It’s the Futbol, That’s the Futbol…

Dün akşam güzel olan birçok şey yaşandı. Hilbert’in yeniden sahalara dönmesiyle, defansif voltranın oluşması, o güzel şeylerin başlangıç noktasıydı mesela… Sağa atılan bir topta onun koştuğunu görmek; ayazda beklenen belediye otobüsünü, nihayet ufukta görmek kadar mutluluk aşılıyordu…

Ancak karşıda “atın ikiyi de düşelim, rahat edelim” diye bekleyen bir rakip olmasına rağmen; Beşiktaş 54. dakikaya kadar gayet baskı yedi. Ernst ve Veli’nin rolanti oyunu (en azından standartlarına göre) bunda etkendi. Bir diğer etken de; savunma hattının topsuz oyunda biraz ileri çıkıp, alanı daraltmıyor oluşuydu. Carlos, baskıya karşı presle karşılık vermek yerine; Pektemek’i çıkarıp, Necip’le ortasahayı doldurmayı yeğledi. Bu yarım doğru bir hamleydi bana göre…Necip’in girmesi doğruydu; zaten Beşiktaş o dakikadan itibaren (54) maçta gerçek bir egemenlik sağladı. Ortasahaya yama yapılmış oldu, artık Manisa oradan kolay kolay akamıyor, Murat Erdoğan Necip duvarına çarpmaya başlıyordu… Ancak çıkan adam Pektemek olmamalıydı sanki… Bugün, ufak bir Müller oyunu izledik kendisinden. Sağ forvet olmasına rağmen, sağdan gelen ortaya bile karşılık verdi çocuk. (Direkten dönen pozisyon) Onun varlığıyla Fernandes, aslında çok iyi ara pasları da atabildiğinin farkına vardı… Beşiktaş’ta Mustafa Pektemek haricinde araya koşu yapacak, bir ikinci adam kalmadı çünkü. Holosko bile bıraktı o işleri…

Velev ki, taktiksel olarak da doğru bir hamle olsun. İşin biraz da psikolojik kısmına bakmak lazım… İyi oynayan adamı çıkartmayacaksın. Almeida, Pektemek varken anlamlıydı; indirdiği topların 5 metre yakınında birisi vardı çünkü. Ama o dakikadan itibaren Beşiktaş, Aralık ayında bol bol uyguladığı testudo taktiğine geçiş yapacaktı. Ortasahada topu geri kazan, topu hücumdaki yetenekli – bilinmezli oyuncuların ayağına teslim et… Almeida bu yapıya ters, çünkü yapabileceği şeyler belli… Ayrıca, Beşiktaş orta sahada bölgesinde dönen topları alınca; uzun oynamaya, haliyle ileride cüsseli bir santrafora ihtiyacı kalmıyor. Pektemek'in sahada kalıp, o düzende Hugo'nun sakatlanmadan kenara alınması daha iyi olurdu.

Arka adalesi çekince, yerine tam tarifteki gibi bir adam girdi; en uçta oynamak adına. Her şey bir yana; Quaresma’dan fayda sağlamak için tek bir bölge var, orası da 4-4-1-1 ya da 4-3-3’ün en ucu… Bugün oraya geçti; normalde 3 ayda bir bulacağı iki golü, 5 dakikada yakaladı. İkinci golün bir benzerini, Galatasaray forması altındayken Hagi’den izlemiş, “ne zaman futbolu bırakacak bu arkadaş?” hesaplamalarına girmiştim. Can sıkıcıydı çünkü… Aynı golün, daha bir estetik olanını izlettirdi bize. Atsan atamazsın, satsan satamazsın… Demiyorum tabi ki, direkt satacaksın. O yüzden, kendini bulmasını Quaresma adına değil; Beşiktaş adına istiyorum. O maaşı alan ve standardı olmayan bir adamı tutma lüksü yok Beşiktaş’ın. Aynı zamanda, değerli bir oyuncuyu “değerinin altında” elden çıkarmaya da…Fernandes… Şut açısını bulduğunda, “şimdi gider bu hareketlerin üstüne asar…” demeden, İlker’i uzay boşluğuna düşerken gördüm. Harbiden astı… Delgado’nun Oftaş’a attığı golden sonra bir Beşiktaşlıdan izlediğim en iyi “yetenek” golü… Diğer 3 golde de imzası var zaten; 2 asist, 1 asist öncesi pas olmak üzere. Ortasahada ne kadar mücadele, o kadar Fernandes; aynı şekilde hücumda ne kadar hareketlilik, o kadar Fernandes… O yüzden şöyle bir; Fernandes, Necip, Ernst / Pektemek, Quaresma, Veli (duruma göre Simao/Bebe/Edu) düzeni oldukça ideal gözüküyor.

Carvalhal’in Ekrem’i oyuna alışında mana derindi. “Kendinize gelin lan, biz bu değiliz!” hamlesiydi… Zaten hemen akabinde müzeye doğru çektiği şut, ters kademede Ferhat’a Almeidamsı indirdiği topla görevini tamamladı. Allah Hilbert’e zeval vermesin, ne diyelim.

24 yorum:

Fly like an eagle dedi ki...

Galaksimizde ve diğer galaksilerde gerçekleşmesi olası maç sayısı ve oynanma araları eşit olan her turnuvada bu Beşiktaş rakiplerinden kadro kalitesi olarak fersah fersah üstün. Yeter ki takım olarak belirli bir hedefe kilitlensinler. Üç önemli adam iyileşti ya da mek üzere.. Hilbert- Aurelio ve Bebe.. Bu oyuncuları doğru kullanabilmek kaydıyla çok daha organize hücum eden bir takım izleyeceğimizi düşünüyorum. Not : Bir önceki yazında paylaştığın gelecek sene olası Şampiyonlar ligi ön eleme puantaj detayın için helal olsun diyorum..

ceyhun dedi ki...

fernandes'in olağan üstü bir oyuncu olduğu gerçeğini bir kenara bırakırsak:)
kolektif oynama amacı olan bir takımda bu adam yer alabilir mi sence üstad?

mesela atletico madrid'te? barcelona demiyorum tabi ki, united'da mesela?
proudhon'un sözüydü sanırım(aslında bütün kolektifçi bakış açısının temeli olabilir) :

çok sayıdaki işçinin beraber çalışarak ürettikleri güç, bireysel olarak üretim değerlerinin toplamından fazladır derdi. yani bir kişi 1 birim değer üretiyorsa 10 kişi ortak çalıştığında 10 değil 12 birim değer üretir derdi. ve sermaye bu 2 birimlik ücretlendirmeyi karşılamaz da derdi:) topu alıp yapacağı hamleden önce düşünmek için zaman harcayan, iki çalım atan bir yapısı var. ernst, simao gibi al ver yapmıyor daha çok guti quaresma arası bi tarzı var.

yine söylüyorum, fernandes bir quaresma bencilliğinde değil fakat gerçek bir kolektif oyuncu da değil. ha bizim halimiz ne ki fernandes'i beğenmiyoruz diyebiliriz fakat bu gerçeği de değiştirmiyor gibi.

çıkıntılık yapmak için söylemedim bunu, uzun zamandır kafama takılmıştı şimdi imkan bulabildim.

box2boxMC dedi ki...

Ne Hilbert'in dönüşü, ne Q7'nin ne de Fernandes'in über fantastik golleri bence bu maçın en önemli anı Q7'nin golünden sonra ilk kutlayanların 2 hafta önce Q7'ye kalayı basan İsmail ve Ernst'in olmasıdır. Ne kadar koşmasanda takıma faydan varsa herkes seni takdir eder. (örn: Alex) Umarım dediğin gibi CC bundan sonraki maçlarda Q7 yi serbest oynatır...

selo dedi ki...

Mustafa Bencede çıkmamalıydı hem moralman ilerki dakikalarda gol atabilirdi artı olarak çok iyi koşular yapıyordu. Mustafa bu sezonu bence harika geçirdi ve sakatlanmadan güçlendi.Buda bizim için 2012-2013 senesine iyi olacak.Ben sadece dün Borges Blog'un paylaştığı bilgiyi sizinle paylaşmak istiyorum.Hilbert bu takımın herşeyidir. İsmailde o gelince extra oynuyor. Hilbert'in olmadığı 16 lig maçında Beşiktaş 7 kez yenilir iken Oynadığı 14 llig maçında sadece " 1 " kez yenilmiş. (Gençlerbirliği 4-2) bundan iyi bir açıklama yok bence.

helldoradotcom dedi ki...

Pektemek disinda tum soylediklerine katiliyorum. Onun ozelinde bambaska bir mac izlemisim anlasilan. Pektemek'in en fazla top kaybiyla oynadigi macti. Bir ara verilen her topu ezdi. Akabinde de kenara alindi. Bu Pektemek'in kotu futbolcu oldugu anlamina kesinlikle gelmez ama dun benim izledigim kadariyla kotu bir gunuydu Mustafa'nin. Kacirdigi golu Almeida kacirsa coktan gomulmustu. Fernandes'i yazilara konu etmek bence artik yanlis zira Besiktas'in oyuncusu olmadigini yeterince gosterdi. Bu kalibi genelde Ekrem, Toraman, Ismail icin kullanirdim ama Fernandes icin de kullanmanin zamani geldi geciyor. Haziran basi populer tabirle zirve liglerden birine gider (gitmeli de). Ernst'teki hucuma katkisizlik suruyor. Onun yerine velivari, maliyetsiz, genc bir gurbetci alinabilir yeni sezonda. Sag/Sol bek sorunu zaten mars'ta konusuluyormus. Bebe'yi de yarim devre de olsa bir gorebilseydik eeydi!

Cartalete dedi ki...

ceyhun,

Bence sorunun cevabı 2. gol öncesine var. :) Simao'ya attığı asist öncesi pas, zamanlama olarak mükemmeldi. Keza, ilk yarıda Mustafa'ya attığı top da öyle.

Fernandes önünde hareketli bir grup bulursa, kendisi de hızlı top çıkarır. Aynı şekilde ortasahada da. Topla debelenmeyi seviyor, ama biraz da mecbur kalıyor. Çünkü ortasahada da kendini topa gösteren birileri yok fazla. Bazen Ernst, rolanti oyunu bırakıp topla da yardımcı olabiliyor Fernandes'e.
Bence her yerde oynar Fernandes. Barça'da yedek oturur sadece. Ki orada, Fabregas da giremedi ortasahaya; en sonunda forvette yer buldu. :)

helldoradotcom,

Top ezdi evet, ama ben daha çok topsuz oyunda ne yaptığına baktım. Kenardaki gizli forvet işini iyi gördü, aylar sonra araya koşu yapan birini izledik. Sürekli rakip solbeki de içeri çekti, Hilbert'in ilk yarıda rahat bindirme yapması bununla da bağlantılıydı. İkinci yarıda pek çıkamaması, sadece taktiksel değildi; çizgiye bağımlı Simao vardı önünde mesela.

borasahin dedi ki...

Cartalete birader,

Senin tekrar yazilarinla gormek cok guzel...

Bence bu hafta hem Besiktas kulubu hem de futbol takimi icin en kritik hafta, Madrid maciyla birlikte.

Fikret Orman haricindeki diger baskan adaylarinin tipleri ve ilk adaylik basvurularindan anladigim kadariyla "les yiyici" gibime geldiler. Daha onceki secimlerde Arat ve Orman'i desteklemistim. Orman'in soylemleri bana dogru geliyor, umarim icraata dokebilir. Endiselerimden biri acaba silik mi kalacak korkusu. Umarim dedigi gibi Besiktas'in menfaatleri icin herkesle konusur ama dogru bildigi yolda da ilerlemeye devam eder. Futbol takimi icin de kritik hafta. Bolu macinda gencler oynayacak deniyor, dogruysa bir tanesi bu, digeri de Belediye maci, bunlarda amaca ulasilir ve secimi de Orman kazanirsa en azindan bir umut isigi olacak.

mturkol dedi ki...

Bugun merak edip Carlos Carvalhal' in kisisel sitesine girdim ve yazdigi birkac yaziyi okudum. Bu adamin sahip oldugu bir vizyon var. Hatta scouting/transfer/klup yapisi uzerine yazdigi su guzel yaziyi okuduktan sonra (Ingilizcesi mevcut sitede), 0'dan sekillendirilmesine izin verildigi bir takimda bu vizyonu olumlu sekilde yansitabilecegini gosteren ciddi ibareler var: http://www.coachcarvalhal.com/site/en/articles/game-model

Yanlislari oldu mu; mutlaka oldu: Defansif katkisi ciddi anlamda tartisilir olan (ayni zamanda biri kanada yapisik oynarken digeri iceri kat etmeyerek forvete destek olmayan) Simao - Q7 ikilisinde israr etmesi, Muhammed-B. Kaplan-Alves gibi gencleri bir turlu sahaya surmemesi gibi. Ama bahsettigim yaziyi okuduktan sonra benim aklimda bazi secimlerin yonetim/oyuncunun ego baskisi gibi nedenlerden dolayi mecbur kilindigi gibi bir kani olustu. Yeni sezonda Mendes ahalisine git/kal seklinde samimi secimini yapabilme ve takimi kendi insiyatifi dahilinde gelistirme (transfer, oyuncu/kadro secimi vs.) imkani verildiginde daha etkili bir Besiktas izlettirebilecegini dusunuyorum.

borasahin dedi ki...

Maca gelirsek...

Braga macindan itibaren takimi biraz yakin markaja aldim. Onun oncesinde acikcasi Avrupa maclari disinda takip etmemistim.

Ozellikle 2. Braga macindan itibaren gozlemledigim bir konu var: Orta sahada cok fazla overloaded oluyoruz. Rakipler elini kolunu sallaya sallaya top kullaniyor. 1-2 dizilimi, supurucu Ernst onlerinde sola yakin Ferman saga yakin Veli, buna cozum uretmiyor. Dun de gorduk bunu. Murat Erdogan Necip girene kadar oyunu istedigi gibi yonlendirdi. Bence Cartalete'nin dediginin tersine %100 dogru bir karardi. Ferman tam anlamiyla pasor bir oyuncu degil. Bu devirde Barca'ya refer etmek verili oldugundan bence Xavi'den ziyade Iniesta model bir oyuncu, all-around, pas yapabilen ama ayni zamanda topta tasiyabilen, calim da atabilen, ozellikle kendi ekseni etrafinda her iki tarafina da donebilen, ( better Ekrem :) ) nasil pas verecegini bildigi icin sag ayagini tercih etse de sol ayagiyla isabetli paslar atabilen vs. bir zat-i muhterem. Amma velakin bence tam anlamiyla bir pasor degil. Yani bir Selcuk Inan degil. Mesela Alves'in pasor tarafi dava kuvvetli gibime geldi, ama o hantallikla nereye kadar bilemiyorum. Veli'de isin emek tarafinda birseyler yapmaya calisiyor ama bence yeterli olmuyor, ya taktiksel sebepten (Ernst'in ilerisinde pozisyon al denmis olabilir) ya da yetersizliginden. Veli surekli toplari rakiplerin mudahale alanina sokacak sekilde kontrol ediyor, bu da acikcasi risk yaratiyor, ayni seyleri ilk ciktiginda Serdar Kurtulus da yapardi, ama cok cabuk toparladigi icin surekli faule maruz kalirdi. Netice itibariyle ne Ernst tek basina supurucu rolunu kaldirabiliyor, ne de yanindakilerle rakiplerin top kullanmasini engellemek mumkun. Arti olarak hucum hattimiz da bu orta saha modelinini destekleyip rakip uzerinde kurulan baskiyi ivedi kilacak nitelikte...

Bence mevcut kadro ile en iyi cozum dunku gibi double-pivot modeline gecmek: Necip ve Ernst kombinasyonu. Aurelio ve Toraman ikisini yedekler. Solda ve sagda Veli ve Simao olur. Rakibin zayif tarafina Simao, kuvvetli tarafinda Veli gecer. Mesela dunku macta Simao solda iken Akaminko karsisinde zayif kaldi, ne zaman ki Ferhat'in karsisina gecti o zaman Ferhat'in agirligi kullandi. Ayrica Simao ikinci yari pas oyununa iyi de katki verdi. Ek olarak İsmail'in klasik bir bekten farkli olarak ortaya girebilme katkisi var, Veli ve İsmail kombinasyonu ile o bolgede pres yapmak daha kolay olur. Bence yedekleri Ekrem'dir. Ferman dun oldugu gibi birbirine yakin duran ve maca, duruma gore sırayla on alani forse eden Necip ve Ernst'in onunde, rakibin zayif tarafinda pozisyon alir. Fernandes'in top tasiyabildigini, sirti donuk oynayabildini biliyoruz. Bu yapinin en zayif tarafi rakip pres yaptiginda nasil top cikarilacagi. O durumda en onde yapili bir hedef santrafora ihtiyac olabilir. Boyle bir oyuncu tam olarak yok. Almeida ve Pektemek duruma gore oynayabilir. Q7 bence bu tip bir yapida taktik oyuncusu olabilir. Duruma gore en ucta oynar, kenara koysan rakip oraya otobana ceviriyor ama karsi alanda baski kurduysan o bolgede de Simao yerine degerlendirebilirsin.

Seyrettigim maclardan gordugum Egemen ve Sivok ikilisi orta cizgiye kadar cikmayi sevmiyorlar. Orta cizginin bir 15 - 20 metre gerisinde durmayi tercih ediyorlar. Hareketliler ama cok hizli degiller, ayrica cok kalipli da degiller, o yuzden baskiyi davet etmekte pek dogru olmaz. En iyisi onlerinde koruyucu bir kalkan olusturmak, o zaman islerini yaparlar. FB-GS macinda bence kendi sahasina cekildiginde Lugano'yu cok aradi. 2. golde Elmander Kesimal'den aldigi kafa topunu Lugano'dan alamazdi.

WiLdHoney dedi ki...

Dün maç sonunda CC'nin ettiği bir kelam aklıma takıldı, açık ve üzerine basa basa dediki "Fernandes hakkında bana gelen bir bilgi yok, Benim menejerim Mendes değil, Ahmet Bulut'tur."
Acaba buradan; "Mendes'in ne mendebur bir para düşkünü olduğunu biliyorum, ama oyuncularımda onun adamı ben napayım..." tadında bişilermi çıkartmak gerekiyor?

Cartalete dedi ki...

Borasahin,

Eline sağlık, lakin bir yanlış anlaşılma var. :) Ben Necip'in girmesi yanlış demedim, Pektemek çıkmadı dedim. Almeida'yı alırdım ben olsam, Pektemek'i ortaya atardım. Çünkü dönen toplar ortasaha civarında Beşiktaş'ta kalmaya başladı, uzun oynamaya ihtiyaç yoktu artık; haliyle Almeida'nın cüssesine de...

Bence hemen akabinde Quaresma en uca geçmese, skor hemen ferahlamazdı ortasahadaki doğru stratejiye rağmen.

borasahin dedi ki...

Merhaba,

Dogrudur yanlis anlamis olabilirim, biraz hizli okudum sanirim :) Evet Almeida cikip Pektemek kalabilirdi. Ama bence cok buyuk oranda fark etmeyebilirdi.

Yalniz rahatlamazdik bolumune tam katilamayacagim. Bence 2. golu Almeida ya da Pektemek de atardi, Q7'ye gerek yoktu, hatta o golu Q7'nin atmasi sasirtici, Pektemek ve Almeida icin normal bir gol sayilir. 3. gol Q7 becerisi diyebiliriz... Ama orada da pas daha dogru tercih gibi duruyor, sadece skor 2-0 oldugu icin kabul edilebilir.

enorton dedi ki...

@ceyhun

Ben de sana katılıyorum. Fernandes çok iyi bir oyuncu olsa da bence Avrupada üst düzey takımlarda oynayamaz. Şuanda herkes twitterda zafer sarhoşu olduğu için fazla tepki çekmek istemiyorum ancak dün hiç de iyi oynamadık. Rakip kaç tane pozisyon buldu oyun 1-0 ken... Burayı kısa kesiyorum, sene başından beri konuşup duruyoruz zaten. Şu kalan 3 maçı da almamız lazım.

Bu maç içinse Burak kenarda otururken oyuna hala Ekrem giriyor. Bu bile Carvalhal ile devam etmeme sebebi bence. Artık ayıp oluyor şu çocuklara...

Seneye Hilbert ve Sivok dışındaki tüm yabancılar satılabilir. Hepsinden geçtim :) Ernst'den de geçtim artık...

ihsan dedi ki...

Ben Ernst'e ciddi bir haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Her analizde kesik yiyor bizim taraftardan. Bilmiyorum belki ben futboldan anlamıyorum ama dün Fernandes'den sonra en çok hoşuma giden oyuncuydu. Sıkışan her topu açtı. İlerde basit ve etkili oynadı. Hücum desteği vermiyor falan deniliyor. Fernandes'in son dakikalarda attığı o muhteşem golde topu tek dokunuşla ona aktaran Ernst idi. Tamam Fernandes, müthiş bir hücum silahı olacak ortasaha. Ama defansif anlamda çok destek veremiyor. Veli'de daha çok kanatların boşluğunu kapatmakta etkin. Tüm yük yine tek başına Ernst'e kalıyor. Gözünüzü seveyim, bu adamın olmadığı maçlardaki halimiz çok uzakta değil. Geçen yıl ve sene başı hatırlansa yeter. Bence hiç masrafa gerek yok 1 yıl daha o bölgenin bankosudur. Ki kendi söylemişti; "çok sık maç yapıyoruz, vücudumu dengeye getiremeden, diğer maça çıkıyoruz" diye. Dengeli bir fikstürde çok fark edecektir performansı.

Mustafa Abi, Ali Ece'nin yazısını okurken; bu blog geldi aklıma. Aynı düşünmeniz çok güzel. Birde Güntekin ile Metin'i alın, sırtlayın şu takımı :)

les ferdinand dedi ki...

Öncelikle merhaba, uzun zamandır takip ediyorum blogunuzu. Yazmak bugüne kısmetmiş. Yazılarınız için teşekkürler, hevesle okuyoruz :)

Son zamanlarda izlediğimiz Beşiktaş maçlarından sonra ilaç gibi geldi bu maç. Pozisyon verdik aslında doğrudur, ama ben çok daha zor bir maç olabileceğini düşünüyordum maçtan önce. Çünkü ne olursa olsun, rakip kümede kalma adına son çırpınışlarını yapan bir konumda, bunu da dikkate almak gerek.

Maçın en güzel tarafı Hilbert’in dönüşüydü. Can suyu gibi geldi takıma. Play-off’larda (en azından ikincilik adına) umutlanmamız için bir sebep oldu. Umarım bir daha sakatlık yaşamaz. İdeal savunma dörtlüsüne dönüşle birlikte takım olarak birkaç ay önceki seviyeye geleceğimizi düşünüyorum.

Savunma hattının topsuz oyunda ileri çıkarak alan daraltmıyor oluşu doğru bir tespit. Bunun sebebi her ne kadar Egemen ve Sivok’un bahsedildiği gibi fazla hızlı olmamaları olsa da, rakibin savunmayı fazla ileri çıkarttığımızda cezayı kesebilecek Isaac gibi bir oyuncuya sahip olması da bir etkendi bence. Yani maçtan önce savunmaya “fazla ileri çıkıp risk yaratmayın” gibi bir telkin gelmiştir diye tahmin ediyorum.

Son olarak, Quaresma’nın gollerinden sonra Carvalhal’in nasıl sevindiğini görünce daha da sevdim bu adamı. Başka birisi olsa daha birkaç gün önce sorun yaşadığı adam gol atınca fazla istifini bozmayıp, bu adamı ben yola getirdim gibi, ya da başka türlü bir havaya bürünebilirdi. Ama Carvalhal farklı. Küçük hesaplar peşinde değil ve çok samimi.

ceyhun dedi ki...

@enerton

beşiktaştaki oyun tarzıyla avrupanın büyük takımlarında yer alamaz evet ama agresif olduğu kadar pragmatik de bi yapısı var. Simao'nun kendinde yaptığı değişimi o da yaparsa işler değişebilir. Fakat o büyük takımlar fernandes'in keyfine de bakmazlar.

Denklem yine bozuldu ya la:)

E1453 dedi ki...

Cok güzel bir yazi olmus yine, eline saglik.
Bende Fernandes tespitimi paylasmak istedim. Bana görede futbol yetenegi ile, kalitesi ile avrupanin bir cok büyük kulübünde oynacak kapasiteye sahip.Baktigim zaman bir ManUda onun yeteneklerinde bir CentralMidfield oyuncusu göremiyorum. Yillarca Scholes vardi fakat o gidince cöktü bir nevi orta sahasi ManU nun. Cleverley henüz yeteri seviyede olmadigi icin ve sakatlandigi icin emekliye ayrilan Scholesu geri cagirdilar. Sikini Modrici alamalarinda dogdu. Bu kötü sezondan sonra biraz daha cok para verip alacaklar sanirim. Burdada Tottenham o boslugu Fernandes ile kapatacak büyük ihtimal. Ki eger Ingiltereye gidip istikrar yakalarsa Fernandes kesin ordan daha büyük bir kulübe gececektir Modric gibi.

Ayriyeten ben Fernandesi Barcelonanin orta sahadaki gelecek Xavisi, yani Barcelonanin gelecegi olarak görülen Thiago ya cok benzetiyorum. Ikiside top ile cok iyi anlasan, topu cok iyi saklayan ve güzel sutlari olan oyuncular.
Thiagonun Audi Cupda Bayerna karsi attigi golde bu hafta attigi gole cok benziyor Fernandesin. Suan Fernandesi daha olmus buluyorum Thiagodan. Her nekadar Thiago fikrimce daha yetenekli olsada.Demek istedigim Barca'dada yedekten öte bir cok macta ilk onbirde yer bulabilir kendine.

Velhasil cok iyi bir oyuncuya sahibiz. 15 Miodan az bir meblaya verilmemeli. Diger cete üyeleri gönderilip onun etrafinda bir takim kurabiliriz.Saygilarimla Enes

BJK4EVER dedi ki...

Quaresma'nin forvet oynamasi enteresan tabii. Daha once hatirlayabildigim kadariyla Braga maclarinda ve gecen sene Genclerbirligi macinda oynamisti, fena da degildi. Ama tabii baska seyler de onemli burada; Q7 oyuna girdiginde skor 1-0 idi ve zayif bir takimla oynuyoruz zaten. Ne bileyim bir Kayseri macinda ne kadar etkili olacagi tartisilir. Kaldi ki elimizde o kadar forvet varken tutup Quaresma'yi forvet yapip 5 forveti disarida birakmak ne kadar mantikli bilemem. Birde Fernandes ve biraz Simao disinda iyi top kullanan, asist yapma ozelligi olan oyuncumuz yok, Quaresma'yi forvete alinca bu ozelligini de yok ediyoruz. 4-3-3'te ucta kullanmaktan ziyade 4-4-2/4-2-3-1'de destekleyici forvet olarak oynamasi daha mantikli geliyor bana, madem ki defansif zaafiyetlerini minimuma indirip forvette kullanacagiz. Birde Pektemek'in cizgiye yapisik oynamasindan ziyade forvete yakin oynamasi ve Hilbert'in sag kanadi tek basina kullanmasi hakkinda kimse yazmamis, ama cok dogru ve hatta gec kalmis bir hamle bence.

planck dedi ki...

Abi biran önce Ferno övgülerinden kurtulmamız lazım. Hilbert için bir yazı yazdın herif 4 ay iptal oldu takım dibe battı. Playoff öncesi Ferno'nun yokluğunu kaldıramayız aman diyim :)

tannhauser dedi ki...

bolu maçı 18'i açıklanmış:

cenk gönen
umut kaya
sercan hacıoğlu
manuel fernandes
ibrahim toraman
tomas sivok
ricardo quaresma
mustafa pektemek
roberto hilbert
mehmet aurelıo
ekrem dağ
necip uysal
mehmet akyüz
sımao sabrosa
burak kaplan
ersan gülüm
holosko
alves
sidnei
egemen korkmaz

garip bir kadro. a2 oyuncuları yine. hani a2'nin önemli maçları filan var denilebilir de, o ligde her taraf önemli maç olsa ne olur allaseniz. bari olanlar 11 başlasalar.

Cartalete dedi ki...

Kaleciler dışında, diğerleri de A2 oyuncusu değil aslında. A2 sürgünleri denebilir en fazla.

Hasan Türk'e, hele de ortasahada rotasyon gereken bu günlerde çok yazık oluyor.

enorton dedi ki...

ALves, Burak ve Mehmet Akyüz'ü görelim artık.

Basar dedi ki...

İsmail'e ne oldu yine? Acaba Ekrem Dağ'ın oynadığı bir maçı kazanabilmiş miyiz çok merak ediyoum?!?!?! (Bolu maçı yorumudur)

enorton dedi ki...

Ben dedim bana İnanmadınız Bak Ne Oldu Şimdi