Saklambaç

3-1’lik Dinamo Kiev maçı, Nouma’nın efsane golünden hemen öncesi. Bir pozisyon yaşanıyordu, kahraman yine Nouma… “Bu nasıl orta?” denilen bir topta öylesine sıçrıyor ki geriye doğru, neredeyse yere paraşütle inecek… Sonrasında benzer bir topta Ronaldo’ya indirip, asistini yapıyordu…

Bugün yan hakemin kestiği bir pozisyon, kahraman bu kez 94 doğumlu Sinan Kurumuş. O günden beridir gördüğüm en imkânsız toptu içeriye çevrilen… Uzundu ama daha önemlisi o boyuna rağmen atletik bir oyuncu gibi göründü. Sonradan pek kazanılamayacak özelliklerdi…
Ama hareket ve karar verme zamanlamasında sorunlar vardı, şutları da cılızdı. Çalışmayla giderilecek bazı eksikleri göze çarpıyordu elbet… Ama en önemlisi, sahanın en genci olmasına rağmen en çok “arayan” adamdı! Asla saklanmıyordu toptan, orta sahaya kadar gelip inisiyatif alıyordu… Hal böyle olunca, Fernandes’in çıkışı; Ersan’ın seyirci önüne atışından itibaren sahne alan o saklambaç oyununda, sobelenen isim oluyordu Sinan…

Sinan’ı bıraksalar “olacak” belli ki zamanla… Ama bu hızlı tüketici futbol ortamında, işi çok zor… Zira zamanla o da kolaya kaçıp, saklanmaya başlayabilir. Bu sezon kimseye bonservis verilmediği kadar “kiralama” bedeli ödenen Dentinho’nun, iki maçtır yaptığı gibi.

Zira Fernandes’in yerine giren bir oyuncunun kendisini topa daha fazla göstermesi gerekirdi. Yaşanan defanslar – forvetler kopukluğunda o bağlantıyı sağlamaya “en azından” çalışmalıydı. Aksi halde, evvela kısa vadeli hedef için kiralanmış bir oyuncunun, böylesine zirveden kopma yaşatacak bir maçta “içtima sonrası arazi olan er gibi” ortadan kaybolması, bu transferi oldukça anlamsızlaştıracak bir durum olurdu, oldu da…

2 Şubat 2013 FourFourTwo.com.tr

23 yorum:

turkkant dedi ki...

Maçla ilgili yorumlarına katılıyorum.

Sinan için bir şey söylemek erken. Devamlı maçın içinde olması bir avantaj. Yaşı çok genç. Ama şu da bir gerçek, santrafor yakaladı mı atacak. Bir Gökhan Güleç mi olacak yoksa İlhan Mansız mı önümüzdeki 2-3 seneye belli olur.

Yine de bu saatten sonra ben kalede Cenk'i, forvette Sinan'ı görmeyi tercih ederim.

S. Aybaba çok net iki hata yaptı. Fernandes değil, Sinan ya da Holosko'yla çıkmalıydı. Gerçi Dentinho'nun girmesi bile lüzümsuzdu, ama bundan Aybaba'yı suçlayamam. İkincisi sinirlenip Ersan'a yaptığı saçmalık. Bence menemen demogojisini orada çökertti. Bundan sonra bu hoca-takım ilişkisi daha kötüye gider, diye tahgmin ediyorum.

Neden bir hoca kendi ayağına sıkar? Sebebini M. Wörms söylemiş. İşler iyi giderken yönetmek kolaydır. Kabiliyetli insanlar kriz anlarında orataya çıkar. Panik yaptı, soğuk kanlı olması gereken yerde, tecrübesiz bir yeni yetme gibi paniğini öfkeye dönüştürdü.

İyi tarafından bakmak lazım. Yıllardır pahalı kadrolarla başarısız oluyorduk, bu sene para harcamadan başarısız olacağız. Önümüzdeki senenin planlaması belki lig sonuna kalmadan yapılsa daha iyi olur.

Cartalete dedi ki...

Futbol daha çok psikolojik bir oyundur zaten, bizi buraya kadar getiren şey daha çok buydu.
Fernandes'in öyle bir zamanda alınmasının, onu kaybetmek olduğunu görmek lazımdı. Aynı şekilde Sinan da çıkmazdı, onu da kaybetmek demek olurdu daha başlamadan ki bulunan üç beş pozisyon da onun sayesinde oldu zaten.

Ayrıca Dentinho'nun alacağı süreyi Muhammed alsaydı, o Salih Uçan ve Emre Güral'dan vazgeçilme nedeni olan meblağdan çok daha fazlası cepte kalırdı.

Cartalete dedi ki...

http://tr.matchstudy.com/TSL2012-13/game.html?id=0311&no=01

Takım yerleşme mesafesi "niye 10 kişi takıma maç veriliyor"un cevabı.

planck dedi ki...

Sinan'ı ben aslında gayet beğendim. Yaşıtı oyunculara göre fiziği iyi, güzel top saklıyo faul alabiliyor (holoskonun yapamadığı şey), geri gelip duvar oluyor, tek pas yapıyor (bazıları hatalı da olsa). Eski kurt forvetlerden birini vericeksin çocuğun yanına 1 sene, yetişecek işte. Mantıklı olduğunu düşündüğüm 1-2 yazarı okudum, kimse beğenmemiş Sinan'ı hatta yok ptt liginde son sıradaki takımın yedek forvetinden medet umuyoruz fln denmiş ki bence aybabanın maçtaki en güzel hamlesi onu oyuna alıp çıkartmamasıydı. Biraz daha güçlenip kaleciyle karşı karşıyalarda gücünü korumasını öğrenmesi lazım, yoksa antremanlarda yakalasa bunları at bence. Aslında Niang nasıl bir efsane tarafından eğitildiyse aynı şekilde bu çocuğu da kendi eğitse ne güzel olur.

Dentinho hakkında hiç beklentim yoktu, o yüzden hayal kırıklığı da olmadı benim açımdan.

Bu arada gözüme çarpan bir şey oynadığı kısa süre içerisinde Escude'nin defans ortasaha bağlantısını on numara kurduğu idi. Ah aybaba ah..

Clamoroso78 dedi ki...

Samet hoca puan kaybedilen her maç sonrası "Bu maça benim hatalarım damga vurdu. Oyunculara yüklenmemek lazım." diye bir açıklama yapmadan bunun aksi olarak oyuncu veya oyuncularını sürekli kamuoyu önüne atmaya devam ettikçe oyuncunun ona olan saygısı da iyiden iyiye azalacak ve bu futbolcu veya futbolcuların hem antrenmanlardaki hem de saha içindeki performansına bire bir yansıyacaktır. Ve futbol tarihine bakacak olursak kendisine güveni olmayan ya da güveni azalmış oyuncular grubu ile başarılı olmuş teknik adam daha var olmamıştır.

Bu takımı şampiyon dahi yapsa sene sonunda kesinlikle görevden alınması savında olduğum Samet hoca, sene başında hepimizce saygıyı hak eden kendi oluşturduğu saha içi ve dışı takımdaşlığını, şampiyonluk yarışına henüz hazır olmadığını ispatlar nitelikteki saha içi beceriksizliğinin üstünü örtme adına erozyona uğratmakta. Kayserispor maçı dışında oyuna etkisinin sınırlı olduğunu, daha da önemlisi iç sahada skor avantajını koruma adına vizyonunun geniş olmadığını gözlemlediğimiz hocamız, ona asıl kredi kazandıran niteliklere de yavaş yavaş sırt çevirmekte. Örneğin; Ersan ne olursa olsun o sahada kalmalıydı. Bu detay çok önemlidir. Çünkü benzer mantıktan yola çıkacaksak gol kaçıran Sinan da oyundan çıkarılmalıydı o zaman. İşte bu kısım zurnanın zırt dediği yerdir ve artık zurna sesi eskisi gibi güçlü çıkmıyor. Çünkü zurnayı çalan hocamızın anlaşılması güç bir şekilde kafası karışmış. Belki de sene başında konan hedef ile kendisinin bile inanmadığı şu andaki yarışın verdiği gerilim onu boğmakta. Ama bu noktada herkes elini vicdanına koysun. Samet hoca şampiyonluğa oynatan hoca stresini hiç yaşamadı. İşte yaşamakta ve bocalamakta olduğu kısım tam olarak budur.

Son Karabük maçıyla görünen o ki takımının kaptan köşkü rotasından sapmış durumda. Üstelik bizim kültürümüzde soyunma odasına müdahale edecek başkan profili de yok ve asla olmasın. Ama gene de TD ile bir toplantı yerinde olur gibi......

Clamoroso78 dedi ki...

.......

Taktiksel olarak ise 7. haftadaki Oğuzhan buluşundan sonra söylenecek fazla bir şey olmadığını düşünüyorum. Hocanın elindeki oyuncu yapısına en uygun şablonu ( Toraman ön liberolu sistem ) deneye yanıla bulduğu gerçeğinden hareket edersek yapacağı tek ve en doğru şey bu şablonu daha verimli hale getirmek için hafta içi idmanlarda hem defansif hem de ofansif çalışmalar yapmaktı. Oysa bunun yerine dış sahada kaybedilen iki derbide görüldüğü üzere farklı saha içi uygulamaları yapması ve elbette kaçınılmaz olarak bu maçlarda sürklase olması, paragraf başında bahsettiğim, geçerliliği istatistiklerle de sabit şablonu bozması, oturmuş takımı sabote eder nitelikte davranması futbol doğruları adına anlaşılabilir bir durum değil ve biz taraftarlar adına üzücü.

Futbolun sadece fiziki koşullarına odaklanan ve diğer tüm öğeleri güdük kalan ligimizde seri galibiyet almak çok ta zor değil aslında. Ayrıca hocamızın saha içinde işlerin daha iyi gitmesi için fazla bir seçeneği de yok. Çünkü takım, oyuncu yapısına bakıldığında taktiksel çeşitlilik ve futbol bilgisi konularında yeterli değil. Bu da şu ana kadar en iyi bildiğin şeyin üstüne koy demektir. Ama biz taraftarın bu kadar net gördüğü şeyi yapmasını engelleyen şey nedir? İşte bu sorunun cevabını ondan başka kimse veremez ve sahada görünenler buna pek de kafa yormadığına işaret ediyor.

Bu durumda ister istemez aklıma çeşitli sorular geliyor:

Hocanın sorunu gizli ego mu?
Hayalini kurduğu ve hak ettiğine inandığı yerde “hedef doyumu sendromu” mu yaşıyor yoksa?
Bu taktiksel dengesizlik, sadece adı “SÜPER” olan bu vahşi futbol rekabetinde futbolun diğer kurumlarının rakiplerine oranla kendi takımına üvey evlat muamelesini abarttığı bir sezonda pasif gibi görünen kendi yönetimine mi ?

Neden takımı taşıyıcı futbolcuların konsantrasyonları ilk yarıya oranla azaldı?
Takım genelinde fizik gücümüz ilk yarıya oranla neden bu kadar düştü?
Örneğin birçok futbolcunun eklem sakatlığının sebebi devre arası kapının zeminiymiş.
Yoksa zemin seçimini de mi TD ‘ e bağlamalıyız?
Başta ben olmak üzere olumsuz her durumun başına Samet hocamızı koymak doğru mudur?

Yoksa hocamız hakkında her geçen hafta daha da artan bu durum aslında bu FEDA senemizin tek gerçeği midir?

neverlong dedi ki...

Ersan'ın hata yaptıktan sonra çıkarılması açıkçası beni maçın sonucundan daha fazla rahatsız etti. Hatalı bir tane gol yer yemez bir kalecinin oyundan alındığını gördünüz mü hiç bugüne kadar? Bu hareket, psikoloji namına bir teknik direktör katliamıydı.

Bir diğer saçmalık da Fernandes konusunda yaşandı. Galatasaray maçında,fiziksel olarak dünden daha da kötü durumdayken, anlaşılmaz bir şekilde 90 dakika oynadıktan tam bir hafta sonra teknik direktörün onu aniden oyundan alması tamamen tutarsız bir hareket. Bu hafta çıkarıyorsan geçen hafta niye tuttun, geçen hafta tutuyorsan bu hafta -daha zayıf rakibe karşı daha diri bir Fernandes'i- niye çıkarıyorsun gibi basit soruları kendine sormaktan aciz bir teknik direktör ve hatayı kendinde ve takımında aramak yerine maç sonunda hakeme sataşan yardımcıları..

Cartalete dedi ki...

Atlanan bir konu da ne olur ne olmaz diye Hugo'yu tam düzelmeden sahaya atması bence.

Ne oldu yine puan kaybı geldi üzerine 1.5 ay yok adam.

neverlong dedi ki...

@turkkant
İyi tarafından bakmak lazım. Yıllardır pahalı kadrolarla başarısız oluyorduk, bu sene para harcamadan başarısız olacağız. Önümüzdeki senenin planlaması belki lig sonuna kalmadan yapılsa daha iyi olur.

Bu da fazla iyimser bir yaklaşım değil mi? Uğur Boral, Batuhan, kullanılmayan Escude, izlenilmeden alınan soru işaretleri Dentinho ve Niang. Epeyce para harcandı, harcanmayabilirdi.
Transferler Olcay ve Oğuzhan'ın yanında Cartalete'nin dediği gibi Salih Uçan, Emre Güral, Ferhat Kiraz vb ayarında olsa iyimser olunabilirdi belki ama ben yönetim anlamında zihniyette bir değişiklik göremiyorum malesef.

Unknown dedi ki...

Savunmaya bir takviye yapmayacaksak, bari şu sistemi değiştirelim. Yoksa bu savunma düzeniyle lig bitmez. Her maç daha kötü komik durumlara düşüyoruz. Bir şeyler deneyelim. Mesela 3'lüye dönelim. Escude'den de faydalanırız hem. Madem 4'lü için çok ağır buluyorsun, 3'lüde libero olarak oynayamaz mı? Hem düşününce, Toraman da kariyerinin en iyi sezonunu Antep'te üçlünün sağ stoperi oynarken geçirmişti. E üçlüde en kritik nokta elindeki kanat oyuncularıdır: Hilbert'le Gökhan Süzen var işte. İkisi de ne tam bek ne tam açık. Sadece ön liberoda bir soru işareti var. Necip'in yanına bir Giunti lazım. Fernandes'i biraz daha geriden top alan oyuncu rolüne çekip, Oğuzhan'ı öndeki ikilinin -şu an Niang ile Holosko gibi görülüyor- direk arkasına monte etsek, orayı da kurtarırız belki. Ne biliyim, bence böyle radikal şeyler denemenin tam zamanı. Tutarsa ilk iki için belki yeniden ümitlenebiliriz. Ama ne olursa olsun dün akşam Aybaba'yla uzun süreli bir geleceğimizin olamayacağı görüldü.

Bjk_KnightS dedi ki...

takıma 2 tane genç alınmış. bunlardan biri altınsay'ın hediyesi. digerini daha 1 kere gördük. bakalım ne cıkacak onu da bilmiyoruz. Lafta genclesiyorduk. Dentinho'nun alınması tamamen hata niang geldikten sonra. iyileşmeyen almeida'nın sahaya atılıp tekrar sakatlanması da tam hoca hatasıdır. ersan'ın cıkması tam bir fiyasko zaten. Mehmet Akgün çıkarılıp toraman sag beke cekilip fernandes sahada tutulmalıydı bana göre

beagle dedi ki...

Sinan Kurumuş'un topu biraz fazla tutmaya çalışması, orada kullandığı özgüveni kaleyi görünce kullanamaması gibi eksikleri vardı. Ancak takımımızın biraz olsun rakip sahada durmasını sağlayan tek oyuncuydu. Almeida'nın yokluğunda görevini yaptı. Sinan'dan İlhan Mansız veya Feyyaz Uçar çıkmaz ama Veysel Cihan kategorisinde faydalı kadro oyuncusu olabilir biraz sabredilirse.

İki maçtır 10 kişilik rakibe hücum yapamıyoruz. Ama zaten ligin başından beri dağılmış rakiplere rahat gol atamıyorduk. Olcay'ın maçın sonlarında rakip ceza alanında rahat pozisyonda topa ne yaptığına bir daha bakarsanız "ligin en çok gol atan" takımının bu golleri atmasını, ligin en çok gol yiyen takımlarından biri olduğu için rakiplerin üzerine gelmesine borçlu olduğunu görürsünüz. Samet Aybaba'nın oyuncu seçimleri ve kurduğu düşük yenetek profilli 11 itibariyle bu takım yerleşik hücum yapamazdı. Oynatılmayan Hasanın şutlarına, Muhammed ve Burak'ın yaratıcılıklarına ve topa plase vurmayı bilen leblebici golcüye ihtiyaç vardı. Elinde bunun adayı Furkan duruken iki maçtır bayağı pahalı alınan Dentinho'yu esefle izliyoruz. Furkan yedek bile değil.

Bundan sonraki maçlara koşsun diye Olcay veya Holosko'dan birini bir tarafa atsak diğer tarafa Mamiyi.
Sinanla artık hiç oynamadan 5-6 maç direk 11'e yazsak. Yanına Niang değişimli Furkan veya sonradan Pektemek takviyesi olsa, Oğuzhan ve Fernandez ile de takımı ayakta tutsak. Hatta koşan kazmacıkları toptan kessek de sağda Necip denesek bundan ne kadar daha kötü olabilir ki? Necip derken acaba aradığımız sağbek Necip olmaz mı diye de içimden geçmiyor değil. Orta sahada bir türlü vazgeçilmez olamıyor.

Tabi ideal 4-4-2 bu stoperler ile olmaz. Hatta Hilbert ve Gökhan Süzen bile defansif güçleri açısından 4-4-2 yi patlatabilir.
Peynir kıvamındaki güçsüz, ağır ve güvenilmez soperler ile bu iş olmaz. Sezer akıllı bir teknik direktörün elinde şu an oynayan bütün soperleri keserdi...

box2boxMC dedi ki...

Kanımca taraftar ve futbolcular gözünde SA iflas etmiştir. Bundan sonra çorap söküğü gibi gelebilir.

En büyük artısı takım ruhunu oluşturmak derken resmen bindiği dalı kesti. O oluşturduğu takım ruhunu şimdi kendi karşısına alacak.

Yol yakınken ayrılmak şart artık.

Elinde Oğuzhan ve Fernandes gibi arkalarında sağlam bir önliberioyla oyunun iki yönünüde oynayabilecek iki adam varken bi tanesini forvet arkasına atıp ıskartaya çıkarıyorsun, diğerinide Necip gibi pozisyon bilgisi sıfır bi adamla orta sahayı kapattırıyosun.
Koy Toraman'ı ön liberoya, önünede Fernandes ve Oğuzhan'ı ikili ortasaha yap. Hem yaratıcılığın daha yukarı çıkacak hem de oyunu daha iyi kontrol edeceksin.

Ama yok yok, çapsızlıktan bu sezonuda heba edecez.

Tabi belli olmaz GS bugün yenerse 7 puan olacak, kapanmayacak fark değil. İlk yarıdaki gibi SA şans eseri doğru kadroyu oturtup seri galibiyetlerle tekrar potaya girebilir ama girmesin ve SA gitsin...

nowitzki dedi ki...

Nikola Djurdjic, bugün Schalke 04'e karşı 1 gol 1 asist yaptı. Bakalım Dentinho sezon sonuna kadar bu istatistiği yakalayabilecek mi?

Cartalete dedi ki...

İşte bu yüzden o "parayla kiralama" olayına takığım ya...
Arasan bulursun, 1'e de 500 bine de.

beagle dedi ki...

Kırık getirmiş mahçup çocuk gibi spor programlarına, deplasman beraberliğine söylenen GS'yi kıskanarak bakarken 4 saat önce aklıma gelen şey biraz daha oturdu.

"Sağbek Necip"

Rıza Çalımbay bugün bizde top oynasaydı yorumcuların çoğu ilk izlediklerinde Beşiktaş'da oynayamaz diyebilirdi. Necip fiziki direnç ve enerjisi, ahlaki yapısı, kenarda umulmadık ince işler yapabilmesi ama merkezdeki düzlüğü ile bana en çok Rıza'nın vasat görünümlü vazgeçilmezliğini hatırlattı. Fenerliler Sakarya grubunu övüp "Rıza da topçu mu?" derken Fenerbahçe'yi 10 sene ezen takımın kaptanı ve banko oyuncusu olmuştu.

Sağbek'de Necip ne gibi bir etki yapabilir? Orta merkezde daha iyisi bulunana kadar Toraman kesicilik görevini alabilir. Hilbert'in çıkışlarını beğensem de iç kısma olmayan yardımı veya çok güvenilmez olan sırtına adam alıp topu saklama özelliği Necipte yeterince var. Rıza kaptana çizgiye yakın bölgede yüklenen kişi, birden kendini 180 derece dönmüş bulurdu. Rıza onu arkasına almış rakip kornere doğru ilerlerdi. Necip'in bir iki kez gördüğümüz sağ kanat performansı, sağ forvet oynar demek için belki etkisizdi, ama sağbek için lüks bile sayılabilecek kadar yetenekli.

Diğer faktörlere bakarsak:
Koşar mı? Evet. Defansif gücü ve müdahele özelliği var mı? Fazlasıyla. Savunmacı olarak boyu kısa mı? Hayır, hatta kafa toplarında iyi savunmacılarımızdan.
Son çizgiyi bozar mı dersek bir maçta zorunluluktan stopere geçtiğini ve iyi oynadığını hatırlıyorum. Hilbert'ten fazla bozmaz diyebilirim.

Peki Necip sağbek, Toraman dmc/çıpa oynarsa kadro nasıl olabilir? Şu anki 4-3-3 güçlenerek devam eder. Toraman önünde Oğuzhan ve Fernandez çıkılabilir. Forvet oyuncularının hepsi de arkada Gökhan Süzen, Necip, Fernandez, Oğuzhan grubundan beslenme keyfini yaşayabilirler.

Asiye böyle kurtulur mu? Ne dersiniz?

Unknown dedi ki...

Necip-sağ bek meselesi bana da akla yatkın geldi. Orta üçlüdeki performansı yavan. Ancak ilk elden iki sıkıntı aklıma geliyor. İlki, Necip'in defansif olarak alan kapatma diyebileceğimiz pozisyon bilgisini zayıf buluyorum. İyi bir çiftyönlü orta saha olabilmesi için dahi aşama katetmesi gerekiyor, sağ bekte kademe bilgisinin de oturaklı olmayacağını düşünürsek bu nokta kaynaklı sıkıntılar yaşayabilir. İkincisi, Necip'in top taşıma konusunda patlamaları olsa da bu konuda da fazla istikrarlı olmadığını görüyorum. Hilbert, orta kabiliyeti zayıf ta olsa topla çıkışları sayesinde hücumlarımızın başlama kanallarından birini oluşturuyor. Necip'ten aynı dinamizm alınmayabilir. Saydıklarım bir yandan da giderilebilir sorunlar. Uzun vadede üzerine çalışırsak iyi bir bek çıkarabiliriz. Ancak Necip iyi bir çift yönlü oyuncu olabilecek potansiyele de sahip ve muhtemelen buraya yoğunlaşılacaktır. Ben daha çok ideal orta saha düzeninde Necip'in bu sezonluk 4. orta saha olmasından yanayım. Toraman-Oğuzhan-Fernandes idealdir katılıyorum.

Samet hocanın bendeki ilk eksisi açık yerleşim hatalarına devre arası kampı da geçmesine karşın çözüm bulaması oldu. Oyuncu kalitesinden çok, taktiksel olgunluk sorunu var ve takım üzerine çalışmıyor gibi görünüyor. Dün, mental olarak kırılma noktalarını da kaldıramayacağını gösterdi. Bunu tahmin de ediyorum. Eğer ilerleyen haftalarda dizilim farklılıklarına gitmezse daha da büyük eksilere sahip olacağım hakkında. Çünkü artık hamle yapabilme olanağına da sahip. Ben takımın ofansif üretkenliğinş koruyup, defans yerleşiminde daha makul kalabilmesinin 3'lü defansla mümkün olabileceğini düşünüyorum. 3-5-2, 5-3-2, 3-6-1, 4-2-3-1 arasında maç içinde dahi hızlı geçişler yapabilecek bir sistem deneyebilirsiniz, buna da uygun oyuncu kadronuz var artık. Örneğin ilk akla gelen, Mc Gregor- Sağ st. Toraman- Sol st, Ersan- Sivok-- kanatlar, Hilbert, Gökhan Süzen-- Necip, Oğuzhan, Fernandes-- Almeida-Holosko. Holosko'nun yerine Olcay'la orta alanda daha da kalabalık olabilir, Niang ile birden fazla hamle yapabilirsiniz. Veli, skor korumak için elverişli bir baskı oyuncusuna dönüşebilir vs.

Ancak, sorun dizilimde değil tek başına elbette. Ben dizilimlerin birbirine üstünlüğüne fazla inanmam. Varolan yapı, geliştirici hamlelerle gayet tehditkar bir biçim alabilirdi. Bunun yolundan gitmiyoruz. 3'lü yapı en azından kendi yarı alanımızda daha kolay alan paylaşımı yapılacağından sezon sonuna kadar ilaç olabilir belki.

aquila dedi ki...

maçtan sonra deri koltuğa uzanıp bir hasta edasıyla uzun uzadıya içindekileri döken bir profil çizesim gelmişti. ama işin saha içi faktörlerine sen ve yorum bırakan arkadaşlar değindiğinden kısa kısa dökeyim eteğimdeki taşları.

samet aybaba yarattığı, menemen olayıyla metaforik hale getirdiği takım olgusunu gün be gün kendi eylemleriyle yıkmakta. oğuzhan için söyledikleri, ersan'a yaptıkları uğur boral için zamanında söylediği 'hata yapmaya devam edecek arkadaşlar' dediği zaman ki samimiyetiyle örtüşmüyor. ki oğuzhanla ersan çoğumuzun gönlünü okşayan, gözüne hoş gelen oyunun önemli parçaları olmuşken. ikinci golde ersan'ın lakayıtlığı bir kenara ülkemiz standartlarında faul olan ve bizim lehimize karar çıkmasın diye çalınmayan bir pozisyonda golü yediğimizi düşünüyorum.

tribünde olanlarda feda sezonunda olmamıza rağmen, takımımızın iyi - kötü ikinci sırada olmasınında etkisiyle (burada yönetimin de hedefleri update etmesi gerekiyor) eskisi gibi kolayca adam harcayan bir performans gösterdi. maçın bitmesine 10-15 dakika olmasına rağmen top ayaklarına geldiğinde ersanla akgün'e gösterdikleri tepki benim içimi burktu. herkesin protesto ve eleştiri hakkı bakidir fakat maç devam ederken bu davranışları hiçbir zaman anlamlandıramayacağım.

taktik açıdan söyleyebileceğim şey ise takım savunmadayken kademeye girmekte yaşanan sıkıntı. ki bu da senin her zaman söylediğin gibi savunma ile hücum arasında 60 metre mesafe olunca orta sahadakilerin helak olmasından kaynaklanıyor. veli - necip tarzı oyuncular güçleri olduğunda topun olduğu yere 2-3 kişi baskı uygularken, ciğerleri patladığında defans çizgisi üzerinde 6'lı 7 'li bir savunma pozisyonu alıyoruz. bu da neden öne geçince oyunu tutamıyoruzun cevabıdır bence.

planck dedi ki...

Necip iyi bir sağ bek olabilir, iyi bir box-to-box da olabilir. Ama ikisi içinde taktiksel olarak iyi eğitilmesi gerekir ki taktiksel eğitim olarak sıfırın altı civarındayız, oğuzhanın kötüye gittiğini düşünürsek. Ben Necip'in ortasahada daha fazla fark yaratıcak bir oyuncuya dönüşebileceğini düşünüyorum, eğer bahsettiğimiz eğitim verilirse.

Başka bir konu aybabanın devamlı yaratıcı oyuncuları eleştirmesi, yeni geldi aklıma yahu takım 2 gol atmış 2 sıfır öne geçmiş sen ne yaratıcı oyuncuların ağırlığını koyamamasından bahsediyorsun. Takım savunması ayvayı yemiş hocanın hala ne diyor. Saçma sapan..

Bir de Gültekin çok iyi demiş: Güntekin Onay:
"...dün Beşiktaş'ın attığı gol sayılmazken bugün GS'nin da yediği gol sayılmıyor. Sonra neden hala Galatasaray lider diye tartışıyolar."

borasahin dedi ki...

Part 1

Necip'in sagbek pozisyonunda degerlendirilmesi bi' ara benim de aklima gelmisti ama sizlerinde ifade ettigi gibi taktiksel yeti, pozisyon bilgisi, futbol akli vs. baglaminda bu pozisyonlarin gereklerine ayni orta sahada degerlendirildiginde oldugu gibi sahip olmadigini dusunuyorum. Ek olarak Necip'in kosu kapasitesi, temposu ve kalitesi konusunda cok ciddi suphelerim var. Necip yapabildikleri ve yapamadiklariyla size birsey vaad ediyor. Yaptiklari ve yapamadiklari terazisinde, yaptiklari, kosu anlamindaki yetersizliklerini kapatmaya muktedir degil, bu yuzden de Necip'in kosu ile ilgili yeterliliklerini kendi adima sorgulamaya devam edecegim. Bek olarak daha da farkli kosu ozellikleri bekleniyor. Ornegin orta sahada oynayan bir oyuncunun orta ve uzun mesafede cok hizli olmasina ya da ilk adiminin cok hizli olmasina gerek yok. Ornegin Nuri Sahin fiziksel olarak yeterliligi cok dusuk bir oyuncu, atletizmi oldukca zayif. O yuzden 17 yasinda yaptigi patlamadan ve Klopp yonetimindeki basarili Dortmund macerasindan sonra dusus yasadigini dusunuyorum, cunku mevcut fiziksel ozellikleri ile ancak bazi sartlarin olustugu bir ortamda basarili olabilir. Oguzhan'i da fizik olarak biraz Sergen'in gencligine biraz Nuri'ye benzetiyorum. Neyse Necip'e geri gelirsek, bek oyuncunun cigerli olmasi, 10 kere git-gel yapabilmesi, cok cabuk hizlanamasa bile uzun mesafede belli bir seviyenin altinda olmamasi lazim. Ornegin Hilbert cabuk hizlanan bir oyuncu degil, ama mesafe arttikca belirli bir hizi ve surekliligi oldugunu goruyorsunuz. Defansif olarak bunu pozisyon bilgisi ile kapatmaya calisiyor. Neticeye gelirsek Necip'in sadece taktiksel olarak degil, fiziki olarak da bek bolgesinin gerektirdigi isterleri karsilama noktasinda eksikleri oldugunu dusunuyorum. Bunlari kapatacak bir arti degeri yok, mesela pek gormedik ama cok iyi top kesiyor diyemeyiz. Riza Calimbay ornegi verilmis ama bence birebir uymuyor, Riza Calimbay Besiktas'in attigi gollerin %70'nin mimari ve benim futbolu takip ettigim zaman diliminde gordugum en iyi sag kanat oyuncusudur ki gencliginde orta sahanin ortasinda da oynardi, gayet de iyidi, isteyenler 85/86'da FB ile yaptigimiz ve rakibimizi ezmemize ragmen kalecimizin buyuk hatalari sonucu 2-2 berabere bitirdigimiz sampiyonluk macinda Pesic'e yaptigi muameleyi izlesin :)

Necip ve Oguzhan belirli ozellikleri gelismis belirli ozellikleri eksik kalmis ortalamada daha yukari seviyeye cikabilmeleri icin bazi ozel sartlarin olusmasina ve o sartlarin uzerinde yukselecegi ortama muhtac oyuncular. Caplari gavurlarin dedigi gibi ancak 'underdog' sinifinda degerlendirilmelerine izin veriyor.

borasahin dedi ki...

Part 2

Necip'in orta sahada daha etkin gozukmesi icin partnerlerinin yapisi su andaki gibi olmamali ve/veya oyun duzeni degisikliklerie ihtiyac var. Toraman-Necip ikilisi oldugu zaman tamam possession oyunu oynamayalim ama oyuna hakim olamadigimiz gibi 'dogru' paslasmalari da yapamiyoruz. Mesela bu ikilinin is yapmasi icin oyunu kanatlardan kurmak dusunulebilir. Luce'nin Uzulmez'i kullanmasi gibi, bizi rakip sahaya tasiyacak bir yapiya ihtiyacimiz var. Ne Suzen-Olcay ne de Hilbert-Holosko buna uygun. Yine de en azindan Hilbert olunca sag taraf biraz islerlik kazaniyor. Belki Erkan Kas-Emre/Gokhan ikilisi uzerinden boyle bir yapi dusunulebilir. Odak noktasi olacak, surekli topu isteyecek ve oyunu o bolgeden kurgulayacak bir yapi diye dusunelim. Biraz daha fikir cimnastigi yaparsak, Necip'in arkasindaki oyuncu ve defans oyunculari uzerine yogunlasabiliriz. Su an mevcut sartlarda Necip'in holding midfielder pozisyonunda degerlendirilmesinin intihar oldugu konusunda pek cok kisi hem fikir. Ornegin arkasinda pozisyon almasini cok iyi bilen, gerektiginde stoperler arasina girebilecek, tam olarak passing midfielder tadinda olmasa dahi oyun gorusu gelismis ve topu oyuna dogru sokma noktasinda bir oyuncumuz olsa Necip'i onunda degerlendirebiliriz. Necip mucadele gucu ve sert yapisiyla hem bu oyuncuyu rahatlatabilir hem de onun o direnci, agresifligi bizim adimiza butunun anlamli bir parcasi olabilir. Oyunun nasil ve nereden kurulacagi stoperlerin yetkinligi, Necip'in onundeki oyuncu(lar) ve kanatlar dusunulerek kurgulabilir. Demeye calistigim oyun kurabilecek 3 oyuncunun (2 stoper ve bir holding midfielder onunde: en az iki tanesinin futbol zekasinin gelismis olmasi icap eder, stoperlerden bir tanesi agresif, daha atlayan ziplayan tipten olabilir ama bunu yaparken de aklini evinde birakmis cinsten degil) onunde Necip'i ve enerjisini kullanabiliriz.

Kaleci, 4 defans ve bir holding midfielder toplam 6 ediyor. Elimde olsa 6 tanesinin de yabanci olmasini tercih ederim. Yabanci sayisi 5'e dusecek. Bu bolgede degerlendirilebilecek 2 tane birinci sinif pozisyonun en iyisi Turk oyuncu bulsak ya da duruma gore kullanabilecegiz farkli seyler sunan alternatif oyuncular olsa 4 tanesinin yabanci olarak kalmasina raziyim. Kalan 1 taneyi de onde degerlendirebiliriz :)

Sadece gelirsek basarili olmak istiyorsak 2 stoper ve onundeki oyuncu hakkini yabanci olarak degerlendirmemiz 10 sene once oldugu gibi bugun de ayni kritikligini korumakta... Bu bolgede hakkiyla oynayabilecek yerli oyuncular taniyor musunuz?

turkkant dedi ki...

@Bora Sahin

Necip konusunda görüşlerine genelde katılıyorum. Aurelio, Cisse gibi pozisyon alan orta saha oyuncusu şu an değil. Genelde kesici-pasör-yaratıcı üçlü orta saha yapısı futbolda önerilir (eğer Barca değilsen!). Örnek Real'de Xabi Alonso pasör, Khedira yıpratıcı-Mesut yaratıcı. GS Sneijder'ı bu mantıkta transfer etti. Fener şu an bu sorunu yaşıyor, zira yaratıcı taraf eksik kalıyor. Bizim orta saha yapımız maalesef bu yönde yarım oyunculardan kurulu. Necip pasör de değil holding de değil, ama kat edebilmesi, pres yapabilmesi gibi önemli özellikleri de var. Bu saatten sonra pas kalitesini geliştirmesi zor bence. Pozisyon bilgisi üzerine çalışıp iyi bir DM olması daha olası.

Oğuzhan çok ideal bir pasör ama defansif aksiyonları yetersiz. Ya Emre Belez, Selçuk gibi defans kalitesini geliştirip OM'den tam bir merkez orta sahaya evrimleşecek, ya da Mesut gibi OM olacak. Hangisi onun için daha doğru tercih olur ben pek emin değilim.

Önümüzdeki yıl için Bora'nın dediği gibi eski Aurelio benzeri usta bir orta saha bulup, Veli'yi postalayıp, Fer-Oğuzhan-Necip üçlüsünü de form durumuna, maçın seviyesine göre değerlendirmek lazım. Toraman yokluktan oynuyor, ama bence o bir stoper.

Alper Potuk da iyi bir seçim olabilir. GS sanki Melo yerine onu alacakmış gibi geliyor bana.

Defans konusunda da
sözleşmesi yakında bitecek Serdar Taşçı, Ömer Toprak gibi oyunculara yönelebiliriz.

Hilbert'in ben fizik kalitesiyle, yeterli seviyede tekniği, taktik becerisiyle gayet iyi bir sağ bek olduğunu düşünüyorum. Bence hiç maceraya girmeden sözleşme yenilenmeli.

beagle dedi ki...

@borasahin
85/86 doğrusu benim de hafızamı zorlayacak sınırlarda bir sezon ama Şekerbegoviç ve Necdet'in gol attığı maç olabilir dediğin. Aslında Rıza'ya aynı saygıyı duyuyoruz ama 80'lerin ortası Rızası ile Gordon sonrası Rızası arasında fiziksel görünen bir fark da var. Bacakları kalınlaşıp yaklaşık 5-6 kilo ağırlaştı ve daha farklı bir oyuncu olmuştu. Yani 80'lerde ince iş deneyen ve teknik penaltı falan kullanan Rıza, kanada adaptasyonu sonrası bir daha dönmedi. Daum ile 3-5-2'ye geçildikten sonra ise büyük saygı görmesine karşın herhangi bir pozisyonda tutunamadı ki daha 30'ların başındaydı. Benim "düz" adlandırığım hali o haldir.
%70 biraz sevgimizin ifadesi olmuş. Biz zaten sağ yumruk ile vuran bir boksördük ve sağda Metin, Ali, Rıza beraber üçgenlerle çok iş yapardı. Hatta Feyyaz ve Şifo bile oralarda görünürdü. Yetmedi Recep de arkadan desteklerdi. Sonuçta %70 golde top gol öncesi son 3-4 dokunuşta Rıza'dan geçerdi ve yaptığı doğru hareket gole etki ederdi tespiti olursa katılabilirim.

Konuya dönersem zaten herkesle ortak endişem Necip'in savunma bilgisi konusunda gelişmesi. Yalnız genelle hiç uyuşmadığım yan Hilbert ile kıyaslanması. Hilbert iyi niyetli, verkaçlarda falan ilginç işler yapabiliyor da benim için "topçu değil" kategorisinde. Şöyle tarif edeyim, üzerine sekerek ve/veya sert gelen topu zor kontrol eden ve bu esnada takıma çok fazla risk oluşturan "topa sert" adamların sadece 1-2 tanesine tolerans gösterilebilir. Bir örnekleri de Holosko'dur. Herkesten latin esnekliği beklememekle birlikte topu kaval kemiğine çarptırıp sahada rastgele bir yere gönderen veya zemin biraz bozulduğunda seken toplarda bombaya dönüşen adamlar uzun süre 11'de yer bulmamalı. Topla neler yaptığı da malum olan Hilbert'in
Necip'e göre kat kat güvenilmez olduğunu söyleyebilirim.
Ayrıca Necip'in mücadele gücü çok daha yüksek, "tackling"i çok daha iyi. Biraz sağ açıkta oynadığında çizgide yapabildiklerine çok şaşırdım, bayağı ince iş yaptı. Orta stili ise alternatiflerinden çok daha iyi.

Neyse belliki herkes oyunculara farklı gözlerle bakıyor ve farklı sistemlere inanıyor. Ben çok özel bir forvet (Hakan Şükür, İlhan vb) veya az gol atan Almeida tarzı bir pivotu tamamlayacak ikinci oyuncu (Alex, Hagi, Şifo, Sergen) bulunmadıkça tek santrafor sistemlerinin hiçbirinin çalışmayacağını düşünüyorum. Çok pahalı bu oyuncular ve adama dayalı sistemler yerine makul 4-4-2 adaptasyonlarından yanayım. Bu mantıkla Necipi merkeze koy arkasına bir tane savunmacı koy önüne bir tane ofansif orta saha koy denince o zaman Necip'i niye koydun diye düşünüyorum. Hatlar arasındaki bağların araya adam koyarak değil , hatlara adam gibi adam koyarak sağlanacağına inanıyorum. Bu mantıkta Selçuk-Melo iyi bir ikiliydi.

Ana fikrim bu eldeki oyuncu kadrosu ile oynanan 4-5-1'in düşük üretkenliği ve basit hatalarını bekleri daha ofansif ve topla güvenilir hale getirerek kırmaktı.
Gökhan süzen bir tarafta bunu yapacak gibi görünüyor. İlerdeki 1 düşmeseydi daha net belli olurdu.

Önümüzdeki 3-4 maçta 2 galibiyet alamazsak kendimizi ligin ortasında ve küme düşme potası ile puan farkı hesaplar bulabiliriz. Cümlemize sabırlar diliyorum.