Sorumluluk Ismarlama


Bugün saha dışında görmek istediğimiz hareketlerden biri yaşanmış Beşiktaş’ta. Şüphesiz camianın şu andaki en yıldız futbolcusu Fernandes, tüm takıma yemek ısmarlayarak bir ‘sahiplenme’ örneği sunmuş. Manuel anlayabildiğim kadarıyla asla yapay karakterde bir insan değil. Takım arkadaşlarından sevgi, saygı görüyor olacak ki o da böyle eylemlerde bulunuyor. Saha içi liderin, herkesçe bu kadar kabulleniyor olması; bir takım için oldukça güzel bir detaydır.


Sergen’in şu sıralar üstüne basa basa değindiği bir konu var; “Bir takım ‘takım’ olacaksa, öncelikle herkesin birbirini sevmesi lazım. Ve güvenmesi… Mesela arkadaki oyuncu bana güvenecek, ‘nasıl olsa atar’ diyecek; ben de arkadaki oyuncuya ‘nasıl olsa vurdurmaz, bir tane atar kazanırız’ diyeceğim…”
Ancak maalesef bugünün Beşiktaş’ında saha dışında gösterilen uyum, birlik beraberlik olguları; pek saha içine yansımıyor. Kimse ekstra sorumluluk almak istemiyor… Topu alıp hücuma kalkan, rakibi karşısına alıp savunma yapan, orta sahada top kazanıp etrafına bakınan oyuncu; kaderine terk edilmiş halde buluyor kendisini…

Oysa bir takımda sorumluluk paylaşımı, ‘ısmarlaması’ olmaz ise; “takım değil!” yaftası gün geçtikçe her bir oyuncunun üstüne sinerek, “bunlar futbolcu değil!” durumuna ilerleyecektir. Çünkü artık bugünün futbolunda kimse tek başına bir şeyi değiştiremez. Önce takım olunur, sonra o takım içersinde oyuncu performansları sivrilir…

Mesela son günlerin modası; “Escude niye alındı?” sorunsalı… Özellikle bek oynadığı son Fenerbahçe maçı sonrası iyice çukura çekilmiş gözüküyor.  La Liga’da yıllarca üst düzey oynamış oyuncu, buraya gelip savunma yapmayı unutmuş gibi algılanıyor. Evet, fiziki yapısı ve oyun şekli itibariyle bek pozisyonuna çok uygun değildir. Lakin son maçta “bek hatası” olarak akılda kalan gollerin arka planını aslında çok farklıdır. Onlardan birine bakalım…
Gökhan’ın attığı ilk golün gelişimini görüyoruz burada. Escude, rakibin “ikili oyunu” karşısında kalmışken; yanında kademe yapabilecek herhangi bir arkadaşını görememekte… Bu tip durumlarda, takım savunması adına iki temel unsur vardır: Eğer bir bek, hücuma kalkıyor ise rakibin önalanda oynayan kanat oyuncusu (yani Uğur Boral) onu takip etmekle yükümlüdür. Aksi halde bekini çıkaran takım, 1 adam fazlasıyla hücum yapacaktır…

İkinci unsur ise;  bir bek oyuncusunun oyunda düşmesi durumunda, ona en yakın stoperin bek pozisyonu alarak kademeyi alması eylemidir. Ancak burada da tandem derinde savunma yaptığından, Sivok da olaydan uzakta kalıyor ve bu ikili oyunun devamında kolayca ‘oyundan düşme sırası’ ona geliyor… Haliyle orada değil Escude, Evra'nın bile çözümsüz kalacağı bir durum yaşanıyor.
Görüldüğü üzere Fenerbahçe, Gökhan ve Kuyt’ın gayet basitçe ikili oyun yardımlaşması sonucu; tüm Beşiktaş savunmasını atlatarak net bir gol pozisyonu yakalıyor ve buluyor da… Çünkü Beşiktaş’ın takım savunması anlamında hiçbir şekilde “sorumluluk paylaşımı” söz konusu değildir. İlk gol de, buna benzer pozisyonda; bu kez topu kaptıran Fernandes’in gölge markajı sonucunda rakibe fırsat tanınmıştı hatırlanacağı üzere.

Beşiktaş’ın bu yarımlaşmadan uzak oyunu, hücumlarda da söz konusu esasında… Kazanılan maçlarda bile -bir iki anlık parlamalar dışında- durum buydu. En basiti; Gökhan ve Kuyt’ın girdiği ikili oyundan herhangi bir örnek göremiyoruz. Topu kanattan alıp hücuma kalkan oyuncu (Holosko, Hilbert ya da Olcay) kaderine terk ediliyor ve o kaderin sonunda büyük ihtimalle top kaybı yaşanıyor… Fernandes, saha dışında olduğu kadar cömert davranmayıp, topu etrafına “ısmarlamada” cimri davranıyor; niyeti olsa da pas opsiyonu oluşturacak pek oyuncu bulunamıyor…  Hedef santraforlar topları, 100 metre karelik boş arsalara indiriyor vesaire…

Velhasıl; Beşiktaş bu temel problemi çözemezse bir “temel atmış” olmayacak, Ocak’ta geleceği söylenen Nene gibi bazı transferler, çok anlamlı olmayacaktır. Escude’ye çok ayıp edildiği de bir başka gerçektir. Tıpkı Uğur Boral için ayırdığımız sabrın ve mevkilerin sonuna geldiğimizdeki gerçek gibi…

2 yorum:

Yasin dedi ki...

selamlar küçük bi hatırlatma yapmak istedim.Bu sene quiz programına çıkan Sivok şöyle bi açıklama yapmıştı,Fernandes bütün hesapları ödemek istiyor diye.Onun alışkanlığıymış yani yemeğe götürmüş demek çok doğru değil hemen her zaman Fernandes ödüyorumuş bu tür toplu yemekleri.
Ama yine de nasıl cömert bir kişilik olduğu da ortaya çıkıyor.

Cartalete dedi ki...

Portekizli yıldız futbolcumuz Manuel Fernandes'in verdiği yemeğe, teknik ekibimiz ve Futbol Komitesi üyemiz Ahmet Kavalcı da katıldı.

Resmi sitenin yalancısıyım :)