Gündüz ek klasördeki tapelere bir göz attım, resmen midem bulandı. Şu maç öncesi yazısının gecikmesi de bundandır biraz… Federasyon başkanı, kulüp başkanının kölesi olmuş açıkça; biz de buralarda “Schuster ortasahayı güçlü tutsaydı…” falan demişiz enayi gibi… Hatta Beşiktaş muhabiri diye ortalıkta gezinen Ömer Güvenç, alenen köstebeklik yapıyormuş. Ayrıca o adamın, sürekli provoke edici sorular sorması da tesadüf olmaktan çıktı böylelikle... Aslında her ne kadar futboldan soğumuş olsak da, sonuç olarak iyi oldu; “maçlar sahada kazanılmıyormuş, onu anladım” sözü, her ne kadar istenilmese de açıklığa kavuştu, maskeler düştü…
Ancak işin Beşiktaş, daha doğrusu Tayfur Havutçu kısmı da çok tatsız… Şikeye varacak bir şey olmasa da, çok büyük çapsızlık var. İş, Hasagiç’in durumunu merak etmekten de öteymiş biraz. Aslında şakayla karışık ima da ediyor; İbrahim Akın için “oynarsa gelemez” gibisinden sözler sarf edilmiş. Gerçi yine konunun oraya gelmesini Turanlı sağlıyor; durduk yere bir İbrahim, bir Kemal diyip duruyor ama olsun… Bir de Guti’ye küfür var tabi, ‘telefondur olur öyle’ diyip geçiştirilebilecek bir şey olarak da bakılabilir… Ama işin aslına bakılırsa; ortada büyük çapsızlık var. “Emanetçi” denen adam, Guti’ye olan tavrını açıkça ortaya koyup kadro dışına atabiliyor. Şimdinin futbol direktörü ise, iş sahaya gelince yürüyen Guti’yi 106 dakika oyunda tutup, ancak arkasından laf ediyor…
Neyse, sonuç olarak Carlos Carvalhal gibi bir insan, sırf iş ahlakı sebebiyle bile Beşiktaş’ın teknik direktörlüğüne yakışır; orada kalmasından dolayı çok memnunum. Bana kalsa, U14 takımını bile emanet edilmeyecek Tayfur Havutçu da; göstermelik olarak o koltuktadır umuyorum. Ve maça geçiyorum…Önce Beşiktaş, sonra da Carvalhal’in selameti için şu maçın kazanılmasını çok istiyorum aslında. Braga maçlarına kadar eli güçlü giderse iyi olacak… Tabi bunun için, biraz kendi sınırlarını da aşması gerekiyor artık. Mesela, hücum hattında artık bir farklı bir şeyler yapmak gerek… O konuda Samsun maçının ikinci yarısı fikir verdi aslında; Edu ve Burak sahadaysa, Beşiktaş’ın rakip kale önünde daha sık görünme şansı artıyor… Her ikisinin de 11’de başlamasını umuyorum. Bu durumda, Necip – Veli ikilisinden biri kenarda durmak zorunda kalacak… Kim oynarsa itiraz etmem; ancak Veli daha fazla mesafe koşuyor olmasına rağmen, Necip’in topu geri kazanma şansı daha yüksektir. Çünkü basacağı zamanı daha iyi hesap eden, daha iyi pozisyon alan bir oyuncudur. Bu durum, Fernandes’i de rahatlatan bir etken oluyor… O yüzden önce Necip, sonra Veli gibi bir formül düşünülebilir.
Az önce Hostel 3’ü izledim, olaylar yine Slovakya’da geçse; tırsıp Holosko’yu 11’e yazabilirdim… Neyse ki öyle değildi, yedeklerde dursun bu kez. Kendi selameti için de, açılan oyunlara sonradan dahil olması iyidir… Gerçi Almeida ile Simao iyileşmiş deniyor; belki 11’de başlayanı bile olur… Ancak hazır ve fırsat bekleyen oyunculardan faydalanmak daha doğru olur diye düşünüyorum. Uzun zaman sonra “gönülden geçen 11” yazasım geldi, bakalım ne kadarı tutacak… İyi maçlar.
17 yorum:
Maalesef günümün epeyce bir bölümünü sindire sindire, dane dane tapeleri okumakla geçirdim ve Tayfur hoca'nın çok ama çok ayıp ettiği gerçeği ile yüzleştim. Guti değil U-14 ten Ali bile olsa, senin camianın oyuncusunun arkasından öyle konuşulmaz kardeşim! Böyle bir içten pazarlıklı adam ne olursa olsun bu camiada olmamalıdır. Gerçi, başkanın çok mu berrak su ? Hayır. Ama olmaz, çoluk çoğumuza bırakacağımız miraslardan biri olan Beşiktaşımız, bu ve buna benzer karakterdeki insanlara emanet edilmemelidir. Ayıp ettin tayfur hoca :((
Inan iple su mac oncesi ve mac sonu yazilarini cekiyorum, ama artik ne tadine nede tuzunu biraktilar sagolsun. Surada iki kelime, uzak forvette su olsun, rotasyona bu girsin demeye calisiyoruz, su oyundan birazcikda keyif almaya calisiyoruz, onu biel reva gormuyorlar artik bize. Allahlarindan bulsunlar, ne diyeyim... Bize fazlaymis, Schuster'de, Guti'de... Bu adamlari getirip, 60'larin topunun oynandigi bir ulkeye birseyler vermelerini istiyorsun, birde ustune neredeyse tekme tokat dovup gonderiyorsun. insallah Carvalhal usta biraz daha dayanir, hem kendi hemde takimin selameti icin...
MErak ettiğim husus tapelere nereden ulaşabileceğim.
Teşekkürler.
Ben aradım ama bulamadım,okuyabileceğim bir link yollayabilir misin?
http://t.co/SEhzvA4X
Havutçu - Yusuf Turanlı konuşması 42. klasörde.
Tapeleri okudukça daha bir soğuyor insan futboldan, gönlümüzden geçen kadrolar, gelecek vaadeden oyuncular, uzaktan çekilen şutlar, iyi ortalar, hepsi buhar olup uçuyor, hiçbir maddi çıkarı olmadan bu oyuna gönül verenlere bu durumu yaşatanlar; sizler için düşüncelerimin sonu yok sınırı yok, en kötü son ne ise en kısa zamanda yaşamanız dileğiyle..
Tüpçü başkanımız vardı artık çapsız futbol direktörümüzde oldu, tüm camiaya hayırlı olsun. CC'nin o çocuklar gibi sevinci ve güleryüzüyle tekrar futbola olan heyecanımız kıpırdanmaya başlamışken bu çapsız herifleri başımıza getirerek yine keyfimizi kaçırmışlardır.
Umarım bu akşam güzel futbol ve bol gollü bir galibiyet alarak devre arasına umutlu gireriz yoksa 2. devre boyunca "ÇAPSIZ"ın ne zaman CC'nin yerine geçeceğini beklemekle geçireceğiz.
Defol git YD, defol git TH...
Atakan Kurtun verdiği ilk 11 de Necip yerine Veli , Burak yerine Ekrem var.Holosko ve Toraman kadroda yokmuş.Ben bunu duyuncu Burak sahada olur diye düşünmüştüm ama Ekrem süprizi pek iyi olmaz.
ne yazılsa boş artık tayfur için. kayseri maçına sizinleyiz desteğiyle çıkan takım kaptanının arkasından i.. diyen, işi düşünce 100 dakika oyunda tutan, üç kuruşluk menajerden akıl alan, onun gazıyla kendi sözleşmeli futbolcularına giydiren çapsız bir adam işte. ismail'in, ersan'ın yüzüne nasıl bakacak merak ediyorum. daha da önemlisi futbolcularının arkasından böyle konuşan bir adam nasıl hala genel direktörlük yapabiliyor? adam bir de utanmadan teknik direktör ol dediler de ben olmadım diyordu. lutfetmiş beyefendi.
maç içinse sanırım bu sefer ön tarafını da tutturacaksın kadronun. holosko kamp kadrosuna alınmamış. büyük ihtimal edu olur pektemek'in yanında; ama işin burak kısmından emin olamıyorum. veli kaydırılabilir o tarafa.
cenk
hilbert-egemen-sivok-ismail
fernandes-ernst-necip
burak-edu-pektemek
alır götürür bu maçı. alsın götürsün de zaten. beşiktaş şanssızlığı ve klasiğiyle yeterince puan kaybettik ilk yarıda.
Veli tercihine itirazım olmaz da; Ekrem'e hiç gerek yoktu ya. Muhtemelen Edu - Pektemek'i dengelesin diye Ekrem'i oynatacak oynatırsa ama rakibe bakacak olursa, çok manası yok. Ekrem de çok koşmasına rağmen topu geri kazanmada pozitif bir adam değil ki. Burak da yapar o kadar geri koşuları, üstelik ayağına aldığı top tehlikeli olur.
Neyse, maç zamanı bir sürpriz olurda 11'de görürüz umarım Burak'ı.
ne güzel yine maç muhabbetine dönülmüş ama ben yapamayacağım. akşam maç başladığında belki. ama kaldıramıyorum telefon dökümlerindeki seviyesizliği. hele bir de ortam dinlemesi yapılsa neler çıkardı kim bilir. en çok üzüldüğüm de bu yaşananlar hukuken suç sayılmayacağı için, sütten çıkmış ak kaşık olacak tayfur. kendi adıma konuşursam benim için tayfur havutçu sinan engin'in seviyesinin bir üstünde yer alıyor. zaten cv'sinde fenerbahçe ya da galatasaray yazan adamlardan hoşlanmıyorum. futbolculuğu döneminde kabullenmem de seba'nın yeğeni olduğunu öğrenmemle beraber olmuştu. hatta helal olsun, dayı torpiliyle beşiktaş'a gelmemiş, önce fener'de filan oynayıp, rüştünü ispat ettikten sonra bize gelmiş diye düşünmüştüm. e dayı seba olunca beşiktaşlılığı da su götürmezdi. ama beşiktaşlı diye profilini çıkardığımız adamın hasletleri içerisinde bu konuşmalara yer yok. ulan ben siyah-beyaz bir formanın arkasında ekrem dağ yazıyor diye, hayatta işim olmayacak bir adamı savunup duruyorum. sen beşiktaş teknik direktörüyken, ne idüğü belirsiz bir adamla, son on yıl futbolunun efsane isimlerinden birini, üstelik de o formayı taşırken çekiştiriyorsun. yok arkadaş, bırakalım carlos carvalhal'i bu saatten sonra atakan kurt gelsin takımın başına. tayfur'u görmek istemiyorum.
beşiktaş'tan soğumak filan söz konusu değil, onu demirören'in ilk dönemlerinde yaşamış, kopamadığımı anlamıştım. ama kaderimiz bu olmamalı. beşiktaş kaybederken asaletini yitirmemektir. kaybederken asaletini yitirmeyenler kazanmak için yer yolu mübah görmezler.
maçta "beşiktaş'ın çocuğu tayfur havutçu" diye bağıracaklara da aşk olsun.
emin oldugum bir tek sey var. o da Tayfur'un acilen cikip bir aciklama yapmasidir. bu aciklama da oyle agizda geveleyen cinste degil, direkt "..evet boyle boyle konustum.." veya ".. hayir bunlar benim cumlelerim degil.." seklinde olmali. besiktaslilik bunu gerektirir zira. bu besiktas carvalhal'e yakismiyor :(
Bunlar sıradan basın haberleri değil, direkt olarak polisin ses kayıtlarından kağıda aktarılmış konuşmalar. Yani çarpıtma ya da uydurma gibi birşey söz konusu olacağını sanmıyorum.
benim kabul edeceğim tek açıklama "ayıp ettim, istifa ediyorum."
Saptirilmasindan ziyade Tayfur'un cok yanlis da olsa soyledigi sozlerin arkasinda durabilecek bir adam olup olmadigini merak ettigim icin bir aciklama yapmasi lazim diye dusunuyorum. yoksa bu asamada sussa kabullenmis, konussa sivamis olacagi asikar.
42. Klasörü komple okudum ama Tayfur hocanin Guti`nin arkasindan söylediklerini bulamadim, nerde acaba bu dedikleri? Tesekkürler
http://1.bp.blogspot.com/-QsE5UTx96SI/TvOd2fVGkaI/AAAAAAAACo8/CL3pZL_Tujc/s1600/guti%252Bhavut%25C3%25A7u.jpg
(via sairlerparki)
Yorum Gönder