Klasik Olmayan El Clasico

Messi maçı 1 şutla tamamladı, aslında bu her şeyin özeti olabilir. Guardiola’nın maça olan odaksızlığı, takıma da yansımıştı tamamen. Özellikle hücumda çoğalmak adına, Barça’yı uzun zamandır ilk kez bu kadar kısır gördük sanırım. Mesela Alves, Sevilla günlerinde olduğu kadar gelişi güzel orta yapmak durumunda kaldı çoğunlukla… Çünkü bugün hem kaleye yakın yerlerde topla buluşamıyor, buluştuğu zaman da mutlaka Real Madrid kademesiyle karşılaşıyordu…

Öteki yakada ise Tello seçimi ilginçti, ama anlaşılırdı. Süre aldığı maçlarda sol çaprazdan topla buluşma ve bunları gol yapma ortalaması, Guardiola’nın aklına saplanmış olsa gerek… Messi’nin rakip defansı küme halinde üzerine çekip, sola bıraktığı nefis derin topları düşününce; kafamda Tello’ya bir gol yazmıştım maç öncesinde. Ama olmadı…
İlk yarı boyunca, Quaresma model çizgiye saplandı durdu Tello. Böylece merkezde ileriye koşu yapacak isim olarak bir Iniesta kaldı Messi’nin dışında… Oraya Xavi desteği geldiği vakit, Alcantara orta sahada yalnız kalıyordu. Bu da, kontratak için pusuda bekleyen Real Madrid adına çok büyük fırsattı… Müthiş bir taktik futbol izledik Real Madrid’den bugün, üstelik tekmesiz… Org familyasından Pepe bile, en masumane kartını alarak maçı tamamladı. Kendi kalesine oldukça yakında savunma yapmalarına ve bunu “takım halinde” (Benzema da dahil) gerçekleştirmelerine rağmen; topu geri aldıklarında da çok hızlı çıkmayı ve çoğalmayı beceriyorlardı. Hoş, bu ataklar çoğunlukla “şut tuşu basılı kalmış” Benzema’da sonlanıyordu.

Ronaldo da en iyi El Clasico’sunu oynadı diyebiliriz. Ki, ben topu sağ ayağına alamadan bitirdiği Barça maçlarını bilirim… Topsuz oyunda müthiş disiplini dikkat çekti; Coentrao’nun önünde pozisyonunu aldı mutlaka. Hücumda ise tek kelimeyle mükemmeldi. Hepsi çok kritik dakikalarda olmak üzere, toplam 5 faul aldı. Gol dışında da çok önemli katkılar sağladı “taşıyıcı” özelliğiyle…

Guardiola’nın bugünkü hamlesizliği çok ilginçti, maça çok konsantre değildi belli ki. Normalde, ikinci yarıya Tello – Pedro değişikliğiyle girerdi mesela… Ya da, stoper olduğu kadar aynı zamanda La Liga’nın en iyi “hedef santraforlarından” biri olan Pique’yi sahaya sürebilir; Messi’nin karşısına pas atan bir duvar örebilirdi… İlginç bir “kabullenmişlik” vardı. Bugünkü El Clasico’nun ‘klasik olmayan’ önemli noktalardan da biri buydu zaten: Barça’nın odaksızlığı… Hem Salı günü, hem de Şampiyonlar Ligi finalinde böyle olmayacaklardır nitekim.
Tello, iki net gol kaçırdığı “şampiyonluk maçında” kenara alınırken; tribünlerden alkış sesi yükseldi… Orasıyla, buradaki alt yapı farkı sadece taktik, taktik, eğitim vs. detayları değil. Felsefe çok başka… “Gitsin Sporting Gijon’a 1 sene kiralık da, Barcelona’nın büyüklüğünü anlasın!!!” kafaları yok mesela orada. Onlar da biliyorlar ki, normal şartlarda Tello bunlardan en az birini içeri atar, ya da bu kadar kötü vurmaz. Çünkü o yaş, kız arkadaştan gelecek sms cevabında bile heyecan yapma yaşıyken; adam El Clasico oynuyordu…

Maçın en güzel hareketi, Barcelona golü öncesinde Iniesta’nın topu Tello’ya bırakışıydı… Zaten o pastan sonra,  pozisyon golle sonlanmalıydı bir şekilde. Öyle de oldu… Ronaldo’nun golünde ise, eski derbilerde henüz meşaleler yanarken atılan kontra golleri hatırladım. Sverrison’u mesela ve hatta Tuncay’ı… Hevesi kursağa gömen bir goldü, zaten sevinci de o yöndeydi. “Bir sakin olun, daha ben varım…”. Narşistimsi bir hareket de olsa, oldukça havalı gözüktü açıkçası.

Bugün maçı izlemediğimden, Beşiktaş yazısı olmadı. Ama El Clasico sonucunda Beşiktaş'ı da ilgilendiren bir sonuç çıktı; ceza sahasında çoğalmazsan (özellikle kenarlardan) merkezde Messi'in de olsa, kilitlenirsin...

4 yorum:

Celal Abbas dedi ki...

Barcelona sahaya dizilirken daha çok nasıl topa sahip oluurm düşüncesiyle diziliyor. Tüm oyuncuların önceliği topa sahip olacak şekilde pozisyon almak. Nasıl gol pozisyonuna gireriz cezasahasına girip gol atarız için bir pozisyon alma şekilleri yok. atakları güzel aslında. ispanya dışında barcelona oyunu her zaman mükemmel iş görür ancak artık ispanyada iş görmez.

Barcelona atakları çok bilinmeyenli denklem değilde tek bilinmeyenli denklem gibi. 2 kişi ile ceza sahasına girmeye çalışıyorlar. Gerçekten 2 kişi ile güzel işlerde başarıyorlar ancak artık ispanyada şampiyonluk için işe yaramıyor. yoksa 3.ye 30 puan fark atıyorsunuz gene ama real madridi geride bırakamıyorsunuz. cezasahasına daha kalabalık girilmesi ,başka koşularla defansın dengesinin dağıtılması lazım ama bunu 2 kişi ile organize ataklar yaparsanız defansın dengesi bozulmuyor.


Tellodan bende umutluydum hatta gol atar oynasammı diye içimden geçirmedimde değil. Maç esnasında sol çizgide beklediğini görünce oynamadığıma çok sevindim.

Cartalete dedi ki...

Aslında geçen sezon ki Villa - Messi - Perdo'lu takımla; hem topa sahip olunuyor hem de ceza sahası içersinde cirit atabiliyorlardı. Villa'dan sonra o iş sekteye uğradı biraz...

Yine de; Alves'i hemen beke çekip, Pedro hamlesiyle eksi model 4-3-3'lerini oynayabilirlerdi. Sonuçta o sistemle 6 atmışlardı Barnebau'da...

Hani pastaya biraz da meyve atalım, daha güzel olsun derken tadını kaçırırsın ya... Guardiola da biraz öyle yapıyor sanırım. Bu sene, yeni şeyler denerken epey puan kaybedildi nitekim. Eski doğruları hemen silmemek lazım.

mcan dedi ki...

..."Ya da, stoper olduğu kadar aynı zamanda La Liga’nın en iyi hedef santraforlarından biri olan Pique"...

yok artık..
bu adam abarttığınızın yarısı kadar bile iyi değil. üstüne her yük bindiğinde hata yapıyor ve çok ağır. bundan daha fazla alkışı mascherano hakediyor..

Cartalete dedi ki...

Orada geçen mevzu "Pique neden defansta yoktu" meselesi değil yalnız.