Siyahlılar ve Beşiktaş

Futbolun, aslında çoğunlukla amatör bir oyun olduğunu ve sahada gezinen formalı varlıkların, birer insan olduklarını unutuyoruz bazen… Hatırlayınca da, bugün olduğu gibi “ikinci yarıda ne değişti?” sorusunun cevabını kolayca buluyoruz. İki metre önündeki topa “bakmaya” bile üşenen adam çıktı; geriye kalanlar “âlemin kerizi biz miyiz?” sendromunu atlattı ve 7’ye gidecek maç, rövanşa umutlar bıraktı…

İsmail gibi naif bir çocuk bile, zıvanadan çıkmış şekilde “herkes mücadele edecek artık, kimse kusura bakmasın” diyebiliyorsa ve takım çok farklı iki şekle bürünebiliyorsa, Quaresma sorunu farkında olduğumuzdan daha büyük boyutta demektir. İkinci yarıdaki Beşiktaş; ciddi bir mesaj verdi, manası derindi… Takımın üstünden kara büyü kalkmıştı sanki. Hani, sahadan çıktı bu kadar fark etti; taksi çağırıp Quaresma’yı Madrid dışına yollasak ne olacaktı kim bilir, Holosko’nun topu da içerdeydi belki de…Tabi bu psikolojik bir sebepti; taktiksel olarak da önemli bir değişim oldu. Önde baskı kuruldu ve takım daha yakın oynadı mesela… Oysa ilk yarıda, adamı eksilten kaleyi görüyordu At. Madrid’de. Tamam, Schuster – Tigana kadar olmayalım; ama ortasını da bulmak gerekiyor. Aksi halde derinde savunma daha zor zanaat, becerilemese takım siniyor tamamen. Arka direğe paralel giden, direğin dibinden reklam panosuna çarpan toplar eşliğinde yenecek golü bekliyoruz. Bugün ilk yarıda olduğu gibi…

Simao’nun şutları, %85 oranında gol oluyor herhalde. Bakmak lazım, ilginç bir ortalama çıkabilir gerçekten. Ayda bir vuruyor ve gol oluyor… İnönü’de de devam etsin, yine sevinmesin. Hatta maç sonu kederinden ayağına sıksın isterse, dert değil. Bugün kamera açısının da katkısıyla, topun çatala gidişini izledik. Ve 15 Mart’taki rövanş, Boluspor maçından daha anlamsız olmaktan kurtuldu. Şimdi hala bir umut var…

Sivok’un sarı görmesi demek, turun gitmesi demek olabilirdi ama. Ernst nispeten tolere edilebilir ki, bugün pek iyi değildi zaten o da. İsmail’in oyuna girişi sonrası, takım olumlu yönde etkilendi. Ama bu durumu sağlayan; onun iyi oyunu ve orayı gerçek bir solbekle donatmasından çok, Veli’yle ortasahanın doldurulması oldu. Takım bütünlük kazandı, Necip gibi ilk yarıda kötü gözüken oyuncular da toparlanmaya başladı. Zaten Fernandes dışındaki ortasahalar, takım iyiyse iyidirler; kötüyse onlar da kötüdürler. Çünkü hemen hepsi tamamlayıcı oyuncular…
Rövanşta Quaresma olacak mı, olacaksa yine bugünkü gibi üzerine kanat oynatılıp, bile bile lades mi yapılacak tekrar? Meraklardayım... Diego Simeone de şimdiden “bir aksilik çıkmasa da, oynasa…” diyordur. Hemen her rakip teknik direktör ve rakip sağ açık & beklerin dediği gibi… Bir de maç önceleri gazı vermezler mi; “Beşiktaş'ta bireysel olarak çok etkili oyuncular var, tırsıyoruz…” gibilerinden. Ya cidden bir taktik bu, ya da youtube'dan izliyorlar…

Bugün Pektemek’i aynı oyunuyla, At. Madrid yapısı içinde hayal ettim… Bu maçla değerine +3 milyon eklerdi. Ama bütünlükten uzak Beşiktaş’ın içinde olunca, yine nefis sırtı dönük oyunu heba oldu; hatta maç sonrası çoğu insana yine “çok zayıf” dedirtti… Rövanşta Almeida ile birlikte oynatılması denenebilir. At. Madrid’de Diego iyileşmez, üzerine Adrian’a bir şeyler olursa (çok gaddar da değilim; ne bileyim ishal olsun, grip mrip) baskı altında kalabilirler. O zaman 100 metreyi 10 saniyede koşan Parea falan, saçmalar diye düşünmekteyim. Vay be… Devre arası livescore’a bakmaya çekindim (hakikaten de herkes gayet efendi gibi Avrupa maçı oynuyor, 0-0 gidiyorken biz temizden 3’ü yiyip oturmuştuk), şimdi tur hayalleri kuruyoruz. Quaresma işte abi… Yıldız oyuncu, maçtan çıkınca bile skora etki ediyor adam.

Böyle maçlar sonrası "iki farklı Beşiktaş" lafı pelesenk olur dillere. Benim için tek Beşiktaş vardı, o da ikinci yarıda gözüktü. İlk yarıdaki takımı tanımam etmem, ama o "siyahlılar" çok silikti, teslimiyetçiydi... 15 Mart'ta yine sahada Beşiktaş olsun, tek beklentim bu. İsterlerse bir 3 de öyle yesinler; sorun değil. Ama olur da tur gelirse, çok ekstra bir mutluluk yaşarım orası ayrı. Hugo'yla Tolga Abi'nin yorumları eşliğinde, Hugolina ablayı kurtarmış kadar olurum... Ne bileyim içimde kalmıştı katılamadım, 900'lü hatlara kapalıydı ev telefonu. Neyse iyi geceler...

16 yorum:

Adsız dedi ki...

"Quaresma işte abi… Yıldız oyuncu, maçtan çıkınca bile skora etki ediyor adam." :)

Quaresma cidden oynamak istemediğini belli etti gibi. 5 metre yakınındaki topa koşmadı, pres yapmadı. Çıkartmak oldukça mantıklıydı ve beklemiyordum.

Peki sence ne gibi yaptırımlar uygulanmalı bu apaçiye? Lig maçında oynatmalı mı? Rövanşta oynatmalı mı? Mesela ben olsam -demesi kolay- büyük risk alıp rövanşta oynatırdım. Bak birader adam gibi oynamazsan gözünün yaşına bakmam 15. dakikada çıkartırım der ve koşmazsa salak salak oynarsa çıkartırdım :)

The Eagle Abroad dedi ki...

Ispanya liginde Barca Realden baska takim yook yae diyenler bugunden sonra ne dusunuyordur acaba? Barca, gecen hafta Bayern munihi yenen takima 7 atiyor, Valencia Psv'ye 4 atiyor, Bilbao, Manu'u hemde dusler sahnesinde yeniyor ve A.Madridde bize 10 dakikada 3 tane atip isi bitiriyor...

Aradaki fark ortada, Bugun ilk yari 5 atmak istesinler, atarlardi. Carvalhal, sanirim Braga macinda 25.dakikada Necip'i cikarip Hugoyu almakla ne kadar dogru bir is yaptiysa, daha dogrusu hatasindan donduyse, bugunda ciganoyu oyunda tutmakla o kadar hata yapmistir... Ben sahsen 2-0 dan sonra dayanamayip izlemedim, cunku, Velinin yalniz basina cirpinislarini izleyebilmek icin yuregim elvermedi. Q7 hazretlerini tez elden satmak gerek. Ha, bir tek Q7'ye mal etmek tabiki dogru degil, Toraman biz gol yemeden ayagina gelen 5 topuda olumsuz kullandi, hele o ilk kornerden gelen kontra atakta nal topladi. Insallah Hilbert iyilesirde bir daha aramayiz kendisini.

Ben sahsen turun gecilecegine inanmiyorum. Ilk 15 dakikada bir tane yer sonra cikarmak icin ugrasir dururuz. Bence bugun Besiktas, salteri indirmistir. Hep bir ümitle bu maç bekleniyordu, lig gitmisti, TR kupasinin zaten onemi yok ve Uefa da sonlanmis oldu.

Sahsen son yillarda anamizin ligine bakiyorumda, hicbir kupaya katilmayan takimlar ligi rahat goturuyorlar. Madem oyle bizde bir sene ara versek ve cibanbaslarindan kurtulsak fena olmaz hani. Bir koltukta birden fazal karpuz tasiyamiyor bu takim iste, gayet acik ve secik ortada.

Besiktasa elbette birsey olmaz, elbette guzel gunlerde gelecektir. Ama benim Muhammedim, Atınçım, Erkutum dururken su paragözlerden medet ummak içimi acıtıyor dogrusu...

gökhan dedi ki...

quaresma için estetik holosko diyorum ben artık. ikisi de her aldığı topu eziyor. farkları ise quaresma'nın daha estetik olması.

mesela holosko rakibinin içinden geçmeye çalışır, geçemez, quaresma çalım atmaya çalışır, o da geçemez.

ya da holosko bi türlü kaleyi tutturamaz çünkü burunla vurur, quaresma kaleyi tutturamaz çünkü trivela falan yapar.

örnekler çoğaltılabilir. sonuçta ikisi de bir işe yaramıyor ama quaresma daha estetik olduğu için dünya yıldızı(!) oluyor.

ha ben bu ikisinden holosko'yu seçerim. en azından hareketli ve oyunun içinde. ilk 1.5 sezonundaki efektifliği olsa zaten vazgeçilmez olurdu.

bu arada bende katılmamıştım hugo'ya. hala da uktedir içimde. bir keresinde de pc oyununu almış çalıştıramamıştım. bu da böyle bir anımdır.

box2boxMC dedi ki...

dün aksamdan beri Q7 yi linç kampanyası aldı başını gidiyor, tamam bende sevmiyorum bu adamı ama ben pek suç bulamıyorum. Q7 nin olayı budur, farklı bişey beklemek hayalcilik olur. Sene başından beri kanatta oynayıpta başarılı olduğu bir maç hatırlamıyorum.
Senin de maç öncesi üstüne basa basa belirttiğin gibi Q7 serbest oynamalı. Sen Alex'i koy sol kanada sonrada koşmasını bekle, koşar mı koşmaz... Elinde Q7 varsa serbest oynatacaksın arkadaş, koşmasınıda beklemeyeceksin. Ben hala 4-4-1-1 taktiğinde forvet arkası olarak verim alacağımızı düşünüyorum Q7 den.
Sezon ortası Simao'nun sakatlığı döneminde CC nin uyguladığı bu taktiğin zorunluluktan olduğunu tam kadro olunca senin bir önceki postta koyduğun karikatürü yaşadığımız hep berarber gördük.

Bu taktikle oynayacaksak Q7 ye gerek yok ama aşağıdaki gibi bi dizilişle bence playofflarda bile sonuna kadar zorlayabiliriz.

RÜŞTÜ

HILBERT-SIVOK-EGEMEN-İSMAİL

SIMAO-FERNANDES-ERNST-VELİ

Q7

PEKTEMEK

Cartalete dedi ki...

Tabi ki performans olarak kanatta oynaması, onun oyununu etkiledi. Ama asıl mesele artık sanki takımı iplememesi.

Yani kendisinden Veli kadar savunmacı bir kanat olması beklenmiyor. Ama en azından pozisyonuna koşabiliyor, bunu yapmıştı mesela içerdeki Kiev maçında.

Dün akşam, önünden giden topa tepkisiz oldu yahu, yürüdü. Artık bu bir tercih yani, oyun tarzı olmaktan çıktı.

Ama ne olacak bilemiyorum, Güven'in sorusuna da tam cevap bulamıyorum. Atsan atamazsın işte. Elde en kolay paraya çevrilecek 2. oyuncu. Şak diye silince de, alacakları karşılığı gider. Sene sonuna kadar idare etmek lazım dediğin gibi bir sistem içersinde.

lamhaltas dedi ki...

hani türkiye'yle ilgili her sorunu tartıştığımızda konu döner dolaşır "eğitim şart" a bağlanır ya bence beşiktaş'ın her sorunu da takımın ve oyuncuların idari anlamda yönetilememesi konusunda birleşiyor.

Quaresma gibi bizden önce oynadığı 5 takımın 3'ünde sorun olmuş ve iyi idari yönetimlerde bile tutunamamış bir oyuncun varsa bu oyuncuyu alırken kendi yönetim kadrona güveniyor olman lazım. Guti'yi de dahil etmek lazım bu konuya. Bu tip oyunculara buranın güzel iklimi olan bir tatil şehri olmadığını iyi anlatmak gerekiyor. Ama bunu anlatsanız bile kulüp ve tesis yönetimindeki amatörlükleri gören oyuncular yavaş yavaş konsantrasyonlarını ve isteklerini kaybediyorlar. Guti yarım sezon kendisinden olan tüm beklentileri yerine getirdi ancak daha sonraki süreçte bu iştahını neden kaybettiğini keşke kendisiyle bir bir rakı masasına oturabilsem de sorsam.

Galatasaray'ın bu sene yaptığı Engin ve Melo transferleri de benzer transferler aslında. Yetenekli ancak iyi yönetilmezse takıma yarardan fazla zarar getiren türden oyuncular. Ancak galatasaray yönetiminin profesyonel anlayışı hem bu oyuncuları disipline ediyor hem de zaten dominant bir karakter olan fatih terim'in elindeki kozları arttırıyor.

Quaresma bu devre arası kızağını çok daha önce yemeliydi. Belki bu hamle daha önceki bir lig maçında tüm takım bu kadar gerilmeden önce yapılsaydı avrupa maçında böyle bir kaza yaşamamış olurduk. Dünkü maçın devre arasında İsmail'in girip q7'nin çıktığını görünce maç 3-4'e gelmiş kadar sevindim. O saatten sonra takım maçı 9-0 bile kaybetse ilk yarıdaki beşiktaş kadar üzmezdi beni. Kazanmak-kaybetmekten daha önemli şeyler var. Takımdaki herkesin kulübe, taraftara ve bence en kritiği birbirlerine saygı için azami mücadeleyi göstemeleri gerekiyor. Forma dağıtımının da kalite ve tecrübeden önce bu kritere göre yapılması gerekmekte ve bunu tüm oyuncuların çok iyi bilmesi gerekiyor. Ki Q7 çıktıktans sonra takımdaki geri kalan oyuncuların performans artışları da oynamayı hak edecek istekte ve saygıda hareket etmeyen oyuncunun çıkışıyla doğrudan ilişkili.

Carvalhal'e kızamıyorum hiçbir sebepten. Siz kulüpte desteğini alabileceğiniz kimseyi bulamıyorsanız, hatta konuşabileceğiniz tek kişi şu anda Tayfur Havutçu ise ve kendisi de deli-dahi aralığında olmadığı için ondan şu durumda Q7 yi kesmesini beklemek sadece hayalcilik.

enorton dedi ki...

Maça başlayan 11 yanlıştı. İsmail bu kadar iyi durumdayken, yedeklerde Ekrem varken maça sol bek Veli ile başlamak intihardı, öyle de oldu. Keşke ilk yarının bitmesini beklemek yerine daha erken müdahale edebilseydi hoca. Sadece Velinin sol bek oynamayı bilmemesi değil, ortasada Velinin olmayışı da takımı zayıflattı. 3. golde Ernste bakın o bile bilmiyor ne yaptığını, takım iptal oldu ilk yarı.

2 gün önce Asya şampiyonlar kupasında Al Hilal -Persepolis maçını izledim. Persepolisteki Ali Karimi çok iyi futbolcu, zaten zamanında Bayern'de de oynamış. Topu alıyor oyunu rahatlatıyor, oyunun yönünü çeviriyor. Forvetlere gollük arapaslar atıyor. Klasik 10 numara işte. yaş 34 olmuş ama iş var. Biz bu rolü Fernandesten bekliyoruz ama o böyle bir oyuncu değil. Gutiden beklemiştik o da olmadı. Bu tipte bir oyuncuya ihtiyacımız var, yaşı isterse 35 olsun ama profesyonel olsun yine iş görür. yusuf'un performansını herkes hatırlıyor sanırım.

Q7 den faydalanmasını bilemedik o da istekli değildi. Bence ayrılık vakti geldi. Artık bu tür maceralara girmememiz lazım. Sorunlu ama yetenekli adamlar bize göre değil. Fernandes, Sivok, Ernst, Hilbert dışındaki tüm yabancılar gönderilmeli bence. Dediğim gibi ucuz yollu 10 numara bulunabiliyorsa alınmalı. onun dışında Veli - Tanju gibi gurbetçilere yönelinmeli. Gerisi de altyapıdan. Artık özümüze dönme vatki artık. Bir de Fink dönerse hayır demem.

EC dedi ki...

Degerlendirmeleriniz oldukca yerinde ve dogru.
Anlayamadigim bir diger husus ise hem Necip, hem Veli hemde Mustafa surekli kayarak dustuler ayakta kalmalari gerekirken. Ayakkabilarinda mi sorun var?
Adamlarda Guntekin in de dedigi gibi genc takimdan 3-4 kisi oynadi, ve 70 ci dakikalarda da 17 yasinda Saul girdi oyuna, yina alt yapidan.
Son 1-2 haftadir bazi BJK bloglarini yaziyorum, BJK nin gencleri neden denenmiyor.
Hem futbolcularin yorgunlugundan bahsedilirken, araya bir iki tane A2 elemani serpistirse de cikanlara dinlenme olanagi saglansa, iyi olmaz mi? Bize yildiz oyuncu degil, genc, hirsli yildiz oyuncu olmaya aday futbolcular lazim. Bu sekilde alinmis Alves'i neredeyse 40 mac oynanmasina ragmen henuz goremedik.
Neden Muhammed'e sans verilmiyor? Barcelona kendisini yetenekli oldugunu dusundugu icin almak istemisti alt yapisina, BJK nin teknik direktorleri ( Mustafa Denizli haric) ayni fikirde degiller demek ki.
Ciddi olarak soyluyorum bu Almeida, Simao, Quaresma ile cikarsak, Pazar gunu Orduspor bizi 3'ler...
Luksemburg dan

Pamukk dedi ki...

20.dakikada o deişikliği yapmadığı için kızıyorum Carvalhale.

q7 miy maçında satmıştı takımı dün de . hepimizle toşak geçti resmen.

Uğur B. dedi ki...

Ekşisözlük'te gördüm, bilmiyorum doğrumu ama Quaresma oyunda kaldığı süre boyunca 1300 m koşmuş. Ulan yürüsen 45 dakika 4km falan eder, bu yürümemiş bile demekki.

tannhauser dedi ki...

katıldıklarımı bir yana bırakıp katılmadığım bir noktayı işaret etmek istiyorum. ben necip'in ilk yarı "çok kötü" oynadığını düşünmüyorum. 3. golü yediğimiz pozisyondaki bariz hatası eyvallah, savunma direncinde eski cengaver yapısının uzağında gibi bir görüntü çizdi eyvallah. bir sonraki cümlede tebrik edeceğim denemelerinin yeri bu maç değildi eyvallah. ancak hücumda uzun zamandan sonra sorumluluk almaya çalıştı, ben savunmamı yaptım, gerisine fernandes baksın düşüncesinden sıyrılır gibiydi. yine de ürkekti ama olsun. savunma yönü kadar olmasa da hücum yönünde de katkı sağlaması lazım. özellikl pektemek'le birbirlerini parlatmaya çalıştıklarını düşünüyorum. yani ikisi birbirlerine bir şeyler anlatmışlar maçtan önce. ya en azından maçtan önce, maçı yaşayıp maçı çalışmışlar, birbirlerini çalışmışlar. sırf bunun için bile necip'e "çok kötü" demezdim.

Cartalete dedi ki...

Çok kötü ağır olmuş evet, ama kızdım yani Manisaspor maçında yedirdiği golün aynısını yapmasına.
Kötü derken; dediğin gibi hücuma koşu yapıp, sonuca bağlayamadığı toplardan dolayı biraz. Ama takım toparlayınca, kendini topa gösteren adam sayısı artınca; o da faydalı oldu. Hatta Holosko'ya attığı uzun top, çok iyi pastı.

Ben aslında o cümleyi, Necip'i savunmak için kurdum. Sonuç olarak "takım iyiyse, o da iyi olur" ibaresi var. :) Aslında ilk cümlede kötü oynamak yerine "kötü gözüken" deseymişim, daha iyi anlatırmışım kendimi.

Cartalete dedi ki...

Quaresma'nın koşu mesafesini aradım, bulamadım resmi bir kayıt. Ama o rakam gerçek olabilir. Sadece maç başında kaptırdığı topta koştu. Diğerlerinde, kamera orta çizgiye kadar gösterirken bile kadrajda yoktu adam.

rivaldo dedi ki...

Quaresmanın oyun yapısı takım içinde Manisaspor maçındaki gibi tolere edilebilir.Ama diğer oyuncular üzerinde yarattığı etki, saha içinde çözülebilecek bir probrem değil.Dün Veli İsmail değişikliği olsa mesela, Quaresma ikinci yarı 10 kilometrede koşsa İsmail ikinci yarıdaki kadar etkili olamayabilirdi.Quaresma nın varlığı diğer oyuncuların sorumluluk almalarını ciddi anamda etkiliyor.Sorun sadece sahadaki pas vermeme, gereksiz şut çekme gibi durumlardan ziyade Quaresmanın aldığı para, sürekli 11 de olması, sakatlandığı dönem ülkesisnden geç gelmesi vs. gibi durumlarda olabilir.Tüm bunlar diğer oyuncuların Quaresma ya bakışını etkiler.

Sezon sonu Quaresma ya iyi bonservis verecek pek takım çıkacağını düşünmüyorum.Zaten şu şartlarda Beşiktaştan aldığı parayıda kazanamaz.Sezon sonu kulübü daha büyük orunlar bekliyor olacak.

Necip dün maçın ilk yarısında da fena değildi bence.Kaybettiği top hariç bir kaç kere iyi yerde top kaptı, ileri çıktı, duran top kazandırdı.Fizik olarakda takımdaki en dinamik oyunculardan biri.Dün Perreira dan topu kurtarsan bugün bunlar konuşulmazdı bile.Ama maç içinde çok fazla duraksıyor.Pas verdikten sonra ya da geri koşması gerektiğinde duraksaması birazda oyun içinde görünmesini azaltıyor.Geçen sene maç sonu röportajında gücümü 90 dakikaya yaymam gerek şeklinde bir açıklama yapmıştı.Ben maç içinde dinlenmesi gereken zamanları daha iyi ayarladığında daha iyi olacağını düşünüyorum.

A2 maçı saat 3 te yayınlanacakmış.

enorton dedi ki...

Kadraj falan demişken rezalet bir yayın izledik. Yayının orjinali 16:9 ve Star 4:3 verdiği için kenarlar kırpılıyor eyvallah da, biraz uzaktan çekersin be kardeşim. Yaz tatillerinde Almanya 3. lig takımlarıyla yaptığımız hazırlık maçlarını hatırladım. Berbat bir çekim vardı. Ligtv bunlardan 10 gömlek üstün.

Ekrem35 dedi ki...

öncelikle yazı için eline sağlık diyelim mustafa. yine harika bir yazı olmuş.

maçı izlerken mustafa pektemek'i çok beğendim. sırtı dönükken aldığı toplar ve yaptığı servisler çok hoşuma gitti. bu yaptığının çeyreğğini almeida'dan hiç bir maçta görmüş değilim. q7 çıktıktan sonra bir şeylerin değişeceği çok belliydi. hatta ismail'in oyuna girdikten sonra daha 2.yarı başlamadan kameraya yansıyan bir görüntüsü vardı. takım arkadaşlarına " bu maç böyle bitmicek hadi beyler" der gibiydi. ordan da belliydi bir şeylerin olduğu.

neyse maç bitti. ntvsporu açtım. mehmet demirkol mustafa'nın oyununu beğenmediğini falan söyledi ve q7 çıkmamalıydı falan gibi bir şeyler söyledi. sonra murat kosova da (ki kendisi severim) mustafa'nın performansı hakkında olumsuz görüş belirtti. kendi kendime o an dedim ki sanırım bir metin tekin bir de ben beğendim bu akşam mustafa'yı. yazıda mustafa hakkında yazdıklarını görünce kendimi mutlu hissettim. gören birileri var demek ki.

q7 için bir şey söylemey gerek yok herhalde. yazıdaki şu cümle çok net antamış bence " taksi tutup madrid dışına göndersek ne olurdu bilmem"

çok uzattım noktalıyorum. yine unknow olrak gözükürsem adım ekrem :) unknown olarak anılmak istemiyorum :)