Erkut Bu Kez U16 Şampiyonluk Seramonisinde...

Normalde bu tip yaş gruplarında yetenekler öne çıkar, biraz kör dövüşü bir maç olurdu... Ancak "iyi bir birey, iyi bir vatandaş" yaratma sloganlarıyla bizlere tanıtılan bu ligin finalinde, tam bir taktiksel savaş izledik. Az pozisyon, çok mücadele içinde geçen maçta, bir genç takımdan skoru elde edip, maçı bitiren takım savunmasını izledik. Furkan'ın ilginç ve bir o kadar güzel aşırtma kafa golüyle öne geçen Beşiktaş, ortasahadan itibaren topun arkasına geçip maçı bitirerek şampiyonluk kupasını kaldırdı...
Tıpkı A Takım'da olduğu gibi, 4-3-3 sistemiyle sahadaydı Beşiktaş U16 takımı. Aslında doğru olan budur alt yapılarda, bir futbol takımının sistemi belirlenir, A Takım'dan tutun da, alt yaş katergorilerine kadar bu sistem oynanır. Böylelikle genç oyuncular, A Takım'a yükseldiklerinde hem hangi mevkiye hazırlanacağını daha iyi bilir, hem de adaptasyon süreci daha da aza iner... Portolu, Arsenalli bir genç, A Takım'da bir maça çıktığında "sanki 40 yıldır bu takımda oynuyor" yorumlarını beraberinde getirmesi bu sebepledir...
Bu kategorideki oyuncuların parlamasını beklemek, kendilerini hissettirmelerini beklemek biraz iyimser kaçar. Çünkü hala fiziksel gelişme evresinin içindeler en başta, 1-2 yıl içinde boyları, kiloları, sesleri, topa vuruşları değişecektir. O nedenle bireysel olarak fazla değerlendirmemek gerekiyor diye düşünsem de, bir iki oyuncu hakkında özel birşeyler yazmak isterim...

Geçen yıl şampiyonluk kutlamalarında sahne alan Erkut Şentürk'ü izlemiş olduk. İyi de oldu, aksi taktirde kendisinin şampiyonluk kutlamalarına ajanstan gönderildiğini sanacaktım iyiden iyiye... Kendisi için "yerli Beckham" diyorlardı, meğerse sadece şekli-şemali benziyormuş O'na... Stil olarak Sergen modeli diyebilirim. Yetenek olarak sahada en göze çarpan isimdi, takımda sağ forvet bölgesinde oynadı. Bir çok kez seri çalımlarla içeriye hamle yaptı topla, şutlarda başarısız oldu. Ancak kendisinde kesinlikle kumaş var diyebilirim. Topa hakimiyeti muazzam ve de solaktır kendisi...
Golü atan Furkan'ın boyu çok uzun olmamasına rağmen, zamanlaması ve sıçrama başarısıyla çoğu hava toplarında hakim gözüktü. Golü de böyle bir pozisyonda yaptı. Onun dışında sırtı dönük, yüzü dönük gayet iyi bir oyun çıkarttı. Komple santrafor olmaya aday.

Geleyim maçta en çok dikkat ettiğim isime: Hüseyin Cankurt Atasoy... Dikkatleri çeken en önemli özelliği fiziği. Sahadaki en uzun oyunculardan biriydi, muhtemelen 18 yaşına kadar 1.90 civarına ulaşacaktır... Boyu uzun ama fizik olarak da kesinlikle dengesiz değildi, gayet sağlam duruyordu ortasahada... Savunma prensibinin genellikle "pozisyona" dayalı olduğunu gördüm. Hani, Koray Avcı gibi gözü kapalı yatarak müdahale yapan bir tip değil de, rakibin karşısında ayakta kalarak top kaybına, kötü pasa zorlayan oyunculardan... Bunun dışında ortasahanın en gerisinde oynayan oyuncu olmasına rağmen, çoğu atakta hücuma bindirme yapması, boş alanlara hareketlenmesi de çok kıymetliydi. Böyle bir pozisyonda Furkan'ın indirdiği topta önemli bir pozisyon yakaladı, iyi kontrol etti ancak kötü vuruş çıkarttı. Furkan golü atarken, hemen yanında cezasahasında topa yükselen de O'ydu... Bu özelliğiyle heyecanlanıp, geçmiş maçlarını araştırdım. 10 golle takımın en golcü 2. oyuncusu konumunda bu sezon. Demek ki bu tip koşuları, destekleri her zaman yapıyor ve başarılı döndüğü de oluyordu... Erkut yetenek olarak çok etkiledi. Ancak böyle oyuncu yakalama şansı daha fazla oluyor. Nitekim A2'de Erkan Kaş, Samet, u16'da Erkut, yerine giren Metin sol ayaklı ve teknik olarak iyi oyuncular. Keza daha da alttan Muhammet geliyor... Hüseyin Cankurt tipinde ortasahaları yakalamak daha da zorlaştı, o nedenle ben bu çocuğu en az 10 numara adayı yetenekler kadar değerli kılıyorum... Zaten kendisi Erkut Şentürk, Burak Yılmaz'la birlikte Türkiye U16 Milli Takımı'na düzenli olarak davet edilenlerden...

Çocukarı tebrik ediyorum. Maç sonunda çok sevinçli ve heyecanlı görünüyorlardı... Yine maç sonunda tribünlerle "siyah-beyaz" çekilirken, sahadaki oyuncuların, tribündeki taraftarlardan sayıca fazla olması da bir başka ilginç enstanteneydi..

U16 Akademi Ligi Finali
Beşiktaş 1 - Denizlispor 0

Bu satırları yazarken, bir taraftan Batuhan'ın Eskişehir yolunu tuttuğunu da üzülerek öğrenmiş bulundum. Bu haberden sonra yazıyı daha bir hevessiz ve de "boş gelircesine" yazdığımı da itiraf edeyim... Ne değişti? Hani kampa götürülecekti?
Tamam, ben de izledim kendisini, şuan için hazır gözükmüyordu ama yetenekleri ortada. 19 yaşında henüz. Denizli ile problemleri varsa, kiralarsın... Batuhan'ın 15 yıl futbol oynama süresi var daha, Denizli'nin bu takımda teknik direktörlük süresi ne kadar?
Ayrıca 5 yıl boyunca ne zaman istenilse, Batuhan'dan 2 milyon Euro kazanabilirdi Beşiktaş. Bu ne aceledir yahu?

Batuhan'ın gece kulübünde sabahlatıp, maça çıkartın yine Nobre'den daha etkili olur. 29 yaşındaki Nobre'nin 1 yıllık maaşı bile etmeyecek bir meblayla, 19 yaşındaki bir oyuncunun verilmesi bana hiç mantıklı gelmiyor. Bu yönetim çatısı altında, mantıklı gelmeyen şeylerin listesini yapmaya kalksam, bloglamaya başladığıma pişman olurum, orası da bir gerçek... Beşiktaş için değil de, Batuhan adına hayırlı oldu bence... Seneye krallığa oynayabilir.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

cankurt atasoy ege kupasındaki u-16 maçlarında stoper oynuyodu.kafa toplarında oldukça iyi.zaten akademi ligindeki gollerinin yarısı kafayla.dikkatimi çekense beşiktaş altyapısında ortasahada mental ve fizik olarak çok iyi oyuncuların olması.zaten milli takımdada u-21 den y-16 ya kadar ortasahanın değişmezleri beşiktaştan.eğer kullanabilirsek bu oyuncuları 5 sene sonra cankurt,necip,orhan,cumali,onur arasında seçim yapmakta oldukça zorlanırız:D