Ben Ohen’i de Sevdim




Karşındaki insanı, insanları ikna etmek için iki yolun vardır. Birisi sözle, diğeri ise sevgiyle.  Sözle ikna etmek bir yetenektir, hatta “retorik” diye bilimsel bir de adı vardır. Ama diğeri için bir yeteneğe ihtiyaç yok. Çünkü zaten ikna ettiğinin de farkına varmaz bunu başaran. Karşısında her şeyi kabullenmiş birini bulur. ‘Yine de’siz sevmek diye bir şey var mesela, en çok ailene karşı hissedersin. Ben babamı yine de’siz severdim.  Aklına estiği zaman kazak alırdı bana, güzel olup olmadığını sorgulayamazdım. Ama yalandan da olsa göz gezdirirdim, o da her seferinde mahcup bir ses tonuyla “Bak beğenmezsen söyle ha, geri verelim” derdi. Benim cevabım da hiç değişmezdi: “Ya baba manyak mısın? Senden geldi bu kazak, dünyanın en güzel elbisesi oldu şimdi bu.” Ama hep içimden… Keşke sesli söyleseydim.

Beşiktaş’ı da yine de’siz sevdiğimiz zamanlar oldu. Artık tam olarak öyle değil, kabul edelim. Çünkü o zamanlar ben Ohen’i de sevmiştim. Beşiktaş’ın forvetindeydi artık, dünyanın en güzel golcüsü olmuştu. İtiraf etmem gerekirse o sevginin bir nedeni de TSYD Kupası’nda Fenerbahçe’ye attığı goldü. Top önce üst direğe vurmuştu, sonra yere, sonra üst ağlara… İlk kez o zaman âşık oldum bu gol şekline, topun üst direğe vurduğu andaki çıkarttığı sese. Halil için (Cüneyt Arkın) duyduğu anda gerdek gecesinde tribünleri erken terk ettirecek alageyik sesi neyse, benim için direkten çıkan o “çat!” sesi de oydu. “Ölmeden önce yapılacaklar” listesine öyle bir gol atacağımı da yazdım. Hala başaramadım, demek ki hala yaşayacak ömrüm var.

Demba Ba’nın geçen günlerde ortada fol yok, yumurta yok, ışık yok, umut yokken attığı gol Ohen’i aklıma getirdi. Ama onun yine de’siz sevgiye ihtiyacı yok. Beşiktaş’ın, dar zamanda kaleye 130 km hızla giden bir şey gönderen golcüsü var artık. Sadece bu bile, gündelik hayatınız için mutlu olma sebebi. “Elhamdülillah!”

22 yorum:

talipyeşiltepe dedi ki...

nereden nereye bağlamışsın,harbiden haa ben de şimdi düşündüm de ohen den bana geriye kalan fenere attığı gol.çok güzel bir yazı keyifle okudum.

Övünç Şentürk dedi ki...

Beşiktaş'ın yıllar sonra gerçek bir forveti var , yazacak blogger'ı yok Mustafa :)

Unknown dedi ki...

Tamgucuyle oynamazken boyleyse o sutlari... Bazen durup durup dusunuyorum, gercekmis gibi gelmiyor; "besiktasin gercek bir forveti var" hayal sanki. Hqyal kurmanin o puslu guzelligi dagilinca veysel cihani gorecegim sanki. Sonra yine aklima geliyor: veyseli izlerken boyle bir forvet hayal ederdim...
Onunde sanki 1 ay gibi bir sure var, futbol oynamaktan ziyade dans etmesi icin. Umarim sansimiz yaver gider...
(Yazmayi birakma diye boyle uzun yazdim, aramiza hosgeldin...)

Unknown dedi ki...

Tamgucuyle oynamazken boyleyse o sutlari... Bazen durup durup dusunuyorum, gercekmis gibi gelmiyor; "besiktasin gercek bir forveti var" hayal sanki. Hqyal kurmanin o puslu guzelligi dagilinca veysel cihani gorecegim sanki. Sonra yine aklima geliyor: veyseli izlerken boyle bir forvet hayal ederdim...
Onunde sanki 1 ay gibi bir sure var, futbol oynamaktan ziyade dans etmesi icin. Umarim sansimiz yaver gider...
(Yazmayi birakma diye boyle uzun yazdim, aramiza hosgeldin...)

nuri mu dedi ki...

Arsenal maçında santrayla beraber çıkarttığı füze ortada fol yok, yumurta yok, ışık yok, umut yokken attığı bu golün habercisi değilmiydi..

başakşehir maçında attığı gole yaptığı yorum da ilginç ve güzeldi.
"Top bana gelince kaleye baktım ve bu pozisyon gol olmalı dedim. Golü atmayı başardım ve maçı sürükleyerek kazandık."

Almeida gibi bir forvetten sonra özgüveni sağlam bir golcümüz olduğu için de ne mutlu bizlere.. :)
(Bkz: Tottenham maçında penaltıda vuruşu yaptığı son ana kadar özgüven, soğukkanlılık ve çelik gibi sinire sahip olduğunu gösterdi.)

turkkant dedi ki...

Takım hakkında da birkaç kelam etsen Mustafa...

Umutlu olduğun Frei, Törei Franco gibi oyuncular meyva vermeye başladı bu sene... Şampiyonluk şansını nasıl görüyorsun?

emruli dedi ki...

Bir yıllık ligtv üyeliği ve bir yıllık derbileri arkadaşta, kalan maçları dünyanın herhangi bir yerindeki hiç tanımadığım arkadaşlarda seyretme tecrübelerinin ardından, bu sene fener maçı öncesi digiturk play almaya karar verdim. Almadan önce digiturk play'de yayının biraz geriden geldiğini okumuştum. Bu maçta canlı bir şekilde görmüş oldum. Top henüz bizim yarı sahadayken, ligtv sahibi alt komşumuzun "hasta" Beşiktaşlı oğlundan gelen yılların birikimi "işte forvet bu!" tepkisi biraz sonra (yaklaşık 45 saniye sonra) olacakların ve baş aktörünün habercisi ve durumun özetiydi. Yıllar sonra gerçek forvet seyretmemizi sağlayan önder özen, bilic ve pek çok yazısında demba ba vurgusu yapan mustafa'ya tekrar teşekkürler..

Adsız dedi ki...

Herkesin dediğini ben de tekrar etmiş olayım ama:

Bunun gibi güzel ve içerikli yorumlarını özledik Mustafa. Meşguliyetini anlıyoruz, ama yine de bekliyoruz.

10 dakikada yazılır günlerce okunur :)

EC dedi ki...

Mustafa buraya da postalamak istedim, sizin yazdiklarinizin niye onemli oldugunu belirtmek adina..
Hosgeldin.. ozletmistin kendini..

yazilarini bekliyoruz..

EKSI BESIKTAS a yolladigim..

"Mac ile ilgili hersey yazilmis...

Blog yoneticilerine;
Medya da dogru durust yalan haber yazmayan, gercek Besiktas'i konusan bir ortam olmadigi icin (haber1903, Spor1903 vb siteler maalesef birilerinin gudumunde ve yonetimi ele gecirmek icin oradalar) en mantikli Besiktas bilgileri ve analizleri blog sayfalarinda.
Bu blog sayfalariyla Besiktaslilar mantikli iletisim kurabiliyor gundem ve birbiriyle...
Gazeteleri de goruyoruz.. Lig TV nin kimin hizmetinde oldugu belli.. Besiktas hakkinda objektif konusan tek kisi medya da Guntekin Onay.. Onder Ozen ve Ali Ece.. Sergen de Besiktas a karsi muthis bir kin, var Metin Tekin suya sabuna dokunmadan, hep ince degdiriyor takima..
Hakkimiz olanlarin konusulacagi, tartisilacagi bir mecra yok acikcasi..
Bu bloglar o nedenle onemli..

Bitirirsek; "

"Onemli olan Kimsenin Adami Olmamak"

Cartalete dedi ki...

turkkant;

Ciddi sakatlıklar yaşanmazsa, şampiyonluk şansını baya yüksek görüyorum bu kez. Heleki son maçta, takımın ittirerek değil boş viteste de kazanabileceği ortaya çıktı. Yani, sadece sahadaki duruşuyla fark yaratmaya başladı.
Frei'dan geçen sene bekliyordum Olcay'ı kesişini. Bilic biraz geç üstünde durdu onun bence. Hücumda Ba varken, iki tarafta da akan kanat oyuncusu kullanmak daha mantıklı.

Övünç Şentürk dedi ki...

Olcay'ı mümkün olduğunca topla az oynayacak bir yöntem lazım aslında .

Enteresan ama Dirk Kuyt ile çok benzetiyorum ben Olcay'ın stilini. Tabela bazında da birbirlerine çok yakınlar ama ne bileyim Kuyt'ın Fenerbahçe'ye verdiği ile Olcay'ın bize verdiğini düşündüğümde sanki Olcay geride kalıyor gibi bir izlenim var.

Inzaghi türevi birşey olur mu diyeceğim ama acayip goller atmasına rağmen bitiriciliği bile tartışılır .

Atakanus dedi ki...

Ohen'i ben de sevmiştim. Tıpkı Nartallo'yu sevdiğim gibi. Evet Ohen kağnı gibi ağırdı ama çok akıllı ve teknik bir oyuncuydu.

mturkol dedi ki...

Sevgili Mustafa,

Tabzon macindaki muthis sok presi BjkVideoEditing' deki guzel insanlar derleyip harika bir video yapmislar. Sahsen ben takimimla gurur duydum. Su futbolu Bundesliga, Premier League e koysan siritmaz. Siddetle izlemeni tavsiye ederim.

http://besiktasliyiz.net/besiktas-vs-trabzonspor-sok-pres/

nuri mu dedi ki...

#mturkol kardeşim video'yu yapanların emeğine sağlık, izleyince bende gurur ve mutluluk duydum.

Mustafa neredesin be kardeşim, tam geçmişten milne döneminin esintileri yüzümüzdeki hüznü dağıtıp bu bütçe ve imkanlarla istediğimiz gibi bir kolej takımı ve luce vari (teknik, taktik, planlama ve karizma..) teknik heyet oluşmuş, hayalini kurduğumuz futbolun ipuçlarını görüyoruz sahada, yüzler gülüyor, yıllardır karamsar bir tabloya yorum yaparken uzun zaman sonra takımın neyi beceremediğini ve neyi yapması gerektiğini değilde zevkle neleri artık yapabildiğini okumak için heveslenirken her defasında hevesimiz kursağımızda kalıyor kardeşim... yazmak için takımın kötü mü olması lazım.. :)

Yıllardır avrupa maçlarında Türk takımlarının yaşadığı ezikliği yaşatmışız rakibimize.
Ne geride ne ileride tam saha pres uygulayarak pas verecek opsiyon bırakmayıp rakibe doksan dakika aynı ciddiyetle basmışız ve bunu takım halinde ileride geride kompakt olarak tüm alanlarda uygulamışız.

Evet bir maça bakıp ayağımız yerden kesilmemeli, hala geride özellikle duran toplarda sıkıntı yaşıyoruz. Ve pozisyona girmekte sıkıntı yaşamıyoruz ama o pozisyonları değerlendirip maçı kopartmayı ve son bölümü teleş yapmadan aynı oyunu oynayamıyoruz ama bu takım genç ve öğrenmeye açık ve teknik ekipte buna çözüm üretebilecek kapasitede...

Benim endişelendiğim (dahası korktuğum) nokta bu performansı her maç dosan dakika uygulayacak kondisyon ve kadro genişliğine sahip miyiz?

bir ikincisi de bizim bu şok presimize alışkın olan ve bunu paslarla kırabilecek teknik kapasiteye ve plana sahip rakiplerimize karşı ne yapabiliriz veya bir ikinci planımız var mı?

En önemlisi ve son olarak açık oynayan rakiplere karşı değil de özellikle ligde topu bize bırakıp ölümüne savunma yapan takımlara karşı (Örn:Rize maçı) ne yapabiliriz... ?

ayrıca bu yorumu yayınlamak için gereken güvenlik sorusundaki yazılı metni okuma beceresini gösteremeyen bir ben miyim acaba :)

nuri mu dedi ki...

Eklemeden geçemeyeceğim. kamuda çalışıyorum. mersinliyim yaklaşık üç yıldır trabzondaydım. iki aydır da konyanın ilçesindeyim. (adım adım yaklaşabiliyorum mersine :) )

Trabzondayken futbol aşığı bir beşiktaşlı olarak kombine ile trabzonun neredeyse tüm maçlarına gittim. Ama sağolsun tff, passolig çıkartmadığım için bu maça konyada olduğum halde gidemedim.

Şimdi konyadaki maçla beşiktaşın geçen yılki trabzondaki trabzon maçını düşünüyorum. beşiktaş o kötü trabzona karşı bile neredeyse pozisyona girememişti ve kötü bir maç olmuştu. İki takımda beraberlik için çıkmıştı sanki..

O beşiktaşla bu beşiktaş arasında çok bir futbolcu sirkülasyonu olmadı ama kalite ve oyun farkı almeida ile demba ba arasındaki fark kadar..

Anlatmak istediğim bu bu takım bence çok iyi yerlere gelecek, yapılması gereken tek şey bir iki nokta atışı transfer ve yöneticilerin sağlayacağı huzurlu bir ortam...

(Not: o maçta sakatlıklardan dolayı stoperde necip oynamıştı ikinci yarı sakatlanarak yerini franco ya bırakmıştı. Yani bu yıl kasımpaşa maçında atınç'a yapılan muamele o gün franco ya yapılmıştı ama bir de bugün bakın franco ya.. ve bu takımda neredeyse yarısından çoğu bir franco adayı.. Son maçlara bakılırsa serdar kurtuluş dahil :) )

Atakanus dedi ki...

Oğuz Aksoy adındaki genç oyuncumuz profesyonel yapılmış. 1996 doğumlu, mevkisi defansif orta saha. Demek ki orta sahada alternatif arıyor Biliç. En azından kupa maçında oynatsa da bir görsek kendisini.

sayz dedi ki...

Her maçtan sonra gelip şuraya bakıyoruz belki mustafa abi bi şeyler yazmıştır diye. Abi boş çevirme bizi artık ne olur, özledik yazılarını...

Atakanus dedi ki...

Bu arada Mertcan Aktaş diye bir oyuncumuz vardı alt yapıda. Şu anda Karagümrük'te 20 maçta 7 golle oynuyor. Keşke bu kadar çabuk göndermeseydik.

assortique dedi ki...

Bari Liverpool maçıncan sonra bir iki bir şeyler karalasan da yazdıklarının tadını arada sırada da olsa alsak.

Kırmazsın takipçilerini. Sanki.

Cartalete dedi ki...

Evet gerçekten ayıp ediyorum, Liverpool'a kesinlikle yazarım :)

raison dedi ki...

Her ne kadar acı sonla da bitse maç yazı içinbeklentiye girmiştik.

Beton Tahir dedi ki...

(Yazamadı)