Takımın Fernandes'i

Pirlo, penaltılara kalan 2012 Avrupa Şampiyonası çeyrek finalinde topun başındadır... O hariç, bütün İtalyanlar oldukça gergindir, çünkü avantaj İngiltere’nin elindedir… Joe Hart, o avantajın verdiği özgüvenle topun karşısında dimdik durur, bir köşe seçer ve atlar… Ancak top hala havadadır! İtalyan efsanesi, o penaltıyı golle sonuçlandırmaktan fazlasını yapmıştır. O kritik ana rağmen harika bir Panenka dokunuşuyla; arkadaşlarına özgüven aşılamakla birlikte, İngilizlere de “bu iş daha bitmedi!” mesajını vermiştir.
Ancak işin sonunda o gole sadece İngilizler içerlenmez, bir başka İtalyan efsanesi Francesco Totti de duruma birazcık hayıflanır; “Ama bizim Andrea da her şeyi kolay gösteriyor!” der…  Zira aynı sihirli penaltıyla, 2000’deki Avrupa Şampiyonası’nda topu Hollanda ağlarına bırakan Totti, o dokunuşun ne denli zor olduğunu bizzat bilmektedir; tıpkı artık İtalya’da “Panenka penaltısı!” denince, kendisinden önce Pirlo’nun hatırlanacağını bildiği gibi…

Zor olanı kolay göstermek” büyük futbolcuların kesişme noktası, her şeyi özetleyen bir deyim… Tek başına Beşiktaş’ın futbol rengini değiştiren Manuel Fernandes’te de bu var sanki. Onunla duran toplarda gol bulmak, tüm odağı kendinde toplayarak, başta Oğuzhan olmak üzere geri kalan orta sahalara özgürlük sunmak, o kadar darbeye rağmen ayakta kalmak ve dengeli pas çıkarmak; çok kolay gözüküyor. Ama öyle olmadığını, onsuz günler ispatlıyor…

Ancak her değerli eşyanın, o değerini ortaya koyacak bir vitrine ihtiyaç duyması gibi; böyle oyuncuların da kendilerini ön plana çıkarabilecek bir “takıma” ihtiyaçları vardır. Tıpkı Pirlo’nun Ancelotti’nin Milan’ına, Conte’nin Juventus’una ve Prandelli’nin İtalya’sına ihtiyacı olduğu gibi… Fernandes de bu durumun farkında ve şöyle demekte; “Her zaman iyi ve kaliteli oyuncular takımda olduğu zaman iyi bir oluşum olacak diye bir şey yok. Geçen sezon kaliteli oyuncular vardı ama iyi bir takım olamadık. Bu sezon ise iyi ya da kötüyüz gibi tartışmalar olabilir. Ama sonuç olarak saha içerisinde kolektif bir hareket olduğu zaman herkes mutlu oluyor. Bunu hep beraber hissediyoruz.”

Aslında işin sırrı da burada yatıyordu… Beşiktaş sezon başında “FEDA” derken; kontratında yazan para miktarını değil, sahaya çıkıp futbol oynamayı öncelik edinen oyuncularla yola çıkıyordu. Elde avuçta kalan, isim olarak tek parlak oyuncu Fernandes’e ise, “bu takımın yıldızı sensin!” duygusu hissettiriliyor ve karşılığı alınıyordu. Dengelenen maaşlarla birlikte, artık herkes işine odaklanıyor ve kendiliğinden oluşan bir arkadaşlık doğuyordu. Çünkü Beşiktaş, Fernandes’in açıklamalarındaki en çarpıcı ayrıntıda olduğu gibi; “iyi veya kötüydü ama evvela artık bir takımdı!”


Not:Bu yazı, ilk olarak FourFourTwo sitesinde yayınlanmıştır.

17 yorum:

Bjk_KnightS dedi ki...

Fernandes'in olmaması hücum aksiyonlarını çok fena aksatıyor. Çünkü o olmadı mı ön libero oğuzhan'ı bağlıyor ve pozisyon zenginliği kayboluyor. Biraz Necip'ten destek gelse de olmuyor. Çünkü Almeida'nın gol atmak için 1 kişi bile çalımlaması gerekse (kaleci dahil) o pozisyonun gol olma ihtimali çok düşüyor. o nedenle orta sahada ki oyuncuların onun gol atması için çok daha fazla gayret göstermesi gerekiyor. Bundan önce bu kadar gol atamamasının en büyük nedenlerin başında da bu geliyordu. Bu sene Fernandes'in daha efektif oynaması ve Oğuzhan etkisi bunu çok kolaylaştırdı. Buraya yazdığım diğer yazılardan da hatırlanıyorsa 5m euro verene direk verilmeli. Yönetimin vermemek için neden gayret gösterdiğini anlayamıyorum. Fernandes'e Shaktar'ın 20m euro verdiği söyleniyor. Her ne kadar basına artık zerre inanmasam da bana göre 15m euro verene o bile satılabilir. Satılınca tabii ki yeri çok daha ucuz bir fiyata doldurulmalı. Yerinin doldurulması zor olsa da bence imkansız değil. Ve 1.5 sene sözleşmesi bitecek bir oyuncunun değeri varken kullanılması taraftarıyım. Ama eğer yeni sözleşme imzalanabilecekse (açıklamalarından soğuk değil gibi bu konuya) o zaman isterse 35'ine kadar oynasın. Ona da hayır demem.

Neyse maçla ilgili başka konulara da değineyim. Mehmet Akgün'ün bu performansı da gösterdi ki bence Hilbert'in yerine oynatılabilir. Belki defansif olarak aynı katkıyı veremez ama ofansif katkısı çok daha önde. Hilbert'in ilk yarı ortalarından 42'sinden 6sını isabet ettirdiğini düşününce bu konu bence gayet açık.

Bu maçta Hasan Türk'ün performansına çok kızdım. o forma için hiç çırpınıyor gibi değildi. Necip o forma için terini son damlasına kadar dökerken o sanki umrunda değilmiş gibi davranıyordu. koşmak, basmak, paslara dikkat etmek sıfırdı. hiç umursamıyor gibiydi. Ayrıca ben Mehmet Akyüz'ün daha fazla zarar görmeden gitmesi taraftarıyım. Bence onu sağ açıkta ya da sağ bekte oynatarak ona zarara veriyoruz. Linyit'te tek forvet oynuyordu. hızı ve son vuruşuyla etkili oluyordu. Ama beşiktaş'ta sağ kanat oynatıyor ve bence onu aşıyor. Gökhan'ın heyecanı güzeldi.

McGregor bana göre yine güzel bir performans gösterdi. Sene başında ki eleştirilerimi bana her maç daha da yutturuyor. böyle oynamsa devam etsin. Ben yutmaya razıyım

Unknown dedi ki...

Fernandes ligimiz için çok özel bir oyuncu. Bazen futbolun akışında küçük detaylar önemli yer tutabiliyor. Bir çok iş yaptı ilk yarıda özellikle hücum zenginliğimizin tavan yaptığı dönemin baş aktörüydü. Ama, benim aklımda üstüste 3 maç kaybettiğimiz dönemden çıkışımızda etkisi olduğunu düşündüğüm iki hareketi sivrildi. Biri, saha dışından. Bahsi geçen dönemde futbolculara verdiği yemek ve oluşan hava kırılma noktalarından biriydi. Bu kadar yetenekli bir oyuncu mental olarak da katkı sunuyorsa gerçekten takımın muazzam bir parçasına dönüşüyor. Diğeri ise Ts maçında attığı frikik golüydü. İlk yarıyı yenik kapatmıştık ve kötü bir dizilimle çok kötü oynuyorduk. Yenilgi serisi 4 maça çıkabilir, takım motivasyon kaynaklarını da yitirmeye başlayarak büyük bir girdaba girebilirdi. İkinci yarıda takım kurgusu değişti. Daha iyi bir oyun oynama imkanı doğdu fakat üretkenlik hemen oluşmuyordu. Kıvılcımı çakan Fernandes'in aldığı sorumlulukla attığı güzel frikik golüydü. Maçın gerisini ve hikayenin devamını zaten biliyoruz o andan beri yenilmedik dahası takımın oyunu hiç bir maçta yenilecekmişiz hissiyatı yaratmadı.

Fernandessiz elbette hücum anlamında geriliyoruz ama onsuz haftalarda da umut verici şeyler oldu. Sonu kötü bitse de Eskişehir maçının ilk 83 dakikası, Ordu ve Gençlerbirliği maçının belli bölümleri takımın Fernandes olmadan da üretken olabileceğini gösterdi. Bunda Oğuzhan'ın beklentileri aşan olgun oyunu kadar Olcay ve Holosko'nun hızlı hücum anlayışıyla uyumlu tehditkar oyunculara dönüşmesi de etkili. Ben bu haftalarda hem maç içindeki temposu hem de takım pas trafiğine olağan bir pivot santrafordan çok daha fazla ve etkin dahil oluşu nedeniyle Almeida'yı da çok beğendim. Olağan bir pivot santrafordan eksikleri de olduğu gerçek ama bu eksikleri şu oyun düzeni fazla aramıyor. Kayseri maçında Almeida çıktıktan sonra kopan orta saha-hücum bağı bence bu etkinin somut olarak görüleceği yerlerdendir. Daha önce de söylemiştim, 5 m euro bu etkiden vazgeçilebilecek kadar bir para değil bence. Olayın bitiricilik, kıvraklık falan kısımlarına bakarsak 5 milyondan aza çok daha iyisi alınabilir ama bilinçli hava hakimiyeti, takımla olan uyumu ve kritik olan takım dolaşımına azami katılımı (bence bu konularda Sow'dan açık ara iyidir.) kolay kolay dolmaz. Kenar forvetler ve orta sahanızdan bizim kadar ofansif verim alabiliyorsanız, geriden top çıkartma da dahil bir çok işi yapan bir forvet daha değerlidir zannımca.

Hazırlık maçlarında çok kötüydük ama gençler dışında önemsemiyorum. O maçlarda ne Almeida ne Oğuzhan ne Hilbert ligdeki gibiydi. Türkiye kupasında da aynı sorunu yaşamıştık. Dar kadro yapısı nedeniyle efor-motivasyon anlamında bu maçlardaki görüntüyü de olağan karşılıyorum. Diğer yandan Hasan Türk konusunda Bjk knights'in fikirlerine katılıyorum.

Kenar forvetleri yedekleyebilecek ve kulübeden skor katkısı verebilecek bir oyuncu almalıyız. Bu olmazsa ikinci yarı diken üzerinde geçecek ve olumsuz anlamda kırılma noktaları yaşama ihtimalimiz artacaktır. Mehmet Akyüz umutsuz vaka. Başka da Holosko yedeği yok. Hilbert önde çok verimsiz bunu daha öncede gördük o bekte kalmayı sürdürsün. Bence Beşiktaş'ta orta seviyede bir Bundesliga bekine evrildi. Artık ilk mevkisi orası.

Cartalete dedi ki...

O kenar forvete Kenan Özer, daha önce de dediğin gibi güzel olurdu. En maliyetsizi o olurdu...

Bu arada has adamlarımdan Riccardo Saponara, Milan'la imzlamış. Belliydi, uçmaya başlamıştı iyice Empoli'de. Ben adını Nisan'da iletmiştim kulübe.

d.amokachi dedi ki...

Saponara'nın kaçması çok yazık olmuş. Sen söyledikten sonra takip etmeye çalıştım gerçekten etkili bir oyuncu. Mustafa kardeşim umarım tavsiyelerin devam ediyordur kulübe umarım o scout ekibinde sende varsındır. Vazgeçme senin değerli görüşlerine ihtiyacı var bu takımın. Yalnız kimse hesaba katmıyor galiba ama Sinan Kurumuş bence oynadığı kısa sürede olumlu sinyaller verdi. Erkan Kaş ile birlikte gerekli olan yedek kulübesi etkisini yapabilir. Fernandes'in takıma etkisi çok aşikar ama nasıl bir sakatlığı varsa hala daha tam anlamıyla antremanlara çıkamıyor. Ciddi bir maç kondisyon eksiği var ve biz en önemli iki maçımızı İBB-GS arka arkaya oynayacağız. Takım olmuşmuyuz olmamışmıyız işte o zaman çıkacak ortaya.

oguzk dedi ki...

Polyanna mode on yaparsak eğer, bundan sonra ilettiğin isimlere daha sıkı sarılırlar Mustafa :)
Bjk_Knights ve
Martin Wörns söyleyecek hiçbirşey bırakmamışlar içsesimle konuşurmuş gibi okudum

Basar dedi ki...

Sen iyileş, biz sakatlanırız Fernandes!

gundelikci dedi ki...

fernandes'in iki gün önceki basın toplantısını da izleyince anladım ki, bu adam tam profesyonel. her konuya o kadar geçekçi yaklaşıyor ki, eğer piyasası olursa gidebilecek yada burda aldığı paranın bir şekilde kariyeri gerileyen futbolcu için gayet iyi olduğunun farkında. hem pro, hem de samimi bir şekilde ekmeğimi nerde yersem oraya elimden gelen yardımı yaparım tavrında adam, önceki örneğimiz de ernst idi. yanlış anlaşılmasın bu adamların bu tavrını eleştrimiyor tam aksine destekliyorum.
gece hayatını soran adama ben böyle yaşıyorum ve devam edeceğim, paparaziler de fotoğraf çekerek yaşıyorsa onlar da onu yapsın dedi. adam günümüz düzeninde iç dünyasında nirvana'yı bulmuş gibi. hemen her gün spor yapacak kadar yaptığı işe saygılı olan adamı severim, ernst de böyleydi.

hani eski defterleri açmak istemiyorum senelerce yedekte uğur inceman'ı bekleteceğimize kenan'ı kiralasak ne kaybederdik. sırf anadolu'dan pahalı transfer yapmadığı için sevebilirim bu yönetimi.

mehmet akyüz belki geldiğinde bir şeyler vaad ediyordu ama o yok artık. kanatta pas alış verişinde bulunamayacak kadar düşmüş durumda, forvette de kendisinden önce batuhan düşünülüyorsa orda da çok umut yok gibi. şu hazırlık maçlarında holosko yedeği olarak keşke muhammed denenseydi sağ tarafta, kesin olmasa bile fikir verebilirdi. hali hazırda işleyen bir plan içinde muhammed iyi işler yapabilir diye düşünüyorum.

hilbert çok değişik bir adam aslında, beklenmedik golleri atabildiği gibi, çoğu zaman ayağındaki topun yerini keybedecekmiş gibi bir görüntü veriyor. neyse büyük ihtimal son yarım sezonu zaten, onu da yüzü kaleye dönük olarak bek bölgesinde bitirir artık.

almeida sanki yine geçen seneki " 2 güne bir halı saha mı olur, bu ne anasını satayım" tavrına geri dönmüş gibiydi, umarım hazırlık maçına bağlı bir motivasyon kaybıdır. şu forvet yokluğunu gördükçe ben de en çok adem büyük'e yanıyorum, kaç senedir iç çekerek seyrediyorum birinci ligde. süper lige takım çıkarma maceralarına bu sene de çakur'da devam edecek gibi. biz almak istesek vermez herhalde kasımpaşa.
bu arada batuhan bilgiç diye yeni bir altyapı gol makinası almışız =). gerçi sözleşmesi amatör ama furkan ile bu ikisinden biri oldu diyebileceğimiz kıvama gelse en mutlu taraftar biz olacağız sanırım.

gundelikci dedi ki...

adem büyük dileğim gerçek olmuş, bakalım sonuç ne olacak. elde hazır işleyen yabancıları riske etmemek adına potansiyele göre değil de, kanıtladıklarına bakılarak transfer yapılmaya çalışılıyor sanırım. ama şu gosso'nun peşine biz neden düşmeyiz ki, süper lig'de kendini göstermiş bonservis sorunu olmayan adam kaçtı resmen.

beagle dedi ki...

Fernandezin Ts maçındaki hırsının gereksiz top tutup yenik duruma düşmemizdeki payından oldugunu hatırlatırım. Maç maç sayamasam bile aynı şekilde yedirdiği gol sayısı epey fazla. Şu anda vazgecilmez mi, evet. Ama sebebi Sametin 4-3-3ümsü anlaşılmaz sistemi. Oğuzhan o müthiş çıkışı tam da Samet onun "aklı başka yerlerde" gibi saçma bir hikaye anlatırken yapmasa bugün küme düşme potasında olurduk.
Sene başından beri ikinci lig takımlarına sahada perişan oluyoruz, hala yok feda, yok ikinciyiz konuşuluyor. Piyangodan Briand çıkmaz veya Veli bize acıyıp futbolu bırakmazsa geriye Oğuzhan, fernandez ve almeidanın kalan 17 maçın kaçında birarada oynyacakları riskine dayalı bir durum kalır. 15-16 maçı bulurlarsa sampiyonlar ligi vizesine aday olabiliriz de normal olarak 10 maç olursa 20-22 puan ordan gelir, 60 puanı zor görürüz.
Bugünkü adana maçıyla birlikte berbat oyun artık takımın normali oldu. Başkan ise Bursaya bişeyler yapmağa(!) gidiyor. Stad ve finansal disiplin konusundaki takdirim, veliye cenke yapılan zamlar, sezerin, mertcanın gönderilmeleri gibi vakalarla giderek azalmakta.
Hele sağaçıkta berbatken yedeğe düşen ve sağbekte vasat kontenjanından oynayan hilbert, bilinen vahim yeteneksizliği ile gene ilerde denenmeye başlandı ya, acilen bu teknik direktör başıbozukluğuna akıllı bir menejer ile son verilmeli. Ibrahim Altınsaya ihtiyaç gittikçe artıyor. Ali gültiken de yanında olabilir.

Cartalete dedi ki...

Hilbert bu sezon hiç önde oynatılmadı zaten. Hocanın aklında olan bir şeyi hazırlık maçında denemesi normal. "Hazırlık" maçı yani. Böyle maçlarda olan biteni bu kadar kafaya takmamak lazım.

rivaldo dedi ki...

Bugün Batuhan Bilgiç den sonra çok potansiyelli bir oyuncu daha transfer edilmiş altyapıya.Devrim Taşkaya.İlginç olan çocuk Beşiktaşlı olmamasına ve tuttuğu takım da dahil birçok süper lig kulübü istemesine rağmen Beşiktaşı tercih etmiş.Altyapıdan çıkan birkaç oyuncunun az da olsa süre alması bile kulübü bu konuda tercih edilir olmaya yetti.Rakiplerimizde oynamayan potansiyelli oyuncuları toparlamaya başladık.Bunun için ayrı bir bütçe oluturulduğu da belli.(Zaten son transferimizin profesyonel sözleşmesi de var.)
@Cartalete
İsmail Köse ile ilgili bazı haberler duydum.Turgutluspor biraz fazla para istiyormuş sanırım.Listede var mı bu oyuncu?

Cartalete dedi ki...

Evet vermiştik onun adını da, zaten muhtemelen biliyorlardır da.

beagle dedi ki...

Karamsar yorum kontenjanımı bu haftalık doldurdum. Umarım Briand gelir de Holosko-Olcay arasında seçim gibi tatlı bir sıkıntımız olur.

Ucuz futbolcu av sezonundayız malum ben de kendi eteklerimdekilerden dökeyim dedim. Ulises Davila. Meksika u20 de herkes maradonalar ararken sol tarafta çift yönlü bir oyun oynayan 19 yaşında bir adam sağlam futbolcu arayanların dikkatini çekmiş olmalıydı. Bizim futbol bakışımızla biraz Guinti, biraz Tello alıp 2-3 tutam da Mrkela katılmış gibiydi Ulises. O zaman ah bizimkiler görse kıvranmasındayken ben, Chelsea hop diye paketleyip G. Amerika'dan getirdi. Sonra futbolcu kıyma makinası çalışmaya başladı. Gazetelerde yeni Chicarito yazısı, tahminen düşük eğitimli bir çocuğun inanılmaz baskı ve kendi için fazlaca para ile düşüşü... Daha Avrupa'ya yeni adım atmışken Vitesse'ye kiralanması ve Hollanda altyapısında yetişmiş adamların arasına atılması ise meftanın üzerine toprak atılması gibiydi.
Orada yaşanan rezerv macerası ile iyice unutulan Ulises şu anda Barca'ya yakın bir yerlerde ispanya ikinci liginde top oynuyor. Yarım sezonda 17 maç görmüş olmasına çok sevindim. Chelsea'ye bile 1-2 milyona malolmuş ve kaybolmakta olan henüz 21 yaşındaki bu çocuk 2. ligde top oynayarak futbolcu olma azmini gösteriyor. Orada bir İspanyol klübü farkına varmadan önce 500 bin Euro'ya ikinci bir bonus transfer olabilir. Tabi Tanju'ya 1 milyon Euro veren sistem onun farkına varabilirse...

ceyhun dedi ki...

ali ece Saponara için yönetim denedi ama olmadı demişti tvde.

Unknown dedi ki...

Jimmy Briand hakikaten sadece maaşını karşılamak üzere 6 aylık kiralanabiliyorsa ve sözleşmede makul sınırlar içerisinde bir opsiyon yer alırsa çok iyi transfer olur. İkinci forvet için iyi bir alternatif kazanacağımız gibi -Türkiye ligi şartlarında- Almeida yokluğunda ilerde ilk düşünülecek oyuncu da olabilir. Lyon'da önde şans bulması pek mümkün değildi fakat Rennes'de santrafor olarak oynamışlığı da var.

Cartalete dedi ki...

Bir transferle hücum hattına komple derinlik katma, bence de çok faydalı transfer olur.

turkkant dedi ki...

Ben hiç düşünmem Jaja'yı alırım. Kayseri transferi suya düşmüş. Türkiye ligini bilen, yetenekli ve yaşlı olmayan bir topçu. Eğer fiziki sorunu yoksa direkt katkı sağlar. Artı forvet, santrafor, kanat farklı bölgelerde yararlanabilirsin.

Beagle kadar karamsar olmamakla birlikte, ikinci yarı kazın ayağı görününce kadro derinliği ve kalitesi olan FB ve GS'nin ilk yarı kadar puan kaybetmeyeceğini düşünüyorum. Biz ise tam tersi bir durum yaşayabiliriz. Birkaç kilit oyuncu formdan düştü mü, sakatlandı mı geride kalırız.

Bir de şu gerçek var, üst seviye maçların hiçbirini kazanamadık (FB, GS, Bursa, Trabzon). Bu takım biraz Rasim Kara yılını andırmıyor değil.