Öylesine...

Bundan birkaç ay öncesine kadar Atletico Madrid, Reyes’in keyfine kalmış, kopuk ve spontane oynayan bir takımdı. (Q7+Simao)-1 formülünün işlemediği Beşiktaş gibiydiler yani… Ama Perşembe akşamı gördük ki; artık Atletico Madrid şut, hatta pas attırmayan bir takıma dönüşmüştü. Pozisyon bulmak için ceza sahası önünü bırakın, ortasahada bile “ince pas” yapmak zorundaydı Beşiktaş; o derece sağlam alan daraltıyorlardı. Topu aldıklarında ise mutlaka kıymetini biliyorlardı. Hiç gelişi güzel bir şut, orta denemesi göremedik; sürekli en iyi seçeneği düşünüyor ve zorluyorlardı…

Bu durum şunları gösterir; “bir teknik direktörün takıma katkısı %6’lardadır” sözü biraz zırvadır… Ayrıca, eli-yüzü düzgün bir takım olabilmek için sil baştan kadro yapmaya, uzun zamana ihtiyaç duymaya fazla gerek yoktur. İş ahlakına, oyun disiplinine sahip ve hedefi olan oyuncu grubu; adaletli forma dağıtımı; sisteme doğru oturacak oyuncu seçimi vesaire… Bunları yapmak çok pahalı bir şey değil, hatta daha ucuz olabilir.Görünen o ki Fikret Orman başkan olacak. Henüz söyledikleri icraata geçer mi bilemiyoruz… Ancak, hem söyledikleri şeyler hem de bunları söylerken kullandığı mizaç gösteriyor ki; bir Demirören değil… O nedenle gayet umutluyum. Beşiktaş’ın kadrosu çöp değil, üzerine gidilir ve iyi yönetilirse gayet sağlam bir takıma dönüşebilir. Tekrarlıyorum, bunun için çok paraya da ihtiyaç yoktur. Hatta Beşiktaş vasat addedilen kadrolarla daha başarılı olmuştur her zaman. Mesela hala dillerde pelesenk olarak 100. yıl kadrosu, aslında kemer sıkma politikasının ürünüydü… Ancak şu da var, yönetim Demirören kafasından kurtulsa da; hala tribünde o kafaya sahip insanlar var. Bu nasıl değişir? Bu soruda umutsuzluğa kapılıyorum… Belki zamanla…

Mesela ben Perşembe akşamı bir İsmail izledim, her anlamıyla tam bir futbol takımı olan rakibin 11’ine de yakıştırdığım tek oyuncu oydu Beşiktaş’ta. İsabetli ortalar yapamamış olabilir (ki bir takım sadece bekinin yapacağı isabetli ortalara kaldıysa, o takımda daha büyük sorunlar vardır) ancak savunmadaki oyunu, üst düzeydi. Ama düne kadar, tribünler tarafından küfür edilecekler listesinin başındaydı; yarın yine aynı listeyi zorlamayacağını bilemiyoruz… Oysa Demirören kafasına sahip olmayan bir yönetim gelir de, iddialı olmayan bir kadro kurarsa; genç ve üstelik alternatifi olmayan bir oyuncunun tribünler tarafından hedef alınmayacağına kesin olarak inanıyor olmamız gerekir. Yoksa bu işin içinden çıkılmaz. Yine Demirörenizm tarafından yönetiliriz, sadece isimler farklı olur. “Savunma yapsa, şimdi Manchester United’daydı”gillerden birkaç adam daha gelir, sonuç olmayınca onlar da küfür yer; kısır döngü böyle sürer.

Avrupa işi bitti, bence başarılı şekilde bitti. Kiev’de 90+5’de yenilen golden sonra buraya kadar toparlayıp, gelmek; kolay iş değil. Hilbert dönerse ve takım motivasyonunu kaybetmezse, bence bir Aralık-Ocak serisi daha yakalanır ve Beşiktaş play-offların en başarılı takımı olur. Sonunda yeri ne olur, orasını bilemem… İkincilik fena olmaz mesela…

13 yorum:

Fly like an eagle dedi ki...

Şampiyonlar ligi hedefini sonuna kadar kovalamalıyız.. Henüz bitmiş birşey yok.. Biz bu takımın gene de en iyi takımıyız. Dediğin gibi, Hilbert önemli ve bence Aurelio ilk 11 de başlasaydı takım oyunu daha istikrarlı işlerdi. Necip artık şuna karar vermeli. Ernst sonrası dönemin adamı mı olacak yoksa geleceği kiralanmak olan genç listesine mi girecek? Oysa kumaşı o kadar iyi ki. Tek talihsizliği Veli denen bir deliboranın çıkması oldu. Necipi çağdaş orta saha haline getirmek zorundayız. Kendisi de bu yönde çalışmalar yapmalıdır. Yoksa sonu belli. İsmail'i begendim ama zaten onun sorunu mentaldi hep. Bunu istikrara yayması lazımdır artık. Umutluyum.. Biz Beşiktaşız çünkü.. (Not: Beşiktaşın kalecisi 8 yer ama o tarz laubali golü yememelidir. 25 yıldır Beşiktaşı izlerim. Bu tarz yenen laubali bir gol hatırlamıyorum. Cenk kardeşimizle adam gibi konuşulup hani amiyane tabirle kulağı çekilmelidir. )

Bjk_KnightS dedi ki...

bakalım neler olacak ama zor gibi. cünkü takım duran top harici dogru düzgün gol bulamıyor. necip veli cok kosuyor, top kapıyor falan ama gol pozisyonu olusturmak konusunda cok beceriksizler. ama sunu da düsünmeden edemiyorum. belki onlar kaliteli ama önlerinde onların gol pozisyonunu degerlendirebilecek forvet yok. bu daha dogru olabilir. ben orta saha olsam onumde ki forvet attıgım her pası harcarsa derim ki ona verecegime kendim gideyim belki işe yarar. necipte son zamanlarda bunu deniyor gibi biraz. q7 geri dönüyor gibi. o dönünce simao'da ısrar etmekten vazgecilmeli artık. olmuyor işte. tüm sezon onun atacagı 2 gol 2 asist icin onu mu oynatacaz. carvalhal cok sempatik, iyi adam falan ama kesinlikle iyi bir teknik direktor degil bana gore. ve oyuncuların kalitesini anlaması da kesinlikle senin 10da biri olamaz mustafa... baskanlıgı kabul etmedin. bari sportif direktor falan ol bizim takıma :D

tannhauser dedi ki...

@fly like an eagle: cenk'in yediği golün savunulacak bir tarafı yok. bana tv'yi kapattırdı ama beşiktaş'ta bu derece laubali gol yiyen kimse olmadı demek de abes. uzaklara gitmeye gerek yok. cordoba bu tarz golleri yerdi ki kendisi kaleci sorunu baş gösterdiğinde ilk ah çekilen isimdir.

her gittiğim maçta iki arka sıramda maç boyu ismail'e küfreden bir adam mutlaka bulunur. şimdi bu herifler ne düşünüyor acaba.

@Bjk_KnightS: takımın topsuz oyunda müthiş bir hareketsizliği var. bu da orta saha oyuncularımızın belini büküyor. top bize geçtiğinde ilerideki elemanlarımız "acaba bana atar mı" diye düşünüp oldukları yerde duruyorlar. bu da rakip savunmanın ekmeğine yağ sürüyor. halbuki rakip savunma sürüp giden devinimle şaşkına dönmeli, "acaba bu deli dana gibi koşu yapan elemanlardan hangisine top atılacak" düşüncesini salmalı hücumcular. böylece orta saha oyuncularımızın parladığını da görebiliriz.

q7 özür dilemiş, muhtemelen kadroya girecek. dürüstçe kendi duygularımı aktarmak istiyorum. sevgilisi tarafından aldatılıp aldatılıp her seferinde de sözlerine kanarak geri dönen ergen kız gibiyim. olay ayyuka çıktığında çok sinirlenmiştim. yok 1300 metre koşmuş, şu olmuş, bu olmuş umrumda değil. beşiktaş jimnastik kulübü'nün teknik direktörüne küfreden adamı silip gidiveriyorum. ama bu herifte şeytan tüyü var. hoca özrünü kabul ederse ben de bir taraftar olarak direkt affedeceğim gibi. yani bir halta yaradığından, über futbolcu olduğunda, kısacası herhangi bir somut veri olduğundan değil. adamda tam tanımlayamadığım bir şey var. çok sert bir faüle maruz kalsa bile, gelip özür dileyen rakiple direkt kucaklaşıyor ya beni direkt tavlıyor ne bileyim. bu konudan 17 forma roman çıkar daha uzatmayayım.

fikret orman konusunda da karmaşığım ama iyi şeyler olacağına, söylediklerinde samimi olduğuna inanmak istiyorum. kendi adıma inanmaya ihtiyacım var. matrix'teki tank'in muhabbeti. bu biftek sahte biliyorum ama yine de o tadı almak için satacağım neo'sunu bilmem nesini.

teknik direktör konusunda çok netim ama. eğer iki seçenek varsa ve bunlar tayfur ve carlos carvalhal hoca ise ben oyumu carvalhal'den yana kullanacağım. sergen'in telefonla yazdırdığı gazete yazılarında devşirilmiş sistemde top oynatması bir yana (burada şahsın basına göre kadro kurduğu karikatürize edilmektedir) nereden bileceğim hangi lisanssız menajerle hangi futbolcunun arkasından neler çeviriyor. eğer söylendiği kadar dürüst delikanlı bir adam olsaydı, o kayıtlar ortaya döküldükten sonra beşiktaş'ta kalmazdı.

son olarak kırk kez söylenirse olur mu acaba? yine teknik-taktik mevzulardan değil, beşiktaşlılığın gereği romantizmden temelli, mehmet hoca antalya'yı ligde tutsun sonra da gelsin eskiden kaptanlığını yaptığı geminin kara operasyonlarını yürütsün. vallahi sadece romantizm de değil. teknik-taktik gerekçelerim de var :) ama olmasa bile istediğim "o" olurdu :)))

The Eagle Abroad dedi ki...

Atletico maçi hakkında yazilacak zaten pek birsey yoktu. Olanida en guzel sekilde dile getirmissin. adamlar bizden daha iyiydi ve hakederek turu gectiler. Maazallah, City gibi bir elenis de olabilirdi, ki oylesini dusunmek bile istemiyorum dogrusu...

Fikret Orman konusuna gelince, YD'nin elinde her daim demoklesin kilici gibi sallanan bir senet oldukca rahat hareket etmesi zor gorunuyor. Orasini bekleyip gorecegiz anlasilan. Soylemlerine bakilirsa eski futbolcularimizdan baya faydalanacagiz gibi gozukuyor. Ha, bu teknik direktorluk anlaminda mi olur, yoksa tavsiye yada tarama ekibi minvalindemi olur, orasinida gorecegiz. Nacizhane belirtmem yada kiyas yapmam gerekirse, galatasarayin bu sene 2000 ruhunu yakalama yada geri getirme cabalarinin meyvelerini goruyoruz. Yeni bir baskan, Fatih hoca, teknik ekibe dahil olan, davala, sas, taffarel ve digerleri... Zamaninda Birlikte basarilar yakalamis, birbirine guvenen ve taniyan bir ekip...

Bizimde ayni dogrultuda bir yol almamiz gerekiyor. Riza, Metin, Feyyaz, Ali, Mehmet ve hatta Cordoba halaen daha futbolun icinde kiyisinda kosesinde olan insanlar. Bu topluluktan guzel bir ekip yaratilip bizimde efsane yillarimizin ruhu pekala geri getirilebilinir.

Yeter ki balik bastan kokmasin...

Saygilar...

d.amokachi dedi ki...

Dün akşamki maçtan sonra artık ikincilik dahada net bir hedef. Avrupa Liginin Perşembe oynanmasından dolayı zarardan başka birşey getirmediği ortada. Şampiyonlar Ligine hem maddi hem manevi anlamda ihtiyacımız var. Futbolcuları buna inandırmak gerekiyor. Umarım Pztesi iyi bir başlangıç olur. Artık yazmaktan söylemektende bıktık ama şu Burak Kaplan'ı görelim 30 dakikayada razıyım!

enorton dedi ki...

Dünkü maçtan sonra FB kendine kolay gelemez kalan maçlarda da muhtelemelen puan kaybeder. Son 4 maçı mutlaka kazanmalıyız. 2.lik şansımız çok yüksek.

Cartalete dedi ki...

Kurduğum senaryonun başlangıcı doğru işledi. Sonrası şöyle: Bursa maçında Fener'in sahası kapanır, orada puan kaybı gelebilir, akabinde Trabzon deplasmanı... Hatta buralarda iyice zirveden kopunca, Antalya maçı bile zor geçer.

Bizim ise sakatlar dönüyor. Quaresma da burnu sürterek döndü. Takımda bir motivasyon kaybı olmazsa, bence de 2.lik hiç uzakta değil. Ki, çok önemli hedef. Bıktım abi Avrupa Ligi'nden. Git ŞL'ye, gir gruplara; sonuncu ol elen farketmez. 15 milyon Euro'yu indirip, arada iki the champions melodisi duyarız İnönü'de, tamamdır.

Cartalete dedi ki...

http://robertohilbert.blogspot.com/2012/03/roberto-brennt-auf-sein-comeback.html

Reyis dönüyorum demiş galiba başlıkta. Almanca bilen arkadaşlar bir özet geçse, çok hayra geçer.

The Eagle Abroad dedi ki...

Valla Almancam yok ama ilkel net cevirileriyle anladigim kadariyla sakatlik sonrasi ilk kez kadroda yer alabilirim gibi birsey demis. Hayirlisi olur insallah. Hilbert'li bir finis ve play-off serisi hem fiziki hemde mental acidan takima cok sey katacaktir...

Bolu macinda Atinc, Muhammed, Burak Kaplan, Mehmet Akyuz, Alves gibi isimleri gorecekmiyiz acaba?

Haftaya eksik belediye karsisinda yine bir pazartesi maci olacak, seytanin bacagini bu sefer kirabilirsek pekala Play-off'a guzel bir giris yapabiliriz...

tannhauser dedi ki...

abi ortaokuldan kalma alamancama güvenirsek, "oynayabilecek durumdayım, hocam görev verirse terimin son damlasına kadar mücadele ederim" demiş gibime geldi. ibrahim üzülmez mode on. kısacası kendi sağlık durumunun iyi olduğundan bahsetmiş ama on bir ya da on sekizde olacağına dair bir şey söylememiş.

akıl yürütürsek, carlos hoca sakatlıktan dönen gözde oyuncularını hemen kullanmaktan çekinmeyen bir insan olduğu için p.tesi akşamı kendisini sahada görme ihtimalimiz yüksek.

Ilyas dedi ki...

Alamanci oldugumuzdan biraz yardim edelim bakalim :)

Roberto Hilbert Blog özeti:
Besiktas su aralar kötü durumda, Sampyionluk hayal gibi, ama artik degisim zamani, Play-Off'lari garantilememiz lazim.
Son haftalar sahalara dönmek icin cok calistim, nihayet Kadroya girme olasiligi cok yüksek.
Manisaspor'un durumu kötü, kümede kalma savasi veriyorlar. Reha Erginer'in aciklamalarina göre Besiktas'tan cekinmiyorlar, sonucta her mac önemli.

Bu kadar :)
Besikas'in durumuna gelirsek... Ismail'e birseyler olmus, resmen kendisi adina reklam yapti, helal olsun... Mustafa artik ilk XI baslamalidir bence.
Sizin düsünceleriniz neydir bilemiyorum, ama Veli bana sac bas yoldurdu, cok dengesiz pas veriyor, ayni problem Necip'dede var aslinda, ama ben sahsen Necip'i tercih ederim, cünkü Veli gibi mactan erken kopmuyor.

Umut ediyorum ki, Riza Calimbay bir gün Besiktas'a geri dönsün, zamaninda kisitli imkanlarla baya iyi bir is yapmisti aslinda, genclerede baya önem veriyor ve futbolculari almadan önce izlettiriyor, kendi aciklamalarina göre...

rivaldo dedi ki...

A2 golleri http://www.kardemirkarabukspor.org.tr/videolar.asp?islem=vg&id=904 İkiside Hasandan.

Kanalı olmayan Karabük bile şu maçları çekip internette yayınlamayı akıl edebiliyor.Cuma günü derbi var.A2 hocaları inşallah bu maçı dikkate alarak olası Boluya gidecek oyunculara engel olmazlar.Muhammed yok zaten, Hasanı götürürler belki bu sefer.

Cartalete dedi ki...

Golleri kes :) Sergen TSYD'de Galatasaray'a bir gol atmıştı, 2. gol ona çok benziyor.

Aslında golden önce, Hasan'ın topla alış verişi harika. Keza ilk gol öncesi faul oluşurken bir top kurtarışı var, ben futbolcuyum diyor.