Maradona, G. Kore'yi 4-1'le geçmesi sebebiyle "kafaca" rahatlığını, bugün sahaya da yansıttı... Kısmi bir rostasyon vardı Arjantin'in 11'inde, ancak asıl farklılık sistemde gözüküyordu. Veron ve Bolatti'nin sahne aldığı ortasahayı, Maxi de sıklıkla içeri kat ederek 3'lüyordu sanki... Beklerde de yenilik göze çarpıyordu; Clemente Rodriguez, solbekte "iki yönlü bek" ihtiyacı doğduğunda, hazır olacağını gösterdi. Ancak bir diğer bek Otamendi ise, "sırıtmamasının" yanında, sanki 11'i de zorlayacak bir performans gösterdi. Belki ofansif olarak çok etkili değildi ama her dönen topta vardı, en azından toplayıp, en yakınına aktarıyordu... Dinamizmiyle önemli bir savunma katkısı sağlayabilecek bir isimmiş gibi göründü genç oyuncu. Hızıyla da, Samuel - Demichelis gibi "ağır" bir tandeme, sıklıkla yardımcı olabileceğini gösterdi... Maradona'nın ciddi anlamda kafasını karıştırdığına eminim...
Ama benim için "maçın özeli", Pastore'yi Arjantin formasıyla görmem oldu... Halen Veron ve Bolatti'nin var olduğu sahaya dahil olarak, ortasahayı "sanki" değil, alenen 3'lemiş oluyordu Pastore... Bu dakikadan sonra ortasahada olumlu pas ortalaması artıyor, Messi kendisini az da olsa "Barcelona'daymış gibi" hissetmeye başlıyordu... Pastore'nin sahada olduğu 13 dakikalık süre, bol bol elektrik saçtı futbolseverlere. Bu elektrikten nasiplenip, kafasında bir "ampül" yanmış mıdır Maradona'nın? Bilemem... Ama şayet bir şeyler "dank" ettiyse, ortasahayı boş bırakmayarak, öldürücü hücum oyuncularının daha rahat hareket ettiğini ve topla daha olumlu yerlerde buluşabileceklerini farkettiyse, Arjantin finale yürüyor demektir... Çünkü, Veron - Mascherano - Pastore gibi bir ortasaha, hem rakibe karşı daha bir direnç sağlar, hem de Messi önderliğindeki hücum oyuncularını yeniden "durdurulması zor!" denecek düzeye ulaştırır... (Bu konuya daha önce de; "Maradona'nın Arjantin'i ve Messi" konusunda da değinmiştik.)
Bugün o 13 dakika, Martin Palermo'ya bile gol attırdı... Önde Milito ya da Higuain olursa, varın siz düşünün. Palermo'nun da hayatı her geçen gün enterasanlaşıyor, "beni kitaba dök arkadaş!" diyor resmen kendisine... Arjantin'in efsanevi golcüleri arasında sayılmasına rağmen, bir "dünya kupası golüne" ancak bugün erişebildi... Ki, Maradona bu takımın başına geçmeden önce, Palermo'nun "bir dünya kupasında dol atma" hayali, en az "benim böyle bir hayal kurmam" kadar gerçekçilikten uzaktı. Ancak şans bulduğu eleme maçlarından Peru karşısında, attığı "Maradona'yı çimlere uçuran" son dakika golüyle, kendisini bir anda Dünya Kupası'nda buldu... Ve bugün de, Messi'nin devam eden şassızlığı, O'nun şansı olarak geri döndü... Ne diyelim; yakışır...
3 yorum:
Pastore için kaka tipinde bir oyuncu diyorlardı.Ama bence ortasahaya daha yakın bir şekilde oynamalı.birde oyun tarzı neciple inanılmaz benziyor bence.Necipin tek eksiği hücuma çıkma,top sürme konusunda cesaret ve tecrübesi.
Kesinlikle katılıyorum. Zaten Palermo'da da arkada oynatıldığında daha faydalı oluyor, inanılmaz "net ve isabetli" uzun topları atıyor.
Ben en az Necip kadar, hatta daha da fazla olarak Onur Bayramoğlu'na benzetiyorum...
Hem fizik olarak, hem de pozisyonlarının "kaderi" olarak. Onur'a da Kaka deniyor ancak ortasahanın arkasında daha doğrusu, forvet arkası değil de, direkt ortasaha oynatıldığında daha faydalı olur... Onur'un da, tıpkı Pastore gibi isabet yüzdesi yüksek pasları vardır. Teknik olarak da iyidir...
Bu arada "10.5 numara" diyip de, Tabata'ya 8 milyon bayınıldığı sıralar, Pastore Palermo'ya 5 milyon'a gitti...
Boşuna "scout sistemi" diyerekten yırtınmıyoruz.
Ah şu basiretsiz , iş bilmez , futboldan anlamaz , parayı har vurup savuran , iç işlerinde dengesiz , söylem ve eylemleri dengesiz ''büyük başkan '' ve onun yönetim kadrosu ....
Bi Başkanın aylık BJK dergilerine verdiği yazılarına bakıyorum bi de İbrahim Altınsay ' ın her haftada bir yazdığı yazılara bakıyorum ... Ah be Altınsay senin gibi bir isim gerek başımıza .. Futbolu gerçekten bilen ama gerçekten bu işi bilen doğru düzgün bir adam..
Yorum Gönder