen maçta Quaresma’nın halen sahada olması; hem de 2-3 metre önünde Simao olmasına rağmen sürekli bu şişirmelerin Toraman tarafından yapılması çok anlamsızdı.
Aslında bence Carvalhal’in de aklında; Simao ya da Quaresma’dan birinin kenarda oturacağı, ortasahanın mücadeleci oyunculardan kurulacağı bir 4-3-3 var. Ama bu kolay değil… Bize “kes gitsin” demek kolay da, sonuçta bu iş adamın mesleği. Ve halen Beşiktaş’ın teknik direktörü mü, değil mi onu da bilmiyor. Guti olayından sonra bir de Quaresma’yı oyundan alamazdı. Bugün bir şey denedi, tutmadı. Ben Carvalhal’in bunu tekrar denemeyeceğini ve zaman geçtikçe sürekli takım için çalışacağını düşünüyorum. Ve halen umutluyum kendisinden…
Maç da tanıdıktı, mağlup olma şekli de. O yüzden yeni sezon başlamış gibi hissetmedim… Zaten şu fikstürde hep dışarıda ve puan kaybederek başlıyor Beşiktaş genelde. Neyse, Maccabi maçında “olumlu anlamda” yeni şeyler görmek ümidiyle…
27 yorum:
Bence Pektemek'in girmesi dogru bir hamle, ama Pektemek'in kanada gecip Simao'nun serbest oynamasi dogru degil. Pektemek girerse klasik 4-4-2 oynayacaksin kardesim, bu kadar basit. Onun disinda bu takimda Veli Kavlak orta alanda oynamaz, topla bu kadar oynamayi seven oyuncu anca Q7 ve Simao'ya alternatif olur. Guti'nin tek alternatifi Fernandes'tir, koyarsin yanina Necip ve Ernst'i olur biter. Cok kotuyduk bugun coook, antrenorunden tut futbolcusuna kadar....
Sevgili Cartalete, 35. hafta benzetmene katılıyorum. Ancak daha da önemlisi ben sıkılmaya başladığım bir şeyi sen ve seni takip eden diğer arkadaşlarla paylaşmak istiyorum. Hatta soruyorum: Bir futbol takımı eğer sahada "iyi futbol" oynamak istiyorsa öncelikle bir sisteme sahip olmalı ve ikinci olarak ta o sistemi işletecek oyuncuları monte etmelidir. Olmazsa olmazlar bunlar. Gerisi, taktik çalışmalar, mental çalışmalar vs vs.. 34 yaşındayım. Yaklaşık 20 senedir. 3 sene şampiyon olduğumuz takım, biraz Rasmim Kara'nın takımı, Lucescu'nun takımı ve en son Mustafa Hocanın takımı dışında Ayağa pas, Alan daraltıp ya da kanat varyasyonlu organize hücum, Adam paylaşmalı ya da alan görerek savunma kurgusu, duran top organizasyonu gibi "FUTBOLUN TEMEL PRENSİPLERİ" hangi sene en son 5 maç üst üste oynadık?? Kimler geldi kimler geçti ama ben hala oturup Beşiktaşımın heyecanlı, panik futbolunu, orta alanda sakin, alanı tanıyarak, görerek, bilinçlice 3 top yapamamasını, doğal olarak ta hücumda anlamsız, düzensiz, ne idüğü belirsiz denemelerini izliyorum. Neden?? Muhtemelen yaş olarak küçüğümsün, Fikrini merak ediyorum güzel kardeş..
Alper Sarıkaya
Çok haklısınız. Sanırım sadece 100. yıl ve 101. yılın sonlarına kadar Beşiktaş'ın süreklilik arz eden "standard" bir oyunu oldu. Onun dışında, şampiyon olunan sene de dahil olmak üzere Beşiktaş hep anlık hareket etti, her maçı bilinmez oldu.
Bu takım halen sıradan hazırlık pası yapmaya bile alışamadı aslında. Bence bunun en büyük nedeni de, transferlerdeki dengesizlik. Bir kulüp futbol aklını öncelikle transferlerinde gösterir. Ama biz belli bir sistemin üzerine transfer yapmıyoruz. O yüzden, hocaların aklında bahsettiğiniz tarzda oyun şablonları olsa da; bazı isimleri sahada tutabilmek adına bundan ödün veriyorlar. Bugün de durum bu maalesef...
Bu takim bizi maalesef üzmeye devam ediyor, Futboldan bu kadar uzak kaldik, okadar özledik, bu günü iple cektik ama maalesef yine üzüldük.
Alania maglubiyetinde zemin bozuk dedik, anlayis gösterdik. Kartalspor beraberliginde motivasyon yok dedik, anlayis gösterdik. Tek umudum Lig baslayinca oyuncularimiz maclari biraz daha ciddiye almasiydi, ve böylece gercek perfomansini göstermesiydi ama bu Es-Es maglubiyetine kesinlikle anlayis göstermemiz mümkün degil.
Anlamiyorum... Lig basliyor, bu Futbolcular heyecanlanmiyorlarmi? Futbolu özlemediler mi?
Ilk onbire bakarsak, bana göre en optimal ilk XI'le basladik, belki Pektemeki bastan oynatilabilirdi.
Futbolcularin hemen hemen hepsinin Teknik kapasitesi en üst dezeyde, ama anlasilmayan nedenlerden dolayi üc pas yapamiyorlar. Top bir futbolcuda oldugu an yardim etmeye gelen yok, bos alana kosan yok, hareketlilik hemen hemen sifir gibi.
Bencede en büyük problem burada.
Hazirlik Kampi baslamadan önce Tayfur Havutcu LigTV'ye röportaj vermisti, gelecek sezonda en büyük özelligimiz paslasmak olacak demisti, topu ayaginda tutan bir Takim olacaz, Barcelona ekolüne özeniyoruz demisti. Futbolcularda o kapasite var bana göre, ama gözüken o ki Carvalhal bu sisteme göre oynatmiyor, Havutcu ve Carvalhal arasinda hic bir koordinasyon yok gibi.
Topu defanstan alip sadece uzun Top yollandi bugün, dolayisiyla Almeida zaten yalniz kaliyor önde. Futbolular arasindaki mesafe cok büyük.
Carvalhalden normalde cok ümitliydim, kisiligi iyi ve otoriter bir kimligi var gibi. Guti'yi dissiplinsizlikden dolayi almadiysa helal olsun ona,ama bu maglubiyetten sonra bir daha evde birakmaz herhalde, yönetimden ve Medyadan tepki gelecektir.
Oyuncu degisiklerdeki secimleride maalesef cok yanlisdi. Takimin en diri oyuncusu Necipi cikartip Eduyu sokmasi en büyük hatasi. Edunun zaten 18'lik kadroya girmesi bana göre hata, geleli en fazla bir hafta oldu, Mehmet Akyüz'ün girmesi daha mantikli olurdu, maca gerekli olan canliligi getirirdi, biraz hakki yeniyor gibi.
Neyse cok yazdim.
Söylediklerinizin çoğuna katılıyorum.İdeal bir 4-3-3'ün ilerisindeki üçlünün en az ikisinin ceza sahasına koşular yapan dinamik oyuncular olması lazım.Fakat bizde değil ikisi bu işi yapan tek bir futbolcu bile yok.
Quaresma,Simao kaleye uzak.Almeida durağan öyle ki 4-4-2'ye geçsek bile Almeida'ya tahammül edebileceğimi sanmıyorum.Bence Beşiktaş ayarında bir oyuncu değil.Gene 4-3-3'ü devam ettirip Simao yerine Edu,Almeida yerine de Pektemek oynamalıdır fakat Carvalhal'ın böyle radikal bir değişiklik yapıp yapamayacağını kestiremiyorum.
Aslında hocaya da kızamıyorum.Quaresma varken Simao ve Almeida'yı aldıran Schuster'in bıraktığı enkazın devamıdır şu anki durum.
Kafama takılan ikinci şey de 4-3-3'teki Necip'in rolü.3'lü orta sahanın bir defansif orta saha ve iki hücumcu orta sahadan oluştuğunu düşünürsek Necip'i bir yere yerleştiremiyorum.4'lü orta saha Necip'e daha uygundu sanki.
ben geçen senenin devamını oynadığımızı düşünmüyorum. aksine daha da geriye gidiyoruz. son 3 maçta duran toplar dışında pozisyonumuz yok.
gidişatımızı hiç beğenmiyorum.
Aklımda geldikçe yazayım.
Şuan bence Beşiktaş 4-3-3 oynamak istiyorsa, çıkabileceği en realist takım şöyle olur;
Cenk
Hilbert Sivok Egemen İsmail
Fernandes Ernst Necip
Simao Pektemek Edu
Necip, geçen sezon asıl çıkışını Schuster'in 4-1-4-1'den 4-3-3'e döndüğü dönemde gerçekleştirmiş ve o sistemde soliç oynamıştı. Yine böyle bir düzende Guti de, Fernandes'in yerinde kullanılabilir. 67 yaşına da gelse kaybetmeyeceği birşey var Guti'nin: o da mesafe ne olursa olsun, defans arkasına koşu yapan forvetin ağzına topu atabilmesi. Geçen sezon başı iyiydi derken, böyle ortasahayla birlikte oynuyordu.
Simao - Pektemek - Edu, değişken ve seri yapısıyla en ideal 4-3-3 hücumu bana göre. Pektemek'in dahil olmasıyla otomatikman açılan yabancı kontenjanından Hilbert kafayı sağbeke atar. Böyle bir takımı merak ediyorum açıkçası, bence yakın zamanda da göreceğiz.
geçen sene bir tarafımızı yırttığımız, hakemler sertliğe müsamaha göstermesinler isteği, bu sene hayata geçmiş görünüyor. en azında eses maçı itibariyle. umarım devamı gelir ve sıkı bir şekilde uygulanır.
dünkü maç seyir arzusunu törpüledi maalesef. geçen sene bu ligde kazanmak için orta saha-defans ve defans-kaleci arasındaki mesafenin bizimki kadar uzak olmaması gerekliliğinden bahsediliyordu. bu mesafeler kısaldı ama biz yine yenildik. üstelik hiçbir gelecek vaad etmeden. daha da kötüsü yine savunmada saçma sapan boşluklar vererek.
bence schuster'in sistemi ve bu sistemi kısa sürede belli bir oranda oynatabilmesi başarılı yanlarıydı. problemi ise oyuncu seçimlerinde yatıyordu. şimdiyse schuster'in sisteminin rötüşlanmış bir halinin uygulanamamasına şahit oluyoruz. üstelik doğru oyunculara rağmen...
ikinci golde ikiye üç gelen eskişehirsporlu oyuncular karşısındaki savunmamızın hali içler acısıydı. carvalhal savunmadaki hataları bildiğini gösteren açıklamalar yapmıştı ama çözmedikten sonra neye fayda.
geçen sene iyi bir sağ bekin takıma lüks olacağına, toraman'ın bu işi halledeceğine kani olmuştum ama kazın ayağı öyle çıkmadı. toraman hem bek savunmasında hem de atak katkısında rezaletti. beraber maç izlediğimiz abi "toraman'ın ayağına elektronik kelepçe takıp bizim yarı sahadan çıkması engellenmeli" dedi yahu. şu durumda hilbert ehven-i şerdir. ya da tanju'nun o bölgeye hazırlanması gerekir.
veli de maalesef guti'ye göre bir fark yaratamadı. hücuma destek sağlarken orta alan direncini artırmasını bekliyordum kendi adıma. oynayacağı pozisyon ve vereceği katkı dünkü gibi olacaksa o bölgede guti'nin olması daha mantıklı bence. formasında o ismin yazdığı oyuncuya karşı oynamanın pskiolojik etkisi vardı hiç yoktan :)
yenilgiden ziyade oynanan oyuna üzüldüm. zaten skorlara üzülecek bir durum da yok. önü sonu play-off'a kalacağız. sonuçlar orada önemli sadece. şimdi oyunumuz güzelleşmeli. maccabi maçı yeni bir umut yeni bir acaba...
kusura bakma ama çok iyimsersin. bu adamla Beşiktaş başarılı olsun, bütün forzaya bira ısmarlarım.
Carvalhal bence Tayfur Hocadan öncelikle daha tecrübeli, teknik-taktik bilgisi daha yüksek, daha hırslı, futbolcuları ve medya ile diyaloğu üst düzey herşeyden önce hevesli ve işinin hastası bir "teknik" adam.
Futbol teknik-taktik bilgisi üst düzey bir teknik adamın yapacağı denemeleri yapıyor ve planlıyor. Bu takımı bu adam kurmadı, belki de istediği hiç bir transfer (almak veya satmak) yapılmadı. Bu adama şans verip 10 hafta görelim.
Önümüzdeki maçta hatalarını görmüş ve düzeltmiş olarak çıkacağından eminim. Örneğin, Fernandes'i Milan'da oynayan Pirlo* gibi arkadan oyun kurucu olarak denedi ama başarılı olamadı. Ama bu da futbolun teknik-taktik anlamında bir güzelliğiydi, tutmadı. Ama bunda Fernandesin, Simaonun, Quaresmanın da gamsız futbolunu göz önünde bulundurmak lazım. Carvalhal da ileride sıkıntı olduğunu biliyor, zaten Bebe sakatlanmasa Q7 veya Simao'dan birini yedek bırakacaktı... Ama zamanla bu işi de Pektemek ile çözeceğine inanıyorum. Sadece yediğimiz 2. golden sonra ortasahayı boşaltması bir hataydı, burda hırsına yenik düştü.
Guti'yi 18'e almadığı için eleştirirken, hiç birimiz bu konunun hangi boyutta olduğunu Carvalhal'den iyi bilemeyiz. Belki Guti bavullarını hazırlamış gitmek için gün sayıyor bile olabilir. Bir de takımın şike olaylarından dolayı negatif etkilenmiş olmasını, ligin ilk maçını gündüz ve deplasmanda oynamasını da göz önünde bulundurmak lazım.
Bence en büyük suç 10'un üzerinde yetersiz&gereksiz transferle takımı doldurup, yaz döneminde ciddi hazırlık maçları ayarlamayanlarda...
*
--------Pirlo-------- >oyun kurucu
Gattuso----Ambrossini >rakibi bozanlar
------Fernandes------ >oyun kurucu
Necip--------V.Kavlak >rakibi bozanlar
balticman
Q7'nin oyundan alınmamasının nedeni üzerine olan teze katılmıyorum açıkcası. Maç yorumlarımı şurada yazdım. Okuyabilirseniz sevinirim: http://www.blogsaati.com/besiktas-eskisehir-mac-yorumu-2.html
Juventus'un macini demin seyrettim ve onlarin oynadigi 4-3-3 (solda Del Piero sagda Pepe) ders niteliginde bizim icin. Juve'mizi cok begendim, Vucinic ve Krasic de eklenince sonunda sampiyonluga oynayan bir takim olacagiz sanki.
Ben doğru dürüst link bulana kadar maç bitti. Ama gördüğüm kadarıyla sistem iyi işliyordu, bir ara topla sahip olma %65'di Juve adına.
Del Piero yine reyisliğini yapıyordu, nefis bir sahte 9 oyunu vardı. Litchsteiner kemik gibiydi vesaire.
Herşey bir yana....(Başkan, Yönetim, Futbolcular, Teknik Direktör) Çünkü bunların hepsi ayrı ayrı başlık konuları ve hangisine dokunulsa her kafadan binlerce farklı (çatlak!) ses çıkıyor...Önümüzde Maccabi maçı var...Burada umut/umutsuzluk, lig/kupa/avrupada şansımız var/yok tartışmasına da girmek boş (ve yeni tartışmlara gebe!) sadece iki kelime durumu özetliyor ve onun acısı da bana yetiyor, gerisi laf-ı güzaf.... 1)RUH yok 2)TAKIM değiliz. Ne yazık ki her ikisine de sahip olamadık, oluşturamadık ve daha da kötüsü, yakın gelecekte de bu ikiliyle yıldızımızın barışması çok zor görünüyor....
Bence dun aldigimiz yenilgi bizden cok futbolculari sasirtmistir. cunku biraz bizim de gazimizla ve sirtlarina gecirdikleri formanin agirligiyla bir sey vermeden de alabilecekleri yanilgisina kapilmislar. Rakiplerinin kim olduguyla ilgili en ufak bir fikirleri oldugunu dusunmuyorum. kucuk prensler kendi gezengenlerinde kendilerince takiliyorlar. Bir hedef var mi? Bence yok! bir hedefsizlik seziyorum. Takimi ve oynadiklari oyunu, dun sahiplenmedi bizim hassas narin ve bir o kadar yetenekli topcularimiz.
Ancak futbolun bir gercegi var.Oda "Takim Ruhu". Yani sahada Tek bir vucut olarak gorebilmek takimi. Nedir bu?iste yardimlasmadir, tempolu oyundur, senkronizasyondur, ezberdir vs..Simdi bizde bunlarin hicbiri yok. sistemsizligin takimiyiz. her eylemimizde bu mevcut;Yontemsizlik. Bu kosullarda bir takim ruhu olusmasi imkansiz.
O zaman da kadronuzda kimi bulundurursaniz bulundurun siradan bir takim olmaktan oteye gidemezsiniz. Iste dun Quaresma cok siradan bir topcuydu. 90 dakikalik bir "oyun plani"miz olmadan ciddi maclara cikiyoruz. Bu noktada kimin girip kimin girmediginden ziyade, potansiyalimizi ortaya koyamiyor olmamiz problemli ve Hatta komik bi durum.
Erhan H.
Cartalete,
Beşiktaş'taki sistem sıkıntısını son 2 sezondur beklerdeki yetersizlik, orta sahadaki pas trafiğindeki sıkıntı ve ileri üçlünün özellikle kenar hücumcularının forvet koşularındaki eksikliği ile ileride çoğalamama olarak özetleyebiliriz.
Öyleyese 4-3-3'te ısrar edeceğimize, Barcelona'nın da üzerinde çalıştığı 3-4-3 (diamond) gibi bir sisteme dönsek daha yararlı olmaz mı? İbrahim-Sivok-Egemen üçlüsü ile hem Toraman stoper olacak, hem beğenilmeyen İsmail ıskartaya çıkacak hem de orta alanda 1 kişi daha fazla olacağız. Bugün bu konuda bir çok makale okudum ve sonunda bize çok uygun olabileceğini düşündüm özellikle Süper Lig'de.
Bu 3'lü defans kurgulu modern sistem konusunda Beşiktaş'a yönelik bir yazı yazmanız mümkün mü? Çok lezzetli olacağından eminim.
Yararlı linkler:
http://www.zonalmarking.net/2011/08/29/barcelona-5-0-villarreal-tactics/
http://jouracule.blogspot.com/2011/02/3-3-1-3-ajax-and-louis-van-gaal-love.html
http://www.zonalmarking.net/2010/06/08/marcelo-bielsa-chile-world-cup-2010-tactics/
balticman
şuan devre arası ve ben gıpta ile seyrettiğim oynadığı oyuna ve fitbol bilgisine hayran kaldığım WEBO ve bjk ı düşünürken yazıyorum bunları.en iyi iki oyuncusu hapise girmiş zerre kadar taraftarı olmayan motive olmak içinde binbir zorluğu bulunan bir takımın neden niçin ısrarla aynı oyunu aynı mantığı ve aynı istikrarı sürdürdüğünü düşünüyorum.ve buldum.
önce insan evladı bir başkanın olacak.
sonra insan evladı bir fitbol şube sorumlun olacak.sonra farketmez nerden olursa olsun kariyeri ne olursa olsun bir teknik direktörün olacak.ve o insan evladı başkanın ve fitbol şube sorumlun hocan ne derse onu alacak diğerini satacak.tek yetkili hocan olacak.bizim sorunumuz bu.bizim hoca sistem ve oynamak istediğimiz oyun üzerine bir istikrarımız olmadığı gibi hoca kim olursa olsun onun her işine her transferine karışan hatta hocaya söz söyletmeyen bir yönetimimiz var.
ya mustafa denizli gibi okkalı biri gelecvek bu takımın başına herkesi herşeyi gazeteleri klübü finansmanı sporcuları başkanı da idare edecek yada demirören gidecek.gerisi boş iş olur.
Ben bu kadronun bu ligi çok rahat götürebileceğine inanıyorum. 4-4-3 olmuş 4-1-4-1 olmuş 4-4-2 olmuş o da fark etmez. Tek olması gereken şey sahaya çıkan adamlar top oynamak istemeleri, bu işten zevk almak istemeleri. Bu adamlar zaten yıllardır futbol oynuyorlar, bir yere gelmiş yetenekli adamlar. Boşa kaçmayı, verkaç yapmayı bilmiyor olamazlar. Top oynamaya niyetleri olsa, sadece kondisyon yüklemesiyle bundan çok daha iyi oynarlar. Ama oynamaya niyetleri yok, maça çıkarken yüzlerinden belli. İstemiyorlar sevmiyorlar şu an. Çözülmesi gereken asıl mesele budur. Arkadaşlık mı yok, gruplaşma mı var, yeni td'yi mi sevmediler, sistemi mi beğenmediler bunlar oturup konuşulmalı, sorun ortaya çıkarılmalı sonra hangi dizilişle hangi taktikle oynarsan oyna bu kadar kötü olmaz.
Bu takimin hocasi coktan sifo olmaliydi, tayfurdan da iyi bir hocadir. Futbol bilgisi cok iyi, antalyanin duran toplardaki yerlesimine bakmak yeterli. Ama demirorenin yaninda harcamasinada gonlum el vermiyor bir yandan.
Cartalete sifoyu nasil buluyorsun?
Bence de şuan Beşiktaş'ın eski futbolcuları arasında, taktiksel açıdan en önde olan hoca Şifo gibi görünüyor.
Bazen Mehmet Yılmaz, Veysel gibi orta forvetlerde ısrar etse de, güzel 4-3-3 oynatan hocadır. Lakin şu ortamda kim gelse öğütülür. Sırf hoca değiştirme alışkanlığını bırakmak için bile Carvalhal kalsın, başka şeyler değişsin.
Aslında yazılacak o kadar çok şey var ki..Cumartesi çok sinirliyim,yazmayayım dedim ama hala aynı üzüntü,sinir üzerimde..Bu kadar ezik,sahada varlığı belli olmayan bir takım olamaz,olsa da bu takımın adı Beşiktaş olamaz..Yan pastan başka bir varyasyonu olmayan,kanatları kullanamayan-nasıl kullanacak ki-,göbekten giremeyen,orta sahada adam eksiltemeyen,topu rakip yarı sahaya taşımayan,zar zor taşıdığı topları ufak bir pres sonrası kaptıran,geriye dönüşlerin büyük sıkıntı olduğu,takım içi yardımlaşmanın hatta bir takımın olmadığı ..... bu böyle uzar gider..Carvalhal aslında İnönü'deki ilk Alania maçında vermişti sinyalleri,onun geçmiş kariyeri beni çok ilgilendirmiyor aslında,ben takımımda ne yapar,bize ne verebilir ona bakarım..Ama 3 maç sonunda bakıyorum da durum gerçekten umutsuz..
Öncelikle Toraman'dan sağ bek yaratma saçmalığını bırakalım,komik oluyor hem de çok komik..Şu takımda eli mahkum oraya yazılabilecek tek isim Hilbert'dir-olası Tanju patlaması dışında-..Veli Kavlak şu takımın 11 ini bırakın,Holosko'nun 18 e giremediği bir Beşiktaş'ta idmana gelemez..Futbola dair tek bildiği topu sağına çekip,kaleye vurma çabası..Bu kadar eleştiri yapmak çok canımı sıkıyor,Q7'ye Simao'ya,çoğuna söylenecek çok söz var da,biz yine sabredelim,yine önümüzdeki maçlara bakalım..'Umut iyi bir şeydir,umut aslında en iyi şeydir'..
ben bile şu maçta yaşadığım travmayı henüz atlatamadım. futbolcular maccabi maçına ne halde çıkacaklar çok merak ediyorum. biraz da anlayışla karşılıyorum. geçen sene kazandığınız tek başarı, aslında sizin başarınız değildi, sanaldı, denildi adamlara... ben de olsam iştahım kaçardı. mesela kayseri'ye kadar gidip boğaz patlatmış olmak koymuştu ilk başlarda. ancak maçı bir kez daha izleyerek kendime geldim.
teknik-taktik haricinde tek tek futbolcu performanslarından bahsedilirken bu psikolojik detayı da atlamamak lazım.
bakalım o mac nasıl olacak. aynı kadro olmaz inş. ben olsam quaresma yerine 1 mac edu'yu oynatırım. veli yerine de ernst'i. toraman yerine de hilbert.
Dün Fener macinda Orduda Emre Özkan oynadi baya hosuma gitii ve gelicek yil icin ciddi bir alternatif olabilir Ismail icin.
Defansiv olarak cok saglam ve ofansivde katkida buluniyor.
Uefa listesinde Tanju, Mehmet ve Burak görünmekte. Hani bildirilmemişti? İlginç.
http://www.uefa.com/uefaeuropaleague/season=2012/clubs/club=50157/squad/index.html
Güncel liste olmayabilir diyicem, Alves'le Edu var. Bildirilmiş demek ki...
Bu arada Emre Özkan'ı ben de severim. Hatta blogda yazısı da vardır. Yine kiralanmış. Süper Lig'de şöyle bi 20 maç çıkartırsa, en nihayetinde göze girer belki...
Hem solbek hem de stoper için değerli bir alternatif.
Yorum Gönder