Aslanım Beşiktaş, Aynı Roma!


Fernandes’in çektiği fiş sonucu bizim semtte bile elektriklerin gitmesi nedeniyle, şarjım bitmeden maç yazısını çıkarayım. Esasında ilk 11, daha doğrusu savunma hattı açıklandığında; Beşiktaş’ın bu maçı ancak yediğinden daha fazla atması durumunda kazanabileceği belli olmuştu. Sakatlıktan çıkan Akgün, 10 yıldır stoper olduğu vakit saçtığı radyasyonla Beşiktaşlıda tehlikeli hastalıklara yol açan Toraman, yanında bir tamamlayıcı olduğunda iyi stoper olan ve yine henüz yeni yeni  toparlayan Ersan ve 1982’de bek kavramına tepki olarak doğmasına rağmen; hoşafına müshil atılmadığı taktirde sol bekteki yeri hazır olan Uğur Boral. Fantastic Four; tamamdı…


Neyse ki Beşiktaş, Trabzonspor maçının ikinci devresinden bu yana yakaladığı müthiş hücum ritmini yine sürdürüyordu. Nitekim daha 6 dakika içinde iki kez aynı şekilde dengeli ve kalabalık geldi Beşiktaş; Oğuzhan bekinin çıkmasını bekledi, o zaman zarfında ceza sahasına koşular da çoğaldı; Akgün topla buluşur buluşmaz Hugo’ya kusursuz bir orta yaptı. Ve aynı pozisyon, birkaç dakika önce yine yaşanmış; bu kez topla buluşan Holosko gelişine vurduğu topu auta atmıştı. Yani o gol; kesinlikle tesadüf değildi.

Mehmet Akgün beni performansıyla şaşırttı açıkçası. Bindirme zamanlamaları mükemmeldi. Bununla birlikte topla her buluştuğunda telaş etmedi; ağrıları nüksedip oyundan çıkana kadar sahanın en iyilerindendi. Sanıyorum Beşiktaş’ın artık bekini emanet edeceği bir alternatifi var. Daha erken ama öyle bir his verdi açıkçası.

Manuel Fernandes, Almeida’nın şifresini çözerek bizim eskiden “kepçeleme” diye tabir ettiğimiz; profesyonel futbol sahasında ender görülen asistlerden birine imza attı. Zira ben öyle bir asisti en son Ertuğrul Sağlam’dan görmüştüm, bir Fenerbahçe maçında… Golü atan da bugün karşıdaki güzel takımın, güzel hocasıydı. Hafif alley-oop’u da andırdığından mıdır nedir; istemsiz olarak Kaan Kural ohohoho’su geldi bende de tepki olarak. Hugolina tribünde miydi bilinmez; bugün Hugo’dan ilk Beşiktaş hat-tricki geldi.. Yükselen performansına çok yakıştı, sevindim onun adına. Gollerden birinin sol ayağının içinden çıkmış olmasına daha da sevindim.

Beşiktaş’ın savunma önünde, kısaca “önlibero” denen bölgesinde Necip Uysal vardı. O çocuk; taktiksel olarak maçın sonlarını sağda tamamladı ve o sürede hafif bir 2002 model Joaquin performansı sergiledi. Beşiktaş’ın savunmadan ötesinde nasıl bir hücum takımı olduğu buradan da belli biraz aslında… Ön taraf futbolu ve akıcı oyunu bilen oyunculardan oluşunca ve de “yakın” oynanınca ortaya nefis hücum aksiyonları çıkabiliyor. Böyle olunca lig ikincisi 3 gol atmasına rağmen puan alamadan otobüsüne binebiliyor…

Ama şu var ki Beşiktaş her maç 3 yemek zorunda değil -bu durum McGregor'u da kötü gösteriyor ki bugün 3 gole rağmen oldukça iyiydi-; işin bu tarafı can sıkıcı. Hele de takım bu kadar yakın oynuyor ve önde baskıyı zaman zaman çok iyi yapıyorken… Evvela o Sivok – Ersan tandemiyle oynamamak lazım; hani bir maça kızıp orta ikiliyi bozmak pek görülmüş iş değil. Aynı zamanda savunma önündeki “iyi Toraman’dan” da mahrum oluyor takım… Bugün Necip iyi bir tüyo verdi; kenarlardan biri o olabilir, Toraman da savunma önüne geçebilir. Hücum anlamında pek bir şey değişmez zira takım bir şekilde atıyor…
Sol bek içinse Emre Özkan; en azından o 2. golü yedirmezdi diye düşünüyorum. Hani Uğur Boral’ın çok fazla içerde kalıp, Diarra’nın bomboş vurduğu pozisyon… 8-0’lık Liverpool maçında İbrahim Üzülmez’in hallerini hatırlattı ve unutmam biraz uzun sürdü… Diyeceğim odur ki; Beşiktaş o 2007’deki gibi “mecburiyetten” kötü savunan bir takım olmamalı. Bence çözümü bulunabilir. Aksi halde Zeman’ın Roma’sı Beşiktaş’ın kardeş köyü olmuş durumda…  En azından iki farklı öne geçince “maçı aldık!” diyelim yahu!

Şu sıralar Oğuzhan sebebiyle Arsenal fanıyım diyebilirim, maçlarını da kaçırmıyorum zaten. Fernandes dahil; topu ayağına aldığında “rahatlama” hissini en çok veren oyuncu. Uygulamaları bir yana; evvela doğru tercih oranı %95’lerde. O %5’i, içeri kalabalıkken attığı şut dolayısıyla kestim… Bugün 5. gol öncesi “oyun nasıl öldürülür ve sonunda pozisyon yaratılır” dersi verdi: Sürebildiğin kadar sür ama pas opsiyonu yakaladığın an ver! Bu ders bilhassa Fernandes’eydi… Attığı gol harika, ama maç 4-3 giderken ayağına aldığı her topu gereksizce ezdi ve Antalyaspor ataklarına çevirdi.

Velhasıl Beşiktaş, ligin zirve takımlarından birine de 5 attı ve o zirveyle arasını 3 puan kadar yaklaştırdı… Ki oyun anlamında sürekli yükselen, ligin en iyi hücum yapan takımı da Beşiktaş. Zamanla daha zor yiyen takım olma ümidiyle… Son olarak; bu takımın 5 gol atması mı yoksa maçın başında “santra pozisyonu da almışken” taraftarın çağrısına kayıtsız kalamayıp tribünlere gitmesi mi daha güzel karar veremedim. Galiba ikincisi…

Osman Ağabey'e saygılar...

Antalyaspor 3 - 5 Beşiktaş

69 yorum:

mustafa dedi ki...

Adaş bide Bobo nun Tümere Şu asisti var http://vidaru.com/bobodan-harika-asist/24999696

mustafa dedi ki...

Elbet İkincisi , İllada İkincisi Bizim Beşiktaşımız . Adaş bizim takımın en elzem ihtiyacı savunma önüne Ernst,Baroni,Zokora,Ndiaye tarzı bi adam bence Diğer bölgeler deki eksikler takım içinden giderilebilir hele hele 2 kulvar da kalmışken . Nene vs forvet transferleri bu aşamada yersiz bence 12 maçta 27 gol atmış takımın ihtiyacını gidermek yerine 12 maçta 19 gol yiyen takımın ihtiyacı giderilmeli ki keza yeni bir Ernst bulunursa bir Yusuf alınmadan yeni bir Şampiyonluk gelebilir . Gerçi içerde Muhammed gibi , Oğuzhan gibi Mertcan Aktaş gibi Yusuf vari adamlar var halihazırda

Ekrem35 dedi ki...

yazıyı büyük bir mutlulukla okurken sonuna gelince üzüldüm çünkü ben maçı ilk dakikası biterken izlemeye başladım ve maçın en güzel anını kaçırmışım ne yazık ki :(

maçtan sonra babamla konuşurken necip'in türkiye kupasında inönü'de oynadığımız maçta ve bu maçın ikinci yarısının ortalarından itibaren orta sahanın sağındaki performanslarını baz alarak toraman'ın defansın önünde necip'in ise holosko'nun mevkisinde oynamasının takım savunması için daha iyi olacağı sonucuna vardık.

fernandes'in topla gereksiz oynamaları konusunda kesinlikle uyarılması gerekiyor bence. sağında solunda takım arkadaşı olmasına rağmen iki kişi arasına dalmasını anlayamıyorum. geçen sene pas verebileceği kimse yok o da mecbur çalım atıyor diyorduk ama bu sene gördük ki bu bir hobiymiş. bu maç için maç 1-0 iken maçın 2-0 olmamasının nedeni bence fernandes'tir. bir kaç pozisyon var çabuk oynasa 2-0 olcaktı bence maç.

oğuzhan ise aynen dediğin gibi son gol öncesi ders verdi adeta fernandes'e.

uğur boral tercihi hocanın belki de tek yanlışı. bahsettiğin golde resmen uyudu ve bu sezon uğur yüzünden yenen ne yazık ki ilk gol değil bu. bir kaç cümle de mehmet akgün için yazalım. eğer böyle oynarsa hilbert'ten daha iyi bir sağ bekimiz var diyebilirim.

son olarak yazının ilk paragrafına sesli güldüm resmen.

Emre Toraman dedi ki...

Öncelikle selamlar ve bu kaliteli blog için tebrik ve teşekkürler. Yazıları ve yorumları uzun süredir ilgiyle ve hatta heyecanla takip etmeme rağmen; yorumların mevcut kalitesini görünce, dahil olmam bişey katmaz mı, kaliteyi bozar mıyım acaba diye düşünerek yorum atmıyordum.

Bu seneki Necip özgüvenine bi selam çakarak ben de bu çekinceyi üzerimden atmaya karar verdim :)

Bugün Olcay'ı ilk kez net olarak beğendim. Topun üzerinden atladığı pozisyonu saymazsak, hata olarak sonuçlanan (karar aşamasında doğru olabilir), "naptı bu şimdi" dediğimiz tercihlerinden hiç görmedik sanırım bugün. Hele penaltı noktasındaki Fernandes'e sol taraftan yuvarladığı tek top vardı ki hücum aksiyonlarımızın, Fernandes'in plaj futbolu asistinin bile ötesinde, zirve yaptığı pozisyondu bence. Bugün şansı mı yanındaydı, takım arkadaşları mı onu daha iyi anladı, yoksa gerçekten tercihleri mi daha doğruydu bunun kararını pek veremedim. Kafamda Olcay hakkındaki tabloyu netleştirebilmem için en az ilk devre sonunu beklemem gerekecek sanırım.

Ersan bekleyen değil, hamleli bir stoper ve başarılı olmasının sebebi bu hamlelerin genel olarak isabetli olması bence. Yoksa bir Baki Mercimek'ten çok farklı değil gibi geliyor tercihleri(özellikle de topla çıkışları :). Ama bu hamlelerinde sertliği biraz daha kontrol altına alsa iyi olucak sanki. İlk 11 başladığı ilk 3 lig maçında 3 sarı kart görmüştü. Bugün de dakika -sanırım- 80'lerde kart gösterilebilcek kayarak bi hamlesi vardı. Ki sonradan oyuna girdiği Fenerbahçe maçında da daha girer girmez kartlık bi hamle yapmıştı, hakem atlamıştı bence.

Oğuzhan hücumda daha risksiz, daha basit bir oyunu tercih edebilmesine rağmen özellikle ilk yarıda savunmadan çıkışlarında pasların fark yaratması için biraz fazla zorluyor gibi geldi. Biraz daha basit oynamalı mıydı, ben mi yanılıyorum. Etrafındaki oyuncuların pas opsiyonu yaratıp yaratmadığına çok dikkat etmedim açıkçası, önümüzdeki maçta ayrı bi gözle izleyeceğim bu konuyu.

Son olarak Necip'in bu performansı, altyapı oyuncularımızın olası yükselişlerine bir örnek teşkil ediyorsa eğer Fikret Orman'ın sık sık dillendirdiği "Türk futbolunda bir şeyler yanlış. Biz bunların değişimine öncülük edeceğiz." minvalinden sözleri hiç de uzak gelmiyor. Sezon başında tukaka desek de umutlarımızı tekrar yeşerten Aybaba'ya da teşekkürler.

ozan dedi ki...

Almeida bize gelmeden önceki son maçlarında werder bremen'de bir hattrick yapmıştı sanki.

Kapanmayıp oynamaya çalışan takımlara anında cezayı kesiyoruz da bu sene de her takım açık oynuyor herhalde. kazanmak için 3+ gole ihtiyaç duyduğumuz sürece üst sıralarda tutunmamız zor. 2 hafta sonraki kayseri maçını 1 gol atıp kazansak farklı galibiyetten daha mutlu olurum.

planck dedi ki...

Bana kalırsa maçın skoru uğur boral 3 - beşiktaş 5 şeklinde oldu. Şifo madeni bulmuş bırakmadı 3 gol de soldan gelişen ataklardan ve uğurun ne yaptığı bilmez oluşundan geldi.

Onun dışında takıma Oğuzhanın girdiği çok belli oluyor. Özellikle hucümda sıkışmıyor, bir şekilde top onun ayağına geliyor ve açılıyor. Son golden önceki deparı ve pası verişi de gayet güzeldi. Ama golü görememiş pası verdikten sonra kramp girmiş :))

Olcay bu takım için gerçekten önemli bir oyuncu, özellikle set hucümlarında biri ayağında topla kime atsam acaba diye bakıyorken diğerleri çoğu zaman oldukları yerde ayaklarına top beklerken Olcay illa ki bir yerlere deplase oluyor, temiz pas opsiyonu oluşturuyor. Aldığı topları da gerçekten evelemeden gevelemeden mantıklı kullanıyor.

Ferno bugün sakatlıktan çıkmış olmasından dolayı biraz güçsüzdü, normalde yüksek ihtimalle çıkmayı başardığı iki sıkıştırmalarda çoğunlukla top kaybettirdi. Normalden de fazla fren oldu bugün takıma. Yine de 1 gol 1 asist :)

Akgün'de şaşırtıcı şekilde iyiydi, ayağı baya iyiymiş hem de sakin adammış. Hilbertin 50 seferde atamadığı ortayı ilk seferinde açtı adam :)

Memleketimin takımı aslında bizim gibi oynamaya çalışan, ligdeki az sayıda gerçek anlamda proaktif takımlardan birisi. Ama tabi defans sağlam olmadığı için böyle maçlar yaşamaları doğal. Bu iştahla devam ederlerse avrupaya giderler ama orda bugün attıkları 3 golü de atamazlar bu kadro ile.

Unknown dedi ki...

Sezon basinda kendi capimda muhtemel 11leri dizerken oyun sıkıstıgında, takim bunaldiginda fernandese ek olarak top teknigi iyi, pasor ekstra bi oyuncu eksikliginden mutevellit joe cole ya da nene transferini cok onemsemistim. Ozzie'nin bu tanima bu kadar cabuk uymasini kabul ediyorum ki beklemiyordum. Fernandese yardimci olan ozzie degil de sanki fernandes ona yardimci oluyor.

Ayri bir parantez de necip'e.. Tam gozden dusmeye baslamisti ki mukemmel bir cikis yasiyor. Nazar degmesin kocuma.

Celal Abbas dedi ki...

Almeidanın ilk golünü görünce Almeida Hattrick yapar dedim ve yanıltmadılar. Bugün çok güzel iki maç seyrettim. Kayserideki maçda çok güzeldi. sonrada Antalya beşiktaş maçıda çok güzeldi seyir zevki verdiler bana ve sanırım herkesde aynı düşüncededir.

Sanki bir takımın kısa özeti ne yapmak istediğini bileceksin ,yani bir planın olacak. Sonrada bu planını benimseyen onu destekleyen futbolcuların ve camian olacak.

fkerim dedi ki...

Abi ellerine sağlık ilk paragraf çok iyidi çaldım face'ime koydum kızmazsın inş :D

enorton dedi ki...

Hocanın bu Toraman ve Uğur Boral sevdasından vazgeçmesi lazım. Onun dışında hücum anlamında herşey çok güzeldi. Uğur Boral artık çok can sıkıyor. Toraman'ı da yakında kalede oynatcak diye korkuyorum. Feda dediğimiz sezonda maç başında 2 tane yabancı stoperimiz kulubede oturuyor, sırf Toraman'ı oynatma sevdasına...

box2boxMC dedi ki...

Benim anlamadığım, Samet Aybaba kötü giden yanları tespit edip hiç sakınmadan basın önünde bunları söylerken (Batuhan, Holosko ve Olcay2ın defansa yardım etmemesi) Uğur Boral'a hiç gönderme yapmaması ilginç. Artık o kadar barizki rakip takım hocaları bu durumu görüp oyunu sol tarafa yıkarken SA'nın burası için bir çözüm düşünmemesi çok çok ilginç. Uğur Boral'ı önyargıyla izliyorum ondan mıdır nedir, sanki bütün yediğimiz goller onun yüzündenmiş gibi hissediyorum. Genç bi oyuncu olsa anlayacam, üzerinde duralım diyecem ama 30 yaşında, lig başından beri tel tel dökülüyor, üstelik 4-5 hafta sonra İsmail gelecek, nedir bu Uğur ısrarı anlamıyorum.

Basar dedi ki...

@Ekrem35

Teşekkür ederim hemşerim (sanıyorum ki)! Benim gibi düşünen biri daha var. Fernandes giderek Q7'nin koşan modeli olma yolunda ilerliyor. Evet faydalı, etkili koşuyor ama zarar da veriyor. Sadece 1-0'dan 2-0'a geçmenin önüne engel değil aynı zamanda her maç 11 km koştuğu için son 10 dakikada yorgunken yaptığı top kayıpları çok zararlı oluyor.

Geçen hafta yazışmalarımızda takımda organize atak problemi var mı yok mu diye tartışmıştık. Sanıyorum artık herkes aynı şekilde bakıyor.

Takımın 2 ana sorunu var. Hayır biri defans değil, solbek sorunu! 2 golü soldan gelen ataklarla yedik, son golü ise soldaki demarke olan kişi attı. Bu problemi çözersek, defans problemimiz de minimuma iner.

Nasıl ki bugün sağ bekte Mehmet hiç fena değilmiş yorumu yapıyoruz, solda da Emre için birşeyler karalayabilmek istiyorum. Ayrıca İsmail'in de takımla yavaş yavaş çalışmaya başladığını duydum. Hadi hayırlısı diyelim...

Basar dedi ki...

Bu arada, bizim maçlar Uğur Boral sayesinde mahalledeki 3 avans beşte biter maçlarına dönmeye başladı.

Tabi kabahat kendisinde değil, senelerin sol kanat oyuncusunu beke koyan hocamızda.

Nasıl hücum için birçok övgüyü alıyor, bu sorun için de yergileri kabul etmesi gerekir.

Övünç Şentürk dedi ki...

aga walla şu ferdi-oğuzhan mevzusunda süper tespit yapmışsın.

sağı solu okuyorum varsa ferdi yoksa ferdi.

asıl aktör oğzuhan olup yardımcı aktör fernandes olduğunda beşiktaş bariz bir şekilde daha iyi.bunu oğuzhan'sız maçlarda çok net görüyoruz zaten.bir de ferdi'siz maça çıktığımızda sonuçları daha iyi ölçebileceğiz .fernandes'in basit oynama sorunu çözülebilse defansımız bu kadar kötü yerleşimlerde yakalanmaz bence.

ferdi'yi etkili kılan şey 10 kişinin arasından çıkardığı toplar değil ki ? takım çıkarken sırtı dönük o topu 2-3 saniye tutsa hemen etrafına biri geliyor zaten.

fernandes'te bizim oyuncumuz ama necip'te bizim oyuncumuz aga ... hem de ilk fırsatta mutsuzum gitmek istiyorum demeyecek bir oyuncumuz ...

Halet Rezaki BJK dedi ki...



Marifet İltifata tabidir

Sezon başı karabasan gibi çullanan bir kaostu.Delik bütçe, sınırlı kadro, burun kıvırılan teknik adam,el parasıyla savurmaya alışmış tribünler..Kabus, Beşiktaş a taşınmıştı...

Sanırım hemen hiç kimse, Beşiktaş ın lige tutunabileceğini,belli bir oyun şablonunu oturtabileceğini , lig liderine 5 gol atabileceğini öngörmemişti.Dahası; Toraman nın otuzlarında , ayakiçi derin pas atabilecek kadar aşama yapabileceğini,Almeida nın bu kadar iştahla koşabileceğini,Necip in, içine Swanstager kaçmış bir orta sahaya dönüşebileceğini, Ersan nın bu kadar çabuk toparlayabileceğini, Fernandez in bu denli istikrarlı bir oyuncu olabileceğini,Oğuzhan nın jet hızıyla yıldızlığa terfi edeceğini, Olcaydan böyle bir kenar forvet çıkarılabileceğini düşünmemişti...Hiç birimiz seneler sonra takımın çalışılmış hucum setleri oynayabileceğini,4 oyuncuyla altı pasa inebileceğini hayel bile etmemiştik...

Samet hocanın gelmesine çaresizlikten razı olmuş ama geldikten sonraki duruşu, demeçleri ,kararlılığı karşısında önyargılarımı bir kenara bırakıp ona güvenmeye başlayan ben bile bu çabuk kıvam tutturabileceğini düşünmemiş 2 sene zaman vermiştim..Geldiği,takımı getirdiği nokta ilerisi için fazlasıyla umut vadediyor...Tabii ki daha pek çok eksiği var takımın.Yarın saçbaş yoldurtacak yenilgiler de alabiliriz ama dört ayda yenilmez armada yaratabileceğine inanıyorsanız zaten futbolu milli piyangoyla karıştırıyorsunuz demektir...

Senelerce kaptanlıgını yaptıgı takıma teknik drektör olmayı ideali yapmış ve canlabaşla çalıştıgı apacık olan Samet Hoca bana fazlasıyla umut aşılıyor...Desteklenmeyi, teşvik edilmeyi,taraftarının tribünlerde cimrice esirgedigi alkışı fazlasıyla hak ediyor ...siyah beyaz ölüm yaşam



d.amokachi dedi ki...

En son ne zaman 5 gol attık hatırlamıyorum. Kim ne derse desin bu takım olacak lütfen herkes destek versin bu takıma. Cuma günü gelin maça yensekte yenilsekte o sahadan mutlu ayrılacaksınız. Sol beki hariç herşeyi tamam bu takımın sadece biraz daha sabır...

Unknown dedi ki...

yazıyı hem kazanmanın hem de almeida'nın patlama yapmış olması sebebiyle apayrı bir hazla okudum...teşekkürler cartalete :)

dün kadıköyde bir pub'da arkadaşlarla maçı izlerken almeida attı ve daha sevinirken 'bir tane yersek üç gol daha atmamız lazım' dedim, arkadaşlar abarttığımı düşündü...ama beşiktaş yine ne yaptı etti bir maçta üç gol yemeyi başardı...bu işte bir tuhaflık var :)

galatasaray, fenerbahçe, bursaspor, gaziantep ve antalyaspor...yani ligin kalburüstü takımlarından biz öyle veya böyle üç yemeden rahat edemiyoruz...taraftarız arkadaşlar, bize de yazık...kazandılar, iyi hoş da, bi mekanda da arkama yaslanıp biramı yudumlayarak galibiyet aldığımızı göreyim artık :)

birisi açıklasın, bu nasıl iştir ?

son olarak; halen ısrarcıyım almeida konusunda...uğur boral'a sol bekte tahammül eden veyaetmek zorunda bırakılan bir takımın taraftarları olarak bence fazla yüklendik, yanlış oynatıldığı halde çok şey bekledik...almeida, budur..

herkese iyi haftalar

Unknown dedi ki...

sen padişah ol ben kafanda fes, müziği kıs çok geliyor ses, evet'in italyancası "si" ingilizcesi "yes", assalamu alaykum manuel fernandes"

blogun tarzına pek uygun değil ama paylaşayım istedim :)) fernandes geyiğinde sanırım son nokta

Ekrem35 dedi ki...

@basar

fernandes'in bursa ve antalya maçlarında yaptığı top kayıpları çok tehlkeli ataklar olarak bize geri döndü. şanslı ki kendisi bunların hiçbiri gol olmadı. takımın hızlı, kısa paslı olan hücum organizasyonlarında da bazen el freni oluyor ne yazık ki. umarım oğuzhan'la birlikte o da daha sade ve basit oynamayı öğrenir.

bir de cuma günü basketbolda hayati önem taşıyan maçımız varken futbol maçımızı aynı gün ve saate koyan federasyona ne desek az. bu konuda umarım yönetim gün değişikliği için başvurmayaı düşünüyordur. f.terim istediği için karabük maçı cuma oyananabiliyorsa beşiktaş isteyince de başka gün oynanabilmeli maçlar.

helldoradotcom dedi ki...

İki haftadir cok zevk aliyoruz burasi kesin fakat Fernandes'in bencilligi agzimizin tadini kaciriyor. ozellikle yazida belirtildigi gibi macin sonlarinda %100 top kaybiyla oynadi. neyse ki takimdaslik ust seviyede yoksa gecen yil ernst'in q7'ye koydugu tepkinin bir benzeriyle karsilasabilirdik. Ne Almeida'ya verdigi fantazi pasi versin, ne de bu derece top kaybi yapsin bence. takim helak oldu onun kaptirdiklarini geri kazanmak icin. Macla ilgili vardigim bir diger sonuc da Toraman ve Boral olmasaydi 2 gol daha az yerdik orasi kesin. Toraman son golde onunden gecen topu arkasindan gelen adami goremedigi icin birakti ve gol geldi. Bu hatayi gercek bir bek oyuncusu yapmazdi. Diger yandan ugur boral'da ters kademe disinda hicbir ise yaramadigini bir kez daha gosterdi. Oysa ki -basima birsey gelemeyecekse- sezon basinda ilk transfer edildiginde hiziyla bize katki saglayacagini dusunmustum :(. Simdi is cikisini bekliyorum gidip takimin antrenmanlarda giydigi sweatshirt'ten alip arkasina da Oguzhan yazdiracam :))

Cartalete dedi ki...

Keyifli bir maç sonrası sanıyorum belli olduğu üzere keyifle yazdım ve kenara çekilip, yine keyifle gelecek yorumları okudum pek araya girmeden. :) Herkese teşekkürler.


Bana göre kusursuz futbolcu tarifi; çok yetenekli olup ama bunun farkında değilmiş gibi oynayandır. Mesela Messi direkt olarak gole yönelmelerin dışında gereksiz çalımlara, zorlamalara, karşı beki rezil etmeye çalışmalara girmez. Alır, verir... Yeteneksiz diye mi? Hayır, akıllı diye.

Fernandes, dün akşam olduğundan çok daha büyük olumlu etki yaratır Beşiktaş'a; derdim bu benim de. Biraz basit oynarsa o 1 asist 1 golüne, 3 de asist öncesi pas ekler böyle kopan maçlarda...

Bir de şunu savunmaya başladım içten içe. İsmail'in de dönecek olmasıyla; devre arası bu takımın ideal 11'ini (bir başka manada havasını) bozacak bir transfer yapmamak, dokuyla oynamamak lazım sanki. Kenar forvet ve Almeida'nın alternatifi olarak; geleceğe yönelik genç yabancılar alınabilir belki. Eğer gerçekten scout ekibi kurulduysa, bulmak da çok zor olmamalı...

Cartalete dedi ki...

Bu arada Emre Toraman; hoş gelmişsin, Necip atıfı çok iyi ve blog adına gurur verici, teşekkürler. :)

Bizim İbrahim Toraman'la bir akrabalık durumu var mı? :) Pek denk gelmediğimiz bir soy isim haliyle.

box2boxMC dedi ki...

Fernandes konusunda biraz daha ileri gideyim ve şunu sorayım herkese. Bu seneki taktikle Fernandes yerine Q7 olsaydı nasıl olurdu acaba. Fernandes maşallah her maç üzerine koyarak Q7 leşmeye başladı. Emin olun şu taktikle Q7'de gönüllerde taht kurardı ki zamanında kurmuştu. Hatırlayın geçen sene 3-4 maçlık bi periyotta Q7 Almeida'nın arkasında serbest oynamıştı ve harikalar yaratmıştı.(Macabbi maçı). İlerleyen maçlarda Fernandes'in bu bencilliği başımıza iş açacak gibi. Q7 nasıl takımın hızını kesiyorsa, Fernandes de bu sene takımı frenliyor. Çok anlamsız zorluyor.

Bu sene 20-25 m Euroya okutursak Fernandes'i hem ekonomik olarak rahatlar hem de BJK nin bu hızlı oyun temposunu uygun adamlar alırız. Ferdy'siz ideal on bir.

McGregor

M.Akgün-Sivok-Ersan-İsmail

Toraman

Necip-Oğuzhan-Olcay

Nene-Almeida

Ekrem35 dedi ki...

federasyon başvurumuzu kabul etmemiş! gerçekten söylecek söz bulamıyorum.

@box2boxMC

q7'nin daha faydalı olacağına katılmıyorum. her ne kadar fernandes'e çok kızsam da profesyonellik anlamında q7'den 10 gömlek üstündür bence. bu da onun takımı için daha faydalı olmasını sağlıyor bana göre.

Cartalete dedi ki...

3. hatta 4. 5. golde bile "90+8'de galibiyet golünü bulmuş" sevinçleri yaşanıyor takımda. Birbirlerine vuruyorlar falan. Sahadaki birçok futbol doğrusunun da bu takımdaşlık doğrultusunda gerçekleştiğini düşünüyorum. Fernandes de o takımın bir parçası; evvela bunu ayırt etmek lazım. Quaresma'yla aradaki o büyü bozulmuştu.

İşte yine aynı büyünün bozulmaması için, devre arasında çok oynama yapmamak lazım sanki takıma.

box2boxMC dedi ki...

Ama Q7 yle o büyünün bozulmasının sebebi Q7'nin adam kovalaması, defans yapması gerektiği bi sistemde oynatılması gerektiğinden oluştu. Q7 bu seneki Fernandes kadar serbest değildi.
Q7 ilk geldiği zamanlarda hiçte takım içinde huzur kaçıran bi adam değildi. Maç kazandırdıkça herkes kabulleniyordu onu. Nasıl ki Toraman ortasahada oynayınca birden takımın en önemli adamıymış gibi değerlendirildi, Q7 de Toraman gibi yanlış mevkide ve sistemde oynatılmanın kurbanı oldu.

Ha yanlış anlaşılmasın Q7 gelsin Fernandes gitsin gibi bi yaklaşımım yok, hatta geldiği durum itibariyle Q7 gittiği zaman en sevineceklerdenim ama yeni bir
Q7 yaratmamız bu gidişle uzak değil.

Misal dünkü maçın en kötülerinden biri Fernandes'di bence. Ama 1 asisst bi gol, herkes onu konusuyor şimdi. Bence dün Necip ve Oğuzhan müthiş oynadılar.Ben onların yerinde olsam, maç sonrasında herkes Fernandes'den konusuyor olsa içim burulur. Maçta da her pozisyonda 3 kişinin içinden geçmeye çalışması, boş adama vermemesi, sadece Almeida odaklı oynaması, bana çok tanıdık geliyor nedense.


planck dedi ki...

Bir defa herşeyden önce takım fernonun saha içi liderliğini kabullenmiş durumda. Herkes onun yeteneklerine saygı duyuyor, her maç aynı konstrasyonla oynadığını, koştuğunu, ve her maça elinin değdiğini biliyor. Kim başı sıkışsa topu fernoya veriyor, biliyorlar ki o kaptırmaz, hatta bir anda pozisyona sokuverir. Ferno da bilinçli bir şekilde oynuyor, kendine bakıyor ve takımı sahiplenmiş durumda.

Q7 açısından bakarsak, kendisi ile fernonun saha içindeki en büyük farkı topu aldığı zaman oyunu açma oranı fernoya nazaran çok çok daha küçük. Maç içersinde 2-3 kere artisttik çalımlarla rakiplerini geçti geçti (belki skora katkı yapar), ama geçemiyorsa bile aynı şeyi denemeye devam ediyor ve topu kaptırdıktan sonra da yüzünde artık dayanamadığım o küçük emrah ifadesi beliriyor. Bir zaman sonra ona atılan toplar karadeliğe atılmış toplar oluyor. Ama işte 2 maçta bir bir çalım atıyor jeneriklik, ondan sonra kapalı inliyor kuerejmaaa kuerejmaa oo ooo ooo diye. Noldu yenildik, ama olsun nası geçti Q7 adamı ehehehe...

tannhauser dedi ki...

şimdi toraman soyadlı biri var diye zannedilmesin ama ben birinci yarıda stoper oynayan ibrahim toraman'ı gayet de beğendim. hatta son haftaların sivok'undan daha iyi oynadı. ya da korkulanlar olmayınca iyi gibi gelmiştir belki. "illa oyanayacaksa hiç yoktan sağ bek oynasın" görüşüne de katılmadım hiçbir zaman. bence oynayacağı son pozisyon sağ bek olmalı. bunun sebebi, ilk hamle başarısızlığı sonrası arkada alan bırakan yapısı, stoper mantığı dolayısıyla alan savunması yapamayışı ve ortalarının havaya top şişirme olması. oynayacaksa ortada ya da stoperde oynasın.

bilmiyorum bekler sıkıntılı olduğu için mi ama sivok bana çok kötü göründü dün.

mcgregor sonunda karşı karşıya kurtardı :)

antalya maçları karmaşık geliyor bana. yıllarca yüzümüzü güldüren şifo mehmet'in üzüntüsünü görmekten hoşlanmıyorum. hakan arıkan gibi saatli bomba bir kaleci, deniz barış gibi tam bir kanser uğur inceman gibi kısır bir orta sahayla takımı bu seviyede tutabilmesi takdire şayan.

beşiktaş'tan başka maç izlemediğim için diğer takım oyuncularını hep bizim maçlarda görüyorum. bu ömer şişmanoğlu tam holosko+bir miktar para teklif etmelik gibi göründü gözüme :) gerçi ben holosko'yu severim. o yüzden o kalsın. normalde antalya 3 milyon istiyorsa 5 milyon+u.boral'ı verelim alalım. alalım mı?

mehmet akgün'den dolayı samet hoca'dan bayağı şüphe ettim. eleman harbi sağ bekmiş. yavaştan gelsin de hilbert'ten o bölgeyi alsın işalla.

ya bu uğur boral'ı samet hoca'nın neden ısrarla oynattığına kafa yoruluyor. ben o işi bıraktım. abi adam o kadar kartlık hareket yapıyor, hakemler neden es geçiyor. bir hafta kart cezalı olsa, emre işalla oğuzhan hesabı sol beki alacak daha da bırakmayacak. umudum uğur boral'ın sakatlanması ya da cezalı düşmesi. sonrasında bakacağız, takımda neler olacak.

Cartalete dedi ki...

Şimdi şöyle; benim için savunma "formda olan oynasın" denilecek bir bölge değil. Daha önce yaptıklarıyla kim daha ön plana çıkıyorsa bir ikili belirlenir; bu ikili birkaç maç iyi sinyaller verirse, sakatlık çıkıklık olmadığı sürece bozulmaz. Toraman'ın süpürücü orta saha olduğu; Sivok ve Ersan'ın tandemde olduğu 2 maç üst üste pozisyon vermedi Beşiktaş ki Kasımpaşa ve Mersin gibi fena da hücum etmeyen takımlardı bunlar.

Hoca belki de Necip'e kıymamak için öyle bir hamle yapmıştı da olabilir ki Necip; şu 4. gol öncesi vücut çalımıyla 2-3 adamın arasından çıkma işini standart hale getirdi. Maşallah...

Gollere tekrar baktım; hepsi bariz bek hatası. 2 Boral 1 Toraman...

Eğer Akgün sahiden böyle bir adamsa, özellikle iç saha maçlarında sağ bek oynayabilir cidden. Hilbert'in 200'de 1 ihtimal olan ortayı ilk denemede açtı, planck'ın dediği gibi.

Aksihar maçına Emre'nin hazırlandığı söylenmekte Lig TV'de, hafta iyi bitti güzel haberle başladı.

Övünç Şentürk dedi ki...

yanlış anlaşılma olmasın ben bu maç özelinde fernandes'ten fazla konuşulacak şeyler olduğunu ifade etmeye çalıştım.

fernandes olmadan oğuzhan'ın neler yapabileceğini çok merak ediyorum ama şu an oğuzhan jet hızı ile ligin kalburüstü oyuncularından biri olmaya başladıysa bunun 1. nedeni rakip savunmaların fernandes'e aşırı önlem almaları.

o da artisliğin tadını kaçırınca ister istemez top kayıpları fazla göze batmaya başlıyor.

bu sebeple ana arterin oğuzhan olmasını biz kendi adımıza isteyebiliriz ama rakipler önlemi uzunca bir süre daha fernandes'e almaya devam edecekler.

herkes tersini söylüyor oğuzhan fernandes'i rahatlatıyor diye ama aynı şey oğuzhan için çok daha fazla geçerli.adamın hiç bir şey yapmadan sahada olması bile bizim adımıza , oğuzhan adına çok büyük artı.



tannhauser dedi ki...

abi toraman'a yer açmak gibi bir zorunluluk varsa, bence sağ bek oynayacağına, santrafor oynasın daha iyi be yau.

geri dörtlüde mutlaka istikrar ve beraber oynama önemli. sağ bek-sağ stoper, sol bek-sol stoper ve iki stoperin beraber oynama alışkanlığı kazanmaları mühim. bu anlamda sivok'ta form düşüklüğü varsa da o oynasın yaklaşımına ses çıkarmam.

ha bir de, necip'in holosko yerine geçmesi fikri dile getirilmiş. ben hiç sıcak bakmıyorum. necip'in değeri, orta sahada standart bir oyun oynayıp, oradaki görevini layıkıyle yerine getirdikten sonra bahsi geçen ekstra işleri yapması. hücumda bir artı adamımız oluyor bu şekilde. ha bu inceden holosko'dan kurtulalım planıysa ona da sesimi çıkarmam :)

emre haberi de gerçekten güzel. ama resmi 11 açıklanan dek sevinmiyorum. hevesim kursağımda kalmasın.

Unknown dedi ki...

Maalesef maçı izleyemedim ama özeti izledim.

Artılar : Takımın pozitif futbol ve gol atma iştahı, Oğuzhan'ın artık resmen ilk 11 oyuncusu olması ve takımın arkadaşlık seviyesinin üst düzey olması.

Eksiler: Defans bloğunun hala istikrara oturmaması. Uğur pozisyon hatası yapabilir, acemi futbolcu gibi yerden yere de vurulabilir ama hücum yönünde işini yapıyor gibi görünen Olcay da ona destek vermediği için en az onun kadar sorgulanmalıdır yenen gollerde. Kaleci McGregor'un özet bile olsa izlediğim Cenk'ten daha iyi olduğuna inanmıyorum. O golleri hele de 3. golü yediği için demiyorum. Adamda bir sıkıntı var. Yöneticilerden bu konuyla kim ilgiliyse bire bir konuşmalar yapıp sorununu çözmeleri lazım.

Holosko ne yaptı maçta? Asist tamam ama özetlerde hiç adı geçmiyor. Bu takımın tek bir istikrarsız oyuncuyu kaldırma lüksü yok üst sıralar isteniyorsa.

Kısacası Uğur yerine Emre, Alan yerine Cenk şans bulmalı artık. Herkes çok iyi oynadı demesine rağmen Necip yerine defans önünü baltalı ilah gibi savunan Toraman daha iyi bence de. Necip sonradan oyuna girip dinamizm katacak bir oyuncu modelidir. Toraman orada üçüncü bir stoper gibi defansı üçleyip iki kanat bekine rahat rahat çıkın havası veriyor. Necip ile çıkamıyor bekler hep tedirginler.

Oynadığımız futbol liseli çok hevesli ergen bir futbol. Ama son 2-3 haftadır futbolumuz liseyi bitirmeye başladı. İkinci yarının 5. haftasında üniversiteli oluruz. Ligin son 5-6 haftasında ise bakalım bu takım futbolun neresinde olacak :D

Emin olduğum tek şey var. Yayıncı kuruluş bize bu ligi renklendirdiğimiz için ödül vermeli.

enorton dedi ki...

Her maç en az 3 atıyoruz ama unutmayalım her maç gelenden gidende de 3 yemeye başladık. Geçen hafta Ferhat Kiraz son dk o golü atsa büyük bir psikolojik çöküntü yaşardık. Aynı şekilde bu hafta da ilk 10 dk hariç rakibin bizden çok pozisyonu var. 4-3 ken boş kaleye kaçırdıkları bir gol var ki eğer olsa 5. yi atamazdık diye düşünüyorum. Hasta Almeida ve Fefnandes oyundan düşmüştü çünkü. Uğur Boral'dan artık nefret etme düzeyine gelsem de tek suçlu o değil tabiki. Top rakipteyken ilerdeki elemanlar sadece izleme pozisyonuna geçiyor. Neyse çözülmeyeck sorunlar değil hoca da bunlara kafa yoruyordur elbet ama bence de artık tandeme dokunulmamalı...

Benim asıl anlamadığım ve sinirlerimi bozan konu ise her maç 3 gol yiyen ama 3n az 3 ve daha fazla gol atan takıma hala hücumcü transfer edilek istenmesi. İlerdeki 3lünün uyumu mükemmel. Ama biz hala ozan, volkan nene gibi adamlar düşünüyoruz. Bence ortasahaya defansif birisi alınabilir. Bek diyeceğim ama bek nasıl bulacaz, zor iş. Bu takıma hücumcu alarak varolan ahengi bozmaya gerek yok diye düşünüyorum. Erkan kaş çok iyi oynadığı kupa maçından sonra kadroya giremiyor buna da anlam veremiyorum.

Son olarak "yeterince koşmuyor " diye Samet hoca şu Oğuzhan'ı 10 hafta oynatmadı ya :(

Cartalete dedi ki...

Valla ben rakip ceza sahasında 6 Beşiktaşlı görünce, yenilen gollere bile sinirim 3 saniye sürüyor. Biz her dönem bazı bazı iyi savunma takımı olabildik ama bu pek görülür şey değildi. O yüzden şimdilik gerisi teferruat ki; İsmail sağlam dönerse birçok şey değişebilir.

Oğuzhan da artık oynuyor yani, sorun yok. Çıkıp iyi oynayan adama yine de kesik atan hocalar da gördük biz; Aybaba en azından o doğruyu sürdürüyor. :)

Bu arada nasıl ki Oğuzhan'ın farkında değildi millet ki birden geldi işleri değiştirdi; aynı şey Muhammed için de geçerli esasında. Şu yakın oynayan takımda çok şey yapabilir.

Cartalete dedi ki...

Derken İsmail, 7 ay daha yok diyorlar. Bu nedir ya, kursak kurudu resmen.

planck dedi ki...

Yahu şansa bak İsmail yine sakatlanmış, sezonu kapatmış! 1 sene top oynayamayacak olmak gerçekten zor, umarım Ersan gibi iyi çalışır sağlam döner. Ama o gelinceye kadar Uğurla gitmez artık kesin, ya transfer yapılması gerekiyor ya da tanjunun da affedilmesi lazım. Ya italyan, almanyan, danimarkalı fln 24-25 yaşında max 1M€'ya transfer yapılsın yada bu sezonu emre-tanju-uğur 2buçuklusuyla götürelim.

Cartalete dedi ki...

Tam da kendini gösterebileceği bir takım yapısı oluşmuştu. 1 sene futboldan uzak kalmak çok kötü olacak. Bu seneyi geçtim, gelecek sene de sakata girdi. İnşallah güçlü döner.

Zaten 11'de Türk dolu, kontenjan sıkıntısı yok. Direkt yabancı bir bek almak lazım.

box2boxMC dedi ki...

vay arkadaş bu ne ya, bu kadar mı bahtsızlık olur...

Ersan dönemindeki sağlık ekibiyle şuan ki aynı mı acaba. Yaw bi problem 2 kere oluyorsa orda bi sıkıntı var bence...

Sene başı çapraz bağ kopma oranımız 32ün altına düşmüyor yanlız....

Neyse transfer dönemi kimi alsak diye düşünmeyecez herhalde, bu uğur'la bütün sezon çıkmaz.. Emre Özkan bi patlama yapsa devre arasına kadar da onunla idare etsek.. Gençler'den Mehmet Sedef'ten de bi yuvaya dönüş operasyonu beklenebilir...

Unknown dedi ki...

Gökhan Süzen yeniden seçenekler arasında olmalıdır bence. Emre ile bu seneyi götürebilirler.

tearkan dedi ki...

şans falan değil bu. ortada şansa bak şeklinde nitelenecek bir durum yok. ersan'ın da benzer şekilde nüksetmişti sakatlığı. şimdi de ismail. ortada net bir şekilde ihmal var.

sivok da yaşadı bu sakatlığı, bebe de. hatta bebe konusunda şimdiye kadar iyileşmesi, takıma katılması gerekirdi; beşiktaş maaşını ödüyor, adam portekiz'de keyif yapıyor şeklinde haberler çıkıyordu. adamın niye ''buradaki beklentilere göre'' geç döndüğünü sanırım daha iyi anlamışızdır artık.

ismail içinse allah şifa versin demekten başka bi' şey gelmiyor elden maalesef.

ortasaha ve forvet takviyesine ihtiyacı vardı takımın, şimdi bir de sol bek eklendi. samet hoca inatla aksini düşünüyor; ama bu iş boral'la olmaz.

tannhauser dedi ki...

sergen'e gün doğdu. geçmiş olsun ismail'e bakalım. mehmet akgün de bir ay yokmuş.

planck dedi ki...

Sağlık ekibinden kaynaklı bir ihmal olabilir tabi muhtemel ama ortada darbeye bağlı bir sakatlık varsa şans faktörü ciddi şekilde işin içindedir bana göre..

nkonrat dedi ki...

Takımın çok gol yemesi sorununa daha farklı bir çözüm düşünmeli bence. Solbeke ya da stopere, uyum sağlayıp sağlayamacağı belli olmayan futbolcular aramak yerine sistem değiştirmekte yarar var. İtalya'da pek çok takım hala 3-5-2 oynuyor. Bizde de 100ncü yılımızda Lucescu önce 4-4-2'yi denemiş ama daha lig başlamadan 3-5-2'ye dönmüştü. Şu andaki oyuncu yapısıyla bizim takım da denemeli bunu. Olcay ve Holosko ne kadar iyi niyetle mücadele etseler de beklere yeterince destek veremiyorlar. 3-5-2 sisteminde kanat oyuncuları asli görevleri gereği sağ ve sol stoperlere daha kolay yardımcı olabilirler. Bu sistemde bazı hücumculardan feragat etmemiz gerekse bile, son yarım saatte yapılacak oyuncu değişiklikleriyle maç boyu daha zinde bir hücum hattına sahip olabiliriz. Lucescu'nun Sergen ve Tümer'i birlikte oynatabilmek için 3-5-2'yi 3-4-3'e dönüştürmesi örneğindeki gibi, Fernandes ve Oğuzhanı Almeida'nın arkasında oynatarak şöyle bir diziliş yapılabilir diye düşünüyorum:

Mc Gregor (Cenk)

Toraman - Sivok - Emre

Hilbert - Necip - Hasan - U.Boral

Oğuzhan - Fernandes

Almeida

Ama eğer mevcut sistemle yola devam edeceksek bence Necip daha ileride kullanılmalıdır. Bu şekilde hem hücumda iyi işler yapabilecek hem de etkili bir şekilde savunmaya yardımcı olacak bir oyuncu kazanırız.

helldoradotcom dedi ki...

bir de hic deginilmedigi icin belirtmekte fayda var: macin sonunda Hasan Turk'un oyuna girmesi kaotik ortami bariz sekilde rahatlatti. Umarin Hasan 90. dk'da oyuna giren eleman olmaktan cikip 60. dk'da giren adama doner.
ismail ve mehmet'e cok gecmis olsun. uzerimizde buyuk sansizlik var.

Cartalete dedi ki...

Onu ben de farkettim, not düşmeyi unuttum. Samet Hoca bu maçta, Bursa maçında olduğu gibi olayı akışına bırakmadı. Veli'yi koyup; Necip'i sağa atması, Hasan Türk'ü sahaya atıp topun daha sağlıklı şekilde Beşiktaş'ta kalması vesaire.

Bu arada maçın en güzel tarafı, hemen hemen her golün burada sözü geçen "doğru gol" şeklinde olmasıydı. Hemen hiçbiri, rastlantı eseri değil. Buna ayrıca değinesim var, yarın olabilir misal.

Cartalete dedi ki...

Sistem dolayısıyla iyice ıskartaya çıkan Juveli Simone Pepe geldi bir de aklıma; sanki bizim oyun formatına uygun gibi. Ne dersiniz?

box2boxMC dedi ki...

Gol yeme sorunun reçetesini bulmuştu aslında Samet Aybaba.
Toraman'ın defansın önünde oynadığı Kasımpaşa ve Mersin maçlarında toplam 6 gol atıp sadece 1 gol yediysek demekki bu taktik bazı sıkıntıları ortadan kaldırıyor. Tabi Toraman ortaya geçince Necip ıskartaya çıkıyor maalesef. Tabi Necip'in saş kanat performansını gördükten sonra artık SA'nın Necip'i sağda ciddi ciddi düşünmeye başlaması lazım.


Antalya maçında zorunluluktan mı yoksa Necip'e yer açmak için mi Toraman defansa geçti bilmiyorum ama SA'nın son iki haftada 3'er gol yiyen takımın Toraman ortasahasız takım olduğunu görüp ona göre ayarlama yapmasını umarım.

Yanlız Necip ne akıyor arkadaş, uzun zamandır bu kadar güzel dikine giden futbolcu görmemiştim. Birde defansif ortasaha oynamanın verdiği sertlikle birleşince yıkılmaz bi sağ kanat olabilir.

Basar dedi ki...

@Cartalete

Goller "2 Boral, 1 Toraman hatası" cümlesine itirazım var.
3 golde de Uğur Boral hatalı. 1 ve 2'de kanadından gelen hücum, 3. golde ise markaj problemi.

Sadece 3. gole mahsus Ersan'ın büyük hatası var. Pozisyonun kahramanı ve yeratıcısı Ersan oldu.

Basar dedi ki...

Şaka filan mı yapıyorsunuz sabah sabah??? 1 Nisan mı, nedir? Bu ne şanstır arkadaş?

Unknown dedi ki...

sol beke de rusya da çok oynamayan reto ziegler olabilir

Cartalete dedi ki...

Sol bek için Jelle Van Damme aklımdan geçmekte, boyuna rağmen atletik. Duran toplarda da güce güç katar.

Cartalete dedi ki...

Irkçılık yapmış o da yaw 2009'da, yatar bu iş.

~Poseidon~ dedi ki...

Bugün Levent Erdoğan 3 transfer yapabiliriz minvalinde bir açıklamada bulunmuş.

Tahminim IBB'den Webo ve Gökhan Süzen ve PSG'den Nene olur gibi geliyor. En azından ilk planlar bunlardır. Umarım alternatif B, C planları vardır. Sezon başı yaşadığımız sıkıntı ortada alternatifsizlik yüzünden.
Almeida'nın bu performansı sanki bana biraz transfer amaçlı gibi görünüyor. Devre arasında gidebileceği ihtimalini bence göz ardı etmemeliyiz.
Kalırsa bu performansı, arzusu ile başımın üstünde yeri var. Ayrıca Escude'nin de kalacağını düşünmüyorum. belki oraya da bir takviye isteyebilir Samet Hoca.

planck dedi ki...

Nene yerine Pepe'yi fernodaki gibi satın alma opsiyonu ile kiralayabiliriz aslında.
İsmaille de tam yeni sözleşme yapılmıştı, bakalım o da Ersan gibi feda diyecek mi?
Şu Webo olayından da artık vazgeçseler diyorum, idareten adam almayalım artık madem geleceğin kadrosunu kuruyoruz aldığımız adama al abi burası min 5 yıl senin diyebileceğimiz birilerini alalım.

Ekrem35 dedi ki...

maşallah dediğimiz 40 gün yaşamıyor desek yeridir. bir mehmet akgn'ü övelim dedik adam tekrar sakatlanıp 1 ay sahlardan uzak kalmış. ismail, ismal diye diye ayları geçirdik çocuk tekrar sakatlandı. nasıl bir şanssızlıktır anlamıyorum. sol beke transfer şart oldu artık. devre arasına kadar emre özkan oynasın sonra da bir takviye yapılır inş. demekten başka bir şey gelmiyor aklıma.

planck dedi ki...

Pektemek de aynı şekilde tekrar sakatlanırsa iş artık kabak tadı verir yanlız..

Cartalete dedi ki...

Pektemek oynamasın bu sene gerekirse, sadece fitness çalışsın; direnç kazansın.

~Poseidon~ dedi ki...

@cartelete
Ersan üzerinde oldukça etkili oldu aslında bu yöntem. İsteyerek yapılmasa bile. Bence de denemeye değer.

box2boxMC dedi ki...

Almeida'nın olduğu yerde Webo'ya gerek yok kanımca. Tamam Webo daha faydalı olabilir ama Almeida'yı ne yapacaksın? Avrupa'da da yoksun ki rotasyona gidesin. Webo gelecekse Almeida gitsin. Almeida kalacaksa ve illa yabancı bir forvet alınacaksa, gitsinler Brezilya'ya Bobo gibi 20'li yaşlarda birini bulsunlar, Almeida'nın yedeği olur.

Nene gelirse çilek olur :)

Gökhan Süzen yerine Emre Özkan yeter bence. Gökhan bu sene 7 maç yapmış 6 sı sonradan girmiş. Adam olsa İBB'de oynardı.

tearkan dedi ki...

oraya (yerli-yabancı) kalıcı bir transfer yapmak ismail'i iyice çökertir gibi geliyor bana.

http://www.bjk.com.tr/media/photos/1200X900_709826262.jpg

http://www.bjk.com.tr/media/photos/1200X900_435055600.jpg

şu iki fotoğraftaki yüz ifadesini, boş bakışları vs. görünce kafası dizinden daha kötü gibi gözüküyor.

ben yerli bir transfer yerine yabancı kiralama yoluna gitme taraftarıyım. kontenjan bakımından pek sıkıntı çekmiyoruz malum. ayrıca riski de minimuma indirmiş oluruz. gökhan eldeki emre ya da af bekleyen tanju'dan daha fazla mı katkı verecek? hiç sanmıyorum. seneye ismail dönünce kadro şişkinliği de yaratacak üstelik.

bunun yanında forvet bölgesinden önce orta sahaya bir takviye yapılması gerektiğini düşünüyorum ben. ferdi-oğuzhan ikilisine alternatif olacak şekilde. bu düşük bir ihtimal farkındayım. necip'in son dönem ofans performansı, toraman'ın orta sahadaki varlığının defansa ve takım savunmasına katkısı düşünülünce; ortayı oğuzhan-necip-toraman şeklinde kurup ferdi'yi ön tarafa olcay'ın bölgesine de atabiliriz. hem ferdi'nin antalya maçının sonundaki çalım atarak top saklama sevdası daha işe yarar hale gelir, hem de necip kendini iki yönlü olarak geliştirip o bölgeye kendiliğinden alternatif olur.

forvet konusunda ise takım performansı iyi olsa da bunun takviyeye gerek yok düşüncesine bizi itmemesi gerekir. ön tarafta olduğunda beki çıkmak için iki kere düşündürecek, ismi ağırlık yaratacak bir oyuncu alınması gerektiği konusunda ısrarcıyım. bunun için de en ideal isim nene gibi duruyor. sene başında umutlandırdı, bu sefer utandırmaz umarım. almeida'ya alternatif düşünülüyorsa da webo gibi pahada ve yaşta ağır birisi yerine box2boxMC'nin dediği gibi genç bir yabancı olmalı. webo katkı verir, vermez demiyorum; ancak sene başındaki ifadelere de, takımda amaçlandığı söylenen yapılanmaya da ters bir yaklaşım olur.

Cartalete dedi ki...

O fotoğraf beni de dağıttı evet.

Bence de hem kalıcı, hem de bonservisine para ödecek bir transfer olmasın. Ama 1.5 yıl orayı dolduracak bir oyuncu şart; keza seneye de İso'ya hemen yüklenmemek lazım.

Kiralık veya bonservisi az, 2 yıllık sözleşme yapacak 28-30 yaş arası bi bek yakalamak lazım.

Unknown dedi ki...

Geri dörtlüye uğur toraman ve akgün gibi 3 tane bombayla başlamak zaten intihardı ama Allahtan elimizde patlamadı..

tannhauser dedi ki...

@nurettin ince: abi laf sokar gibi olacak ama kesinlikle değil. tamamen iyi niyetle ve fikir almak için soruyorum. mehmet akgün'ü ben beşiktaş harici izlemedim. beşiktaş'ta da iki kez gördüm ve bu iki referanstan da çok bir şey anlamadım. hani antalya'daki 45 dakikasına bakarsam, oyunun her iki yanında da umut vaat etti. ama tabi rakip takımın temel motivasyonu u.boral kanadına yüklenmek olduğu için daha iyi görünmüş olabilir. bu yüzden, akgün'ü defansif açıdan "bomba" şeklinde nitelemek için senin referansın ne? geçmiş maçlarını filan biliyorsan, antalya'daki 45 dakikadan boşa umutlanmayalım mı?

Cartalete dedi ki...

Aslında kadroyu görünce aynı his bende de oldu. Evvela taktik savunma ve fizik açısından oturaklı bir savunma gözümedi gözüme. Tandoğan - Üzülmez ya da Ekrem - Üzülmez bekleri aklıma geldi. 0-2'den maçı verdiğimiz 3-2'lik Trabzon maçları falan...

Akgün'ün hücum tarafından çok iyi referanslar aldık, eğer ters kademelerde bi Ekrem Dağ değilse; -sol tarafa daha dengeli bir isim olması şarıyla- Hilbert'i kesebilir ileriki zamanda. Mesela bence hoca sola yabancı alıp, Akgün'ü sağa hazırlayabilir 2. devre planında.

tannhauser dedi ki...

ben kademe, adamı karşılama açısından tam olarak kavrayamadım. çok tehlikeli bir durum da olmadı o kanattan, bir ikiye bir gerçekleşmedi mesela. bana umut vaad eden, hücum çıkışlarından ziyade, top savunma bölgesindeyken akgün'e geldiğinde, heyecan yapmadan, acele etmeden, top ayağına dolaşmadan, doğru adamlara doğru topları aktardı. bu anlamda hilbert'in büyük zafiyeti var. keza u.boral'ın da. hilbert tehlikeli bölge yakınında topu alınca hemen hızlı ve ince adımlar atmaya, topu mümkünse çizgiye sıkıştırmaya çalışıyor. genelde de stoperlere dönüyor. ileride basan rakip olunca da stoper topu şişirmek zorunda kalıyor. u.boral daha ziyade feyk atarak kendisine boş alan yaratıp bir süre driplingle pas seçeneği arayarak bundan kurtulmaya çalışıyor. başarısız olduğunda da pozisyon veriyoruz. kısacası beklerimiz iyi pasörler olmadıkları için yoğun baskıda geriden çıkmayı başaramıyor, başaramadıkça şişiriyor, şişirdikçe yeni ataklarla karşılaşıyoruz. bunu yeterince sürdürebilen takımlar pozisyon ve doğal olarak gol buluyorlar. geçen sene daha durağan bir takım vardı ve dörtlü savunmaya top şişiriyorlar diye kızamıyordum kendi adıma. ama bu sene boşa çıkan, olcay gibi, oğuzhan gibi yeni oyuncular ve bu anlamda geçen seneye göre büyük gelişim gösteren necip var ama geridekiler hala birbirlerine üç pas yapıp, topu ileri şişiriyorlar. kısacası artık sağ ve sol beklerin hücum katkısından ziyade savunmadan top çıkarma konusundaki yeterliliklerine bakar oldum kendi adıma.

Cartalete dedi ki...

Benim de en çok sevdiğim özelliği oydu, onu "hücum artısı" kategorisine koydum zaten. :) Aslında bu dediğin gibi aynı zamanda bir savunma artısı. Zira ayağına aldığında geveleyip, rakibe paslayan bir tip değil gibi göründü. Sakin kalarak, en uygun yere topu çıkardı ve bunu her iki ayağıyla yapabildi.

Mesela İbrahim Üzülmez, Ekrem gibi bekler ki Hilbert de öyle yapıyor bazen; topu ortaya dengesiz şekikde verip, bir de hemen koşuya başlıyor. O top yerine gitmediğinde, rakip o boşluktan direkt hücuma kalıyor...

Önemli anektod.

planck dedi ki...

45 dakikalık oyundan bu kadar şey çıkartmak sonra hayal kırıklığına sebebiyet verebilir sanki :)

tannhauser dedi ki...

@planck: :)
aga, o yüzden sordum zaten. bu elemanın geçmişi nedir, ne değildir. gerçekten böyle bir oyuncu mu diye.

ki ben de bu konularda mimli bir insanımdır aslında. bana göre zamanında okan koç'u aldık mı, sağ tarafımız 10 yıl sağlamdı :) hatta iddialıyım, izleme komitesine beni alsınlar, onay verdiğim elemanları baştan elesinler, iyi oyuncu tutturma oranı %50 artmazsa ne olayım. sonuna da gülücük koymuyorum ki ciddiyetim anlaşılsın.

planck dedi ki...

Abi Okan Koç benim şimdiye kadar ki en büyük hayal kırıklığımdır, hiç açmayalım o konuyu :)