Basit Oyun, Beş Gol

Tel Aviv’de “yahu oyun olarak hiç ezilmedik, 5 gol yedik. Nasıl iş bu?” diyen 1 milyon kişi bulabilirim… En başlarını da teknik direktörleri çekti zaten demeciyle. Bizim için de tanıdık bir psikoloji aslında; geçen yıl Avrupa Ligi’nden elenirken Dinamo Kiev için söylüyorduk biz de bunu. Özellikle İnönü’deki maçtan sonra…

Yalan yok, çıkan kadroyu pek tutmamıştım. Öncelikle kaybeden takımda pek bir şey değişmediği için; sonra da, 4-3-3’de olmadığı defalarca görülen Simao – Almeida – Quaresma hücumunun bozulmadığı içindi bu hayal kırıklığı. Ama bu kez şöyle bir farklılık oldu; takım 4-3-3 değil de, 4-1-4-1 gibi dizildi. Daha realist bir yaklaşım vardı yani… Hem Quaresma hem de Simao, Almeida’dan ziyade ortasahaya yakın oynadılar. Topları derinden alıp, yönlendirdiler… Almeida’ya yaklaşacak oyuncu olarak da Necip belirlenmişti sanki. Ama gol erken bulunduğu için bu yola da pek gidilmedi, gerek kalmadı...

Bu yapıda Beşiktaş’ın gol bulabilmesi için üç seçeneği vardı. Uzun top, duran top ve kanat oyuncularının bireysel yeteneklerini kullanarak çizgiye inişleri… Her şekilde de golü buldu Beşiktaş. İlk golde Aurelio, telefon kulübesine girip Pirlo forması giydi… Harika bir uzun top ve güzel bitiriş Almeida’dan… İkinci gol de aslında yine biraz uzun top, ama daha çok yetenek. Hedefi Almeida’ya kitleyip, trivelayı gönderdi Quaresma…

Rüştü’nün üzerine gelen topu içeri atıp, daha sonra tavuk kovalar gibi peşinden gitmesi can sıktı kısa süreliğine. Sonra yine, gol atmayı kolay gösteren bir olaya daha tanıklık ettik: Fernandes orta, Aurelio kafa… Çok şey değişmedi dedik ama, Aurelio’nun varlığı bu maçın özelinde birçok şeyi değiştirmişti. Öncelikle Fernandes ve Necip’i daha ofansif kullanabildi Beşiktaş. Bunun yanında, alan savunması içerinde klasik defans önü süpürücülüğünü çok başarılı yaptı. Attığı rahatlatıcı golle de, bana göre maçın adamı oldu. Dördüncü gol en güzeli… Quaresma’nın getirişi ve Egemen’in tekme üstü uçan kafası. Benim için röveşatadan bile daha estetik bir gol şeklidir uçarak kafa. Feyyaz’dan kalma hastalık sanırım…Son gol yine uzun top, bu kez Fernandes’di. Bitiren de, o dakikaya kadar golü detektörle arayan kardeşimiz Edu… Gözlem ve tahminlerimin karşılığı olan bir oyuncuyla karşılaştım diyebilirim. Klasik bir santrafor değil, klasik bir kanat da değil. İkisinin arası… Bazı topları heba etti, yeteneksizliğinden gibi göründü. Bence daha çok telaşındandı. Hatta, iyi bir bitirici olamaması da, soğukkanlı bir oyuncu olmayışındandır. Attığı golden önce de nabzı 200'e vurmuş gibiydi garibimin... Şut atmadan, içeri "döner bıçaklarıyla dalalım mı ağbi?" bakışı attı. Kalede karar kıldı, ki doğru tercihti... Aslında tekniği az değil, attığı golde yaptıkları ince işler. Aynısını Berbatov Baki’ye yapıp, yakın direği bulduğunda “ne topçu be…” demişti millet… Lazım olur, iş yapar, mücadeleci ve topu her daim isteyen bir adam ayrıca. Baggio, “penaltıyı ancak onu kullanmaya cesaret edenler kaçırabilir” demişti. Aynısı oyun içersinde de geçerli aslında. Pozisyonları, ancak onları kovalayan ve sürekli top arayan oyuncular kaçırır… Yıldız fetişizmine karşı rahatsızlığımdan dolayı, çok fazla savunacağım Edu’yu sanırım.

Başta dediğim gibi, oyun olarak ahım şahım bir şey yoktu. Ama sonuçta gecenin en farklı skoru vardı. Bunu yakalamak, zoru basit göstermek de bir şeydir. Genelde bize yapılanı, biz başkasına yaptık bir Avrupa maçında… Ben de genelde gollerin üzerine yazmayı ve bunun keyfini çıkarmayı tercih ettim. Sonuçta hafta arası takıma idmanı ben vermeyeceğim, “skor aldatıcı olmasın beyler!” kafasına girmeye gerek yok sanırım.

Goller dışında aklımda kalan üç sahne var; İsmail’in Bale vari akması ve Almeida’nın önüne topu yuvarlaması; Fernandes’in ortasahada 3-4 adamı aynı anda çöpe atması; yine aynı Fernandes’in, Simao vuracak diye salya akıttığımız anda frikiği kullanması… Tamam fena vurmadı ki özellikle pas olarak kullandığında baya iyidir. Ama o noktadan topu Simao’dan alma hakkını ancak üç adamda bulurum ben: Del Piero, Beckham ve Gianfranco Zola…

Maçtan sonra, herkesin ağzında (Quaresma dahil), “savunma önde başlarsa, takım halinde topun arkasına geçersek, yakın oynarsak;… vesaire vesaire”… Bunu anlamam işte ben. Madem biliyorsunuz, özeleştiri “önsöz” gibi manasız bir hal almasın, bir zahmet her maçta uygulayın. Bugün özellikle son yarım saatte, bütünleşik bir alan savunması oldu. Herkes topun arkasına geçti, kademeli olarak pres yapıldı falan… Bunun üzerinde durmak, bir de hazır kötü haldeyken Ankaragücü ile bu serinin devamı lazım.

46 yorum:

isaac newton dedi ki...

maçta 5 golden de fazla sevindiğim nokta ismail'in artık gelişim gösteriyor oluşu. 3 kişiyi çalımlamasından bahsetmiyorum da kademelerde geçen seneye göre gayet iyiydi. hatta bu performansı sene başından beri devam ediyor. Ah bir de fitness çalışsa daha güzel olmaz mı? :)

Adsız dedi ki...

DDün 5-1 kazandıysak en büyük etken Tel Aviv'in oyun anlayışıydı.Ayrıca ayakları ne kadar yavaşlamış olsa da Aurelio'nun pozisyon almayı bilen bir önlibero olması Necip ve Fernandes'in hem bu konudaki eksikliğini kapattı hem de daha etkili olmalarını sağladı.
Tel Aviv oyuna hemen bir gol atalımda maçı bitirip gidelim edasıyla başladı ki bizde 4-3-3 ile ancak bu tarz takımlara karşı etkili olabiliyoruz.Önce skoru korumayı düşünen takımlara karşı ilerdeki 3'lünün birbirlerine ve ortadaki 3'lüye uzak kaldığını düşünüyorum.Üstüne birde Simao,Almeida,Q7 top rakipteyken takım savunmasına yardımcı olmuyorlar ve rakip çok kolay etkili olabiliyor.Simao ve Q7’in arkasında oynamak defansif açıdan bir bekin isteyeceği en son şey olmalı.

Carvalhal umarım çok vakit kaybetmeden duruma göre Simao, yada Q7'den birinden vazgeçmeye cesaret edebilir aksi takdirde yine 2 ileri 1 geri gitmeye devam edeceğiz gibi görünüyor.

mehmet

selo dedi ki...

Çok doğru güzel bir yazı olmuş her zamanki gibi tebrik ederim. Herkes Eduya o kadar ön yargılı ki her yaptığı haraketi aşırı dikkatli izledi buna bende dahil. Bence bu kadar kötü bir oyuncu Magath'ın kadrosunda yer alamazdı,maçta heyecanlıydı ama oyunu ileri yıktığımız maçlarda bence defansı bozabilecek bir güce sahip birde son dakika alınan futbolcudan çok şeyler beklemek mantıklı değil. Maçta dikkat ettiğim 2.devrede Necip ve Fernandes'in aşırı iyi oyunlarıydı ilk yarıda ayaklarını topa sokmuyorlardı 2.yarı Necip'in sağ kanada yakın oynaması harikaydı ve süper alan boşaltmaları yaptı inşallah böyle devam eder. Her işte bir hayır vardır diyorum nedeni ise Almeida harika bir sezona başladı ama sakatlık şanssızlığımız devam ediyor yaklaşık 1 ay kaybettik Hugoyu ama bu Pektemek için ve takım için çok daha iyi olabilir umarım ilerde Pektemek'i oynatır takımın hızı biraz daha artar gibi geliyor bana sen ne dersin ? Umarım Mustafa bu şansı çok iyi kullanır.Son söz olarak Egemen'e parantez açmak istiyorum 2.kez çıplak gözle izliyorum kendisini harika işler yapıyor. Tamam biraz sakat ama inanılmaz iyi bir lider herkesi toparlıyor kim nerede oynayacak onu gösteriyor bunlar çok önemli şeyler. Ankaragücü-Bursa-Antalya maçında yakalayacağımız iyi bir çıkışla herşey daha güzel hale gelebilir. Uzadı ama Hocamız maçtan sonra Türkçe konuşmuş doğruluğu varmıdır görmedim her hangi bir yerde.Eğer öyleyse helal olsun.

ozy dedi ki...

Bu yılki maçları izledikten sonra Beşiktaş'ın düşünülenin aksine iyi bir hücüm takımından ziyade iyi bir savunma takımı olması gerektiğini düşünüyorum . Gerek uzun toplarla çıkıldığında göze çarpan etkinlik gerek duran topları kullanmadaki başarı takımın önceliğinin gol yememek olması gerektiğini gösteriyor. Rakibi kendi alanına hapsetmek, akıcı oyunla sürekli oyunun yönünü değiştirerek gol aramak bu kadro yapısıyla bence mümkün değil. Aksine hücüm aksiyonlarında rakip alana yerleştiğimiz anlarda futbolcularımız fazlasıyla statik kalıyorlar. Tüm bunları düşününce bence Beşiktaş yıldız futbolcularının yarattığı ilizyonu bir kenara bırakıp, gol yememe öncelikli bir yapıda sahaya çıkmalıdır.

Adsız dedi ki...

Çağdaş futbolun temel prensiplerini maçın kısa periotlarında uygulandığı zaman bayram hediyesi almış çocuklar gibi tepiniyoruz. Oysa bunlar lüks değil ki! Gerçekten futbol oynayan her takım zaten bunu 70 dk falan yapıyor. Bununla yetinmeyip değişik hücum varyasyonları deniyor artık Maccabi tarzı zayıf takımlar üzerinde. Biz hala zafer nidalarından besteler üretmeye devam. Bu yarım akıllı, şovenist zihniyetle bu sefer Dinamo Kiev ya da Metalist olmaz ama "takır takır futbol" oynayan herhangi bi takım "süper oynayan" takımımızı bozguna uğratır. Karamsar biri değil bu sözlerin sahibi ama salak hiç değil. Kral çıplak. Bunu illa biri 4 ya da 5 leyince anlarız gbime geliyor. Neden mi? Alan paylaşımı gene sürünüyor. Böylece 4-1-4-1 'e mahkum, geride bekleyen beklerken bile alan paylaşamayan bir panik durumu hala hissediliyor. Özellikle de defansta. İsmail'in BAle tarzı benim agzıma bal calmıyor zira beni maçın tamamında neler yaptığı ilgilendiriyor. Eğer taktik gereği daha defansif oynamışsa vay halimize. Yok eğer ona git hücumu besle denmesine rağmen böyle oynayacaksa o zaman Devre arası acil bi sol bek lazım. Marek Cech izlediniz mi? Çağdaş bir sol bek odur. Onun türevleri pahalı da değildir bakın bulan, alan nasıl alıyor. Belki ismail 2 sene sonra aşama kaydedicek ama zerre ilerle yok. Kişisel idman yapar insan , "daha iyi nasıl olabilirim" umursanmaması futbolcularımızın temel hastalığı. Rıza çalımbay orta yapmayı idmanlardsn sonraki şahsi çalışmasına borçlu olduğunu hep söyler. Ben hangi milletten olursa olsun yaptığı işe saygı duymayan, tonlarca para alıp gelişim gösterme niyetlisi olmayan adama saygı göstermem kusura bakmasın kimse. İsmail ve onun gibilere gerekirse "özel koç" tutmalıyız. Yoksa bundan öteye gidemicek. Del piero bile gol kralı oldu özel koçla. ismail'den daha mı kötü futbolcudur kendisi sevgili Mustafa??

Adsız dedi ki...

Geçelim diğer beke. Orada bek falan yoktu. Savunmada sık sık kendi alan yerine içgüdüsel olarak ( kızamam sağbek değil çünkü ) stoperine yardıma gidip kanadını boş bırakan hızlı, top sürebilen daha RWB ekrem dağ. Ama Toraman mı o mu dersen ben Hilbert derim ! Orta sahamızı oluşturan futbolcular arasındaki mesafe arttıkça top sürmek zorunda kalıyorlar. Ve topluca savunma ve topluca hücum için gereken enerji birlikteliği zaten tükeniyor. Mesafe daralınca ne mi olur? Kendinizi düşünün. Top sürmek zorunda bırakılarak( üstelik dibinizde sürekli rakip adam olacak ) en yakın arkadasınızı görmek için zorlamak mı? Yoksa kısa mesafeli oynayarak hem rakibi yormak hem de sizin dinlenerek savunmanıza ve hücumunuza destek vercek enerjiyi sürekli olarak tutmak mı? Aklı başındaolan herkesin vereceği cevap 2. şıktır. Bu nedenle sistem ne olursa olsun futbolun artık otomatiğe bağlanması gereken doğrularından bihaber bir orta saha izledim ben dün. Aurelio ne yapması gereketiğini biliyordu ama necip ve fernandes formsuz. Fernendes halı saha mantığını ergen arkadaşlara yedirebilir ama o hareketle hücumdaki boşa koşu yapan adamları oyundan düşürdüğünü göremiyor musunuz? Zaten anlık olan futbolda o hareketler yerine tek pasla - en son goldeki pas gibi mesela- bence daha fazla işlevsel olur. Almeida 3 hafta yokmuş. Tam da formda olduğu dönemde sakatlanması üzücü. Ama pektemek ve özellikle Edu daha fazla zaman bulucak. Benim de adamım Pektemek edu'ya oranla Edu atacağını bulmaya çalışan değil de bulduğunu atacak bir tip. Bundan sonraki maçlarda formak giyecek. Hemen asıp kesmeye gerek yok. İzler bakarız. Simao' da birşeyler var evet. Onun fizik sıkıntısı yok başka şeyler var. Konuşmak lazım. Dün geceki maç aslında sağlam şu halde bile olsa Guti'nin maçıydı. Delik deşik ederdi pasları o savunmayı. Maccabi'yi orada da yeneriz. Kapanışa gelirsek, gözlemlediğim şudur: Carvalhal bağıra bağıra taktik deniyor. 4-3-3, 4-1-4-1 ve 4-5-1 arası bişeyler deniyor. Ama beni ilgilendiren bahsettiğim gibi sistem değil. Futbolun artık belleklere kazılması gereken temel prensiplerinin üstüne koymak. Biz hala sistem deniyoruz. Dediğim temel prensiplerin ola ki sistmler bunun üstüne işlensin. Ama daha bizde bu dediklerimden çok ama çok az var. Maccabi maçı ölçü olmasın, sadece büyük takımlara yaraşan, onlara öykündüğümüz skor galibiyetidir. Derdim, bu futbol oynanıyor, süperiz, harikayız nidalarına aynı sevecenlikle karşılık verilmesi tuzağına düşmemektir. Bu skor moral vermiştir. Ama futbol oynamadık, daha çoook yol var kat edilecek.

Alper Sarıkaya

Adsız dedi ki...

Yazdıklarınıza Edu iyimserliğiniz haricinde tamamen katılıyorum. Elinize sağlık.

Blogta yorum yazan değerli arkadaşlarımız 4-3-3 oynayan Beşiktaşımızı Barcelona ile karşılaştırıyor ve benzetmeye çalışıyor. Dünya tarihinin en iyi topunu oynayan Barça'yı örnek almak aslında garip bir durum değil fakat onların olayı çok farklı bir boyutta. Altyapıdan çıkardıkları oyuncularla bir 11 kurabilecek kadro yapılarının olması, bunların çocukluktan beri aynı sistemde birbirleriyle oynamalarının yanı sıra Pep Guardiola'nın 4-3-3 görünümlü taktiğinin altında çok özel oyuncularla yapılabilecek varyasyonları:

Örneğin, defansın ortasında oynayan iki oyuncunun DM oyuncusu olması (Busquests, Mascherano), ileri üçlünün enteresan bir yapıda olması (Messi sahte 9, D.Villa solda, Pedro her yerde vs.), yeri geldiğinde bazı maçlarda pas trafiği için ilk 11'de aynı anda tamı tamına 6 merkezi ortasaha oyuncusu ile oynaması (Busquest, Mascherano, Keita, Xavi, Iniesta, Fabregas ya da Thiago) vs.

Bence Barça örneği bir ütopyadır. Portekiz ekolünü benimsemeye çalışan Beşiktaş, aynı sistemle oynayan FC Porto'yu örnek almalıdır. Bu daha realist bir yaklaşım olacaktır ve bizi daha az komplekse sokacaktır.:)

Oyuncu yapısı olarak bizim Porto'dan tek farkımızı Hulk olarak görüyorum. Bir Hulk bulursak neredeyse birebir oyuncu yapımız var. Benim yeni bir Hulk için adaylarım: Dembéle, Vela ve gurbetçi Tunay olabilir.

FC Porto:
--------------Helton-------------
Sapunaru-Rolando-Otamendi-Pereira
---Guarin--Fernando--Moutinho----
---Hulk------Kleber-----Varela---

Besiktas JK:
-------------Cenk-------------
Toraman--Sivok--Egemen--İsmail
----Necip--Ernst--Fernandes---
--XXXX-----Almeida--Simao(Q7)-

http://www.zonalmarking.net/tag/porto/

balticman

Cartalete dedi ki...

isaac newton,

İsmail aslında geçen seneden beri gelişim gösteriyor, savunma olarak da özellikle taktiksel savunma konusund gelişme var.
Mesela Batuhan'ın attığı golde, koca savunmada tek doğru işi yapan oydu. Tersten kademeye girdi ve müdahale etti aslında. Sivok ve Egemen, adam kontrolü yapsa o gol yenmezdi.

selo,

Teşekkürler. Haklısın, bu kontra atağa yönelik yapıda Pektemek daha uygun bir seçim olurdu orta forvette. Hem takımdaki en bitirici isim, öyle de bir artısı var... Edu da, skora göre kanat oyunculardan birinin yerine girse daha makul olur. Necip için sürekli "aslında topla yetenekli" iddiam vardır, A2'den de bildiğim için. Dün o yönünü hafif hafif gösterdi. O pozisyonda oynamaya devam ederse, gelecek güveniyle birlikte daha dikkat çeker.

Ilyas dedi ki...

gercekten her dedigine katiliyorum, dün aksam macin hakkinda düsündügümde ayni seyler aklima gelmisdi.
3-1'e kadar tatmin edici futbol görmedim maalesef, bu tip rakipe karsi ama en iyi ve efektif oyun anlayisi buydu, cünkü uzun toplarda baya bir zorlandilar.
Ama Kiew ve Stoke karsisinda bu taktikle basarili olacagimiza inanmiyorum, daha fazla Trabzonun uyguladigi pas oyunuylu ile ilerlememiz lazim, daha fazla ortadan delmek mantikli olur. Oyun kontrölünü kendi yari alaninda kurup hep beraber, kopuk oynamamak sartiyla ilerlemek lazim.
Dün Atletico Madrid macini izleme sansi buldum. Onlarda o kadar teknik ve kaliteli oyunculara sahip olduklarina halde pas oyunundan kopmadilar, öyle bir rakip ile karsilasirsak bizi yerden yere vururlar! Bu arada Arda macin adamiydi. Helal olsun ona, cok da yakismis takima.

Edu'ya gelirsek, bence kumasinin kalitesini gösterdi, biraz zaman ve anlayis tanimak lazim, ama golden fazla goldeki kosusu hosuma gitti.
Almeidanin boslugunda ama yinede Pektemeki tek santrafor oynatip Eduyu uzak forvete cekerdim.

Defansimiz aslinda hosuma gitti, Egemen tam aradigimiz Kan'mis, tam Gladiatör, sadece bir iki kere defansin arasina bir iki top yolladilar, ama oda zamanla toparlanabilecek birsey.
Aurelio tabiki macin adamiydi, bir pozisyonda defansa gelip kayip ceza sahasinda topu kapti,hatta Tel Aviv'liler el diye penalti istiyorlardi, en hosuma giden aksiyonuydu, Allah affetsin, mactan önce oynamasina karsiydim, ama beni susturdu.

Besiktas daha fazla duran toplar üzerine durarsa, daha cok puan kurtalabiliriz gibi, Egemen, Sivok, Ibrahim, Aurelio ve Almeida ile hava toplarinda cok güclü oyuncularimiz var.

Bu arada Kiev - Stoke macinin skoru hicbirisini aldatmasin, Kiev 90 dakika boyunca daha iyi oynamis, cok kacirmislar, Stoke'un ise iki sansi varmis, birini atmislar. Buda aslinda ne kadar tehlikeli olduklarini gösteriyor!

isaac newton dedi ki...

necip'in aslında topla yetenekli olduğu iddiadan öte. topla yetenekli olduğu bariz tek sorun tecrübe ve özgüven eksikliği. özellikle kaleye yakın yerlerde şut atması gerekirken pas veriyor ya da pas vermesi gereken yerde şut atmıyor :)

Cartalete dedi ki...

Alper Sarıkaya,
Zafer nidalarını atma konusunda kimden bahsediyorsunuz tam olarak bilmiyorum ama bu konu altında yazıldığı için biraz üstüme alınabilirim sanırım. Yazıda zafer nidası yok, sadece mutluluk var. Bir taraftarın yapabileceği en gerçekçi eylemler; üzülmek ve mutlu olmaktır. O yüzden ben de 5 golü fırsat bilip mutlu oldum, onun özelinde yazdım. Yoksa kaygılarınızın çoğuna katılıyorum ve maç önü yazılarında hemen hemen aynı şeylerden bahseddiyorum. Ancak bu maçın son yarım saatindeki, takım halinde tophn arkasına geçme durumu, aslında çok olağan birşey olsa da hoşuma gitti. Temel prensiplerin başlangıcı bu aslında.
İsmail konusunda da şöyle katılmıyorum. Elbette daha iyi bekler vardır, yabancı olarak 500 bin Euro'ya bile daha bir görev adamı bulunur Cech gibi. Ancak ülkede halen bir kontenjan olayı var ve Beşiktaş'ın yerli konusunda eli sıkışık. Bir tek İsmail milli takıma sabit alınıyor. Hadi Egemen'i ve Hiddink kararlarını bir kenara bırakıp Necip'i de ekleyelim. Diyeceğim o ki, İsmail'e muhtacız. O bölgede lig genelinde bir yerli olması şart. O yüzden her olumlu hareketinden pay çıkartmak, güvenmek lazım. Bahsettiğiniz antrenman eksikleri, genel bir ülke sorunu esasında.

balticman,
Porto iyi örnek, taktiksel yapı benziyor gerçekten. Ama şu da bir gerçek ki, Hulk modeline en yakın oyuncu Edu'dur kadroda :)

Ilyas,

Stoke da, Kiev de iyi alan savunması yapan takımlar. Onlar karşısında topa sahip olmak çok şeyi değiştirmeye bilir, çünkü hiçbir şekilde alanlarını kaybetmeyecekler. Tabi, bıraktıkları atıl alanda top çevirebiliriz oyunu uyutmak için. O maçlarda mutlaka takım halinde topun arkasında durmak gerek ve fazla tempo yapmamak... Fizik ve bitiricilik anlamında bizden öndeler, tempo işimize gelmez.
Arda'nın ne yaptığını ben de merak ediyorum, özetlerini göremedim maçın. Ama asistini gördüm, bu eleman bu kadar hızlı mıydı yahu? :)

BJK4EVER dedi ki...

Necip ve Ismail'in milli takimda olmamasi kelimenin tek anlamiyla skandal bence.

Cartalete dedi ki...

Üstelik Kazak maçında bile Hakan Balta tercih edildi. Sağiç lazımken, ümit millide hazır bekleyen Necip yerine Yekta çağrıldı falan.
Evet, özeti: skandal.

Ilyas dedi ki...

http://videa.hu/videok/sport/ath-2-0-cel-5qM5suh5aAfdyft9
macin özeti ;)
Bu sene baya keyif verici bir Atletico görecegiz gibi, cok hosuma gitti, rakipleri de eskisi kadar güclü olmamasina ragmen, kücümsenilecek bir takim, bir de su Samaras cok hosuma gidiyor nedense.
Ben de sasmistim, bosu kücük, kafasi büyük bir Arda, tam Atom karincaya kenziyor :D

Stoke macina gelirsek, hakli olarbilirsin, insallah puan kopartabiliriz, aslinda gecen sene Porto macina yakin bir mac cikartsalar yeter

Cartalete dedi ki...

Eyvallah, izledim. Görüntü kalitesi de iyiymiş.

Arda her atakta var gerçekten, çabukluk kazanması önemli. Değerini 2-3 kademe daha arttırır.

Falcao'ya da, Avrupa Ligi'nde gol atmak mı, yoksa bakkaldan ekmek almak mı? desen, ilki daha kolay gelir herhalde.

Adsız dedi ki...

Pardon ama Ismail daha ne yapsin?
Defansini gelistirsin diyorsunuz baya gelistirmis.
Ofansiv anlamda daha iyi olsun diyorsunuz son 3 macda 2 assit ve Almeida dün yakalsa 3. Asssit oliyordu.

Ayrica Ismailden daha iyi bir yabanci sol bek 500 000 Euroya bulunucagni hic düsünmiyorum.

Ismail büyük bir yetenek ve ön yargili davranmayi birakin artik bence.

Sizinde Ismailin ciddi bir yetenek oldunu biliyorsunuz saniyordum yanliz tek Türk oyuncu diye oynamasini itedinize göre pek öyle degilmis.

Bir kac sene sonra Avrupada üst düzey bir Takimda oynayinca yine bu Blogda görürsürüz.

Saygilar Erhan.

Cartalete dedi ki...

Tamamen yanlış anlaşılmışım, ya da doğru okunmamışım.

İsmail'den daha iyisi 500 bine bulunur denmemiş orda, daha iyi "görev adamı" bulunur. Ben Alper Bey'in, arzu ettiği bek modeline göre yorumda bulundum.

Ayrıca, Türk olmasını da; İsmail hakkında olumsuz düşünen insanların sırf bu sebeple bile ona sahip çıkması gerektiği adına vurgu yaptım.

Yoksa İsmail'in yetenekleri hakkında ne düşündüğümü, blog okuyucuları çok iyi bilir. Kendisine özel makaleler bile yazmışlığım vardır zamanında.

http://cartalete.blogspot.com/2009/07/on-numara-3-numara.html

http://cartalete.blogspot.com/2010/05/beklemeyen-bek-ik-3.html

Ayrıca "ileride görüşürüz..." mantığı yüzünden ben forumlardan elimi ayağımı çektim. Velevki İsmail'i beğenmedim, yine de böyle bir yaklaşımı sevmiyorum. Her iyi ihtimal, her Beşiktaşlı için aynı değeri taşır. Böyle şeyler için "görüşmeye" gerek yok.

Adsız dedi ki...

Ozaman ben yanlis anlamisim özür diliyorum.

Erhan.

Cartalete dedi ki...

Yanlış anlama konusunda özür dileyecek birşey yok, sorun değil.

Adsız dedi ki...

Cech demişken, Porto'dan beri tanıdığımız Cech de, genç Celustka da çok kaliteli oyuncular. Özellikle Celustka'yı çok beğendim ve 2 sene içinde daha iyi bir takıma transfer olabileceğini düşünüyorum (Bkz: Stepanov->FC Porto).

Keşke Inter-TS maçından sonra da bir analiz yapılsaydı sinyor! :)

balticman

Adsız dedi ki...

aslında ismail hakkında genel ve gereksiz bir önyargı var..örneğin bu maçta fernandes ortasahada 5 tane gereksiz çalım yapıyor arka arkaya "ovv..ovv" çektiriyor ancak ismail çalım deneyince "ahh eşoleşek ver yanındaki adama, kaç.. basit oyna" deniliyor..nedeni bilinmez ama böyle ilginç bir önyargı var ismaile..

Cartalete dedi ki...

balticman,

Güzel maçtı. Niyetim vardı yazmaya ama araya birşeyler girdi, sonra kaldı öyle.

Adsız,

Maalesef öyle gerçekten. Bir de her kötü sonuçta söz İsmail'den açılır nedense. Dersin ki Somali'daki açlığın sebebi de İsmail.

Adsız dedi ki...

aynene öyle..tahminim tabata ile aynı dönemde aynı takımdan gelmesinden kaynaklanıyor olabilir..tabatadan çıkarılamayan hırs fazlasıyla ondan çıkarılma çabasında..

tannhauser dedi ki...

sol bekte yıllarca ibrahim üzülmez ikilem ve belki de travmasını yıllarca yaşamış, ha oldu, ha olacak diye ömür çürütmüş beşiktaş taraftarının bu mevkide büyük beklentileri olan bir oyuncuya kızması güzel bence. bir de bu açıdan bakmalı. iyi olmadığından değil de beklenti yüksek olduğundan beğendiremiyor kendini.

maç için, çeşitli platformlarda, geçen seneki buca maçı örnek gösteriliyor. buca maçı, alkolüydüm hatırlamıyorum kontenjanından benim için :) ama sonrasını acıyla anımsıyorum, umarım tarih tekerrür etmez.

nedense ben fernandes'i hiç beğenmedim. hem de hiç. necip'se kendine hayran bıraktı dün gece. her hafta izlesek ya...

son olarak ernst'i felaket özlemişim. tam izleyeceğiz sonunda derken, sakatlık belası...

kimse kusura bakmasın, aurelio'ya iyi gözle bakamadım. gözlerim ernst'i aradı orada.

Adsız dedi ki...

Sevgili Mustafa, özellikle Adsız arkadaşım İsmail hakkında gereksiz önyargılardan bahsetmiş, tabata'dan çıkarılamayan ondan cıkarılıyo demiş ama kazın ayağı öyle değil.. Eve yeni geldim ve yorumlarını okudum. Sanıyorum ben de yanlış anlaşılmışım. Özellikle de İsmail konusunda. Hemen açıklayayım..İsmail konusundaki vurgum şudur: Asla yeteneksiz bir oyuncu değil. Ancak daha basit, daha görerek oynarsa hali hazırdaki yetenekleri daha işlevsel olacaktır. Fakat 2 senedir bizde ve üstüne birşey koymadı. Hayır diyen varsa maç maç izlemeye ve tartışmaya hazırım. 2 sezonda her kulvarda toplam 50 maç yapmıştır. Üste de birşey koymamıştır. Aksini iddia eden varsa lütfen somut tespitlerle açıklasın ben de feyz alayım ama gerçek bu değil biliyoruz. Eleştirdiğim İsmail "Bana bu yeter, idare ediyorum. Beni kasmayın" demekte ısrar eden sporcudur. 1989 doğumlu 22 yaşında bir futbolcu hala "adam olucak çocuk kıvamında" olmamalıdır. Demek ki bu futbol ona yetiyor!! Yeteneğinin hakkını vermesini istemek sorunsa ben sorunlu bir Beşiktaş taraftarıyım. Tekrar ediyorum ki daha anlaşılır olayım. Antiİsmailci değilim asla, emini ki eğer azıcık yaptığı işe saygı duyup daha hedefli çalışırsa zaten Avrupa futbolunun dikkatini çekmesi zaman almaz ama hadi ilk yılı geç ama geçen seneden beri mevkisinin temel anlayışını zerre kadar ilerletemeyen futbolcumuzun oynayacağının maksimumu bu ise ben 100 defa Marek cech diyorum kimse de kusura bakmasın..

Alper Sarıkaya

Adsız dedi ki...

Öte yandan, zafer nidası ile seni kast etmedim sevgili Mustafa.. Dünkü maçla alakalı oluşturulan genel kanı bu ve bizde de en çok kişinin dediği doğrudur kabulü varya maalesef. Protestom buna. Yoksa senin yazınla alakalı bir durum değil. Sadece yorumlarını devamlı takip ettiğim ve bu yazıların üslubundan samimi olduğuna emin olduğum bir Beşitaşlının blogunda içimi dökmek istedim.

Sevgilerimle..

Alper Sarıkaya

enorton dedi ki...

Bence de maçın adamı Mehmet A. idi, soğukkanlı yapısıyla sakinliği ve basitliği ile Eskişehir maçına göre baya fark yarattı. Ancak defansif zaaflarımız sürüyor. Maccabi gibi bir takım bile kendi evimizde bir çok pozisyona girdi. Attıkları bir gol var gördüğüm kadarıyla ofsayt değildi. Rüştünün kurtarışları da oldu.

İsmail konusunda ise gözlemlediğim bişey var, rakip ataklarda defansımız blok halinde iken en geride hep İsmail kalıyor. Bakıyorum yardımcı ofsayt vermiş, ofsayta en yakın oyuncumuz ismail, bazen de geride kalarak ofsaytı bozuyor. Geçen yıl Schuster zamanında da bir çok kez ofsaytı bozmuştu. Buna dikkat etmeli bence...

Q7 istekliydi istekliyken mutluyken geçemeyeceği adam yok... Ancak dikkat ettim bir çok pozisyonda Almeida'ya oynasa kaleciyle karşı karşıya bırakacak ama o pas yerine adam geçmeyi tercih etti.

Simao ise hiç yoktu bence, isteksiz formsuz... Adam geçemiyor, asist yapamıyor, şut çekmiyor vs. Frikikte bile tam da onun yeri olmasına rağmen Fernandese bıraktı topu... şuanda en zayıf halka görünümünde...

Fernandesin yeri burası, burası olmazsa geçen sene 4-2-3-1 de Tayfur hocanın oynattığı forvet arkası mevkii... Asla geçen hafta gibi defans önü değil...

Defans hattında Sivok Egemen hergeçen gün daha iyiye gidiyor bu ikiliyi bozmamak lazım bence... Zaten Ersan ve Sidnei neden alındı hala anlamıyorum.

Edu için ben umutlu değilim malesef bekleyip görelim daha ikinci maçı ama ancak bence Pektemek daha önde düşünülmeli. Hocanın oyuna Pektemek'i daha önce almasını beklerdim.

Necip için fazla söylenecek bişey yok belli bir standart oluşturdu, inşallah hergeçen gün daha iyi olacak.

Veliyi 3 maçtır izliyorum hala bir artısını göremedim buarada...

genel olarak ise 5 gole rağmen oyunu beğenmedim, 2-1 olduğunda eyvah maç gidiyor dedim. Zaten 3. gol biraz gecikse işler sıkıntıya girecekti. Simao nun yedeğe alınıp Oraya Pektemek i yerleştirmeyi acilen denemeliyiz. Eduyu uzak forvet olarak düşünemiyorum bana biraz ağır geldi. Q7 - Almeida -Simao üçlüsü kağıt üstünde çok iyi gibi gözükse de malesef çok kısır bir üçlü durumunda. Bugün bakıyorum Fenerbahçe Semih arkasında Caner - alex- Topuz üçlüsüyle Antepe deplasmanda 3 gol atıyor, bir de penaltı kaçırıyor. Sergen'in "bir Alex değil" geyiğine dönecek ama golcü bir oyuncu bulmadan bu işi çözeceğimizi sanmıyorum. Bu golcü oyuncuya da en büyük aday Pektemek olarak gözüküyor.

Ankaragücü maçı içinse hocanın yine sağbekte Toraman'a görev vereceğini sakatlanan Almeida yerine Eduyu oynatacağını Simao nun yine 11 başlayıp Pektemek'in sonradan gireceğini düşünüyorum...

Bjk_KnightS dedi ki...

cenk

?, egemen,ersan(iyileşirse), ismail
(tanju)
fernandez ? necip

? ?
pektemek


3-4 sene sonrası icin bir takım kurmak istedim. Egemen yerine de birini almak lazım tabii yastan dolayı. ama bana gore 4-5 tane soru isareti var. bu iskeleti koruyup keske guzel takviyeler yapılsa. ama tabii boyle bir bjk mantıgını ancak FM'de gercege donusturebiliriz. tabii veli'de var ama bu yetenekleri ile ben bu kadroya koyamam. eger ilerde muhammed de orta sahaya eklenirse soru isareti 3'E iner.

Adsız dedi ki...

Ankaragücü maç öncesi:

-----------Cenk------------
İbrahim-Sivok-Egemen-İsmail
--------M.Aurelio----------
----Necip-------Fernandes--
M.Akyüz(Edu)-------Quaresma
----------Mustafa----------

Simao biraz dinlensin, Ernst de sakatlıktan yeni çıktı Aurelio'ya haksızlık yapmayalım. Kalede tercihim Cenk.

balticman

Adsız dedi ki...

defansla ortasahayı bozmaz gibime geliyor.simao yu kulübeye çeker ancak m.akyüzü oynatıcağını pek sanmıyorum..kulübe alternatifliği açısından 2 forvetimizi de sahaya sürmeyebilir ancak holosko da belki forma şansı bulabilir..


cenk
ekrem sivok egemen ismail

m.aurelio
necip fernandes

holosko Quaresma

pektemek

olmamı??

Ilyas dedi ki...

Bu arada Sinan Vardar istifa etti, ne düsünecegimi bilmiyorum acikcasi, genelde Medyada konusup duruyordu, Altyapinin ne kadar isine yaradi bilmiyorum. Ben sahsen Sergen'in gelmesini isterim, yetenek avcisi gibi birsey, ama bu yönetim oldugu sürece gelecegini sanmiyorum.
Olmazsa bence Izmir takimlarinin altyapisinda calisan birisi gelse iyi olabilir, Altay ve Buca olabilir, sistemleri oturmus ve bana kalirsa Türkiyenin en iyi altyapisi onlarda var, bir de tabi Sakarya tarafindan iyi futbolcular cikiyor.

Cartalete dedi ki...

Yönetim toplantılarında alt yapının adı bile geçmiyormuş. O da ilgisizlikten istifa kararı almış haklı olarak.

Kim gelirse gelsin farketmeyecek yani. Zaten Muhammed gibi bir oyuncu çıksa bile, 2 milyona yarı haklarının teslimi düşünülebiliyor. O yüzden, bu mentalitenin altında boşa kürek çekiyoruz aslında.

Adsız dedi ki...

altyapıya fahrettin curoğlu sulanıyormuş kartalhaberin haberine göre..ancak ben altyapıya beşiktaşın altyapısından çıkmış eski bir oyuncu olmasını isterim ki beşiktaş terbiyesini genç yaşta oyunculara aşılasın ki oyuncuların karakterleri de gelişsin..cruyff un altyapıdaki önemli olaylarından biridir bu la masia da..cruyff barca daki oyuncuların sağlam kişilikleri olduğunu söylüyor, örneğin messinin, xavinin onca başarıya,şöhrete rağmen değişmediğinden bahsediyor röportajlarında..(serdar özkan,batuhan örneklerinden sonra önemli bir ayrıntıdır bence kişilik yerleştirme..).. ki barcanın teknik direktörlerinede rijkaard gibi guardiola gibi eski oyuncuları getirtir ki o felsefeyi iyi aşılasın diye..demem odur ki metinler, aliler, gökhanlar, sametler, rızalar, feyyazlar altyapıdaki sorumluluğu almalıdır..ki bunlar beşiktaş adına ter dökmüş emek vermiş insanlardır, beşiktaş için tüm iyi niyetleriyle çalışırlar..ve en uygun adaylardan biri de feyyazdır bence.. beşiktaşlılık duruşunu en iyi yansıtan biridir...

Adsız dedi ki...

Altyapının başına Metin Tekin yakışır. Kalite...

Ayrıca, Tayfur Havutçu da çıkınca sportif direktör olsun bence. Carlos reise güveniyorum.

balticman

Cartalete dedi ki...

Yahu sorun alt yapının yukarıdan iplenmemesi, yeterli değerin verilmemesi. Oyuncuların umutsuzluğa kapılması vesaire...

Guardiola'yı getirseniz ne olur bu ortamda?

Zaten TFF'de gün geçmiyor ki, futbol zevkimi bitiren kurala imza atasın.

Adsız dedi ki...

Cartalete

Yukarıda daha doğrusu yönetimde futboldan anlayan adam mı var ki altyapıya ilgi göstersin... Bu ancak A takım teknik direktörü ile altyapının başındaki teknik adamın koordineli çalışması ile mümkün olabilir. O yüzden gelecek isimler önemli bence. Aklımdaki sistem:

A Takım T.D.: C.Carvalhal
Altyapı : M.Tekin
S.Direktör : T.Havutçu

balticman

Adsız dedi ki...

carlos basarılı olursa dedkgın sıstem mantıklı ancak basarı yakalayamazsa tutucaklarını zannetmıyorum..tutmak ısteseler bıle yonetıcıler, medyanın sorun cıkartıcagını dusunuyorum..en basıt ornegı uefa 2.macından sonraydı sanırım okudugum bı yazıda carlos ıcın sonuc olarak 500 bın euro ya gelmıs bı adam dıye bahsetmıs.. Altyapı olayında metınde uygundur benım ıcın, besıktasın ıcınde, oaunden gelsın yeter..

Adsız dedi ki...

Ne metin tekini allah aşkına.Sizin bu zihniyetiniz yönetimden farklı mı zannediyorsunuz.tanıdık biri içimizden biri diye altyapı konusunda bilgisi sınırlı olan metin tekin getirilsin diyorsunuz.Tamam metin tekini bende çok severim ama bu altyapıyı kendisine emanet etmek için geçerli bir sebep değil.

Altyapının başına ya yabancı biri gelmeli ya da serpil hamdi tüzün....

Bjk_KnightS dedi ki...

yaa aranızda kesin demiroren hayranları cıkacaktır ama zamanında murat aksu aday oldugu zaman dedigi en onemli sey (bence) altyapıya onem verecez, cok fazla para harcamayacaz, klubun cok borcu vardı. o zaman cok istemistim gelmesini ama olmadı. tabii neden olmadıgı konusu da ayrı. neyse bu yonetim sekliyle zor. ve bu yonetimin degismesi de imkansız gorunuyor. biz boyle mendez- demiroren ortaklıgı ile devam ederiz. takım borca girer durur. bu işten ise bizim gibi zevkle mac izlemek icin her macta tv basına gecip ama sinir olup ayrılanlar zarar görür.

BJK4EVER dedi ki...

Benim de gonlumde yatan;

Antrenor: Lucescu/M.Denizli/Tayfur

Sportif Direktor: M.Denizli/M.Tekin

Altyapi: Jean Tigana/Ersun Yanal.

Cartalete dedi ki...

Zaten Metin Tekin'in böyle bir işe bulacağını da sanmıyorum. Alt yapıda hocalık, çok sıradan bir meslek Türk futbolu için. Bir ara Recep Çetin vardı, beden eğitimi hocası ile aynı maaşı alıyordu neredeyse.

O yüzden öncelikle mentalitenin değişmesi lazım. Yönetimin, alt yapıyı ciddi bir kaynak görmesi ve yatırım yapmaktan kaçınmaması lazım. Sonra da, alt yapıdaki oyunculara gerçekten birşeyler katacak ve CV'si teknik direktör kadar parlak birisi lazım. Mesela Tigana iyi örnek. O model bir adam, herhangi bir genç oyuncuyu zaman geçtikçe değiştirebilir.

Ama mevcut düzende, oyuncular ancak ve ancak A Takım'da düzenli idman, maç kadrosuna girme durumlarında kendini geliştirebiliyor. Hem daha profesyonel antrenman aldığı hem de "umutlandığı" için.

Kısaca: isimlerden önce mantığın değişmesi lazım.

Adsız dedi ki...

Ben Metin Tekin A2 antrenörü olsun demedim, altyapının en başındaki sorumlusu olsun dedim yani Sinan Vardar yerine. Metin Tekin'in genç milli takımlardan da baya tecrübesi var ayrıca. Nedir bu yabancı hayranlığı, bizim çocuklarımızı bizden gelen biri anlar en iyi, yorumlardaki eleştiri dozajına biraz dikkat!

balticman

Cartalete dedi ki...

Evet, bazı uslup kaymaları var dikkat edelim. Yorum kısmında düştüğüm notta yazdığı gibi: başkasının fikrini yermektense, salt olarak kendi fikrimizi koyalım ortaya. Kendimi bazen forum moderatoru gibi hissediyorum ve bu durumdan hoşlanmıyorum açıkçası.

Ayrıca Demirören hayranı birinin (ki öyle biri var mı merak ediyorum), bu blogdan haz alacağını sanmıyorum :)

Cartalete dedi ki...

Cumali'yle sohbet etmiştim bir kere. Şöyle bir diyalog vardı : "ya ağabey, hoca Sergen olunca farklıydı. Kenara bakıyorduk, Sergen orda yani. Adam Sergen diyorsun, gözüne girmek istiyorsun..."

Doğrusunu söylemek gerekirse, o yaşlardaki futbolcu için isim de önemli. Hayranlık duyacakları biri yakınında olunca durum çok farklı olur. Metin Tekin gibi isimler bu şekilde etkili olabilir. Ama taktiksel anlamda gelişebilmeleri için, o yönde de bir arayış şart. Yabancı hayranlığından değil, bu işi daha iyi yaptıkları için. Ve seçenek daha fazla olduğu için.

Adsız dedi ki...

Cartalete

Yorumum dolaylı yönden size de dokundu yabancı konusunda fakat size şöyle bir düzeltme yapayım: yerli teknik bir adam altyapı sorumlusu olarak daha yararlı olur bence. A2 takım için yabancı bir taktisyen düşünülebilir (Hollandalı biri mesela) o ayrı konu. Burdaki kavram kargaşası A2 teknik direktörlüğü ile altyapı sorumlusunun ayrımını tam netleştiremediğimizden kaynaklandı bence. Ben altyapı sorumlusunun da futbolun içinden mümkünse BJK özkaynaktan gelmiş "teknik" bir adam olmasını istiyorum.

Teşekkür ediyorum size.

balticman

rivaldo dedi ki...

Beşiktaş altyapısı zaten birkaç kişinin kişisel çabalarıyla dönüyordu.Ciddi bir planlama ve kurumsallık yok.Bu kişilerde çabalarının karşılığını tan alamayınca, küskünlük olması normal.Altyapıyı son zamanda ayakta tutan Yemen Ekşioğlu ve Mehmet Ekşinin fedarasyonda görevli oldukları halde tamamen gönüllü olarak çalışmaları.Bugün hala altyapıda umutla bakabildiğimiz oyuncular varsa bu tip insanların ve Beşiktaşın geleneği bilinen Özkaynak markasının etkisi büyük.Bundan sonra faydası olurmu bilemem.

Carvalhalden altyapıya ve oradan gelecek oyunculara önem vereceğine inanıyorum.Ama bunun için biraz daha zaman geçmesi ve takım içndeki düzenin oturması gerekiyor.
Bu arada Emir ve u18 stoperi serhad takımdan ayrılmış.