Kaybeden Takım


Geleceğin fotoğrafını çeken bir mağlubiyet oldu. Zira bu sezon siyahı ve beyazı yaşatacak saha içi etkenler iyice belirginleşti bu maçla birlikte. Kompakt oyun, önde baskı ve tam konsantrasyon… Beşiktaş’ın bu sezon için değiştirilemez anayasa maddeleri olmalıdır. Bu unsurlardan birinin eksikliği, zincirleme olarak diğerini de düşürüyor ve her şey bozuluyor. Bugün ikinci yarıda olduğu gibi…

İlk devre Beşiktaş, sezonun başında olunmasına rağmen standart haline getirdiği oyun planını başarıyla uyguluyordu. Takım bütün şeklinde hareket ederek genelde orta sahanın önünde rakibi  karşılıyor –stoperler yine bu konuda uyumsuzdu- ve kapılan toplarda, sürekli değişken oynayan hücumcularla gol aranıyordu. Tesadüf değil, organizasyon peşindeydi Beşiktaş; Olcay’ın golünde olduğu gibi…
Takımın tek santraforu orta yaparken, ceza sahasında iki Beşiktaşlı daha vardı. Sağ kanat Holosko ön direğe, sol kanat Olcay ise arka direğe koşu yapıyor ve ‘ayağını raket gibi kullanma’ tabirini hayata geçirerek; Almeida’nın nefis ortasına forehand çaprazla cevap veriyordu. Keza ikinci yarının başında Holosko’nun kaçırdığı golde de benzer sahne yaşandı. Orada maç kopabilirdi… Zaten görünen o ki özellikle de bu sezon, Beşiktaş maçı her zaman ‘koparmaya’ odaklanmalıdır, ‘tutmaya’ değil.

Kaçan pozisyondan itibaren Beşiktaş oyunu tutmaya yeltendi sanki…  Antep’in agresif oyununa karşılık verilemiyor, artık rakip önde karşılanmıyor, takım olarak iyice kalenin yakınlarında savunma yapılıyordu. Böyle bir savunma içersinde ‘bek defosu’ ortaya çıkacak olan Uğur Boral bölgesine iyice yüklenmeye başlayan Antep golü de buldu, moralle birlikte oyun üstünlüğüne de sahip oldu.

Samet Hoca, hem Antep’in yüklendiği kanata karşı tehdit olması hem de takımı yeniden ofansif anlamda ‘uyandırması’ adına Erkan Kaş hamlesini yaptı. Erkan; boş bırakılan alanı topla kat edebilme özelliğiyle, o baskıyı biraz kırabildi diyebiliriz. Antep savunması tekrar kendini arkaya atmaya başladı haliyle… Sonrasında ise Fernandes’ten oyun akışında ‘duran top’ asisti geldi; bu kez zamanı durdurarak… Zihninde pozisyonun resmedip, Almeida’nın kafasına ‘kargoyla’ bir top yolladı…

Ama maç yine koparılamadı… Ve Sivok’un mahalle maçında yapsa ‘abi sen biraz kaleye geç…’ tepkisiyle karşılaşacağı penaltı hamlesi… Beşiktaş’ın maçı kaybetme uğraşlarına, eski bir Beşiktaşlı’dan da yardım gelince; sonuç malumunuz…  Aslında Orhan Gülle iyi şut atan bir oyuncu olsa da, bu işi olur olmadık zamanda denemesi; takım bütünlüğünü, hücum aksiyonlarını bozan bir etkendi ve en ciddi handikabıydı. Bugün ilk denemesinde çatala vurası geldi… Vederson’a bağlar artık bir müddet.

Bu sezonki Beşiktaş için kullandığım bir tabir vardı: “iyiyi de kötüyü de takım olarak hak edecek bir Beşiktaş…” Bugün sahada daha önce takım olarak kazandığı gibi, bu kez de takım olarak kaybeden bir Beşiktaş vardı. Performans olarak iyi – kötü farkları gözükse de,  ortak paydaları yine çaba ve samimiyetti sahadaki tüm oyuncuların. Böyle bir mağlubiyet Beşiktaşlıları sadece üzer; ‘sinirlerini bozmaz’ diye düşünüyorum.  Eğer ki başta bahsedilen “değiştirilemez maddeler” üzerinde artık daha dikkatli durulursa; bu maçta kaybedilen tek şey üç puan olur. 

Durulacağına da inanıyorum açıkçası. Çünkü Beşiktaş’ın hocasında da, en az sahadaki oyuncular kadar çaba görebiliyorum. Mesela Erkan Kaş hamlesi dışında Batuhan’la çift pivota dönülmesi, hatlarını iyice koparan takım için mecburi hamleydi. En azından skoru elde etmek için bir şey denendi. Zaten Holosko’nun bile alternatifi bulunmayan; geçen sezon Bank Asya’ya kiralanıp yüzüne bakılmayan Erkan Kaş’tan “maçın kaderini değiştirmesi” beklenen bir Beşiktaş için, bu sezon “çaba” kelimesinden öte bir beklentiye girmemek gerekiyor. Maç maç bakıp, oluruna bırakmak lazım… Her şeye rağmen Sivasspor maçı yine heyecanla bekleniyor mu? Cevabı evetse mesele yok zaten. Benim için ‘evet’…

Artık maç kaybediğinine göre "kazanan takım bozulmaz" deyiminden sıyrılıp; Escude'yi bir görsek diyorum... Sevilla'da öne çıkan savunmaya alışkın bir oyuncuydu. Ve en önemlisi, ayağı çok iyi. Bahsi geçen savunma - orta saha bütünlüğünün sağlanmasında yardımcı olabilir. 

58 yorum:

Gökhan dedi ki...

ikinci yarıda artık oyuncu değiştirmenin şart olduğunun ortaya çıktığı anlarda bir daha farkettim ki, doğru düzgün yedek yok takımda.

oğuzhan'ın dışında, ''girerse maçı değiştirebilir'' diyeceğim tek bir adam bile yok, ki erkan kaş'ı oynadığı maçlarda pek beğenmediğimi de söylemem lazım. altyapı maçlarında falan nasıldı bilmiyorum ama, bana çok umut vermedi.

sivok'un geçen hafta pas geçilen kırmızısı, bu maçın ilk yarısında pas geçilen penaltısı derken, bir formsuzluğu var ve şu ara toraman'dan bile kötü gibi. acaba sol stoper oynamak mı kötü etkiledi diye düşünmüyor değilim.

ilk 11'e bakınca, 4-2-3-1 iyi gibi dursa da, orta ikilinin de, holosko'yla olcay'ın da alternatifleri yok gibi. beklerin zaten yok, acaba farklı bir dizilişle hasan türk ve oğuzhan daha rahat rotasyona girebilir mi?

içerde tempoyla, gazla, taraftarla falan maçları koparırız da, deplasmanda 2 fark yapamadığımız sürece çok sıkıntı yaşayacağız, bu belli bence.

haftaya bir terslik yaşanmasa bari de, kadıköy'e diken üstünde gitmesek.

Ekrem35 dedi ki...

bu hafta yazı erken gelmiş :) ilk yarıdaki oyunun karşılığı 1-0 olmamalıydı. bulduğumuz fırsatları iyi değerlendiremedik ne yazık ki. bu nedenle çok üzüldüm bu yenilgiye. umarım bu mağlubiyet takımda yeni yeni oluşan güveni sarsmaz.

bu maçta veli-necip ikilisini 2.yarıda önde göremedik hiç. önde derken şok pres-baskı anlamında demek istiyorum. bu olmayınca sıkıntı oluyor takım oyununda.

sivok'u bu maçtan sonra yaş odunla dövesim var. çok gereksiz bir şekilde maçı vermemize neden oldu yaptığı hatayla. ama "golün en çok yakıştığı stoperdir" candır ama kulağını çekip uyarmak lazım.

niğde maçıyla moral bulup sivas galibiyetyle tekrar kendimize gelmek dileğiyle.

KCKF dedi ki...

Sivas'tan önce salı günü var. :)

Cartalete dedi ki...

Evet Niğde'yi unuttuk :) O maç daha da heyecanlı benim için; Mertcan Aktaşları falan izleriz muhtemelen. Escude'nin de durumuna bakılır.

The Eagle Abroad dedi ki...

Korkarim, toraman ugruna koca bir sezon heba edilecek. Halbuki Escude ve Sivok ikilisinde israr edilebilse belki ileride Toramani, orta sahada Necip ile rotasyonda kullanabiliriz gibi geliyor.

Tabikide iki mac kazandik diye sampiyonluk havasina giren bir azinlik da var, ve bu azinligin bugun Q7 Q7 diye ortaya cikmasinida yadirgamamak lazim. Ama isin gercegini gormek acisindanda hayirli bir maglubiyet oldu diyelim ve gecelim.

Canimiz sagolsun, nazarligimiz olsun.

ceyhun dedi ki...

escude'ye çok bel bağlayan bir insan olarak (sadece tek maçını izlesem de) ayağının çok iyi olduğu ve sivok ile uyumlu olacağı konusunda endişelerim var. umarım yanılırım.


takım kesinlikle dediğin gibi yenilse de sinir bozmuyor, sadece üzülüyorsun. hem antep'in fernandes'in üzerine oynaması, olcay'ı sahada neredeyse döverek sindirip oyundan düşürmesi ve bu sayede oyunu alması bizim açımızdan bir taraftan sevindirici olması lazım. maçı üstün oynarak değil biraz çirkeflikle aldı antep, sevmiyorum arkadaş bu şark kurnazlığını.. bugün beşiktaş 3 puanı göz göre göre vermedi, sonuna kadar mücadele etti, pozisyonlar buldu, ikinci golde çok güzel bir organizasonla golü buldu ve gereksiz bir penaltı ve 500'de bir ihtimallik bir golle maçı kaybetti.

maçın büyük bölümünde hem üstün hem de oyunun gereklerini yapan bir takım vardı sahada. sadece bazı anlarda oyuncular yürümek yerine doğru pozisyon almayı deneseler bu hırs ve tempo ile çok daha fazla pozisyon bulabiliriz bence. en başta boral, sonra veli ve necip bu konuda geliştirmeli kendini. o zaman çok daha farklı bir beşiktaş olur sahada. bazen almeida bile daha çok boşa kaçta, oyunun içinde yer aldı o derece yani...

bugün ilk defa taktik olarak hamle seçeneğimizin çok az olduğunu hissettim. yedek kadro gerçekten sıkıntılı. fakat yedekten quaresma veya simao gireceğine oğuzhan'ın, muhammed'in ya da hasan türk'ün girmesini 10 kez tercih ederim. gerçi herkese tercih ederim bu çocukları orası ayrı :)


bu takım sevilir abi ne diyim, hiç de üzülmedim açıkçası. içimi döktüm la resmen:)

Tyler2Durden1 dedi ki...

Her ne kadar sezona kötü baslasada belli bir kadro kalitesine sahip bir takim g.antepspor tek eksikleri t.direktör konusunda süreklilik saglayamamalari , demek istedigim puan kaybinin kabul edilebilir oldugu bir deplasman.Takimimiz önceki haftalar da oldugu gibi tat verdi ama cartalete nin cok dogru tespit ettigi sorunlar gün yüzüne cikti
S.Aybanin yaptigi hamleler gercekten cok hosuma gidiyor avrupa maclarinda da ayni cesaret ve rahatligi gösterebilir mi diye merak etmekteyim aciksasi umarim o firsati bulacak kadar cok kalir takimin basinda
olcayin gol atmasina cok sevindim dogrusu skor katkisi özgüvenine olumlu etki edecektir , holoskoyu maalesef hala yetersiz buluyorum cok yönden ender iyi performanslari cok kisiyi yaniltiyor bence , yabanci oyuncu olarak fazla lüks bir tercih
Almeida daki olumlu ivme devam eder umarim birbirlerine benzer oyuncular gibi gözükselerde bence batuhanin ondan onun batuhandan ögrenebilecegi yada örnek alabilecegi pek cok özellik görüyorum ama ayni anda oynamalari pek iyi sonuc vermeyecek gibime geldi ama tabi birde ic sahada görmek lazim

planck dedi ki...

Rotasyon sorununu ve güven kaybı gibi konuları düşününce UEFA ya gitmememiz hayırlı olmuştur belki diye düşündüm. Şimdi yenilgilerden sonra hem fiziksel hem psikolojik olarak toparlanacak zamanımız olucak, bu yüzden potada kalırız hep gibi geliyor bana. Tabi aylar geçtikçe hocanın saçmalamması lazım, schusteri da çok beğenmiştik ilk aylarda zira.

monte cristo dedi ki...

Uğur Boral'ın kötü performansı yüzünden savunma dengesi bozulmuştur.Rezil bir oyun sergiledi bana göre.Bence yenilginin asıl nedeni budur.İsmail gelsede kurtulsak bu adamın yetersiz savunmasından.(gerçi hücuma da sağladığı pek bi katkı yok ama...)
Açık olmak gerekirse bu adam 2. lig oyuncusu gerek oyun bilgisi gerek teknik yetersizliğiyle.

alper dedi ki...

Kırılma anı ikinci yarının başında holoskoçumun kaçırdığı gol.
Almeida en iyi maçlarından birini oynadı.
Sivok caspera bağladı 2 haftadır.
Olcay iyi güzel de hala kendi kendime bile adını koyamaıdğım bir tutukluk bir yavaşlık bir delicilikten uzaklık var gibi geliyor bana onda.
Tv de maçı izlerken Veli adını az duyuyorsak BJK için sıkıntı var demektir.
McGregor etmi balıkmı 3 haftadır anlayamadık hala.
Erkan Kaş için yukarıda arkadaşın yaptığı yoruma katılıyorum.Beğenmedim.Ve ışıkta görmüyorum.

Ve rakamlarla aram pek iyi değil ama hissi bir durum sanırım.Dün yine eminim takım çok koşmuştur.Ama önceki maçlara oranla yavaş koştuk sanki.Bana göre bu takımın elzemi olmazsa olmazı hızlı koşmak sürekli hızlı koşmak.100 km yi 90 dk da koşmak değil BJK nin meselesi 100 KM yi 70 dakikada koşup 2 fark ile öne geçmek.Anlatabildim sanırım.

joaquinsanchez dedi ki...

Oğuzhan Türkiye sınırları içerisinde gördüğüm, futbol zekası en yüksek oyunculardan biri. Oyunda olduğu 15 dakikada bile topsuz oyunda sürekli boş alanlara gitmesi, topu havaya kaldırmadan yerden hızlıca 2. bölgeden 3. bölgeye taşıması, top kendinde değilken sürekli kendisini pas opsiyonu olarak göstermesi ile aldığı Arsenal eğitiminin hakkını veriyor. Ancak bütün bunlar onun iyi bir futbolcu olacağına, yada şöyle diyelim, ligimizde başarılı ve verimli bir oyuncu olacağını garanti etmiyor. Fizik olarak geçmesi gereken bir eşik var, ancak bunu yapsa bile takım arkadaşlarının da kendisiyle aynı frekansta düşünmesi gerekiyor yeteneklerini gösterebilmesi için. Aklımda kalan bir pozisyon var bununla ilgili, 3-2'den sonra Oğuzhan ceza sahası çevresinde savunmanın boş bıraktığı bir alanda top bekliyor, ancak Uğur Boral sol taraftan 18'in gerisinden orta yapıyor. Pozisyon golle de sonuçlanabilirdi tabii ki, ancak yapılan ortayı Antep kalecisi rahat bir biçimde karşılıyor ve hücum sona erip, Antep oyunu soğutuyor. Bu pozisyonda Uğur Oğuzhan'a topu verse ne olurdu bilemeyiz ancak Oğuzhan'ın oyuna bakışının daha çok topa sahip olup, sakince pas yapıp, daha uygun pozisyon yaratmak olduğunu ve bunu top şişirme, uzaktan orta yapma gibi opsiyonlara tercih ettiğini gösteriyor. Mesut Özil için adeta geometrik olarak hesaplamış olarak sürekli çevresindeki rakip oyuncularına olabilecek en uzak ve pas alabilecek en ideal noktada bulunduğu söylenmişti, oyun stilleri farklı olsa da Oğuzhan'ın da boş alan bulmaya olan iştahı onu andırıyor biraz bana.

3-4 maç ile hüküm vermek biraz erken ama McGregor, Cordoba'dan ve Runje'nin ikinci yarı performansından bu yana gördüğüm en iyi Beşiktaş kalecisi. Kaleci performansı olarak 3 gol yese de, gayet iyiydi dün. O da Türk futboluna alışma periyodunda, gelen geri pasları mantıklı kullanmaya çalışıyor, ve eliyle topu oyuna hızlı sokmaya uğraşıyor. Nazar değdirmeyiz umarım.

Yine dün aklımda kalan enstantanelerden bir tanesi de geri koşan Uğur Boral görüntüsü. Ofansif açıdan oyuna katkısı iyi olsa da geri dönüşlerde sıkıntı yaşattı savunmaya. İkinci yarının ortalarında Ersan oyuna girebilirdi Uğur yerine, hem stoper bek denemesi olurdu, hem de Ersan sakatlık sonrası (özellikle Toraman sakatlığı sonrası oluşabilecek Türk oyuncu sıkıntısı düşünüldüğünde değerli olabilecek) maç tecrübesi kazanırdı.

BJK4EVER dedi ki...

Vallahi sonuc olarak benim bahsettigim kalite eksikligi belirleyici oluyor. Bizim mac kazanmamiz icin bazi seyleri mutlaka yapmamiz lazim; 90 dakika boyunca rakipten fazla kosmamiz lazim, 90 dakika 100% konsantrasyon ve 100% motivasyon ile oynamamiz lazim. Bunlar bizim tarafimizdaki parametreler, ama bu hep islemez. Ne biz her mac 100% konsantrasyon/motivasyon ile oynayabiliriz, ne biz her mac duran toptan 2 gol atabiliriz, ne her mac rakibin stoperinde Bilica olur, ne her mac rakibin orta sahasi Karabuk kalitesinde olur. Antep belki kotu basladi lige ama kalite olarak belirli bir standardin ustunde bir takim. Nitekim 2. yaridaki sergiledikleri oyun ortada. Rakip iyi pas yapar, belirli bir kalitenin ustundedir, o zaman presin ise yaramaz, pres yapmayi birakirsin ve mac sonunda boyle oturursun asagi 0 puanla. Ve en onemlisi oyuncu degisiklerindeki farka bakarmisiniz; Sosa, M.Demir, O.Gulle ve Batuhan, Oguzhan ve E.Kas. Arada fark var mi siz yorumlayin.
Kim ne derse desin, Quaresma'ya ihtiyacimiz var. Her mac iyi oynayamayiz, her mac cok kosamayiz, her mac rakip kotu olamaz, ve o zaman yaraticilik ve kulube onemli olacak. Dun Erkan yerine Quaresma girse cok farkli olurdu. Evet, Quaresma cok para aliyor, ancak o parayi su anda da aliyor ve sadece antrenman yaparak aliyor. Quaresma takimin ahengini bozuyor denebilir, o zaman kulubede baslatirsin adami. Disiplinsizlik yaparsa da basarsin para cezasini arkadas, bu kadar basit. Fenerbahce'nin Mersin macini kazandigi gibi mac kazanamayiz biz. Ve o maclar farki yaratacak iste lig sonunda. Nitekim erken koparamadigimiz maclarin hepsinde biz puan kaybi yasadik, bu tesaduf degil. Ve hala pek birsey yokmus gibi davraniyoruz, ama fiksture baktigimiz zaman Sivas, FB, TS, Kasimpasa, Mersin, Bursa var. 6 hafta sonra 15 puan geride olmamiz cok da uzak bir ihtimal degil, ki GS yarin yenecek ve puan farki 5 olacak bile.

planck dedi ki...

Abi hala Q7 muhabbeti dönmesin gözünüzü sevim. Herif kaç maç sonradan girdi oyuna hangisini kurtardı? İlk 11 oynadığı maç sayısının kurtardığı maç sayısına oranı nedir? Bu takıma 3 maç alıcak diye Q7yi koymak, tüm planları altüst eder. Necip'in kendine yeni yeni gelen güvenini, Ferno'nun takımı sahiplenişini, takımın tekrar oluşmaya başlayan ruhunu yok eder. Top kaybettikten veya ona pas atılmadan biten ataklardan sonraki küçük emrah bakışları bile takımı takım olmaktan çıkartabilir gibi geliyor bana..

Cartalete dedi ki...

Quaresma meselesi sadece teknik değil zaten, orada yanılıyoruz. Sadece teknik olsa, BJK4EVER'ın haklılık payı var.
Ama iç yüzünde, Fernandes dahil tüm oyuncuların ondan haz etmeme durumu söz konusu. Bu direkt 2. başkan tarafından doğrulanan bir şey.
Kaldı ki, Quaresma Schuster'li ilk devre dışında; böyle maçlarda cezalandırıcı bir yapıya sahip olamadı zaten.

Bu arada özetleri izledim de, ikinci yarının başını kaçırdığımdan Olcay'a yapılan taban faulu görmemişim. Bence direkt kırmızıymış.

BJK4EVER dedi ki...

Ben oyle birseye inanmiyorum acikcasi. Ilk senede boyle bir durum varmiydi mesela? Yoktu. Ben oyle bir olaya inanmiyorum. Ayrica o oyuncularin duygularini sahaya yansitmaya hakki yok bir defa. Adamdan nefret edebilirsin ama sen saha icinde Besiktas icin oynuyorsun ve para aliyorsun bunun icin. Ha, oyuncular da insan, onlarin da dusuncesi var derken o ayni mentaliyeti Quaresma soz konusu olunca da uygulayacaksin. Quaresma'nin duygusal olmaya hakki yok, 100% profesyonel olacak, ama diger oyuncularin profesyonellikten uzak bir sekilde Quaresma'ya gicik olup onu sahaya yanistma haklari var ha? Ikiyuzluluktur bu iste.
Kaldi ki Quaresma antipatik olabilir davranislari ve saha icindeki oyun karakteri nedeniyle. Ancak mesela Toraman da bence oldukca antipatik gelebilir, ki Ibrahim Uzulmez, Edu meseleri guzel ornekler. O neden hic gundeme gelmiyor mesela? O da kadri disi kalsin o zaman? Veya ergen esprileri ve kral olacaksin mentalitesiyle Batuhan? Quaresma'nin kadro disinda olmasi ve Batuhan, Toraman'in oynamasi aciklanamaz benim icin.

Cartalete dedi ki...

Valla bir iki milyon Euro daha fazla alacak diye 1 sene futbol oynamamayı göze alan, popülizmle taraftar sevgisinden nemalanan ve bana göre mevcut sisteme direkt uyumluluk gösteremeyecek, kulübeye oturduğunda da "oynar-oynamaz" muhabbetleriyle ahengi bozacak bir adam döneceğine, bu takımla Sivas'a da kaybederim daha iyi. :)

Quaresma döndüğünde şampiyon olacağız sanki.

BJK4EVER dedi ki...

@planck

Quaresma kulubede otururken bu takima etki yapacaksa buyuk adam harbiden, o zaman direkt buyucu bu adam arkadas. Quaresma'nin sonradan oyuna girip kazandiracagi 3 mac kafadan 6-9 puan arasi demek ve o 6 puan seni 3. iken 2. yapar, belki 2. iken sampiyon yapar.
Dengeyi bulmakta cok zorlaniyoruz. Ne gecen seneki basina buyrukluk dogru, ne de bu seneki asiri duzluk. Dengeyi bulmak lazim ve o sekilde basarili olabiliriz ancak.

~Poseidon~ dedi ki...

Bu takım yenilirken bile keyif veriyor. Hatalar var ama benim özlediğim futbolu oynuyorlar. Maç özetini izledim maçın çok fazla kırılma anı olmuş, becerememişiz. Özellikle gençler biraz daha tecrübe kazanırlarsa o kırılma pozisyonları oldukça fark yaratacaktır lehimize.

- Sivok'un penaltısını hesapladım net bir çuval incir ediyor.
- Herkes Orhan Gülle'nin golünü konuşuyor fakat Olcay'ın attığı gol de bence oldukça beceri kokuyor.
- Quaresma konusunda ise bence bonservisi ile Niğde'ye verelim maaşını da biz ödeyelim. Bu konu kapansın. Gram üzülmem.
- Fikstür beni hiç korkutmuyor.Bu 5 hafta sonunda gördüğüm bir şey varsa Süper lig'in en keyifli maçlarını oynayacağız. Her hafta defansta ahmakça hata yapmayız ve yine her hafta karşı takımdan bir Tsubasa çıkmaz. Bu sebepten içim rahat. Bizi kimse kolay kolay yenemez.

~Poseidon~ dedi ki...

@bjk4ever
quaresma'yı değil antrenman yemek yemek için bile takımın yanına yaklaştırmıyorlar. Bırak yedek kulübesini... O kadar ziyan bir adam.
Hatırlatayım.

utaman dedi ki...

Ben de erkandan bir şey olmaz keşke quaresma olsaydı ifadesiyle ilgili üzüntülüyüm(burada değil başka ortamlarda bu şekilde dile getirilmiş). Quaresmayla ilgili en büyük sıkıntılardan biri yanlış kararlar vermesi ve sonuca odaklanamamasıdır. Yani dün erkanın orta açması gerekirken atmış olduğu şut "quaresmavari" bir yanlış karar neticesinde geldi. Erkanın geliştirmesi gereken şeylerden birinin bu olduğu açık. Zaten 20 yaşında bir futbolcu oyun görüşünü geliştirebilir. Keşke bunu daha önce halletmiş olsaydı. Erkanı eleştirme noktasına katılıyorum ama bundan bir şey olmaz noktası çok sert ve yapıcılıktan uzak.
Bunun dışında 3 puan kaybından çok oyuncular özgüven kaybı yaşarsa çok daha fazla üzülürüm. Örneğin necip yavaş yavaş potansiyelini ortaya koymaya başlamıştı.
Bir diğer konuya gelince; bu takımın başarısını tartışırken ana konu Quaresma olmamalı. Quaresma'dan bahsedilen her an sahadakilere haksızlık bence. Geriye dönerse -ki bence dönmemeli- getirdikleri olacağı gibi götürdükleri de olacaktır. Quaresma fayda sağlanılabilecek bir oyuncuydu ama faydalanılamadı. Bu da demirören yönetiminin onlarca başarısızlığından biri olarak tozlu sayfalara gömülmeli.
Şimdi ihtiyacımız olan şey istikrar ve sahadaki takımın üzerine koymasını beklemek. Umarım başarılı oluruz ki ışık var...

Cartalete dedi ki...

Erkan Kaş içeride iki uzun varken şut attığı pozisyonda mantık hatası yaptı; ancak topu oraya çekerken iki adamı oyundan düşürürken kendisinden "cacık olabileceğini" gösterdi esasında.

Alt yapı oyuncuları, ancak A Takımla antrenmanlara başlayınca fizik ve taktiksel olarak profesyonel oluyorlar. Bu unutulmamalı.

Bir de 20 yaşında, yıllığı muhtemelen 100 bini aşmayacak bir adamdan bahsediyoruz.

BJK4EVER dedi ki...

Quaresma ile Erkan Kas karsilastirildi ya, pes yahu. 100 bin euro argumani Quaresma satilsa gecerli olurdu. Ancak su an 3.5 milyon euro alan bir oyuncumuz var ve 100 bin euro alan bir oyuncumuz var. 3.5 milyon euro alan oyuncu 100 bin euro alan oyuncudan kat kat iyiyse o oynamali, bu kadar basit. Kaldi ki sizin de dediginiz gibi Erkan Kas Quaresmavari oyun sergiledi, aradaki tek fark Quaresma o tarz oyunu Erkan'dan 100 kat daha iyi yapiyor. Dun de Erkan'in biz cikarken yaptigi 2 kritik top kaybini Quaresma buyuk ihtimalle yapmazdi ve tehlikeli kontra atak gelistirirdik. Hala dun Erkan Kas yerine Quaresma girseydi daha iyi olurdu bizim icin mantigini kabul etmemek komik geliyor bana.

Quaresma ile ilgili butun elestiriler, bahaneler sonuc olarak mantiksiz.

"Quaresma saha icinde abukluklar yapiyor, yanlis tercihler yapiyor ve bu yuzden takima antipatik geliyor."
Sivok'un sacmaliklarina ne demeli? Gecen hafta yirttik, bu hafta onun yuzunden puanlar gitti. O da kadro disi kalsin o zaman? Holosko ve Almeida'nin sac-bas yoldurucu gol kacirmalari ne peki?

"Quaresma az kosuyor, oyundan dusuyor, top kaybi yapiyor." Peki Holosko ne olacak? Onun top kayiplari gecersiz mi? Ya Ugur Boral? Son 2 mac oyundan dusmedi mi? Hilbert'in basit top kayiplari? Ki butun bunlar taktik meseleler. Bunlarin cozumunu Samet Aybaba yapar, diger oyuncular bu konu hakkinda gorus bildirme veya buna gore davranma hakkina sahip degiller. Forvetler de Quaresma'nin kac asistini heba etti, o ne olacak?

"Quaresma takimi sahiplenmiyor yeterince, motive gozukmuyor bazen, takimdan kopuk oluyor, takim butunlugunu bozuyor." Almeida'nin son 2 haftaki aciklamalari, tavirlari ne olacak? Gol atinca sevinmiyor bile adam. O niye kadro disi degil?

"Quaresma fazla para aliyor, dengesizlik var." Dogru, fakat o parayi simdi de aliyor. Kaldi ki Almeida da fazla para aliyor hala. Kaldi ki Quaresma'nin feda etmemesi elestirilirken Toraman da feda etmeyi kabul etmedi, o ne olacak peki? Niye kadro disi degil? Ha pardon, o tabii ki elin Portekiz'lisi degil, Samet Aybaba'nin manevi oglu, dogru. Kaldi ki Quaresma'yi elestirenler en basta profesyonellikten dem vuruyor. Arkadas o zaman demezler mi diger oyunculara ne Quaresma'nin parasindan? Quaresma profesyonel olacaksa onlar da profesyonel olsun, baskasinin parasina bakmayip cikip topunu oynasin?

Cartalete dedi ki...

Erkan Kaş yorumum, Quaresma'dan bağımsızdı. Her sözü Quaresma'yla bağdaştırma bence.

Valla ben konu Quaresma olunca karşımda Melih Gökçek argumanları görüyorum sürekli. Savunmak için, bir başkasına vurma durumu... Takımda tek sorun Quaresma diye iddia eden biri yok ki.

Quaresma'nın bu takım yapısında ancak b planında olacağını, orada da elbette Erkan Kaş'tan daha tehdit unsuru olacağı bir gerçek. Ancak psikolojik anlamda getirdikleri, götürdüklerinin yanında çok az kalacaktır. İlk mağlubiyet sonrası "sen gel abi" demek, takımın geri kalanına sizden bir halt olmaz mesajıdır.

Bu sene zaten net bir sıralama hedefi olmamalı. Daha az para harcarken, bir yandan da 2-3 yıl sonraki iskeleti oluşturulmalı. Quaresma gelsin 2 maç çevirsin diye, o iskeleti oluşturacak diğer oyuncu grubunun ahengini bozmak asıl mantıksız olan şeydir bence. Geçen seneye dönmekten başka bir şey olmaz o. Ha, geçen seneden memnunsak sorun yok zaten.

borasahin dedi ki...


Quaresma konusu hala niye tartisiliyor anlamiyorum.

Maddi anlamda dusunursek, Besiktas'in bir butcesi var. Q7 gelince bu butce asiliyor. Almeida'nin da aldigi bana gore fazla ama butun sorunlari bir gunde cozemezsin. Baska oyuncularin da aldiklari fazla olabilir ama bu noktada en bariz durumdaki Q7'nin alacaklari. Buna kimsenin itiraz edebilecegini sanmiyorum. 3 tane isi cozmek yerine, 1 tane isi cozmek daha kolay.

Teknik anlamda, Q7 daha iyi bir sekilde degerlendirilebilirdi denirse, buna katilirim ama gecen 2 senenin bize gosterdikleri var. Yasanmisliklar var. Bunlarin isiginda mevcut yapi ile Q7'nin uyacagini dusunmuyorum. Top kayiplarini, sunlara bunlara girmeye hic gerek yok. Herkes top kaybi yapar. Q7 verimsiz bir oyuncuydu. Bence Fernandes de yeterince verimli bir oyuncu degil, ama fiyati, iki senedir yasanilanlar, mevcut yapida sonuca biraz daha fazla etki edebilmesi, etrafindakileri bir nebze daha iyi gostermesi onu mesela birkac adim one cikariyor.

Bence Q7 Besiktas kulubu icin gecmisin bir semboludur, bir buyukluk gosterisidir. Besiktas Q7'ye parasini verip ustune duz kosu yaptiracak guce sahip bir kuluptur. Hic kimse Besiktas'dan buyuk degildir, bunu da herkesi gosterebilmelidir. FB ve Aziz bunlari bunu iyi uyguladilar. Guiza, Semih vs. case'lerinde...

NOT: Finansal anlamda soylediklerimle celisiyor gibi gorunuyorsa da aslinda degildir. Disiplinin gerektiginde kulup aleyhine olsa dahi impose edilmesi meselesidir... Besiktas kulubu bunlardan ders cikarmali ve bir daha kendini bu konuma dusurmemelidir. Zaten bizim sorunumuz yonetim. Bu takima bir turlu dogru duzgun bir yonetim gelmedi. Seba iyiydi, ama cag degismisti. Besiktas'i rakiplerinin onune koymayi basaracak vizyona sahip degildi, yerine gelenler hirsiz cikti. GS 300 taraftara oynarken, bugun taraftar sayisi olarak FB'yi yakalayip/one gecmesi ust yonetim basarisindan baska birsey degil. Kulubun tarihine hakim degilim ama soyle baktigimizda icinden cikan futbolcularin baskanlik yaptigi donemlerde takim basarili olmus, geri kalanlarin hepsi les yiyici, kulup uzerinden nemalanmak isteyen insanlar, yok mu abi su kulubu sahiplenip, isi profesyonel anlamda yurutecek vizyona sahip insanlar?

helldoradotcom dedi ki...

Carvalhal'i portekizli vatandaslarina olan aski yakmisti. Samet'i de Toraman aski cok yakacak gibi duruyor. Bu Toraman'i yerli yabanci hicbir milli takşm hocasi yedek olarak bile milli takima almiyorsa oturup bir dusunmek gerekir. Takimin geriye yaslanmasinin da en onemli sebebidir Toraman. Toraman yuzunden cartalete'nin soyledigi gibi ben uzulemiyorum, daha cok sinir yapiyor bende o adami sahada gormek ve ustune maglup olmak!

Adsız dedi ki...

@helldoradotcom

Kendisinden hazzetmediğim halde maçta Toraman yüzünde şu oldu veya bu oldu diyebileceğim bir pozisyon olmadı. Topla ileri çıkmıyor, çünkü çıkamıyor ve en geride oynuyor. Orta alanda Veli, Fernandes ve Necip'le oynuyorsak bu dert olmamalı-ydı.

Veli silikti. Diğer orta alan ve hücum oyuncuları da sert faullerle durdurulmaya çalışıldı. Buna rağmen güzel bir gol bulmuşken Samet Aybaba oyunu soğuttu. Bunu ilk yarı anlarım da neden özellikle 2. yarı başı da buna devam etti anlamam güç. Hikmet Karaman'ın bu haftaya kadar 1 gol atabilen takımına gaz vereceği belliydi (tek işi o zaten), özellikle Uğur olmak üzere beklerdeki sorun daha ilk yarıda ortadaydı, geriye yaslanınca kötü olan Veli'yle sıkıntı yaşanacağı da malumdu. Eh, üstüne bir de Sivok'un zaten pozisyonunu kaybetmekte olan rakip oyuncunun bu halini görmeyip tırsmaktan yaptığı reflekssel saçmalığı da eklenince olan oldu. Bir de gol atmamız gerekirken Veli yerine kanat değiştiren Olcay'ı oyundan alınca üstüne kaymağı eklendi. Tekrar Toraman'a dönersem, sayısız pozisyonda Uğur'un yerine ilk müdahalelerde bulunduğunu gördüm.

Bu takım henüz atılan bir golün üzerine yatacak seviyede farklı oyun tarzlarına alışmış değil. İlla bunu yapacaksanız oyuncularla yapabilirsiniz. İşte alırsınız Uğur'un yerine Escude'yi, Veli yerine Ersan'ı, Sivok'u Veli'nin yerine çekersiniz, bu 3 değişiklikle eh, belki.

Ekrem35 dedi ki...

samet hocayı şu ana kadar eleştirebileceğim konu tanju kayhan'ı sol bek olarak düşünmemesi. uğur boral'ın bek olarak bu kadar aksayacağını düşünmedi sanırım. o bölgeye bir çözüm bulmak lazım gibi gözüküyor. yoksa antep serdar ve ekrem dağ ile o bölgeyi bu kadar zorladıysa o bölgede çok daha iyi olan takımlara karşı bir hayli sıkıntı yaşarız gibi duruyor.

BJK4EVER dedi ki...

Q7 gelince o butce asilmiyor, Q7 zaten garanti para aldigi icin antrenman yapsa da, tribunde otursa da, kulubede otursa da, sahada otursa da o parayi zaten aliyor. O yuzden Quaresma meselesi butce meselesi degil, en azindan gitmedigi surece.

3 tane kucuk isi cozmek yerine 1 tane buyuk isi cozmek mantikli, ama o 1 tane isi cozemediler zaten, cunku Quaresma takir takir parasini aliyor. Hatta parasini alip ustune oynatilmadigi icin teknik heyet ve yonetimin ustune bastigi maliyet/performans endeksinin ..... (burayi kendiniz doldurun).

Cartalete dedi ki...

İşte Quaresma çatır çatır parasını alırken, üzerine bir de "işte böyle çatır çatır lafınızı yedirtirim de oynarım da" dedirtirsek, Beşiktaş saha içini bilmem ama saha dışında kaybetmiş olur. Sene sonunda da çatır çatır beleşe gider, o iğrenç menajerinin planları da tutar.

Madem kimseyi adam yerine koymuyor, Beşiktaş da onu adam yerine koymamaya devam etsin. Alsın parasını, 1 sene düz koşu yaparak gitsin bakalım nereye gidiyor.

Quaresma birçok konuda geçmiş hataların saha ve saha dışı anlamda bir sembolü haline geldi. bu sadece kendi suçu değil elbette ama durum o noktaya geldi. Onu kapı dışında tutmak, değişimin adını koymak gibi bir şey. Simeone'nin Atletico Madrid'de, Reyes'e yapıldığı gibi mesela.

borasahin dedi ki...


BJK4EVER argumanin yanlis demiyorum, evet parasini catir catir aliyor, eger 1 sene daha kalmak isterse de bildigim kadariyla almaya devam edecek.

Soyle bir durum da varmis galiba: 3 ay gibi bir sure parasini alamazsa sozlesmesini tek tarafli fesih hakki varmis, ama beyefendi bunu kullanmak istemiyormus... Buyur burdan yak...

Q7 sadece butce meselesi degil ama butce tarafi da var. Q7 anlatmaya calistigim gibi butceden cok daha buyuk bir mesele. Bence Besiktas'in yasadigi kimlik sorunuyla yakindan iliskili.

Mantiken baktiginda diyorsun ki gondermek istedigin bir oyuncu var, ama gitmek istemiyor ve oynatsan da oynatmasan da parasini aliyor, bu durumda en azindan kullanirim diyorsun. Is bu kadar basit olsa tamam ama anlatmaya calistigimiz gibi degil. Su an ki mevcut teknik, yonetimsel, konjekturel vs. yapida Q7'yi kadroya alip, durumu yonetebilecek bir "akil ve kudret" gosterilebilecegini hic sanmiyorum. Cunku oyle bir guc yok. Once onu saglamak lazim. Iste bu nedenle Besiktas'in gucunu ve kudretini yapilacak birsey kalmadiysa zararimiza dahi olsa yeniden Q7 uzerinden tesis etmekte fayda var: Q7 bizim sartlarimizi kabul etmedi, biz de parasini 1 sene odeyip duz kosu yaptirdik, iste Besiktas'in ne kadar da zor durumda olursa olsun kendi kosul ve sartlarini kabul etmeyenlere karsi gosterecegi tutum bu'dur. Boyle bir politika izlemek uzun vadede bana daha rasyonel geliyor. Her firsatta gosterilen bu gucu ve kudreti vurgulamak lazim.

helldoradotcom dedi ki...

@james sneijder
Toraman'i dunku mac ozelinde elestirirken genel oyun karakterini dusunerek yorum yspmistim. Toraman'in sadece defansif anlamda hata yapmamasi iyi oynadigi anlamina gelmedigini dusunuyorum. Misal canli izleyebildigim icin soyluyorum, elazig macinda toraman her topu uzun oynadi. buyuk takim kendi sahasinda baskili oynamak istiyorsa pasla ayaga oynayarak cikmali diye dusunuyorum. Ozetle, sivok dunku macta skora etki eden hata yaptigi halde sezon genelinde oynamali derken toraman bariz hata yapmadigi halde escude'nin yedegi olmasi gerektigini dusunuyorum.

BJK4EVER dedi ki...

@borasahin

Evet ne demek istedigini anladim, ama bu anlamsiz sekilde otorite gosterme hikayesini de dogru bulmuyorum. Melo, Eboue, Engin Baytar vs de problemi, gicik tipler ama verim alirsan seni sampiyon yapar, yaptilar da. Yani durum sadece bundan ibaret. Ki Samet hoca Quaresma'yi takima alsin ilk 11'de oynatsin da demiyorum artik, ama bu adami kulubeye koymanin zarari nedir Allah askina? En azindan maci cevirecek bir tane adamin olur. Bu sekilde devam edersek erken koparamadigimiz maclarin yarisindan fazlasinda puan kaybi yasariz ve ilk 3/4 bile zor olur bizim icin.

Toraman konusunda da katiliyorum, defanstaki sakarligindan ziyade uzun top hastaligi ve futbol kalitemizi dusurmesi dusundurucu.

emireri dedi ki...

Escude'den daha fazla Ersan Gülüm'ü bekliyorum, ayağı düzgün olmaktan ziyade bize hamleli bir stoper var, şok pres yapma olayını savunmanın en gerisindeki adamın dahi yapması ayrı bir olay olur bizim için. Bir adım daha öne çıkarız bence. Uğur Boral yerine de Toraman savunmacı rolüyle rahatlıkla oynar, belki bir Ümit Özat bile olabilir, madem illa ki takımda olacak..

mustafa dedi ki...

Quaresma nın gitmek istemeyip kalmasının şöyle de bir zararı var. eğer ayak diremeyip gitseydi ona ödenmek zorunda kalınmayacak 3.5 milyon euro ile Drenthe ve bir futbolcu daha alınabilirdi bugün fernandesten başka yaratıcı oyunu çevirecek oyuncumuz yok denmezdi. Artı Drenthe ve lazovic li kadroda Antepe farkı koyardı büyük ihtimal .
Buyrun Martta kendine takım bul denildiği halde bunca ay takım bulmayan Q7 ve uynaık menejerinin takıma zararı

Artı bu adam yedek oturur mu Geçen yıl Mustafa yazmıştı hatırlarsanız oyundan alındığında silah çekecek nerdeyse diye .

Sırf Simao ve Q7 oyundan alınamadığı için Gençlerbirliğine 2-0 dan 4-2 maçı verdiğimizi unutmayın

nowitzki dedi ki...

Stoperde Toraman’ın yerine Escude’nin oynatılmasının, savunma - orta saha bütünlüğünün sağlanmasının yanında, yedek kulübesini de güçlendireceğini düşünüyorum. Örneğin son maçta yedekte 2 stoper (Escude – Ersan) vardı. Maç içerisinde eğer sakatlık yoksa, stoper değişikliğinin pek anlamlı bir şey olmadığını düşünürsek, Escude’nin yerine Toraman’ın yedekte olması, gerektiğinde Necip veya Veli’nin yerine sokacak bir adam kazanmamız anlamına gelir. Özelliklede oyunu (mevcut sistemi bozmadan) tutmamız gerektiğinde kullanılabilir. Uzun lafın kısası Toraman’dan faydalanmanın tek yolu maça Escude’yle başlamak.

borasahin dedi ki...


Otorite gosterme hikayesi sence anlamsiz, bence anlamli :)

Mevcut durumu bir futbolcunun yasadigi kisisel bir problem olarak dusunursek olay baska bir boyuta girer. Kangren durumuna gelinmemisse bindigin dali kesmenin anlami yok. Digerlerinde ne vardi tam hatirlayamadim ama Engin Baytar'in kupa macinda yaptigini dusunursek direk olarak kulubune karsi saygisizlik yapmis degil. Bazi kisisel olaylarin gercekten yansimasi buyuk olabiliyor, ornegin Liverpool'daki Suarez-Evra case'i gibi ya da Emre B. Aykut Kocaman iliskisi gibi.

Q7 de bence durum kisisel degil, olsa dedigim gibi daha farkli dusunurdum. Burada Demiroren, Mendes, kirli iliskiler, Besiktas'in capulcularin menfaatleri icin oyuncak yapilmasi, Besiktas kullanilarak Demiroren markasinin yaratilmasi, bunu yaparken de kulube iflas noktasina getirilmesi, kulubun ciftlik gibi kullanmasi vs. gibi bir suru pislik var. Su anda kulup kimlik sorununu enkazin da etkisiyle ciddi sekilde hissediyor. Evet Q7'den faydalanilabilir, ama Cartalete'nin de dedigi gibi saha icinde kazandigini saha disinda kaybedeceksin. Ayrica bence saha icinde kazanacagin da saha disinda kaybettigine degmez. Q7 gelse de sampiyon olabilecegimizi tahmin etmiyorum, en iyi ihtimalle ucuncu oluruz. Su an icin uzun vadede otorite tesis etmek daha anlamli diye dusunmekteyim.

tannhauser dedi ki...

önceki maçlarda da u.boral rezalet bir bek performansı sergilemişti. bu maçta da aynen devam. fakat geçen maçlarda hilbert iyi performans gösterdiği için ikili savunma iki tarafı da toparlamaya çalıştı. hikmet karaman çok tilki adam. sosa'yı oyuna aldı ve serbest bıraktı. adam hangi kanattan gelirse gelsin bek savunmacıları sıkıntıda olduğu için tüm savunmamız dağıldı. bence her şey hikaye, bir deli ibrahimimiz olsa bu maç çok farklı sonuçlanırdı.

diğer bir sorun da olcay'ın ikinci yarıda resmen durmasıydı. lig başladığından beri oyunun iki yönünü de vasat üstü oynayan adam bir anda kayıplara karıştı. ilk yarıda hilbert sarsak, önündeki holosko kötüydü. fakat savunmada gayretleriydiler. iyi değildiler ve fakat gayretliydiler. sol tarafı ise olcay tek başına toparlıyordu. o durdu, her şey durdu.

necip gerçekten güzel oynadı. sayesinde veli'nin kötü oyunu çok da sırıtmadı aslında.

samet hoca'nın değişikliklerinde, içeri soktuğu adamdan ziyade dışarı aldığı adamı düşünüyorum ben. tesadüf mü yoksa sarı kart alan adamı direkt dışarı mı alıyor. sonuçta anlamlı değişiklikler ancak bir kaç maçtır bu oluyor.

ben mi çok körüm, yoksa türkiye'deki ligde adam gibi maç yöneten tek hakem fırat aydınus mu? hani adam beşiktaşlı diye belirli pencereden bakıyor olabilirim. bahsettiğim, verilen verilmeyen sarı kartlar filan değil de çok daha basit, oyunun seyir zevkini etkileyen kararlar. orta sahada basit bir mücadele, herkes ayakta, gerçekten faul var, zırt düdük. devam edebilirsin, avantaj yapabilirsin. yok, illa düdük. tamam aga gördün, büyük hakemsin. duraklamada gol olur. gol sevinci, sarı kart filan. zırt tam saatinde maç biter. hani gol atacağımızı düşündüğümden değil.

son söz oğuzhan için. eğer takımı oynatmak söz konusu olacaksa bence fernandes'ten daha yetkin bir maestro oğuzhan. yukarıda da söylenmiş, yanındakiler de ayak uydurabilse. ancak fernandes skoru anlık olarak değiştirebilmek konusunda çok daha sürprizli, orası kabul.

not: son söz dedim ama bunu da söylemezsem içimde kalır. almeida'dan (cartalete'nin deyişiyle) golcü vuruşu gördüm ya daha da gam yemem. sağ köşeden ayak içiyle yaptığı vuruş gerçekten çok güzeldi. gol olsa orhan'ın golünden çok daha güzel olurdu. adam david villa vuruşu yaptı ya.

box2boxMC dedi ki...

şu bjkli bloglar içindeki en düzgün yerde bile 5.maçta 90.dk da gelen golle yenilince tek konu Q7 oluyorsa vah BJK nin haline. Gerçekten şu son 2 sene performansını görüpte ve bu seneki sistemi görüp hala Q7 gelsin diyen varsa yazık.

Neyse, geçen maç yine burda 2 eksik var demiştik, Holosko ve Uğur Boral, gördük ki doğru tespit etmişiz, dünkü maç gittiyse %85 bu ikili yüzünden gitmiştir. 2.devreye muhtemelen bu iki bölgeye farklı isimlerle girecez ama o zamana dek Aybaba'nın alternatifler üzerinde düşünmesi gerek. Almeida solda, Batuhan ortada Olcay sağda bile olabilir.

Bence moral bozmaya gerek yok, Sivas'ı yenip tekrar yükselişe geçeriz. Hedef GS yi geçmek değil GS nin ardından 2. olmak olursa herkesin kafa daha rahat olur bence, geçersekte ne ala. Görünen o ki GS haftalar ilerledikçe kadro derinliği ve şu an formsuz adamlarının form tutmasıyla fark yaratacak. Ne diyelim helal olsun, darısı başımıza...

Cartalete dedi ki...

tannhauser ,

Fırat Aydınus konusunda katılıyorum. Bence de Cüneyt Çakır dahil ülkede hakeme benzeyen tek adam. %100 doğru karar mı veriyor, hayır. Ama sahada bir hakem olduğunu hissetiriyor.

Dün mesela orta sahada yine sert bir faul yapıldı, galiba Fernandes'ti. Oyun devam etse önemli bir atağa kalkabilirdi Beşiktaş yine de. Hakem durdurdu. Hadi, kartlık hareket bile olsa avantaj bittikten sonra gelip o faulu yapan adama sarı verilir de; oyunu durdurduktan sonra bile vermedi bir şey. Sadece faul var diye kesilmiş atak. Basit bir örnek ilk aklıma gelen. Ama bunlardan 10 dkda bir görüyoruz.

Ekrem35 dedi ki...

@box2boxMC

girişte yazdıklarına aynen katılıyorum. bu blog kalitesi itibari ile diğer bloglardan bir hayliönde. bu blogda da böyle q7 yorumu falan görünce dükkanı kapatıp gidesim geliyor. çok sıkıldım artık bu q7 konusundan. keşke sene sonuna kadar bir daha adını hiç duymasak. hatta önceki yorumumda da bu konuya hiç girmedim çünkü sahadaki formamızı terletenlere ayıp olduğunu düşünüyorum. bu takım elinden geleni yapmaya çalışıyor. mustafa'nın dediği gibi sonraki maçı heyecanla bekliyorum ve bunu sağlayan bu takım ruhu takım oyunu. o yüzden q7 yorumları artık biter umarım sadece formayı giyenler konuşulur.

cemekici dedi ki...

aslında tek bir şey söylemek istiyorum. şu an takımda tam bir kolej havası hakim.

sanki arkadaşlıklar pekişmiş, güvenmeye başlamış herkes birbirine. bunu görebiliyorum.

ahanda bu noktada takıma girecek bir q7 o kolej havasını dağıtacak, paralı zengin züppe sporcu gibi olacak. sırf bu sebep olsa bile istemem q7'yi. ekşi'de de yazdım, gitsin ve biz onu uzaktan sevelim.

helldoradotcom dedi ki...

Arkadaslar ben daha once de belirttigim gibi Q7 konusunda o kadar da sinirli degilim. Batuhan gibi karakteri olusmamis, katkisi tartisilir bir adam bu takimda yer buluyorsa parasi mecburen her sekilde odenecek bir Q7'den de fayda alinmalidir diye dusunuyorum. Takimi karsitirirsa ayni bu hafta olmazsa 3 hafta icinde Batuhan'i kovacagimiz gibi onu da kovalariz olur biter. Parasi odenmis adami kenara atmak sacmalik bence. Bu arada ucretini dusurup de 2 yil daha kontratini uzatma opsiyonuna siddetle karsiyim zira sorunlu bir adami daha fazla kulube baglamanin da alemi hic yok. HAzir parasi odenmis oynatmayi bir dene, baktin olmuyor keser atarsin kimse de birsey diyemez..

yilmaz dedi ki...

sivok'un bi de penaltıdan sonra elini sağa sola sallaması çok komiğime gitti :)

Olsun, böyle kazalar olacak bu sene, alışmak lazım.

Batistuta35 dedi ki...

Niğde kafilesi belli olmuş. Yeni gençler olarak koray,mertcan ve kadir var. Fernandes,veli,sivok,almeida ve holosko istanbulda bırakılmış.

Unknown dedi ki...

maçı seyretmesem de yazılanlardan ve özetlerden bir fikir sahibi olmaya çalıştım.box2boxMC'a katılıyorum.özellikle sol bek konusunda ben de ilk haftaki performanslardan sonra orada emre'yi(özkan)göreceğimizi düşünüyordum.holosko konusunda ben farklı düşünüyorum.hele burak yılmaz+koray avcı+5 milyon € bedelini düşününce "bu adamın burada ne işi var" serzenişine katılmamak elde değil ama holosko'nun zannımca en verimli oynayabileceği sistemde ve mevkide oynadığını düşünüyorum şu an.her ne kadar bu hafta maçı kopartacak hamleyi yapamadıysa da bu pozisyonları çok yaşatacak bize diye düşünüyorum.umarım gol yaptığı pozisyon sayısı artar. :)
q7 konusuna gelince; bu konuda da box2boxMC'a katılıyorum.bence sorun futbola nereden baktığınla ilgili.ben beşiktaş'ı sadece kazanmak için oynayan,kazanmak için her yolu mübah gören takımlardan olmadığı için, başka değerleri var etmiş, onurlu ikinciliğin şaibeli birincilikten daha erdemli olduğunu ispat etmiş bir takım olduğu için tutuyorum.onun için, dayanışma, yardımlaşma ve takımdaşlığı, bireysel oynayan yıldız futbolculara tercih eden bir beşiktaş görmek güzel.
q7 çok yetenekli,teknik ve yaratıcı bir futbolcu.ama mental anlamda olgun bir futbolcu değil.geçtiğimiz yıllarda, pas verse gol olacak kaç pozisyonda kaleye şut tercih etmiştir bir bakmak lazım.q7 şahsi oynayan ve takıma katkısı aldığı parayla örtüşmeyen bir futbolcudur.konu kapansın artık :))

ceyhun dedi ki...

quaresma konusuyla ilgili en net yorumu gürcan ulusoy yapmış bence. çok kısa ve net:

"quaresma’nin takima donmesi lazim diyenlerin sorunu dusuk hayat ongorusunden ote, cokca ahlaki bir eksiklik"


konuyla ilgili bütün argümanları, beşiktaş yöneticilerinin quaresma'nın tavırlarıyla ilgili açıklamalarını duyduktan sonra hala q7'yi geri isteyenlerin durumunu kıssadan hisse şeklinde vermiş. her şeyi geçtim, mağlubiyet alınınca quaresma sesinin yükselip galibiyet sonrasında kısılması bile bu tutarsızlığı, ahlak yoksunluğunu ortaya koyuyor bence kusura bakmayın.

Cartalete dedi ki...

Burada bahsedilen Quaresma konusu, bana göre en fazla ön görüsüzlük. Gidecek iki üç maçı çevirebilir diye -ki o da şüpheli- bu sene asıl amaç olan takım olma yapılandırılmasına ciddi şekilde darbe vurulur. Hocanın eline tekrar bir bomba verilir ve gün geçtikçe Carvalhalleşir. Oynatsan olmaz, oyundan alsan olmaz, oturtsan olmaz... Vesaire vesaire. Hep yaşadık bunları, Quaresma bugün gelmedi ki...

Bahsedilen tutarsızlık konusunda haklılık payı da var ama Bora Şahin'in dediği gibi, her şey bir günde düzelmez. Nene transferinde görüldü ki, bu yönetim artık Beşiktaş'a ağır yük getirecek hamlelerden çekiniyor. Sonucuna eleştiri almayı yeğliyorlar öyle bir riske girmektense. Geçmiş transfer hataları hala takımda bir kambur. Onları da zamana bırakmak lazım.

helldoradotcom'un işaret ettiği ve bana göre Quaresma'yı bu senelik kadroya almaktan daha tehlikeli bir şey vardı aslında; o da yönetimin, Quaresma'nın göstermelik bir feda demesi karşılığında sözleşmesini iki yıl daha uzatma durumu...

Elde kalacağı ve aynı sorunları yaşatacağı aşikar olan bir adamı, sırf bu sene çok para almasın, seneye serbest kalmasın diye 3 sene daha uğraşmayı göze almak çok yanlış bir hamleymiş. İyi ki hayır demiş karşı taraf.

Bir sene olan olsun, sonra kurtulalım gitsin.

ceyhun dedi ki...

öngörüsüzlük olması için bilgi eksikliği gerekir.(burada zeka seviyesi standart kabul edilmektedir)

bütün bilgiler önümüzde, konu her seferinde enine boyuna tartışılırken parayı, menajer ilişkilerini beşiktaş'ın önüne koyup ergen inatçılığıyla bütün kulübü dize getirmeye çalışan bir futbolcuyu hala takımında görmek isteyen taraftarın ciddi sorunları vardır. karakter burada en önemli etkenlerden.

hem beşiktaşlılıktan bahsedip hem de quaresma kişiliğindeki bir insanı her seferinde takımında görmek isteyen insandan şüphe duyarım arkadaş.

quaresma taraftarın onu sevdiğinin yarısı kadar taraftarı sevseydi belirli bir indirim yapar ya da en azından bir dialoga girer takıma geri dönmeye çalışırdı. seni sevmeyen bir adamın peşine bu kadar düşmek karakter sorunudur.

Basar dedi ki...

Haftalardır yazıyorum, Quaresmanın satılmaması/kiralanmaması çok zarar verici oldu, olmaya da devam edecek.

Alınan ilk mağlubiyet ile Guarejmacılar tekrar ortaya çıkmaya başladı. Hele hele birkaç hafta daha kötü gidiş sürerse, basının da kışkırtması ile Demokles'in kılıcı iyice ortaya çıkacak!

Maça gelelim, en büyük sorunumuz yedek kadromuzun ilk 11'i yedekleyecek kapasite ve genişlikte olmaması... Transferin son gününde yapılan Gökhan Süzen hamlesi çok doğru bir hamleydi ve yukarıdaki soruna bir nebze merhem olacaktı. Sağ olsun Emre Özkan sayesinde koca Beşiktaş darbe yedi (arkadaşa çok büyük bir karşı darbe Beşiktaş tarafından vurulmalıdır!) Şu durumda, İsmail & Mustafa'nın iyileşmesini beklemek ve devre arası kadroyu genişletmekten başka şansımız yok. Malesef 25-26 kişilik kadromuz bu sorunu giderecek iç çözümleri çıkaracak gibi durmuyor.

Kadrodaki kısırlık, ilk 11'in gününde olmadığı, formsuz olduğu, etkisiz olduğu, yorgun, hasta, cezalı olduğu her maçta kendini gösterecek. Sakatlık lafını ağzıma bile almak istemiyorum!

Maça gelirsek, sadece Antep'teki Sosa ayarında bir adam bizde olsa, maç bizim lehimize dönerdi diye düşünüyorum. İlk yarı, son haftalarda alıştığımız, takdir ettiğimiz Beşiktaş'ı sahada gördük. İkinci yarı ise hayat amacı büyüklerden puan almak üzere olan Hikmet Hoca devreye girdi. Onun yedekleri, bizim yedeklere üstün geldi ve maçı kaybettik. İkinci yarıda, acaba biz hafta içi Avrupa maçı mı yaptık diye sordum kendi kendime. Zira neden ilk yarıdaki gibi oynayamadık, neden bu kadar yaslanarak oynadık ve neden oyun karakterimiz bu kadar değişti sorusuna iyi bir cevap olurdu Avrupa maçı.

Maçtan önce zor bir deplasman olacağı belliydi. İlk haftadan sonra puan alamamış bir Antep ile oynadık. Bu maç Antep için biraz ölüm kalım maçıydı, bunun bilincinde oynadılar ve hem Sivok'un hem de Şans'ın yardımı ile galip geldiler.

Kendilerini kutluyor ve önümüzdeki maçlara bakıyoruz... Sonuç değil, ikinci yarıdaki performansımız üzücüydü. Umarım bu tip performanslarımız minimumda olur.

Adsız dedi ki...

Resmi rakamlarla "yürüdüğü" aşikar olan Atletico maçının devre arasında kendisini oyundan almak isteyen Carvalhal'e diğer oyuncuların önünde söylediği iddia edilen sözler neydi: "seni ben getirdim, beni oyundan alamazsın, ben olmazsam sen bir hiçsin".

Bunlar spekülasyon diyen çıkabilir. Bu görüş doğru da olabilir. Ancak kesin olan: bunlar medyada detaylıca yer almasına karşın yalanlamadı, hatta üstüne bir de yaptığı yanlış için açıkça özür diledi.

Burada sağduyulu şekilde yazılan ve bana göre doğru bütün gerekçeler net bir şekilde ortada dururken, kendisi ve afilli enternasyonel menajeri hakkında çok şey öğrendik orası kesin.

Sözleşmesinde yer aldığı söylenen, 3 ay içinde parasını alamadığı durumda fesih hakkı bulunduğu halde bunu yapmaması doğru ise, zaten karşımızda futbol oynamayı pek de düşünmeyen bir oyuncu var demektir. Kısacası: kendisine Beşiktaş'tan sonraki futbol hayatında gönülden başarılar diler, oyundan alamayacak hocalarla dolu kulüpler bulmasını temenni ederim.

Cartalete dedi ki...

james sneijder,

Yürüdüğü de şüpheli :) Bir arkadaş denedi, 45 dakikaya ayarlayıp koşu bandında yürüme temposunda takıldı; 2.3 km falan oldu. 1.7 ile yürümemiş bile. Orada bir yerde takılmış, top gelince oynamış. Sonra da niye alıyorsun diye hocaya dümdüz gitmiş.

Hakikaten her mağlubiyette olay Quaresma ihtiyacına dönecekse işimiz var. Sanki Antep'te takım ölüsünü koymuş da, çapı yetmemiş. Öyle bir şey yok ki. Alenen kötü oynadı ve kaybedildi. Takımda Quaresma'nın, hatta Simao'nun olduğu zamanlar da kötü oynanınca kaybediliyordu. Hatta daha net kaybediliyordu.

Burada her şeye rağmen skoru yakaladı Beşiktaş. Sivok'un saçmalaması, 30 metreden şut... Zaten Antep deplasmanı da; sene başı "puan kaybı yaşanabilir" listesinde başı çeken bir mekan yani.

Ulas dedi ki...

Ben de zamaninda google mapsten bakmistim 1.7 km’ye ne kadar yurume suresi veriliyor diye 21 dk cikmisti..

Batuhan Almeida’yi kesecek gibi gozukmuyor. Yabanci durumunu goze alinca Escude-Sivok tandemi icin en olasi durum Toraman’in saga, Hilbert’in de Holosko’nun yerine one gecmesi gibi gozukuyor. Ya da solda Oguzhan/Erkan, sagda Olcay denenebilir ama pek sanmiyorum hocanin boyle yapacagini. Bu haftaki hatanin ustune Escude-Toraman izleyebiliriz sanki haftaya.

Adsız dedi ki...

@Cartalete @Ulas

Futbolda fark yaratmak için illa ki koşmak mı lazım diyerek koşan ama -onlara göre- katkı yapmayan oyuncuların örnek gösterildiği anları da gördük Beşiktaş adı altındaki platformlarda.

Öncelikle Beşiktaşlı zekasıyla başta bunu deneyen Cartalete'nin ekibine, sonra da netten bakan Ulas'a tebrikler.

Katkı versen de veremesen de koşacan kardeşim. Beşiktaş için yüzyılın balonu olan bir vatandaş niye bidone d'ore ödülünü bir kere alıp ikincisini kılpayı kaçırıyor anca böyle düşünecen. Yemiyor mu? O zaman kendini sorgulayacan, bunca gerçek rakam ve gözün önünde olana rağmen nedendir benim bu isim merakım diye. Bunları yapmadan, bir de üstüne batık geminin kaptanlarına sallıyorsan, saygı duymamı da fazla bekleme.

Zira ben acı şerbeti içip devamında da içmeye razı oldum güzel kardeşim. Senin ztar işlerin nereeee içilmesi gerektiği için içilen bu kızılcık şerbeti nereeee.

Hala Q7 diyenlere Leman'daki Erkut Abi olmak istiyorum. Hepsini Mars'a göndermek çözüm olsaydı eğer.

box2boxMC dedi ki...

@ulas

Batuhan Karabük maçındaki gibi oynarsa keser ama Almeida'da her maç Antep maçındaki gibi oynarsa biraz zor keser. 2 aynı tip oyuncu olması iyi oldu aslında, ikiside nevişahsına münhasır fizikte ve oyun tipinde olduklarından sakatlık durumunda takımın bambaşka oynaması gerekecekti, şimdi birbirlerini yedeklerler en azından.

Toraman konusunda sana katılımıyorum. BJK taraftarlarının Toraman'ı sevmediğini biliyorum ama özellikle bu sene pek bi falsosunu görmedim ben aksine başarılı bile diyebilirim. Sivok-Escude sanki biraz yuuşak bi tandem olur gibi. Orda bi cengaver tarzda stoper olması lazım, Sivok-Toraman, Sivok-Ersan, Toraman-Escude gibi seçeneklerde olabilir.

Yine burada yazılanlardan Toraman'ın kişilik olarakda çok beğenilmediğini düşünüyorum ama kulüp içinde tanıdığım bi kaç kişinden Toraman'ın özellikle gençler için abilik yaptığı ve saygı duyulduğunu duydum. Ne kadar doğru bilemem...

Övünç Şentürk dedi ki...

bence maç ile ilgili bütün basın dahil okuduğum en iyi analiz kesinlikle.

ben tempomuzu kaybettiğimiz , konsantrasyonun düşük olduğu bir maçta bile dönem dönem real madrid vari 3 topta hücuma çıkış denemeleri gördüm ki gerçekten müthiş görüntülerdi benim adıma.

zaten takımın sorunu yeteneğinin kısıtlı olması diyoruz ama yetenek kısıtlılığından kastımız işleyen şeyleri istikrarlı olarak yapamaması bence.

takım ümit veriyor ciddi şekilde.

Basar dedi ki...

Guaresmajıları anlamak mümkün değil! Fernandes her maç 11,5 km koşuyor ki bazılarının tabiri ile 10numara pozisyonunda oynayan bir oyuncu. Bu oyuncumuz enayi mi diri bir vücut ile sağa sola daha rahat pas atabilecekken takımın 2. en çok koşan adamı oluyor?

Bu Quaresma denilen arkadaş kanatta oynuyor. Melül melül hayran bakan arkadaşlara sormak istiyorum: Siz hayatınızda koşmayan bir kanat oyuncusu gördünüz mü? 10 numara pozisyonunda oynayan için "koşmuyor ama çok faydalı" argümanı bir yere kadar kabul edilebilir ama kanat oyuncusu için dünyada böyle bir argüman yok.

Yok yıldızmış vesaireymiş... Arkadaşım Ronaldo, Nani, Valencia yıldız değil mi? Quaresma ile aynı mevkide oynamıyor mu? Bu arkadaşlar kafadan çatlak mı ki bütün maç tazı gibi koşuyorlar? E zaten onlar kadar iyi olmadığı için Beşiktaş'ta oynuyor diyorsanız Türkiye ligi ne İspanya ne de İngiltere temposunda. Bu kadarını da koşacak hazret!

Artık bu ligin de temposunu kaldıramayacaksa, Guarejma'ya tavsiyem gidip sirkte top oynaması. Hem çok koşmaz, yorulmaz hem de istediği an trivela-rabona yapar. Kısaca hem çalar hem oynar... Dileyen de istediği gibi gidip izler!

Cartalete dedi ki...

Basar; birbirimize şucu, bucu diye hitap etmesek daha iyi olur. Genelde forumlarda öyle bir sınıf yaratılır. Herkesin bir fikri var ve biz de o fikre karşı karşıt fikrimiz varsa onu dökelim polemik yaratacak şekilde hitap etmeden.

onderizo dedi ki...

Tebrikler ve Teşekkürler Cartalete herkesin yarattığı küme düşme ortamından sonra senin bu ferahlatıcı yazın iyi geldi. Maça gelecek olursak sanki 2. Yarı geçen sene ki koşmayan Beşiktaşı gördüm ancak geçen sene ki Takımda yarım yamalak da olsa bizim lig ayarında yıldız denebilecek oyuncular vardı o takım koşmazdı çünkü isimlerine güvenirdi ama bu takımın koşmamak gibi bir lüksü yok. Aslında maça çokta güzel başladık iyi bir ilk yarı geçirdik ancak bir anda Antep kontrolü eline aldı. Bence bunda 2 sebep var 1. si zaten az önce söylediğim rakipten az koşup rakipten az istemek 2. si ise Hücum. Yani hücum ederek rakibi kontrol altına almak. Beşiktaşta Olcay hep basar Fernandes hep duran topları potansiyel gol tehlikesinde kullanır Almeida hep yüksek gelen toplara vurur. Bizim hücumumuzda belirleyici olacak etken zaten eksik olan kanatlarımıza beklerimizin destek verip vermemesi. Geçen hafta Elazığspor maçının ilk yarısında maç yine sıkışmıştı çünkü Hilbert kötü bir günündeydi Uğur ise zaten standart bir bek üstüne koyamıyordu ama Elazığspor maçının işinci yarısında Hilbert mükemmel bir oyun ortaya koydu hep bindirme yaptı 4 kere top kaptı hepsini hücuma çevirdi üstüne birde gol attı. Uğur da bu oyuna ayak uydurdu. Ama Antep maçında ikiside hücum yönünde kayıp olmakla beraber Uğur savunma yönünde de çok kötüydü. Umarım Samet hoca bunun farkına varır. EkşiBeşiktaşta okuduğum bir yorum çok hoşuma gitmişti. ''Gökhan Süzen dünyanın en iyi solbeki değil ama böyle zamanlarda lazım oluyor'' gibi birşeydi.