Orta Sahanın “İçi”: Karol Linetty

2000 yılların ortasında özellikle de Ancelotti’nin Milan’ı sayesinde moda olan bir sistem vardı: 4-3-1-2. Elbette forvetin ikili olması ve hemen arkasında bir 10 numaranın onları desteklemesi, hücum futbolu severlerin iştahını kabartan etkendi. Ancak asıl olarak bu sistemleri işleten şey, üçlü orta sahanın kenarlarında oynayan ve gerçek anlamda her maç enerji patlaması yaşaması gereken oyunculardı. Efsane Milan’ın o sisteminde ise orta sahanın bir ucunda Gattuso, diğer ucunda Seedorf vardı. Nasıl işlemesindi?
Serie A’da sezonun en dikkat çekici takımlarından Sampdoria, Juventus’u da üçleyince daha da dikkat çekici bir hal aldı. Elbette orada altı çizilmesi gereken çok oyuncu var. Biz en iyisi Karol Linetty’le yani, Sampdoria orta sahasının tam “içiyle” başlayalım…

Takımının sol iç bölgesinde yer alan Linetty, Lech Poznan günlerinde de oldukça dikkat çekmeye başlamıştı. Orada ikili orta sahanın savunmaya yönelik kısmında rol alan oyuncu, buna rağmen kendisini hücumda da hissettirmeyi başarıyordu. Tabii en başta da enerjik ve hareketli oyunuyla ezber bozan Linetty, driplinglerinin başarılı olmasının yanı sıra, etrafındaki arkadaşlarına verdiği kısa paslardan sonra hemen boş alanlara hareketlenmesiyle de takımını hücuma taşıyan güçlü bir silahtı. Bugün de Sampdoria’da aynı şeyleri yapıyor.

Ancak üçlü orta sahanın bir parçası olunca hem o “enerjisi” daha çok iş görüyor hem de hücum özelliklerini daha sık konuşturuyor. Şu ana kadar Serie A’da bir orta saha olmasına rağmen 3 golü var. Hiç fena bir sayı değil. Dolaylı veya dolaysız olarak da birçok golün arkasında imzası var.

Linetty topla çabuk düşünen bir oyuncu. O nedenle fizik olarak biraz eksik olsa da tam zamanında topu ayağından çıkarmalarıyla, o eksikliğini tolere ediyor. Tabii daha güçlü olması, rakibe sırtını dayadığı zaman hem kendisine hem de takım arkadaşlarına zaman kazandırması onu üst seviyelere taşıyacaktır. Açık alanda adam eksiltmede başarılı olsa da yine baskı altındayken yüzünü rakip kaleye dönmek konusunda sorun yaşayabiliyor. Fizik, tecrübe ve özgüveni artıkça bu konuda da yol alacaktır.

Kendisine rol model alması gereken başlıca oyuncu Arturo Vidal. Bahsi geçen eksikliklerini giderdikçe Vidal seviyesine yavaş yavaş yaklaşır. Hele de şut özelliğini de geliştirecek olursa; Vidal ona bakıp “ben küçükken sarışınmışım!” diyebilir…

Polonya hatta çevre ülkelerdeki pazara çok hakim olan Sampdoria, onu sadece 3.2 milyon euro karşılığında satın aldı. Daha üzerinden iki sezon geçmemişken bugünlerde Everton ve Tottenham’ın kendisiyle ilgilendiği söyleniyor. Değerinin nerelere tırmandığını tahmin edersiniz…


Hiç yorum yok: