Futbol Tarihinin En Kötü 10 Transferi

Büyük paralar ödendi, imza törenlerinde statlar dolup, taştı… Ama bu isimlerin hiçbiri oynadığı futbolla “büyük transfer” tabirinin hakkını veremedi...

Her yıldız transferi, “iyi transfer” anlamını taşımıyor. Futbol tarihinde bazı kulüpler oyuncuların ismine aldandı, ona kendi takımının formasını giydirmek için kesenin ağzını fazlasıyla açtı. Ama bazen evdeki hesap çarşıya uymadı. Hava uçan paralar, oyuncu tarafından gol, asist, iyi performans olarak dönüş yapamadı… Futbol tarihinin ne yapsa, ne etse en “olduramayan” 10 transferi.


Paul Gascoigne, Newcastle -> Tottenham (1988)


Listemize biraz eskilerden bir transferle başlayalım. İngilizlerin asi çocuğu Paul Gascoigne, 1988 yazında Alex Ferguson’a sözü olmasına rağmen son anda kararından vazgeçip, 2 milyon pound karşılığında Tottenham’ın yolunu tutuyordu. O dönem için Premier Lig’in rekor transferiydi. Şimdi ise bir oyuncunun neredeyse aylık maaşı… Gascoigne, Tottenham günlerinde bir türlü bekleneni veremedi, hatta birçok maça sarhoş çıktığı bile söyleniyor.

Mario Götze, Dortmund -> Bayern Mühih (2013)


Bayern Münih, 2013 yazında en büyük rakibi Borussia Dortmund’un genç yıldızı Mario Götze’yi kontratında bulunan 38 milyon euro’luk serbest kalma bedelini ödeyerek kadrosuna katıyordu. Ancak Götze, hiçbir zaman Dortmund’daki etkisini yeni takımında gösteremeyecekti. Kötü performansı sonrasında tekrar Dortmund’a dönen oyuncu şu sıralar yaşadığı hastalığı sebebiyle futboldan uzak kaldı. Bayern Münih ise bu transferden bir yıl sonra Lewandowski’yi bonservissiz olarak kapıp, boşa giden paraların acısını fazlasıyla çıkardı.

Denilson, Sao Paolo -> Real Betis (1998)


“Telefon kulübesinde bile adam geçer!” tabirinin en iyi örneklerinden biri olan Denilson, Dünya Kupası 98’de ülkesinin parlayan oyuncularından biriydi. Topla dans eden oyuncunun çalım atamayacağı rakip yok gibiydi… Onun bu albenisine kanan Betis, 21.5 milyon pound’luk dönemin transfer rekoruyla Denilson’u kadrosuna kattı. Ama Brezilyalı maalesef bu forma altında sadece 2.5 milyonluk performans gösterebildi.

Robbie Keane, Tottenham -> Liverpool (2008)


Aslında Robbie Keane, Coventry City’den Inter’e geçiş yaptığında da “gereksiz pahalı” bir transfer olarak akılda kalmıştı. Yetmiyormuş gibi 2008’de bir yenisini daha ekledi. 2008 yılında bu kez Liverpool 20.3 milyon pound karşılığında onu Tottenham’dan transfer eden taraftı. Sonuç yine hüsran… 2000’li yıllarda sürekli birileri Robbie Keane için milyonlar döktü. Bu kadar hata Football Manager’da bile yapılmaz.

Zlatan Ibrahimovic, Inter -> Barcelona (2009)


Aslında Barcelona gibi değil de daha çok Real Madrid transferi gibiydi… Barça, tiki-taka’nın kitabını yazdığı bir dönemde, biraz da şımarık bir transfer hamlesi yaptı ve Zlatan Ibrahimovic’i hem karakter, hem de oyun tarzı olarak hiç uymayacağı apaçık belli olmasına rağmen kadrosuna kattı. Üstelik 49.5 milyon euro ve Eto’o + Samuel gibi bir bonservisle… O kadar milyon euro’nun yanında Eto’o’dan da oldular. Kamerunlu Inter’de golleri sıralayıp, takımını Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna sürüklerken, Zlatan ise Guardiola’yla boğuşmakla meşguldü.

Andriy Shevchenko, Milan -> Chelsea (2006)


Aslında 43 milyon euro Shevchenko gibi bir golcü için hiç de pahalı gözükmüyordu. Ama ne olduysa, mavili forma altında tamamen başka birine dönüşen Ukraynalı adeta futbolu unutmuş gibiydi. Milan’da leblebi gibi gol atan adam, Chelsea’de 48 lig maçında sadece 9 kez fileleri sarstı. Ancak Milan Lab için bu performans sürpriz değildi. Milan kulübünün atletik departmanı, Shevchenko’nun 2006 yılı itibariyle fiziki olarak düşüş yaşayacağını ön görmüş ve onun satışına onay vermişti. Gerçekten de tahminlerinde haklı çıkmışlardı.

Jonathan Woodgate, Newcastle -> Real Madrid (2004)


“Los Galaktikos’u kurdul artık biraz da savunmaya takviye yapalım” diyen Real Madrid, o sezonun en pahalı transferine imza atarak İngiliz stoperi kadrosuna katmıştı. Bonservisine 13.4 milyon pound ödenen Woodgate, İspanyol devinde bir türlü tutunamadı. Helguera – Samuel ikilisinden birini kesmeyi başaramadı. Tarihin en pahalı stoperleri arasına girmesine rağmen, yaşadığı sakatlıklar sebebiyle de sonrasında futboldan gittikçe uzaklaştı.

Andy Carroll, Newcastle -> Liverpool (2011)


Torres’ten gelen 50 milyon pound’luk bonservisi nereye vereceğini şaşıran Liverpool, daha imzalar atılırken bile anlamsız şekilde pahalıya geldiği belli olan Carroll transferini yaptı. Üstelik tam 35 milyon pound karşılığında! Uzun boyu ve fena olmayan sol ayağı dışında çok da parlak bir santfor izlenimi vermeyen Carroll, demode santrfor tarzıyla kırmızılı forma altında bekleneni vermedi. Neyse ki Liverpool paranın geri kalanıyla daha Carroll’a göre daha ucuz ama çok daha iyi bir transfer daha yapmıştı: Luis Suarez.

Kaka, Milan -> Real Madrid (2009)


Real Madrid, Cristiano Ronaldo’yu kadrosuna kattığı dönem bir bomba transfere daha imza atıyordu: Kaka. Brezilyalı yıldız, o dönem Messi – Ronaldo’dan sonra gelen en büyük futbolcuydu şüphesiz. Zaten bu ikili dışında son Ballon d’O’r’u alan isim de oydu. Ama ne var ki 65 milyon euro’luk bonservisine karşılık gelecek bir futbol oynayamadı. “Artık ona ne gerek var” diyerek sadece 15 milyon euro karşılığında Inter’e satılan Sneijder ise hayatının sezonunu geçirecekti.

Fernando Torres, Liverpool -> Chelsea (2011)


Gelelim listemizin tepesine. Carroll transferinde biraz bahsetmiştik, evet Chelsea Fernando Torres için tam 50 milyon pound ödemişti. Aslında pahalı gözükmesine rağmen kimse bu transferden Chelsea’nin zararlı çıkacağını tahmin etmiyordu. Çünkü o sıralar dünyanın en formda 9 numarasıydı Fernando Torres. Ne var ki sanki Chelsea’ye giden Torres’in dublörüydü. 2011’in Ocak ayında takımına katıldı, ilk golünü ancak 23 Nisan’da atabildi. Tüm dünyada alay konusu oldu. Chelsea’deki 172 maçlık kariyerinde sadece 35 gol atabildi.

Bonus: Ali Dia, Free –> Southampton (1996)



Aslında listemizin geri kalanı gibi pahalı, bekleneni veremeyen yıldızlardan biri değil Ali Dia. Hatta futbolcu bile değil! O yüzden bir şekilde bahsetmek gerekiyordu. Ali Dia, 31 yaşında futbolla amatör olarak ilgilenen bir insandır. Bir yakını Southampton teknik direktörü Graeme Souness’i arayarak “Merhaba, ben Weah. Sizi yeğenim Ali Dia için aradım, kendisi çok iyi futbolcudur ve bonservissizdir” diyerek tavladı. Ali Dia, 1 aylık deneme kontratı yaparak Southamton formasını giydi. Saha çıktığı tek maçta 31. dakikada oyuna girdi, 53. Dakikada kenara alındı… Topa dokunuşuyla bile futbolcu olmadığı belliydi.

1 yorum:

nathan dedi ki...

Sıralananlar içinde her halde en büyük hayal kırıklığı Götze'dir. Futboldan da öte kimse beklemiyordu.