Maç Öncesi: Beşiktaş – Trabzonspor


Şifo Mehmet’in jübile yaptığı Milan maçı… Söz konusu Milan’sa, Beşiktaşlı için duygusal bir gösteri maçının ötesinde bir akşam. O yüzden yine Fevzi’nin hatalı çıkışıyla Shevchenko’nun yine bir İstanbul kalesini boş geçmemesi, Şampiyonlar Ligi’nde yenen gol travması yaşatıyordu. Ama beklentinin ötesinde iyi oynuyordu Beşiktaş. Özellikle de ilk yarıda "bırakmaydı, iyiydi" dedirten Şifo Mehmet...

Derken, geçmişe bakıldığında pek hatırlanası olmayan 10 numaralardan, ama esasında o sezon Sergen’in 100. Yıl döneminden dahi daha fazla asist yapacak olan Zübeyir Baya, beraberlik golünü atmıştı… Ve son dakikalar yaklaşırken yayın oralardan kazanılan frikik... Aslında pek sevmediğim bir şeydi, kaleye yakın olmasına rağmen paslaşarak vuruşun yapılması. Biri dokunacak, biri durduracak, biri vuracak falan… Halbuki Gianfranco Zola misali, yolla baraj üstünden gitsin. Ama o gün sevecektim bu aksiyonu, çünkü Nihat o topu yerden köşeye yapıştıracaktı (buradan izleyebilirsiniz)… Belki de bir Beşiktaşlı olarak anırarak sevindiğim tek özel maçtı o.

Ancak şöyle bir tehlikesi vardı. Bir hafta sonra İnönü’de oynanacak Trabzonspor maçı için “5 atar geçeriz” deyimi hortlamıştı kendiliğinden. Öyle durumlarda içime hep kötü bir his doğardı, hala daha doğar. Çünkü o haftanın sonunda Aurelio ile birlikte Trabzon’a gelen da Silva, golünü atmış ve Beşiktaş yine bir sezona mağlubiyetle başlamıştı.

Bu sezonun açılış maçı Trabzon’la olunca, aklımda o anı depreşti hemen. Bu akşam o anıların daha farklı versiyonla güncellenmesi dileğiyle… Fazlaca uzun bir girizgah oldu, farkındayım. Ama daha ortada net veriler yokken takımlar özelinde maç önü yazısı yazmak zor. Yine de biraz eğilelim…

Trabzonspor’u Dinamo Minsk deplasmanında izlemiştim. Evvela Minsk şehrinden başlamak lazım… Belarus denince aklıma sadece Maxim Romaschenko gelirdi ama o güzel şehri görünce… Yok yahu, tabi ki televizyondan seyrettim. Olcan, Volkan ve Henrique, çok etkili direkt hücumlar gerçekleştiriyor. Özellikle Olcan – Kurtuluş eşleşmesinden şüpheliyim ama Olcan’ın sol bek oynama ihtimali de var… Henrique’de epey bir toparlanmış görünüyor, aldığı toplarla mutlaka sürprizli bir iş çıkarıyor, hep oyunun içinde.. Muhtemelen –ki öyle olması gerek- Malouda da o üçlüyü organize eden 10 numara olacak. O işi Adrian’dan da Alanzinho’dan da fazlasıyla iyi yapar, aslen sol kanat ya da soliç olmasına rağmen. Beşiktaş’ın bu maçta, Oğuzhan’ı ilk 14’de düşünüp Veli ile başlaması gerek; hatta o düşüncedeki “topa ve oyuna hakim Beşiktaş” gerçek anlamda sahaya yansıyana kadar bu yol çizilmeli sanki. 
 Ancak söz konusu hücum 4’lüsü, takım savunmaya geçtiği anda önde kalabiliyor. O aradaki boşlukta Fernandes, Hutchinson hatta bana göre sahte 7 pozisyonunda oynamasını beklediğim Muhammed, epey etkili olabilir. Evet, bence sağ tarafta “boş alanda rabona yapan, pas attıktan sonra ‘oraya bakmadan attım’ triplerine giren” Dentinho veya Gökhan Töre yerine Muhammed yazılmalı, hele de geçirdiği kamp performansından sonra. Hücumda da Halil Sezai kliplerine bir an önce kazandırılması gereken Almeida, bu maçta aksini iddia ederse fena olmaz. Ve geçen sezon olduğu gibi, bu maçta da gol atma ihtimali en yüksek adam: Olcay Şahan.
Haydi hayırlısı.

8 yorum:

beagle dedi ki...

Yönetimde "devrim" yaparak başarılı olmanın riskli ve masraflı yanlarından kurtulmak üzere 1990'larda "sürekli iyileştirme" kavramı tavsiye edilmeye başlandı. Yani küçük küçük adımlarla güvenle eksiklerini kapatarak ilerleme.

10 senedir farklı kötülük derecelerinde takımlar kurduğumuz düşünülürse (tello, delgado, bobo, yusuf sezonunu büyük oranda tenzih ederim)başarısızlığımızın derecesi takdire şayan. Hadi Demirören öyleydi diyorduk, geçen sezona önceki sezondan en önemli değişiklikler Egemen ve Ernst (yani bir önceki sezonun en iyileri) takımdan çıkarak başlamıştık. Feda, meda dedik. Bu sezona Hilbert, McGregor ve Oğuzhan çıkmış (Pektemek şansa kadroda) bir şekilde çıktık.

Doğrusu sahada Pektemek olmasaydı, bir şeylerin çabuk düzelmesi uğruna fark yemesini isteyeceğim bir takım var sahada. Yani bir sezonda teknik, taktik planlama ile Oğuzhan yerine Atiba oynatmayı mı akıl ettik? Veli midir 11 oyuncusu? Serdar Kurtuluş kısıtlı motor yetenekleri ile Beşiktaş için ideal midir? 4-5 altyapı takımımızda sağ ve sol bek oynayabilecek kimse mi yoktu? Bence Ümit Karaal vardı mesela. Himmet de Serdar'dan kötü futbolcuya hiç benzemiyordu. Ayrıca U 17'nin önliberosu Oğuz, şimdilerde 17 yaşında olmalı, Veli'nin oynadığı her takımda oynardı. Ayrıca benim bir korkum da Tolga'nın en iyi maçlarının McGregor'dan iyi olduğu fakat genel tekniğinin ve sezon performansının inişlerle daha kötü olabileceği.

"Sürekli"den geçtim, en ufak iyileşme göremedim takımda. Geçen sezon kapanışı arar olmuşuz.

Karşımızdaki rakip Malouda sayesinde 10 kişi oynuyor, Henrique zaten maç içinde etkili bir adam değil, solbekleri ise Olcan(!!!). yani bu ligde yakalayabileğimiz en vasat, Adriansız üzerimize en az gelebilecek takımlardan biri.

İlk yarı ne mi yaptık? Pektemek'in bir kaç hareketi ve Atiba'nın kısıtlı yetenekli düz atak pasları ile biraz oralarda göründük. Kaleyi bulan şut sayısı galiba 0.

Biliç'in içine Samet ve Carvalhal beraber kaçmış gibi.

İkinci yarı bakalım neler olacak.


Cartalete dedi ki...

Mis gibi galibiyet. Keşmekeşten uzak, sakin oyun.
Dentinho saçmalığı dışında gözüme batan bir şey yok.

Övünç Şentürk dedi ki...

Gerçekten harika bir başlangıç.

Takım hem taraftara güven verdi hem kendi özgüveni açısından önemli bir mesafe aldı.

Bana Lucescu zamanındaki güveni hissetirdi.O zaman da ne olursa olsun bir şekilde maçı alırız hissini veriyordu takım.Savunma güveni olsun , "ben senden iyiyim" i rakibe hissettirmesi olsun.

Açıkçası beklemiyordum ben.En azından takımın bu kadar çabuk uyum sağlayabilmesini beklemiyordum.

Bildiğin Hırvatistan-Türkiye maçının kopyası gibiydi.

Adsız dedi ki...

Özeti: Bilic bu işi bilirc. Atiba'yı ısrarla isteyip getiren de kendisiydi zaten.

Özen+Bilic transferi bariz belli olanlar:

Franco, Atiba ve Ömer.

Franco bu maçta oynamadı ama hazırlık maçlarında kumaşını belli etti. Atiba'yı da gördük. Sıra Ömer'de. O da sağlam çıkarsa 3'de 3 olacak.

korhansemih dedi ki...

Eksileri ve genellikle eksileri yazmışsınız zaten. Ama bir beşiktaşlı olarak daha ilk lig maçımız ve derbimizi galibiyetle bitirmek bana çok iyi geldi. Bu derbide yenilgi veya beraberlik ile bitmiş olsaydı, medyanın; Beşiktaş büyük maç kazanamıyor diyerek alttan alttan yine bize gömçürmesi bizi üzecekti. 3. büyük beşiktaş iması çok olacaktı. Yeni hoca ve yeni kadro hiç olmazsa büyük maç kazanamama psikolojisinden uzaklaşma adımını attı. Bu takım olaki galatasarayı da yenerse o zaman ölü toprağını atar. Eminim ki beşiktaşıma fener ve cimbomdan ortak bir kadro yapıp lige başlatsanız da şampiyonluğa favori gösteremezsiniz. Ben Bilic te büyük bir potansiyel görüyorum inşallah yanılmam.

planck dedi ki...

abi maç yazısı geliyor di mi onu bekleyelim? :)

beagle dedi ki...

Ofansif oyunumuz berbat. İki golde de futbol şansımız vardı. Goller savunmadan sekme ve senin de beklediğin gibi olcay yani azim kaynaklı.

Defansif açıdan mentalitede olumlu yanlar var ama zaten Escude oynasın diye bu yüzden bağırıyorduk. Oğuzhan yerine Atibayı koyunca da eh o kadar olsun artık. Hızlı maçlarda bu sökmeyebilir.

İki önlibero ile Aykut Kocaman yoluna gireceksek Aleximiz Fernandez, Hoojdonkumuz Almeida ise işimiz gene yaş. Herhangi vasat bir hoca zaten bunu yapabilirdi.

Geçen hafta TRT'de Ali Gültiken'i izlerken farkettim ki ben huysuz ihtiyar değilim, sahada Beşiktaş forması giyenler ve onları seçenler de sorun :)

Cartalete dedi ki...

Geliyor geliyor maç yazısı, yorum kutucuğunda buluşalım :)