Şekillenen Beşiktaş

Almeida’dan başlamak gerek, çünkü en büyük değişim onda görülüyor. Fiziğini kullanarak alan açması, pas yeteneğiyle etrafını pozisyona sokması; aslında onun için sürpriz gelişmeler değildi. Sadece daha hareketli oynaması, oyunun içinde daha fazla gözükmesi gerekiyordu. Son iki maçtır (Sarıyer, Kırklarelispor) bunu yapıyor, eğer sezona yayarsa Beşiktaş’ın tabela değiştirmede en büyük gücü olabilir. Ayrıca benim gibi kadroda kalmasına soğuk bakan insanları da, tekrar kendine ısıtacaktır böylece. Zaten iyi şeyler fark ettiğimizde hemen balık hafızalı olmaya hazırızdır; doğrusu da budur aslında.

Ancak şu var ki; Almeida’nın açtığı alanı ya da attığı pasları değerlendirecek bir ikinci forvet ya da kenar forvet gerekiyor. Yoksa onun bu tip performansları suya düşecektir. Olcay onu kullanmayı iyi biliyor ama Süper Lig’in katı savunmasında sadece onun katkısı yeterli olmaz; bir şekilde Pektemek’in de var olacağı bir sistem bulunmalı.

Orta sahaya gelecek olursak; Fernandes’i Pirlo yapma fikri biraz sözde kaldı gibi. Hazırlık maçlarında onu sürekli forvet arkasında izledik. Kaleye yakın Fernandes; daha fazla asist ve daha fazla asist öncesi pas demek olabilir. Ama iki handikabı da beraberinde getirir. Fernandes bir Şifo Mehmet değildir gol bölgesi koşularda, o yüzden Almeida etrafına koşu yapacak ikinci forvet gereksinimi (Pektemek) Fernandes’in 10 numarada oynamasıyla daha da kritik bir hal alıyor. İkinci sorun ise, Fernandes’in önde kullanılmasıyla topun geriden olumsuz çıkma ihtimali. Onun dilinden anlayan, sadece yükü onun sırtına bindirmeyecek bir orta saha daha gerekli mutlaka. Yoksa geçen sezon sıkça rastlaştığımız resim yeniden ayyuka çıkacaktır: Fernandes topu alır, pas opsiyonu bulamaz ve üç kişi arasında sıkışır kalır…

Oğuzhan Özyakup… Görünen o ki Avrupa’da aldığı alt yapıyla birlikte müthiş top tekniğinin birleşimi; Süper Lig standartlarının üstünde bir orta saha haline getirmiş kendisini. O nedenle, Fernandes’i rahatlatacak orta sahayı farklı bir kıtada hatta ülkede hatta mahallede aramaya gerek yok; tesislerde mevcuttur. Beşiktaş Fernandes ve Oğuzhan’ı aynı anda kullandığı müddetçe, kalite anlamında birkaç level atlamış olacaktır.

İbrahim Toraman gün geçmiyor ki ulusa seslenmesin… “Kaptan” tabiri de sık kullanılanlara eklendiğine göre; bu sezon onsuz bir 11 düşünülemez. Aslında ihtiyaç da var, ama savunmada değil süpürücü orta saha bölgesinde. Oğuzhan ve Fernandes sahada olduktan sonra, süpürücü orta sahanın topla çok yetenekli olmasına gerek kalmaz ki; Toraman da açıkçası balta diye tabir ettiğimiz kategoriye girmiyor. Topu aldığında bomba imha ekibini aramak yerine en yakınına aktarabiliyor en azından. Geçen sezon Beşiktaş’ın müthiş çıkış yakaladığı kış döneminde, onun o bölgede olduğunu unutmayalım.

Olcay bu takımda X faktör olarak sistem ne olursa olsun olmalı. Koşu temposu çok iyi, her iki ayağını vasat kullandığı için değil “iyi kullandığı için” çift ayaklı. Belki bir özellikte çok öne çıkmıyor ama her özellikte iyiye yakın gibi… Gol bölgelerine koşuları ve vuruşları cabası… Yani dönüyoruz, dolaşıyoruz; sene başında Samet Hoca’nın dediği 4-1-3-2’lik sisteme hoş geliyoruz. Takımda kullanılması gereken kalite oyuncuları sahada tutmak için en ideal sistem o. Aslında ona 4-3-1-2 de diyebiliriz, 4-4-2 de… Hırvatistan da sıklıkla bu tarz bir sistemle sahaya çıkıyor. Rakitic’i kullanıyor onlar da Oğuzhan bölgesinde mesela; Fernandes serbestliğini Modric alıyor vesaire… 
Hücumda ciddi tehdit olabilir bu takım; Toraman’dan itibaren ceza sahası içinde ve çevresinde etkili olabilecek adamlarla donatılmış durumda. Bir de Escude, Sivok, Almeida, Pektemek ve Toraman’ın içeride, Fernandes’in taker durumunda olduğu duran topları da varsayarak; şu  düzenin sezon boyunca 15’in üzerinde duran top golü bulma şansı hiç de az değil.

İşler iyi gidiyor bana kalırsa. Bir tek şu Hilbert’i önde oynatma meselesi canımı sıkmıyor değil, umarım o kalıcı bir plan olarak düşünülmüyordur. Zira Hilbert’i önde tutmak demek hem onu hem de savunmayı sıradanlaştırmaktır. Kırklareli’ye karşı bile 8 topun sadece 1’ini içeri attı, birebirlerde de oldukça etkisiz. Oysa bekten kopup geldiğinde çok daha boş alanda topu yakalayıp, etkili olabiliyor. Ayrıca onsuz bir savunma hattı, 10 üzerinde 8 seviyelerindeyken bir anda 5-6’lara düşer; o derece kritiktir. Çünkü o varken aslında Beşiktaş gizliden 3’lü stoper gibi kalıyor, bu durumda soldaki beki rahatlıkla oyuna sokabiliyor. O soldaki bek de Boral ve döndükten sonra İsmail olacağına göre, Hilbert’i yerinden oynatmak çok manasız olacaktır.

Sahi, bir de Muhammed Demirci vardı… Bugün taç çizgisi dolaylarında local anestesi uyguladı, üzerine baskı uygulayan iki rakibine. Genel olarak da hazır ve yaşına göre sağlam gözüküyor. Kaçıncı olur bilemem ama bu takım geçen seneden güçlü.

55 yorum:

Unknown dedi ki...

mehmet akgün ve emre özkan hakkında neler düşünüyosunuz acaba?

Cartalete dedi ki...

Akgün'ün pozisyon bilgisi fena gözükmüyor, dengeli bir bek olabilir tabi alternatif olarak. Aynı şekil de Emre de; hücumda çok etkin olamasalar da alternatif olarak yeterli gözüküyorlar.

Resmi maçlarla daha net kanılara varırız.

borasahin dedi ki...

Mustafa kardesimizden yeni entry gelmis buradan devam edelim :)

Daha once de burada ifade etmeye calismistim: Benim icin bir takimin omurgasi kaleci, savunma hatti-2 tercihen, 3 oyuncu-, orta sahadan 2 oyuncu ve skor yapan oyunculardan olusur. Gerisi maca ve ana gore sekillenir. Bir takimin sezon boyunca bir iki tane ana plani ve o planlarinda ufak varyasyonlari olur. Kimi zaman daha hucum agirlikli, kimi zaman daha dengeli takim cikarman gerekir vs.

Butun bunlarin toplaminda Besiktas gecen sene super yonetilse bile alabilecegi max max puan 75 olurdu. GS'in alternatif icermeyen cekirdek kadrosunun genel olarak bizden daha kaliteli olmasi, sadece ligde mucadele etmesi vs. dolayisiyla bizden ondeydi.

Tanju'nun gitmesi de bence gayet normal. Samet hoca ben sagbekte Akgun, Hilbert ve Toraman'i dusunuyorum diyor. O da olmazsa Veli oynar. Bu durumda Tanju'ya ne ihtiyac var? Akgun'u Tanju'ya tercih etmis, cok net ve acik. Begenmeyebilirsin ama burada ufak nuanslar var, super bir yetenegi goz ardi etmiyorsun. Artik burada hocaya saygi duymak lazim.

Tabii ki Cartalete'nin dedigi gibi scouting olsa, Peralta gelse cok daha iyi, ama daha henuz oraya gelmek icin erken.

Fernandes icin 10M € cok iyi para. Bence de satilmali. 7M€ %51 satilsin-%49 kalsin. 8.5€ %80 satilsin.

vence dedi ki...

Her ne kadar hazırlık maçlarında tek forvetli sistemler denemiş olsa da sene içerisinde Samet Aybaba'nın ilk röportajında oynatacağını belirttiği 4-1-3-2 üzerinden gidileceğini umut ediyorum.

Görsele yerleştirdiğin sistem ve oyuncular bire bir kafamdakilerle aynı. Oyuncu benzerliklerini de göz önünde bulundurarak şu takımı model alabiliriz diye düşünüyorum;
http://www.zonalmarking.net/2010/02/22/teams-of-the-decade-8-czech-republic-2004/

İki nokta çok kritik; birincisi ileride çift forvet oynamamız zira eldeki kadro itibariyle ne arka direğe koşu yapma alışkanlığına sahip açık ne de ceza sahasına girme alışkanlığına sahip orta saha oyuncumuz olmadığı için ilerideki forvet ceza sahası içinde yalnız kalıyor. İkincisi de daha önce tartışılan malum sebeplerden dolayı sağ bekte Hilbert'in oynaması.

Almeida özel bir adam fakat doğru kullanılması gerekiyor. Yanında kendisi rakipleriyle mücadele ederken boşalttığı alanları dolduracak bir yardımcı forvetle golcü olarak değil fakat hazırlayıcı olarak beklentilerin çok üzerine çıkacaktır. Kaldı ki kariyerine baktığımızda en iyi performanslarını bu rolde gösterdi.

Ek olarak Tuncay'ın kesinlikle kadroya katılması gerektiğini düşünüyorum. Henüz 30 yaşında. Hem üçlüye dönüldüğünde kadroda olmayan kenar forvet olarak hem de Almeida ile çift forvet olarak oynayabilir.

Kadro bu haliyle geçen seneki takımdan net olarak daha iyi. En azından açıklarda iki çizgi oyuncusu, ileride hareketsiz tek forvet saçmalığı yok. Zor fikstürde kötü başlangıç yapıp elde kalan düzen bozucuları tribün baskısıyla takıma sokmak durumunda kalmazsak en azından bu takımdan keyif alırız.

Cartalete dedi ki...

Tuncay konusunda aynı şekilde düşünüyorum. Öyle bir adamın 30 yaşında gözden düşmesi çok büyük fırsat aslında. Yabancı forvet aramak yerine bonservisi elinde Tuncay'ı alıp ondan 3 yıllık geçiş döneminde faydalanmak çok akılcı bir iş olur.

ceyhun dedi ki...

ben toromanlı takımın rakip takımlara savunma anlamında kolaylık sağlayacağını düşünüyorum. Nasıl ki savunmadan top çıkarılırken rakipler en kötü top kullanan(toroman) oyuncuyu boş bırakıp diğerlerine baskı uyguladığında ileriye doğru top şişirme ya da dripling yapma seçenekleri kalıyorsa yine aynı olay gerçekleşecektir bence. Zaten fernandes ve oynarsa oğuzhan ya da muhammed'den başka topla arası iyi olan oyuncu yokken bu iyice kolaylaşır. Bu sebepten bu sene orta sahada top ayağında yalnız başına dolanan bir toroman'ı sıkça görebiliriz. Bunu aşmak içinde az da olsa tek top yapabilen, arkadaşları ile üçgenler kurabilen, sıkışık alanda basit ve ayağa oynayabilen bir önliberoya ihtiyaç var. Ernst kesinlikle böyle bir oyuncuydu, delgado ile de fernandes ile de en iyi anlaşan oyuncu oydu bana kalırsa çünkü pası nerede alması gerektiğini çok iyi biliyordu. Toroman bu konuda kesinlikle sorunlu. Bu eksiği hasan türk kapatabilir mi diye ciddi bir merak içindeyim, yine de iki ayağını kullanabilen bir önliberoyu tercih ederim.
Oğuzhan fernandes pektemek arasında pas trafiğine katılabilecek bir önlibero bu takımda fark yaratır. Emrenin gidişiyle fenerbahçenin düştüğü hal de ortadayken ibret almak gerekir bence:)

bilmem katılır mısınız?

Cartalete dedi ki...

Aslında Toraman'ın merkezdeki hali daha çok top rakipteyken görünecek. Top Beşiktaş savunmasındayken hem Oğuzhan, hem de Fernandes geriye gelmekle yükümlü. Burada Toraman, duvar olarak kullanılabilir. Fernandes baskı yer, Toraman'a dönüp boşa çıkar, tekrar alır gibi...

Elbette oraya daha net bir oyuncu bulunabilir belki Ernst'in daha düşük maliyetlisi transfer edilebilirdi. Sonuçta kimse Toraman'ı bayılarak oraya yazmıyor. :) Seçenekler kısıtlı, Necip'in öyle zor bir bölgede iyice mimlenmesini istemem açıkası.

Hasan Türk ise fizik ve mental olarak bu seviyeye ısındıkça, bahsedilen bir adama rahatlıkla bürünebilir. Baskı altında top yapma olanağı çok iyi bir oyuncu çünkü.

borasahin dedi ki...

Bu arada yazi guzel olmus. Dedigin gibi en ideal hucum agirlikli kadro sanirim bu sekilde olur. Oyuncularin bahsettigin pozisyonlarda oynadigini varsayarsak, yine de bir iki cekincem var:

- Savunmadan hucuma gecis, rakibi eksik ve dengesiz yakalama (genel olarak)

- Oguzhan'in performansi. TR'de futbol o kadar hizli oynanmiyor, bu noktada Oguzhan'in fizik kalitesi onemli, eger cok azimli degilse zaten TR'de gelistirecegi en onemli sey o olur :(

- Mustafa Pektemek'in performansi. Acikcasi dedigin isi yapip yapamacagindan tam emin olamiyorum.

Diger oyuncular 3 asagı, 5 yukari belli ama Oguzhan ve Pektemek cok kritik bence... Sanki plan islerse onlarin uzerinden isler gibi gorunuyor.

Basar dedi ki...

İnanılmaz optimizm yüklü bir yazı olmuş. Sevgili Mustafa kusura bakma ama oynadığımız takımlar Sarıyer ve Kırklarelispor! City maçı dışında doğru düzgün bir hazırlık maçımız yok!

Güneş balçıkla sıvanmaz, doğru düzgün, dişimize uygun rakipler ile oynayarak lige hazırlanmamız gerekiyor! Hoca neyi kimden saklıyor?

3.lük koca pembe bir hayaldir! Takımda Ernst gibi tartışılmaz adam gitti, yerine hizipçi oynuyor. Hizipçi, ne yetenek, ne oyun bilgisi ne de karakter olarak Ernst'in yakınından geçemez. Zaten takımın gerçek kaptanı Ernst'ti! Bunun dışında hadi ilk 11 fena değil diyelim, bu takımın hiçbir yedek gücü yok!

Bu takımın geçen seneden iyi olduğu da aynı şekilde fazla iyimser bir görüş! Geçen sene (Q7+Simao)-1 oynadığımız maçlarda son derece başarılıydık. Sen kendin defalarca yazdın bunu! Şu kadro, o maçların yarısını bile zor çıkartır! (Q7ci değilim, lütfen bu sonuç çıkartılmasın)

Kusura bakmayın, ben ne her konuda üst üste fahiş hatalar yapan yönetimde ne de bu kadroda (özellikle hocada) bir ümit göremiyorum. Bu seneyi Eskişehir, Bursa ve Kayseri'nin altında kapatırız!

Cartalete dedi ki...

Dikkat edilirse o maçlardan aslında takım olarak oyun üstünlüğünden falan hiç bahsetmedim. Sadece oyuncuların görüntüsünden, gelecek tahmini yaptım. Sonuç olarak şampiyonluk iddiası da yok, geçen seneden takım güçlü gözüküyor diyorum ki bence güçlü.

Bence sen de fazla kötümsersin, arada bir ünlem yerine nokta koy, bir sakinleş.

Cartalete dedi ki...

Bora Şahin,

Aynı tereddütlere sahibim. Oğuzhan gayet kalite ama 25+ maç sayısında sahaya çıkıp ortalama bir performans tutturacak mı onu bilemiyoruz.

Pektemek de aslında ikinci forvet yerine, tam bir merkez forvet. Yani o da Almeida gibi merkezde oynayıp, etrafında koşu yapacak oyuncuları değerlendirmeyi daha seviyor. Avcı onu o şekilde oynattı milli maçlarda, çok başarılıydı.

Eğer Tuncay gibi bir transfer olursa; 4-2-3-1 gibi sistemde Almeida ve Pektemek bir birini yedekleye de bilir.

Ya da her ne kadar performans olarak farkılılaşmış gözükse de; Almeida yerine ikinci forvet oyunununda başarılı ve Pektemek'i merkeze itecek bir yabancı, sistemi daha işlevli hale getirebilirdi.

Cartalete dedi ki...

Bu arada bence Ernst meselesi manevi olarak tamam ama saha kısmında fazla büyütülüyor. Savunma önünde oynayacak oyuncuların kalite farkı, bir takımı toptan etkileyecek önemli unsurlardan biri değildir bence. Orta sahada topu alıp, rakip kaleye dönebilecek oyuncular daha belirleyici oluyor. Bu bağlamda Ernst'in olmadığı fakat Fernandes'e Oğuzhan'ın eklendiği; haliyle daha fazla pas opsiyonu oluşturan ve iyi pas yapan oyuncu artışı; totalde geçen seneye göre daha verimli olabilir.

Ernst bu sene 1.5 milyon garanti 10 maç oynaması halinde 500 bin daha olmak üzere; 2 milyon Euro ücret alacaktı. Bu durumda onunla devam etmeme ve Hasan Türk'ü yukarıya çıkarıp onu ısındırma planına ben gayet saygı duyuyorum. Kaldı ki Hasan, tereddütünü üstünden atınca o bölgede topla da yaptıklarıyla fark yaratacak bir oyuncu olabilir.

Cartalete dedi ki...

Sakin olalım. :)

Ama hakikaten daha sezon başlamadan oluşan sinir harbini pek anlamıyorum. Takım iyi kötü maaş ortalamasını epey düşürerek, en azından geçen seneyi aratmayacak kalitede gözüküyor. Arada heyecan verici gençler var vesaire.

Tamam rakip Kırklarelispor ama dün çıkan 11'de 5 tane A2 patentli oyuncu vardı. Son golü atan adam A2 bile değil. Yani Kadir Ari'yla falan gidip Milan'la mı maç alalım? O zaman iyice daha profesyonel maçta sahaya çıkmayan adamlar anında topçu değil damgası yesin.

Hani iyimserlerin blogu olsun gibi bir iddiam yok ama sakince burada sistemi, oyuncuları, olması gerekenleri konuşabilir ki genel de konuşuyoruz da. Herkes beklenti duymak zorunda değil ama bana göre ufukta biraz umut görünce bunu dile getirmekten kaçınılmamalı. Bilhassa takım tutuyorsan.

Umutlu insan mutlu insandır. Ben şuanda biraz umutlu, haliyle mutluyum ve Beşiktaş yarın Kayseri'nin gerisinde kalacak olsa bile hayatımda çok şey değişmeyecek, bugünün mutluluğu yanıma kar kalacak, bir şey kaybetmeyeceğim.

rogerio da silva bobo dedi ki...

Ben o bölgede Ernst yerine Toraman'ı tercih ederim.İkisinin de oyun kuruculuğu zayıf ama Toraman,Ernst'den çevik olduğu için hiç olmazsa top kazancımız daha fazla olur.Cartelete'nin dediği gibi 4-1-3-2'nin 1'inde oynamak için çok teknik olmaya da gerek yok.Orda oynayacak oyuncunun hızlı olması yeterli.

Geçen sene orta sahanın defansif oyuncuları, Ernst ve Veli, yavaş oyuncular olduğu için topa hakim olamıyorduk.En büyük sorunlardan biriydi bu.Olcay da gördüğüm kadarıyla Veli'den daha hızlı bir oyuncu.Eğer Veli kadar devamlılığı da varsa kalite olarak Veli'nin bir gömlek üstü demektir.Sağ içe de keşke Egemen'i Fenere verirken onlardan Sezer Öztürk'ü alsaydık veya Sivas'tan Erman Kılıç'ı.Oğuzhan Beşiktaş'ta ilk 11 oynayacak güveni vermedi bana.Sanki zamana ihtiyacı var biraz.

Hepsini topladığımızda bence geçen senekinden daha iyi bir kadro.Kalecimizde,geçen senenin en zayıf halkası Cenk yerine Rangers'in as kalecisi olacak.Bu bile geçen sene topladığımız puanın üstüne +10 puan demektir.Geçen sene 20 civarı kaleci hatası kaynaklı gol yemiştik.

Cartalete dedi ki...

Daha enerjik yapısıyla Toraman'ın 4-1-3-2'deki 1'e daha uygun oluşuna katılmakla beraber; asıl kritik artısı da yerli oluşu. Böylece kaleye McGregor'u koyabiliyorsun. Ya da Sivok-Escude tandemini bozmuyorsun, Hilbert'i sağbekten almıyorsun.
Orada bir yabancı olsaydı bu seçeneklerden birine feda diyecektik ki bu da takımdaki savunma kalitesini ciddi şekilde düşürecekti.

helldoradotcom dedi ki...

Basima birsey gelmeyecekse eger:

- saatli bomba Toraman'in yerinde hasan turk, olasi bir tuncay yerine de Akyuz'u izlemek isterim.
- Solbek olarak da koca bir gecen sezon 4 tane golluk ortasi olmayan ismail mumkunse iyilsince kiralik gonderilsin. yerine genc takimdan bir yedek alinsin.

Not: "Olumsuz dusunceler dile getirilmesin, getirecek olanlar baska takim tutsun" tarzi fanatik yaklasimi da benimsemedigimi bildirmek isterim. uslup cok asagilara inmedigi surece her turlu gorusu okuyoruz burada.

e.t. dedi ki...

çok umut dolu bir yazı olmuş, büyük kısmına katılıyorum. kimdi hatırlamıyorum ama burada 'ilk 11'den çok benim için ilk 14 vardır' gibi birşeyler denilmişti önceleri.

cartalete'nin 'bu takım geçen seneden güçlü' düşüncesine bir de şu açıdan yaklaşmak istiyorum.

bence de öyle. geçen sene ve ondan önceki senelerde ideal 11'i yazdığımızda,yıldızları yedekleyecek oyuncularla arada ciddi kalite farkı vardı. ancak bu sene isim bazında kalite düşmüş gibi görünse de, daha kolay uyum yakalayabilecek, daha canını dişine takacak oyuncular mevcut ve şu kadroyu necipli velili muahammedli yazsak da kalite anlamında takımda pozitif veya negatif bir sıçrama olmayacak.

denge durumu bir de bu şekilde ön plana çıkacak diye düşünüyorum.

Cartalete dedi ki...

Ben demiştim ilk 14 vardır meselesini ki, yine aynı şekilde o pencereden bakınca da işleri iyi görüyorum.

Mesela Necip, bir aralar Schuster döneminde kullanıldığı gibi kenardaki joker olabilir. Kanat ve ya orta saha, belli bir alanı kapatmak için b planında tutulabilir. Aynı şekilde Veli de öyle. Düşen takımda oyuna dahil olup dinamizm arttırabilir.

Ve Muhammed, son yarım saatlerde hem çevrilmesi gereken hem de farkın 1'den yukarı çıkması gereken maçlarda resim değiştirebilir.

e.t. dedi ki...

bir de şu yönden umutluyum, sanki kadrodaki bir çok oyuncunun en iyi sezonları olacak, bazıları patlama bile yaşayacak gibi geliyor bana, ha yani patlama dediysek de mesela veli, 'veliliği' kadar, necip 'necip'liği kadar patlar; o kadar patlar, ama patlar, öyle yani.

güzel günler göreceğiz gibi geliyor. 'forma uğuru'na inanmam pek ama o parlak gri formaların ambalaj hissi veren samimiyetsizliğinden, siyah formaların karamsarlığından sonra; bu sene kırmızı bize bir dinamiklik katacak gibi geliyor bana.

bu da böyle gereksiz benzetmelerin, içime doğanların yorumu olsun diyelim. :)

Basar dedi ki...

Mustafa,

Özellikle "Sakin olalım. :)" girişli yorumun beni gerçekten etkiledi. Buraya yazmasaydım, senin bakış açından mahrum kalacaktım. Şu an, yazdığım zamana göre daha umutluyum. Bu da tartışarak-yazışarak olabiliyor ancak.

Arada kalmanı istemem, gerek de yok. Ben nazik bir üslupla derdimi anlattığıma inanıyorum. Burada hepimiz Beşiktaş'ı seven, iyi olmasını isteyen insanlarız. box2box'da kendi bakış açısıyla, Beşiktaşlılığımı sorgulamamak kaydıyla, bana kızmış olabilir.

Yazımı ünlemsiz bir şekilde noktalıyorum ;)

Not: 2 yıldır yazdığın Hasan Türk'ü merak ediyorum. Umarım Toraman'ı kesecek gücü olur ve iç denge uğruna 1 yılını kaybetmez.

Basar dedi ki...

Bir de arada kaynadı... İlk 11 tamam ama yedek kadromuz sizce ligi kaldıracak güçte mi? (Son 2 yılda bir hayli sakatlık yaşadık)

Cartalete dedi ki...

Orta sahanın yedekleri gayet iyi bence. e.t.'nin dediği gibi; o 4'lüyü komple değiştir; Necip - Veli, Muhammed, Hasan yap; arada uçurum olmaz.

Ancak savunmadan biri olmazsa bilemiyorum; Toraman güvensiz, Ersan da biraz eski halini unutmuş gibi. %20'si falan sahada. Bekler de aynı şekilde; Hilbert'e yakın bir oyuncu yok gibi.

Forvette gelecek vaadeden yabancı diyorlar. Onun kalitesi, hücumdaki derinliği de belirginleştirir.

Bence bu sene Kadir Ari da A planında olmasa da, bilhassa kontra oyunlarda fayda sağlanacak.

e.t. dedi ki...

diğer sürüncemedekiler gibi holosko'yu da unuttuk. ücretini 1M€ seviyelerine indirmiş ve takımda kalmış bir holosko da bu sene 15 golü geçer gibi geliyor bana.

~Poseidon~ dedi ki...

En güzeli de bu kadar yorumun arasında bir tane bile Quaresma yazanın çıkmaması olmuş.

Nasıl hoşuma gitti anlatamam.

alper dedi ki...

Batıl inançmı bilmiyorum ama savunma tandeminde Sivok-Escude'den oluşacak 2 yabancı olması benim için sezona ümitli başlamak açısındna yeterli sebep idi zaten.Umarım Toraman oraya girip hayallerimi bozmaz.
Sadece bir histe olabilir belki ama Samet Hocanın Toramanı sağ bek olarak oynatacağını düşünüyorum.Takım sahaya kaptansız çıkmayacak çünkü maalesef.
Geçen yıl bir konu olmuştu nerde hatırlamıyorum da size sorayım.Takıntı oldu bende çünkü.4-1-3-2 oynayacağımızı ve 3 lünün yukarıda ki isimlerden oluşacağını varsayarsak o 3 lü bu sezon toplamda 25 gol veya üstü atarmı atamaz mı?
Blog sahibinin dediği gibi orada 15 gollü bir ŞİFO olsa idi Briegel li Beşiktaşı izlerdik bu sene kesin.Fernandes i geride Erman Kılıç ı orada görmeyi çok isterdim.Ya da Holmen i..

box2boxMC dedi ki...

@basar

hocam lafım sana değildi, kusura bakma, bi anlık bi duygu patlaması yaşadım herhalde, o da sana denk geldi :)

ben de hem ekşibeşiktaşı hem burayı takip ediyorum ve iki blog arasındaki fark gece gündüz gibi. Bende ekşide yazarken bütün nefretimi gerekli yerlere kusuyorum ama burada yazarken tekrar o lise zamanlarında defter kenarlarına ilk 11 yazdığım günlere geri dönüyorum. Son 1-2 posttur devamlı olumsuz şeyler yazılmasından dolayı olsa gerek biraz gerildim. neyse birilerini kırdıysam affola...

box2boxMC dedi ki...

Samet Aybaba ilk geldiğinde hatta daha gelmeden 4-1-3-2 oynayacaz dediğinde herkes burun kıvırmıştı. Ula bi dur futbolcuları görde öyle karar ver denilmişti. Şimdi bakınca gerçekten şu oyuncu yapısında en ideali 4-1-3-2 diyor herkes ama bu seferde Aybaba 4-2-3-1 e dönmeye çalışıyor. Garip?!

4-2-3-1 olmaz, niye olmaz, forvet arkası 3'lünün göbeğinde Alex, Hagi,Sergen, Şifo hatta Delgado gibi dar alanda acaip işler yapıp skora en az +15 katkı yapıp bütün oyunun rakip ceza sahasında merkezi olacak biri lazım. Fernandes'in bu yazdıklarıma kesinkes uymadığı konusunda herkes hemfikir zaten. Bu bölgede oynayacak birini bulsanda elinde Fernandes olduğu için bu taktiği zaten oynayamazsın çünkü Ferdy orta saha 2'lisinde de oynayamaz bu taktikte. Eee o zaman direk geç bu taktiği.

4-3-3 olmaz, niye olmaz, ileri 3lünün kanatlarında oynayacak adam yok. Mevcut kadroda kimse o bölgede oynayamaz. Hatta Tr liginde o bölgede oynayacak 3 adam bulun bu işi bırakırım :)

4-1-3-2 olur ama nasıl olur, ileri 2lide Almeida'nın yanına Chamakh gibi birini alırlarsa olur. Alamazlarsa Tuncay'a da hayır demem. En olmadı acaba o bölgeye Mumhammed'i monte edebilirmiyiz.
Almeida-Muhammed değişik bi ikili olabilir...

Totti dedi ki...

Ben şuanda biraz umutlu, haliyle mutluyum ve Beşiktaş yarın Kayseri'nin gerisinde kalacak olsa bile hayatımda çok şey değişmeyecek, bugünün mutluluğu yanıma kar kalacak, bir şey kaybetmeyeceğim.
Taraftar kelimesinin net özetidir, tebrikler. Aynı ruh halindeyim.

ceyhun dedi ki...

abi Reşat Çağan olayıyla ilgili yorum ya da yazı gelecek mi? Bir özgeçmişi dolanıyor ama katkısı ne olur merak ediyorum. ilk defa duyuyorumm adını.

Cartalete dedi ki...

Ben de ilk defa duydum, o yüzden yazı olmayacak. Hayırlısı olsun, bakalım ne tür bir misyon edinecek kulüpte.

--

Bu arada Almeida - Pektemek ikilisinden hangisi ikinci forvet gibi takılsın sorusunda sürüncemedeyim artık. Almeida daha mı uygun ne? :)

Bjk_KnightS dedi ki...

Yok yaa Pektemek 2.forvet rolünü de gayet iyi yapabilir. adam eksiltme özelliği ve hızı yeterli. Geçen sene biraz da zorunluluktan öyle oynadı ama 2.forvet olarakta gayet başarılı olacağını düşünüyorum.

Hocanın Hilbert'i orta sahada oynatmak için onda ne gördüğünü merak ediyorum cidddden ama inşallah denemez. Sağ bek yokluğunda ondan iyisi yok o mevkide. Ama tabii toraman gecen seneki GS maçında ki sağ bek performansı sergileyecekse ona da hayır demem ama sadece 1 kere gordum o performansı onda.

Oğuzhan fernandez olcay ? orta sahası ile bu takım iş yapar. ama bunlardan biri eksilip yerine veli falan gelirse pas konusunda çok sorun yasar bu takım orta sahada.

gogo dedi ki...

Her okudugum yazinla umudum daha da artiyor tesekkurler Cartalete..

box2boxMC dedi ki...

beyler geçmiş olsun, dün akşamdan beri çıkan haberleden anladığım kadarıyla Fernandes gidiyor, Q7 geliyor. Herşey silbaştan.

Q7'yi tamamıyla serbest oynatacağımız bir sistem bulabilirse Aybaba, bi şansımız olur belki...

Mcgregor

Toraman-Sivok-Escude-İsmail

Hilbert-Oguzhan-Veli-Olcay

Q7

Almeida

BJK4EVER dedi ki...

Arkadas yanlis anlamayin da, cok guzel yaziyorsunuz. Pas trafigi, bosa kacma, uzak forvet falan filan, ama bu isler oyle yurumuyor.

Yani taktiksel olarak belirli bir kalibi oturttuk gibi. Ancak atiyorum bu takim su an Elazigspor ile Inonu'de oynuyor. Adamlar 8 kisi ceza alani onune dizilmis. Senin forvetlerin ayagina top bekleyen adamlar, orta saha oyuncularin yeterince tecrubesiz, diyelim ki Fernandes de sakat veya formsuz o gun, nasil gol atacaksin mesela? Gecen sene nispeten yaratici oyuncular varken bu sikintiyi cektik biz. Gecen sene de bu takim iyi pres yapiyordu, orta alani isliyordu, burada umut dolu guzel yazilar yaziyordunuz, sonuc?

Ben onu bunu bilmem. Bu takimda ilk 11'de 1 ve kulubede 1 tane yaratici oyuncu sart. Is sikistigi zaman oyuna agirligini koyacak. Mesela 2 adam eksikltip rakibi eksik yakalayacak, beklenmedik anda uzaktan sutla beklenen golu getirecek, iyi bir ortayla karambol yaratacak, calimlariyla frikik sansi dogurtacak. Su anda kadroda o tip oyuncu olarak birtek Muhammed var, onun da ne yapacagi tam olarak belli degil. Burak Kaplan, Quaresma gibi oyunculari kullanmazsak cok sikinti cekeriz. Sizin bu tum yazdiklarinizin da 5 kurusluk degeri olmaz. Cunku futbol pratikte teoride oldugu gibi islemiyor, matematiksel tarafi varsa bile 100% olarak matematik degil futbol. Bu tarafi cok goz ardi ediyorsunuz bence. Tabii defans ve mucadele anlaminda gecen seneden iyi olacagimiz muhakkak.

Cartalete dedi ki...

De, biz olanı yazıyoruz. Yani olanla olması gerekeni. Yoksa ben de bu sistemde, en azından ileri uçtaki adamların ekmeğini taştan çıkaracak cinsten birileri olması gerektiğini biliyorum.

Yalnız şu var ki elde Fernandes varsa merkeze yönelik bir taktiksel kurgu gerekiyor. Kenarda Quaresma gibi delici bir oyuncu olunca takım tembelleşip sadece kanat odaklı oluyor. Geçen sene Fernandes ve Quaresma'nın aynı anda sahada olduğu zaman en az birinin etki olarak düşmesinin nedeni buydu bence.

Eğer bu takım Fernandes odaklı oynayacaksa, geçen Ocak ayında olduğu gibi geriye kalan kısmın takım tamamlayıcısı oyunculardan kurulması gerekiyor.

Şimdi hem Fernandes hem kanatta bir delici oyuncu denince; sistem otomatikman 4-2-3-1, 4-3-3 halini alır ve bu kez de kenar forvet ihtiyacı belirir. Ya da sağda Necip gibi orta sahayı 3'leyecek bir oyuncuyla 4-4-2. Ama bu halde yine Fernandes'in etkisi düşecek ve merkezde topsuz oyunda delik oluşturacaktır bence.

Mesela G.Saray deplasmanında skoru 2-2'ye getiren 4-4-2 formasyonunda Fernandes kenara alınmıştı. Yani ya Fernandes ya da kanat ağırlıklı takım. İkisi aynı anda olmaz.

BJK4EVER dedi ki...

Niye ayni anda olmasin? Fernandes belki takimin 1'inci ayagi olmaz, ama oyun kuracak merkez orta saha oyuncusu olabilir daha geride bir rol alarak. Fernandes oyun lideri olunca da yaraticilik sikintisi oluyor bu sefer.
Fernandes'in Quaresma'dan ustun oldugu nokta istikrari, daha fazla mac oynamasi. Quaresma kadar dalgali bir performans grafigi yok sezon icerisinde. Ancak benim icin her halukarda Quaresma bir takimi tasimak adina, birincil hucum opsiyonu olmak adina Fernandes'ten iyi oyuncu'dur, daha dogrusu daha uygun oyuncu'dur. Ben Fernandes'e hicbir zaman tasiyici oyuncu gozuyle bakmadim, cok kaliteli bir asker oyuncu gozuyle baktim acikcasi. Bence Quaresma Manchester United'daki Nani/Valencia ise, Fernandes de Anderson olur. Ancak Nani'yi kenara alip takimi Anderson uzerine kurmak bence dogru degil. Fernandes'in hem gol hem asist anlaminda bir takimin lideri olup tasiyacak, merkez adam olacak ozelligi oldugunu dusunmuyorum, kariyerinde boyle bir veri de yok. Ancak Quaresma'nin az da olsa var (bkz Porto).

planck dedi ki...

Elazığspora duran top dışında gol atma ihtimalimiz olmayacak demek ki. Her maçı kazanıcaz hepsinde gol atıcaz diye bir iddia ile girmiyoruz sezona. Bu sezonun amacı gençleri takıma monte etmek ve bütçenin kaldıramayacağı oyuncuları elden çıkartmak olabildiğince. Sanki Q7 varken her maç gol attık da :) En azından gol atamayan adama verilen maaş 5 kat düşük olur.

Ayrıca yaratıcılık olarak mami q7'den 5 kat daha efektif olur bence. buraktan 1 senedir göremediğimiz ışığı 2 maçta mamiden gördük. maminin üstüne plan yapılmaz ama böyle bir gerçek var sonuçta.

Bu sene golsüz geçicek maçlardan sonra sinirlecek, Q7 yi simao'yu belki de fernoyu gönderen yönetime ve teknik heyete laf edicek arkadaşlar mesela inönüde 2-0 yenildiğimiz kayseri maçını seyretsinler, artık takımda olmayan yaratıcı yıldızlara oradan selam göndersin :)

box2boxMC dedi ki...

Fernandes 10 numara gibi oynayıp 10 numara kadar skora katkı yapmadığı için zor bi oyuncu. Eğer elinde Fernandes varsa taktiği ona göre kurarsın. Diğer taraftan elinde Q7 varsa yine taktiği ona göre kurarsın, e ikisi birden elindeyse geçen seneki gibi patlarsın. Bence şu an ki kadro itibariyle Fernandes'i göbeğe yerleştirip 4-1-3-2 oynayıp ortadan hücum yapmak en ideali, kanatlarıda hücumcu beklerle kullanabiliriz. Zaten SA'da kanat oynamayı düşünmüyor ki eldeki kanat alternatiflerini (Holosko, Ekrem, Burak, Simao, Q7) gönderdi.

Hilbert'i bi kaç maç önde oynatması da bence b planı olarak kanat hücumlu taktik denemek içindi.

e.t. dedi ki...

http://www.bjk.com.tr/tr/haber/52860

Adsız dedi ki...

Sorunun hücumdaki eksikliklerden dolayı Quaresma'nın oynatılıp oynatılmamasına endekslenmesi benim en çok çekindiğim olaydı ama gerçekleşti.

Altınsay göreve geldiğinde bu kısırdöngülerden kurtulmanın en önemli konu olduğunu biliyordu. Bu yüzden de verdiği beyanatlardan birinde "çok para alan ama fazla birşey vermeyen oyuncularla yolumuzu hızla ayıracağız" demişti. Aslında bu sözünü herkese hitaben söylediği için böyle özet geçti. Yoksa asıl derdi daha derindi.

Quaresma elindeki en iyi forvet, deniyor. İyi de adam koşmuyor, hücum organizasyonunu sadece ceza sahasının çevresinde yapılan aksiyonlar olarak görüyor. Defansa yardımı çoğu maçta sıfıra yakın. Hatta kafasına göre top da kaybediyor. Şimdi futbolu yakın olarak takip edenler olarak hücum organizasyonunu ve takım defansını adam gibi oturtmak istediğinizde bunların ne anlama geldiğini yazmaya gerek yok zannımca.

Altınsay hepsini sil baştan yapılandırmayı hedefledi. Oğuzhan ilk kazandırdığı oyuncuydu ve eminim kafasında onun gibi başka isimler de vardı. Böyle uzun vadeli düşünceler her zaman tepki çekecek mecralar bulur, özellikle çabuk başarı bekleyenler varsa. Şimdi mahalle maçında semtin en iyi çalım atan abisi oynamalı durumuna düşmüşsek eğer (yine ve yeniden) Oğuzhan gibi kazandırmaya çalıştıklarımızı dahi kaybedebiliriz. Çünkü bu şekilde 8 yıllık fetret devrinin mutant anlayışı devam eder. Takım oluşumunu Quaresma'nın üstüne kuralım diyenler de var ki hele, ağzım açık izliyorum.

Saygılar

Murat

BJK4EVER dedi ki...

Quaresma'yi calim atmakla kisitlayanlara da pes diyorum. Quaresma'nin GS macinda Holosko'ya, 2 FB macinda Almeida'ya, Gencler macinda Almeida'ya yaptigi asistleri hangi kanat oyuncumuz yapabilir? Quaresma'nin attigi uzaktan goller kadar hangi oyuncumuz atabilir?
Quaresma bencil olabilir, top rakipteyken sifir olabilir, aldigi parayi hak etmiyor da olabilir, ancak bu eksikleri giderecek yapi da olusturabilir aslinda. Ki aynisini Alex'te FB yillardir yapiyor ve basarili oluyor da. Size kalsa Alex de cok kotu futbolcu. Yasli, nispeten fazla para aliyor, top rakipteyken etkisiz, agir, ikili mucadelelerde ozellikle son 2 yil hic ayakta kalamiyor. Alex gitsin Ozer ve Sezer oynasin, mantik bu mu?
Istediginiz kadar inkar etmeye calisin, ama bu kadrodaki hicbir futbolcuda Quaresma'da olan bazi ozellikler yok, onun kadar yetenekli kimse yok. Ve bir gercek var ki bu adamin su an alicisi yok ve allem etsen kallem etsen sezon sonuna kadar 3.75 milyon euro odeyeceksin bu adama. Madem ki elden cikaramadik maksimum sekilde faydalanmaliyiz. Nasil ki Fatih Terim Engin'den, Ancelotti Anelka'dan, Mancini Balotelli'den faydalandiysa. Takim Quaresma etrafinda kurulur mu vs bunlar tartisilir, tartisiyoruz da, ama Quaresma'yi bu kadar kucumsemek ayip oluyor. Goz var izan var.

Cartalete dedi ki...

Ben kimsenin Quaresma'nın yeteneklerini sorguladığını sanmıyorum. Mesele sezon devamlılığı ve takım bütünlüğünü saha ve saha dışındaki kopuşuyla bozması.

Alex'e kim kötü demiş bilmem de, Quaresma'yla yan yana bile yazmam. 7 yıldır 30 maçın üzerinde belli bir standart koyuyor ortaya. Quaresma ile ise ne olacağı belli; sezona iyi girer, Kasım ayı gibi zirve yapar; sonra sakatlanır ki bu ligde aksi mümkün değil. Sakatlık 3 haftaysa, ülkesine gidip tedaviden başka herbir şeyle uğraştığı için 8 hafta sürer. Döndüğünde eski Quaresma yoktur, fizik olarak formundan uzaktır. Tekrar form tutana kadar iş işten geçer.

Ha denirse ki 1 yıl mecburen para ödemesi yapılacak; hiç mi kadroya alınmasın? O halde bence de ara ara faydalanmak gerekir ki aksi halde İnönü'de ilk kayıp maçta hemen kuaareeejmaaa diye inleyecektir ortalık maalesef.

Cartalete dedi ki...

Bir de Quaresma'nın uzaktan attığı jeneriklik goller elbette saygı duyulası ancak bu özelliği onun takımın faydasına mı zararına mı kullanıyor orası meçhul. Ben bir oyuncuyu şutta başarılı bulmam için şut/gol ortalamasına bakarım, ki bence Quaresma'nın özellikle geçen sene o istatistiği yerlerde. Ligde 4 golü varken, çuvalla topu çekip çekip yan ağlara vurup bitirdiği atakları hatırlıyorum. Aynı şeyler Almeida'nın spikerlerin tabir edişiyle "sürpriz şutları" için de geçerli.

Mesela geçen sene Emre Çolak bile şut sayısı/gol anlamında Quaresma'dan çok daha faydalı olmuştur. Bir de şöyle bir kehanetim var; geçen sezonki Quaresma'ya nazaran çok daha az süre alacak olmasına rağmen; Muhammed sayılarda onu geride bırakacaktır.

borasahin dedi ki...

Yorumlar rekor seviyede devam ediyor :)

Kusura bakmayin ama ben Quaresma'nin yeteneklerini sorguluyorum. Q7'nin uber bir yetenek olmadigi gibi gercek bir "futbolcu" dahi olmadigini dusunuyorum.

1. Fitbol sadece top ayagina geldiginde oynanmiyor.

2. Top ayagina geldiginde her gelen 10 topun 5 tanesini haybeye (yapamayacagini bildigin halde rakibi gecmeye calismak) kaybetmek demek degil.

3. Gectigin adami tekrar gecmek degil.

4. Her yaptigin 10 ortanin 3 tanesinin ise yarar gibi olmasi degil. Riza Calimbay donemlerini kimse hatirlamiyor galiba. Adam Besiktas'in attigi gollerin rahat %70'ini ustleniyordu. Bence donemin tartismasiz en iyi futbolcusuydu. Hagi, Alex, Hakan S. dahil hic kimse bir takima bu kadar etki etmemistir diye tahmin etmekteyim.

5. Attigin her 10 sutun 2 tanesinin kaleyi bulmasi degildir.

6. Kendisini Besiktas'in ustunde gormesi degil.

7. Q7 insanlarin dikkatini dagitiyor. Bir tane calim atiyor, ayaginin disiyla pas veriyor, herkes onu konusuyor, sanki macta baska birsey olmadi, Besiktas'in takim olarak ne yaptiginin hicbir onemi yok. Rol caliyor, gercekleri maskeliyor.

Bu boyle uzarr, gider...

Q7'nin attigi ve guzel olmayan bir gol biliyor musunuz? Semih'in attigi ve guzel olan bir gol biliyor musunuz? Veya Alex'in attigi gollerden kac tanesi guzel?

Simdi buradan Q7'den faydalanilamaz mi sorusuna hayir cevabi verdigim cikmasin. Diyelim Q7 geldi, takimi ona gore organize ettin. Sonra parlatip satabilir misin? Parlatip satamazsan seni sampiyon yapabilir mi? Yani herseyin olur da kreman eksiktir, o krema, Q7, seni sampiyon yapmaya yeter mi?

Cartalete dedi ki...

Quaresma'nın yeteneği derken salt yeteneğinden bahsediyorum. Yoksa bunu takıma ne kadar yansıttığı sorgulanır elbet, yukarıda sorguladım mesela. :)

Bir de şu yanılgı var hani kendi arkadaş çevremden duyuyorum: "yahu geçen sene gollerimize bakıyorum, hepsinde Quaresma var!"
E olur tabi. O varken tek hücum opsiyonu oluyordu Beşiktaş'ın, haliyle gol bulma şansı da onun ekseninde yürüyordu.

Ancak o yokken takım Fernandes önderliğinde ve bütünlük içinde oynarken; soldaki Edu da gayet etkili olabiliyordu mesela. O yüzden, "her golde o var" gibi bir mantık da çok yanıltıcı oluyor.

Adsız dedi ki...

Aslında Alex örneğini bütün blog boyunca çokça okuyacağımı sanıyordum ama fazla yazılmamış. Alex kıyaslamasında iki konu var: takımına verdiği büyük katkı ve aslında bu katkıya rağmen Alexli-Alexsiz alternatiflerinin her zaman tartışmaya açık olması gerekliliği.

Katkı konusuna fazla girmeyeceğim. 34 yaşında en kötü sezonunda 14 gol ve 7 asist yaptı. Bunu daha iyi anlamak için bir önceki sezonda bu rakamların 28 gol 17 asist olduğunu yazmak yeterli. Dolayısıyla yıllardır Alex sorunsalı yaşayan ex-başkanımız yüzünden Delgadoları Tabataları şimdi de Quaresmaları yaşayan biz Beşiktaşlıların bir an önce bu tek adam işinden (ya da kompleksinden) kurtulmamız için bu rakamlar bile tek başına yeterli. FB yönetimi ve teknik heyetinin bu istatistiğe rağmen Alex'in alternatifini aramaya başladığını da yakın zamanda duyduk ve okuduk.

Balotelli ve Engin örneklerini ise Quaresma bizzat kendisi inkar ediyor. Çünkü bir tanesinde işini yapan ve bunu yaptıktan sonra üstüne arıza çıkaran bir adam var, diğerinde de artık ya herru ya merru formatında İstanbul'da başarılı olmak zorunda olan biri. Quaresma ise altyapıda beraber oynadığı ve bir kısmı şu anda dünya çapında isim olmuş oyunculardan bu kadar koptuğu halde bile kendisini hiç geliştirmeden bireysel düzleminde devam ediyor. Buradan aynı durum olmasa da Balotelli örneğini Alex konusuna hemen bağlayabiliriz. Alex koşmaz, pres yapmaz, top rakipteyken defansı eksiktir (bu haline rağmen Quaresma'dan daha çok yapıyor olsa da) vs. ama kendisinden bekleneni yaptığı, yani ortalamanın gayet üstü bir hücum performansı sergilediği sürece bunlar teknik yönetimince ve hatta taraftarınca tolere edilebiliyor.

Ama belki de daha da önemlisi, hem gelinen koşullar hem de aslında uzun zamandır yapılması gerekenler nedeniyle spektaküler oyuncuya bel bağlama konusunun, bizzat denenip başarısız olduğu son 2 sezona kıyasla artık çok daha zor olduğunu görmek gerekli. Mali durum başlı başına duruyor fakat sadece futbol adına bakacak olursak, Serpil Hamdi Hocanın yazdıklarını okuyan bilir, hiçbir zaman 10 kişinin bir takım oynadığı ve 11. kişiye kafasına göre takıl denildiği bir futbol sistemi kuramazsınız. Hele ki çok genç ve yeni isimleri oynatacaksanız bu çok çok daha zor bir hal alır. İstisnaları var mıdır? Tıpatıp olmasa da Cruyff vardır mesela. Ama o zaten sistemin ta kendisiydi.

İlaveten, uzaktan atılan şutlar, topla hızlı driblşingler gibi konular her daim gençlerden oluşan bir takımda üzerine gidilerek çözülebilen konulardır. Beşiktaş uzun yıllardır hiçbir zaman gençlerin üzerine ciddi bir şekilde giderek bunları denemediği için, yönetimlerin Stockholm sendromu uygulama alanı bulabilmelerine kadar varabilecek şekilde oluşan ve kemikleşen taraftar yapısıyla gökten inecek yıldızlara endeksli hale geldi. Gelinen bu ortamda başından beri asla olmayacak bir işin peşinde “Lucescu gelsin” denilmesinde de görüleceği üzere bu durum sadece futbolcular için değil, bütün futbol unsurları için beklenir oldu. Lucescu gelmez, çünkü altyapı ve gençlerle çok uğraşmayı sevmemesine rağmen iyi bir oyun sisteminde iyi oyuncu seçimleriyle başarılı bir TD olarak gittiği kulüplerde ilk baktığı şey çalışma ortamı (ya da artık ülkemizde yaşadıklarından sonra bu kesin olarak böyle diyelim). Kısacası getirilen TD'lere bunun bile sağlanamadığı bir kaos ortamında elde kalan şey ne olur? “dünya yıldızı” Quaresma.

-devamı var-

Adsız dedi ki...

Madem alıcısı yok para boşuna gitmesin ve bir formülü bulunsun, mevzusu ile bu Stockholm sendromunun tepe noktalarından birisidir. Üstelik kendi içinde bir kısır döngü de barındırmaktadır. Para yok-(taraftarın beklentisine göre) iyi transfer yapılamıyor-Quaresma çok alıyor kulüp zorlanıyor-ama adam alamıyoruz oynatalım o halde. Üstelik mesela Ernst'in de sözleşme feshiyle gönderildiği bir durumun sessiz sedasız yaşandığı bir zamanda Quaresma'nın sözleşme feshini birden mali değerler peşinde koşmaya başlayarak yorumlamak da ayrı bir olay. Sendrom kısmına gelirsem, taraftarın beklentilerinin rasyonellikten uzaklaşması ile sonuçlanan bu süreçte durum şu: Kulübün içinde bulunduğu büyük mali çöküntü. Yeni bir TD ve oyun sistemi. Gençlere ağırlık verilmesi. Doğru uygulanır veya uygulanmaz, tutarlı olan böyle bir düzlem içinde Quaresma beklentisi hatta taraftar tehdidi (o giderse bu gelmezse stada gelmem denilmesi bana göre Beşiktaşlılık açısından utanç vericidir) kristal dükkanına giren filden farksız bir şekilde gözümüzün önünde duruyor. Kısacası bendeki göz ve izan bu şekilde.

Quaresma'nın kazandırılabilme umudu için, geçmişinde oynadığı kulüplerde nasıl kazandırılamadığı ve Beşiktaş'a yeni gelmeyip 2 sezondur oynamakta olduğu konularına detaylıca girmiyorum. Kendisi hakkında olmazsa olmaz diyen taraftarın naif bir bakış açısıyla başka bir takıma cukkalı bir şekilde transferinin yönetimin yanlış beyanlarından dolayı olduğunu söylemesine karşın, futbol dünyasında Arap-Çin-Rus ekseni dışında transfer işinin en az 3 aydan önce şekillendirildiğini bilmek gerekli (LA Galaxy Beckham transferi için bile mali getiriler dahil 6 ay plan ve hesap yapmış). Gerçi bu ülkelere de gitmek istemediğini belirtmiş zaten (başka bir kısır döngü). Futbol rasyonalitesi, sistemi, altyapısı, uzun vadeli planları vb konular arasında elimizde Quaresma hakkında ne kalmış diye bakacak olursak özeti şu: önce “gerekirse kanımı dökeceğim” ve “geçtiğimiz sezonlar bekleneni veremediğimi biliyorum. ama bu sefer farklı olacak.” Hayırlısı olsun.

Biraz uzun oldu. Kusura bakmayın.

Saygılar

Murat

Cartalete dedi ki...

Elinize sağlık. Aslında komple değerli bir yorum ancak şurası çok kritik;

"Kendisi hakkında olmazsa olmaz diyen taraftarın naif bir bakış açısıyla başka bir takıma cukkalı bir şekilde transferinin yönetimin yanlış beyanlarından dolayı olduğunu söylemesine karşın, futbol dünyasında Arap-Çin-Rus ekseni dışında transfer işinin en az 3 aydan önce şekillendirildiğini bilmek gerekli "

Ayrıca kendisini cukkalı bir ücretle almak isteyen İnter'den alırdı zaten. 2 yaş genç halini.

Bjk_KnightS dedi ki...

Mourinho'nun elinde ne futbolcular düzene girmiştir. Yani gittiği her takımda takım oyunu üst düzeyde olur ve takım olarak topun arkasına geçerler. Toplu hücum ederler falan filan...

Bu adam mourinho tarafından bile denenmemiş biri. Neden acaba? Kalitesiz olduğu için mi? Tabii ki hayır. Diğer yazılarda okuduğum ve her türlü ortamda hala söylendiği gibi hala q7 kalsın diyenler zaten bu kalite kısmına takılmış durumda. Yani belki Türkiye ligine son zamanlarda gelmiş en iyi çalım ustası. Belki gerektiğinde çok iyi pas ve şutta atıyor. Ama sorun şurda. Sadece kendine oynuyor. Yani takım umrunda değil. Çizgiye geçip bir oyuncuya 5 kere çalım atmayı başarı sayıyor. Ama hiç o çalımlardan sonra golü düşünmüyor. Ayrıca ben bu konuda tek sorun onda da demiyorum. Çünkü şimdiye gelen t.direktörlerde ondan fazla şey bekledi. Yani takım oyunu bekledi. Ama q7 varsa takım oynu oturtamazsın. Ama eğer takımı ona uyduracaksan onu mental olarak çok iyi hazırlaman lazım. Yani forvetin arkasında golü düşünmeyi bilmeli. İşin sadece estetik kısmı değil, yarar kısmını da düşünmeli. Şimdiye kadar en faydalı olduğu maçlarda da biraz forvet arkası düzeni oynadığı maçlar oldu. Ve biraz daha golü düşündüğü maçlar.

Bu kadar açıklamadan sonra q7'li sistem mi yoksa takım oynu mu derseniz, q7'li sistem tutmadı şimdiye kadar. tekrar riske girilemez. Ve böyle bir sistemde genç oyuncuları parlatma şansınız olmaz. Ve kaç aydır denen takım oynunu direk unutman lazım. onun için q7 en yakın zamanda gitmeli. Çünkü onun klübe de olması her zaman klübe zarar verecek. Ve bu sezon satılmaması en az 9m(5m bonservis+ 4m maas) demek. Şu anda talibi olmamasının tek nedeninin de bizim 4m konusunda sorun yaşayacagımız icin 2-3 talip klübün 5m'i vermek istememesi. Tabii burda yönetimin yanlıs pazarlama stratejileri işin içinde. Ben şu anda yönetimin 4m konusunda bile sorun yaşayacagını düşünüyorum. Onun için kesinlikle tutulmamalı. Gelen herhangi bir teklife verilmeli. Yoksa yeni bir başlangıç denen bu sistem erken son bulur...

borasahin dedi ki...

Cartalete,

Cok kavram karmasasi olmasin ama dedigin gibi salt bir yetenek var ya da ona beceri diyelim. Ayni seyden bahsediyoruz. Emme fitbolcu olmak baska birsey.

James Sneijder,

Duruma daha yukaridan bakan cok guzel bir yazi.

"Madem alıcısı yok para boşuna gitmesin ve bir formülü bulunsun, mevzusu ile bu Stockholm sendromunun tepe noktalarından birisidir. Üstelik kendi içinde bir kısır döngü de barındırmaktadır. Para yok-(taraftarın beklentisine göre) iyi transfer yapılamıyor-Quaresma çok alıyor kulüp zorlanıyor-ama adam alamıyoruz oynatalım o halde. Üstelik mesela Ernst'in de sözleşme feshiyle gönderildiği bir durumun sessiz sedasız yaşandığı bir zamanda Quaresma'nın sözleşme feshini birden mali değerler peşinde koşmaya başlayarak yorumlamak da ayrı bir olay. Sendrom kısmına gelirsem, taraftarın beklentilerinin rasyonellikten uzaklaşması ile sonuçlanan bu süreçte durum şu: Kulübün içinde bulunduğu büyük mali çöküntü. Yeni bir TD ve oyun sistemi. Gençlere ağırlık verilmesi. Doğru uygulanır veya uygulanmaz, tutarlı olan böyle bir düzlem içinde Quaresma beklentisi hatta taraftar tehdidi (o giderse bu gelmezse stada gelmem denilmesi bana göre Beşiktaşlılık açısından utanç vericidir) kristal dükkanına giren filden farksız bir şekilde gözümüzün önünde duruyor. Kısacası bendeki göz ve izan bu şekilde."

Bence super bir yorum olmus. Bunu tekrar tekrar okumakta ve okutmakta fayda var.

"Rol caliyor, gercekleri maskeliyor." ile daha dar kapsamda ama yukaridaki bakis acisindan tureyen bir soylem de bulunmustum. Dediginiz gibi mesele Q7 cok yaratici olmasi, takim tek kreatif oyuncu olmasi, o olmasi, bu olmasi degil. Daha buyuk resimde nereye oturdugudur. Q7'nin kalmasinin bu kulube icinde bulundudumuz kosullarda bir faydasi oldugu inanmiyorum.

ceyhun dedi ki...

aslında quaresma üzerine takım kurma stratejisi de bana yeterince anlamsız geliyor. öncelikle futbol 11 kişi oynanan bir takım oyunudur. Tek kişinin işi bitirmesi için kurgulanan takımda geriye kalan 10 kişi nasıl motive edilir bilemiyorum. Hele bu tek kişi skorda veya oyun üstünlüğü anlamında takımı öne geçirme amacını bireysel şovunun gerisinde tutuyorsa böyle bir kurgu da başarıya uzak olacaktır. Bu adamın sakatlanma, kart görme gibi alışkanlıkları da malum.

Aslında hiç bunları saymayacaktım ama hırsıma yenik düştüm:) takım oyunu oynamaya çalışan bir ekibin teknik direktörü geçen sene oyun içindeki bencilce seçimleri sebebiyle 10 maçta kendisini oyundan alırdı.

Takım oyunu seyretmek isteyen bir taraftar taktiği quaresma üzerine kurabilirdik üzerinden mantık yürütmemeli bence. Sadece bu bile taraftar olanın quaresma'ya mı beşiktaş'a mı taraftarlık ettiğini gözden geçirmesine sebep olmalı.

bqlv dedi ki...

peki sizce geçtiğimiz sezon takımın maçlarda sorumluluktan kurtulmak istercesine topu quaresma'ya atıp olacakları seyretmesi de gerçekleri maskelemeye girmez mi

quaresmanın varlığı, takımın ofansif sorunlarının ve olası çözüm alternatiflerinin görünmesini engelliyor diye düşünüyorum

BJK4EVER dedi ki...

@Cartalete

Emre Colak ile karsilastirmissin, ama Emre Colak sut konusunda zaten iyi olan bir oyuncu. Benim tezim Quaresma su an takimdaki oyunculardan daha iyi sut atiyor. Necip ve Veli'nin sut orani nasil? Veli sezon boyunca surekli vurup 1 tane gol atti, o da topun rakibe carpmasi sayesinde. Necip zaten malum. Fernandes'in bu ozelligi var ama pek kullanmiyor nedense. Halbuki uzaktan sutlar rakip savunmasi acmaktaki en onemli kozlardan biri. GS Melo, Selcuk, FB Baroni ile cokca kullandi bu kozu, biz kullanamiyoruz pek.

@borasahin

Tek tek noktalara deginmeyecegim yoksa tartisma asiri uzar ve sikici bir hal alir, ancak Quaresma bence parlatabilecegimiz bir oyuncu. Kaca satariz bilemem ama sampiyon olabiliriz. En azindan takimi onun ustune kurmasak bile faydalanmamiz gereken bir oyuncu, eger uygun sartlar altinda birisi almak istemiyorsa katarsin takimina faydali olur.

@james sneijder

Quaresma'ya alici cikmamasinin sebebi 3.75 milyon euro'luk maasi. Bu maasi karsilayacak kulup pek fazla yok, karsilayan da bonservis parasi odemek istemez. Kaldi ki Quaresma zaten 29 yasinda, muhtemelen son transferi olacak. Ancak o sekilde bakacaksan bende derim ki bu adam 3 yillik evvel 35 milyon euro'ya transfer olmus da bir adam.

@BjkKnight

Mourinho tarafindan denenmeyen tek adam da degil. Kaka'yi da pek fazla kullanmiyor, Nuri Sahin'í de, hatta 2 gun evvel giderlerse uzulmem dedi bu 2 oyuncu icin. Inter'de ilk etapta kanat oyunculari ile oynamayi dusunuyordu Mourinho, sonra bu tarzdan vazgecti, zaten Mancini de o yuzden oynamadi mesela. Yoksa Mancini de mi kotu oyuncu idi?

Ayrica sunu da belirtmeden gecemeyecegim. Quaresma etrafinda takim kuruldu vs deniyor da, buna ben asla katilmiyorum. Zira Quaresma'nin bu ligde etkili olacagi sistem tek forvet Almeida ile 8 kisinin topun arkasina gectigi kontra ataga dayali bir 4-3-3 degil. Quaresma'nin adam eksiltip ceza sahasinda adam olmadigi icin ortasinin heba oldugunu kac defa gordum ben. Ancak ofansif oynayip cift forvetle ceza sahasina girdigimiz tum maclarda asist yapti Quaresma. Deplasmandaki 2 GS maci, icerideki Genclerbirligi maci mesela. Sen Quaresma etrafinda takim kuracaksan koyacaksin adami sag kanada, koyacaksin ortaya 2 forvet, adami gecip orta yapacak, bu kadar basit. Kanat adami bu sekilde kullanilir. Uzak forvetli 4-3-3 ligimiz icin uygun bir formasyon degil bence, hele bizim kadro yapimizla hic degil.

Ayrica surekli Quaresma takimdan uzaklassin vs diyen arkadaslar nasil yapacaklarini da aciklasin. Bu adam icin yapilmis bir teklif yok, ortada 1 yillik bir mukavele var ve o mukavele'de 3.75 milyon euro yaziyor, hatta ekstralar ile birlikte 4'u buluyormus Fikret Orman'a gore. Surekli performans/maliyet oranindan dem vurup mali krizi (hakli olarak) one surenler acaba senede 4 milyon euro garanti para kazanan bir adami kadro disi birakip 0 verim almanin neresinin bu fotografa sigdigini da aciklasin mumkunse.

Adsız dedi ki...

@BJK4EVER 

Alacağı para yüzünden transferinin zor olması doğru bir tespit. Ancak aynı kriter bizim için de geçerli. Hem de geldiğimiz durumda, yani kulüp civarındaki kasap ve marketlerin bile kapıya dayandığı ortamda. Üstelik rakam sadece yıllık alacağı da değil; ev kirası, araba tahsisi, bu arabanın benzini, vs. gayet okkalı bir sözleşme yapılmış. Bu miktarları karşılayabilecek ve üstüne sözleşme bedeli de ödeyebilecek kulüpler belli. Anzhi 4 milyon avro sözleşme fesih bedeli önermiş diyorlar. Ben olsam hiç durmam satardım, amma velakin Quaresma böyle liglere gitmek istemiyormuş.

Bahsettiğin gibi 3 yıllık bir transferden sonra, hele ki bu futbol mentalitesiyle, bir defa daha iddialı bir transfer yapabilmesi neredeyse imkansız. O halde geriye tek bir seçenek kalıyor, o da burada rahatının yerinde olmasından ötürü değil 4, 14 milyon avro veren bir Rus-Çin vs ekibi de çıksa gitmek istemeyecek. Sözleşme bedeli onu ve menajerini niye ilgilendirsin ki. Aslına bakılırsa benim tahminim İspanya liginden bir takım çıkıp örneğin 3,75 değil 3,5 verse de gitmez. Taraftarın kendisine yatır muamelesi yapmasından bahsetmiyorum bile.

O zaman söylenen görüşlerden şunları hemen elememiz gerekli: “Beşiktaş'ı ve taraftarı çok sevdiğinden dolayı gitmek istemiyor”, “Kendisine çok yanlış yapıldı, tepkisi normal”, “Alıcısı olurdu ama Yönetimin yanlış beyanatlarından dolayı bulunamıyor”, “Oynatmayı beceremiyoruz iyi bir TD olsa oynatabilirdi” ve “Böyle bir yıldız bir daha bulamayız”. Zira bulamayızı bilemem ama gönderemiyoruz orası kesin.

Yapılabilecek bir şey var mı? Ben yönetici olsam ilk kurul toplantısında şunu masaya koyarım: Mendes'e satıştan alınacak sözleşme bedelinden % 20-30 pay verilsin ve acil satış beklendiği söylensin. Bu olursa muhtemelen 2 haftaya kadar satılır. Bize gelirken açıktan 3 milyonu cebine indirmiş çünkü.

3 yıl evvel 35 milyon avroluk transfere gelirsem. Rakam aslında 25 milyon ama önemli değil. Bu transferden sonra ilk yıl İtalyan taraftarın “bidone d'oro” ödülünü kazandı. İkinci yıl da 2. oldu. Böyle örnek çok. Drenthe ve Gago mesela. Ki Gago gayet kaliteli bir isim. Kısa süre önce Valencia'ya 3,5 milyona transfer olmuş.

Saygılar

Murat

Adsız dedi ki...

Başka bir Beşiktaş taraftar blog'unda linkini gördüm. İngilizce bilen arkadaşların okumasını tavsiye ederim. Önemli olan sadece içeriği değil, yazı Quaresma hakkında bir Portekiz taraftar sitesinde tam olarak 30 Ağustos 2010 tarihinde yazılmış. Görünüşe göre fotocu bir arkadaş.

------
He's lazy and incredibly selfish on the field, the guy is a cancer… Ronaldo can be selfish as well, but he works harder then anyone else on the field. If only he would stop crying every time he's knocked down he would get a lot more calls going his way. Quaresma however is a liability on the field from start to finish. He may or may not show up, but worse he’s defensively irresponsible. If he losses the ball he won't even dream of running back, and if he gets tackled hard, he won’t cry for long, cuz he’ll me sitting on the bench with a red card for his retaliatory ways. Listen, let Quaresma build up his confidence in Turkey (also known as bantam AA), since he can't seem to win himself a spot on any other team. If he manages to lead his Turkish team to a top 3 league finish then he should try and make his way to a league where girls and boys don't play on the same teams... Don’t get me wrong, I don’t hate Quaresma. I am however incredibly disappointed in Quaresma, which is a big difference. Quaresma was supposed to compete for top dog with CR7 and he's done nothing of the sort. Let him rot in Turkey for a year until he's hungry enough to do something with this thing he's calling a career… At this point in time we need players who want to play, improve, win and stop at nothing until their goals are met. In my opinion Quaresma is still too much of a gamble, especially on the international stage. He needs to play well in more then just 2-3 Turkish games before I would play him on my team. My Selecao could do better, my Selecao should!
------

Saygılar

Murat