Hükmen Mağlup


Garip maç oldu... Beşiktaş sahadaki resimde ‘fena oynamıyor’ gibi gözükse de, aslında çok kötü bir derbi oynadı. Takım önde baskı yapıyordu yapmasına ama topu aldığında ne yapacağını bilmiyor, hemen geri veriyordu; bu halde sahada tek anlamlı gözüken şey de aslında anlamsızdı. Oyuncular birbirine yaklaşmıyor, Fenerbahçe’nin izin verdiği alanda bile güç bela top dolaştırılıyordu.


Fenerbahçe bu skoru hak edecek kadar iyi mi oynuyordu? O da değil… Gayet rölanti bir tempoyla; sadece topu aldıktan sonra daha ‘ne yaptığını bilerek’, daha doğru pozisyonlar alarak hücum ediyordu. Bu ufak nüans farkı sağladı diyebiliriz. Örneğin Gökhan Gönül kanat hücumu yaparken mutlaka çevresinde 2’ye 1 yapabileceği birini bulurken; Beşiktaş’ta topu kanatta alan oyuncu kaderine terk ediliyordu. Almeida her hava topunu alırken sadece biri cılız pozisyona dönüşüp, çoğunlukla top Fenerbahçeliler tarafından sıkıştırılmış ve hiçbir Beşiktaşlı’nın olmadığı alanlara düşerken; diğer taraftan Caner’in indirdiği topta stoperin (Toraman) kucağında olması gereken Sow, rahat bir ortamda halı saha röveşatasına kalkıyordu vesaire…

Ama bir forvetin gol vuruşu esnekliğine sahip olması önemli faktör; Sow'un golüyle bunu da gördük. Şans denebilir ama aslında bunun adı 'şans yaratmak'tır. Yeter ki o topu çerçeveye yönlendir... Ahmet Dursun da öyle bir adamdı mesela; kritik anların, kritik golcüsü olması tesadüf değildi. Dönerdi, kıvrılırdı, ayak & kafa sokardı; bir şekilde civarındaki topa müdahil olurdu...
Buradan tuhaf olan bir şey daha söyleyeyim. Beşiktaş’ta bana göre sahanın en iyisi Almeida’ydı. Ama Beşiktaş’ın en iyisi, aynı zamanda oyun tarzına en uymayanı… Mevcut durumda Beşiktaş’a uygun forvet tipi kısaca Di Vaio. Etrafında kalabalığa ihtiyaç duymayan, defans arkası koşularıyla ‘gelişi güzel bir pası bile’ kendiliğinden asiste dönüştürebilen, ‘ne oynuyor bu takım?’ denirken farkında olmadan tabela değiştiren biri… Hani çok kötü oynuyor sanırsın ama sana ummadığın anda ihtiyacın olanı verir: gol...

Aksi halde hücumda çoğalmada ürkek olan, santraforunu duvar olarak kullanacak bir ikinci forveti olamayan takımda; Almeida çok iyi gözükür ama tabelada hiçbir şey değişmez… Çünkü o farklı pozisyona açılıp takımına top kazandırmaya çalışırken; Fernandes de topu alıp, araya oynayacağı birilerini göremez ortalıkta. Keza önde baskıyla top kazanırsın ama dengesiz savunmayı değerlendirecek bir 'koşu' bulamazsın. Bugün olduğu gibi... Duran top ve uzaktan şut dışında pek gol seçeneği gözükmüyordu Beşiktaş’ın. Basit ama temel olan birçok futboldoğrusu sahaya yansımıyorsa; FIFA oyun kurallarıyla değil ama futbol kurallarıyla ‘hükmen mağlup olmak’ kaçınılmaz oluyor.

Bugün Uğur Boral için de sahanın, mevkinin bittiği yerdeyiz… Akıl & mantık şalterini indirdiğinde, ön alanda oynasa da pek çekilmiyor. Erkan Kaş böyle durumlarda daha ideal seçim olacak gibi. En azından topla taca değil de, sıfır çizgisine inebiliyor sıklıkla. Ya da içe kat edebilme becerisiyle Oğuzhan… Ama yine merkezde aynı temel sorunlar yaşanacaktır.  Keşke FEDA yılı denen sezonda son gün Serie A’dan, Fransa L1’dan adamlara bağımlı kalınmasaydı da; hızlı bir scouting çalışmasıyla daha çeşitli seçimlere imkân tanınsaydı. O zaman Beşiktaş yine kaybetse bile ’neden kaybetti?’ sorusuna daha belirgin cevaplar verebilirdik.  Çünkü sahada daha doğru kurgulanmış, topu Fernandes’e atıp seyre dalmak dışında daha farklı planları da olan bir takım olabilirdi, üstelik mali yapısına da uygun şekilde… 
Yine de geç kalınmış değil. İsmail’in beke dönüşü, hücumdaki yabancıların daha direkt hücuma yatkın olanlarıyla değişmesi; Beşiktaş’ı çok farklı takım yapabilir. Devre arasına kadar zig-zaglı sonuçlar görmeye devam edebiliriz. Ama bunu en azından Hasan Türk’ü, Erkan Kaş’ı izleyerek yaşayalım bari. Belki bir Necip çıkışını onlardan da görebiliriz. Bugün yine etrafı çift görene kadar çok iyiydi… Eğer hücum hattında daha hareketlilik, daha çeşitlilik yaşanırsa; bu genç yerli orta sahaları da çok olumlu etkileyecektir bence… Ama sahada daha fazla genç arttırımı olur, bu kez de kötü skorlar onların üstüne yıkılırsa; bırakalım Uğur Boral'la dağınık kalsın daha iyi...

Bir de şunu anladım ki Holosko yine de en doğru seçim olur mevcut durumda. Onunla Beşiktaş en azından 'bir şey' oynuyor gibi...Son olarak; Samet Hoca'yı saha içinde eleştirecek duruma hala gelmedim ama saha dışında biraz sallanmaya başladı sanki. İnsanları ille de ikna edeceğim diye raydan çıkıp, işi oyunculara sallama noktasına getirmeye hiç gerek yok. Antep'te de bunu yapmıştı... Bazen sıradan, politik cümleler de kullanmak gerek...

54 yorum:

Fly like an eagle dedi ki...

Sevgili Mustafa biraz uzun olacak yazı ve bunun için sen ve arkadaşlarım kusura bakmasınlar. Skor taraftarlığı bir futbol taraftarı profilindeki en iğrenç profildir. Zira akvaryumuna göre yüzen balık misali skora göre ruh hali değişir. Sabır ve destek" bizi düzenin takımlarından ayıran asıl karakterimizdir. Malumunuz bir derbi daha geçti ve mağlup olduk. Yüzer yıllık geçmişi olan rekabetlerde bu tarz şeyler oldu ve olacak ta. Galip te gelebilirdik ve galip gelseydik te ben aynı şeyleri yazacaktım. Ben bugünkü maçla alakalı çok daha önemli birkaç konuya değinerek bu konuların başarılı skor istikrarı için önemini vurgulamaya çalışacağım. 1- Geçmiş 8 senenin hem de bir çoğu bilinçle yapılmış enkazlarını yönetim çok büyük bir fedakarlık ve sorumluluk alarak üstesinden gelmeye çalışnakta ve ekonomik anlamda feda projesinde hoca adayları arasında özellikle futbol takımını yeniden yapılandırma konusunda gençlere önem vermesiyle tanınan Samet hocamızda karar kıldı. Samet hoca da açıklamalarında hep "7. haftadan sonra takımın genel gidişi belli olur." demiştir. Ve bu hafta artık o süre de doldu. Bakalım neler var ve geleceğe ne aktarır bu takım. Öncelikle şunu doğru okuyalım artık : Gençlere şans vermek ile gençleri yetiştirmek arasında çok büyük farklar vardır. Samet hocamın artık bu noktada bence karar vermek zorunda olduğu tek gerçek şudur: Bu takım yenilecekse de sol arkada Tanju sol önde Erkan kaş ya da Burak ortada Hasan Türk ve Oğuzhan ileride de Batuhan banko oynayacak şekilde yenilmelidir! Buna da kimse ses çıkarmayacaktır. Eğer gence şans vermek ile övünen bir hoca iseniz ve orta sahanız bariz şekilde Fernandes'in ayağına bakarak organize olamamaya hapsolmuşsa Oğuzhan gibi bir oyuncunuz da varsa ve onu her ne hikmetse oynatmıyorsanız sizin "gençlere şans verme yeteneğiniz" haklı olarak sorgulanmaya başlar. Ya da Tanju solda Ugur'dan, Batuhan Almeida'dan, Atınç Escude'den , Burak Olcay'dan daha mı az oynamayı hak ediyor sorusuna cevap vermelidir ki samimiyetinden şüphe duymayacağımız hocamıza yakışır şekilde davranmış olsun. Öte yandan yerli olarak eskilerden Serpil Hamdi hoca, Adnan Dinçer hoca ve yabancı olarak ta Van Gaal, Ralf Rangnick tarzı hocalar genç yetiştirir. Onları futbolun temel prensiplerini amiyane tabirler analarını ağlatarak tane tane öğretir ve sahada görmek ister. Van gaal'in olacağı bir takımda örneğin Fernandes o kadar topla oynayamaz, boşa atılan bir pas feci cezalandırırlır, rakibe orta yaptıran bekler takıma girmekte zorlanır haklı olarak ve temel futbol prensiplerinin birinci ilkesi ezberlenir ve bunu beceremeyen ya da inat edenin o takımla ilişkisi kesilir. Kısacası genç yetiştiren hocaların ilk öğrettiği kural şudur : HERKES SAHADA NEREDE DURACAĞINI BİLİR. Şu anki futbolcu yapısına baktığımızda rakiplerimize oranla bizim oyuncularımızın futbol bilgi ve zekası daha alt düzeyde. Üstelik bunların başında son Avrupa Şampiyonasında yarı final oynamış Portekiz milli takımının santraforu olması da acıdır. Bu bilgilerin ışığında elimizdeki futbolculara bakıldığında bence derhal taktik değişikliğe gidilip bize daha uygun olan 3-5-2 sistemiyle devam edilmelidir diye düşünüyorum. Tek tek futbolcu ismi vermeye gerek kalmadan birazcık futbol bilgisi olan her kişi oyuncularımız ve oynama biçimlerini göz önüne getirirse bu taktiğe daha uygun olduğumuzu görür zaten. Bir an önce altyapısı belirli bir seviyenin üstünde olan Tanju ve Burak bu takıma kazandırılmalıdır. Hem Tanju hem de topun daha fazla bizde kalmasını sağlayacak bir Burak bu takımın futbolunu kısırlıktan kurtarıp Fernandes'e alternatif olacaktır. Samet hocanın bu konuda seçeneği yoktur. Bu takımın Fernandes dışında topu ayağında tutacak oyunculara ihtiyacı vardır ve Burak ile Oğuzhan öncelikle değerlendirilmeleri gereken oyunculardır....... ( 1 )

Fly like an eagle dedi ki...

.......Gene bir başka taktiksel hususa gelecek olursak, bu sene feda senesi çerçevesinde herşeyi gözardı edebilirim ancak haftada bir maç yapacak olan bir takım zaten futbolcu zekası düşük oyunculara sahip olarak her lig maçında rakibini presle bozmuyorsa bunu asla affedemem! Kimse bana bu konuda bahane sunmasın hele oyuncular hiç !!! İlk 3 lig maçında rakiplare oranla devre oalrak bile gördüğümüz takım halinde savunma ve hücum bütünlüğü son 3 maçta neden bu kadar düşer bunun sorumluluğunu hocaya atarsam haksızlık etmiş olurum. Nerede o ilk üç hafta cengaver gibi savaşan ısıran Veli, Olcay, Holosko ? Sizin bu beceriden yoksun kadronuzun tek avantajı rakibi boğmak ve nedense temponuz düştü? Neden?? Bunun cevabı da derhal birebir ya da takım toplantıları yaparak bulunmalıdır. Eğer mevkisi ne olursa olsun oyuncularınızın çoğu bireysel beceriden yoksun ise 90 dakika çok koşmak değil doğru yerlere koşular yapmak sizi iyi bir takım yapar. Bu takım ilk üç haftada neden bizi umutlandırdı? Çünkü maçın belirli bölgelerinde özellikle Olcay ile doğru koşular ve pres devamlılığı sağladı. Hele bir G. Antep maçının ilk yarısı var ki muhteşem bir takım bütünlüğü idi. Bu takım üst sıraları hedef olarak koyduysa tek çare G.Antep maçının ilk yarısındaki bütünlüğü 70 dakikaya yaymak ve bunu alışkanlık haline getirmektir. Bunu yapmama lüksünüz yoktur zira haftada tek maç yapmaktasınız! Tempo düşüklüğü diye birşey bu sene asla kabul edilemez. Özetleyecek olursak 1- Serpil Hamdi hoca mutlaka ikna edilip alt yapıya tek yetkili olarak getirilmelidir. Şu an en ihtiyacımız olan iki kişiden biridir. (Diğeri de İbrahim Altınsay beydir. ) 2- Taktik derhal 3-5-2 olmalıdır. 3- Uğur, Almeida, Holosko biraz yedek bırakılmalıdır ve Tanju, Burak, Oğuzhan, Erkan Kaş bu takıma kazandırılmalıdır. 4- Tempo düşüklüğü nedeni mental ise toplantılar yapılmalı ve bu sorunun bu sene en vazgeçilmeyecek şey olduğu gerekirse sert bir dille oyunculara aktarılmalıdır. Karamsar olmaya gerek yok liderle 6 puan var. Yeter ki bu takım sahada nerede duracağını bilmeyi alışkanlık haline getirsin.

enorton dedi ki...

Sağ bek yine bir şekilde çözüm üretiliyor da sol beke çözüm üretemiyoruz. Geçen sene çok iyi gittiğimiz UEFA kupasında Veli solbek macerası yüzünden Atletico dan yine böyle 3 yemiştik. Yine Kadıköydeki FB maçında Ersan sol bek oynamıştı...

Son maçlardaki Uğur'un sol bekteki sıvama işini Samet hoca onu öne atayım Escude'yi sol beke çekeyim demiş. Bu oyun başında mantıklıydı da aslında... Beşiktaşın yetenekli ama o kadar zeki olmayan oyuncusu Fernandes 3 FB linin bastığı ortamda topla oynamaya çalışınca kaybettiği top gol oldu ve bütün planlar suya düştü. 1-0 geriye düştükten sonra benim umutlar da suya düştü.

yokları oynayan uğur geriye de yardıma gelmeyince Gökhan Gönül ve Kuyt bol bol escudeyi yalnız yakaladı ve 2. gol geldi. Zaten geçen seneki FB maçında da Caner yıldızlaşmıştı, FB beklerini parlatmakta ustayız...

Devre arası Samet hoca soldaki aksaklığı Escude'ye yüklemiş olacak ki onu aldı oyundan ve bence hata etti, sorun Uğurdaydı. zaten 10 dk sonra 55. dk da uğur çıktı bu sefer yine bir stoper olan Ersan girdi sol beke. Bu bence teknik direktörlük skandalıdır... Oyuncu değişikliği hakkımız boşu boşuna gitti...

Ben genel olarak bu seneden umutlu değildim. Beşiktaş küçülecek denildiğinde de sevinmiştim artık öz kaynak düzeni - gençleri izleyeceğiz diye ancak kendimi 30 lu yaşlardaki Toraman ve Uğur'a küfür ederken buluyorum...

Hoca Toraman sevdasından biran önce vazgeçmeli ya da onu sağ beke çekmeli... Ayrıca Batuhan kiralık alındı, oynamayacaksa neden kiralandı. Beşiktaşın bu sezon iyi oynadığı tüm maçlarda ilerde Almeida değil Batuhan vardı. Kendisini sevmesem de o varken Beşiktaş gole daha yakın. Merkezde durduğu için Olcayla Fernandesle 2ye 1 ler yapabiliyor.. Almeida ise sol açık mı oynar sol bek mi oynar bilemiyorum ama merkez santrafor olmaz. Sürekli kanada kaçıyor, top saklayamıyor, duvar olamıyor...

Fernandes ise çok yetenekli ama gram aklı olmayan bir futbolcu. Geçen hafta yediğimiz golde uğurla ortaklaşa sıvadılar bu hafta da ayr ayrı sıvayarak birer gol hediye ettiler... Adam tek pastan haberdar değil, kalçayı koyacak topa basacak 2 kişiyi gececek de pas atacak... Bu haliyle hiçbir üst düzey avrupa takımında oynamayaz. Zaten nerde oynar onu da kestiremiyorum. Ne ön libero olur ne bugün oynadığı forvet arkası. Bence ya sağ açık ya sol açık olur, içeri katederek beklere pozisyon hazırlar..

Olcay da müthiş düşüş var, adam 3 haftadır 2 pas yapmadan oynuyor. Veli gereksiz 2 kart görüp zaten niyetli olan hakeme kendini attırdı, kendisine yakışmadı. Zaten Veli - Necip hücumsal olarak çok kısıtlılar, bugün Hasan Türk'ün çektiği şutu 2 sezonda ikisinden de göremedim. Bence göbekte birisi mutlaka Hasan Türk olmalı. Uğur boral ın yerine solda veli mi oynar, Erkan kaş mı bilemem de artık Uğuru görmeyelim bir müddet.. Bank Asya seviyesinde bile değil şu haliyle... Bari gençler oynasın...

Fly like an eagle dedi ki...

Uykum kaçtı. şaka yapmıyorum. Tv kanalları arasında dolaşıyorum. Trt sporda Hannover -Dortmund, Ntvsporda ise Atletico-Malaga maçları var ve ben gerçekten sahada ne yapmak istediğini bilen ekipler gödükçe bir tarafımdan kuduruyorum. Menajerlik oyunları oynayanlar bilir. Sezona başlarken ben herşeyden önce para pul transfer vs departmanlarından daha önce stuff grubuma bakarım. Seçtiğim takıma göre düşük seviyedelerse değiştirip sadece maça odaklanırım herkes gibi. Çünkü bilirim ki - burası önemli- antremanlarda benim First Team coachum, savunma ve hücum çalıştıran koçların raporları doğrultusunda takıma bir sonraki maç ile alakalı taktik bilgileri aktarırken diğer yanda A takımımda ola ki genel oyun planımı sekteye ugratacak hataları tekrarlayan biri varsa onun da takım antremanı bitince kişisel koçla çalıştırılıp bu yönlerini geliştireceğinden şüphem yoktur. Gelelim sadede. Ben bu takımın rakip sahada hücum yerleşimi çalıştığına inanmıyorum. Ben bu takımın savunmada alan paylaşımı dersine hakkını vererek çalıştığına inanmıyorum. Ben bu takımın amiyane tabirle köpekler gibi koşmasını değil doğru koşular yapma antrenmanı yaptığına inanmıyorum. Herkes gibi benim de Beşitaşımın bu sene bu kadro zaaafiyetiyle üst sıralarda olabileceğine pek inanmıyorum ama bu sene baz alındığında yüreğimi ferahlatacak ve gelecek senelere umutla bakmama neden olacak şeylerin uygulanmadığını görmek asıl asabımı bozuyor ve SAmet hocadan yavaş yavaş sıtkımı sıyırıyorum. Bunu söylememdeki ana düşüncem ise mesela senin de dediğin gibi Mustafa eğer hızla çıkma gibi bir düşüncen varsa Almeida ile olmaz gerçeği var ama Samet hoca hala ondan birşeyleri zorlamayı bekliyorsa o noktada onun için yetersiz diyenlere hak vermeye başlayacağım. Açıklamalarını hatırlamaya çalışıyorum. Büyük takımlar 2 forvetle oynar demişti ancak bu takımın ne oynadığını bilen varsa söylesin? Sezon planlaması yapıldığında ekonomik olarak sıkıntılı dönemdeyiz dendiğinde eksik mevkileri gençlerle takviye edilecek güzelliği ile en az o gençler kadar heyecanlı ben 7 haftalık panoramaya bakıyorum ve şunları görüyorum: Cengomdan daha yetenekli olmayan ve yabancı hakkımı kısıtlayan bir kaleci, 2 yetersiz bek, Toraman denen ve bence deli ibo ile kavgadan sonra ilk gönderilmesi gereken ve şu an Samet Aybaba yalakalığından kadrolu stoper, hamle zamanlaması hep aksayan ama arada sırada attığı kafa golleriyle kontenjandan stoper Sivok, sadece topla oynamaya odaklanan ama seri pasla tek pasla takım ritmini hızlandırmada bir o kadar isteksiz bir orta saha cambazı, yanında tempolu ama pas yeteneği sınırlı 2 koşan adam ve dolayısıyla topun sende kalmayacağı aşikar bir orta saha yayılışı ve koşmasını istemediğim ama gol vuruş yeteneği olan bir leblebici eksikliği en beteri de üzerimizde macunsu bir leke gibi kalmış panik oyunu. Herkes gibi Samet hocadan beklenen aslında çok basit birşey. Bu rezil panik oyununu ortadan kaldıracak, savunma ve hücumda beraber hareket edecek bir şablon. Bu şablonda Oğuzhan, Burak, Tanju, Erkan Kaş, Batuhan banko oynar. Gerekirse forvetsiz oyna Almeidayı kes bu takımdan hatta bana kalsa bu ofsaytsever golcü bozuntusunun evindeki ligtv faturasını sen öde de maçları ordan izlesin. En büyük ekran ledtv yi de ben almazsam şerefsizim!!!!

box2boxMC dedi ki...

Beyler çok net, Trabzon maçını kaybedersek Samet Aybaba gider.
Tam da 2 hafta önce Aykut için söylenenler, Gladbach, BJK maçlarında olası mağlubiyette gider deniyordu, takım kötü oynuyordu, gelecek için umut vermiyordu, üstüne bide Alex krizi derken 2 maç 7 gol 2 galibiyet, Fener ipten döndü. Aynısı bizim içinde olabilir, olmayadabilir. Ha Trabzon'a da yenilirsek de kimse bişey diyemez, dünyanın neresinde olursa olsun ligde 4 maç üst üste kaybedersen gidersin...

SA nın en ilk hatası, sene başında herkes farklı bişiler beklerken şu topraklarda en çok uygulanmaya çalışılan 4-3-3 4-2-3-1 karışımı bi taktik oynatmaya başlamasıydı. Ya arkadaş değişik bişey dene, 4-3-1-2 dene, 3-5-2 dene, 4-4-2 dene. Kadro kaliten diğerlerinin gerisindeyse deneysel birşeyler yapacaksın, tutarsa ne ala, tutmazsa kimse bişi demez.

2. büyük hata ise takım iskeleti oluşturulurken gelecek için değil, başa oynayacak şekilde bir takım oluşturuldu.

neyse moral bozukluğu hat safada, keşke şu milli maç arası olmasaydıda, bu sıkıntı dönem uzamasaydı. İnceldiği yerden kopsun artık...

Celal Abbas dedi ki...

Akşam Atletico Madrid Malaga Maçını izliyoruz kardeşimle. Defans oyuncularının ağırlığından konuşurken Malagalı Demichelis'den bahsettik. Oda ağır adam. Adam Türkiye ligine gelse delik deşik olur. Bu adam futbolcumu ya laflarına maruz kalır ve futbol hayatını 2 haftada biitiririz dedik. Mesela çok açıklayıcı olmasından Galatasaraydan Semih ve Dany'i örnek vermek istiyorum. Bu oyuncular gençliklerine dolayısıyla hızlarına güvenerek her topa zıplıyorlar atlıyorlar. Defans organizasyonu bireysel karakterli.

Demichelis ise İspanya liginde oynuyor Malagada oynuyor. daha akıllı ,daha teknik ,daha hızlı oyunculara KARŞI oynuyor.Bunun Tek açıklaması var. Demichelis o takımda defans adı verilen ve en az 4 5 kişi ile yapılan bir organizasyonun parçası. Demichelis ispanya liginde demchelis değil. en az 4 5 kişilik bir çarkın parçası.hatta Bu çark daha önde oybayan bir başka çarka da bağlanmış bir çark.Escude ,Alex ,Uğur Boral ,Chris olaylarına ben birazda bu açılardan bakıyorum.

helldoradotcom dedi ki...

@fly like an eagle
soylediklerinize katilmamak elde degil.
@enorton
Ben de butun mac Feda denilen yilda Toraman'i, bitik Ugur'u, Holosko'yu mu izleyecegiz dedim. Nerede Atinc, Hasan Turk, Oguzhan, Muhammed?

Arkadaslar Veli ve Necip ile bu takim hucum edemiyor. Hucum yetenekleri inanilmaz kisitli bu iki adamla baskili bir futbol beklemek cok mantiksiz. Olcay'daki dususun de ana sebebi budur kanimca. Adam her hucum pres yaptiginda arkasindaki en yakin veli/necip 7 metre geride ortasaha cizgisinde oluyor ve saglikli bir baski olusmuyor. Olcay da oyundan dusuyor haliyele. Takim cok fazla geriye yaslanarak oynuyor. Bunun ana sebebi Toraman ve sivok'un oyun tarzidir. Onlar geri yaslandikca ortasaha da geriye yaslaniyor. cok uzatmadan sunu demek istiyorum: Bu takimin kemiklesmis hatalarindan kurtulmasi icin yillradir bir cok TD degisse de degismeyen bazi oyuncularindan kurtulmalidir. Basta Toraman olmak uzere, Boral, Almeida, Holosko ve hatta uzulerek Necip. Zira necip'in gelecegi su an eskishir'de oynayan hurriyet'ten farkli gorunmuyor bana. Feda senesiyse Atinc'i, Burak'i, HAsan Turk'u, Erkan Kas'i artik izlemek istiyorum.
Fernandes bile kesilebilir zira duran top disinda pek bir ise yaradigi soylenemez..

tannhauser dedi ki...

@enorton: escude-ersan ve holosko-uğur değişiklikleri biraz da yabancı hakkıyla ilgili sanırım. ha tabi bunun planlaması oyun başlamadan yapmak gerekir denirse diyecek hiçbir sözüm olmaz. sonuçta escude-uğur kanadı bir kumardı. bana göre kazanma şansı düşük olan bir kumardı. sadece uğur'un sarsaklığından, formsuzluğundan da değil. escude'nin fener'in hızlı açık ve bekleri karşısında çaresiz kalacağından bir kumardı. ayrıca uğur'daki durum resmen kötü oyun. yani bekte kendini gösteremiyor da açıkta oynar değil. adam formsuz. uğur'un kadroda olması her türlü ziyan. kemik 11 oturtacağım diye formsuz oyuncularla devam etmenin hiçbir anlamı yok. veli ne kadar garip bir eleman. normal bir oyuncu sezona rölanti başlar, yavaş yavaş yükselir, standardını bulur, ara ara bunun da üzerine koyduğu maçlar oynar. veli en tepeden başladı, yuvarlana yuvarlana bu maça geldi.

fernandes ara ara gösterdiği mükemmel performanslarla göz boyuyor maalesef. beşiktaş'ta kadro buysa fernandes mutlaka o sahada olmalı ama rolü, takımın yönetimi olmamalı. o işi oğuzhan yapar, fernandes de veli'nin yaptığı işi yapar. savunmada daha yumuşak ama kazandığı topları daha net kullanan bir orta sahamız olur. zaten şu 6 haftalık süreçte benim en çok gözüme batan bu. abi necip'sen, veli'ysen, takımın yükünü sırtlıyorsan ve çaba gösterip elde ettiğin her top yalan oluyorsa bir süre sonra oyun içinde düşersin. topu iyi kullanamıyorsa takım, o sertlik düşer aga. basit matematik yapalım. şu andaki orta sahamız her maç 20 top kazansın. bunlardan 6'sını olumlu kullansın. bu 6'dan 2'si tehlikeli bölgeye ulaşsın pozisyon olsun. topu daha iyi kullanan yumuşan bir orta saha 15 top kazanıp bunun 10'unu iyi kullanıp, 5 pozisyon yaratırsa kazanmaya daha yatkın bir takım oluruz gibime geliyor. işin savunma yönü ise daha garip. ani bir pozisyon oluyor, veli ya da necip oraya yetişiyorlar, topu da söküyorlar. siyah-beyaz formanın içindeki siyahlığı görür görmez topu oraya yolluyorlar. bizim takım o ara ani hücum için vites yükseltmiş oluyor. bu arada rakipler ya pas arası yapıyorlar ya da fernandes'e baskı yapıp topu söküyorlar. orta sahamız topu sökmeden önceki pozisyondan daha tehlikelisi bir anda gelişiyor. bizim bu top kaptığında fernandes'i ara taktiğimiz:) rakipler tarafından öyle ezberlenmiş ki top kapana yalancı pres ve otomatikman fernandes'in üstüne koşma durumu oluşmuş. necip akıllı çocuk, zaman zaman oluşan bu boşlukları kullanarak topu driplingle rakip sahaya taşıyor.

orta sahanın bu sıkıntısı bekleri olduğundan daha kötü gösteriyor. uğur daha kötü nasıl görünebilir bilmiyorum ama :) orta saha sıkıntımız ortadan kalktığında beklerimiz de rayına girecektir. aksi takdirde ismail'in gelmesi o bölgeyi sadece biraz daha derleyip toparlar ama oradan gelen goller yemeye devam ederiz.

kalecimiz de bence iyi filan değil. topu oyuna iyi sokuyor, hava toplarında yer tutmayı iyi biliyor ama çerçeveyi bulan her top da gol olmaz ki kardeşim. haydi oldu, hiç yoktan elin değer, ayağının kenarından seker öyle girer içeri. bence cenk mcgregor'dan daha yetenekli bir kaleci. onun üzerinde durmakta fayda var.

samet aybaba birilerini kazanırken birilerini de çok üzdü bence. o yüzden burak'tan, tanju'dan, atınç'tan verim alınabileciğini zannetmiyorum. haydi tanju disiplinli bir oyuncu ama burak zaten mental açıdan problemli. öyle batuhan gibi, iki laylay yapıp gönlü alınacak bir tip de değil. çok garip samet aybaba'ya bir şey diyemiyorsun, takımın toplam oyuncu kadrosunu oluştururken mantıklı gelmişti çoğu şey. ama sahaya inecek 18 belirlendiğinde kadroya girememiş oyuncuların yokluğu hissediliyor.

Ekrem35 dedi ki...

maç öncesi yazdığım yorumda yenilirsek biz daha çok etkileniriz demiştim ve öyle olacağı daha maç akşamından belli oldu.

samet hoca'nın burak ve tanju için söylediklerine okuduğumda inanamadım. "bu oyunculara kaldıysak vay halimize" dediği oyunculardan tanju sol beksiz sıkıntılı günlerimizde o bölgeyi uğur'dan daha iyi kapatır düşüncesindeyim.

yine maçtan önce fernandes'in zorlamaması gerektiğini top kaptırırsa sıkıntı yaşayacağımızı yazdım. atağa çıkarken 3 kişi arasına girmeyi tercih etti yine. bence fernandes'in oyunun merkezinde olmaması gerekiyor. sol önde oyanamsı daha etkili ale getirebilir beşiktaş'ı ve kendisini.

neyse çok fazla yazacak moral yok ama birisinin bu takıma liderin sadece 6 puan gerisinde olduğumuzu ve birçoğunun milli takımlarında oyandığını çok da kötü bir kadro olmadıklarını hatırlatması lazım.

EC dedi ki...

Samet Hoca, bu gencleri oynatmali.. onlar hata yapsin yenilelim ama hatalardan ders de cikaracaklardir.. umutsuz vakalar toraman, Boral, Kavlak,hatta Fernandes bu takimda biraz kizaga cekilmelidir.. Almeida bile Fernandes ile Boral dan daha cok mucadele etti.. yanina giren birisi olsaydi daha uretken olabilirdik..

GS da Fatih Terim Semih in arkasinda durarak onu Turk Futboluna kazandiriyor ayni sekilde Emre Colak in da.. buyuk hocalar oncelikle Futbolcularini hedef gostermezler, sorumluluk her halukarda Hoca dadir.. Ugur Boral i son iki mactir elestiren Samet Aybaba, israrla hala onu oynatiyorsa suclu Ugur degil, onu oraya koyandadir..

daha once de Facebook ve Tweeter da yazdigim gibi genclerle yenilelim.. en azindan onlar ders cikarip gelisecek zamanlari var onunde..

Samet e cesaret gerek..

o genclerden 2-3 tanesi parlasa en azindan satarken sadece yetistirme bedeli parasi yerine kulup para da kazanir..

Ispanya yi Almanya yi Portekiz i hic mi izlemiyor bu hocalar... orada nasil da genclere bolca sans verildigini gormuyorlar mi?

bir de Yonetim ne zaman ses cikaracak bu Turk ! Hakemlerinin hem BJK maclarinda cok basit gorunen ama ilerledikce Tsunami gibi buyuk etkiler yapan hakem hatalarina!?

su gercek ki Federasyon ve icindeki MHK olusumu hic bir sekilde bu yonetimin, BJK nin bu yil veya onumuzdeki yil basarili olmasini istemez.. islerine gelmez.. engellemek icin her boku ! deneyeceklerdir..

ECO Luksemburg

enorton dedi ki...

Bir de yaratıcı orta sahamız olmadan 4-2-3-1 oynamaya çalışıyoruz. Futbol gol oyunu birilerinin gol atması lazım. Dün sahaya çıkan 11 e baktığınızda 10 tane pozisyon bulsak 2 gol atardık diyeniniz var mı? Almeida'nın gol atması için topun kafasına nişanlanması lazım. Uğur bir sezon da kaç gol atar? Fernandes? Olcay? Veli - Necip? tek silahımız duran top. Takım antepten de 3 yedi GS den de 3 yedi ama dünkü kadar hiçbiri koymadı neden, çünkü gol atamadık..

4-2-3-1 i şuanda en iyi oynayan takımlara bakıyorum Real Madrid, Almanya, Dortmund... Realde ve Almanyada 10 numara Mesut, Dortmundda Götze... Hatta Realin eli o kadar kuvvetli ki Mesut yoksa Kaka var, Modric var... Bizde 10 numara yok ama 4-2-3-1 oynamaya çalışıyoruz bence en büyük sıkıntı burada...

Ayrıca sezon başı yanlış yapılan transferler ve kadro dışı bırakılmalar yüzünden aynı tipte çok oyuncuya sahibiz ama gerekli yerlerde hiç oyuncumuz yok. Hocanın işi de zor bu saatten sonra... Kadro dışı kalanları affetsen bir türlü, gençleri oynatayım desen zaten kredin tükenmek üzere... Bu saatten sonra Allah kolaylık versin diyeyim...

Cartalete dedi ki...

Zaten şöyle bir durum var, 4-2-3-1 Fernandes'in mevkisizliğini en çok hissedeceğin sistemdir.

Hani o ikili orta sahanın öne hamle yapan oyuncusu da değil, tam bir 10 numara da değil... Arasında kalıyor. Necip'in yanında artık bence yüzünü daha bir rakip kaleye dönebilen Hasan oynamalı. Necip - Veli ile çok yaslanmaya başladığımız bir gerçek.


Fernandes de burada Ekrem'in de dediği gibi; sol kanat gibi oynamalı. Sneijder'in ilk zamanları gibi, sahte 7 de diyebiliriz. Böylelikle top kayıpları daha az can alıcı olur. Arkasına hiç çıkmayan, Escude'ye nazaran daha agresif savunma yapacak stoper orjinli Ersan'ı koyarsın mesela; hatta Toraman da olur...

Bununla ilgili müsait zamanda ayrıca yazı düşeyim bari.

enorton dedi ki...

Solda Fernandes olursa ortada kim olmalı? Olcay mı? Aslında oraya Necati gibi bir oyuncu lazımdı. Hem topu bilen hem golcü...

Cartalete dedi ki...

Oynatalım Holosko'yu ikinci forvet abi. Olcay da sağa işte.

Olcay Necip Hasan Fernandes
.......Holosko Almeida

Fly like an eagle dedi ki...

Çoğu Beşiktaşlıyı - bence hocayı da - yanıltan şu aslında : Çok koşmak eşittir mücadele yüksekliği o da eşittir topun sende kalması o da eşittir çok pozisyon bolca gol. HAYIR işte. Modern futbolda şöyle başlanır: 1- Hoca olarak göreve gelmeden başına geçeceğin takımın oyuncu yapısına bakarsın eğer fazla transfer yapacak bütçen varsa yardırırsın ( bkz Pellegrini- Malaga, Ancelotti- PSG ) ancak senden yüzde yüz başarı beklenir ya da değiştireyim yönetimle beraber belirlediğin hedefe ulaşmışsan başarılısındır ve devam derler seninle. Diğer yandan bütçen yoksa hani şu son dönemlerde sıkça kullanılan "nokta" transferler yaparsın ve Mustafa senin de çokça belirttiğin gibi taraftarına dersin ki bu sene amaç transfer yapamayacağımız bölgeye gençleri monte edeceğim ve gençlerin de vardır zaten ve bizim gibi özkaynak kültürü olan takımın taraftarlarına şevk gelir coşku gelir. Zira seneye FEDA senesiadını vermişsen Fernandesi satacaksın o paraya geleceğini kuracaksın ve seneye de gerekirse kupaya katılmamayı göze alacaksın. Biz zaten her sene feda diyoruz gene deriz ama biliriz ki 2 sene sonra ana omurgası oluşmuş bir jenerasyon geliyor. Bize yakışan ve tarihsel gerçeğimiz budur. Öte yandan şuna da dikkat etmenizi öneririm. Samet hocanın kafası bu sonuçlardan sonra karışmışa benziyor. Açıklamaları tutarsızlaşmaya başlıyor. Hissedebiliyorum. Ancak bilmelidir ki 3 büyük takımın başında hoca olmak için sadece futbol oynatmak yetmez, yönetici vasfının Gandalf kıvamında olmalıdır. Çünkü tek muhattabı sadece yönetici ve futbolcular değildir. Ortada yönetilmesi gereken bir de basın ordusu, futbol konusunda hemen otorite kesilebilen densizler grubu, TFF, MHK, PFDK gibi yanlı kurumlar vs gibi Türkiye futbol bataklığı gerçeği vardır. Sen böyle ilk sallantıda futbolcunu kaba tabirle satacaksan gün gelir sen de satılmaya çok uygun ortamın günah keçisi olarak postalanırsın. Üzgünüm ama böyle. Zaten geçen 7 haftaya baktıgımda şahsi kanaatim futbol oynatma bakımından Fuat çapa hocamızdan daha önde. Bu yüzden Allah onu böyle bir mevkiye getirmişse o da tarihi iyi okumayı bilmek zorundadır. Geçen 8 sene sadece ekonomik anlamda değil kaba tabirle yaşı büyük te olsa sabırsız, hemen başarı isteyen, olmazsa istifa isterük diyen ve bunu hemen yapan bir başkan bozuntusu ile geçti. Bunu sıkıntılarını sahada gerçek bir takım görünmediği sürece yaşayacağız maalesef. Zira YD denen şahıs taraftar profil genleriyle de oynadı ve aslında bu uzun vadede sportif başarıdan daha rezil bir durumdur. Eleştirdiğim genelde futbol takımının neleri yapıp neleri yapamadığı üzerinedir ve yönetim politikası ya da yönetici vasıfları analizine başlarsak o apayrı bir yorumun konusu olur şüphesiz. Ancak burası Türkiye ve sadece sportif değil toplumsal hususlarda da sabırsızlığın dünyadaki birkaç kült ülkesinden biri. Bu yüzden asıl vurgulanması gereren özkaynak kültürü ile yetişmiş yaşı 30 ve üstü arkadaşların genleriyle oynanıp sabırsız robotlara dönüştürülen genç arkadaşlara bu kültürün bizi biz yapan en soylu erdem olduğunu son nefesimize kadar bıkmadan usanmadan tane tane anlatmak olmalıdır diye düşünüyorum. Gerçek kurtuluş bundadır..

Cartalete dedi ki...

tannhauser,

Dün kaleye tutan toplar 3'de 3 gol oldu sanırım ama McGregor'luk bir şey yoktu bence. Zaten Gökhan sert şekilde tavana vurdu iki golde. Sow da topa kaval kemiğiyle karışık vurduğu için, top acayip şekilde öldü havada, pis yere gitti.

helldoradotcom,

Necip - Veli orta sahasının takımı geriye atan etkenlerden biri olduğu gerçek. Topsuz oyunda hücum çıkışları zayıf olan iki orta saha kullanılıyorsa; ön alanda çok yaratıcı oyunculara ihtiyaç var demektir. Hollanda'nın de Jong - van Bommel'in öünde Robben, Van Persie, Affelay, Sneijder'i kullandığı gibi. Ki o da son turnuvada artık yemedi...

İkisinden biri oynamalı sağlıklı bir takımda. Ancak Necip'e çok ciddi haksızlık yapıyorsun. Nazarımda son maçların bataklık gülü. Dün de yine baskı altında sıklıkla topla çıktı ileri. Hatta birinde yay üstünde indirdi Yobo daha maçın başında. Sahada hakem olsaydı; hem etkili yerden frikik kazandırmış hem de rakip stoperlerden birine sarı kart vermiş olacaktı.

Adsız dedi ki...

Maç öncesi yazısında öngörülen sol kanat problemi maçta vuku buldu. Hoca da bunun farkında olacak ki orada bir değişikliğe gitti ama maalesef tutmadı. Sezon öncesi sol kanat problemi bas bas bağırıyordu fakat bizimkiler sola takviye yapmak yerine gittiler Escude'yi aldılar. Oysa stoper ihtiyacımız yoktu, hatta o mevkide fazlamız bile vardı. Keşke Üzülmez yerine Toraman gitseydi şu takımdan.

Uğur Boral (700.000 Euro+maç başı) + Escude (900.000 Euro+maç başı) + Olcay Şahan (1000.000 Euro+maç başı)+ Ericsson (1200.000 Euro Tazminat) + Quaresma'ya boşa ödenen 4 aylık maaş --> (350x4= 1400.000 Euro) = Çöpe giden yaklaşık 5.500.000 Euro para. Hangi yönetim başarılı bana bir anlatın ? Hani feda nerede ? Bir taraftan 5.5 milyon Euro'yu çöpe at, diğer yandan taraftarlarından, futbolcularından feda yapmalarını iste. Fernandes ücretinde indirim yapmadı, hadi onu da kadro dışı bırakın da görelim.

Bu kafayla devam edilirse Beşiktaş bu sene ancak Karabük, Elazığ gibi takımları yener ki artık bu saatten sonra da yapacak pek fazla bir şey yok. Yönetim aklını başına toplasa, devre arası takviye yapılsa bile o zamana kadar lige çoktan havlu atmış oluruz.

~Poseidon~ dedi ki...

Maalesef yönetim U dönüşünü yaptı ve Quaresma takıma katılıyor.
Bir istifa çığlığı insana tükürdüğünü yalattırıyor. İşte bu yüzden fener'i yenmeliydik.

Kişisel görüşüm sezon başından beri ne yapıldıysa ne karar alındıysa bu hamle ile değersizleştirildi.

Tek eksiğimiz Q7 ile yıllık 4 M €'dan yapacağımız 3 senelik daha sözleşme.

Bu maç bir çuval incirden çok daha fazlasına mal oldu.

Basar dedi ki...

Öncelikle özür dileyerek başlamak istiyorum.

Malesef bu takımdan cacık olmaz. Oynadığımız futbol keçi boynuzunu kemirmekten öte bir futbol değil. Bu yılı çöpe atmayı göze aldık ama bize vaat edilen, Beşiktaş kadrosunun gençleşeceğiydi. Dün sahaya baktığımda Necip haricinde genç bir futbolcu göremedim.

Madem gençleşeceğiz, madem bu yılı çöpe attık, o vakit gerçekten de genç adamlar ile oynarız. Aynı Toshack zamanı gibi alırız aşağıdan adamları koyarız takıma. Ne kaybederiz? Bugünden kötü mü olur? fenerden 3 yedik, gençler ile de 3 yeriz olur biter.

Hocam korkacak birşey yok. Zaten ligi en iyi 12-13. bitireceğiz, bari koy gençleri kazanacağımızı kazanalım kaybedeceğimizi de kaybedelim! Bize 30luk adamların Toramanları, Uğurları izletme...

Malesef orta sahamız çok çok çok yetersiz ve yeteneksiz. Veliler, Olcaylar ile bu takım bir arpa boyu ilerlemez. Oğuzhan'ı, Hasan Türk'ü her maç oynat hocam, 3 maçtır yeniliyoruz, daha kötü ne olabilir? Yenilgiye her türlü 0 puan veriyorlar.

İleri uçta Almeida iddia ediyorum Beşiktaş tarihinin gördüğü en hareketsiz forvettir. Kızıyoruz mızıyoruz... koy Batuhan'ı, belki kilo verir. Almeida'dan kötü performans gösterirse, bacaklarına çiğ et takıp peşine tazılar ile Belgrad ormanına salarız!

Bundan kötüsü olmaz hocam! Bunca yıl sabırla beklediğin pozisyon avuçlarından kaymasın. Bu gidişat ile zaten topun ağzına doğru gidersin, burası büyük camia, feda meda bir yere kadar. 12 maç kaybedince bir Allah'ın kulunda feda kalmaz. Korkma hocam, yeni birşeyler dene. Bize verilen taahütleri yerine getir. O zaman kimse tepki göstermez sana.

Not: 76 senesinden beri fenerden böyle bir tokat yememiştik. Ben ömrü hayatımda hatırlamıyorum ki bir ara sezon öncesine 6 puanı cebe koyardık. Bugünlerde büyük emeği olan Demirören (%80) ve Fikret Orman'a (%20) en içten duygularımı sunuyorum!

Övünç Şentürk dedi ki...

beşiktaş koşuyor mücadele ediyor diyorduk ama dün onu da yapmadılar.

en çok koşanlar tablosunda ilk 5'te beşiktaşlı olmamasını necip'in sakatlığına , veli'nin kırmızısına bağlayabilirdik ama maçın o dakikasından sonra doğru orantıya baktığımızda bu adamlar 90 dakikada oynasalar da ilk 5'e giremeyeceklerdi büyük olasılıkla.

zaten teknik olarak sıkıntılısın bir de koşmayınca böyle oluyor.

zaten takımın büyük oradan nitelikli koşu ve beraber hareket etme sorunu var.

umut vardan , yenilsek de umut var'a ardından umut yok'a kadar dönmüş durumdayız.takım iyiye gideceğine kötüye gidiyor.bir de avrupa'da olsak halimiz haraptı demek ki ...

Cartalete dedi ki...

Zaten sıkıntı o. "Kaybetse de takım gün geçtikçe daha iyi olabilir hissi" her geçen gün azalarak bitiyor doğrusunu söylemek gerekirse. Skor umrumda değil ama sahada çaresiz takım görmek içimi acıtıyor. Ceza sahasında şut atamadan maç bitti. 2 gün önce Avrupa maçı oynayan takım, "koşuyla fark yaratacağız" denen takımdan daha fazla koşuyorsa; söylenecek çok söz kalmıyor.

Quaresma affıyla da malumun ilanı oldu. Sadece Quaresma'nın eli güçlendi, mazlum da oldu üstüne. Gelip de sahada çok şeyi değiştireceğini bilsem gam yemeyeceğim. Çok iyi bir strateji kurgulanmadıkça; Fernandes ve Quaresma'nın aynı takımda çakışan bileşen olacağını düşünüyorum. Samet Hoca'da da o kurguyu oluşturacağına dair pek umudurm yok açıkçası.


Ekrem35 dedi ki...

fernandes'in sol önde oynadığı bir dzende yine çift forvet oynamazsak forvet arkasında oğuzhan oynayabilir. böylelikle fernandes oğuzhanla verkaç yapıp sıfıra inebilir içe kat edebilir. hatta genelde sağ ve sol önde oyanayn futbolculardan iki yöne de çalım atabileni daha bir kıymetli oluyor. işte fernandes hem içe doğru hem de çizgiye doğru kat edebilecek bir oyuncu. mustafa'nın da eklediği üzere topla çok oynamak yüzünden top kaybı yaşatırsa takıma en azından oyunun merkezinde kaptırdığı toplar kadar can yakmaz. ama bu konuyu bu kadar konuşurken bunun hiç denenmeyeceğini düşünmem bir hayli canımı sıkıyor.

halbuki oratada necip ve hasan önlerinde oğuzhan solda fernandes sağda olcay daha yaratıcı gibi duruyor.

şimdi q7 mevzumuzda tekrar hortluyor. ama bence bu konunun bu kadar hortlamasına biraz da samet aybaba etken oldu diye düşünüyorum. mesela dün maçı izleyen birçok kişi solda uğur oyanayacağına q7 oynasın bari diye düşünmüştür. gençleşme, yeniden yapılanma yılı denen yılda o bölgeye erkan kaş'ı değil de uğur'u tercih edersen bu sesler yükselir iyice diye düşünüyorum.

2 haftalık ara var umarım mental açıdan yıkımı atlatırız ts maçı dönüm noktasıdır artık. bir de o hafta rakiplerin puan kaybı yaşamsı bir hayli yüksek ihtimal. inş.güzel bir geri dönüş yapabiliriz.

mustafa fernandes'in sol önde olduğu saha dizilişi ile ilgili bir görsel kullanmıştın yanılmıyorsam bir yazında ama dediğin gibi bu konu hakkında bir yazı yazmanı bekliyoruz.

helldoradotcom dedi ki...

O kadar dibe vurmus durumdayiz ki degil quaresma, potekiz milli takimini getir yine 7. oluruz bu ligde. dun gece herkes elinden geleni yapinca fenerden 5 yemekten kurtulduk. demek ki herkes elinden gelenin fazlasini yaparsa belki berabere kalabiliriz. O da olu bir fener'le! yazik gercekten! Ismail gelip bizi kurtaracak gibi yorumlar okuyorum. 2 metrelik forvetimize gecen yil kac gol attirmis merak ediyorum Ismail. Yonetici de cikmis 3 atariz 5 atariz diyor :))

Basar dedi ki...

"Uğur Boral (700.000 Euro+maç başı) + Escude (900.000 Euro+maç başı) + Olcay Şahan (1000.000 Euro+maç başı)+ Ericsson (1200.000 Euro Tazminat) + Quaresma'ya boşa ödenen 4 aylık maaş --> (350x4= 1400.000 Euro) = Çöpe giden yaklaşık 5.500.000 Euro para. Hangi yönetim başarılı bana bir anlatın ? Hani feda nerede ? Bir taraftan 5.5 milyon Euro'yu çöpe at, diğer yandan taraftarlarından, futbolcularından feda yapmalarını iste."

Q7'nn affı, yönetimin iflasıdır. Yönetimin "FEDA" diye bizlere yutturduğu, geçen sene en fazla oynayan 2 cengaveri (Ernst ve Egemen'i) göndermekten ibarettir.

Q7, Almeida, Holosko, Uğur Boral (alınmasa), Olcay (alınmasa), Ericcsonn (bu ne yapılsaydı yazacak kelime bulamıyorum), Gençlerbirli'ğinden aldığımız Mehmet (soyadını bilmiyorum, alınmasa) elde edilecek masraf kısma ile çatır çatır takım kurulurdu. Tabi iş bilen bir yönetim ile...
a) Akıllı transfer ile hem doğru takım kurulur hem de tasarruf sağlanırdı.
b) Kurulan takım lig sonuna daha fazla puan toplar ve ligden kazanılan gelir artardı.
c) Lig sonunda bir Avrupa kupasına katılma hakkı elde edilir, buralardan da ekstra para kazanılırdı.

Yönetim, yanlış transfer politikası ile hem düşük bütçeli düzgün bir takım kuramadı hem de Beşiktaş'ı anlamsızca küçülterek daha da kötü bir geleceğe doğru sürükledi! İhtiyacımız olan, küçülmek değil Montpelier gibi Juve gibi verimli oyuncularla başarılı olmaktı.

Gençleşiyoruz (!), Feda (!) söylemleri ise bir palavradan öteye gidemedi. Ne gençleştik (Bakınız fenerbahçe maçının ilk 11'inde oynamış 4 adet 30 üzeri oyuncu) ne de Quaresma-Almeida-Holosko gibi maliyet/verim ekseni çok düşük oyunculardan tasarruf ede edebildik.

Bu yönetim yapısı ile Beşiktaş daha da kötü noktalara varır. 12.lik 13.lük garantiyken bari hepten genç kadro ile oynayalım diyeceim ama Quaresma affı ile bu da yattı.

Şu klübü doğru düzgün yönetecek bir yönetici güruhu yok mu Allah aşkına? Bu kadar mı zor bu işler?

beagle dedi ki...

Sezon öncesi ve başı analizlerimde ısrarla Fernandez'in merkezde hiçbir işe yaramayacağı ve gençleşme ve çift santrafor yollarında büyük engel olduğunu söylemiştim. Ne yazık ki bütün spor yazarları bu adama "yıldız" tabirini koydular, yönetimimiz ve Aybaba da aynı popülist trene bindiler. Çok kısa özeti pas dağıtmayı bilmeyen, sol ayağı hatta sol tarafı olmayan tekniği ile merkezde takımı yönetemeyip, topu tuttukça takımı yavaşlatıp diğer arkadaşlarını kötü duruma düşereceğini söylüyordum. Ayrıca gol atmadığı, şut çekmediği, son ince gol paslarını atamadığı için 10 numara veya "armador" gibi isimlendirilen bir hücumcu orta saha da olmadığını söylüyordum. Tersine Oğuzhan diye bir genç, oynadığı hazırlık maçlarında seri top dağıtımı, yeterince pres yapması, fantastik atak yönü değiştirme pasları, ile dönük bir kaç çalımı ve mükemmel olmasa da yerinde şut denemeleri ile etrafındaki kısıtlı yetenekli oyuncuları "olcay, mehmet akyüz, hilbert" yüksek performansa çıkarmış Muhammed ve Burak gibi oyuncularla pas alışverişi yaptığında ise yıllardır özlediğimiz "hücum edebilen takım" a doğru ilerlemiştik. Bugün 7 maçta 2 lig dibindeki takımı yenmiş halimizle elimizde yetişmekte olan hiçbir genç oyuncu yok, ortalık darmadağın. Bu karmaşada mantıklı çalışan başkan da giderse alacağımız hasar çok büyük olur. Umarım Samet veya yerine geleceğini umduğum Şifo Mehmet 7. lik veya 12.lik arasında bir fark olmadığını bilerekten umutsuz adamlar yerine yetenekli genc oyuncularımızı oynatırlar. Bu takım maça şu günlerde Mehmet Akyüz- Batuhan forvet ikilisi ve Necip-Oğuzhan merkezi ile çıksa hem daha hızlı atak yapar, hem de umutlar yeşerir. Hele kolay maçlarda Holosko yerine Muhammedi de katarsak Fernandez olmadan işlerin nasıl yoluna girdiğine inanamayız. Ayrıca en önemli konuya gelelim. Fevzi Can bozkuş ve Furkan Yaman U 18 ve u 17'de gol atma mesailerine tam gaz devam ediyorlar. Owen'ın dünya kupasında oynadığı, Oktay'ın 1. lig'de goller attığı yaştalar. İdmanlara girseler, 5'er 10'ar dakika alsalar. Bir atmaya başlarlarsa Samet Aybaba'nın kariyeri, Fikret Orman'ın koltuğu, bizim de saçlarımız kurtulur...

BJK4EVER dedi ki...

Hala Fernandes'ten sol acik vs yaratmaya calisiyoruz. Yaraticilik eksikligini falan gectim, hala kimsenin kendi mevkisinde oynamadigi abuk subuk bir takimiz.

Solbekimiz 10 numara orijinli, en fazla sol acik olabilecek bir adam.

Box-to-box oynamasi gereken oyuncudan 10 numara yaratip takimin yaraticilik yukunu cekmesini bekliyoruz, ki Benfica, Everton, Valencia, her yerde MC oynamis bir adam bu, herkes gerizekali da birtek biz bu adami AMC yapacak zekaya sahibiz ha?

Elimizde Tanju, Emre Ozkan gibi gercek solbek olan oyuncular varken gidip stoper ve solaciktan solbek yaratiyoruz. Ha, pardon Tanju sahi antrenmanda kosmamisti, Emre de istemedigi bir takima gitmedigi icin disiplinsiz, unutmusum bak.

Sol acik diye aldigimiz oyuncudan 1 senede onlibero yarattik.

5 senedir sag kanatta oynayan, daha dogrusu oynayamayan safkan bir second striker'dan hala sag kanatta verim almaya bakiyoruz.

Yapacagimiz sey belli. Duz basit bir 4-4-2 oynayacaksin, herkes kendi yerinde oynayacak, koyacaksin sag aciga Quaresma'yi, forvete Holosko'yu, fantezilere girmeyeceksin. Sampiyon olurmuyuz bilemem ama son 3 haftadaki abuk subuk organizasyonsuzluk gorulmez.

Cartalete dedi ki...

İşte ben de diyorum ki Fernandes orta saha değil. Hele ki sana katıldığım üzere mevcut durumda en uygun sistem olan; düz, basit, mütevazi, içkisi sıgarası olmayan bir 4-4-2'ye hiç uygun bir orta saha değil.

BJK4EVER dedi ki...

Fernandes orta saha degil mi? Emre Belozoglu ne kadar orta saha ise, Gustavo Colman ne kadar orta saha ise Fernandes de o kadar orta saha.

Adsız dedi ki...

Futbolun son 10 senesinde 4-4-2 sisteminde ortadaki adamlar bildiğiniz gibi değil. Yani ezber bozar. Mesele bir Pirlo-Gattuso seviyesi olayı da değil. Bunlara kalite olarak sahip olamazsanız bile aynı formatta oyuncu meselesi. Bir kere 4-4-2'nin ortasında oynayan 2 oyuncun hiçbir şekilde defansif anlamda geri kalmayacak ama aynı zamanda ofansif olarak da üretken olacak. Her ikisi bir arada ve/veya Pirlo-Gattuso gibi müthiş anlaşan şekilde.

Peki 4-3-3'den farkı ne? 4-4-2'de kanat oyuncularının rolü gayet sınırlıdır, hem defansif hem de ofansif olarak. Zira o orta ikili gerektiği yerde olamazsa kanatlar tamamen birebirde kalır ve hücumda bireysel işlere yönelir, ayrıca kolay bir top kaptırma aracı olurlar. İlave olarak, birbirini yeni tanımaya başlayan takımlar için bu nedenle çok daha zor bir sistemdir. Topu taşırken aktarma zorluğuna girmiyorum bile. 4-3-3'de ise ileri 3'lü geri gelmese bile arkasındaki 3'lü defansa ve hücuma doğrudan destek verebiliyor. Bir kere arkadaki üçlünün biri hata yapsa bile yerini doldurabilecekler var. İkincisi, ileri 3'lüdeki oyuncular hem kanat hem de golcü kimliğinde oynayabiliyor. Zaten kanat akınlarının oransal olarak sınırlı olmasıdır bu sistemi yaratan.

Cartalete'nin Fernandes'in orta alan özelliğini sorgulamasının nedeni, pozisyon olarak bu gerideki 3'lüde oynarken, defans yapmak durumunda kalındığında hiç de öyle davranmaması. İlginç olan, defansın önüne kadar gelerek top alıp ileriye gitmeye çalışmasını severken, aynı şeyi rakip ataklarda defansif olarak düşünmemesi. Ya da tam tersi, aldığı topla dribling yapıp ileriye top taşımaya çalışırken, aynı zamanda -hasbelkader- sağında solunda açılan oyunculara gerektiği kadar dikkat etmemesi. Kısacası ilk durumda ileriye çıkan bir libero gibi davranırken (ön libero değil libero) ikinci durumda gayet bencil olabilen bir 10 numara pozisyonunda. Bu ikisi bir arada CM etmez. Hele ki günümüz futbolunda. Bu haliyle 4-4-3'de ne olduğu ortadayken 4-4-2'de ne olur hiç bilinmez.

Cartalete dedi ki...

Evet nedenlerim tam da bu sebeple. Ek olarak; Fernandes pas değil topla ilişki yeteneğini seven bir oyuncu. Mesela baskı altında tek pasa yöneldiğini henüz görmedim... Hani pas opsiyonu olsa da görmedim. Bir tek Hilbert'in koşu yoluna attığı bir top vardı Fener maçında; orada da zamanlamayı (Hilbert'in koşusuna başlamasını) beklemeden attı, taca gitti. Meireles'in ilk golde Gökhan'a kazandırdığı zamanı sağlamadı yani.

Fernandes çok yetenekli ama mental olarak orta sahaya uygun bir oyuncu değil. Hele de ikili orta sahaya hiç değil bence.

borasahin dedi ki...


@BJKEVER

Gozun aydin Guarejma affediliyormus :)

Bunu ironi olsun diye attim, yanlis anlama, kavga gurultu olmasin...

Btw,

1. Maci seyretmedim, zaten son haftalarda pek bakmiyorum ama maci seyretmeden yorum yapmak da guzel oluyormus :) Boylece daha sakin oluyorsunuz, kimseyi asip kesmiyorsunuz, tavsiye ederim...

2. Hala ayni seyleri tekrarlamis gibi oluyorum ama bu takim gecen sene seri yakaladigimiz sekle yakin oynamali. Bunu Noat Samisa'nin blog'da da yazmistim. Bir tur 4-4-1-1. Minimal degisiklikler var. Tamamen maca ve oyunculara bagli. Ernst-Fernandes yerine merkezde Toraman-Fernandes. Bu ikili ideal degil, o yuzden kenar oyunculardan bir tanesinin orta saha karakterli olmasi sart. Digeri maca gore degisebilir. Mesela FB macinda Gokhan Gonul'un onune Ekrem Dag'i koyardim, eger gondermeselerdi. Bence hizli beklere karsi iyi bir defansif secenekti. O yoksa Veli'yi dusunurdum, Necip'i degil. Necip de Fener macinda sag kenarda takilirdi. On tarafi ikili yapardim: Almeida-Olcay ya da Batuhan-Holosko.

3. Bu takimla cok oynamaya gerek yok. Fernandes ne winger, ne merkez orta saha, ne de 10 numara. Hepsinden bir corba ve Cartalete'nin cok guzel ifade ettigi gibi pas yapan bir oyuncudan ziyade topla oynamayi seven bir karakter. Mahalle maclarinda topu alip, herkesi calimlayip gol atmak isteyen adamlara benziyor. Paslarini zaten pek tutmuyorum. Daha once de ifade etmistim. Eger ona uygun bir yapi kuramiyorsak biraz makyajlayip en karli sekilde satmanin yolunu bulmaliyiz. Fernandes o degil, bu degil, uzerine sistem kurmak zor.

BJK4EVER dedi ki...

Gozden kacirdiginiz bir olay var; biz Sampiyonlar Liginde oynamiyoruz, Premier League'de de oynamiyoruz, Turkiye liginde oynuyoruz. Turkiye ligi Necip-Fernandes orta sahasini kaldirir.
Biz bu sekilde kisir ve korkak dusundugumuz icin gunden gune Anadolu takimi huviyetine burunduk zaten. Gecen sene orta sahayi Selcuk-Melo ikilisine teslim eden GS sampiyon olurken maclarin coguna Ernst-Necip-Fernandes-Veli ile cikan BJK 4. oldu.

Ayrica bence taktik konusunda cok keskin konusuyorsun. Mesela 4-4-2'de kanat oyuncularin rolu sinirlidir dedin, bende derim ki 5 sene evvelki Adriano/Capel ve Alves/Navas'li Sevilla'yi acikla o zaman bakalim.

Sonucta oyunculara ne rol verdigin ve nasil kullanmak istediginle alakalidir o, o parametre takima gore, lige gore, rakibe gore degisir. Sen GS derbisinde Holosko'yu Balta'nin arkasina sag kanatta sarkitabilirsin, iceride Sivas'la oynayinca o Holosko ayni mevkide sana zarar verir.

Sonucta Fernandes orta 2'lide arkasinda daha defansif toparlayici bir oyuncu olma sartiyla bu ligde catir catir oynar. Ha, mesela Trabzon macinda bunu istemeyebilirsin, o zaman da Fernandes sahte 7 rolunu doldurur, orta alana da Veli ve Necip'i koyarsin, bu kadar basit.

Ama sene olmus 2012, biz hala orta sahada Necip-Veli, ileride tek forvet Almeida ile oynamaya calisiyoruz. 3 sene olacak neredeyse ve biz hala bu 4-3-3/4-2-3-1 denen illetin bizim kadroya uymadigini hala anlayamadik. Bunun da Fernandes'le vs alakasi yok, Turkiye ligiyle ve kadro yapimizin tamami ile alakasi var.

beagle dedi ki...

4-4-2 derken çizgi gibi sıralanmış oyuncuları düşünmemek gerekli. Bu sistem oyuncuların yeteneklerine ve takımın ekolünün tercihlerine göre şekil alabilmektedir. Önemli miktar futbol düşünürü için şampiyon takımların sistemidir. Esasında sahanın hiçbir yerinde bütün yükü tek kahramana bırakmamak yer alır. Muhteşem 4-3-3'ümüzde en son ne zaman sıkı bir ver-kaç gördüğünüzü düşünün? Ya da Almeida ve Batuhan'ın topu sürekli niye rakibe indirdiklerini sorgulayın. Aklımızdaki son kahramanın İlhan Mansız olması da onun yanındaki AMC bozması Tümer, Sergen gibi oyuncuların eksiklerini kapamak için iki kat tekme yemiş, ve yetneklerini sonuna kadar kullanmış olmasındandır. 4-4-2'nin Türkiye ölçeğindeki şahını Metin Tekin'in sağ açık özelliklerine ağırlık verdiği, Alan Walsh'ın ise Kadir Akbulut'un eksiklerini kapayacak kadar geriden top kullandığı dönemde oynadık. Şifo Mehmet'in bitmek bilmeyen enerjisi ve yetenek çeşitliliğini tamamlayabilen bir oyuncumuz olsa daha da ileri giderdik. Wilson, Turan, Zeki, Şenol hep bir açıdan eksik kalmışlardı. Gene de bu 4-4-2 miz o senelerde PSV,Malmö,Dortmund gibi devrin güçlü takımlarını feci hırpaladı, Inter,Ajax gibi devlere de sistemin kuruluş ve çöküş aşamalarında zorluklar yaşattı. Elimizde Q7,F8,A11 gibi acayip kodlar yoktu. Sadece pres yaparken birlikte hareket eden, kanatlardan biri ceza sahasına yaklaşırken ön direk ve arka direğe koşu yapabilen 2 forvetli bir takımdık. Şimdiki kaleciler, yabancı stoperler ve hakem kararları olsa, bir avrupa kupasının kulbunu bu takım yakalamış olurdu. Anlattığım sistemde sol kanat birbirine daha yakın oynayan iki vasat ve yaşlı oyuncu ile işlerken sağ taraf Rıza'nın sağ iç, Recep'in Sağbek, Metin'in Sağ açık yerleşimi ile şeytan üçgeni oluyor, Ali gültiken veya Feyyaz Uçarın bile bu kanada gelip orta yapmasına şaşırmıyordunuz. dizilişte 2 oyuncu olan yeri kullanan 3 daimi 2 katılımcı ile 5 oyuncu oldu değil mi? 4-4-2 oynuyorduk ama oyuncularımız çivi adamlar gibi top oynamıyordu, sahada kayıyorlar ve alan kapatıyorlardı, hücum pres vardı, atak yapılırken ise bekler dahil ileri doğru koşuyorlardı. Tabi orta sahada topu öldürmüyor, çabucak rakip savunma arkasına veya kanatlara gönderiyorduk. Futbol topunu doğru yönlendirdiğinizde ve takımınızda sporcular ve en az vasat top tekniğine sahip oyuncular olduğunda 4-4-2 futbolun NORMAL sistemidir. Ne zaman önemli eksikleri olan oyuncularınız olur (koşmayan orta saha, pres yapmayan forvet, boyu kısa stoper vb) o zaman dengesiz sistemlerle hayal görmeye başlarsınız. 3-5-2 aslında 5-3-2'ye dönmektedir. Yani korkudan savunmanın 3 stoperler olmasıdır. 4-3-3 denen aslında 4-5-1 dir. Önlibero denen savunmacıları da orta sahadan çekerseniz 6-3-1 gibi acayip defansif bir saçma oyun görürsünüz. Beşiktaş'ın bugünkü kepazeliği bundandır. Hatırladığım son büyük futbolu 4-2'lik FB federasyon kupası finalinde oynadık. (Bünyamin yönetmese 5-6 atmıştık) Kadro merkezde Ernst, Cisse ile 4-4-2 gibi görünse de Tello'nun merkeze kaymış olduğu Yusuf ve Holosko'nun Bobo'yu desteklediği bir 4-3-3 varyasyonuydu. Ama başarısının sırrı Holosko'nun Yusuf'a oranla daha geriye gelerek oynaması ve sistemi asimetrik bir 4-4-2'ye çevirmesiydi. Holosko'nun boş bıraktığı yerleri Bobo kayarak dolduruyor böylece tüm takım Yusuf'un fizik eksiğini gidermiş oluyordu. Bir süre bocalamış olsak da 3'ü de fizik ve teknik olarak yetenekli orta saha oyuncuları Fenerlileri sahaya çıktıklarına pişman etti ve orta saha kazanılınca forvetler patlamalarını yaptı. O maç 100 kere oynansa 100ünü de kazanırdık. Fenerbahçe bayağı iddialı bir kadro ile direkler ve bünyaminin vermediği ve verdiği penaltı kararları sayesinde 6-1, 7-1 gibi bir skordan kurtuldu. Yani 4-4-2 candır. Diğer sistemler oyuncu eksiği kapatmak için geçici çözümlerdir. :)

Adsız dedi ki...

@beagle

Bahsettiğin dönemi bizzat seyrederek yaşadım. Artık -maalesef- ileri uçtaki oyunculara bu kadar kolay top göstermiyorlar. Bırak iki oyuncuyu, 5 hatta 6 adamla dahi rakip ceza alanına girsen bile olay sonuçta 2-3 top tekniğine bakıyor. Kaldı ki 4-4-2 nin en büyük handikaplarından birisi, bahsettiğmiz o ilerdeki 6 oyuncunun full uyumu.

Katıldığım nokta, bu oyuncu yapısıyla 4-3-3'ün 4-5-1'e dönüşmesi. Bunda Samet'in de rolü var elbette. Mesela FB maçında o kadar korkmuş oynattı ki, insiyatif alması gerekenler hala orta sahada tek top yapmaya çalışıyordu. Yani 4-3-3 aynen söylediğin gibi 4-5-1 oldu.

Bu arada benim de bizzati seyrettiğim o zamanki kadroyu hiç hafife alma. Bekler bek gibiydi (Rıza'nın Metin'in arkasında bekte nasıl mucizeler yarattığını hatırlarsın) kanatlar da kanat. Bir Ajax maçı vardır ki Şifo'nun gol attığı ama tur sonucunda şanssız elendiğimiz, o maçta Metin über ötesi oynamıştı. O kadro şimdi böyle 4-4-2 oynasa belki ligi idare edebilir, ama yıllara varacak oturmuş kadro anlamında yetmezdi. Walsh o 33 yaşında bugün gelse doğrudan kadroya koyarım. Ama gelecekten bahsedekcek Erkan Kaş'ı tüm hatalarına rağmen tercih ederim.

İşin özeti bu son sözdür bana göre. Ama ve dipnot olarak: O yılları paylaşanlar bilir: Veysel FB takım otobüsünün arkasından 5 diye işaret ettiğinde 5 atmıştık :)

Fly like an eagle dedi ki...

Şu takımı Lucesuya ver Ocakta alacağı iki adamla seni şampiyon yapar. 100. yıl kadromuzdan çok üstün değil bu kadro ama görünen maalesef o ki 7. haftası geçilen ligimizde Samet hoca temel futbol prensiplerine uygun bir şablon bulamamış hala. Ve bu takım eğer deneme yasnılma takımıysa gidin alın gelin Tiganayı diyorum..

ceyhun dedi ki...

oğuzhan(hasan türk) necip ve fernandesli orta saha için en uygun zaman geldi sanırım. veli ilk haftalardaki hücum verimini ortaya koyamıyor. topla ilişkisi neredeyse yok. necip top ayağına gelip yüzünü ileriye dönmedikçe pas almak için doğru pozisyonu almıyor(bunu yapmak ya da td açısından oyuncusunu buna zorlamak bu kadar zor mu gerçekten?)


hilbert-sivok-escude-uğur(ersan)

necip
fernandes
oğuzhan
holosko olcay
batuhan(yab. say. dolayı)

box2boxMC dedi ki...

Futbol ilginç oyun, FB 2 hafta önce tepetaklak giderken şimdi şampiyonluğun en büyük adayı oldu.

Q7 konusunda en başından beri olumsuz yaklaşıyordum ama takıma bi şok etkisi yaratması açısından olumlu olmasada ılımlı bakıyorum. Tabiki taktik değişsecekse, eğer aynı taktikle oynayıp Holosko yerine Q7 yi koyacaksak işler dahada sarpa saracaktır.

Bence değişken bi 4-4-2 bu kadroya en uygun taktik olacaktır.

Şöyle ki;

Mc Gregor

Hilbert-Sivok-Escude-XXXX

Necip-Fernandes-Toraman-Veli

Q7-Almeida

Toraman yerine Hasan Türk'te olabilir ama şu aşamadı Fernandes'in eksiklerini kapatması için Toraman daha iyi bi seçenek.

Necip ve Veli safkan kanat değiller ama zaten 4-4-2 de buna gerek yok. "Wide Midfielder" gibi oynayıp ortasahaya daha cok destek vermeli ve beklerin önünü açmalılar.(FB de Topuz'un yaptığı)
Kanatlarda Necip ve Veli nin yedekleri Oğuzhan ve Olcay olur. Geçen sene GS 4-4-2 yle şampiyon olurken kanatlarda Emre Çolak'la Engin oynuyordu. İkiside kanat oyuncusu değil.


Q7 ise forvet arkası filan değil direkt forvet oynamalı, kaç metre filan koştuğuna da bakmadan takılsın işte ileride. Baktım çok saçmalıyor, al Holosko yu beygir gibi koşsun. Batuhan'da Almeida'yı yedekler. Ki bence Batuhan direk oynamalı, Karabük performansından sonra ilk kötü maçından sonra böylesine kızağa çekilmesi olmadı bence. 3-4 maç üzerine oynamalıydı Samet.

menderes mete dedi ki...

Beşiktaş hakkında o kadar çok söylenecek şey var ki saatler yetmez.Beşiktaşın tüm birimlerinin çalışması,düşünmesi ve üretmesi gerekiyor hem de çok geç olmadan.İleriye dönük hamleler yapmalılar böyle geçici adımlarla olmaz.Bizlerde şunu kabullenelim sorun sadece oyuncu kökenli değil çok eksenli bir sorun.Mesela düne kadar İsmaile gelen giydiriyordu.Bu maçtan sonra herkes İsmaili bekliyor.Halbuki İsmail yada Q7 olsa da sorunlar yine aynı olacaktı.

EC dedi ki...

Merhaba,

Sonucta yazan arkadaslarin hepsi kendi pencerelerinden hakli gordukleri seyler cercevesinde BJK nin basarili olabilmesi icin cozumler uretme arayisindalar..

BJK zor durumda.. Mali Acidan da, Futbol Takiminin Yonetimi acisindan da.. ve biz seyirciler acisindan da..

Kulubun baskani, koltuga oturdugu gun ilk demeci BJK nin gecen 8-9 yilda nasil da 500 Mil$ borclandirildigini arastirip gerekenler neyse yapacagiz diyerek baslasa..

Teknik Direktor baslangicta bahsettigi ve portfoyunde buldugu Gencleri Parlatma/Kullanma notunu Ugur Boral gibi oyuncularla kendisi cizmese..

Quaresma, Fernandes, Almeida gibi oyunculari oynatarak sahada kendilerini konusturmalari saglanmali iken, TD un bizzat Fernandes ve Almeida nin Quaresmayi istemedigini soylemese.. ( hersey TVlerde anlatilmaz)

Gencleri parlatmak yerine onlari yok etmek icin TV kameralarina konusulmasa...

Daha ilk macta saha kenarinda Almeida nin golu oncesi hatim indirilmese .. ( Bu is dualarla olsaydi Iran, Suudi Arabistan yada Vatikan hep dunya sampiyonu olurdu..)

TV ekranlarinda kalkip da her mac sonrasi futbolcularini isim vererek elestirmese.. ( elestirdikten sonra en azindan kendisi ders cikarsa da bir sonraki hafta alternatif sunsa da ayni oyuncuyu ayni yere koymak zorunda kalmasa..)

Zaten Feda adiyla baslamis bir sezonda cesaretli olup, genclerle oynamayi tercih edip en azindan onlara sans verse, guvense ve arkalarinda dursa... ( zaten son uc macta -0- SIFIR Puan cekilmis iken hala Ugur ile Toraman ile ve ileride Yalniz Adam Almeida ile bu islerin olamayacagini anlasa.. - Bu arada Almeida da bence gerektigince mucadele ediyor.. sol beke de basmaya gidiyor, sag beke de gelip sol geriden de top cikariyor- )

belki daha farkli ve ileriye donuk daha pozitif bir dusunce icerisinde olabilirdik..
henuz gec degil.. Fatih Terim de olan o cesaret onu ve takimini farkli yapiyor..Semih i Emre yi ve Aydin i cesurca saha surup arkasinda duruyor.. bizde yenileceksek de genclerimizle yenilelim.. en azindan arada bir iki tanesi o gereken sicramayi yapip takimin as elemani olabilir, yada bir kacini satabilir ve sadece yetistirme bedeli yerine kulup para da kazanabilir..

ve son olarak da bize;

taraftar olarak cevremizde sahaya yabanci madde atani durdurabiliyormuyuz?
tribunleri doldurabiliyormuyuz?
kosulsuzca, yenilgi halinde de takima sahip cikabiliyormuyuz?
...

Yurtdisindayim, maclara gelemiyorum, en son macim Istanbul da Dinamo Kiev e kaybettigimiz 4-1 lik mac idi..
kulube uye oldum.. cocuklarima da her yil BJK formasi aliyorum Kulupten... su an icin bunlari yapabiliyorum..

daha fazlasini yapabilenlere ben Tesekkur ederim..

son sozum ;

Gelecek Gencler de...

Selamlar..

ECO - Luksemburg

enorton dedi ki...

Ekrem Dağ demişken adam iyi kötü milli takım oyuncusuydu. 360 derece dönüyor diye dalga geçe geçe gönderip yerine bitik Uğur Boral alındı yıllık 700 bin Euro garanti paraya, anlaşılacak durum değil. Zaten şu son 3-4 yılda "kurtulduk" diye gönderdiğimiz oyuncuların hepsi bu takımda oynardı. Aklıma gelenler Delgado, Tabata, Bobo, Tello, Fink... Daha da ileri gidicem Nobre'yi bile arıyoruz :(

Halet Rezaki BJK dedi ki...

Beşiktaşlı olmak demek azınlık olmak demektir biraz da...Benim gibi tevvellüdü eski olan Beşiktaşlılar, sınıfta, sokakta, ailede azınlıkta olmanın,o psikolojinin hem zorluğunu,çilesini hem de içten içe hissedilen gururunu yaşardı.çünkü azınlık olmak direnmek, vazgeçmemek, boyun eğmemek,farklılığından, ötekiliğinden gurur duymak, haz almaktı...

Ne yazık ki son yıllarda giderek Beşiktaşlılar arasında da kendimi azınlık gibi hissetmeye başladım. Tribünde maç izlerken, takımla ilgili taraftar yorumlarını okurken,tv izlerken tüylerimin dikken diken olması,asabımın bozulması, acaba ben mi yaşlandım ? yoksa Beşiktaşlılık mı forma değiştiriyor sorularını sordurtmaya başladı bana...

başarıya tapınma kültü, kendini pahalı trasferlerle varetme isteği o noktaya ulaştı ki klubu satın zengin bir adama da kurtulalım diyen "taraftarlar" bile görünür oldu...Tıpkı sürekli daha yeni model cep tlf için yaşayan, hayatının bütün anlamını o yeni model lüks telefona bağlayan ergenler gibi, sürekli yeni pahalı transferler bekleyen,hiç bir hocadan memnun olmayan,emek, çalışma, sabır, mutevazılık gibi kelimeleri lugatlarından çıkaranlar, bütün hoyratlıklarıyla eğemen oldu tribünlere, televizyonlara, forumlara...Del Bosque kasap, tigana kibirli, Shuster işbilmez ilan edilebildi...Rıza ezik, Ertuğrul acemi, Samet zaten mimlenmişti....Milyonlarca dolar havalara savrulurken, klup iflas etmiş kayyum yolu gözlerken susan yöneticiler, taraftarlar,yorumcular sanki yaşananlarda kendi sorumlulukları, payları yokmuş gibi efelenme hakkında kendinde görür oldu...

Yanlış anahtarı, açmadığını yüz kere denedikten sonra yine de aynı kilide sokup kanırtan insan iflah olmaz....Gerçeklerle o karanlık kuyuyla yüzleşmessek bu çamurun içinde debelenip duracağız..Bugün uzun vadeli düşünmek, sabretmek, emek vermek bir tercih değil artık bir zorurluluktur Beşiktaş için....ve ne yazık ki önündeki en büyük engel de ne teknik direktörler,ne vasat oyunculardır....Bizatihi, kendi taraftarıdır.Ya kendi küllerinden yeniden doğacak ya da başrol hayal ederken figuran rolüne razı olacaktır....Hayat acımasızdır hele aynı hatayı biteviye tekrarlayanlar için daha da acımasız..

yazdıklarınızı zevkle okuyan ve bakışımın örtüştüğü nadir kişilerden biri olduğunuz için sizinle dertleşmek istedim...umarım canınızı sıkmamışımdır...siyah beyaz ölüm yaşam

Cartalete dedi ki...

siyah beyaz ölüm yaşam imzası tanıdık geliyor, uzun zaman olmuştu. Teşekkürler dönüş için.

Kesinlikle katılıyorum. Bizlerin de burada sıklıkça bahsettiği "değişen Beşiktaşlı profili" önlenmesi en zon sorun. Sonuçta futbolda bir doğru yok, herkesin kendi doğrusu var. Ancak herkesin kendi doğrusu paralelinde düşünüp, aksine peşinen önyargılı bakması; içinden çıkılmaz bir hal alıyor... "Kulübü biri alsın kurtulalım"a varacak kadar...

Cartalete dedi ki...

fly like an eagle,

Konu sakinleştiğine göre söylemem gereken bir şey var, onu söyleyeyim. Daha önce Olcay ve Mihajlovic konusu altında yaşadıklarımız malum. Kendimce doğru bulmadığım bir yorumu onaylamamam üzerine; blog yazma başka erdemler ister, dengesiz, faşist gibi tabirlere varacak şekilde bir tutum sergilemiştiniz. Belki benim de hatam vardı. Ama sonuçta böyle bir şey yaşandı ve bana göre karşılıklı olarak diyaloğu sonlandırmamız gerekirdi. Aksi halde kendimi samimiyetsiz biri olarak hissedeceğim. O nedenle sizden artık bu alana yorum bırakmamanızı rica ediyorum. İki kere yaşanan şey, 3. kez de yaşanabilir nihayetinde. Kalbimizi kırdıysam da kusura bakmayın. Sevgilerle.

beagle dedi ki...

James Sneijder'e

O ajax maçında Şifo'nun kaleciyi çalımladığı ve penaltının verilmediğini hatırlıyorum. Sonlara doğru saçma iki gol yemiştik. Yan toptan bir acayip De boer kafa golü ki sinir olmuştum. Ancak daha öncesinde bir Dortmund deplasman maçı vardır. Ajax maçında artık Şifo endeksli bir takım olmuştuk. Dortmund ise tüm takımın maçıydı.Çok güçlüydü o zamanlar ve kısa süre sonra Avrupa Kupası aldı. İstanbulda Ulvi'nin Frank Mill'i tutamamasından 1-0 yenilmiştik sanırım. Deplasmanda gene malum arkadaki zaafdan 1 tane daha yedik. Ama sonra Metin Ali duman ettiler rakibin arkayı. Beraberlik geldi. 1 tane daha atsak eleyeceğiz. Herhalde maç boyunca 30 tane kartlık faul yaptı dortmund. Şifo baştan aşağı iz içindeydi. Direk mirek atamadık, sonlarda bir tane daha yemiş olabiliriz. Elendik. Ama şunu biliyordum ki 7-8 çok iyi oyuncunun yanında Ulvi ve Kadir olmuyordu. Hele kalecilerimiz çok problemdi. Aynı yıllarda PSV'yi elerken Bako'nun yan topta karşı kaleye doğru uçması!!! ve rakibe çarpıp kaleye tıngır mıngır giren top efsane takımı mahveden eksik dişlilerin sorunudur. Yanlış anlaşılmasın o kadronun çoğunun çok kaliteli olduğunu düşünüyorum. Eminim ki Metin ve Ali bugünkü kart avantajları ile aynı etkiyi yaparlardı. Şifo ve Gökhan belki Türk futbol tarihinin en iyi libero ve orta saha oyuncusuna adaylardır. Şifo rakibin oyun kurucusunu tutar, bir de gidip bütün ince işleri yapıp gol atardı. Arkasında koşsun diye bir önlibero uşak taşımıyordu. Recep varken Beşiktaş ceza alanı etrafında uzun süre dolaşmak mümkün değildi. Ya topu bırakırdınız ya da tatlı sert yerdeydiniz. O kadro'nun parasızlık ve yabancı kontenjanı sebepleriyle eksikleri doldurulamadı. Kalede Taffarel, Stoperde Uche veya Lugano gibi biri olabilseydi kalan oyuncular hakettikleri kupaları alabilirlerdi. Feyyaz, Rıza ve Walsh için de çok iyi futbolculardı düşüncesindeyim. Bizim şanssızlığımız veya kötü yönetimimiz bu adamları hep 30-31 yaşında uzaklaştırdık. Yerlerine adam yetiştiremedik. Oktay'ı ise çok şanssız şekilde kaybettik ve efsane zinciri kırıldı...

Cartalete dedi ki...

box2boxMC ,

Bahsettiğin tarzda bir sistem benim de aklımda var. Ama Fernandes'i sola atıyorum. Sistem ne olursa olsun, merkezde kalırsa ona hardcore savunma yapılacak ve çok şey değişmeyecek bence. Mevkisiyle oynamak gerek. Ben en iyisi bunu akşam üzeri bir basın toplantısıyla (yeni bir yazıyla) açıklayayım.

enorton dedi ki...

2010 aralık ayında yazdığın "Sahte 7 Fernandes" başlıklı yazıyı okudum, zaten o zaman da güzelce anlatmışsın malesef geçen süreçte hiç o mevkide kullanmadık. Schuster zaten kadroya almadı Fernandesi, sanırım 1-2 maçta göbekte 2 liden biri olarak oynattı. Bunlardan biri yanılmıyorsam içerdeki Karabuk maçıydı kazanamamıştık o maçı. Sonra Tayfur geldi bugünkü gibi forvet arkası oynattı, Carlos da 3lü orta sahada sağ - sol iç oynattı.

Ben hocanın Tanju - Beurak açıklamalarından sonra iyice soğudum hocadan, zaten geldiğinde de ek sevinmemiştim ama tv de iki üç laf etti yok koşu kalitesi, yok alan daraltma falan kandırdı beni :) Takım da istekli arzulu olunca bir "acaba??" demiştim ama yine başa döndüm. Sene başında Ernst o paraya kşacağına Hasan koşsun, oğuzhan koşsun gibi laflar ediyordu bugün Uğur Boral koşuyor. Q7 konusunda beni prensiplerime uymuyor dedi, daha adamla oturup konuşmuşluğu yok. Adama tv de atıp tuutu ertesi gün yönetim 3 yıllık sözleşme önerdi q7 ye, sanırım şimdi de takıma geri dönecek hocanın karizma giderek çiziliyor.

Ntvsporda Rıdvan ın karşısında ezilip büzüldü bir Beşiktaş hocasına yakıştıramadım. Büyük takım dediğin çift forvet oynar dedi, bu laf üzerine 3 kitap yazılır sanırım :) Sonra da Pektemek sakatlandı o yüzden oynayamadık dedi gözümüzün içine baka baka... Oysaki ibb ve gs maçlarında pektemek kanatlarda oynamıştı. 4-3-1-2 oynayacaz dedi ama daha hiç oynamadık. her maçtan sonra oyuna sonradan soktuğu gençleri, tv programında batuhanı, mami yi, oğuzhanı suçladı son olarak da menajer kavgası yüzünden kadro dışı kalan Tanju, Atın ve Burak'a yakışıksız sözler etti...

Velhasıl Kelam ben hocadan iyice soğudum :) liderle aramızda 6 puan var evet ama düşme hattındaki Akhisarla da 2 puan var :) Bence hoca acil olarak gönderilmezse qq falan derken ilk yarı sonunda baya fark açılır. Sene sonunda da 2 sene öneki GS den beter oluruz...

"Futboldan anlamayan", "korkak" oynatan 2 kupalı hoca Sir Denizli boşta bence vakit kaybetmeden kulubun anahtarını kendisine vermek gerekir. Tamer Kıran vb yöneticiler de artık susar, hoca gelir q7 yi ya takıma alır ya da net bir şekilde bu olayı sonlandırır. Biz de hergün şu yönetici ne dedi, q7 nolcak, samet hoca gençleri suçladı lafları yerine Denizli'nin basına verdiği ayarları ve camiya verdiği umut mesajlarını dinleriz. Devre arası da Ersnt, Yusuf gibi iki takviye yaptık mı en kötü 2. yiz :)

Not: 7. hafta da hoca mı kovulur dyenlere, tam da şimdi kovulur diyorum. Son şampiyonluğumuzda Denizli 7. haftada gelmişti yanlış hatırlamıyorsam...

Fly like an eagle dedi ki...

Sevgili Mustafa, çok değerli kardeşim ; Böyle bir açıklamaya neden ihtiyaç duuydun ki ? O zaman keşke en son yorumlarımı da yayınlamasaydın. Böylesi daha kötü diil de saçma oldu bence. Zira senin eleştirilere tahammülsüzlük başlangıçlı durumun tekrar yaşanma potansiyeli varsa önce seni beğenerek takip ettiğini defalarca belirten kişiyi sırf haklı olduğu sansürleyen zihniyeti sorgulaman gerekir ve demek ki bunu yaptın ve gene demek ki blog yazarına olan eleştirilerim haklıymış. Bunu kanıtladın " bir daha yorum yazma" diyerek. Keşke bu yorumumu da yayınlasan ve yorum yazmayı alışkanlık haline getirmiş diğer değerli arkadaşlar da okusa. Senden son olarak bunu rica ediyorum. Olur mu? Tamam söz veriyorum bir daha yazmayacağım. Ama sende lütfen bu yorumumu yayınla. Olur mu? Blog sahibi olarak yayınlama hakkın tek taraflı olarak elbette sendedir ancak eğer cesurca bir tavır segileyerek en son yorumumu yayınlarsan bunları okuyan diğer arakdaşlar tarafından daha da saygı duyulan ya da tam tersi biri olacaksın benim nazarımda.. Bakalım neye karar vereceksin? Sevgiler..

Cartalete dedi ki...

enorton,

Hocanın en büyük sorunu, yazının sonunda da bahsettiğim gibi "kendini haklı çıkarma" çabası.

Mesela Muhammed için de yok 5 metre karede oynuyor, yok "sen yıldız mısın dedim" falan... "Şuan tam kıvamında değil, zorluk çekmesin diye hazır olduğunda oynatacağız" de geç be abi...

Misal yine yönetimin "Quaresma'ya paranı yine verelim dediler, ama bari sen feda etmiş gibi görün" önerisini de ifşa etmesi bence hoş değildi. Bunu öğrenmemiz iyi oldu ama yine "kendini haklı çıkarma" refleksiyle davranması asıl mesele...

Belki dönmek zorunda kalacağın, bana göre Quaresma'nın kadro dışı kalmasından daha tuhaf bir kadro dışı durumu olan solbekler için " bu adamlara kaldıysak vay halimize" denir mi yahu.

BJK4EVER dedi ki...

@boxtoboxmc

Quaresma'nin forvet oynayabilecegine inanmiyorum, o oyun zekasina sahip degil. Adam uzak forvet olarak gerekli gol katkisini saglayamiyor, forvet olarak ne katki saglayabilir ki?

Kaldi ki Quaresma'nin en onemli ozelligi adam eksiltmesi, en buyuk problemi topla fazla oynamasi. Bu 2 ozellik de kalabalik merkezde negatif olarak etkileniyor acikcasi.

Bence Quaresma'nin oynayacagi ideal mevki gayet net belli; klasik bir sag kanat olarak oynayacak ve kendisinden tek beklenecek sey adamini gecip orta kesmesi, bu kadar. Ne gol atmasi, ne bekini kovalamasi, ne ara pasi atmasi, bunlarin hicbiri beklenmemeli. Sadece adamini eksiltsin ve 2 forvete top kessin, tipki gecen seneki GS maclarinda, icerideki Genclerbirligi macinda yaptigi gibi. Bu adamin sadece bu sekilde yararli olabilecegini, hatta inanilmaz yararli olabilecegini dusunuyorum. Sahte 9, ikinci forvet, sol acik vs olarak hicbir verim saglayabilecegine hala inanmiyorum.

borasahin dedi ki...

@BJKEVER

Hic Riza'yi seyrettin mi? Eger Q7 senin icin bu anlama geliyorsa Riza Messi duzeyinde filan gelebilir :)

Riza'nin adam gecmesine filan gerek yoktu. O tip fani islerle ugrasmazdi, ama gerekirse gecerdi de...
Sag cizginin her yerinden, her sekilde, cok sayida top keserdi :) Bir de ustune diger isleri de yapardi... Iyi de penalticiydi.
Bi' GS macinda penalti kacirdi, sonra ikincisini atti mac 2-2 bitti. Sonra da penalti atmayi birakti, kacirdigi da direkten donmustu,
genelde kalecileri ters kose yapardi.

Nostaljiyi birakirsak...

Devami var...

borasahin dedi ki...

En kaba tabiriyle klasik 4-4-2'de hedef topu hizli sekilde cevirip, kenarlardan en cok ve en isabetli sekilde toplari ceza sahasina aktarmak.
Degisik tipte kanat oyunculari olabilir. Mesela cizgi karakterli oyuncular adi ustunde cizgide kalip, top kendilerine geldiginde ilk is olarak
rakiplerini gecmeye calisirlar. Kimi hizina guvenir, kimi topla olan yeteteneklerine. Bazilari ikisini farkli sekilde kombine eder.
Bu tip oyuncularin top kaybi goreceli olarak fazla olur ve olcusu sagladiklari yararliliktir. Yani bu bir tradeoff'tur. Olumlu tarafi agir basarsa
sorun olmaz, basmazsa olur. Her duruma cozum uretenler tabii ki daha cok deger gorurler. Bir de orta saha karakterli
oyuncular vardir. Top bunlara geldiginde ilkin rakip oyuncuyu gecmeye calismazlar, topa basarlar, daha farkli yontemleri vardir.
Kimi zaman da en tehlikeli oyuncular arkadan markajsiz gelenlerdir. Hedef her zaman en cok sayida ve en isabetli ortalari gondermek.
Top kesme becerisi kadar ortada da oyuncularin olmasi lazim, yoksa istedigin kadar iyi top kes, kimse yoksa ise yaramaz. Bence tricky winger
olarak en iyi oyunculardan biri Figo idi. Muthis top keserdi ama bunun disinda rakibini illa temiz gecmeye calismazdi. Amaci
cesitli oyunlarla kucucuk bosluklar yakalamakti. Yeni nesil Portekizliler gibi ilginc calimlari yoktu.
Ayni Messi gibi futbolun temel tekniklerini uygulardi. O yuzden cok etkiliydi. Cunku amac yine soyleyecegim en cok sayida ve en
isabetli topu ceza sahasina gondermek; adam gecmek, spektakuler sekilde adam gecmek degil, rakibin belini kirmak, bir daha donemeyecek sekilde temiz
gecmek, tekrar tekrar gecmek degil. Hedefi ne kadar sekilde gerceklestirdigine bakilir. Bunun takimin genel olarak oyununu nasil etkiledigine bakilir.
ManU'yu seyrettiginde, klasik 4-4-2 oynadiklarinda topu hizli bir sekilde bir o yone bir bu yone cevirip bir winger'la bulusturmaya calisirlar. Mesela
bu ismin Nani oldugunu dusunursek, amaci en kisa surede rakibinden kurtulup ya topu kesmek ya da sutla bitirmek. Q7'ye geldigimizde birincisi cok yavas.
Bazi pozisyonlarda gercekten iyi top sakliyor ama bazi pozisyonlarda imkansizi zorluyor. Iyisi, kotusunu goturuyor. Amacinin top kesmek oldugunu
anlayamiyorsun. Takintili bir insan. Kafasinda belirli bir pozisyon ve surekli onu oynamak istiyor. Iyi de pozisyon onun icin uygun degilse
niye zorlarsin ki? Ayni Fernandes gibi illa iki kisiyi gecip oyle is yapmak istiyor. Bazen adami geciyor ama memnun olmuyor sanirim, tekrar gecmeye
calisiyor. Q7'den yeterince temiz top cikmiyor, surekli bekin bir yerine carpiyor, bu insana top kesmek icin yeterince bosluk yaratamadigi kanisina
vardiriyor. Zaten sol tarafta oynamasi bence daha da ters. Sag tarafta kalmasini tercih ederim. Orada bir iki gercekten etkili calimi var. Bir tanesi
su: Bek ve Q7'nin pozisyonu uygunsa sol ayagi ile topun uzerinde yarim cember cizip sag ayagi ile bosluga cikarmasi etkili bir calim. Cogunlukla calisiyor.

Devami var... :)

borasahin dedi ki...

Netice itibariyle Q7'nin bu konuda cok iyi oldugunu dusunmuyorum. Ayni Fernandes'in iyi bir pasor oldugunu dusunmedigim gibi. Dedigim gibi oyle spektakuler
hareketlere bakmiyorum, basit hedeflere bakiyorum. Onlar olsa olsa isin estetik yani olur, amaci degil. Insanlara garip gelecek ama Q7 bence Uzulmez'in
degisik bir versiyonu. Uzulmez'in Luce doneminde islevi seni rakip kendi sahandan rakip yari sahaya tasimakti. Oyunun tamamen merkeziydi. Baska da hicbir islevi
yoktu. Ne savunma arkasina sarkanlari toplardi, ne de hucumda top keserdi. Dikkat cekici bir not da Scala doneminde SL'nde ilk grup maclari itibariyle en cok faul
yapilan oyunculardan biri olmasi. Arkasini Zago ya da Ahmet Yildirim toplardi, en tarafta Pancu ya da Tumer deplase olurlardi. Q7 bunun hucum agirlikli bir versiyonu
olabilir. Ama kenarda etkin oldugu cizginin boyu biraz daha kisa. Buna karsilik Uzulmez'e nazaran daha fazla asist ve gol katkisi yapabilir. Fekat yine iddiam su ki
ideal bir winger degil, oyun merkezi ve rakip sahaya yerlesme tool'un. Kalanlari kadro muhendisliginde diger oyuncularla cozmen gerekiyor.

Btw, Arka diregi Almeida aldi diyelim, on diregi kim alicak?

Sonunda bitti :)

Cartalete dedi ki...

Eline sağlık, gayet açıklayıcı olmuş :)

Hem top taşıyan, hem de etkili sonlandıran oyunculardan biri Drenthe'ydi bence. Quaresma'dan daha etkin bir kenar oyuncusu olabilirdi.

"Çalım atmadan etkili orta yapma" örneklerine Münch'ü de eklemek isterim. Derinden, nesif toplar atardı.

Bence de 4-4-2 mevcut durumda en ideal sistem ama kanatlı değil, orta saha özellikli oyuncularla. 4-2-2-2 de denebilir.

Bu konuda görüşlerinizi de beklerim yeni başlık altına, gece atacağım.

EC dedi ki...

gecen haftaki FB macindan sonra Ugur Meleke nin dedikleri: sanirim su an icin hepimizin TD hakkindaki dusuncelerimizde tutarsizliklar olusturmasinda en buyuk etken

"..Samet Hoca her fırsatta yalnızca 14 oyuncu kullanabildiğini, kadrosunun ne kadar kısıtlı olduğunu anlatıyor. Çok haklı. Ama böyle bir yokluk yılı sıkıntı içerdiği kadar fırsatlar da barındırır. Normal bir sezonda forma vermekte zorlanacağınız gençleri bu sene gözünüz kapalı 11’e koyabilirsiniz, taraftar da kamuoyu da arkanızda durur. Ama eğer (Rıdvan, Tanju gibi) o gençleri kiralanması/satılması için dışarıda bırakıyor, (Ersan gibi) kulübede oturtuyor, (Emre gibi) İBB’ye gitmedi diye dışlıyor; yerlerine 30 üstü adamları oynatıyorsanız samimiyetiniz sorgulanacaktır her zaman... "

Bir de arkadaslarimizin cogu Fikret Orman ve yonetimi elestirirken onlarin diger kulup baskanlari gibi esit sartlarda yarisa baslamadigini, boyunlarinda borc kementi, para getirecek en onemli etkenlerden olan Avrupa Ligi maclarinin ellerinden eski yonetimin yaptigi hirsizliklar yuzunden elimizden alindigini lutfen hatirlasinlar..

ECO Luksemburg