Henüz 2. dakikada, böylesine kritik ve pozisyon vermemek için gerekirse topun çaktırmadan toprak altına gömülesi bir maçta; savunma da yerleşik olmasına rağmen, Hırvatistan boş kaleye bir gol attı… Bu görüntü, sorunun sadece Hiddink’te olmadığına bir işaret. Ama Hiddink’in de, sorun çözücü olmaktan ziyade; sorunları körükleyici hamleler yaptığı da daha büyük bir gerçek…
Selçuk, Emre, Sabri orta sahasıyla; Hırvatistan orta sahasına karşı direnç koymak, her şeyden önce fizik kurallarına aykırıdır zaten. Sabri, fotoğrafta bir örneği görüleceği üzere, topu alıp dipsiz kuyulara düştü maç boyunca. Ama bu onun suçu değil... Çünkü böylesine kesik başlı tavuğun bir araya geldiği, Burak'la stoperlerin arasında bağırsalar seslerini duyuramayacak kadar boşluk olduğu bir ortamda; cesaret edip topla oynamaya kalkan adam yanar... Hiddink, bu tip “topa sahip olma” öncelikli orta saha ve hücumcu seçimlerine Almanya deplasmanıyla başladı. Olmayacağı daha o maçtan belliydi, 90’lı yılların başına dönüş yolu böyle açıldı, Hırvatistan maçıyla da son durağa varmış olduk. Kontrollü futbolun, bize “teslimiyetçilik” olarak geri dönüş yaptığı yıllara geldik yani…Böyle maçlarda bir tane Feyyaz atardı penaltıdan, 3-1 biterdi; tek fark o Feyyaz’ın artık TRT3’de yorumcu olmasıydı.
Milli Takım, biraz Denizli biraz da Şenol Güneş’le “taktik futbol” oynayabilmişti. Onun haricinde, gazla çalışan bir takımdık… 2008’i hatırlayın, en kötü maçımız “aman sakin” diye başlanan Portekiz maçıydı. Ne zamanki kontağı tekrar lpg’ye çevirdik, o zaman 3.lük geldi, final de gelebilirdi… Keza eleme grubunda oynadığımız en iyi maç dersek, hemen İstanbul’daki Belçika maçının ikinci yarısını hatırlarız. O maç, arkasını düşünmeden direk kaleye odaklanmış, “gazla oynayan” milli takımın son şakasıydı…Hiddink hem kendi ağzıyla, “siz taktik futbolu beceremiyorsunuz gençler, çok duygusalsınız. Ne cins bir ülkesiniz arkadaş…” tadındaki gözlemlerine rağmen, ısrarla aksi yönden gitmeye devam etti. Bahsi geçen Belçika maçının kahramanı, hatta kahramanlarından biri olmadığı milli maç yaşamayan Tuncay’ı taca attı mesela… Necip, Mehmet Topuz gibi insan yiyen ortasahaları hiç düşünmedi. Milli takımın var olan özelliği de, zamanla yok oldu. Geldiğimiz son nokta; kör diye neredeyse 2 ton kömür parasına elden çıkarılan Gordon Schildenfeld’in kalesini görememek oldu… Çocukluğumda hatırladığım en ezildiğimiz milli maç, Wembley’de 4-0 biten İngiltere karşılaşmasıydı. Orada bile Ünal’ın direkten dönen şutuyla heyecan yapmıştık. Böylesini hiç görmedim, tamamen hareketsiz kaldığımız bir 90 dakika. Hem futbol takımı, hem de seyirci olarak…
Elbette Hiddink’in de “ben boks koçu değilim, taktik veririm oynarlar. Gaz maz benim tarzım değil, ona göre hoca seçseydiniz.” deme hakkı vardır. Zaten biz tamam olana kadar Hiddink ve benzeri hocalar lükstür. Nasıl tamam oluruz? Schieldenfeld’in takımca iyi savunma yapılan Ankaraspor maçında neden yıldızlaştığını, Serdar Özkan’ın ön libero olduğu İBB maçında neden patladığını anlamaya çalışarak mesela… İyi bir takım savunması olmadıkça, bireysel olarak garibim beklerin, stoperlerin anasını – bacısını risk grubuna dâhil etmeyerek… Mandzukic’in, aynı gol pozisyonda iki kez topa vuracak kadar pozisyon almasını, kovalamasını; çalımlardan, eksantrik şutlardan daha değerli olduğunu idrak ederek… Bu modelde, Türk topraklarında yegane yetişen bir adet Burak Yılmaz’ın, anca 25 yaşında farkında olmayarak; hatta bunu da sadece onun “adam olmasına” bağlamayarak… Sadece hızdan, teknikten ibaret olmayı bırakıp; ortasahanın ortasında oynayacak kadar fiziki güç, zamanla şut atacak yerde, Srna’ya atacağı bir topla “asist öncesi pas” dersi verecek kıvama gelen Modric’e “naaapmış ki bu adam?” demeyerek… İşte o zaman, “neden bu ülkeden topçu çıkmıyor?” demeyiz, çıkan topçudan faydalanmaya başlarız. Ama öncelikle basın, taraftar başta olmak üzere bütün ülke olarak futbolu anlamaya çalışmak gerek… Aksi halde gazla gidilmiş, belirli süreler içerside gelen başarılarla avunup dururuz…
11 yorum:
Geçenlerde Serdar Kesimal demişti. "Her maçta bir kahraman bekliyoruz" diye. Aynen öyle bir milli takım bizimkisi. Cartalete, olgular üzerinde durduğu için değinmemiş. Ama beklerin hali neydi öyle ya. Gökhan Gönül'ü hiç bu kadar kötü görmemiştim. Sanırım transfer olayı, aklını iyi karıştırmış. Sol beke cümle dahi kurmayacağım. Milli takım adil olsa, son 1 ayda form açısından çılgın atan İsmail'i görmezden gelemezdi.
Ben büyük resme bakmak istedim, o yüzden pek maç detayına inmedim. Mecaz değil, gerçek anlamda adamların kalecisi yere yatmadı. Kalkıp da öyle oldu, şöyle oldu demek anlamsızdı :)
Ama dediğin gibi, Gökhan Gönül standartlarının çok altında bir çalım yedi ilk golde. Yani, Quaresma'yı yiyen bir adam, Corluka karşısında maymun oldu. Keza ikinci golde de ters kademede rahat vurdurdu. Gerçi boy avantajı vardı.
Hakan Balta çok uzun zamandır umursamaz oynuyor, Galatasaray'da öyle. Takriben Euro 2008 sonrası futbolu bıraktı... Normalde defansif yetileri yüzünden sahadaydı ama ilk golde uyudu ters kademe yapacağı yerde.
yaa düşününce cidden bu kadar kötü bir takım mıyız diye. kesinlikle değiliz yaa. sag kanatsız cıktık maca. o gorevi gokhan ve sabri üstlendi. ama olmuyor iste. brezilya da alvesle maicon bile olmuyor. biri hücumcu olacak bu kanatların. hamit dersek zaten baktı olmayacak direk ortaya döndü. tamamen sol kanata kaldık. orda da arda'yı cok rahat savundular zaten. burak ts'da ne zaman onunde pres yapan bir forvet oldu. oyle is yaptı. elimizde umut var. onu kullanmak yerine 2 stoper arasına atıyoruz burak'ı. yaa anlamıyorum. hiddink gibi teknik direktor neden goremiyor bunları. yoksa yine oguz cetin'in yonlendirmeleri yuzunden mi boyle oluyor.
Öncelikle bence kötü bir takımız arkadaş.en iyi oyuncumuz en çok umut bağlanan oyuncumuz beşiktaş ve fenerbahçeden kovulmuş bir burak yılmaz işte yav.:(
Kadro seçerken büyük takım dengeleri gözetiliyorsa egemen bjk değil ts forması giyiyor olsaydı milli takıma alınmayacaktı,alınıpta oynatılacaksa idi sol beke bu kez halan balta değil ismail konurdu.malum takım dengeleri.
tolga zengin ve cenk gönen milli kadroya alınmayıp sırf hava solusun(muş) diye mert günok alınıyorsa
ne deyim ya.ahmet dursun bizde çılgınca oynayıp gol-goller attığı zaman bile milli formaya davet edilmezdi.o zamandan beri hiç bir milli takımı desteklemedim.desteklemem.hatta bjk dan oyuncu çağırırlarda oynatırlarda sakatlanır diye ödüm bile kopar.
ahada buraya yazıyorum.kadorda kim var kim yok bilmem ama hırvatistan rövanmş maçında kadrodaki tüm bjk lı topçular ilk 11 başlar ve 90 dakika oynar.sebep mi hafta sonu gs maçına yorgun çıksın veya sakatlansınlar diye.oğuz çetin hesabı..
Burak Yilmaz konusunda goruslerinize katilmiyorum. Noat'in olsun, sizin olsun Burak konusundaki olumlu goruslerinize maalesef katilamiyorum. Burak'i her avrupa macinda alici gozle izliyorum fakat halen nereye kosacagini, ne zaman topa basmasi gerektigini bilmedigini dusunuyorum. Dedesi yasindaki Olic'ten ogrenmesi gereken cok sey var. STSL'de cok gol atar veya atmaz cok onemsemiyorum acikcasi.. Oyuncu olarak bana cok daginik bir goruntu veriyor.
Diger soylediklerinize katilmamak elde degil. Ulke futbolunun duzemesi icin sadece zamana ihtiyacimiz var. Oyle 2-3 yil degil, 2-3 nesilden bahsediyorum. Oyuncularin egitim duzeyi, hayata bakislari degismedikce Arda topu taca atar, kaleci seyirciyle takisir.. Yunanistan'a gol atamamis bir takim da gelir bizi saf disi birakir.. Ders cikarabiliyorsak cok da onemli degil aslinda.. Anlik basarilara tercih edilebilir bu tip hez'metler.. Yeter ki ders almasini bilelim..
Bjk_KnightS,
Kesinlikle bu değiliz. Bu takım; Arda - Semih - Nihat - Tuncay dörtlüsüyle, İspanya gibi bir takıma karşı Barnebau'da pozisyon vermedi duran toplar haricinde. Bunun yanında "ah uh" edecek olaylar da yaşattı yani. Demek ki şu halimizle İspanya karşısına, bir de 4 forvet özellikli adamla çıksak, 9 yiyip geleceğiz...
alper,
Zaten İsmail'in de ilk A Milli oluşunu biliyorsun, yine grupta bir iddianın kalmadığı Belçika maçı :) Kadro seçimlerinde bol keseden skandal var, o zaten apayrı bir konu.
helldoradotcom ,
Burak bence de 4-4'lük bir oyuncu değil. 4-3'lük diyelim, çok zirve yaptığı bir özellliğe sahip olmasa da herşeyden biraz var olması önemli. Stiliyle, ülke futbolunda önemli bir boşluğu doldurduğu gerçek... Bence bunu, Beşiktaş'taki günlerinde de belli ediyordu. "Topçu değil" apoletini yiyecek kadar kötü değildi hiçbir zaman, şimdilerde de güvenini kazandıkça zirve yaptı. Olic'ten farklı bir oyuncu; Olic zekasıyla ondan daha iyi lidervari tek forvet olabilir. Burak'ta da onda olmayan birçok özellik var. Ama ortak özellikleri, iyi bir takım yapısında ve hücumda çoğalmayı beceren bir takımda var olabilmeleri. Age of Empires'deki rahiplerden biri, Burak'ı Hırvatlara çevirse; 2 adet de o yazardı bize mesela :)
ekside okudum simdi, sorun hakedenin formayi giyememesi. Hep ayni oyuncular, formsuz dahi olsalar.
eksi Alinti
"
çok güzel bir alıntı var, buyrun üşenmeyin okuyun. bu takımın diğer ismi haksızlıktır.
"feyyaz uçar gibi bir efsaneyi 28 kez oynatıp tuncay şanlı'ya (henüz) 80 kez şans vermiştir bu takım.
koskoca sarı fırtına metin tekin sadece 34 kez şans bulabilirken, en büyük hüneri ceza sahasında kendini yere bırakabilmesi olan arif erdem tam 66 kez çağrılmıştır, 60 kez de oynamıştır bu takımda.
tam 16 yıl aralıksız beşiktaş forması giyip 500 resmi maça çıkan atom karınca rıza çalımbay şükür ki 51 kez girebilmiştir bu takıma ama bu da çok önemli değildir arda turan bunu 24 yaşında başarmak üzeredir.
daha şaşırtıcı olanlarından biri de nam-ı diğer şifo mehmet bir orta saha oyuncusu olarak 13 yıl aralıksız oynadığı beşiktaş'ta 130 gol atmış bir oyuncuyken 31 kez girebilmiştir bu takıma. aynı takım oğuz çetin'i 75 kez çağırıp 70 kez oynatmıştır.
fatih akyel gibi ikinci lig kalibresindeki bir adam sadece galatasaray'da ve fenerbahçe'de oynuyor diye bu takıma 72 kez davet edilip 64 kez forma giyerken, 16 yıl profesyonel futbol oynayan (bana göre) türkiye'nin gelmiş geçmiş en yetenekli futbolcusu sergen yalçın bu takımda 37 kez oynayabilmiştir.
gökhan zan gibi kerameti meçhullerden menkul bir adam bu takımın defansının bel kemiği muamelesi görürken ve bu takıma 45 kez davet edilirken ibrahim toraman kıçını yırtsa da bu takıma alınmamaktadır. evet gökhan zan beşiktaş'tayken de alınıyordu milli takıma ama bir nevi ismail köybaşı kontenjanından alınıyordu. yani tek alınan oydu; beşiktaş'ın ve beşiktaşlının çenesi dursun diye.
tümer metin'in ne kadar yetenekli olduğunu herkesler bilir. işte bu tümerciğim beşiktaş'ta 5 yılda 132 resmi maçta 32 golle bu yeteneklerini sergilerken 12 kez davet edilmiştir bu takıma. aynı tümer metin sadece 2 yıl oynadığı fenerbahçe'de bu rakamı 32'ye çıkarmıştır. yani 2 yılda 20 kez çağrılmıştır. bak sen şu işe...
mesela yine beşiktaş'ın ve tabiki serpil hamdi tüzün'ün türk futboluna armağanı oktay derelioğlu da beşiktaş'ta 6 sene oynayıp 70 gol atarken bu takımda sadece ve sadece 12 kez yer bulabilmiştir. daha sonra fenerbahçe'ye transfer olduğunda bir sezona 5-6 gol sığdırabilmişken hemen apar topar milli takıma çağrılıp bir 4 kez oynatılmıştır.
eveeet; şimdi gelelim nihat kahveci'ye. yine bana göre türk futbolunun gelmiş geçmiş en "büyük" oyuncularındandır. 90 kez çağrılmıştır bu takıma. 69 kez de oynatılmıştır. beşiktaş'ta oynarken kaç kez mi çağrılmıştır? 22 kez... profesyonel kariyeri 15 yıl sürmüştür ve bunun 7 yılını beşiktaş'ta geçirmiştir. beşiktaş'tan gitmesiyle milli takıma alınmaya başlamış. beşiktaş'a geri döndükten sonra da saygıdan bir 10 kez daha çağrılmıştır. kaç kez oynatıldığını hatırlamıyorum.
haksızlığın göbek adıdır bu takım. beşiktaş'a yıllardır bu ülke sınırları içinde değilmiş gibi muamele eden takımdır bu takım.
şifo ile ilgili bir diğer istatistik de türkiye liglerinde hakan şükür'den sonra (1.69 cm boyu ile) kafa ile en çok gol atmış futbolcudur."
maalesef insanı milli takımdan soğuttular, ismini fenerbahçe ya da galatasaray koyun da hepimiz rahatlayalım artık.
"
Hele ki Feyyaz ve Sergen'e gösterilen tutum tam skandaldı. Feyyaz'ın bir anısı vardır;
"Kral olduğum sezon, ama önümde Rıdvan - Tanju olduğundan bir türlü şans bulamıyordum milli takımda. Neyseki İzlanda maçında ikisi de yoktu, bu sefer tamam dedim... Ama o haftasonu da Hasan Vezir 2 gol attı, Fener'den Hakan 2 gol attı bütün basın başladı milli maçta Hasan - Hakan ikilisi oynamalı diye... Ulan biz yine yedek kaldık. Anca 80'de soktular oyuna, 85'de 2-1 yaptım ama yetmedi. O maçı kazansak, belki Dünya Kupası oynayacaktım."
O zaman gerçekten de Feyyaz'ın durumu bir başka olurdu. Tanju şüphesiz daha golcüydü ama Feyyaz çok daha Avrupai bir forvetti.
Şifo da, klasik sonucu belli milli maçlardan birinde oynamıştı işte. Hollanda deplasmanı... Alper'in "bakın görün, bu Hırvat maçında bütün Beşiktaşlılar 11 oynar" deyişi boş değil, o da yaşamış belli ki. :)
Cartalete konu dışı,bir maç yazısı öncesi sıkıştırıverirsin belki:)
Dün Kartal Yuvası mağazasındaydım..Önceki senelere göre gerçekten çok iyi dizaynlar,çeşitliliği bol olan bir sezon yaratmışlar..Fakat inanılmaz pahalı,bir sweat 110 tl olur mu?Zara'da,Polo'da bile daha ucuz..2 tane sweat beğendim 205 tl..Tam karşısında Fenerium vardı girdim,ilk defa bu sezon daha iyiyiz diyebilirim..Onların sweatleri maksimum 55 tl..Ondan sonra Fener taraftarı çok ürün alıyor diyorlar..Nerde 100 küsür,nerde 55..Çok fazla da gezemedim daha fazla dayanamadım marşlarına..Bir de bizde niye yoktu müzik ve marş anlayamadım..
O anda en azından içeride 6-7 müşteri vardı ve hepsi fiyatlardan yakına yakına çıktı..Bir amca eşiyle torununa tulum tarzı bişeyler aldı,eşi pahalı diyordu,amcada olsun torunuma az bile dedi:)
Velhasıl kelam 2-3 parça bişeyler alırım derken bir sweat alabildim, 110 verip çıktım:(
Gerçekten pahalı..
Bu maçtaki ruhsuzluk ,mücadele isteğinden yoksunluk hocam açıklaması bu kadar kolay olamaz. Var bişiler var ama ne. Kulağımız delik değilki bilelim. Hiddinkin Rest çekmesimidir ,futbolcuların restimidir , fener gs çekişmesimidir ,birilerinin restimidir nedir bilmiyorum ama var bişiler açıklaması bilinenden çok çok farklı olan. İnanmazsında kendine en ufak darbede yıklırsın ya. en ufak darbede yıkılacak kadar ne bizi bu hale getirdi milli takım bu. herhangi bir kulüp takımı değil. 70 milyonu temsil eden milletin takımı.
bugün maci izlediniz mi, su omer toprak 3 mactir yedek oturuyor kulubede,bugunde mecburiyetten oynadi. bir cok seyi anlatiyordur bu olay. Hiddink bu duzeni kiramadi mi yoksa sallayip kirmak mi istemedi?
Yorum Gönder