500K Buradan Geçiyor Mu?


Öne çıkan tek özellikleri, rakibe basmak ve top kazanmak olan –ki o konuda da vasat sayılırlar- Veli ve Mehmet Akgün orta sahası var, ancak ortada prese dayalı bir oyun yok; Beşiktaş geride bekliyor… Geriden top alıp, sorumluluk alacak adamlardan biri ikinci forvet gibi oynuyor, diğer sağ kanatta… Sol kanattaki Olcay’ın top taşıma özelliği sıfıra yakın. Erkan Kaş diye bir çocuk vardı, böyle ortamlarda en azından topu alıp, rakip kaleye götürme özelliğine sahipti; 2013 yılına herhalde evinde girdi ve öyle geçiyor. Henüz sahada göremedik…

Geride kabullenen bir oyun, pres yok… Fernandes ve Oğuzhan’ın ikisi birden merkezde değil… Oğuzhan dışında top taşıyacak oyuncun yok… Beşiktaş’ın dün akşam Bursaspor kalesine gitme planı neydi gerçekten? Ya da öyle bir plan var mıydı? Takım, ola ki Bursaspor kalesinden geçecek 500K numaralı bir belediye otobüsünü bekliyordu sanki…
 
Bursaspor teknik direktörünün bir planı vardı ama… Orta sahada kompakt halde bekliyorlardı ve -maçı kazanmayı kafaya koymuş her takım gibi- pres de yapılıyordu. Beşiktaş iyi hücum etmediği gibi, iyi savunma da yapamayınca; doğrusunu söylemek gerekirse bir Batalla galibiyete yetecekti. 3-0’dan sonra sahada maç bitsin diye bekleyen takım utanç vericiydi; ancak Trabzonspor deplasmanındaki kadar değil…

Aslında her şey Fenerbahçe galibiyeti sonrası başladı. Liderle farkı 2’ye indirme fırsatı varken “1 puana oynamak” birçok şeyi işaret ediyordu: Ya takım ya teknik direktör ya da ikisi birden, zirveye oynamaya korkmuştu. Zaten bugünlerdeki sinik takım görüntüsü, o günün artçı şoklarıdır. Beşiktaş, sezonun adını ne koyarsa koysun, eğer yaklaştıysa o zirveyi dener. Gerekirse yine olmaz, ama dener…

Bu sezon iyi bir maaş dengesi sağlandığı ve ekonomik olarak biraz kıpırdanma yaşandığı bir gerçek. Ancak Beşiktaş’ın bu fırsat sezonunda saha içinde herhangi bir atılım yapamadığı da gerçek. Takım zaman zaman iştahı yerindeyken iyi hücum etti ama aslında ne hücum etmeyi öğrendi, ne savunma yapmayı... Ne de oyuncular, bireysel olarak gelişim kat edebildi… 
Zaten dün sahada Necip yerine Akgün orta saha oynuyorsa, Beşiktaş puan dışında başka şeyleri de kazanamıyor demektir. Necip isterse bir önceki maç kendi kalesine hat-trick yapmış olsun; yine de bu tercih sezonun adına ve amacına terstir… 

Keza sezon başından bu yana olumsuz anlamda Beşiktaş teknik direktörünce en çok adı geçen Oğuzhan’ın, bu seneki tek “kazanımcık” olması, yine bir şeylerin ters gittiğine işaret. Aslında bu sezonun en büyük kazanımı Samet Aybaba devrinin yaşanmış ve (görünen o ki) bitmiş olması. “Artık teknik direktörlük Samet Aybaba’nın hakkıdır” diyen çıkmaz herhalde bundan sonra. Ki o hak da neyle kazanılıyorsa… Artık Beşiktaş’ın “evlat kontenjanı” dışında, akıl ve vizyonla yönetilmesi dileğiyle…

29 yorum:

madgoat dedi ki...

Tüm yazının altına imzamı atarım. Ama özellikle bir nokta var ki onun altını daha koyu çizgilerle çizmek gerekir bence. “Beşiktaş’ın çocuğu” kontenjanını kesinlikle kullanmamalıyız artık. Blogunun sıkı bir takipçisi olarak çok yorum yazmasamda daha önceden başka bir başlıkta yorumumda belirttiğim gibi yakın dönemdeki 2002-2004 arası haricinde maalesef Beşiktaş’ın çocukları (Türkiye Süper ligini üst düzey olarak kabul etmezsek) üst düzey futbolun içerisinde kompetitif olarak yer almadı. Bu nedenle o havayı solumayan, o heyecanı yaşamayan veya en azından o havayı yaşayan birilerinden nasiplenemeyen Beşiktaş’ın çocuklarının bir anda Beşiktaş’ı o düzeye çıkarmasını beklemek hem onlara hem kendimize haksızlık yapmak olarak değerlendiriyorum. Umarım tekrar Ertuğrul Sağlam, Rıza Çalımbay, Mehmet Özdilek veya benzerlerine geri dönüş yapılmaz. Umarım dediğin aklı, vizyonu ve özveriyi ortaya koyup ciddi bir projeyi planlayıp gerçekleştirebilecek yöneticiler ve teknik kadro ortaya çıkar.

EC dedi ki...

Maci izleyemedim, surekli seyahatlerde oldugumdan.. Ama arkadaslar viber uzerinden bilgilendirdiler ve onlar gibi bende artik bu isin S Aybaba ile olmayacaginin kesinlesmis olmasina sevindik... Cunku zararin neresinden donulurse kardir hala 2.lik sansi var ve bu hoca ile korkarim 5.lik bil hayal.. kpasa v bursanin da asagisina duser bu takim..

Ne ogrendik: avrupa ya cikma biletinin yerine s aybaba nin ozellikle buyuk maclarada m denizli misali sapkadan tavsan cikarma denemelerine merakli bir karakteri oldugunu, maclari hep kucuk emrah gozlukleriyle izledigini, saha kenarinda yonetmek yerine hatim indirmeye daha meyilli oldugunu, basarisiz sonucta hep sucu oyunculara attigini ve artik onun icin BJK de teknik direktorluk sayfasinin kapanmasi gerektigini..

Ne yapilmali: bir cok takimdaki kasarlanmis oyuncu ile vdelasma zamani geldigi basta Toraman, Mc Gregor, iyi para getireceklerse almeida ve fernandes in bile.. Holosko nun da vedasina..mehmet akgunler, veli kavlaklar vb nin de bu takimda sifir etki ama duracelli tavsan gibi kosu etkisi disinda bir sey yapmadiklarindan fislerinin cekilmesi gerektigine kanaat getirilip, yeni yapilanmaya simdi gecilmeli. TD ile d vdelasip hemen yi hoca ile planlara baslanmali...

Nokta..

ECO - Makedonya

Övünç Şentürk dedi ki...

Düşüşün başladığı nokta dışında tamamiyle katılıyorum.

Zaten hep söylüyorum abi düşüşün başladığı maçın Kayseri olduğunu.

Tutturcup maçları ölçü olmaz diye düşünüyordum ama orada çok ciddi sinyaller gelmişti zaten.

Forvet forvet diye bağırılırken çoğunluk burada ön libero diyordu.

Adam gidiyor N'Diaye gibi sistemin kilit adamlarından birini 5 m €'ya okutup ondan daha efektif Maurice Edu'yu bulup getiriyor , belki de sezonu kurtarıyor , (her ne kadar Niang'dan memnun olsam dahi yine de %100 gerekli bir transfer olarak görmüyorum ) bizimkiler bir maçını bile takip etmeden , araştırmadan düşünmeden twitter'dan , menajer ilişkilerinden filan arızalı olan bölgeyi doğru bile tespit edemeden birbirinden saçma 4 transfer yapıyor.

Beşiktaş rant kapısı olduğu sürece koltukta kimin oturduğunun bir önemi yok gibi yaw.En parasız en batık zamanında bile rant kapısı olmaktan kurtulamıyoruz .

emreyetisirr dedi ki...

En kıytırık takım bile bize önde baskı yaparak top çıkaramamızı sağlıyor. Ama rakip kim olursa olsun elini kolunu sallaya sallaya bizim sahamıza giriyo. Cidden bunu benim kız kardeşim bile farkederken bizim sir niye bunu çözemiyo bunca zamandır ?

ceyhun dedi ki...

bu senenin genç oyuncularının özellikle ligin ikinci yarısında hiç şans bulamamasının sebebi nedir bilgisi olan var mı? hiçbiri mi iyi çalışmıyor, hepsi mi beşiktaş formasını elinin tersiyle itiyor nedir arkadaş? hasan türk'e ne oldu? erkan kaş'a ne oldu? bence ikisi de 11'i fazlasıyla zorlayacak oyunculardı.

aybaba ile ilgili her şeyi görmezden gelebilirim ki yaptım zaman zaman ama buna hiç anlam veremedim. bu sene o gençler oynamayacaksa ne zaman oynayacak? kaldı ki şahsım adına aybaba'ya verdiğim desteğin başlıca sebebi gençleri oynatması, hazırlaması ve bu konudaki geçmişiydi. ama nedense gelişme yaşanacağına geriye gidildi bu konuda.

bence takımdaki ruh kaybının, isteksizliğin en önemli etkenlerinden birisi de budur. takımın feda ruhunu en yoğun hissettiği dönem gençlerin takıma ısındırılmaya çalışıldığı, kulübün bir planının olduğunun hissedildiği dönemdi. ne zaman ki bir genç yerine niang alındı, erkan kaş yerine dentinho monte edilmeye çalışıldı, oyuncular da birlikteliği kaybetmeye başladılar.

The Eagle Abroad dedi ki...

Bu senenin adi ne olursa olsun, aslinda sampiyonluk hedefi diger rakiplerin hakikattende kotu lig performanslari sayesinde gerceklesebilirdi. Sadece ve sadece alinan beraberlikleirn 5ini galip digerlerini yenik kapasak yine 5 puan karda olurduk. Bu da takimin yada hocanin, genelde -son dakika sanssizliklari olsada- korkak oyununu betimliyor. Benim kafama en cok takilan ise su oldu. Sezon basinda Samet hoca, iste feda ettik, geldik, falan dedi, o kanal bu kanal gezdi tozdu, en carpici cumlesi ise ben birgun elbet buradan ayrilacagim, basarili yada basarisiz olarak ama ardimda iste su su su gencleride Samet hoca cikartti diyecekler babinda birseyler soylemisti. Hani nerdeler? 2000 tl'ye kosan Hasan Turk nerde? Muhammed nerde? Necip niye surekli oynayamiyor? Bu sezon halen 3. olmamizi saglayan tek adam Ozzie'nin onunden arkasindan her yanindan konusmasi, elestirmesi de ustune cabasi.

Teknik olarak sifir. Oyun okuma sifir. Bir sezonda 35. dakikalarda solbek degitirme rekoruyla guiness'e giren bir hocamiz var, ne guzel. Getirdigin kondisyoner ekibin, sifir. Hepsini gectik, devre arasi ve sezon oncesi transferlerin sifir.

Feda sezonu olmasina ragmen, escudeye, gokhan suzene, nianga, milyon eurolari bayildik, sonuc ortada. Demekki, scoutingin de sifir. E hocam soylesene sen nasil hoca oldun? Sadece Besiktas'ta eskiden cok iyi bir topcu olma sifatiyla bu ulkede hoca olabiliyorsan, hatta besiktasin basina hic bir basarin yokken gecebiliyorsan, ne ala. Bir denemediginiz Sifo kaldi, onuda getirin tamam olsun.

Bana kalsa Sergen geldin derim. Her turlu cakalligi, bilen bir adam. Modern futbolun icinden geliyor. Denizli zamaninda, Paf takimi namagluptu, ve verilen sozler tutulmadigi icin birakti diye biliyorum. hic olmadi, iki tane oyuncusuna frikik atmayi ogretse yeter. Ama bana kalirsa bu yonetim gidip yine Daumu falan getirir, don babam don misali...

oguzk dedi ki...

Oğuzhan'ı kaybetmek küstürmek gibi endişelerim var. Zaten Salih'i kaçırıp o ikiliyi deneme şansını kaybettik. Samet Aybaba'nın bu yüzden bile gitmesini istiyorum çünkü şundan eminim ki seneye Oğuzhan'ı Necip'i gönderip Hürriyet'i ve Engin Baytar'ı alıp Veli-Hürriyet-Engin voltranı oluşturacaktır. Tek dileğim Altınsay. Ancak büyük düşünen adamlarla büyürüz.

Cemege dedi ki...

Bir yıl daha vasıfsız ve vizyonsuz kişiler tarafından çöpe atıldı.Feda dediler, gençlere dönülecek dediler hiçbiri yapılmadı.Şener Özbayraklı ve Salih 2.lig takımından 200-300 bin euro fazla verilemediği için alınamadı, 33 yaşındaki adama(Escude) 1.2 milyon verilip kulübede oturtuldu.Sir Samet gibi ultra teknik drektörümüze göre Veli=İniesta Olcay=Messi, Menemen=Takım ruhu, Kırmızı forma=uğur, şampiyonluk=gizli hedefti.Bu vizyonsuzlukla daha ne bekleyebilirsiniz ki.

Basar dedi ki...

Benim gönlümden Şenol Güneş geçiyor.

1)Beşiktaş'ın bütçesi düşük, koskoca bir yanıltmadır. Aynı Samet Aybaba genç oyuncu yetiştirir, Beşiktaş'ı gençleştirdi yanıltmaları gibi. Bütçemiz 3. büyük bütçe. Şenol Güneş bundan daha düşük bütçelerle başarılı oldu.

2) Şenol Güneş'in üstüne oyuncu parlatmada üstüne bir hoca yok. Kimsenin istemediği Burak'ı yıldız mertebesine taşıdı. Bitmiş Tolga'dan canavar bir kaleci yarattı. Sorunlu Engin Baytar'dan maksimum verim aldı.
3)Senelerdir şampiyonluk görmemiş Trabzon camiasını yıkıntıların arasından alıp şampiyon yaptı.
4)Samet Aybaba'dan kötü bir hoca zaten yok.

Övünç'ün son cümlesi çok önemli. Şu durumda bile Beşiktaş'ı rant kapısı gören hoca, Beşiktaş'ın çocuğu filan olamaz. Biz zaten kendisini ne Beşiktaş'ın çocuğu ne de hoca olarak görüyorduk ama feda filan diyerek katlandık.

Kendisine uğurlar olsun, tez zamanda evinin yolunu tutsun.

planck dedi ki...

Yabancı olursa zico türk olursa ertuğrul söylentileri var hatta ertuğrul arjantinden oyuncu bakmış deniyor, ben de 2015de görüşmek üzere diyorum..

baris dedi ki...

"Aslında bu sezonun en büyük kazanımı Samet Aybaba devrinin yaşanmış ve (görünen o ki) bitmiş olması."

bunu açar mısınız biraz? bizim gözümüzde (ve gönlümüzde) mi yoksa yönetimin de böyle düşündüğüne dair ciddi sinyaller var mı?

Celal Abbas dedi ki...

Sene sonu geldi artık. sene başını biliyoruz konuşuyorduk neler yapılmalı idi diye. Düşünüyorum şimdi ne yapılsa idi takım başarılı olacaktı. Tabelamı yapsa idi. Birkaç tane genç oyuncuya seviyemi atlattırılsa idi ,çok iyi bir takım oyununamı sahip olunsa idi.

döndük tekrardan sene başına elde ne var. Gelecek sene takımda banko oynar diyeceğimiz seviye atlamış Oğuzhan haricinde bir oyuncu varmı. Takımın bir oyun yapısı varmı. benim bu sorulara cevabım hayır.

ee şimdi ne olacak. sezon sonunda tekrardan bu sezon başında konuştuğumuz şeyleri konuşacağız. Gelecek sezon için kaç tane tuğla koyabildik. Finansal yönden azda olsa rahatlama ve biraz daha az para harcanması ve Oğuzhanın takıma kazandırılması haricinde ben olumlu birşey göremiyorum.

Bu sezonu tabela yapmak yerine bu sezon daha efektif kullanılabilir ve bu sezon gelecek sezonun ön hazırlığı olabilirdi.

tannhauser dedi ki...

Avrupa’ya gidememe ile ilgili komplo teorisi ve bundan bağımsız olarak 2. yarıdaki düşüş üzerine yazmak istiyorum.
Öncelikle komplo teorisi ismi üzerinde teoridir ve gücünü ispat ya da inkâr edilememesinden ve elbette insanı hayranlığa sevk eden gizemli kurgusundan alır. Teorisini bir kenara bırakırsak komplonun kendisi çeşitli fırsatların belirdiği, kendisine uygun zaman ve mekânda oluşan bir hadisedir. Tüm bu bileşenler kendi içlerinde özgün ve tekrarlanamaz olduklarından her komplo da eşsizdir ve tekrarlanamaz. Haliyle teoride varsayılan olaylar doğru bile olsa gelece dair projeksiyonlar yapılacağı zaman komplonun sağlayacağı verileri kullanmak anlamsızdır. Bu yüzden Avrupa’ya gidememe kurguları üzerine tartışmak zihin açsa da bu kurgular üzerinden gelecek tasarlamayı ben kendi adıma doğru bulmuyorum.
Takımın ikinci yarıdaki düşüşünü pek çok sebebe bağlayabiliriz. Pek çok sebep de tartışıldı zaten. Ben daha önce tartışıldığını görmediğim farklı noktalara dokunmaya çalışacağım. Daha önceden Samet Aybaba’nın egosu olmadığına dair bir cümle kurmuş olabilirim. Bunu geri alıyor ve yanıldığımı itiraf ediyorum. Hem de ağır yanıldım. Egosu olmamayı bir kenara bırakayım, hocanın narsist olduğuna kâniyim. Bence hoca ilk yarının sonuna doğru oturup düşündüğünde çok yanlış sonuçlara vardı. Bir kere değerlendirmeye başlarken sorduğu sorunun yanlış olduğu anlaşılıyor. Sorusu “Neleri doğru yaptım?” gibi bir şeydir sanırım. Bu soru tamamen yanlış olmasa da tek başına bu soruya cevap arandığında çok sakıncalı cevaplara ulaşılır. Doğru yaptıklarını mükemmelleştirmek için uğraşmak güzel. Fakat bir yandan da “yanlış yaptığım hiçbir konu yok” demiş oluyorsun. Beşiktaş’ı ilk yarıda başarıya götüren doğrular nelerdi. Topun olduğu yere baskı, kazanıldığında hızlı ve asimetrik hücum, bu sayede gol yüzdesini yukarıda tutmak. (Asimetrik hücum, aynı zamanda taktiksizliğin de bir göstergesi sayılabilir, evet.) Peki, bunu “daha doğru” hale getirmek için ne yapılabilir? Top rakibin ayağına daha fazla verilerek sürekli presle bu tarz hücumların altyapısı oluşturulabilir. Peki bunun için ne lazım? Hayvanî bir kondisyon. Nasıl ki bizi mest eden pek çok oyuncunun yetenekleri doğuştan geliyorsa fiziksel güç ve dayanıklılık da doğuştan geliyor. Kimse Sergen Yalçın’a 90 dakika boyunca pres yaptıramaz. Çünkü ne kadar hazırlık, kondisyon çalışması vs yaparsa yapsın o güce ve dayanıklılığa ulaşacak bir yapısı yoktur. Zaten böylesine saf bir yeteneğe 90 dakika boyunca pres yap, diyecek adamın aklî melekelerinden ya da iyi niyetinden şüphe duyarım. Beşiktaş’ta 90 dakika boyunca sürekli olarak pres yapacak kalibrede üç tane oyuncu var: Olcay Şahan, Veli Kavlak ve Roberto Hilbert. Sanırım ne demek istediğimi anlatabiliyorum. İşte sezon arası kampına giderken Samet Aybaba’nın aklında bunlar vardı. Takım topla oynamasın, sürekli pres yapsın, top kapsın ve gol yapsın. Bu kadrosunda yukarıda saydığım üç oyuncudan her mevkide üçer tane olmayan hiçbir takımın sürdürebileceği bir oyun yapısı değil. Takımın dinlenebilmesi için topla oynaması lazım. Schuster döneminde da bunun tam tersi vardı. Oysa göze hoş geleni topu olabildiğince ayağında tutup kaybettiğinde şok presle Samet Aybaba taktiği yapmaktı. Hatta o asimetrik hücumlar da çizilmiş setler üzerinden gerçekleşse tadından yenmezdi.

tannhauser dedi ki...

Her neyse. Bu ortamda topla oynamak isteyen Oğuzhan’a elbette yer yok. Hatta bu blogta özlenen, orta sahada tecrübe ve sezgiye dayalı savunma yapan sakin ve sabırlı bir Giunti’nin bile S.Aybaba’nın takımında yeri yok. S.Aybaba telaş ve hırsla topu kazanmak için çabalayan futbolcuyu, iyi savunmacı zannediyor. Tekrar işin kondisyon yönüne dönersek, kondisyonerle ilgili gerçekler çoktandır konuşuluyor. Böyle kondisyonerleri olan bir takım yukarıda tarif etmeye çalıştığım oyunu oynadığında öncelikle sıklıkla sakatlanır ve son dakika golü yer. S.Aybaba bunları şanssızlıkla açıklamak şanssızlığına birkaç sefer düştü. Yahu arkadaş, bir sezonun 2. maçında rakibin üzerinden atlarken ters basıp çapraz bağ kopar, 24. maçta daha maça tam ısınamayan oyuncuda ani dönüş sonrası yırtık oluşur, bunlara şanssızlık dersin. Takımın neredeyse tamamında bunlar görülüyorsa ve sen hala “şanssızlık” diyorsan. Hitap ettiğin tüm insanları aptal yerine koyuyorsundur. Maçın taktiği, giren çıkan oyuncular, transfer edilen, gönderilen oyuncular gibi konularda teknik direktörlerin tepesinde dikilen yöneticilerden nefret ediyorum. Ancak ortada bu kadar sakatlık varsa bu işi teftiş etmemek ihanettir. Yeni tüzük hazırlanıyormuş umarım “Beşiktaş’a ihanet” gibi bir madde disiplin yönetmeliğine konur.

Samet Aybaba’nın kendisine sormadığından emin olduğumuz bir diğer problem de yenilen goller. Ligtv spikerleri, ezberden bekine yardıma gelmeyen sol ön oyuncusuna fatura kesiyorlar. Bu takımın hiçbir elemanı kendi yarısında savunma yapmayı bilmiyor. Yani bireysel olarak bilmiyor anlamında söylemiyorum. Hepsi birleştiklerinde bir harmoni oluşturamıyorlar. Tehlikeli alan savunmasına dair tek bir kurgu yok. Sol bek adam adama savunma yaparken sol stoper bir süre alan savunmasına devam ediyor, ardından işler kötüye gitmeye başlayınca kademe yapmak için hamle yapıp mevzi kaybediyorlar. Bu arada orta alan oyuncuları daha büyük bir kaos içerisinde ceza sahası önünde öyle özverili bir kalabalık oluşturuyorlar ki herkes birbirinden bir şeyler beklerken oluşan boşluklar dolmuyor ve en yakın örnek Bursa maçı olduğuna göre Batalla gibi tilki oyuncular o boşluklardan ister kendileri geçiyorlar ister topu geçiriyorlar. Beşiktaş savunması kötü oyunculardan oluşmuyor. Belki sol bekte oynayan oyuncular biraz sıkıntılı gibi görünse de ben Sivok’u hiçbir oyuncuya değişmem, keza Ersan da sakatlıklara rağmen ligimizdeki pek çok savunma oyuncusundan önde. Total bir kurgu olsa, tehlikeli alan savunmasında herkes kendisinin ve takım arkadaşlarının neler yapacağını ezbere bilse bu takım bu kadar çok pozisyon vermez. Ancak bunu sorun olarak gören bir teknik direktörümüz yok.

Uzattıkça uzattım. Son bir şey söyleyeyim. Yazının başlığı üzerine 500k sezon başında Nevzat Demir Tesisleri’ne gelmiş ve Beşiktaş’ın olan futbol aklını da alıp götürmüş gibi görünüyor. Umarım satamadan ve üzerine katarak getirir. Benim için teknik direktör adayı her zaman Şifo’dur. Ama bu tamamen duygusal bir yaklaşım. Ben sadece Mehmet Özdilek’in Beşiktaş çatısı altında olmasını seviyorum. Metin Tekin’le beraber arma göğsüne en fazla yakışan insanın doğru zaman şimdi değilse, gelmesini en az isteyen ben olurum.

Clamoroso78 dedi ki...

Şu soru hiç sorulmuyor ki..

Yıllar yılı her punduna getirdiğine "Beşiktaşın hocası olmam lazım artık" diye adama bile şans veren camia neden tek bir sene İBRAHİM ALTINSAY'A kafasındakileri uygulamak için şans tanımaz??

Unknown dedi ki...

Şenol Güneş fikri bana da cazip Rogelio. Elindeki imkanları en üst potansiyelde kullanmayı başaran bir hoca. Ayrıca, karakter olarak da beğenimi kazanmıştır hep. Bunlarla birlikte o Beşiktaş'ta çalışmaya sıcak bakmayabilir.

Ertuğrul'a iyimser bakamıyorum pek. Taktiksel yeterliliği de, iskeleti geliştirme becerisi de tartışılır. Arjantin pazarına büyük ilgisi var. Oradan Nunez, Insua, Steinert gibi başarısızlıkları olsa da Batalla gibi bir oyuncuyu da çıkarttı. Bize de Higuain'i aldırmıştı. Transfer konusundaki en olumsuz anım, Legrottaglie yerine Diatta'yı istemesi idi. Samet Aybaba'dan iyi olduğunu ancak yine de yetersiz olacağını düşünüyorum.

Zico'da öyle. Önder Özen-Zico ikilisi iş yapabilir ama Zico'nun menajerlik kariyeri hiç tatmin edici değil. CSKA ve Oly de başarısız oldu. Fenerbahçe'de iyiydi fakat orada üst düzey bir doku uyuşması vardı. Alex, Deivid, Lugano gibi kendine saygı duyan ve büyük aşama kateden oyuncularla oynadı. Ligin mali olarak en iyi imkanları elindeydi. Bizim mevcut durumumuzda idealize ettiğimiz istikrarlı, uzun vadeli çalışılacak hoca profiline uyabileceğine dönük emareler taşımıyor.

Bence tek olumlu yerli alternatif Şenol Güneş olabilir. Bunlar bir yana Martin O'Neill ve Steve McClaren isimlerini son zirve dönemini Britanya ekolüyle yaşamış bir takım için gündemde tutmanın faydalı olacağını düşünüyorum.

Cartalete dedi ki...

Ertuğrul Sağlam, Samet Aybaba'nın daha karizmatik görünümlü hali. Hedef takımları için özellikle.

beagle dedi ki...

@martin worns
Son zirve tanımın diğer takımlara kesin üstünlükse bir oranda katılıyorum. Futbol stilini sevmememe rağmen maşa Cem Papila'ya takılana kadar Lucescu daha yakın tarihli bir dominasyon yaratmıştı. Ligin ilk yarısını sadece 7 puan kaybı ile bitirmişti takım. Şimdi 3 maçta kaybediyoruz o kadar zaten.

@planck
"Ertuğrul gelirse 2015de görüşürüz" e benden +1. Aman diyorum...

Genel kanıda Şenol Güneş sempatimiz var ki ben de çok severim kendini, ama dünya kupasında Hakan-İlhan gibi anormal potansiyeli olan ve pres yaptıklarından savunma zaafı yaratmayacak bir ikiliyi elendikten sonraki gazozuna maça kadar oynatma cesareti göstermeyen adamdır. Onun kontra hücumlu pasif stili bize gelmez. Ayrıca Ünal,Hami,Şota,Abdullah,Ogün gibi
oyuncularla şampiyon olamamış biridir. Özetle son noktada işi kopartacak, beklediğimiz "winner" adam değil.

Bana İngiliz önerisi çok sıcak geliyor. Belli ki Fikret orman sabırlı bir adam. Oneill beni açmadı.Daha çok daum tarzı bir adam gibi tanıyorum. Ben Steve Mclaren'a olur diyenlerdenim ama gönlüm QPR'da başarısız görünen Harry Redknapp'da aslında. Oyuncu yetiştirmek için ada tipi hocalar daha uygun.

Bunun dışında iyi seçilmiş bir alman veya italyan'ın bizim ligde ilaç gibi geleceği fikrindeyim. Yani kariyerli bir İngiliz olmuyorsa, çokçası bulunan Alman veya İtalyan hoca takımlarından birini getirin. İlk 3 garanti olsun.Yalnız bu ekol günü kurtaracak yaşlıları dayar, sonra kızmaca yok...


mmmatias dedi ki...

Toraman bu takıma girdiğinden beri Beşiktaşta kanayan bir yara haline gelen defans sorunu var.

Bu pozisyon işte herşeyin özetidir diyorum.

skor 3 0 iken Batalla'nın aşırtma yapmayı denediği ve topun Greger'ın ellerinde kaldığı bir pozisyon var.Beluşi pintoya topu attığı anda Toraman'ın durduğu yer işte herşeyin tek bir pozisyon ile özeti.
Nedense unutamadım.

Ekrem35 dedi ki...

ben ne yazık ki takıma belirli bir sistem oturtacak, oyuncuların gelişimine katkıda bulunacak türk hoca olduğunu düşünmüyorum. bu sebeple akıllı ve vizyon sahibi bir yabancı hoca ile anlaşılması taraftarıyım.

bunun için ilk önerim Ralf Rangnick. sene başında çok uğraştık diye biliyorum ancak avrupa kupasında mücadele etmeyecek oluşumuz sanırım etkili oldu kararında.

onun dışında z.önder özen ile beraber zico. zico tek başına gelirse o beklenen etkiyi başarıyı sağlayamayabilir. ancak z.önder özen zico'nun tamamlayıcısıdır. ayrıca kendisi çok futbolcu izlemiş, gözlemi iyi olan biridir.

kısacası bizim önceliğimiz artık beşiktaşlı olması falan olmamalı. akıl ve vizyon en önemli kriter olmalı.

mmmatias dedi ki...

Şu ortamda Şenol Güneş candır.

Cartalete dedi ki...

Şenol Güneş - Önder Özen ikilisi bence de güzeldir. İkisi de işini iyi bilen, kaprissiz, mütevazı insanlar.
Şenol hoca dışarıdan öyle görünüyor en azından. Önder hoca'yla da birebir tanışma fırsatım oldu, o da çok düzgün insan. Ve bakış açısı çok büyük...

beagle dedi ki...

Önder Özen sıkı yetki ile gelse süper olur da FB li mevzusundan zor olabilir.

Bu noktada Feyyaz Uçar'ın Ali Gültekin için sözlerini hatırlatayım: "Ali hedef adamıdır. Metin'le ben işin biraz eğlencesindeydik ama Ali birşeyi kafaya koyarsa mutlaka yapardı".

Eğer Özen gibi birini koyamıyorsak hiç düşünmeden Ali'ye bu işi layıkıyla emanet edelim. Çok medyatik olmayacaktır ama "takım" yaratabileceğinden hiç şüphem yok. Ali tepedeyken Hikmet Karamanvari hocalardan da maksimum verim alınabilir. Yani işi defter, teknik, taktikle bozmuş karizma eksiği olan hocalar grubundan en üstte Ali Gültiken varsa gerekli verimi alabiliriz.

Unknown dedi ki...

@beagle
Evet zirve takımı derken belirgin ve istikrarlı bir üstünlükten bahsetmiştim. Lucescu dönemini elbette unutmuyorum fakat farklı faktörler dolayımıyla kısa sürmüştü. Sinan Engin, "Aziz başkan bana yardım etti" ve 101.yıldaki tuhaf mevzular nedeniyle Luce'yi tamamen ayırmak kaydıyla o zamanı biraz buruk anımsıyorum. Milne dönemi ise belirgin bir oyun stilinin de oturması nedeniyle asla bitirilmemesi gereken bir dönem olarak hafızamda. Avrupa'da başarısız bulunuyorduk ancak teknik ekip 4-5 yıl daha macerasını sürdürseydi ilk Avrupa kupasını bizde getirebilirdik.

Harry Redknapp gerçekten de çok iyi bir başka alternatif. Benim, O'Neill ve McClaren'i öne çıkartmaya çalışmamım nedeni daha çok Türkiye macerasına sıcak olabilecek profillerde olduğunu düşünmem. Harry'nin pek böyle bir maceraya gireceğini düşünmüyorum. 60 küsür yaşından sonra kendini riske atmaz. O'Neill daha çok Celtic günlerinden hafızalarımda. O da kadrosundan maksimum almayı bilen ve oyuncu-takım yapısı yetiştirebilecek bir isim. Daha önce de mütevazı Leicester City'de uzun erimli bir hikayesi olmuştu.

R.Rangnick'de biçilmiş kaftan ancak o da kendini Bundesliga dışı ve geniş ekonomik imkanlara sahip olmayan bir maceraya atmaz fikrindeyim. Gelme olasılıklarını da masaya yatırınca ben yönetimin yerinde olsam McClaren'in kapısını çalardım hemen. Hatta yapıyı tanıması için bir kaç haftaya takımın başına da geçirirdim.

Ekrem35 dedi ki...

@beagle

ali ece birgün önder özen ile anlaşma noktasına gelindiğini ancak bazı "eski kafalı" yöneticilerin fbli olduğu gerekçesiyle buna karşı çıktıklarını söylemişti. benim en çok korktuğum durum bu işte. yine evlat, beşiktaş'ın içinden yetişmiş gibi şeyler bizim kriterimiz olacaksa yine çok şeyi kaçırır heba ederiz.

fbli, gsli olduğuna bakılmaksızın akıl-vizyon önemli kriter olmalıdır. yoksa beşiktaş'ın evladı s.aybaba bunda bir sıkıntı yok. ancak kendisine bursaspor'un sağ beki şener önerildiğinde "2.ligden topçu alınmaz" diye geri çevirmesi sıkıntıdır. vizyonsuzluk, oyuna akıl katma bu eksiklikler var olduğu sürece istediğimiz evladı getirelim başarı hayal olur. eğer ki bir başarı yakalanırsa o da geçiçi ardında hiçbir sistem, oyuncu bırakmayan başarı olur.

Övünç Şentürk dedi ki...

Önder Özen FB'li değil yahu adamın adı çıkmış orada çalıştı diye.

Milli takım performansından önce Abdullah Avcı bize ilaç olur diye düşünüyordum ama biraz fikrim değişir gibi oldu.Geniş ölçekte seçme şansı daha fazlayken doğruyu bulamadı ama Abdullah Avcı kendisinden güçlü takımlarla oynayan ekipler için bulunmaz nimet bir adam.

Çok net iddaa ediyorum bizim grup İngiltere-Fransa-Portekiz-Hollanda gibi bir grup olsa bundan çok puan toplardık.Ama zayıf takımları açma konusunda da bir o kadar soru işaretleri var.

Bizim şu saatten sonra sportif başarısızlık kaldığı sürece kimseye kredi vereceğimizi düşünmüyorum ben.

Her yerde 15 milyon taraftarı var Man Utd'den çok taraftarı var diye konuşup , Feda diye üstüste 2 sene kendini yarışmacı kimlikten soyutlayamassın.Hadi bu sene rakiplerin komik puan kayıplarıyla yarışa tutunduk ama böyle anormal bir sezon kolay kolay yakalanmaz diye düşünüyorum ben.

Bu arada Alpaslan ÖZtürk'ü de Trabzon almış diyorlar ...

Cartalete dedi ki...

tannhauser, abi ikinci yorumun askıda kalmış, geç farkettim. Kusura bakmayasın.

beagle dedi ki...

Önder Özen ve Steve Mclaren gelirse göbek atarım. Önder-Zico olursa transfer sezonu eğlenceli geçer. Ali G.-McLaren olursa gelecek 5-10 sene bizimdir. Samet veya Ertuğrul olursa seneye badminton ve curling izlerim. Başım ağrımaz.

Biz hoca ve menejer transferi peşinde koşarken futbolcu transfer dönemi de geliyor.

Üşenmedim Eskişehir'in maçını dikkatli izledim ki çok önemli görüşlerimi paylaşayım :)

Alper - tamamdır. Keskin bir ofansif veya sert bir defansif adam değilse de herşeyin en az %70'inden var bu çocukta. Ayhan Akman'ın GS'ye verdiği performansın fazlasını verebilir. Ama evrilmesi gereken en doğru yer biraz daha kas yapıp işin defansif yanı. 3-5 kilo kas sonrası ciddi sağlam, hızlı iyi top süren vasat topa vuran bir orta saha olabilir. Ofansa doğru giderse Ayhan,Evren ve Tarık Daşgün gibi takılabilir.

Diego - Hmmm diyorum. Fizik ve teknik çok iyi. Tembellik alametleri var, 70. dakikadan sonra yakından geçen hava topunı gözü kesmiyorsa sıçramıyor. Beşiktaş'ın tüm merkez savunmacılarından iyi mi? Fazlasıyla evet. Alınırsa muhakkak yanında Lugano, Stumpf, Zago vbsi bulunmalı.

Veysel- işte olmayacak adam. Ne sağbek ne ofansif sağ.Tam vasat olduğu için bir kere alınca kurtulmak da zaman alır. Ama bonservissiz boştaysa kadro oyuncusu olur, ona itirazım yok. Hamit'in kötüsü diyeyim siz anlayın. Ha süper ligde oynar mı? evet. Tıpkı Uğur İnceman gibi, bizde olmaz ama 5.lik sonrası için iyi oyuncu.

Şu günlerde öncelik sırasıyla Yiğit İncedemir, Ceyhun Gülselam, Elazığlı Sane'yi izlemeye çalışıyorum. Bir de Gençler'de Atabey Çiçek diye bir genç forvet çok merak konusu olabilir.

Övünç Şentürk dedi ki...

Levent Erdoğan yine bir posta saçmalamış , oynadığımız güzel futbol , gençlere verdiği önem vsvs diye.

Walla hiç ümidim yok ya Beşiktaş'tan.

Zira bizim en büyük sorunumuz hep içeriden .

Bir yandan bakıyorsun Berk Hacıgüzeller kendini paralıyor kulüp düze çıksın diye diğer yanda Levent Erdoğan elinden geleni yapıyor Beşiktaş yarışa girmesin , sıradan bir Anadolu kulübü olsun diye.

Yazık yaw ...