Aaron Ramsey Mucizesi

Bugünlerde Arsenal’de, oynadığı pozisyon için “orta saha” denilmesini yetersiz kılan, başka bir boyutta futbolunu oynayan uçuk, kaçık bir kardeşimiz var…

Shawcross Katliamı’nın üzerinden üç buçuk yıl geçti. O gün kaval kemiği ikiye ayrılmış halde sedyeyle dışarı alınan ‘geleceği parlak’ çocuk, artık o geleceği eskisi kadar parlak göremeyecekti. Çünkü o sakatlık, fiziksel olarak geçse bile zihinsel olarak kalıcı izler bırakacak cinstendi. Belki de her topa dokunuşunda, her çalım girişiminde aklında o sahne parıldayacaktı. Zira bunu hocası Arsene Wenger de itiraf ediyordu; “Ramsey’in mental olarak kendini toparlaması üç yıl sürdü…”

Hani bir dönemde ne zaman gol atsa bir ünlü hayatını kaybeder ve bunun adına “Ramsey’in laneti” denirdi ya… Bu çocuk gerçek laneti o gün yaşamıştı ve unutmayacaktı. Stoke City maçından birkaç gün önce ona Shawcross hatırlatıldığında dilinden şu cümle dökülmüştü; “Maç öncesinde elini sıkacağım. Ama bu dost olduğumuz anlamına gelmeyecek.”

Aaron Ramsey artık ruhen ve bedenen çok güçlü. Ve çok genç yaşlarda müjdelediği “başka oyuncu” modelini bu sezon sergilemeye başladı. Ki aslında o sinyalleri, daha Fenerbahçe’yle oynanan play-off maçlarında vermişti. Oyun zekâsı, topla buluşmadan önce alınan pas kararları, hareketli oyunuyla fark yaratan Ramsey, bir merkez orta saha oyuncusu olmasına rağmen artık gole de yok yakın. Son 9 resmi maçta 8 gol… Hatta gollerinin dışında son üç maçta şu istatistikleri de dikkat çekici: 20 top kazanma (tackle) ve 4 pas arası. Yani Aaron, işin savunma tarafında da kendini gösteren komple bir orta saha kıvamında.

Jack Wilshere’in de artık takıma girmesi ve Mesut Özil transferiyle, bu sezon ezberleri bozan, orta sahada kadife ayaklıları anlamlı kılacak bir oyun oynayan Arsenal de Ramsey’in parlamasında direkt etkili. En uçtaki Giroud dahil –kendisi top class santrforlardan biri olmasa da sürekli oyunun içinde olan ve etrafını oynatan bir forvet oluşuyla Arsenal sistemine çok uygun- takımdaki herkes hücumda çok yardımlaşarak oynuyor. Bazen tek bir atakta, tüm orta sahanın, kanatların ve forvetin ayağının topa değdiğini görebiliriz. Özellikle Gnabry’nin yine Ramsey’in nefis asistiyle Swansea’ye attığı gol, öncesinde yaşananlarıyla buna çok iyi bir örnek. Top bütün şehri dolaşmış ve sonra gidip olmuş…
Artık Ramsey atınca kimse ölmüyor, zira aksi halde sıra figüranlara bile gelebilir. Galiba artık “lanet” sözcüğünü bir kenara bırakıp, Aaron Ramsey’in futbol mucizeleriyle ilgilenmek gerekiyor. Çünkü karşımızda dünya futbolunun ‘bir sonraki paha biçilmezi’ durmakta…


Hiç yorum yok: