Nikola Djurdjic

Gözümü Mrkela ve Sverisson’la açtığımdan mıdır bilinmez, benim için Balkan ya da İskandinav topraklarından gelmiş bir oyuncu her haliyle “futbolcudur”. Aslında ligimiz için de oyuncu bakmak adına en uygun yer orasıdır. Evvela her biri profesyonel, sadece işine odaklanan ve genellikle kapasitesi oranında maksimumunu veren oyunculardan oluşuyor ve en önemlisi de kötü zemin, hava şartlarına fazlasıyla alışkınlar. Ekim ayında eldiven takmaya başlayan Brezilyalılar için kış bitmeyebiliyor nitekim…

Genç kategorileri de dahil olmak üzere, oradaki ulusal takımların maçlarını takip etmekle birlikte bazen liglerini de izlemeye çalışırım, en azından özet olarak. Özellikle de İskandinav ligleri… “Oradan maç mı izlenir?” diyen olacaktır sanırım ama hobi işte… Zira ben de, 6 saat güneşin altında balık bekleyen insanları anlamam ama zevklerini de sorgulamam.

Nikola Djurdjic, Norveç Ligi’ne biraz bakan ve de scouting olayına merakı olanlar için kolayca dikkat çeken bir oyuncuydu. Haugesund gibi o ligin mütevazı bir takımında forma giymesine rağmen; 2009’dan bu yana ‘2 maçta 1 gol’ ortalamasını tutturuyor ve topu her şekilde iki direk arasından geçirme konusundaki yeteneğini kanıtlıyordu. ‘Her şekilde’ diyorum çünkü yapı olarak tam bir “komple forvet” tanımlamasına uyuyor Nikola… Oldukça güçlü, atletik bir oyuncu evvela ve boyu da hiç fena sayılmaz: 1.85. Bu durum ona en başta fiziğiyle gole yakın bir oyuncu olmasını sağlıyor. Çünkü böyle oyuncular sırf takipçilikleriyle, defans arasına sızmalarıyla bile bir şekilde çift hane rakamına ulaşırlar.

Ancak onun asıl ve beni hayran bırakan özelliği; ceza sahası dışında da bir takıma ‘hücum sağlığı’ aşılayacak varyeteleri… Oyunun her zaman içinde, kendisini orta saha civarında sıklıkla topla buluşurken görebiliyoruz. Ve oralarda topu alıp, etrafına yönlendirdikten sonra mutlak gol bölgesine koşu yapmayı ihtimal etmiyor. Yani, belli bir bölgede adam fazlalığı yaratırken; asıl mevkisinde bir eksiklik hissettirmiyor…

Yaz aylarında İsveç şampiyonu Helsingborg’a kiralanan Djurdjic; etrafındaki oyuncuların topu ona verip, rahatlıkla geri alabileceği tekniğe sahiptir. Yani kendisi için; “oynadığı takım ne kadar kaliteli olursa, onun da yıldızı o kadar parlar” diyebiliriz. “İyi futbol, iyi futbolcuyla oynanır” deyimine; oyun zekasıyla, tekniğiyle ve de hızıyla uygun bir oyuncudur. Zira 90 dakikasını izlediğim Celtic maçında, topla buluştuğu anları sayamadım ama bunlardan sadece ikisini kötü kullandığını gördüm; onlar da ‘dikine’ oynamak istenirken yapılan hatalardı.

Zaten Celtic de, o eleme turu sonrası Nikola Djurdjic’le ilgilenmeye başlamış. Olur da Helsingborg kazayla Şampiyonlar Ligi’ne kalsaydı; onunla ilgilenen üst düzey lig takımlarının sayısı fazlasıyla artardı…

Kısacası Nikola hem santrafor, hem de ikinci forvet oynayabilecek; her iki ayağını hem pas, hem de şut açısından çok iyi kullanan; topla ve topsuz yetenekleri ile bir takımın hücum hattına rahatlıkla lezzet katabilecek; halen tam olarak fark edilmemiş olmasıyla maliyeti uygun; 1986 doğumlu saklı bir yetenektir. Zira kendisi; yaz başında Beşiktaş oyuncu izleme komitesine sesimi duyurma şansını yakaladığımda, liste başına yazarak şiddetle önerdiğim bir oyuncuydu. İlgilenme şansı var diye şuana kadar adından pek söz etmedim blogda ancak bugünlerde hakikaten Beşiktaş'ın takibe aldığı haberi basına da düşmüş gözüküyor. O nedenle artık heyecanımı ve “umarım bu transfer olur” dileklerimi paylaşmada bir mazur görmedim…

17 yorum:

tannhauser dedi ki...

denizde balık olduğu sürece bırak altı saati on altı saat balık bekleyen bir insan olarak, haliyle ismi senden duyuyorum. videodan da etkilendim. yazıda hiç bahsetmemişsin ama videoyu izlerken "bu da mı solak" dedim. adam penaltıyı sağ ayakla attı ya! hani çok zorlanırsa ters ayağına alanlardan değil, harbi harbi çift ayaklı eleman. olur da alırsak işalla faydalı olur.

bizim de gol atan forvetimiz olsun artık. ama savunmaya yardım ediyor diye kendimizi avutmayalım. çok şey mi istiyorum yau.

Cartalete dedi ki...

Çift ayaklı oyunculara ayrı bir tav oluşum artık malumunuz :) Tabi Ekrem Dağ gibi her iki ayağı da vasat olduğu için "sağ sol farketmez" diyenler değil de; her ikisini de iyi kullananlardan bahsediyoruz.

Ekrem35 dedi ki...

senin süzgecinden geçtiğine ve iyi not aldığına göre iyi bir transfer olacağını düşünüyorum. zaten altyapıdaki kardeşlerimiz hakkında yazdıklarınla bu konuda ne kadar yetenekli olduğunu defalarca göstermiş birisin bence. ve sen " umarım bu transfer olur" diyorsan bize de inş. olur demek düşer.

Baran dedi ki...

Hocam ben yazının şurasına takıldım:

"yaz başında Beşiktaş oyuncu izleme komitesine sesimi duyurma şansını yakaladığımda" diye bir şey yazmışsın.

Ben burayı okuduktan sonra ayrı bi heyecanlandım. Senin yakın tarihte Beşiktaş oyuncu izleme komitesinde faal görev alma şansın yok mudur acaba?

borasahin dedi ki...


Bu video bana bir yerden tanidik geldi :)

Yonetimin izlemesi gereken strateji ve buna paralel yapilan tercihler uzerinde cokca konusulabilir. Yonetimin elinde sihirli bir degnek varmis gibi herseyi degistirmesi mumkun degil ama min. duzeyde yapilmasi gerekenler var. Butun bunlari gecip buyuk resim uzerindeki daha kucuk ve spesifik bir konuya 'transfer' gibi donersek, kendi adima son gunlerde basinda gecen isimlerden memnun olmadigimi soyleyebilirim.

Yonetim teknik direktor olarak daha iyi gorunen bir ismi getirememis, modern bir futbol yapilanmasi kuramamis, istedigi oyunculari alamamis, elindekileri kaybetmis vs. vs. olabilir fakat sunu kabul edemiyorum: Belediyenin yuksek ihtimal bedavaya aldigi Webo'ya 2, 3 M Euro vermek bence kabul edilemez. Webo bilinmeyen bir oyuncu degil ki. NTV'den Ispanya Ligi'ni az cok takip eden biri ismine rastlamis olabilir. Daha genel bir ifadeyle benim icin kabul edilemez olan yonetimin her ne sartta olursa olsun 'Scouting' ekibinin olmamasi, varsa da agirliginin olmamasi. Bir anda super bir basari beklemiyorum. Mutlaka bu ekibin genisletip, bilgi seviyesi olarak gelistirilmesi, ulastigi noktalarin artmasi gerekiyor. Butun bunlarin yani sira bilimsel olarak nesnel degerlendirme kriterlerinin olusturulamasi lazim. Bunlarin hepsini bir kenara birakiyorum. Yalniz 70'lerde oynamis 2 eski futbolcu gelsin, izlesinle de olmuyor, futbol degisti, daha modern bilgiye ve bu bilgi birikimine sahip kisiler lazim. Henuz yeterli bilgiye sahip personel olmadigindan odak noktasini da daraltmak gerekebilir. Bu ekip isimler onlardan cikmasa dahi mutlaka futbolcuyu izlemeliler, ne kadar cok kisi izler ve rapor hazirlarsa basarisizlik sansi da o kadar azalmis olur.

Tekrar konuya donersem, her turlu seye evet, ama en azindan su kotu durumda azami olmasi gereken tek sey Scouting, cunku maddi olarak cokmussun, butceni en kiymetli sekilde degerlendirmen lazim. Bunu da transferde akillica davranarak yapabilirsin, az hata yapmanin yolu Scouting ve ince eleyip sik dokumak.

Iyi bir takim kurmak icin cok buyuk paralar harcamak gerekmiyor, TR'deki basari esigi de ortada. En onemli sey ne istedigini bilmek. Iste Braga ornegi ortada, kiralik oyuncularla oynayip neler yapiyorlar. Tamam cogu durumda oyunculari TR'ye getirmek icin daha fazla para vermek gerekebiliyor, ama bu isin belli bir seviyesi olmali. Avrupa'da kalsa 2M net almasi pek olasi olmayan Q7'ye 3.75M net vermenin bir anlami yok.












Cartalete dedi ki...

Baran; bu fırsatla alakalı bir durum, yani benim elimde olan bir şey değil. Daha önce dediğim gibi Altınsay döneminde kısa bir fırsatım oldu sadece.

Ama genel olarak Bora'nın dediği gibi; futbolcuyu eski futbolcuya soruyorlar bizim ülkede. Bu işten sadece futbolcular anlar gibi bir algı var sanırım.

Onun dışında Bora'ya katılmamak elde değil. Holmen de deniyor mesela; artık Beşiktaş Holmen gibileri Anadolu'dan değil, İskandinavya'dan getiresi gerekiyor.

borasahin dedi ki...


Evet aynen oyle abicim, Holmen'i bulmak icin cok cok iyi bir Scouting sistemi kurmus olmana gerek yok diye tahmin ediyorum. Yani bu ise biraz kafa patlatsan, ufak ama heyacani ve bilgisi olan bir ekip kursan TR sartlarinda fark yaratirsin ki (en azindan IBB seviyesine gelirsin :( ) bence olmasi gerekenin kucuk bir yuzdesine tekabul eder...

By the way, Holmen benim gorebildigim kadariyla biraz Lampart tipinde bir model yani geride pozisyon alip rakip kaleye dogru kosan ve her atagin icinde bir oyuncu. 10 numara degil, pasor orta saha degil, savunma onu oyuncusu da degil.

Uclu orta saha modeline daha uygun bir oyuncu diye dusunuyorum. Uclude en uygun pozisyon, en onde konumlandigi vakit, ama bir 10 numara kadar ya da ikinci forvet kadar kaleye yakin degil. Kosu kapasitesi orta sahayi ucleyebildigi gibi hucum hattini coklamasina da izin veriyor, ama skorer yani cok kuvvetli degil.

Ikili orta sahanin passer-runner(Scholes-Fletcher) gibi bir modelinde runner pozisyonunda olabilir ama bu durumda arkasindaki oyuncunun pasor olmasi iyi olur, aksi takdirde organizasyon sikintisi olabilir.

planck dedi ki...

Milli takımlar sorumluları Almanyadaki gurbetçi gençleri Emre Aşık'a izlettiriyolarmış, traji-komik desek yeridir :)

ceyhun dedi ki...

yalnız ne ironiktir ki yıllarca santrafor sıkıntısı çektik, almeida'ya formsuz diye kızdık, formunu biraz yükseltti yetmez dedik. adam şu sıralarda en formda oyununu oynamaya başladı ve bu haliyle gayet yeterli gözüküyor. fakat en formda halini en beklenmedik anda gösterdi. zaten yıl sonunda yine gitmek isteyecektir muhtemelen.

hayat ne garip..

Bjk_KnightS dedi ki...

Bu oyuncuyla ilgili bence asıl problem kiralandığı takımın satın alma opsiyonu. Satın alma opsiyonu olan bir oyuncuyu sene ortasında alamazsın. İlk öncelik sezon sonunda kiralayan takımdadır. Yani böyle bir durumda biz ancak bu oyuncuyu youtubedan izler, ah keşke Beşiktaş'da olsa deriz ama olmaz yani. of of. Ama şu da var. En azından artık Beşiktaş'la böyle oyuncuların ismi anılıyor. Yani sadece daha çok para için Beşiktaş'a gelecek isimler anılmıyor. Webo transferine bende çok karşıyım. Beşiktaş'ın ona harcayacak parası yok bana göre. Tabii Uğur'a da harcayacak parası yoktu ama hadi o türk statüsünde oynuyor diye göz yumduk. Ama böyle transferlere gerek yok. Her ne kadar Nene iyi oyuncu olsa da ben bonservisle alınıp giderken bonservisinden para kazanılamayacak oyunculara karşıyım. Çünkü böyle oyuncular sadece para kazanmak için gelir Türkiye'ye. Takımı bir basamak görmediği için çok iyi oynamakta umrunda değildir.

Sefa Özçelik dedi ki...

Allah senden razı olsun.

Unknown dedi ki...

çok güzel özetlemişsin. dün de bahsettiğim gibi haberi ilk okuduğumda kesin bilgisi vardır oyuncu hakkında diye düşünmeye başladığımda yazı ile karşılaştım :)

özellikle süper lig kulüpleri ile iyi ilişkileri olan bir kaç menejeri yakın tanıyan bir arkadaşım var. oyuncuyu ona sordum. şu aşamada izlettirdiğimiz doğru. ancak çok şaşırtıcı bir şey söyledi. oyuncuya yakın zamanda bir türk takımı teklif yapmış :) tarifinden yola çıkarak yanılmıyorsam bu takım ya kayseri ya da ibb. gelin görüşelim denmiş tabi menejerler farkı kulüplere de bu oyuncuyu önerince bir italyan kulüp devreye giriyor ve görüşmeler tıkanıyor. bu italyan kulüp de kuvvetle muhtemel udinese. oyuncuyu izlettireceğiz acele etmeyin tarzından bir görüşme olmuş. şu anda ciddi talipleri var ve djurdic ara transfer döneminde transfer yapacak.

şahsi görüşüm djurdic tam bir tranquaresta (doğru yazdım umarım :) örneğin ceza sahası dışından penaltıya attığı toplar var ve direkt aklıma batuhanın karabük maçında fernandese yaptığı asisti getirdi. djurdic ile arasındaki tek fark djurdicin bunu devamlı yapabilmesi. şayet bu Beşiktaş bu transferi bitirirse abartmıyorum tarihinin en nokta transferlerinden birini yapmış olacak. ve orta sahada fernandes ve oğuzhandan sonra topla ilişkisi yüksek pas oyunlarına katılacak 3. bir oyuncu olacak. şöyle bir kafamda canlandırıyorum da varyasyonları :)

bu arada izlettiriyoruz dedim de dün akşam hannover a da yazdı djurdic. feyyazvari bir gol ama:) bir an sevindim en azından izleme komitemiz beğenmiştir umarım diye ama sonra da dedim kendi kendime sadece biz mi izliyoruz diye :)

saygılar.

Cartalete dedi ki...

Evet trequartista da denebilir, sahte 9 da :) Böylesi kolay bulunur cisten değil. Oyunun içinde olan, pasör bir forvet olmasına rağmen dün akşam olduğu gibi tilki golcülüğünü de unutmuyor.

Tam off the ball dersi vermiş attığı golle. Top sağa açılırken, hemen geniş bir açı yaratıyor kendine ve boş kaleye fırsat yakalıyor.

boboo dedi ki...

Hernanes'ten sonra gördüğüm en iyi çift ayaklı oyuncu.. Topsuz alandaki koşularıda ayrı bir güzel.Almak istersek yada alabilirsek büyük katkı sağlar takıma

d.amokachi dedi ki...

Golün her türlüsünü atmış bu adam alırsak çok faydalı olur. Artık Nenelere Ozan İpeklere para verilmesin. Erkan Kaş-Emre Özkan-Hasan Türk ve Djurdjic. Pektemek ve İsmailin de geleceğini düşünürsek kadro derinliğide yakalanmış olur...

beagle dedi ki...

Keşke gelse. Attığı goller gözümün pasını sildi. Forvette Almeidayı, Holoskoyu göre göre plaseyi, gol zekasını falan unutmuşuz. Eskiden forvetler böyle plase, ayakiçi tek vuruş, akıllı kafa vuruşları falan yaparlardı. Biraz haberlere bakınca artık çok geç gibi bir hisse kapıldım ama bir gelse anında fark yaratır.

turk dedi ki...

sen ne yap et bunu bjk yönetımıne ısrarla hatırlat başkan..