Portekiz, son yıllarda Dünya Futbolu'na bol bol bek kazandıran bir ülkedir... Ancak şöyle bir durum var, o ülkenin öne çıkan bek oyuncularının isimlerine bakarsanız, bunların hemen hepsinin birer "sağbek" olduğunu görürsünüz. Ferreira, Bosingwa, Miguel gibi... O nedenle de, genelde bu bekleri kenarda oturtmak yerine, bir diğer "sağbeki" de, solda değerlendirdiler çoğu zaman... Ve bu isim Ferreira oluyordu genellikle. Ancak, bu turnuvada Portekiz'den sürpriz bir solbek belirdi: Benfica'nın, 1988 doğumlu oyuncusu Fabio Coentrao... Coentrao, önceleri "ön sol kanat oyuncusu" olarak gözükse de, Benfica'nın son döneminde "solbek" oynamaya başlamıştı... Ve bu durum O'nun, elemelerde sadece "21 dakika" süre alabildiği Portekiz 11'inin yolunu açıyordu... Eminim bundan, ne Queiroz ne de her hangi bir başka Portekiz'li hiç pişman olmamıştır. Aksine, bugün takımlarının gruptan çıkmasında büyük rol oynayan bu genç oyuncu hakkında methiyeler diziliyordur ülkesinde...
Portekiz, hem Brezilya hem de Fildişi Sahili karşısında durumu idare etti. Onları gruptan çıkaran etken, Kuzey Kore karşısında attıkları 7 gol oldu. Ve bu 7 golün hemen hepsinde, Coentrao'nun direkt ya da dolaylı olarak katkısı vardı. Modern futbolun, günümüzde en çok aradığı özelliklere sahip bir bekmiş gibi göründü bana. Savunma anlamında yerini kaybetmeden, taktik disipline sadık kalmasının yanında; O'nu farklı kılacak harika bir de sol ayağı var... O yetenekli ayağı, sadece "bindirme yapıp orta kesmeye" endeksli olmayıp, oyunun her tarafını görebilecek bir "play maker" özelliğini yaratıyor kendisinde... Takımına hücum anında nerede faydalı olacaksa, oraya yardımcı oluyor; gerek pas, gerekse "koşu" anlamında...
Savunma açısından da izlediğim 3 maçında, sadece Nilmar'ın ayağına teslim ettiği pasla hata yaptığını gördüm. Orada da Coentrao'nun yine "topu olumlu kullanma düşüncesi" ve Nilmar'ın iyi pozisyon alması yatıyordu, hatanın ana sebeplerinde... Sözün özü; iki yönlü beklerin bir takımı "çok fazla" değiştirebileceğini düşünüyor, Coentrao'yu da o seviyede bir oyuncu olarak görmeye başlıyorum. Fabio Coentrao'yu, yakın zamanda "büyük bir forma altında" görmek kaçınılmaz olacaktır...
Böyle bir oyuncunun ne kadar önemli olduğunu; İsmail Köybaşı'yı konu aldığımız "Beklemeyen Bek" yazısında değinmiştik... *
4 yorum:
İki gönderiye ortak bir yorum olacak bu.
Beklerin pas yapabilme yeteneği veya oyuna aktif katılım konusunda düşüncelerimi bulandıran bir şey Tigana'nın döneminde vurguladığı enine ve boyuna kalıplı beklerin işe yarayabilmesi. Kalıplı bek sınıfında Emre Özkan hamlesini hatırlamaktayım ve bu hatırat özellikle bu sezon, Gaziantep'te oynadığımız maçta artık vücuduma iyice yayılmaya başladı. Hatırladığın üzere Ekrem Dağ'ın kafasını yalayan bir top ve Deumi'nin kafası sonrası gelen bir ön direk golü, Tigana'nın savunma açısından haklılığını gösterir gibi duruyor. Lakin Beşiktaş savunma takımı değil ve İsmail Köybaşı o yerin bir numaralı adamı ama geldiği günden bu yana top kazanma anlamında en ufak bir profesyonellik geliştiremedi. Her müdahalesi faule bakıyor. Taban göstermesinden mütevellit bir gün, rakip oyunculardan birinin canı epeyce yanacak. Diğer taraftan bu sene, şu an kimselerin zihninde yer etmeyen bir on bir olacağını düşünüyorum. Nobre gol kralı olması gibi ultra bir hayal gerçekleşirse şaşırmam. Misal bu yıl, Toraman’ın ön stoper(defansif orta saha demeye dilim varmıyor) olarak oynayacağını düşünüyorum. 4-1-3-2. Bekler de Hilbert ve İsmail Köybaşı olabilir. Ama Üzülmez geçen sezon bize neredeyse Cruyff performansı sundu! Hiç belli olmaz…
O son cümlene bir bilgi de ben ekleyeyim; Bayern Münih, Holger Badstuber ve Diego Contento gibi altyapidan yetisen genclerin yetersizligi (en azindan simdilik) nedeniyle sol beke Coentrao'yu ciddi anlamda istiyor ve büyük asama kaydedildi.
bu adami quaresma gelmeden önce besiktas blog sayfalarinda önermistim.
Levent Kömürkaya;
Tigana'nın ortaya attığı, ters kademelerde "stoper" başarısını gösteren savunmacı beklere ben de itiraz etmem açıkcası, hatta o dönem elde başka bir seçenek de yoktu ve Tigana'yı savunmuştum bek tercihleri konusunda. Ancak, ciddi anlamda bir üretimsizlik vardı ortada. Aslında hatırlarsan Tigana, Ricardinho yerinde "solbek" istemişti, 4-3-1-2 sisteminin en azından bir bekini "ayağı düzgün bir oyuncudan" kurup, diğer beki Toraman'a emanet edecekti. Ancak gelen transfer, 4-3-1-2 sisteminde o günlerde en çok işleyen bölgenin üstüne olunca (Delgado), yine beklerde üretimsizlik devam etti... Dönüldü dolaşıldı, Baki - Mustafa Doğan beklerinde karar kılındı.
Ancak, beklerde artık ofansif olarak "tehdit" unsuru oluşturacak oyuncular aranıyor. E tabi bu Ekrem gibi, hem ofansif olarak gerekli tehdit oluşturmayan, hem de fizik olarak bekle alakası olmayan bir isim olunca, üstlüne üstlük ters kanatta da İbrahim Üzülmez olunca, ortaya yapmpiri bir savunma anlayışı çıkabiliyordu elbet...
Ancak ben Toraman - İsmail bekinin dengeli olabileceğini düşünüyorum. Kapalı rakibi açma konusunda gerekirse, Hilbert'in bek özelliğinden faydalına bilinir...
Ben de Schuster'in ortaya ne çıkaracağıyla ilgili olarak meraktayım, ve aynen ben de "ne çıkarsa şaşırmam" bu takımdan...
***
BuraKarTaL;
Çok önemli bir iş yapmış olurlar. Zaten en belirgin aksıyan bölgeleriydi orası...
Yorum Gönder