Nani dün akşam büyüleyici bir oyun oynadı Portekiz’de. Maçın
genelinde daha çok Cafu’ydu, gerekli zamanlarda ise Nani… Sağ kanatta her
şeyiyle denge unsuru oldu, çok kritik toplar kaptı; takımını hızlıca atağa
kaldırdı. Bir asist yaptı, diğerini de Ronaldo yedi… Kaçırılan o net pozisyon;
Bento’ya verilen bir mesajdı aslında. Ronaldo
merkezde olunca, Portekiz’in hızlı atakları daha bir pozisyona dönüşebilir.
Böylelikle iki maçtır kenardan oyuna girip, işleri değiştiren Varela’ya da yer
açılır. Nani – Ronaldo – Varela ile; çabuk, şutör ve denge bozan bir üçlüye
sahip olunur.
Bendtner, sırtı dönük oyununun üstüne bir de kale alanına
yaptığı koşuları ekleyince; sıradan bir santraforken, “Avrupa’nın sayılı
santraforları” mertebesine yükselebiliyor. Portekiz karşısında bunu yaptı; iyi
oyunun üstüne iki gol attı. Ancak Danimarka’yı asıl ayakta tutan bölge; Kvist
ve Zimling’in var olduğu ikili orta sahası. Son maçta Zimling sakatlanıp çıktı,
Poulsen de onu çok aratmadı. Dinamik oyunlarıyla fark yaratıyorlar; bilhassa Stuttgartlı
Kvist, bir nevi “saçlı Ernst” gibi… Kopenhag bu yıl şampiyonluğu Nordjaeland’a
kaptırırken; onu çok aramış olmalı.
***
Van Bommel – de Jong ikilisinden, bir Kvist – Zimling (Poulsen)
dinamizmi gelemedi bir türlü mesela… Hücum bölgesine oranla çapı gayet düşük
olan savunma hattına yapışık oynuyorlar. Bu halde; ileride iki gol kralını, iki
asist kralı da desteklese; Hollanda için çok şey değişmiyor. Bir türlü rakibi
önde karşılayamıyorlar, hep yerleşik savunmaya karşı hücum yapmak zorunda
kalıyorlar. Rakip Almanya olunca da, ancak mükemmel bir uzun şutla gol bulma imkânı
oluşuyor. Van Persie’nin sol ayağını söküp, sağına taktığı anda olduğu gibi…
2002’deki Rommedahl, 2004’deki Robben, 2008’deki Arshavin… Eski
turnuvaların parıldayan wingerları, bu turnuvada pek bir kayıplar. Özellikle
Robben, kendine güvenini oldukça kaybetmişe benziyor. Her ne kadar Juve’de boş
bir sezon geçirse de, “neredesin Elia?” dedirtecek kadar “delicilik” sorunu
yaşıyor Hollanda. Bu durum ikinci yarıda, Sneijder’in eski Ajax günlerinde
olduğu gibi sola kaydırılmasıyla değiştirilmeye çalışıldı. Ama pek olmadı,
çünkü Sneijder’in de takımına olan güveni sarsılmışa benziyor…
Marwijk’in yaptığı en büyük hatalardan biri de; savunmadaki
dengeyi sarsmadan, gerekli zamanda forveti ikileyebilecek olan Kuyt’ı unutup,
durumu santrafor sayısını arttırmakla çözmeye çalışmasıydı. Kaldı ki; çift
santraforun sahada anlamlı olabilmesi için, öncelikle oyun anlayışını
değiştirmen gerekir. Rakip kaleden 70 metre uzakta savunma yapmaya devam edersen,
sahaya Van Basten, Van Nistelrooy’u atsan da bir şey değişmez…
Almanya’yı da öyle ön presle bozmak kolay değil elbette.
Schweinsteiger diye bir adam var, her an atacağı bir ters topla; o ana kadar
gözükmeyen Podolski, Müller kanatlarını hayata döndürebilir. Çok iyi alan
savunması yapıyorlar, aralarında 5 numarayı neredeyse Beckenbauer kadar hak
eden bir Hummels var. Hem çok cengaver, hem de çok sakin… Müthiş bir 'taktik savunma' becerisine sahip, aynı zamanda da topla iyi ilişkilere... Bu haliyle şuan piyasının Thiago Silva ile beraber en "özel" stoperi diyebiliriz.
Mario Gomez, nesli tükenmek üzere olan “klasik golcü”
familyasının son üyelerinden. Bu nedenle hala tam olarak sevilmiş, benimsenmiş
değil. Oyun içinde gözükmez, hareketli değildir. O işleri ondan daha iyi yapan
birçok santrafor bulunur; ama özellikle ikinci golde yaptığı “bitirici vuruşu”
çok az oyuncuda görürüz…
Danimarka son maçta Almanya’yı tek farkla yener, Portekiz de
Hollanda’yı mağlup ederse; bu 3-2’lik maç, hem Danimarka’ya hem de Portekiz’e
ilaç gibi gelir… Çünkü bu üçlünün arasında oynadığı maçlarda averaj eşit olursa; gol fazlası Danimarka ve Portekiz’in lehine işler… O yüzden Almanya
kaybedecekse tek farklı ve gol yağmuru olan bir maç sonucu kaybetmeli, ya da
daha kestirme yol olarak; “kaybetmemeli”… Eğer bu üçlü arasında averaj ve gol
sayısı da eşitse; gruptaki genel averaj durumuna (Hollanda ile oynadıkları
maçlar da dahil) bakılır. O da eşitse ülke sıralamasındaki durumları; o da
eşitse (ki mümkün değil) fair play’e, o da eşitse “yaş mı, kuru mu?” demekten
başka çare kalmaz.
Hollanda da, Portekiz’i yenip; Almanya’nın da Danimarka’yı
mağlup etmesini bekleyecek. Portekiz yine tek farklı kaybederse, Danimarka’ya 3
gol attığı için avantajlı. O yüzden Hollanda’ya iki fark gerek… Bu bitik halle
nasıl olacak o iş, bilmiyorum. Almanya ve Portekiz, gruptan çıkar gider gibi
gözüküyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder