Diyet ve Hezimet : Almanya 4- İngiltere 1

Tam da, "acaba bu maç beklentileri karşılamayacak mı? derken; Neuer'in uzun topunu inatla kovalayıp, "taştan ekmek çıkartan" Klose, işin rengini değiştirdi... Harika bir maç izledik, öncelikle bunu söylemek gerekir. Özellikle de; Almanya'nın 2-0 yapması, İngiltere'nin hemen cevap vermesi, akabinde Lampard'ın harika vuruşu, çizgiyi geçen topun gol olarak değer kazanmaması... Bu dakikalarda "tarihe tanıklık ettik" diyebilirim. Verilmeyen gol için "1966'nın diyeti!" diyen olacaktır tabi ki... En azından artık 66 finali daha az yada daha farklı tartışılır hale gelecek. Ancak şu bir gerçek ki; İngiltere o golle durumu 2-2 yapsaydı, momentumu iyice yakalayacak, ibreyi tamamen kendilerine döndüreceklerdi. Hata çok büyük hatadır, yan hakemin bu pozisyonda "gol kararı" verebilmesi için, ille de çizgide olması gerekmiyordu. Eminim, benimle birlikte bir çok futbolsever, daha ilk anda pozisyonun gol olduğunu anlamışlardır, çok bariz şekilde içeri düştü top.. Hatta, "havada duran Neuer de" topun gol olduğunu anlayanlar arasındaymış, bu güzel fotoğrafta görüldüğü gibi...
Lampard, kahraman olmanın eşiğinden döndü. Önce harika bir golü verilmedi, sonra da inanılmaz bir şutu direkten döndü... Jagulaniye alışmış gibiydi, ama biraz gel oldu sanki... Daha sonra Almanya, sahadaki nadir "öz almanlardan" Müller'in önderliğinde, işi hezimet boyutuna kadar götürdü... Teknik direktör olsam, Müller'i halka içersine alacağım her maç kasedini, genç oyunculara izlettirirdim. Teknik olarak çok üst düzey olmayan bir futbolcunun, ulaşabileceği son noktadır... Zekasıyla, fiziğiyle, kondisyonuyla, topa vuruşlarıya, ters koşularıyla harika bir oyuncudur. Bayern Munih'de biraz daha kalıp, daha güçlü bir şekilde Barcelona ya da Real Madrid transferini yapmalıdır... Bana göre kendisine uygun olan kulüp Barcelona'dır... Hatta, yarın transferi bitirseler; Messi - Müller - Villa ile harika bir üçlü bulmuş olurlar, Iniesta'yı da gönül rahatlığı ile ortasahada oynatabilirler...
Mesut Özil'in de "özel katkısının" olduğu son golden sonra, sonucu belli olan basket maçlarının son 10 saniyesini izler gibiydik... Gerrard'ın bireysel olarak dalıp, harika bir "çekişle" önünü boşaltması ve şutu dışında, her iki takım da skoru kabullenmiş gözüküyordu... Capello'nun, 4-4-2' inadı, İngiltere'yi bu pozisyona itti. Her ne kadar "bize uymaz" demiş olsa da, İngiltere gayet iyi bir 4-3-3 oyunu oynayabilirdi... Kurtarıcısının Heskey olduğu 4-4-2'den "kurtulmuş" ve değişmiş bir İngiltere görürüz umarım, bir dahaki turnuvalarda... Almanlar, hücum özelliklerinin ağır bastığı ve göze hoş gelen oyun tarzlarıyla yürümeye devam ediyorlar. Ve aynı mantığı benimseyen Arjantin ile karışalacaklar çeyrek finalde, çok büyük bir ihtimalle... Bize de "tadına doyulmaz" bir futbol zevki sunacaklar. Ve sonunda sanırım, yine kazanan Almanlar olacakmış gibi duruyor, şayet Maradona'nın "ortasahasızlık" ısrarı sürerse...

1 yorum:

ederlezi12 dedi ki...

Bence de Maradona Meksika ve diğer maçlarda olduğu gibi ortasahasa diziliş oyuncu seçiminde ısrar ederse her ne kadar önde 3 mükemmel forvet olsa da Almanya maçı kazanır gibime geliyor .

Bastian - Kedira ikilisinin önünde gayet sağlam Podolski - Özil - Müller hareketli , çabuk pasa yapan , disiplinli oyuncuları ile kurulu ortasahası Arjantine mağlubiyet tattırabilir.