Beşiktaş'ın Gençleri

Sezon başında taraftarına yeterince umut vaat etmeyen Beşiktaş, gün geçtikçe kazanan takım oluyor, kazandıkça da o saklı umutları avuç avuç etrafına saçıyordu! Teknik Direktör Samet Aybaba, bir taraftan elindeki genç ve arzulu takımı için transfer çalışmalarını yürütürken, diğer taraftan alt yapı oyuncularına kapılarını açmayı ihmal etmedi. Onlardan kimileri daha önce A Takım deneyimini tatmışken, kimileri içinse bu bir ilk oluyordu.

Furkan Yaman, Ömer Arslan, Mertcan Aktaş, Muhammed Demirci, Hasan Türk... 2013 yılında Beşiktaş'ın gençleri arasından en çok şansı olan, daha doğrusu o şansı en çok hak eden gençleri FourFourTwo'da yazdım, buyrunuz;





19 yorum:

Bjk_KnightS dedi ki...

Ömer konusunda da aynı şeyleri düşünüyorum. Altyaş kategorilerinde fiziksizlik çok göze batmaz ama fiziksiz süper lig'i bırak, 1.lig'de bile kötü durursun. Atınç için de aynı şey geçerli. Boy var ama üflesen ucacak tarzda bir vücudu var. Bunların günde 1 kilo et yeyip sadece vücut yapmaları lazım en azından bir sene. Örneğin Yalçın'ın yıllardır ligte oynamasının en büyük nedeni güçlü fiziği.

Muhammed bence 2.yarı da daha yararlı olacak gibi görünüyor. Ama ben bu isimlerin hepsinin kiralık verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kadir arı turgutlu'ya kiralanıyormus. Seneye de 1.ligte bir takıma gidip iyice pişmeli.

Unknown dedi ki...

Emeğine sağlık, faydalı yazı olmuş. Bende de Furkan'dan kulübeyi doldurabilir umudu var, umarım kamp dönemini iyi geçirir. Ben şu kiralık gitme meselesine biraz temkinliyim. Türkiye'de Süper lig seviyesinde bile bir çok takım antremanları, sezon içi çalışmaları geliştirici yapmıyor. Koşulları belirsiz takımlarda durum daha da bulanık. Yönetim daha önceden vadettiği pilot takım gibi çalışmalara girse ya da en azından kiralık seçeneği için güvenilir hocalar tercih edilse iyi olur. Artı, şu anda bizim takım gençlerin en umutlu olacağı, formaya başka herhangi bir sezona göre yakın olduğu durumda. Hasan Türk, Muhammed mevkilerinde 2., 3. seçenek durumundalar. Furkan'da bu duruma gelebilir. Burada girecekleri forma mücadelesinden daha geliştirici bir yer olmaz Türkiye'de. Ama, Kadir gibi kadroya girme şansı olmayan arkadaşların kulüp konusunda hassas davranılarak kiralanmaları faydalıdır tabi.

Bjk_KnightS dedi ki...

her ne kadar antremanlar gelişmelerine yönelik olmayacak olsa da 2 konuda onları geliştirecektir. İlki takım oyunu ve saha görüşü. ikincisi ise fizik. Çünkü a2 takımda ki oyuncuların oynadıgı fizik sartlar yada antreman fizik sartları ile mac temposu cok farklı. Onun icin o konuda gelişmelerine cok yardımcı olur.

planck dedi ki...

Gökhan gelmiş 1.1M€ bonservis ile. Bence çok ama YD dönemiyle karşılaştırırsak ve İsmaile verilen 6M€yu düşünürsek süper tabi. Yabancı kısıtlamasını düşünürsek yapılabilecek daha iyi birşey yoktu sanırım (Tanjuyu affetmek haricinde).

Celal Abbas dedi ki...

Eğer bu gençlerin problemi fiziksel yetersizlik ise kiralanmakda bu problemi çözmezki. Birde Solbek için herkesin ağzının suyunun aktığı gökhan süzen benim hatırladığım kadarıyla İBB takımında solbek oynamıyor orada devamlı ekrem oynuyor. Bu pozisyonu çokda severek oynadığına çok inanmıyorum. Onun içgüdüsü sanki daha çok sol ön gibi. iyi bir eğitimden geçmesi şart.

Unknown dedi ki...

Öncelikle adına sol bek denilen şu kavram karmaşasına bir son vermenin zamanı geldi.

Ashley Cole, J. Alba, Marcelo, Rafael, Nagatomo, Schmelzer, Gareth Bale vs vs..


Bunlardan hangisi hem savunmada hem hücumda aynı dengeyi sağlayabilen solbeklerdir? Bir sol bekin takımdaki asli görevi nedir?

Klasik defans şablonlarına bağlı kalan, uzun yıllar Catenaccio ( zincir ) savunmasıyla herkesi rahatsız eden bir ligin zirveye oynayan takımları bile artık gün geçtikçe tempo kazanmak zorunda kalan günümüz futbolunda sağ-sol beklerini ağırlıklı olarak savunma değil de hücum opsiyonlarında vereceği katkı üzerine seçmekteler.

Artık Maldini, Kadir Akbulut, Giuseppe Pancaro ya da Steve Staunthon tarzı klasik savunmanın hücuma az çıkan bekleri artık tarih olmuştur nicedir ve bu gerçek bu kadar gün yüzüne çıkmışken İsmail Köybaşı gibi modern bir solbek alternatifi olabilecek belki de en iyi oyuncu olan Gökhan'ı eleştirirken lütfen çağdaş futbolun temel prensiplerini gözardı etmeden, futbolcuyu önyargılarımıza kurban etmeden eleştirelim.

Gökhan Süzen belki bir Semih Yuvakuran değil ama emin olun en az Marcus Munch kadar katkı verecektir. Çünkü bizim oyun stilimiz onun takıma katkı vereceği tarzda. Bakın İsmail de savunmada bir takım sıkıntıları olan bir futbolcu ama Gökhan futbol aklı olarak İsmail'den bir tık önce bana göre.

Üstelik artık çağdaş futbolda her mevki kendi bölgesinde azami mücadele etmek sorunda olduğu için mevkiler sadece kendi bölgelerinde yaptıkları ile değil hatları üzerindeki oyuncularla uyumu ve bölge paylaşımında ne kadar efektif oldukları ile total değerlendirilmektedir. Bu anlamda mesela Gökhan'ın bölgesinde ne yapacağı demek aslında ilerisindeki Olcay ya da sağındaki Ersan'ın ona katkısı ne olacak demektir.

Gökhan'a dönecek olursak artılarından biri bir bek oyuncusuna göre şut isabetinin yüksek olması. Ve daha öenmli bir özellik olan ne olursa olsun oyunda kalması.

Lütfen şunu gözardı etmeyelim:

Yorumumun başında saydığım tüm üst düzey solbekler kademe yardımları gelmediğinde birer hiçtirler.

Hızlı oynamaya çalışan takımımızda pozisyon bilgisi bir Türk oyuncuya göre fena olmayan, ters kanada isabetli pasları sıkça atabilen ve orta isabeti ortalamanın üstünde olan ayrıca da şutu iyi olan bir TÜRK solbek-kenar oyuncusundan bahsediyoruz.

Gökhan Süzen bizim oyun şablonumuza çok verim katacaktır. Camiamıza hoşgeldi.

(Not: Uğur Boral ile sözleşmeyi fesh ederdim çünkü bu takımda Gökhan transferi ile yedekte bekleyip boşa para alan adam konumuna terfi etmiştir.)

Unknown dedi ki...

Eralp, söylediklerine olağan bir takım kurgusu için katılmakla birlikte bizim defans yapımız için bir kaç farklı kaygı da besliyorum. Olabildiğince tempolu hücum yapan ve şok pres ile ani top dolaşımlarından sonuç almayı seven bir takımız. Bu tarz bize olağan bir Türkiye ligi takımına karşı büyük ofans tehlikesi sağlıyor. Diğer yandan bu işi tam anlamıyla oturmuş-sisteme uyumlu oyuncu yapısı ve takım savunması bilgisiyle yapmadığımız için yarı yarıya kaotik bir oyun anlayışına sahibiz. Akışkanlık oyun içerisinde bize büyük avantajlar sağlıyor fakat aşırı uçlaştığında tam karşıtını da yaratıyor. Yerini korumayı fazla düşünmeyen top kazanma hamleleri 2 kez rakip kalede tehdit yaratıyorsa, yer kaybetme sorunları nedeniyle 2 kez de rakibe büyük imkanlar sağlıyor.

Uzun vadeli çözüm, oyun anlayışının üzerine ısrarlı bir gidiş ve buna uygun genç-potansiyelli oyunculara yoğunlaşmak ve teknik kadroyu (bilhassa kondisyoner, kaleci ve antreman koçluğu yönünden) profesyonelleştirmekten geçiyor. Kısa vadede ise bu uzun vadeli planla çelişmeyecek şekilde takımı ilk 2'ye sokabilmek adına dönemlik planlar geliştirilebilir.

Bizim sağ bekimiz Hilbert, lig standartlarında olabildiğince hücumcu bir bek. Akışkanlığı belli boyutlarda dengeleyecek ise bir bekin ofansif- bir bekin ise görece statik (Toraman gibi birşeyden bahsetmiyorum tabi), ani rakip ataklarında savunmayı üçleyecek bir şekilde konumlanması olabilir. Bizi buraya itmekten kurtaracak bir diğer çözüm, şu şartlarda yeterli olan Sivok'un çok daha tempolu-hızlı ancak minimum Sivok markaj bilgisine de sahip (tercihen İngiliz :)) bir stoperle değiştirilmesi olabilir uzun vadede. Kademe-yer tutma- görece markaj bilgisi yüksek bir sol bek transferinin bu bakımdan takımın defans kurgusunu olumlu etkileyebileceği fikrindeydim.
Uğur'u futbol felaketine dönüştüren diğer tarafta Hilbert'in ve tempoya yeterince uyumlu olmayan ama ekstraları olan (ya da Ersan gibi dağınık olan) stoperlerin oluşturduğu 4'lüde ihtiyaç duyulacak bu defansif meziyetlerin hiç birini taşımamasıydı.

Ama bunları G.Süzen transferini olumsuzlamak için söylemiyorum. Bu sene salt ön tarafta orta üstü top tekniğiyle gördüm. Sol bek performansı hakkındaki fikrim, Ekrem Ekşioğlu'ndan az. Senin değerlendirmende altını çizdiklerinin kısmen umudumu arttığını söyleyebilirim. (Özellikle Münch ile ilgili olanı)

Uğur, daha doğru şekilde Olcay'ın alternatifine dönüşecektir, Erkan'la birlikte. Bu da ileri de en azından bir opsiyon daha olmasını sağlar. Bence ona da çok yüklenmeyelim. Evet çok kötüydü ama elinden geleni yapmaya çalışıyora benziyordu. Ne fiziği ne futbol altyapısı o mevkiye yetmiyordu, bu adam 25-26'sında daha iyi durumdayken bile bekte kötü olan bir adamdı, bu fizikle bir dönemi onla geçirecek kadro planlaması abesti. Zaten hocada Gökhan'ı sene başında almaya çalışmıştı.

Bjk_KnightS dedi ki...

Bizim futbol anlayışımızda sol bekin en önemli olması gereken özelliklerinden biri de hız bence. Mesela Hilbert çıkınca çok çabuk geri dönebiliyor. Ve bu şekilde sağda çok sorun yaşamıyoruz. O dönmese bile holosko ile devamlı iletişim halinde olduğu için holosko dönmüş oluyor zaten. Bazen savunma bilgisinden çok orada olmanız bile çok yararlıdır.

Yorumlardan katılmayacağım 1-2 şeyi bahsetmek istiyorum. Hilbert'in ofansif bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum. Sadece ileri çıkmakla ofansif oyuncu olunuyorsa Erhan Güven bile ofansifti ona bakarsak. Hilbert ileri çıkınca o kadar hızlı geri dönüyor ki hemen stoperi 3leyip Uğur'un eksikliğini kapatıyorduk. Ayrıca hücumcu bekin ortaları isabet bulur yaa. 42 ortada 6 isabet var ilk yarı. Ayrıca bizim gibi ofans yapa bir takımda gözünü kapayıp açsan o kadar orta bizim oyunculara gelir zaten. Ben hilbert'in ilk yarı performansını çok beğenen bir insanım ama kesinlikle ofansif kısmını değil. kaç kere bencilliği ve pas vermede ki zamanlaması yüzünden gol harcandı. Ama defansif olarak çok iyi orası ayrı. Onun için hilbert benim için ofansif değil defansif bir bektir. Ve bence bu orta performansı ile hiç denemesin. Zaten actıgı ortalar hep top kaybı değerinde. Neyse baslık genclerle ilgili. o nedenle genclerle devam edelim.

Hazırlık macında genc ve yedek agırlıklı oynadık. Yedeklere son bir sans vermek adına oynatılmaları mantıklıydı ama iyi değerlendiremediler bence. Özellikle batuhan m.akyüz. M.Akyüz'ün 1.ligden taliplisi olacaktır. Bence verilmeli. Yedekte oturmak ona cok zarar veriyor. Tekrar 1.ligte parlayabilir en azından kendisi icin. Batuhan'ın vereceklerinden ise Sinan'ın vadettikleri daha yüksek görünüyor. Bence hiç uğrasılmamalı. Ugur sol kanata gectigi icin Erkan Kas kiralık olarak yollanmalı bence. Ve muhammed biraz fitness yapmalı...

turkkant dedi ki...

Şu anki gençlerle ilgili ben de kısaca fikrimi belirteyim.

Erkan Kaş: Bence bu çocuk için Beşiktaş treni kaçtı kaçacak. 21 yaşında, 18-19 yaşında değil. Çoktan bir şeyler yapması lazımdı. Burak Yılmaz aynı yaşta Beşiktaş'ta 30 maça çıkmıştı, 5 gol atmıştı. Sol ön değil de sol bek olmaya çalışsa, İsmail'in iyi bir alternatifi olabilirdi. Bence sene sonunda satılmalı.

Batuhan Karadeniz: Bu sene son kez denendi. Sene sonu güle güle. Yazmaya bile gerek yok. Bu kafa yapısındaki oyuncunun yeri Serdar Özkan'ın yanı...

Hasan Türk: 19 yaşında.O yaştayken Necip 24 maç oynamıştı, ve o zamanki Beşiktaş Ernst, Aurelio, Guti gibi isimlerle doluydu. Bu sene daha fazlasını bekliyorduk açıkçası. Sene başında Necip'den önce tercih etmişti Samet Aybaba. Çok da umutluydu. Maalesef şu ana kadar bir diğer hayal kırıklığı. Koşu temposu, pres devamlılığı düşük kalitede...

Muhammed Demirci: Bu oyuncu da kiralık yollanmalı bence. İkinci yarı pek fayda sağlayacak gibi bir ışık vermiyor. Mustafa'nın dediğine katılıyorum. Kanatta oynamak her zaman, ortada oynamaktan kolaydır. Belki orada denenebilir. Yine 1-2 senesi daha var sanki...

Benim basit bir görüşüm vardır. Büyük takımlarda oynayacak genç genelde, 3-4 maçta hemen göze çarpar (örnek Oğuzhan). Acaba, ha şusu var aslında, olabilir neden olmasın diye düşündüklerin de 1-2 seneye Anadolu'ya yollanır.

Geçmişe bakınca, İbrahim Akın, Burak Yılmaz, Serdar Özkan'ın verdiği ışıktan çok daha azını veriyor bence üstteki isimler...

Cartalete dedi ki...

Erkan Kaş'ın benim bekldiğim kadar da çıkış yapamadığı bir gerçek. Ancak yine de yok pahasını elden çıkarmayı doğru bulmam. Şu haliyle bile takımdaki en iyi 'top taşıyıcı'larından. Kontraya dönen maçlarda oldukça faydalı olur; alır topu götürür, takımı rahatlatır, hatta pozisyon yaratır. 22 yaşında yerli kanat, kolay bulunur cinsten değil.

turkkant dedi ki...

Evet top taşımada artısı var haklısın Mustafa da, Beşiktaş'ta kanat forvet oynamak için bundan fazlası gerekmiyor mu? Kanat forvetin sezonda en az 8-10 gol-asist potansiyeli taşıması lazım ki Erkan'ın ne gol vuruşunu ne de çok etkili asist özelliklerini görebildim ben.

Keza Hasan Türk. 19 yaşında daha etkili olması gerekmez mi? 6 ay geçti, İBBB maçıyla, Wolfsburg'u karşılaştırın. Bir gelişim var mı?

Mehmet Sedef, Ali Kucik, Cumali, Onur Bayramoğlu (yeni Kaka geliyor demiştik), Gökhan Güleç (Tigana'nın prensi şu an takımsız)... Daha birçoklarını sayabiliriz. Hepsinin belirli özellikleri vardı. Ama Beşiktaş'ta oynamak için çok daha fazlası gerek bence ki, bu oyuncuların hiçbirinde bu yoktu.

Ben eskilerden en çok Burak Yılmaz'dan ve Serdar Kurtuluş'tan ümitliydim, gönderilmelerine de karşı çıkmıştım. Zaman içinde ikisi de milli takım seviyesine geldiler.

Üstteki isimler de yaşlarına göre istatistiksel katkılarına bakarsak, şu an Beşiktaş'ta direkt oynayabilecek ışık vermiyorlar maalesef.

Özellikle Muhammed'e değinmek istiyorum. Çok büyük bir yıldız olamayacağı artık kesin gibi bana göre. Örneklere bakacak olursak, çok üst seviyelere gelmiş topçuların neredeyse hepsi 18'ine geldiğinde oynadıkları liglerde mutlaka ekstra bir şeyler çoktan yapmışlardı. Beşiktaş ilk 11 seviyesine 2-3 senede gelebilir, ama fazlası?

beagle dedi ki...

Öncelikle gençler yazısı için teşekkürler. Umarım yetki sahiplerine başka bir bakış sunar.

Gençler konusundaki umutsuzluk benim arızalı şekilde takıldığım sistem ve sistemdeki yer ile çok ilgili diye düşünüyorum. mesela Fernandez sakatlandığından beri Oğuzhan'ı kullandığımız ileri uca yakın yerde ondan çok az faydalanıyoruz. Oğuzhan mükemmel pas atabilen, kötü/vasat şut atabilen birisi. Önlibero'dan topu alıp ilerideki hızlı oyunculara servis yaptığında ligin en iyi hücum takımlarından biri oluyoruz. Ancak sadece oğuzhan'ı oradan çıkardığımızda elimizdeki takım fernandezin duran topları olmasa 10 maç gol atamayabilir.
Şimdi umut olmayanlar ve israf edilenler gibi iki başlıkta gençlere bakalım. Batuhan'ın o gövde ve hareket kapasitesi ile tek santrafor oynamayacağını (hatta son maçlarda iyi niyetle zorlamasına karşın) bir teknik direktör bilmeliydi. Ancak Mehmet Akyüzün düşük teknikli koşularını yanına soksaydık bir şansı olabilirdi. Bu dünkü 4-3-3 bozmasında Mehmet sağdayken olamazdı... Batuhan'ı 4-4-2 de kullanmazsak düşüşüne bir tekme de biz atmış olacağız.
Muhammed dün kötüydü, çünkü topa basıp etrafa bakma özelliği ve fiziksel güveni yok. Ama denediği tüm tek paslarda yakınındaki Veli ve Hasan topları izlediler ardından koştular. Sadece ayak uzatsalardı herkese vaay dedirtecek bir kaç sahne yaşanmış olurdu. Top ezen Fernandeze gösterdiğimiz sabrı tek pas deneyen Muhammed'e göstermeyeceğiz gibi görünüyor.Keşke Oğuzhan merkezde Muhammed az daha ileride görebilseydik durumu. Hele Almeida ile Muhammedin duvar pası olur mu bir baksaydık...
Mertcan Aktaş'ı lige 5 dk falan oynatıp kiraya veriyoruz. Veli'nin oynadığı takımda çok daha fazla denenebilirdi.
Üsttekiler bence bizim heba ettiklerimizdi. Bir de BJK kapasitesi soru işareti olan arkadaşlar var Kadir,Erkan ve Emre bence yeterli dakika ve şans aldılar. Kadir kirada fiziken gelişirse, Erkan ise oyunda çok daha etkin olmayı öğrenirse bir şansları olabilir. Emre için ne stoper ne bek diyorum. Arada kaldığından olmayacak.

Ayrıca Batuhan'ın yanına Furkan yerine Batuhan yerine Sinan değişikliğini görünce bana acilen Teknik Direktör ihtiyacı gözüktü. Onu da söyleyeyim. Gençler ne yaparsa yapsın Samet Aybaba bu iş için yeterli değil. 6 değişiklikte takımı 1 gıdım ileri götüremedi. Oyuncu denedi diyeceğim aldığı adamlar Uğur, Olcay falan. İlk çıkardığı ise her zamanki gibi Muhammed.

Bjk_KnightS dedi ki...

Erkan Kaş'la başlayacam konuya. Erkan konusunda çok ümitsiz bir ortam olmuş. Bana Bursa'da ki Ferhat Kiraz'dan bir eksiğini söyleyin. Bence top taşıma konusunda çok fazla artısı var. Şu anda Bursa'da Ferhat'ın yerinde o olsa çok daha faydalı olurdu. Öyleyse neden bizde yararlı olamıyor kısmına gelince. Oynadığı maçlar hep yedek ağırlıklık çıktığımız ve savruk oynadığımız maçlar oluyor. Ve o maçlarda işleyen tek oyuncu genelde o oluyor. İşliyor diye de ondan tek başına maç almasını beklemek bence yanlış. Tam kadro çıktığımız maçlarda en az 2-3 maç denenmeli ancak o zaman ondan bir cacık olup olmayacağı anlaşılır. Şu anda G.Süzen'de geldikten sonra Uğur'un da sol kanata geçeceğini düşünürsek 3.sıraya düşüyor. O nedenle oynayabileceği bir takıma kiralanmalı. Ama gitmeden önce sözleşmesi yenilenmeli. (sözleşmesi haziran'da bitiyor)2.erkut şentürk vakası olmasın daha 1 sene geçmeden.
Muhammed konusunda da benzer konular var. ama o çıktığı maçlarda çok güzel hareketlerde yapmadı. Buna sene başından itibaren sakat olmasını bir bahane sayabiliriz ama bundan sonra performansını artırmalı. 1.5 sene oynayabileceği takımlarda değerlendirilirse bence 14/15 senesinde Beşiktaş 11'ine girebilecek seviyeye gelir. Bu kaç senedir konuştuğumuz, beklediğimiz Muhammed'i düşününce hayal kırıklığı gibi olacaksa da ümitli olmalıyız bence.
Hasan Türk konusunda benim içinde hayal kırıklığı oldu. Veli'nin bu kadar aksadığı maçlarda ondan formayı alamadı. Artı özellikleri olsa da eksileri de çok. Onun da kiralanması lazım. Seneye kulübede olması daha ümit verebilir.
Batuhan konusunda gelince bence onun için tren kaçtı. Artık futbol hayatına 1.ligden devam eder ya da lige yeni çıkacak takımlarda kendine şans bulur. Ben yeni aldığımız Sinan'dan bile daha çok umutluyum.

Kadir arı ve Mertcan 2.lig'e kiralanmış. Seneye de 1.lige kiralanmalı ve ancak 14/15 sezonunda kadroya alınmalılar bana göre. Gençler erken A takıma çıkmaları eğer çok iyi değillerse ancak onların zararına oluyor. Onun için acele etmeye gerek yok. Bu sene genç olarak Oğuzhan katıldı takıma. Seneye Erkan ve Hasan katılır. Bu kervan bu şekilde devam eder.

Tabii 22-27 yaş aralığında ki oyuncuları da monte etmek önemlidir kadroya. Çünkü 4-5 sene üst düzey oyuncu oynayacak oyuncu kazanmış olursun. Bunlardan Olcay ve Ersan denemesi tuttu. Şimdi sıra G.Süzen'de. Necip ve Oğuzhan'ı da düşününce 5 Türk sayısına ulaşmış oluyoruz. Bu da bize diğer mevkiler konusunda yabancı konusunda özgürlük sağlıyor.

gundelikci dedi ki...

ben de gençlerden çok güzel sinyaller almadığımızı düşünüyorum dünkü maçta, en azından forma için bir hırsla savaşmalarını beklerdim ama olmadı. nedenleri olabilir o sebeple o kadar sert değilim eleştirilerimde.

bir de şu oynayacak adam 18'inde belli olur mevzusu çok daraltıcı bir kalıp olmaya başladı bence. türk x dedikçe o adamın kariyerini yapıştırıveriyoruz oyuncuya. kaldı ki her süper yıldız da 19-20sinde takımı sırtlayıp süper istatistiklere imza atmıyor. keza necip örneğini verirken de necip'in veya oğuzhan'ın gerçekten de ekstra isimler olduğunu unutup, fazla kanıksıyoruz. burak yılmaz örneğin 30 maçı oynadı ama tigana direndiği için oynadı, yoksa tiribündeki adama sorsan saç baş yolduruyordu. tigana belki o seneyi burak'ın kaçıracağı gollerle yada topu ayağına doladığı driblinglerle o sezonu feda edip ileride 4-5 sezon kazanmayı hedeflemişti bilemiyoruz şu anda.
bir de yine necip örneğinde şu var, röportajında söylediği; antrenman sonrası yorulduğunu evde tv karşısında uyuyakaldığını belirtiyordu. bu onun yapısı gereği olan bir şey aslında ama çok işine yarıyor görülen o ki. profesyonel sözleşme yapan çoğu futbolcu imza attığı parayı ilk defa telafuz ediyor oluyor ülkede, yada babasının maaşının yakınına veya üstüne imza atıyor. eğitim koşulları da belli olan yerde imza parasını alan futbolcu gezmelere dalabiliyor, fazlaca örneği olan durumlar bunlar. bu yüzden de türkiye'de futbolcular geç gelişiyor eğer gelişebilecek potansiyel varsa ve hep vaad ettiği potansyelin altında kalıyor ekstra örnekler dışında.
hasan türk'ün yernde saydığı hatta gerilediği ortada, batuhan ile çok gezdiği söyleniyor ama kesin bir bilgim yok.
erkan kaş'ın ise sahada "işte forvet" diyebileceğimiz bir adamla oynayacağı oyunu görmeden kestirip atamıyorum. zira ayağındaki her top ceza sahasına çevriliyor(öyle hilbert ortası da değil hani), ön direğe koşu atacak yada gol sezgisi biraz yüksek olan, mustafa pektemek örneğin, bir oyuncuyla asistçi bir kimlik kazanabilir gibi.
batuhan'a ise olan oldu gibi gözüküyor. süper lig seviyesinde oynaması için sanırım gerçekten desteğe ihtiyacı var. bir taraftan da çok ilginç, geçen sezon play-off gol kralı bu adam. dün yapmaya çalıştığı uzak direk plasesine kadar nasıl düşebilir bir futbolcu bu kadar kısa sürede?

Cartalete dedi ki...

gündelikçi ile çok paralel düşünüyorum. Yetenekli adam 18'inde belli olur olayı fazlasıyla dar kalıp. Ki her mevki çok yetenek de gerektirmiyor. Oyuncuların ekstra neler sunacağı, zamanla belli oluyor.

Necip'in ilk günlerindeki fizik hali, ürkekliği ve bugünlerdeki bulduzer görüntüsü ortada. Bu gençler ancak ve ancak A takıma çıkanca az biraz profesyonelleşiyorlar, her konuda. Yabancı sınırının da düşmesi gündemde olan günlerde, çerez gibi genç harcamamak lazım. Ondan sonra sıradan bir pozisyon için Anadolu takımlarına muhtaç oluyorsun.

planck dedi ki...

İsmi geçen gençlerle +5 sene sözleşme uzatılsa, sonra da oyun karakterlerine uygun olacak takımlara kiraya verilseler, yaz başı kamplarda tekrar yuvaya dönseler ne kaybederiz? G.Süzen'e verilen bonservisin yarısı kadar kaybımız olmaz bence..

borasahin dedi ki...


Beagle'a Fernandes olmadigindaki Oguzhan'in pozisyonu konusunda %100 katiliyorum. Guzel yorumlar var, katilmak isterdim, ama pek zaman yok, bence cok vurucu bir nokta, o yuzden araya kaynak yapmak istedim :)

10 numara pozisyonunda deneniyor ama o bolgede su an icin verimli degil. Hem isterlerine sahip gorunmuyor hem de oyunu o derece olgun degil. Zaman icerisinde Fabregas'vari bir oyuncuya donusebilir (hangi ortam icinde, soru isareti?) ama su an icin Oguzhan'i o bolgede kullanmak hem kendisine hem de takima zarar veriyor.

Oguzhan bence su anda box-to-box profili sergiliyor, henuz uzman cavus statusunde degil. Bu tip bir role (box-to-box) cektigimizde aynen beagle'inda ifade ettigi gibi "open play" de gol atma sansimiz artiyor. Oguzhan olmadan geriden anlamli top cikaramiyoruz. Benim su andaki orta saha duzenim: Tor-Oguzhan-Ferno. 1-2 ideal bir dizilis. Oguzhan ve Ferno sirayla Toraman'in yanina giderler ve savunma onunden top cikarirlar. Ferno geriden top cikariyorsa Oguzhan geriden on alana kosar ya da pozisyon alir, Oguzhan top cikariyorsa Ferno ayni isi yapar. Oguzhan sag ic, Ferno sol ic uygun gorunuyor. Ideali %50-%50 ama Oguzhan'in savunma onunde pozisyon almasi yuzde olarak daha cok olabilir ama %80-20 iyi bir oran degil. %60-%40, %65-%35, hatta %70-%30 bile fena sayilmaz. Ferno'yu fazla tembellige itmemeliyiz, ayrica Ferno'da bir 10 numara degil. Arkalarindaki oyuncunun "destroyer" karakterli, savunma onunde pozisyonunu koruyan, ball-winner seklinde tabir edilen bir model olmasi lazim. Bunun icin "mevcut kadro" icinde en uygun aday Ibrahim Toraman.

Ferno-Oguzhan ikilisine alternatif bir modeli/oyuncuyu orta saha bazinda goremiyorum. Ne Necip ne de Veli bence uzerine oyun kurabilecegin bir profil sergilemiyorlar. Necip futboluna arti bir halka eklemis olsa da bence hala yeter seviyede degil. Kosu kapasitesi yetersiz. Veli ya da Kayseri'deki Abdullah gibi bir kosu yapasitesi olsa, su anki haliyle bile farkli dusunurdum. Fizyolojik olarak kosu kapasitesini ne kadar artirabilir bilemiyorum, o yuzden kesinlikle ve kesinlikle poziyon bilgisi uzerine yogunlasmali, aksi takdirde hep periferide kalan bir oyuncu olur.

Bu takima Oguzhan-Ferno ikilisinden biri olmadiginda da gecerli olabilecek bir oyun modelui ve/veya oyuncusu lazim.

Wolfsburg macinda ikinci golu yiyecegimizi orta sahayi bosaltinca anladim, sonrasinda da gol geldi. Bence bu takimin birincil sorunu Ugur Boral degil. Ugur Boral buzdaginin gorunun yuzu. Martin Worns bunu gayet guzel dile getirmisti. Takimin genel karakterinde bir sorun var. Gecen Antalya macinin sonlarina birkac dakika denk geldim, Olcay pozisyonunu korumak yerine her topa atliyor. Neyse o ayri bir konu ama bence aldigimiz puan iyi bir puan. 3-5 puan ustu ancak Pektemek ve Ismail sakatlanmasaydi olabilirdi. Yanmi Ismail gelecek, dertler bitecek diye birsey yok. Bu oyun yapisinin uzerinde cok calisilmasi lazim. Yarin Avrupa'da bir takim bizi cok fena yapabilir.


Unknown dedi ki...

@ Gündelikçi

Haklısın her oyuncu 18'inde yıldız olacak diye bir kaide yok. Ama Muhammed'den herkes bir Messi bekliyor. Bunun olmayacağı aşikar diyorum ben. Yoksa 20-21 yaşlarında Beşiktaş''ın direkt oyuncusuolabilir.

Tigana'nın gençler konusunda ısrarı konusunda da haklısın. Öte yandan Burak-Serdar-Gökhan Güleç üçlüsünün ortak özelliği fiziki kapasitelerinin iyi olmasıydı. Örnek, Serdar Özkan'ı hiç düşünmemişti. Şu an Hasan Türk'ün mesela bir fizik kapasitesini Serdar K.'un o zamanki haliyle karşılaştırabilir miyiz? Keza Muhammed de aslında biraz Serdar Özkan'ı ilk halini hatırlatmıyor değil...

@ Borasahin

Fernandes-Oğuzhan ikilisini Barca'daki Xavi-İniesta benzeri 1-2 oynatmak bence de çok iyi fikir. İlk yarıya bakınca maalesef Ferdi savunma anlamında gayet tembelleşti. Örnek vereyim. MatchStudy'e göre Fernandes'in defansif hareketleri -1.bölgede %12. Benzer bölgelerde oynayan Cristian'ınki 27, Meireles'in 30, Selçuk İnan'ın 26. Yani bildiğin 10 numara takılıyor. Onsuz maçlarda çok daha az pozisyon vermemiz şaşırtıcı değil.

Ben yine de Oğuzhan'ın geleceğinin Mesut Özil, Fabregas vari olacağını tahmin ediyorum. Ama inşallah merkez oyuncusuna evrilir.

Toraman o bölgede iyi maçlar çıkardı, ama ben yine de onu hep stoper olarak görüyorum (herkesten farklı olarak iyi bir stoper). Beşiktaş seviyesinde orta oyuncusu ayağına daha hakim olmalı. Aurelio'nun gençlik hali lazım Beşiktaş'a... Necip belki poziyon bilgisini, pas becerilerini geliştirirse?

Ferdi-Oğuzhan olmadığında acaba Gökhan Süzen sol iç oynayabilir mi?

gundelikci dedi ki...

@Alp Tunga Turkkan
anladım söylemek istediğini. bu biraz da basın yollu haberlerin neticesi aslında. daha önce oğuzhan ve necip örneğinde de dediğim gibi ekstra isimler fazla kanıksanıyor, normal bir anda onlar oluyor.
geçen gün yine barcelona alt yapısından bir çocuk gösterdiler adını hatırlamadığım, yeni messi diye. sanki her 3 senede bir böyle adamlar çıkabilirmiş gibi bir intiba oluşuyor. sevmeyenler olabilir ama insan sınırlarını zorlayan fiziki üstünlüklere sahip ronaldo bile bir şekilde normal kalıyor o adamın yanında.

beğenmeyenler olsa bile bir alex geçti bu ülkeden her sene toplamda 30 golde ayağı oldu adamın, totti senelerdir yapıyor bir benzerini italyada. her 10 numara giyenin önüne bir forvet dikilip aynı verim bekleniyor sonrasında.

demek istediğim bu ekstra isimlerin kendine has meziyetleri oluyor ve içinde bulunduğu kadro yapısı ve sistem dahilinde bir değer kazanıyor.

senelerce sayesinde her t.d.'e laf ettiğim(iz) onur bayramoğlu'nda kaka benzetmesini biraz tutturduk sanırım. kaka dünya yıldızlığından yedekliğe geçti, onur'u da gençlerbirliği istemediğini belirtmiş. sene başında fuat çapa'nın yardımcısına hakaret ettiği için kadro dışı kalmıştı bir süre. bu da sanırım verdiğim türkiye örneğine uyuyor. maç başı galibiyet primin bile bir mühendis maaşıyken nelerle uğraşıyorsun.